Teşrik tekbirinin başlayacağı ve biteceği tarih merak edilenler arasında yerini aldı. Gözler, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya çevrildi. Peygamber Efendimizin (s.a.v.), kurban bayramının arife günü sabah namazından başlayarak bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar, ikindi namazı da dâhil olmak üzere farzlardan sonra teşrik tekbirleri getirdiğine dair rivayetler olmasıy sebebiyle, teşrik tekbiri getirmek isteyen vatandaşlar için merak edilenler haberimizde
TEÅRÄ°K TEKBÄ°RÄ°: Allâhü ekber, Allâhü ekber, lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi'l-hamd"
TEÅRÄ°K TEKBÄ°RÄ° ANLAMI: Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Allah'tan baÅŸka ilâh yoktur. Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Hamd Allah'a mahsustur.
TEÅRÄ°K TEKBÄ°RÄ° NE ZAMAN BAÅLAR, NE ZAMAN BÄ°TER?
Hz. Peygamberin (s.a.v.), kurban bayramı arifesinde sabah namazından başlayarak bayramın 4. günü ikindi namazına kadar, ikindi namazı da dâhil olmak üzere farzlardan sonra teşrik tekbirleri getirdiğine dair rivayetler bulunmaktadır.
Buna göre Hanefîlerde tercih edilen görüşe göre arefe günü sabah namazından bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar 23 vakit, her farzın ardından teşrik tekbiri getirmek, kadın erkek her Müslümana vaciptir.
Teşrik günlerinde kazaya kalan namaz aynı günlerde kaza edilirken teşrik tekbirleri de getirilir. Teşrik günleri çıktıktan sonra kaza edilmeleri hâlinde ise tekbir getirilmez.
KURBAN TEKBÄ°RÄ° DEÄÄ°ÅÄ°R MÄ°?
Namaz kaza edilmedikçe tekbirler kaza edilmez (Serahsî, el-Mebsût, II, ; Ä°bnü'l-Hümâm, Feth, II, 82). Åâfiî mezhebine göre ise teÅŸrik tekbirleri sünnettir. (Mâverdî, el-Hâvî, II, )
Hanefî, Hanbelî, Zâhirî ve Zeydî mezheplerine göre teÅŸrîk tekbirleri "AllÄhüekber AllÄhüekber lâ ilâhe illallÄhü vallÄhü ekber AllÄhüekber ve lillâhi'l-hamd" ÅŸeklindedir.
Bazı kaynaklarda bu lafızlar Hz. Ä°brâhim'e nisbet edilmiÅŸtir (Ä°bn Âbidîn, II, ; ayrıca bk. es-Sâffât 37/). Mâlik ve Åâfiî teÅŸrîk tekbirlerinin üç defa "Allahüekber" denilerek yerine getirileceÄŸini söylerken sonraki dönem Åâfiî ve Mâlikî fakihleri diÄŸer mezheplerce belirlenen tekbir ibaresinin okunmasını da uygun görmüştür.
Åâfiîler ayrıca buna, "Lâ ilâhe illallÄhü vallahü ekber AllÄhüekber ve lillâhi'l-hamd; AllÄhüekber kebîren ve'l-hamdü lillâhi kesîren ve sübhânellÄhi bükraten ve asîlâ" lafızlarının eklenmesinin uygun olacağını, ardından, "Lâ ilâhe illallÄhü ve lâ na'büdü illâ iyyâhü muhlisîne lehü'd-dîne ve lev kerihe'l-kâfirûn; Lâ ilâhe illallÄhü vahdeh sadaka va'deh ve nasara abdeh ve hezeme'l-ahzâbe vahdeh; Lâ ilâhe illallÄhü vallÄhü ekber" ibarelerinin katılmasının müstehap olduÄŸunu söylemiÅŸlerdir. (Åirbînî, I, ).
Güncelleme Tarihi:
LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi
Teşrik tekbirinin okunuşu ve anlamı, Kurban Bayramı’nın gelmesi ile beraber gündem oldu. Teşrik tekbirlerinin nasıl ve ne zaman getirileceği merak ediliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Hz. Peygamberin (s.a.s.), Kurban Bayramı’nın arefe günü sabah namazından başlayarak bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar, ikindi namazı da dâhil olmak üzere farzlardan sonra teşrik tekbirleri getirdiğine dair rivayetler vardır. Hanefî, Hanbelî, Zâhirî ve Zeydî mezheplerine göre teşrîk tekbirleri 'Allāhüekber Allāhüekber lâ ilâhe illallāhü vallāhü ekber Allāhüekber ve lillâhi’l-hamd' şeklindedir. İşte merak edilenler
TEŞRİK TEKBİRİ NASIL GETİRİLİR?
Teşrik tekbirleri, Kurban bayramının son üç gününü kapsayan zaman dilimine ve zilhicce ayının belli günlerinde farz namazların ardından söylenen tekbire verilen isimdir. Zilhiccenin muayyen günlerinde farz namazların ardından özel lafızlarla getirilen teşrik tekbirleri, arefe günü başlayıp, Kurban Bayramının üçüncü günü sona ermektedir.
Hanefî, Hanbelî, Zâhirî ve Zeydî mezheplerine göre teşrîk tekbirleri “Allāhüekber Allāhüekber lâ ilâhe illallāhü vallāhü ekber Allāhüekber ve lillâhi’l-hamd” şeklindedir.
Bazı kaynaklarda bu lafızlar Hz. İbrâhim’e nisbet edilmiştir (İbn Âbidîn, II, ; ayrıca bk. es-Sâffât 37/). Mâlik ve Şâfiî teşrîk tekbirlerinin üç defa “Allāhüekber” denilerek yerine getirileceğini söylerken sonraki dönem Şâfiî ve Mâlikî fakihleri diğer mezheplerce belirlenen tekbir ibaresinin okunmasını da uygun görmüştür.
Şâfiîler ayrıca buna, “Lâ ilâhe illallāhü vallahü ekber Allāhüekber ve lillâhi’l-hamd; Allāhüekber kebîren ve’l-hamdü lillâhi kesîren ve sübhânellāhi bükraten ve asîlâ” lafızlarının eklenmesinin uygun olacağını, ardından, “Lâ ilâhe illallāhü ve lâ na‘büdü illâ iyyâhü muhlisîne lehü’d-dîne ve lev kerihe’l-kâfirûn; Lâ ilâhe illallāhü vahdeh sadaka va‘deh ve nasara abdeh ve hezeme’l-ahzâbe vahdeh; Lâ ilâhe illallāhü vallāhü ekber” ibarelerinin katılmasının müstehap olduğunu söylemişlerdir (Şirbînî, I, ).
TEŞRİK TEKBİRİ NE ZAMAN BAŞLAR?
Hz. Peygamberin (s.a.s.), kurban bayramının arefe günü sabah namazından başlayarak bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar, ikindi namazı da dâhil olmak üzere farzlardan sonra teşrik tekbirleri getirdiğine dair rivayetler vardır (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, III, ; Dârekutnî, es-Sünen, III, , ).
Buna göre Hanefîlerde tercih edilen görüşe göre arefe günü sabah namazından bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar 23 vakit, her farzın ardından teşrik tekbiri getirmek, kadın erkek her Müslümana vaciptir. Teşrik günlerinde kazaya kalan namaz aynı günlerde kaza edilirken teşrik tekbirleri de getirilir. Teşrik günleri çıktıktan sonra kaza edilmeleri hâlinde ise tekbir getirilmez. Namaz kaza edilmedikçe tekbirler kaza edilmez (Serahsî, el-Mebsût, II, ; İbnü’l-Hümâm, Feth, II, 82). Şâfiî mezhebine göre ise teşrik tekbirleri sünnettir (Mâverdî, el-Hâvî, II, )
TEŞRİK TEKBİRİNİN DİNİ HÜKMÜ NEDİR?
Hanefîlerde tercih edilen görüşe göre arefe günü sabah namazından bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar 23 vakit, her farzın ardından TEŞRİK TEKBİRİ getirmek, kadın erkek her Müslümana vaciptir. Teşrik günlerinde kazaya kalan namaz aynı günlerde kaza edilirken teşrik tekbirleri de getirilir. Teşrik günleri çıktıktan sonra kaza edilmeleri hâlinde ise tekbir getirilmez. Namaz kaza edilmedikçe tekbirler kaza edilmez (Serahsî, el-Mebsût, II, ; İbnü’l-Hümâm, Feth, II, 82). Şâfiî mezhebine göre ise teşrik tekbirleri sünnettir (Mâverdî, el-Hâvî, II, ).
Teşrik, doğuya doğru gitmek, parlamak anlamlarına geliyor. Teşrik tekbiri ise, arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, 23 farz namazının arkasından birer defa "Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd" diye tekbir getirilmesine deniyor.
Teşrik tekbiri nasıl başladı?
Bu tekbirlerin başlangıcı, Hz. İbrahim'in oğlu İsmail'i kurban etme olayına dayanır. Hz. İbrahim gördüğü rüya üzerine oğlunu Allah yolunda kurban etmeye karar verir, hazırlıklar sırasındaysa gökten bedel olarak bir koç getirilir.
Cebrail; "Allahu ekber, Allahu ekber" diyerek tekbir getirince, Hz. İbrahim bu sesi duyar ve başını gökyüzüne çevirir. Onun bir koçla geldiğini görünce de "Lâ ilâhe illâllahu vallahu ekber" diye cevap verir. Bu kelimeleri işiten ve kurban edilmeyi bekleyen İsmail de "Allahu ekber velillâhi'l-hamd" der.
Teşrik tekbirleri ne zaman başlıyor?
Hz. Peygamberin (s.a.s.), kurban bayramının arefe günü sabah namazından başlayarak bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar, ikindi namazı da dâhil olmak üzere farzlardan sonra teşrik tekbirleri getirdiğine dair rivayetler vardır (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, III, ; Dârekutnî, es-Sünen, III, , ).
Buna göre Hanefîlerde tercih edilen görüşe göre arefe günü sabah namazından bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar 23 vakit, her farzın ardından teşrik tekbiri getirmek, kadın erkek her Müslümana vaciptir.
Teşrik günlerinde kazaya kalan namaz aynı günlerde kaza edilirken teşrik tekbirleri de getirilir.
Teşrik günleri çıktıktan sonra kaza edilmeleri hâlinde ise tekbir getirilmez. Namaz kaza edilmedikçe tekbirler kaza edilmez (Serahsî, el-Mebsût, II, ; İbnü’l-Hümâm, Feth, II, 82).
Şâfiî mezhebine göre ise teşrik tekbirleri sünnettir (Mâverdî, el-Hâvî, II, ).
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.