kuranda yetim / Yetim Hakkı ve Yetime Yardım ile İlgili Ayetler - Kuran Meali

Kuranda Yetim

kuranda yetim

Yetimler Allah’ın emânetidir: Kur'an'da 23 yerde vurgu yapılır

Yüce Allah kâinat düzeninin devamı için “sünnetullah” prensibi gereği insanoğlunu Âdem ve Havva’dan yaratmıştır. Bu yaratılışın başlangıcı olduğu gibi sonu da vardır, o da ölümdür. Bu ölümün ne zaman, nerede olacağını peygamberler başta olmak üzere Allah’tan başka kimse bilmiyor ve bilmeyecektir. Bu ölümlerin neticesinde bazen geride hayata tutunmak için baba desteğini kaybeden yetimler kalmaktadır. Bu, hayatın ve insanlık tarihinin başlangıcından itibaren yaşanan bir gerçekliktir.

İslam hukukçuları yetimleri aslî yetim ve hükmî yetim olmak üzere iki sınıfa ayırmışlardır. Aslî yetim; her ne sebeple olursa olsun ergenlik yaşı altında olup babası vefat eden kız veya erkek çocuktur. Aslî yetime kıyas edilen, hükmî yetim olarak kabul edilen bazı çocuklar da vardır, örneğin:

1- Evlâd-ı Mefkûd (Babası Kayıp Çocuklar):

Hukuki terim olarak el-mefkûd (kayıp); uzak memleketlere gidip yaşayıp yaşamadığından, ölü veya sağ olduğundan haber alınamayan, yeri bilinmediğinden, hayatta olup olmadığına dair bilgisine ulaşılamayan kişinin çocuğu, koruma kollama ve diğer desteklerinden mahrum olacağı için bu durumdaki çocukların yetimlik durumları tartışılmıştır. Hukukçuların çoğunluğu ergenlik çağı altındaki bu durumdaki çocuğun, sevgiye, şefkate, iyi bir terbiye ve eğitime muhtaç olduğu yaşta, içine düştüğü böyle zor ve acı bir durumdan dolayı, maddî ve mânevî haklarının korunması açısından bu çocuklar hükmî yetim statüsünde kabul etmişlerdir.

  • 2- Lakît (Buluntu Çocuk):

    Sokağa veya vb. yerlere bırakılıp terk edilen çocuklar anne-babasının hayatta olup olmadığı meçhul olduğundan, ileride babanın, bulunma ihtimali var olacağından aslî değil, hükmî yetim statüsünde değerlendirilmiş, hukukî haklar bakımından yetimin sahip olduğu bütün haklara sahip olduğu kabul edilmiştir.

3- Boşanmış Aile Çocukları:

Boşanmanın gerçekleşmesinde, mağduriyeti yaşayacak taraflardan biri hiç şüphesiz çocuklardır. Bazen ortada kalan bu çocukların, bakımını üstlenen taraf bulmakta zorluklar yaşanabilir. Bu açıdan İslam hukukçuları bu durumdaki çocukları barınma, şefkat ve merhamet ikliminde yetişmeleri için hükmî yetim olarak kabul etmişlerdir. Yetim gibi koruma altına alınıp, sağlıklı bir birey olarak yetişmesine zemin hazırlanmasının gerekliliğini vurgulamışlardır.

CENNETLE MÜJDELENMİŞLERDİR

  • İster aslî yetim, ister hükmî yetim olsun ona kol kanat geren anneleri Hz. Peygamber (sav) cennetle müjdelemiştir. Bir hadisinde, “Ben ve yetimin kefili, -işaret parmağı ile orta parmağının arasını açarak- cennette böyle birlikte olacağız.” buyuran Hz. Muhammed (sav), yaşamında ve hadislerinde yetime ayrı bir önem vermiş, onlara karşı şefkatli olmayı, güzel davranmayı önermiş, yetimlerini şefkatle büyüten annenin kendisiyle birlikte cennette olacağını müjdelemiştir

İslam yetimin korunması ve kollanması, onun erdemli bir yaşam sürmesi için şartlar ve esaslar beyan etmiştir. Hakkının gasp edilmemesi, ona zulüm edilmemesi ve onlara iyilikle yaklaşılması hususunda Kur’ân-ı Kerim’in on iki suresinde toplam yirmi üç yerde vurgu yapılmaktadır. Bir ayette şöyle buyurulmaktadır: “…Sana yetimleri de soruyorlar. De ki: Onların durumlarını iyileştirmek hayırlı bir iştir. Onlarla içli dışlı olursanız zaten onlar sizin kardeşlerinizdir” (Bakara, )

Dûha suresinde yetime nasıl davranılacağına dair açık ve net bir uyarı vardır: “O, seni yetim bulup barındırmadı mı? Seni yol bilmez halde bulup yol göstermedi mi? Ve seni yoksul bulup zengin etmedi mi? O halde sakın yetimi ezme!” (Duhâ, )

  • Toplumun diğer bireylerinden farklı olarak özel ilgi, alaka ve korunmayı gerektiren yetimlerin günümüzde süper güç sayılan devletler tarafından yeterli ölçüde, gerekli düzeyde korunup kollandıklarını söylemek zordur. Tam tersine onları kendi hallerine bırakmış, art niyetli kişilerin ( organ ve dilenci mafyaları, misyonerler vb. ) resmen kucaklarına itip, onların güçsüz oluşlarını fırsat bilip, ezilmelerine ve hak kayıplarına uğramalarına yol açacak politikalar izlemişlerdir.

İslam; malına haksız yaklaşmayı zulüm olarak değerlendirip, bu hak ihlalini ceza ve tazminat gibi hükümlerle teminat altına almanın ötesinde ayrıca böyle bir eylemin cehennem ateşi ile cezayı gerektireceği uyarısı yapmaktadır. Şöyle ki: “Yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar, zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir.” (Nisâ, 10) âyeti bunun delili mahiyetindedir. Ayet başta yetimlerin velileri ve vâsileri olmak üzere tüm insanlığa uyarıda bulunmaktadır. “Öyleyse yetimi sakın ezme.” (Duhâ, 9 ) âyeti ile yetimlerin mallarını haksız olarak yemek suretiyle yetime zulüm etmeyi ve onu ezmeyi kesinlikle yasaklamaktadır.

Hz. Muhammed (sav) yetime karşı en iyi yaklaşımın, başını okşamak, onu öpmek, hal hatırını sormak ve ihtiyaçlarını gidermek olduğunu bildirmektedir. Bu durumla ilgili bir hadiste, “Bir gün bir adam Hz. Peygamber’e (sav) gelip kalbinin katılaştığından şikayetçi olmuştur. Hz. Peygamber’in cevaben, kalbinin yumuşamasını istiyorsan bir yetimi himayene al, başını okşa ve yediğinden yedirerek karnını doyur” dediği bildirilmektedir.

İslâmiyet’in doğuşundan günümüze kadar İslâm coğrafyasında yetim ile ilgili âyet ve hadislerdeki kurtuluş ve mutluluk müjdelerine nail olmak isteyen Müslümanlar, yetimlerin dini inancını, milliyetini ayırt etmeksizin tüm insani ihtiyaçlarını karşılayan birçok Dârüleytamı (yetimhaneler) inşa etmişlerdir. İslam’a göre; dinine, diline, rengine, ırkına vb. durumlara bakılmaksızın tüm yetimler ve tüm çocuklar günahsız olup, melekler kategorisindedir.

