kuranın diğer kutsal kitaplardan farkı / Kur’an-ı Kerim’de diğer kutsal kitaplar - Son Dakika Milliyet

Kuranın Diğer Kutsal Kitaplardan Farkı

kuranın diğer kutsal kitaplardan farkı

kaynağı değiştir]

Ana maddeler: İslam tarihi, Kur'an tarihi, İslam'da ilk vahiy ve Vahiy kâtipleri

Peygamberlik dönemi[değiştir

Kur'an'ın diğer ilahi kitaplardan üstünlüğü nedir?

Değerli kardeşimiz,

Allah, insanlara doğru yolu göstermek, onları dünya ve ahirette mutlu kılacak ilkeleri bildirmek, akıllarıyla cevaplarını bulmaları imkansız bazı konularda onları aydınlatmak üzere peygamberler göndermiştir. Bu peygamberlerden bazılarına insanlara tebliğ edilmek üzere yol gösterici kitaplar indirilmiştir. Allah Teâlâ'nın Kitap göndermesi, sahifeler halinde başlamıştır. İlk sahifeler, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem (as)'e gönderilmiştir. Sayıları henüz son derece sınırlı olan, hayatları ve ilişkileri henüz kompleks hale gelmemiş o zamanın toplumlarının ihtiyacının görülmesinde bu sahifeler yeterli olmaktaydı.

Peygamberlerin getirdiği esaslarla ve bu esasların ışığında, insan aklının faaliyetleriyle uygarlık ilerledikçe, insanların hayat ve ilişkileri daha kompleks hale geldikçe, Allah Teâlâ da daha kapsamlı sahifeler ve kitaplar göndermiştir. İlahi kitaplar son kitap Kur'an-ı Kerim'le zirveye ulaşmış ve Kur'an-ı Kerim ilahi korumaya alınmıştır. Artık bundan sonra ilahi kitap gelmeyecek ve Kur'an-ı Kerim kıyamete kadar insanlığın rehberi olacaktır. Tevrat Hz. Musa (as)'ya, Zebur Hz. Davut (as)'a, İncil Hz. İsa (as)'ya indirilen büyük kitaplardır.

Müslüman, Allah tarafından peygamberlere indirilen kitapların hepsine inanır. Ancak bu kitaplardan, Allah'ın indirdiği gibi hiç bir harfi bile değişmeden günümüze kadar ulaşan yegane ilahi kitap, sadece Kur'an-ı Kerim'dir. Diğerleri ise ya tamamen kaybolmuş veya insanlar tarafından değiştirilmiş; böylece asli şekillerini kaybetmişlerdir. Bu yüzden bugün Kur'an-ı Kerim'in dışında elde mevcut bulunan diğer ilahi kitaplarda yer alan sözlerden hangilerinin Allah'a ait olduğu, hangilerinin ise insanlar tarafından bu kitaplara sokulduğunu ayırdetmek mümkün değildir.

Zaten Kur'an-ı Kerim indirildikten sonra ilahi kitaplara ihtiyaç kalmamıştır. Artık onların hükmü sona ermiştir. Çünkü, yukarıda da belirttiğimiz gibi Kur'an-ı Kerim, diğer kitaplarında ihtiva ettiği Allah'ın birliğine peygamberlerine, kitaplarına, meleklerine, ahiret gününe iman; canın, malın, neslin, aklın ve dinin korunması gibi hak dinin temel esaslarını yeniden ve en mükemmel bir şekilde ortaya koymuş, daha önceki kitaplarda da yer alan gerçekleri tasdik etmiş, tahrif edilen hususların doğrusunu açıklamıştır.

Kur'an-ı Kerim evrensel bir kitap olup tüm insanlara hitap etmektedir. Geçmiş kitaplarda bulunan iman esaslarını kendisinde bulunduğu gibi insanların dünya ve ahiret saadetini temin edecek yeni hükümleri de ihtiva etmiştir.

Bediüzzaman Hazretleri Kur'an-ı Kerim'in üstünlüğünü şöyle izah etmektdir:

"KUR'AN; asırları muhtelif bütün enbiyânın kütüblerini ve meşrebleri muhtelif bütün evliyânın risalelerini ve meslekleri muhtelif bütün asfiyânın eserlerini icmâlen tazammun eden ve cihât-ı sittesi parlak ve evham ve şübehâtın zulümâtından musaffa ve nokta-i istinadı, bilyakîn vahy-i semavî ve kelâm-ı ezelî."

"Ve hedefi ve gayesi, bilmüşahede Saadet-i ebediye. İçi, bilbedahe hâlis hidâyet. Üstü, bizzarure envâr-ı îman. Altı, bi-ilmelyakîn delil ve bürhan. Sağı, bittecrübe teslîm-i kalb ve vicdan. Solu, bi-aynelyakîn teshîr-i akıl ve iz'an. Meyvesi, bi-hakkalyakîn rahmet-i Rahmân ve dâr-ı cinan. Makamı ve revâcı, bil-hadsi's-sâdık makbûl-ü melek ve ins ve cân bir Kitâb-ı Semâvîdir."
(Bediüzzaman, Sözler)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

kaynağı değiştir]

Ayrıca bakınız: İslam: Anlatılmayan Hikaye ve Metin eleştirisi

Muhammed'in hayatı, kıble ve Kur'an'ın ilk yazım yeri olarak Mekke 1970'li yıllardan bu yana tartışılır olmuştur. Mekke'nin, arkeolojik araştırmalarda İslam öncesine gitmeyen yeni bir şehir olarak ortaya çıkışı, tarihi kaynaklar ve haritalarda adının 8. yüzyıl öncesinde geçmemesi,[31] ticaret yolları üzerinde olmaması yanında toprağının tarıma uygunsuzluğu,[32] ayrıca erken İslam tarihi hakkında ipuçları veren Kur'an ve hadis rivayetlerinde tanımlanan bazı yer isimleri ve özellikleri ile uyuşmazlıklar gibi nedenlerle Revizyonist İslam Araştırmaları Okulu olarak adlandırılan tarihçiler Muhammed'in kurgusal (veya Patricia Crone, Michael Cook gibi diğerleri ise O'nun gerçek ama daha kuzeyde yaşamış) bir kişilik olabileceğine inandılar. Onlara göre Kur'an'da 16 kere anılan Mescid-i Haram Kuzeybatı Arap Yarımadası'nda bulunmaktaydı.(Rivayet kültürüne dayalı klasik eserlerde ifade edildiği gibi günümüz Mekke'sinde değil)[33][34][35][36][37][38] Bunun yanında Taifte bulunan bir taş yazıt Mescid'i Haram inşa tarihini 78 olarak veriyor.[39]

İslam'ın çıkış yıllarında Arabistan'da çok sayıda bölgesel dil ve alfabe kullanılmaktaydı. Kur'an yazımında kullanılan dil ve alfabenin kuzeyde gelişen, Suriye ve Kufeye kadar uzanan Nebati-Aramaik dil (erken Arapça) olduğu ifade ediliyor.[40][41] Aynı dönemde Hicaz ve Yemen bölgelerini içine alan alanlarda Yemen dili ve alfabesi kullanılmaktaydı. Abdülmelik zamanında alfabe ve son şekli verilerek resmileştirilen Kur'an'la birlikte ve Arapça resmi dil haline getirilmiş, diğer bölgelere yayılmıştır. (bkz. İslam'ın yayılışı; Araplaşma)[42][43][44]

Muaviye'nin sonrasında çıkan karışıklıklarda Yezid askerlerince yıkılan,[45]Kabe'nin aslına uygun olarak yeniden yapılmasının İslam dünyasında uzun süre tartışıldığı ancak bunun gerçekleştirilemediği [46] geleneksel tarih kitaplarında da ifade edilen bir konudur. Kıble üzerinden yapılan bazı araştırmalar İslamın ilk kuruluş yeri olarak Petrayı öne çıkarmıştır.[47]

Sana'a el yazmaları. UV ışıkkullanılarak ortaya konan "altmetinler" günümüz Kur'anlarından çok farklıdır. Gerd R. Puin bunun gelişen bir metin anlamına geldiğine inanıyordu.[48] Benzer bir ifade "Lawrence Conrad" tarafından Muhammed'in biyografisi için kullanılır. Çünkü O'nun incelemelerine göre H. ikinci yüzyıla kadar Peygamber'in doğum tarihiyle ilgili İslami bilimsel görüş, 85 yıllık bir çeşitlilik sergilemişti.[49]

Kanadalı yazar Dan Gibson "Quranic Geography" ismiyle kitaplaştırdığı araştırmalarında, en eski camilerin mihrap yönlerinin Petra'yı gösterdiklerini,[50] ayet, hadis ve siyer kaynaklarındaki bazı ipuçlarının da Muhammed'in Petra'da yaşadığını ve buradan Medine'ye göç etmiş olduğunun işaretlerini verdiğini ifade etmiştir. Ona göre Kur'an'da bahsedilen “bekke” veya “mekke” sözcükleri de Petra'yı ifade eden kelimelerdi. İlk kıble ise Mescid-i Aksa değil Petra'da Al-Lat tapınağı olarak kullanılan kübik yapı olmalıydı.

Bu yapı Müslümanların İkinci Fitne olarak niteledikleri Abdullah bin Zübeyr ayaklanması sırasında mancınıklarla yıkılmış, İbni Zübeyr karataşı Kabe'de bulunan diğer kutsal eşyalarla birlikte alarak Emevi saldırılarından uzakta, bugünkü Mekke'nin bulunduğu yere taşımış, yeni tapınağı burada inşa etmişti. Emevilere karşı Abbasilerin desteğini kazanan yeni mekan birkaç yüzyıllık bir geçiş dönemi sonunda tamamen benimsenmiş, yeni yapılan camilerin yönü Mekke'ye dönük olarak inşa edilmeye başlanmıştı. Ancak Emevi etkisinde kalan Kuzey Afrika ve Endülüs camileri yönlerini bambaşka bir yöne, Güney Afrika'ya çevirerek yeni kıbleye karşı çıkmaya devam etmişlerdi.[51][52]

Konu ile ilgili ortaya atılan bir diğer iddia ise “bekke”nin bekaa ile bağlantılı olarak ele alınan Kudüs kenti olduğu yönündedir.[53][54]

Bu sonuçlara, ilk Müslümanlar Kâbe'nin yerini doğru hesaplayamadılar,[55][56][57] Abdullah bin Zübeyr olayı ile ilgili 7.ve 8. yy. yazarları John bar Penkaye ve Theofanis Petra'dan değil Mekke'den bahsetmişlerdi,[58][59][60] Kur'an putperestliğe sıklıkla atıfta bulunuyor, Bizans eyaletlerinde pagan uygulamalar çok daha önceden yasaklanmıştı [61] gibi savlarla karşı çıkıldı.

Hicaz bölgesinde Arapçanın kullanıldığını gösteren belge ise, Ömer tarafından Mekke valisi olarak atanan Halid bin Velid'in oğlu Abdurrahman'a ait MS 660'lara tarihlenen taş yazıttır.[62]Robert Hoyland'a göre bölgede o döneme ait mezar metinleri, duvar yazıları ve taş yazıtlar üzerinde Arapça yazılar bulunuyordu.[63][64]

Batlamyus (MS 100-170) Arabistan'da aralarında "Macoraba" isimli bir yerleşimi de saydığı 50 yerleşimin listesini yayınlamıştı. Geçmişte Macoraba'nın gerçek Mekke olduğu konusunda genel bir fikir birliği olmasına rağmen, bazı bilim adamları bu sonucu sorguladılar.[65][66][67] Modern veriler kullanarak Mekke ile çağrışım yapan antik yer isimlerini Mekke ile eşleştirme eğiliminde çalışmalar ve bu tutumu yanlışlayan araştırmalar günümüzde de devam etmektedir.[68][69][70]

Öte yandan haritalı Coğrafya'nın en eski el yazmalarının Batlamyustan 1000 yıl sonra, 12. yüzyıl sonlarında Bizans'ta başladığı biliniyor. Batlamyus'un kendi haritalarını çizdiğine dair somut bir kanıt yoktur. Bunun yerine, coğrafi verileri daha sonraki harita yapımcılarının uyarlamasına izin veren bir dizi sayı ve diyagram kullanarak dijital biçimde iletti.[71] Ancak başlangıç meridyenini sağlam bir şekilde belirleyemediği için, vermiş olduğu koordinatlar hatalıdır.[72] Bu haritaların Batlamyusa referans veren çok daha sonraki yüzyıllara ait sürümlerinde Macoraba ve diğer yerleşimlerden bahsedilmektedir.

İslamın erken tarihlerinde yazılan eserler konum belirlemekten uzaktır; Süryani yazar John bar Penkaye[58][59][60] ve John Damascene Mekke'den çölde bir yer olarak bahseder.[73] Ayrıca Arapların küp şeklinde yapılan ve İslam öncesi Arabistanda oldukça yaygın olan put evlerine Kabe adını verdikleri biliniyor.[74] Bu yapıların İslamlaşma döneminde tahrip edilmesiyle Müslümanlar arasında başlangıçtan bu yana sadece tek bir tane Kâbe'nin, Mekke'de var olduğu algısı da yerleşmiştir. Rivayet kültürüne dayalı eserlerin dışında tarih bilimi açısından İslamın erken tarihi, ne zaman ortaya çıktığı, hangi coğrafyada doğup dünyaya yayıldığı konusu günümüzde belirsizliğini korumakta, bu konuda farklı coğrafyalara işaret eden bulgular ileriye sürülmektedir.[75] Tartışmalarda Petra dışında Kûfe ve Hîre (Güney Irak) bölgeleri öne çıkmaktadır. Bizans kronikleri ve Hristiyan din adamlarının kayıtları, basılı paralar ve Abbasiler döneminde İslam’ın hikâyesinin yazılma sürecine katılan hadisçi ve tarihçilerin yaşam bölgeleri, Hire, Yathrib gibi bazı antik şehirlerin isimleri ve diğer bulgular (Kur'an'ın kültür coğrafyasına işaret eden ayet içerikleri, kullanılan yazı tipi vb.) Muhammed’in ve erken dönem İslam coğrafyasının Güney Irak bölgesi ile ilişkilendirilmesine ve Muhammed’in hayat hikâyesinin birden fazla kişinin hikâyelerinin birleşimi olabileceği kanaatine yol açmıştır.[34][76][77][78][79][80][81][82][83][84][85][86][87][88]

Derlenmesi ve kitaplaştırılması[değiştir kaynağı değiştir]

Ana maddeler: Şeriat ve Ef'âl-i mükellefîn

Birincil kaynak olarak Kur’ân'a dayandırılan şeriat kanunlarıkadın-erkek ilişkileri, savaş, evlilik, boşanma, miras paylaşımı, şahitlik gibi birçok konuda konulan kurallar ile yüzyıllar boyunca İslam toplumlarını ve sosyal hayatı düzenleyici etkiler yapmıştır. Klasik şeriat uygulamaları farz sayılan ibadetlerin terkini dinden çıkma saydığı ve onlara için ölüme varan şiddetli cezalar verdiği halde, insan hakları kavramının gelişmesi ile İslam ülkelerinde ibadetlerin ceza veya mükafatının uhrevi olarak değerlendirildiği, daha seküler veya kısmi şeriat uygulamaları ön plana çıkmaktadır. Klasik şeriat uygulamalarından bir kısmı insan haklarına karşı ciddi ihlaller içermektedir.[120][121]

İslam fıkıh mezhepleri Kur'an’ı şeriatın birincil kaynağı olarak kabul ederler.

Kur'an'a göre başlıca suçlar ve cezalandırma şekilleri şunlardır:

  • Kazf: İffetli kadına yapılan zina isnadı, 80 sopa ile cezalandırılır ve şahitliği kabul edilmez. (Ayrıca bkz. İfk Olayı)
  • Yol kesme: Eylemlerinin çeşidine ve ağırlığına göre sağ el ve sol ayaklarının çapraz olarak kesilmesi, hapsedilme veya sürgün cezaları verilir. (Maide; 33-35)
İslam İşbirliği Teşkilatı'na üye ülkeler arasında şeriatı hiçbir şekilde uygulamayan, kısmen veya tamamen uygulayan veya bölgesel farklılıklarla birlikte uygulayan ülkeler:

  Yargıda şeriatı uygulamayan İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler

  Şeriatı kısmen (kişisel durumlarda: evlilik, boşanma, miras ve velayet) uygulayan, bunun dışında uygulamayanlar

  Şeriat kanunlarını bütünü ile kabul eden ülkeler

  Şeriatı bölgesel farklar gözeterek uygulayan ülkeler

  • Öldürme ve yaralama suçları / Kısas: Kur'an'da bu suçlarla ilgili birkaç adet kısas ayeti bulunur. Öldürme suçlarında Bakara 178 'e göre kısas uygulanır iken yaralama suçlarında durum net değildir. İlgili ayette göze göz, dişe diş vb. cezalandırmalar için "kitapta onlara (İsrailoğulları) böyle yazdık" ifadesi kullanılır.

Kısas[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir