kuranda yemin edilen konular / Kuranda Nelere Yemin Edilmiştir? | İslam ve İhsan

Kuranda Yemin Edilen Konular

kuranda yemin edilen konular

Kuranda Nelere Yemin Edilmiştir?

Tarih: 09 Mart Kur'an ve Tefsir

Kuran'da nelere yemin edilmiştir? Hangi ayetlerde geçiyor? İşte Kuran'da üzerine yemin edilen 18 şey

Cenâb-ı Hakk’ın bir varlık üzerine yemin etmesi; kimi yerde, üzerine yemin edilen varlıkların kıymet ve şereflerini bildirirken, kimi yerde de, o yeminden sonra ifâde edilen ilâhî beyânın azamet ve ehemmiyetini gösterir. Bu yeminlerden maksat, zihin ve kalplerin âyet-i kerîmelerde zikredilen ilâhî azamet tecellîleri ve kudret akışları üzerinde yoğunlaştırılması, gönüllerde mârifetullâha pencereler açılması, kalplerin ilâhî hakîkatlerle ürperip duygu derinliğine ulaşması ve böylece kulun Cenâb-ı Hak ile dostlukta bir merhale kazanmasıdır.

KURAN'DA NELERİN ÜZERİNE YEMİN EDİLMİŞTİR?

Bu yeminleri şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Allah kendi zâtına (Nisâ Sûresi 65; Yûnus Sûresi 53; Hicr Sûresi 92; Meryem Sûresi 68; Sebe’ Sûresi 3; Zâriyât Sûresi 23; Tegābün Sûresi 7; Meâric Sûresi 40, Leyl Sûresi 3),
  • Kur’ân’a(Vâkıa Sûresi 77; Tûr Sûresi 2; Yâsin Sûresi 2; Sâd Sûresi 1; Zuhruf Sûresi 2; Kâf Sûresi 1; Duhân Suresi 2),
  • Peygamberlerin yaşadığı veya vahyin geldiği beldelere (Tûr ve Mekke)(Tûr Sûresi ; Beled Sûresi 1, Tin Suresi 3),
  • Meleklere(Sâffât Sûresi 1; Nâziât Sûresi , Zâriyât 4),
  • Allah yolunda koşanlara(Âdiyât Sûresi 1),
  • Kıyâmet gününe(Kıyâmet Sûresi 1),
  • Kaleme(Kalem Sûresi 1),
  • Gökyüzüne(Burûc Sûresi 1; Târık Sûresi 1, Zâriyât 7),
  • Güneşe(Şems Sûresi 1),
  • Aya(Şems Sûresi 2; Müddessir Sûresi 32),
  • Geceye (Leyl Sûresi 1),
  • Gündüze (Leyl Sûresi 2),
  • Fecre (sabaha)(Fecr Sûresi 1),
  • Kuşluk vaktine(Duhâ Sûresi 1),
  • Asra (zamana)(Asr Sûresi 1),
  • Yıldıza(Necm Sûresi 1),
  • Havaya (Zâriyât Sûresi 1) ve
  • Bitkilere (zeytin ve incir)(Tîn Sûresi 1) yemin etmiştir.

Kur’ân, âlemlerin Rabbi sıfatıyla Allah’tan, kullarına gelen İlâhî kelâmlar mecmuâsıdır. Bizim fikir, algılama ve anlayış seviyemize inen Kur’ân-ı Hakîm’in, âyetlerinde ve beyanlarında yeminli ifâdelere yer vermesi de bizim algıladığımız biçimde anlaşılırlığını, ciddiyetini ve sözlerinde hilâfı olmadığını anlamamızı sağlamak içindir. Cenâb-ı Hak, bazen yeminle âyetlerini doğrulamış ve kuvvetlendirmiş; bazen de bir takım varlıkları yemin konusu yaparak bu varlıkların insanlık için değerine ve kıymetine işâret etmiş ve dikkatleri bu varlıklar üzerine çekmiştir.

Cenâb-ı Allah, insanların âyetlere olan îmân ve güvenlerini temin etmek, verdiği haberleri kuvvetlendirmek, önemli varlıklar ve nesneler üzerinde tefekkürü teşvik etmek, önemli nîmetleri hatırlatmak; Kur’ân’ın, Kur’ân’ın verdiği haberlerin, kıyâmet gününün, âhiret gününün, öldükten sonra dirilişin, hesabın, cennetin ve cehennemin hak olduğu konusunda, insanları iknâ etmek ve bunlarda muhtemel şek ve şüpheyi ortadan kaldırmak gibi hikmetlerle, âyetlerini yeminli ifadelerle takviye etmiştir.

Konuya mânâ-yı ismiyle değil, mânâ-yı harfiyle bakmamız gerekiyor. Yani, Allah’ın üzerine yemin ettiği her şey, kendi başlarına değerli değil, Allah’ın yaratmış olması itibariyle yücedir, değerlidir ve kıymetlidir. Cenâb-ı Allah Kendi Zâtının yüceliğini bildirmek ve isim ve sıfatlarının tecellilerinin kemâlini ve eşsizliğini göstermek için varlıklar üzerine çeşitli şekillerde dikkatleri çekmiştir. Her şey Allah’ın kudretinin ve hilkatinin eşsiz şekilde tecellisi ve tasarrufu değil midir? Zatı Yüce olan Cenâb-ı Allah, eşsiz ve sayısız isim ve sıfatlarının eseri olan mevcudat üzerine yemin etmekle, aslında kudretinin ve hilkatinin muhtelif tecellilerine, dolayısıyla kudretinin azametine, hikmetinin kemâline, rahmetinin kuşatıcılığına, hilkatinin benzersiz güzelliğine yemin etmiş olmaktadır. (bk. Nursi, Mektubat, s. )

İslam ve İhsan

Aşk ile Yaşanan Bir Îmân

ALLAH'A İMAN NEDİR?

Allah'a İman Nedir?

ALLAH'A ÎMANIN FAYDALARI

Allah'a Îmanın Faydaları

ESMAÜL HÜSNA ANLAMLARI VE FAZİLETLERİ

Esmaül Hüsna Anlamları ve Faziletleri

PAYLAŞ:                

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

Erkam Medya © islam&ihsan

Allah


 

Allah’ın Üzerine
Yemin Ettiği Şeyler

 

Rabbine andolsun,
onların tümüne (bunu) soracağız.  (Hicr Suresi, 92)

Andolsun, onların
söylemekte olduklarına karşı senin göğsünün daraldığını biliyoruz. (Hicr
Suresi,  97)

Andolsun hikmetli
Kur'an'a, (Yasin Suresi, 2)

Saflar halinde
dizilenlere andolsun, haykırıp sürükleyenlere, zikir okuyanlara, (Saffat Suresi,
)

Sad, Zikir dolu
Kur'an'a andolsun; (Sad Suresi, 1)

Apaçık Kitab’a
andolsun; (Zuhruf Suresi, 2)

Tozu dumana katıp
savuran (rüzgar)lara, derken, ağır yük taşıyan (bulut)lara. Sonra kolaylıkla
akıp gidenlere, Sonra iş(ler)i taksim edenlere andolsun. (Zariyat Suresi, )

'Özen içinde
yollar ve yörüngelerle donatılmış' göğe andolsun; (Zariyat Suresi, 7)

İşte, göğün ve
yerin Rabbine andolsun ki, şüphesiz, o (size va'dedilen) sizin (aranızda)
konuştuklarınız kadar, elbette kesin bir gerçektir. (Zariyat Suresi, 23)

Tur'a andolsun.
Satır (satır) dizili kitaba, yayılmış ince deri üzerine; ma'mur eve,
yükseltilmiş tavana, kabarıp, tutuşan denize, (Tur Suresi, )

Battığı zaman
yıldıza andolsun; (Necm Suresi, 1)

Hayır, yıldızların
yer (mevki)lerine yemin ederim. Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir
yemindir. (Vakıa Suresi, )

Nun. Kaleme ve
satır satır yazdıklarına andolsun. (Kalem Suresi, 1)

Hayır;
gördüklerinize yemin ederim, görmediklerinize de. (Hakka Suresi, )

Artık, doğuların
ve batıların Rabbine yemin ederim; Biz gerçekten güç yetireniz; (Mearic Suresi,
40)

Hayır; aya
andolsun, dönüp gittiği zaman geceye, ağardığı zaman sabaha, (Müddessir Suresi,
)

Hayır, kalkış
(kıyamet) gününe and ederim. Ve yine hayır; kendini kınayıp duran nefse de and
ederim. (Kıyamet Suresi, )

Birbiri ardınca
gönderilenlere andolsun; derken kökünden koparıp savuranlara. Yaydıkça
yayanlara. Böylece ayırdıkça ayıranlara, zikr (vahy, öğüt) bırakanlara; (Mürselat
Suresi, )

Ta en derinden
acıyla sökerek çıkaranlara andolsun. Yumuşacık çekip alanlara, yüzdükçe yüzerek
gidenlere, öncü olarak yarışıp geçenlere, derken işi bir düzen içinde evirip
çevirenlere, (Nazi’at Suresi, )

Artık hayır; yemin
ederim (gündüz) sinip (gece) dönen (gezegen)lere, bir akış içinde yerini
alanlara; kararmaya ilk başladığı zaman, geceye andolsun, ve nefes almaya
başladığı zaman, sabaha; (Tekvir Suresi, )

Yoo, şafak-vaktine
yemin ederim, geceye ve toplayıp-taşıdığı şeylere, ondördüne girdiği zaman aya;
(İnşikak Suresi, )

Burçları olan göğe
andolsun, o vadedilen güne, şahid olana (görene) ve şahit olunana (görülene). (Büruc
Suresi, )

Göğe ve Tarık'a
andolsun, Tarık'ın ne olduğunu sana bildiren nedir? (Karanlığı) Delen yıldızdır.
(Tarık Suresi, )

Dönüşlü olan göğe
andolsun. Yarılan yere de. (Tarık Suresi, )

Fecre andolsun, on
geceye, çifte ve tek'e, akıp-gittiği zaman geceye, bunlarda, akıl sahibi olan
için bir yemin var, değil mi? (Fecr Suresi, )

Hayır; bu şehre
yemin ederim, ki sen, bu şehirde oturmakta iken, babaya ve doğan-çocuğa da. (Beled
Suresi, )

Güneşe ve onun
parıltısına andolsun, onu izlediği zaman aya, onu (güneş) parıldattığı zaman
gündüze, onu sarıp-örttüğü zaman geceye, göğe ve onu bina edene, yere ve onu
yayıp döşeyene, nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene', sonra ona fücurunu
(sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).
(Şems Suresi, )

Sarıp-örttüğü
zaman geceye andolsun, parıldayıp-aydınlandığı zaman gündüze, erkeği ve dişiyi
yaratana; gerçekten sizin çabalarınız (çelişkili, parça parça) darmadağınıktır.
(Leyl Suresi, )

Kuşluk vaktine
andolsun, 'karanlığı iyice çöktüğü' zaman geceye, (Duha Suresi, )

İncire ve zeytine
andolsun, sina dağına, ve şu emin beldeye (güvenilir şehre). (Tin Suresi, )

Soluk soluğa koşan
(at)lara andolsun, (tırnaklarıyla) ateş saçanlara, sabah vakti baskın yapanlara.
Derken, orada tozu dumana katanlara, bununla bir (düşman) topluluğun orta yerine
kadar dalanlara. (Adiyat Suresi, )

Asra andolsun; (Asr
Suresi, 1)

 
 


Yemin İle İlgili Ayetler Nelerdir?

Kur'an fihristi, Kur'an-ı Kerim'de bulunan ayetlerin konularına göre düzenlenmiş bir indekstir. Bu indeks, Kur'an'da bahsedilen konuların alfabetik bir şekilde sıralandığı ve her konunun hangi ayetlerde geçtiğini belirten bir referans kaynağıdır. Kur'an fihristi, Kur'an okuyucuları için oldukça faydalı bir araçtır ve Kur'an'ın içeriğini daha iyi anlamalarına yardımcı olur.

YEMİN Ayetleri Nelerdir?

Yemin ile ilgili ayetler de bu noktada sık sık araştırılan konulardan birisi olarak öne çıkmaktadır. Kuran-ı Kerim’de Yemin ile ilgili ayetler yer almaktadır

YEMİN İle İlgili Ayetler Nedir?

Bakara Suresi, ayet:

Bir de yeminlerinizi bahane ederek; iyilik yapmanız, sakınmanız ve insanların arasını düzeltmenize Allah'ı engel kılmayın. Allah işitendir, bilendir.

Bakara Suresi, ayet:

Allah sizi, yeminlerinizdeki 'rastgele söylemelerinizden, boş, amaçsız sözler'den dolayı sorumlu tutmaz; fakat kalplerinizin kazandıklarından dolayı sorumlu tutar. Allah bağışlayandır, yumuşak davranandır.

Bakara Suresi, ayet:

Kadınlarından uzaklaşmaya yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde eşlerine) dönerlerse, şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

Al-i İmran Suresi, ayet:

Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar İşte onlar; onlar için ahirette hiçbir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır.

Nisa Suresi, ayet:

Anne-babanın ve yakınların geride bıraktıklarından ve her birine mirasçılar kıldık. Yeminlerinizin (akid ile) bağladığı kimselere de kendi paylarını verin. Şüphesiz, Allah, herşeye şahid olandır.

Nisa Suresi, ayet:

Öyleyse, nasıl olur da, kendi ellerinin sundukları sonucu, onlara bir musibet isabet eder, sonra sana gelerek: "Kuşkusuz, biz iyilikten ve uzlaştırmaktan başka bir şey istemedik" diye Allah'a yemin ederler?

Maide Suresi, ayet:

İman edenler: "Olanca yeminleriyle elbette sizlerle birlik olduklarına ilişkin Allah'a yemin edenler bunlar mıdır? Onların bütün yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, böylece hüsrana uğrayanlar olmuşlardır" derler.

Maide Suresi, ayet:

Allah sizi, yeminlerinizdeki ‘rastgele söylemelerinizden, boş sözlerden' dolayı sorumlu tutmaz, ancak yeminlerinizle bağladığınız sözlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Onun (yeminin) kefareti, ailenizdekilere yedirdiklerinizin ortalamasından on yoksulu doyurmak ya da onları giydirmek veya bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaktır. (Bunlara imkan) Bulamayan (için) üç gün oruç (vardır.) Bu, yemin ettiğinizde (bozduğunuz) yeminlerinizin kefaretidir. Yeminlerinizi koruyunuz. Allah, size ayetlerini böyle açıklar, umulur ki şükredersiniz.

Maide Suresi, ayet:

Ey iman edenler, sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet hazırlanışında, aranızda içinizden adaletli iki kişiyi (şahid tutun.) Veya yolculukta olup size ölüm musibeti gelip çatarsa, sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun. İkisini) Şayet kuşkulanacak olursanız namazdan sonra alıkoyarsınız, onlar da (size): "Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiçbir değere değiştirmeyeceğiz ve Allah'ın şahidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz" diye Allah adına yemin etsinler.

Maide Suresi, ayet:

Eğer o ikisi aleyhinde kesin olarak günahı hak ettiklerine ilişkin bilgi sahibi olunursa, bu durumda haksızlığa uğrayanlardan iki kişi -ki bunlar buna daha hak sahibidirler- öbürlerinin yerine geçerler ve: "Bizim şehadetimiz o ikisinin şehadetinden şüphesiz daha doğrudur. Biz haddi aşmadık, yoksa gerçekten zulmedenlerden oluruz" diye Allah'a yemin ederler.

Maide Suresi, ayet:

Bu, gerektiği gibi şahidliği yapmalarına veya yeminlerinden sonra yeminlerin reddedilmesinden korkmalarına daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının ve dinleyin. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.

En'am Suresi, ayet:

Olanca yeminleriyle, eğer kendilerine bir ayet gelse, kesin olarak ona inanacaklarına dair Allah'a yemin ettiler. De ki: "Ayetler, ancak Allah Katındadır; onlara (mucizeler) gelse de kuşkusuz inanmayacaklarının şuurunda değil misiniz?

Araf Suresi, ayet:

Ve: "Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.

Araf Suresi, ayet:

"Kendilerine Allah'ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete. Sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız."

Tevbe Suresi, ayet:

Ve eğer antlaşmalardan sonra, yine yeminlerini bozarlarsa ve dininize hınç besleyip-saldırırlarsa, bu durumda küfrün önderleriyle çarpışın. Çünkü onlar, yeminleri olmayan kimselerdir; belki cayarlar.

Tevbe Suresi, ayet:

Yeminlerini bozan, elçiyi (yurdundan) sürmeye çabalayan ve sizinle ilk defa (savaşa) başlayan bir toplulukla savaşmaz mısınız? Korkuyor musunuz onlardan? Eğer inanıyorsanız, Kendisi'nden korkmanıza Allah daha layıktır.

Tevbe Suresi, ayet:

Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı, onlar mutlaka seni izlerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. "Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte (savaşa) çıkardık." diye sana Allah adına yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor.

Tevbe Suresi, ayet:

Gerçekten sizden olduklarına dair Allah adına yemin ederler. Oysa onlar sizden değildirler. Ancak onlar ödleri kopan bir topluluktur.

Tevbe Suresi, ayet:

Sizi hoşnut kılmak için Allah'a yemin ederler; oysa mü'min iseler, hoşnut kılınmaya Allah ve elçisi daha layıktır.

Tevbe Suresi, ayet:

Kendilerinden hoşnut olmanız için size yemin ederler. Siz onlardan hoşnut olsanız bile şüphesiz Allah, fasıklar topluluğundan hoşnut olmaz.

Tevbe Suresi, ayet:

Zarar vermek, inkarı (pekiştirmek), mü'minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler ve: "Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya,) Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir.

Nahl Suresi, ayet:

Olanca yeminleriyle: "Öleni Allah diriltmez" diye yemin ettiler. Hayır; bu, O'nun üzerinde hak olan bir vaidtir, ancak insanların çoğu bilmezler.

Nahl Suresi, ayet:

Ahidleştiğiniz zaman, Allah'ın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın; çünkü Allah'ı üzerinize kefil kılmışsınızdır. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı bilir.

Nahl Suresi, ayet:

Bir ümmet diğer bir ümmetten (sayıca ve malca) daha gelişkindir diye, yeminlerinizi kendi aranızda bir bozuculuk unsuru yaparak, ipini kuvvetle eğirdikten sonra bozup-çözen (kadın) gibi olmayın. Şüphesiz Allah, sizi bununla imtihan etmektedir. Kıyamet günü hakkında ihtilafa düştüğünüz şeyi size muhakkak açıklayacaktır.

Nahl Suresi, ayet:

Yeminlerinizi kendi aranızda, bir bozuculuk unsuru edinmeyin; sonra sapasağlam basan ayak kayar ve Allah'ın yolundan alıkoyduğunuz için kötülüğü tadarsınız. (Ayrıca) Büyük azap da sizin içindir.

Nahl Suresi, ayet:

Allah'ın ahdini ucuz bir değere karşılık satmayın. Eğer bilirseniz, Allah Katında olan sizin için daha hayırlıdır.

Nur Suresi, 6. ayet:

Kendi eşlerine (zina suçu) atan ve kendileri dışında şahidleri bulunmayanlar ise, onlardan da her birinin şahidliği, Allah adına dört (kere yemin) ile kendisinin hiç şüphesiz doğru söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmektir.

Nur Suresi, 7. ayet:

Beşinci (yemini) ise, eğer yalan söyleyenlerdense, Allah'ın lanetinin muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dir.

Nur Suresi, 8. ayet:

Onun (kadının) da dört kere Allah adına (yeminle) onun (kocasının) hiç şüphesiz yalan söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmesi kendisinden cezayı uzaklaştırır.

Nur Suresi, 9. ayet:

Beşinci (yemini) ise, eğer o (kocası) doğru söylüyor ise, Allah'ın gazabının muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dır.

Nur Suresi, ayet:

Yeminlerinin olanca gücüyle Allah'a and içtiler; eğer sen onlara emredersen (savaşa) çıkacaklar diye. De ki: "And içmeyin, bu bilinen (örf üzere) bir itaattır. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır."

Ahzab Suresi, 4. ayet:

Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmadı ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız (zıharda bulunduğunuz) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmadı, evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymadı. Bu, sizin (yalnızca) ağzınızla söylemenizdir. Allah ise, hakkı söyler ve (doğru olan) yola yöneltip-iletir.

Fatır Suresi, ayet:

Yeminlerinin olanca güçleriyle, kendilerine bir uyarıcı-korkutucu gelecek olsa, ümmetlerinin herhangi birinden mutlaka daha doğru olacaklarına dair, Allah'a and içtiler. Ancak onlara bir uyarıcı-korkutucu geldiğinde (bu,) nefretlerinden başkasını artırmadı.

Vakıa Suresi, ayet:

"Ashab-ı Yemin", ne (kutludur o) "Ashab-ı Yemin."

Vakıa Suresi, ayet:

"Ashab-ı Yemin" olanlar için.

Vakıa Suresi, ayet:

Hayır, yıldızların yer (mevki)lerine yemin ederim.

Vakıa Suresi, ayet:

Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir yemindir.

Vakıa Suresi, ayet:

Ve eğer "Ashab-ı Yemin"den ise,

Vakıa Suresi, ayet:

Artık, "Ashab-ı Yemin"den selam sana.

Mücadele Suresi, ayet:

Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinenleri görmedin mi? Onlar, ne sizdendirler, ne onlardan. Kendileri de (açıkça gerçeği) bildikleri halde, yalan üzere yemin ediyorlar.

Mücadele Suresi, ayet:

Onlar, yeminlerini bir siper edindiler, böylece Allah'ın yolundan alıkoydular. Artık onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

Mücadele Suresi, ayet:

Onların tümünü Allah'ın dirilteceği gün, sizlere yemin ettikleri gibi O'na da yemin edeceklerdir ve kendilerinin bir şey üzerine olduklarını sanacaklardır. Dikkat edin; gerçekten onlar, yalan söyleyenlerin ta kendileridir.

Münafikun Suresi, 2. ayet:

Onlar, yeminlerini bir siper edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Doğrusu ne kötü şey yapıyorlar.

Tahrim Suresi, 2. ayet:

Allah, yeminlerinizin (keffaretle) çözülmesini size farz (veya meşru) kıldı. Allah, sizin mevlanız (sahibiniz, yardımcınız)dır. O, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Kalem Suresi, ayet:

Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık,

Kalem Suresi, ayet:

Yoksa sizin için üzerimizde kıyamete kadar sürüp gidecek bir yemin mi var ki siz ne hüküm verirseniz o, mutlaka sizin kalacak, diye.

Hakka Suresi, ayet:

Hayır; gördüklerinize yemin ederim,

Mearic Suresi, ayet:

Artık, doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim; Biz gerçekten güç yetireniz;

Müddesir Suresi, ayet:

Ancak Ashab-ı Yemin (sağ ehli) hariç.

Tekvir Suresi, ayet:

Artık hayır; yemin ederim (gündüz) sinip (gece) dönen (gezegen)lere,

İnşikak Suresi, ayet:

Yoo, şafak-vaktine yemin ederim,

Fecr Suresi, 5. ayet:

Bunlarda, akıl sahibi olan için bir yemin var, değil mi?

Beled Suresi, 1. ayet:

Hayır; bu şehre yemin ederim,

 

GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

Son dakika haberler, köşe yazılar, ekonomi, magazin, siyaset, spor gündeminin tek adresi seafoodplus.info; seafoodplus.info haber içerikleri kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, haberler izinsiz olarak kopyalanamaz ve başka yerde yayınlanamaz.

KUR'AN'DA YEMİN KONUSU

Yazan: Kirpi



KUR'AN'DA YEMİN KONUSU

Allah kaldıramayacağı ağırlıkta bir taş yaratabilir mi? ve türevi sorulara Müslümanların sıkça yaptığı eleştirilerden biri &#;Nasıl olur da Allah'a insanı vasıfları yüklersin&#; şeklindedir. Fakat bunu söyleyen Müslümanların belli ki Kur'an'dan haberleri yok. Zira Allah Kuranda zaten kendisini insanı vasıflarla anlatıyor. Örneğin konuşması, merhameti, sevgisi, gazabı, aklı, bunlar insani vasıflar ve Allah kendini ifade etmek için bunları kullanıyor. Onlardan biri de bu yazımın da konusu olan Yemindir. Yemin karşıdaki kişiyi inandırmak için insanlar tarafından sıklıkla kullanılan bir şeydir ve dolayısıyla insana ait vasıflardandır. Allah Kur'an'da insanları kendine inandırmak için yeminler ediyor. Peki her şeye gücü yeten, sonsuz kudret sahibi bir ilah insanları kendine inandırmak için yemin eder mi? Kur'an yeminlerle dolu olan bir çok sure vardır. Onların en büyüğü ise Şems suresidir çünkü baştan sona yeminlerle doludur.

Şems Suresi:

1- Güneşe ve onun aydınlığına andolsun,

2- Onu izlediğinde Ay'a andolsun,

3- Onu ortaya çıkardığında gündüze andolsun,

4- Onu bürüdüğünde geceye andolsun,

5- Göğe ve onu bina edene andolsun,

6- Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun,

7,8,9- Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

Müslümanlar bu yeminlerin farklı konulara dikkat çekmek için kullanıldığını söylüyorlar. İyi ama Güneş ve Ay'a daha ne kadar dikkat çekecek ki? Zaten insanlar tarih boyunca onlara fazlasıyla dikkat etmiştir, hatta onları birer tanrı olarak bile görmüşlerdir.

İşin garip tarafı Kur'an'da yemin konusunda bile Müslümanlara torpil yapılıyor. Örnek vermek gerekirse kafirler yeminlerini bozarsa cezasının ne olacağı konusunda Kur'an'a baktığımızda çok sert ifadelerle karşılaşıyoruz:

Tevbe Suresi Ayet:

و&#;ا&#;ن&#; ن&#;ك&#;ث&#;&#;وا ا&#;ي&#;م&#;ان&#;ه&#;م&#; م&#;ن&#; ب&#;ع&#;د&#; ع&#;ه&#;د&#;ه&#;م&#; و&#;ط&#;ع&#;ن&#;وا ف&#;ي د&#;ين&#;ك&#;م&#; ف&#;ق&#;ات&#;ل&#;&#;وا ا&#;ئ&#;م&#;&#;ة&#; ال&#;ك&#;ف&#;ر&#;&#; ا&#;ن&#;&#;ه&#;م&#; ل&#;&#;ا ا&#;ي&#;م&#;ان&#; ل&#;ه&#;م&#; ل&#;ع&#;ل&#;&#;ه&#;م&#; ي&#;ن&#;ت&#;ه&#;ون&#;

Eğer andlaşmalarından sonra, yeminlerini bozarlar, dininize dil uzatırlarsa, inkarda önde gidenlerle savaşın, çünkü onların yeminleri sayılmaz, belki vazgeçerler.

Bahsi geçen ayette yeminlerini bozup İslama dil uzatanlarla savaşılması ve dolayısıyla öldürülmeleri emrediliyor. Fakat konu Müslümanların yeminlerini bozarken verilmesi gereken cezaya gelince alemlerin yaratıcısı kulları arasında ayrımcılık yapıyor. Şimdi sizlere göstereceğim ayeti dikkatlice okumanızı ve düşünmenizi istiyorum:

Mâide Suresi Ayet:

Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin kefareti, ailenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânı) bulamazsa, onun kefareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin kefareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah, size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz.

Ayetin ilk kısmında Allah "boş bulunarak edilen yeminden sorumlu değilsiniz" diyor. Peki boş bulunmak ne demek? Bakalım ne demekmiş:

1: Söylenmemesi gereken bir şeyi, işin bu yönünü unutuverip, karşısındakine söyleyivermek, ağzından kaçırmak.

2: Dalgın bir durumda olmak, dalgınlıktan dolayı dikkatsiz bulunmak.

Örnek vermek gerekirse misal Ahmed komşusu Ali'nin karısının başka biriyle kocasını aldattığını biliyor. Sonra Ahmed dalgınlıkla, istemeden bu konuyu yemin etmek suretiyle Ali'nin yanında ağzından kaçırıyor. Ali sinirlenip karısını öldürüyor. Bu durumda Allah Ahmed'i sorumlu tutmuyor. Ne güzel değil mi?

Gelelim ayetin ikinci kısmına. Diyelim ki Ahmed, komşusu Ali'nin karısının ona ihanet ettiğini bilerek, yemin ederek anlatıyor. Ali karısını öldürdükten sonra Ahmed kendini suçlu hissediyor. Bu durumda kefaretini ödeyerek kendini sorumluluktan kurtarabilirsin. Bu kadar basit. Yani bir insanın ölümüne sebebiyet vermenin kefareti on yoksulu doyurmaktır. Fakat her ne hikmetse alemlerin Rabbi, sonsuz merhamet sahibi Allah kafirlere bu şansı tanımıyor.

Yemin konusunda Müslümanlara tanınan ayrıcalık bununla da sınırlı değil. Kur'an'da AHD kavramıyla ilgili ayetlere baktığımızda durumun daha da içler acısı olduğunu görüyoruz. "Ahd" ne demek önce ona göz atalım:

AHD: Yemîn, mîsâk, söz verme, ittifak, bir şeyi korumak, halden hâle onu muhafaza etmek, tavsiye etmek anlamlarında kullanılan bir terimdir.  Ahd kelimesi İslâmî bir kavram olarak "Ahd-ü Mîsâk' şeklinde kullanılmıştır.

[Kaynak seafoodplus.info]

Şimdi sizlere iki ayet göstereceğim. Ne demek istediğimi o zaman daha iyi anlayacaksınız.

İsrâ Suresi, Ayet: 

و&#;ل&#;ا ت&#;ق&#;ر&#;ب&#;وا م&#;ال&#; ال&#;ي&#;ت&#;يم&#; ا&#;ل&#;&#;ا ب&#;ال&#;&#;ت&#;ي ه&#;ي&#; ا&#;ح&#;س&#;ن&#; ح&#;ت&#;&#;ى ي&#;ب&#;ل&#;غ&#; ا&#;ش&#;د&#;&#;ه&#;&#; و&#;ا&#;و&#;ف&#;وا ب&#;ال&#;ع&#;ه&#;د&#;&#; ا&#;ن&#;&#; ال&#;ع&#;ه&#;د&#; ك&#;ان&#; م&#;س&#;ؤ&#;&#;لا&#; 

Rüşdüne erinceye kadar yetimin malına, onun yararına olmadıkça el sürmeyin. Ahde vefa gösterin; çünkü ahid sorumluluk doğurur.

Diyelim ki bir çocuğun anne ve babası vefat ediyor. Amcası çocuk rüşd haline varıncaya kadar ebeveynlerinden kalan mirasa göz kulak olacağına dair bir ahd veriyor. Fakat daha sonra çocuğun amcası ahdine bağlı kalmıyor ve yetimin tüm malını benimsiyor. Bu durumda çocuğun amcasının cezası nedir? Yani bir Müslümanın kendi ahdine vefa etmemesinin cezası nedir? Cevabı için yine Kur'an'a bakacağız:

Tahrîm Suresi 2. Ayet:

ق&#;د&#; ف&#;ر&#;ض&#; الل&#;&#;ه&#; ل&#;ك&#;م&#; ت&#;ح&#;ل&#;&#;ة&#; ا&#;ي&#;م&#;ان&#;ك&#;م&#;&#; و&#;الل&#;&#;ه&#; م&#;و&#;ل&#;يك&#;م&#;&#; و&#;ه&#;و&#; ال&#;ع&#;ل&#;يم&#; ال&#;ح&#;ك&#;يم&#;

Allah şüphesiz size, yeminlerinizi(AHD) kefaretle geri almanızı meşru kılmıştır. Allah sizin dostunuzdur. O, bilendir, Hakim'dir.

Ayet çocuğun amcasının çocuk büyüyünceye kadar malına mülküne göz kulak olacağına dair ettiği yemini (ahdi) kefaretini ödeyerek bozabileceğini söylüyor.

Gördüğünüz gibi yeminlerini bozan kafirlerin cezasının ölüm olduğunu söyleyen Allah Müslümanlara gelince torpil yapıyor, hatta küçük çocukların bile malının mülkünün gasp edilmesi için yeşil ışık yakıyor. Yeminlerini bozduğu için Beni Kureyza'da teslim oldukları halde sırf kafir oldukları için kişinin kafasının kesilmesine onay veren alemlerin Rabbi küçük çocuğun malını mülkünü gasp eden kişiye sırf Müslüman olduğu için kefaret ödeyerek kurtulabileceğini söylüyor. Bu mudur sonsuz merhamet ve adalet? Eğer öyle ise olmaz olsun böyle adalet

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.