Kuranda yetim

Kuranda yetim ile alakali tahmini 23 ayet geçiyor - Hani bir vakitler İsrailoğulları'ndan şöylece mîsak (kesin bir söz) almıştık: Allah'dan başkasına tapmayacaksınız, ana-babaya iyilik, yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere de iyilik yapacaksınız, insanlara güzellikle söz söyleyecek, namazı kılacak, zekatı vereceksiniz. Sonra çok azınız müstesna olmak üzere sözünüzden döndünüz, hâlâ da dönüyorsunuz. - Yüzlerinizi bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat eren o kimselerdir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitabave bütün peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara, öksüzlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve seve mal verirler. Namazı kılarlar, zekatı verirler. Bir de andlaştıkları zaman sözlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve harbin şiddetli zamanında sabır ve kararlılık gösterenler var ya, işte doğru olanlar da bunlardır, korunanlar da bunlardır. - Ey Muhammed! Sana nereye infak edeceklerini soruyorlar. De ki: Hayır olarak verdiğiniz nafaka, ana baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak daha ne yaparsanız herhalde Allah onu bilir. - Dünya ve ahiret hakkında (düşünürsünüz.) Sana bir de yetimlerden soruyorlar. De ki: Onlar hakkında yapacağınız bir ıslah, işlerine karışmamaktan daha hayırlıdır. Eğer onlara karışırsanız, onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah, bozguncuyla ıslah ediciyi bilir, birbirinden ayırd eder. Eğer Allah dileseydi, sizi zora koşardı. Şüphesiz ki Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. - Öksüzlere mallarını verin ve kötüsünü (onlara vererek) iyisiyle değiştirmeyin. Onların mallarını, kendi mallarınıza karıştırıp yemeyin. Zira bu, büyük bir günahtır. - Eğer öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adaletli davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden diğer kadınlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Eğer adaleti gözetmemekten korkarsanız, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye ile) yetinin. Doğruluktan ayrılmamak için bu daha elverişlidir. - Evlenme çağına gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin. Onların akılca olgunlaştıklarını görürseniz, mallarını kendilerine teslim edin. "Büyüyecekler de mallarına sahip olacaklar" endişesiyle onları israf ederek, tez elden yemeyin. Zengin olan, onların malını yemekten çekinsin. Fakir olan ise, meşrû sûrette yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, bunu şahitler karşısında yapın. Hesap görücü olarak Allah yeter. - Paylaşma sırasında akrabalar, öksüzler, yoksullar hazır bulunurlarsa, onlara da bir şey verin ve onlara güzelce sözler söyleyerek gönüllerini alın. - Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, muhakkak ki karınlarını ateşle doldurmuş olurlar ve cehennemi boylarlar. - Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşulara, yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sahip olduğunuz kölelere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez. - Kadınlar hakkında senden fetva isterler. De ki: Onlar hakkındaki fetvayı size Allah veriyor: Yazılmış hakları olan mirası kendilerine vermediğiniz ve nikahlanmayı istemediğiniz öksüz kızlar ve zavallı çocuklara ve bir de yetimlere adaletle davranmanız hakkında Kitap'ta size okunan âyetler vardır. Sizin her yaptığınız iyiliği, muhakkak Allah bilir. - Yetimin malına yaklaşmayın; yalnız erginlik çağına erişinceye kadar (malına) en güzel biçimde (yaklaşabilir ve uygun şekilde harcayabilirsiniz). Ölçü ve tartıyı tam adaletle yapın. Biz kimseye gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmeyiz. Söylediğiniz zaman da, yakınınız da olsa âdil olun ve Allah'a verdiğiniz sözü tutun. Öğüt alıp düşünesiniz diye Allah bunları size emretmiştir. - Şunu da biliniz ki, ganimet olarak aldığınız her hangi bir şeyden beşte biri mutlaka Allah içindir. O da peygambere ve ona yakınlığı olanlara, yetimlere, miskinlere ve yolda kalmışlara aittir. Eğer siz Allah'a iman etmiş, hak ile batılın ayrıldığı o gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği o (Bedir) günü kulumuza indirdiğimiz âyetlere iman getirmiş iseniz bunu böyle biliniz. Ve biliniz ki, Allah, herşeye kâdirdir. - Yetimin malına da yaklaşmayın. Ancak rüşdüne erinceye kadar en güzel bir şekilde yaklaşabilirsiniz. Ahdi de yerine getirin. Çünkü verilen sözde elbette sorumluluk bulunuyor. - Allah'ın o kent halkından, Resulüne verdiği ganimetler, Allah'a, Resul'e, ona akrabalığı bulunanlara, yetimlere, yoksullara, yolcuya aittir. Ta ki içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir şey olmasın. Peygamber size ne verdiyse onu alın. Size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir. - Düşküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler. - Hayır hayır, doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz. - Veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir, - Yakınlığı olan bir yetime, - Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula. - O seni yetim bulup da barındırmadı mı? - Öyleyse sakın yetimi ezme. - İşte o, öksüzü iter, kakar.
-
seafoodplus.info altında yayınlanan yazıların tüm hakları mahfuzdur. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi yazıların tamamı izinsiz kullanılamaz.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir