kızıl elma tarihi / Kızıl Elma - Vikipedi

Kızıl Elma Tarihi

kızıl elma tarihi

Genel olarak kabul edilen tanıma göre bir hedef ve amacı simgeleyen kızıl elma, ilk olarak Orta Asya’da Türklerin arasında doğan, Osmanlılar döneminde tarihe ve edebiyata dahil edilmiş olan ve sembolik olarak Türk devletleri için fetih ve hâkimiyet anlayışını temsil eden bir imge olarak ortaya çıkmıştır. Kızıl elma ülküsü, Türk milliyetçiliğinin doğuşunda aktif rol almış olan Ziya Gökalp ile ayrı bir boyuta taşınmıştır. Gökalp’in yayımlanma tarihi İkinci Meşrutiyet dönemine denk gelen aynı adlı eseri ‘Kızıl Elma’ Devrimi’nden sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin iktidarında yükselen Müslüman-Türk milliyetçiliğinin bir kolu olan Turan ülküsü ile ilişkilidir. İmge aynı zamanda Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı’nda kötümserliğe bürünen milliyetçilerin ruh halini yansıtmak için kullanılmıştır.[1] Peki günümüzde bu kavrama neden başvuruluyor?

yılında, Suriye’nin Afrin kentine yönelik düzenlenen Zeytin Dalı Harekatı’nda bulunan bir Türk asker, kendisine yöneltilen “İstikamet neresi?” sorusuna “Kızıl Elma” yanıtını vermişti. O zamanlarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da askerin sözlerine atıf yaparak “Bir kızıl elmamız var. Biz o hedefe doğru gidiyoruz” demişti. Kızıl elma kavramının kullanılmasının hangi amaca yönelik olduğu konusunda o günlerde çeşitli tartışmalar ortaya çıkmıştır. Daha sonra devlet yetkililerinden bu kavramın günümüzde “Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarıyla beraber barış, huzur, refah içerisinde ve bağımsız bir şekilde yaşamasının hedef” olarak algılanması gerektiği hakkında yorumlar yapılmıştır.

“Hedefimiz Kızıl Elma” sloganı, II. Abdülhamid’i konu alan ‘Payitaht Abdülhamid’ adlı tarihi dizide de yer alınca halkta kolektif bir bilinç oluşturulduğuna dair söylentiler ortaya çıkmıştır.[2] yılına gelindiğinde kızıl elma kavramının bu kez Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın hazırladığı bir video klipte ortaya çıkması yeniden tartışmaları gündeme getirmiştir.[3] Bu kavramın son yıllarda fazlasıyla dile getirilmesinin ardından kavramın kendisinin Türk-İslam odağı ve yayılmacı amaçlar arasında paralellik kuran düşünceler ortaya çıkmıştır.[4] Kızıl elma imgesinin kullanılmasını tartışmalı hale getiren asıl nokta Türkiye Cumhuriyeti’nin, özellikle Azerbaycan ve Orta Asya cumhuriyetleri ile ilişkisini geliştirmesinin bu sembol ile birlikte yayılmacı emellere bağlanması olmuştur.

Dağlık Karabağ Savaşı esnasında ve sonrasında Türkiye’nin Karabağ ile ilgili olarak Azerbaycan’a sunduğu yardım ve destekler, kimi taraflarca kızıl elma imgesi ile örtüşen ideolojik bir yayılma olarak değerlendirilmiştir. Pek çok tarihi ve kültürel ortak değeri paylaşan Türkiye ile Azerbaycan arasında da yıllardır süregelen dostane ilişkiler, Karabağ Savaşı’nda Türkiye’nin Azerbaycan’a olan desteğini açıklamak noktasında yeterli olacaktır. Türkiye’nin Orta Asya cumhuriyetleri ile ilişkilerini inceleyecek olursak özellikle Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından düşen demir perde ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını elde etmeleri Türkiye’nin bu coğrafyadaki devletlerle bağ kurmasını sağlamış ve ilişkileri geliştirmenin yolunu açmıştır. Dolayısıyla Türkiye’nin bahsedilen devletlerle ilişkilerini geliştirme odaklı olarak yürüttüğü stratejileri yayılmacı bir ideoloji ile birleştirerek kızıl elma imgesine bağlamak yanlıştır. Asıl sorulacak soru, Türkiye’nin ortak değerler paylaştığı ve kültürel bağlara sahip olduğu Orta Asya Cumhuriyetleri ile ilişkilerini ve iş birliğini geliştirmesinin neden doğal bir süreç olarak algılanmadığıdır. Daha önce yayınlanan bir yazımızda[5] Fransız Kültür Enstitüsünün ve Alman Goethe Enstitüsünün ortaklaşa Balkanlarda ve Irak’ta açtığı merkezlerden bahsetmiştik. Avrupa çaplı bir ortak kültür kuruluşu zaten varken kültürel alanda iş birliği adı altında açılan ancak bir dış politika aracı olarak kullanılan bu ortak girişim hakkında herhangi bir sorgulama yapılmazken, Türkiye’nin ortak pek çok değer paylaştığı Azerbaycan ve Orta Asya cumhuriyetleri ile ilişkilerini sorgulamak ve bunu yayılmacı bir politikaya bağlamak tutarlı olmamaktadır.

Osmanlı döneminde kızıl elma, imparatorluğun batılı ülkelere karşı genişlemesinin bir simgesi olarak kullanılsa da, bu imge her dönemin kültürü ve şartlarına göre şekillenmektedir. Bu kavramı yayılmacı bir politika bağlamında algılamak yerine, Türkiye’nin çevre ülkelerle geliştirmekte olduğu ilişkileri tarihsel ve doğal bir sürecin parçası olarak görmek gerekmektedir.

 

*Fotoğraf: seafoodplus.info

 


[4] Nogmanov, “Erdoğan bites a piece of ‘red apple’”.


©  Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 

Kızıl Elma ülküsü nedir?

Afrin’e yapılan Zeytin Dalı Harekatı devam ediyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı kara birlikleri Afrin tarafına geçti. "Kara harekatı"yla birlikte Özgür Suriye Ordusu güçleri, Türk askerinin desteğiyle Afrin içinde ilerlemeye başladı.

Bir muhabirin harekatta görev alan askerlerden birine, “istikamet neresi” diye sormasının ardından asker “Kızıl Elma” cevabını verdi. Peki Kızıl Elma nedir?

KIZIL ELMA

Kızıl Elma Türk devletleri için bir hedefi ve amacı simgelemekle birlikte Türk mitolojisinde Türkler ve de özellikle Oğuz Türkleri için üzerinde düşünüldükçe uzaklaşan ancak uzaklaştığı oranda cazibesi artan ülküler veya düşleri simgeleyen bir ifadedir.

Kızıl Elma imgesinin tam olarak ne zaman, nerede ve nasıl ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte yaygın anlayış, Osmanlı ile birlikte tarihe ve edebiyata mal olduğu, Osmanlılar döneminde özellikle Batı memleketlerine doğru yürütülen cihadın bir sembolü olduğu yönündedir.

Kızıl Elma imgesinin ilk kez Orta Asya Türkleri arasında doğduğu; Ergenekon Destanında Ergenekon’dan dışarıya çıkma ve kaybedilmiş eski yurdu geri alma idealini simgelediği kabul edilir. Buna karşılık bazı araştırmacılar Kızıl Elma efsanesinin erken Bizans’ta doğduğunu ifade eder.

7 MADDEDE ZEYTİN DALI HAREKATI

Türklerde Kızıl Elma ülküsü nedir?

Kızıl Elma Nedir:

Halkımız arasında, bazen birtakım siyasetçilerin demeçlerinde, orduda askerlerin dilinde, bazı tarihsel metinlerde Kızıl Elma herhangi bir yerin adı gibi kullanılmakla birlikte bunun neresi olduğu hakkında kesinleşmiş bir bilgi bulunmasa da, tarihte padişahların yahut yeniçeri askerlerinin açıkça Kızıl Elma olarak belirttiği noktalar da olmuştur. Anlamı Türkler Ansiklopedisi Kızıl Elma maddesine göre eski çağlardan beri Türk’ün cihan hâkimiyeti idealini sembolik olarak ifade eden bir kavram olarak açıklanmaktadır.

Tarihçilere Göre Kızıl Elma:

Türk Tarih Profesörü Osman Turan bu kutlu ülküyü; Osmanlı padişahları tarihi cihan hâkimiyeti mefkûresine eskiden daha kuvvetli bağlanırken İstanbul’u bu hâkimiyetin ilk tezahürü ve merkezi sayıyorlardı. Türk siyaset ve fikir adamları arasında gelişen bu milli ve İslami düşüncenin halk kitlelerine ve askerlere Kızıl Elma adı ve efsanesiyle yayılması çok dikkate değer olup İstanbul’u sembolleştiriyor ve Türkler için ona sahip olma emelini teşkil ediyordu. Şeklinde açıklamaktadır. Bu açıklama Kızıl Elma ülküsünün sürekli bir değişim içerisinde bulunurken dokunduğu bütün önemli meselelerde, halk, ordu yahut iktidar açısından hedefi birleştirip sembolleştirdiğini ortaya koymaktadır. Bu anlamda İstanbul’da yüksek bir önem atfetmektedir.

Türk yazar ve şair Hüseyin Nihal Atsız ise Kızıl Elma ülküsü hakkında;  Osmanlı’ların parlak zamanlarında iyice büyüyüp şekillenmiş ve merhale merhale Türk büyüklüğünün ve yükseklik fikrinin, ilahi bir gayenin timsali haline gelmiştir. Demektedir. Bir başka açıdan bakılacak olursa Kızıl Elma her zaman maddi bir varlık olarak değil, bazen manevi olgunluğun ve ahlaki değerlerin de göstergesi sayılabilmekte,  herhangi uzak bir noktada değil bireyin kendi özünde milli ahlak ile eşdeğer anlama da gelmekte olduğu tarihçiler ve araştırmacılar tarafından söylenebilmektedir.

Bu konu özellikle Ziya Gökalp’ın tarihli Türk Yurdu dergisinde Kızıl Elma adıyla yazdığı manzumesinin kamuoyunda fazlaca ses getirmesinin ardından bir kısım yabancı araştırmacı ve tarihçilerin de dikkatini çekmiş, meraklarını uyandırabilmeyi başarmıştır. Konu ile ilgilenen yabancı tarihçiler Kızıl Elma ülküsünü daha çok Türkler’den önce Roma medeniyeti kaynaklı bir simge gibi göstermeye çalışmışlardır. Bu konuda tezlerini savunacak bazı kaynaklar ortaya atmışlardır. Bunda batı medeniyetlerinin tarihi mimari eserlerinde kullanılan altın küre modellerinin etkisi fazladır. Bu iddialar en azından bizim de aradığımız Kızıl Elma nedir? Nerededir? Sorularına basit de olsa yanıt vererek Roma’yı işaret etmektedirler.

Avrupalı Tarihçiler Kızıl Elma’yı batının ideal ülkelerinden birinin hayali olarak altın elmalar ile bağdaştırmaya çalışmış, August Fischer ise bunu mutlak dünya hâkimiyetinin sembolü olarak göstermiştir. Ancak Türk araştırmacılarının çoğunluğu konu üzerinde haritada herhangi bir nokta belirleyebilmek amaçlı çalışmaktansa, soyut anlamda açıklamayı tercih etmişlerdir. Konu ile ilgilenen her tarihçi bahsetmekte olduğu devrin sosyo-psikolojik durumuna göre farklı bir Kızıl Elma yorumlaması ortaya koymaktadır. Nitekim böyle olması da zengin tarihimiz ve üstün manevi değerlerimiz açısından gereklidir. Kızıl Elma ülküsünün dönemsel gelişimini açıklayabilmek açısından da gereklidir.

Konuyla alakalı bir başka tanım da Cumhuriyet tarihçilerinin en ünlülerinden biri olan İsmail Hakkı Danışmend tarafından; Eski Türkler Osmanlı İmparatorluğu’nu üç kıtanın birleştiği yerde kurmadan önce milli vicdanlarında kurmuşlar ve bütün askeri hamlelerinde, işte o büyük ülkünün gidildikçe uzaklaşan hududuna doğru atılmışlardır.  Anavatana her taraftan genişleyen manevi bir harita çizilmiş gibidir, gönüllerde yer alan bu haritanın türlü istikametlerindeki büyük merkezlerine hep Kızıl Elma adı verilmiştir. Şeklinde ortaya konmuştur. Bu nispeten diğerlerine göre daha soyut bir tanım olmakla beraber, Türk’ün önlenemez fetih ve dinamizm yaşantısı kültürünün açıkça destekleyici bir savı olarak nitelendirilebilir.

Halk Arasında Kızıl Elma:

Kızıl Elma’nın bir ülküyü ifade ettiğini halk herhangi bir tanıma gerek duymadan anlamıştır, bu durumun oluşmasında özellikle günümüzde içinde bulunduğumuz Orta Doğu coğrafyasının siyasi ve fiziki durumu da etkili olmaktadır. Tarihten beridir Türk’ün başından gaza, cihat eksik olmadığı gibi hali hazırda da askerlerimiz farklı coğrafyalarda görev yapmakta, yol nereyedir sorusuna verilen Kızıl Elma’ ya cevabıyla konunun halen zihinlerimizde aynı anlamda tezahür ettiğini ortaya koymaktadır.

Bu demeç günümüzden onlarca yıl geriye gittiğimizde Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın tahta geçtiğinde kışlaları ziyaret ettikten sonra ayrılırken Kızıl Elma’da görüşürüz diye onlara veda ettiğini aklımıza getirmekte, bununla birlikte yeniçerilerin,  testiye kurşun atar. Keçeye kılıç çalar, Kızıl Elma’ya dek gideriz sözlerini anımsatmaktadır.

Kızıl Elma Neresi:

Özellikle Osmanlı zamanında ismi Kızıl Elma ile bağdaştırılan şehirler bulunmaktadır. Bunlar genellikle daha önce denenmiş ancak fethedilememiş bölgelerden oluşmaktadır. İstanbul bu şehirlerin başında gelmektedir. 6 Nisan tarihinde Fatih Sultan Mehmet ve beraberindeki Osmanlı ordusu tarafından fethedilmiştir. Bizans İmparatorluğunun dağılmasına sebep olan bu kutlu fetih Türk’ün Kızıl Elma idealinin büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Aynı zamanda Roma ve Viyana’da tarihte Kızıl Elma olarak nitelendirilebilecek şehirlerdir.

İstanbul’un fethi ile alakalı bir diğer konu ile alaka kuran noktaya değinecek olursak bazı kaynaklarda adı geçen, o dönem Ayasofya’nın önünde bulunan imparator Justinien’in heykeline değinmek gerekmektedir. Hıristiyan halk arasında da yayılan efsaneye göre atının üzerinde inşa edilmiş Justinien ellerini iki yana açmaktadır, bir eli ile doğuyu gösterirken diğer elinde altından yapılmış bir küre bulunmaktadır. Elinde bulunan bu küre onun dünyaya hâkim olduğunun sembolüdür ve Türk’ün dünya hâkimiyeti mefkuresi ile örtüşmektedir. Küre Kızılelma ile özdeşleştirilmektedir ve nitekim efsaneye göre İstanbul fethedilmeden biraz önce imparatorun elinden küre düşmüş ve parçalanmıştır.

Roma Kızıl Elma’sından söz edildiğinde ise Roma’nın en büyük dört bazilikasından biri olan Saint Pierre (Aziz Petrus) bazilikasından bahsetmek gerekmektedir. Bu yapının kubbesini taçlandıran imparator Justinien’in elinde tasvir edildiği gibi bir altın küre bulunmaktadır. Bazilika bu kubbe sayesinde Roma’nın siluetinin vazgeçilmezi halinde bulunmaktadır.

Elma yahut küre modelinin tarihte Türk otağlarında ve sanat eserlerinde, yine hâkimiyet sembolü şeklinde kullanıldığına şahit olmaktayız, Timur’un Saray Otağı’nda bunun kullanıldığını Kastilya’lı elçi Clavijo ’te bize şöyle anlatmaktadır. “Timur dört köşeli büyük bir çadırda oturuyordu. Bu çadır üç mızrak yüksekliğinde ve her yanı köşeden köşeye yüz adımdı. Tavanı yuvarlaktı, kubbe şeklinde idi, her biri adamın göğsü şeklinde on iki sütuna dayanıyordu, baş çadırın dört duvarı sütun hali gibi alçak galeri ile çevrilmişti. Bu galerilerin dış duvarlarını yirmi dört küçük ahşap direk taşıyordu. Öyle ki tamamı otuz altı kazık direk kullanılmıştı. Ucunda tavlanmış bakırdan bir elma bulunan yüksek bir direk vardı. Bunun tepesine de hilal tutturulmuştu. Pavyonun tepesi de aynı şekilde dört köşeli idi, dört köşesinde dört direk vardı. Bunlardan her birinde elma ve hilal bulunmaktaydı. Buradan elmanın hâkimiyet sembolü olarak kullanıldığı açıkça anlaşılmaktadır. Özellikle Timur gibi bir fatihin otağında hilal ile birlikte bulunuyor olması bu açıdan çarpıcı bir detaydır ki, bu konuda bir diğer çarpıcı detay Topkapı Sarayı Kütüphane Müzesi’nde bulunmaktadır.

Topkapı Sarayı Kütüphane Müzesi’nde Çelebi Sultan Mehmet den Üçüncü Sultan Murad’a kadar sekiz padişahın resmi bulunmakta, bu sekiz padişahın yedisinin elinde birer elma bulunmaktadır. Fatih Sultan Mehmet, Sultan İkinci Bayezid ve İkinci Sultan Selim bu elmaları sol ellerinde tutmaktadırlar. Geri kalan dört padişah ise elmaları sağ ellerinde tutmaktadır. Burada da sembolün anlamı gayet açık ve nettir.

Kızıl Elma ile karlılaştığımız bir diğer toplumsal değerimiz olan edebi metin örneklerinden de bahsedecek olursak, özellikle halk şairlerinde Kızıl Elma üzerine destanlar, türküler, şiirler yazmış olanların varlığından şüphe etmemek gerekmektedir. Hüseyin Nihal Atsız’ın Kızılelma şiiri buna bir örnektir:

Yüz paralık kurşunla gider hayat dediğin;

Tanrı yolu uzaktır erken kalk sıkı giyin.

Yazık, bütün ömrünce o kadar özlediğin,

Güzel kızıl elma’na varmadan öleceksin.

Nihal Atsız’ın söylediği gibi ülküsüz topluluk yerinde sayan, ülkülü topluluk yürüyen bir yığındır. Bu ilk önce insanların şuurlarında, gönüllerinde, bilinçaltlarında doğar ve destanlarda kendini gösterir, sonra şuura geçer, büyük kılavuzlar tarafından açıklanır. Ve büyük kahramanlar onu gerçekleştirebilmek için büyük hamleler yapar. Türk’ün Kızıl Elması belki halen hiç gidilemeyecek yerlerdedir ancak bazen hiç gidilemeyecek yerlere ulaşabilme umudu uğruna yollara düşmek oraya varmak kadar onurlu bir davranıştır.

 

Burak ÖZDEMİR

RUSEN Stajer Uzman

Etiketler: Kızılelma Ülküsü, Nihal Atsız, osmanlı, Timur, Toplum, Türkiye, Türkler, Ziya Gölkalp

YENİ HABERLER

YORUMLAR

Henüz hiç yorum yapılmamış.

Kızıl Elma nedir? Kızıl Elma ülküsü ne anlama geliyor?

Tarihi diziler sayesinde bazı tarihi terimler gündeme geliyor ve vatandaşlar tarafından merak ediliyor. Türk tarihinde Kızıl Elma ülküsünün önemli bir yeri vardır. Kızıl Elma kavramı Oğuz Türklerine dayanır. Kızıl Elma, Türk mitolojisinde Türkler ve de özellikle Oğuz Türkleri için üzerinde düşünüldükçe uzaklaşan ancak uzaklaştığı oranda cazibesi artan ülküler veya düşleri simgeleyen bir ifadedir. Peki Kızıl Elma ülküsü ne anlama geliyor? İşte Kızıl Elma hakkında merak edilenler

Yayınlanma: - 12 Aralık Güncellenme:

Kızıl Elma nedir? Kızıl Elma ülküsü ne anlama geliyor?

Kızıl Elma, tarihte önemli bir mitolojidir. Kızıl Elma imgesi, Türk devletleri için bir hedefi ve amacı simgeler. Ulaşılması gereken bir yeri, fethedilmesi gereken bir beldeyi ifade ettiği gibi kimi zaman bir devlet kurma idealini, kimi zaman cihan hakimiyeti idealini, kimi zaman da Türk birliği idealini ifade etmiştir.

KIZIL ELMA İMGESİNİN ANA FİKRİ

Türk devlet geleneğinin bir özelliği olarak mevcut Türk devletinin dünyadaki diğer devlet ve milletleri hakimiyeti altına alarak yönetmesi fikridir. Sözlü edebiyattan sonra ilk defa Oğuzname ile yazılı kaynaklara geçmiştir. Oğuz Destanı ve Göktürk Kitabeleri’nde de değinilen Kut geleneği gereği Türk Kağanının sadece Türklerin değil tüm dünyanın Kağanı olduğuna inanılır ve fetihler bu esasa uygun olarak yapılırdı. Tanrı’nın cihan hakimiyetini Türklere emanet ettiğine inanırlardı. Hun, Göktürk ve Selçuk devlet geleneğinde çok etkin bir motif olarak görülür. Oğuzhan’a göre gök devletin çadırı güneş ise bayrağıdır. Bu fikir, Türklerin yalnızca devlet idare etme düşüncelerini değil, Türk dininin çok eski prensiplerini de içinde bulunduruyordu.

KIZIL VE ELMA NE İFADE EDİYOR?

“Kızıl”, Türk kültüründe genellikle kıymetli sayılan bir renk; “elma” ise mistik bir yanı bulunan; bolluk, bereket, şifa kaynağı olarak görülen bir meyvedir. Ancak Kızıl Elma sembolleştirilmesinin elmaya değil, Eski Türklerde Güneş ve Ay'ı anlatan kızıl topa dayandığı düşünülüseafoodplus.info top, ‘muncuk' adıyla bayrak ve tuğların tepesini süslemiş ve bazen zaferin işareti, bazen hakimiyetin sembolü, bazen de fethedilmek üzere hedef seçilen yeri ifade etmiştir.

KIZIL ELMA NE ZAMAN ORTAYA ÇIKTI?

Kızıl Elma imgesinin ilk kez Orta Asya Türkleri arasında doğduğu; Ergenekon Destanında Ergenekon'dan dışarıya çıkma ve kaybedilmiş eski yurdu geri alma idealini simgelediği kabul edilir. Türkistan’dan Hazar Denizi’nin doğusuna gelen Oğuzların ise Hazar kağanının ipek çadırının üzerinde hakimiyetinin ifadesi olarak bulunan altın topu yani Kızıl Elma’yı ele geçirmeyi ülkü edindikleri düşünülür.

Buna karşılık Roderic H. Davison, E. J. Wilkinxon Gibb veya onlardan nakille Stefanos Yerasimos gibi araştırmacılara göre Kızıl Elma efsanesi erken Bizans’ta doğmuştur. Bizanslı tarihçi Prokopius’un anlatımına göre Ayasofya’nın önünde dikili bir sütun üzerinde at üstünde bulunan Justinianus heykeli, elinde altından büyük bir küre tutmaktaydı. İmparator zaferlerini, bu kürenin üstündeki haç sayesinde kazanmıştı. Heykelin elindeki küre ’de düştüğünde bu durum kilise babaları ve halk tarafından Bizans’ın sonunun yaklaştığı şeklinde yorumlanmıştır. Küre, veya ’de yeniden düşer ve gene Bizans’ın sonunun geldiği şeklinde yorumlanır. Heykel, İstanbul’un fethinden sonra yıktırılmıştır.

KIZIL ELMA: FETHEDİLECEK YER

Kızıl Elma tabiri, sıklıkla Papalığa ait San Pietro Kilisesi için kullanılmıştır. Kızıl Elma efsanesi İstanbul'un fethinden sonra yeniçeriler arasında yaygınlaşmıştır. Osmanlı’nın Avrupa‟da fethetmeyi istediği önemli şehirler, “Kızıl elma” olarak anılmıştır.

Çeşitli kaynaklarda, Fatih Sultan Mehmet devrinden başlayarak III. Selim dönemine kadar Türk askerlerinin “Padişahım, biz senin uğrunda ta Kafdağı’nın ötesine, Kızılelma'ya dek varırız” sözlerini dillerinden düşürmediği ifade edilir'de Belgrad'ın alınması, yılındaki Mohaç Savaşı ve 'daki I. Viyana Kuşatması'na dair Osmanlı eserlerinde hep Kanuni Sultan Süleyman'ın ‘Kızıl Elma'yı eline aldığından' bahsedilmiştir. Gelibolulu Mustafa Âlî'nin Kühnü'l-Ahbar adlı eserinin bir yerinde Kızıl Elma Portekiz ile ilişkilendirilmiş; bir başka yerinde ise “Frenklerin ülkesinin en ücra köşesinde büyük bir kilise” ile ilişkilendirilmiştir. Edebiyat tarihçisi Orhan Şaik Gökyay, söz konusu kilisenin bazılarına göre Roma'daki Saint Pierre Kilisesi olduğunu ifade etmiştir.

AltınAsyaAvrupaAyasofyaErgenekonGüneşheykelistanbulPortekizRomasözViyana

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir