laksatif nedir tıp / Laksatif Nedir? • Doktordan Haberler

Laksatif Nedir Tıp

laksatif nedir tıp

Kabızlık Tedavisi ve İlaçları

Laksatif ve purgatif ilaçlar

Kabızlık için kullanılan ilaçlara genel olarak laksatif ve purgatif ilaçlar denir. Konstipasyon (kabızlık) klinikte en sık karşılaşılan gastrointestinal (GİS) bozukluklardan seafoodplus.infoşlılarda, kadınlarda ve hamileliğin son dönemlerinde görülme sıklığı artmaktadır. Bu hastalarda akla ilk olarak malignite seafoodplus.infoızlığı yeni başlayan, 50 yaş üstü, beraberinde anemi, abdominal ağrı, kilo kaybı, feçesde belirgin ya da gizli kan gibi belirtiler varsa malignite açısından hasta değerlendirilmelidir.

Konstipasyon tedavisinde genellikle ilk seçenek kitle laksatifleri veya osmotik laksatiflerdir. Laksatifler (yumuşatıcılar) feçesin yumuşamasını sağlayan ve böylece defekasyon sırasında atılmasını kolaylaştıran ilaçlardır. Laksatif ilaçlar minimum derecede veya hiç absorbe olmayan ilaçlardır. Pürgatifler ise (katartikler) ise feçesin sulu halde kalmasını sağlayan, İstem-dışı olarak hızlı bir şekilde atılmasına ve kalın barsağın boşalmasına neden olan ilaçlardır. (Müshil-diyare yapan ilaçlar). Pürgatif etki genellikle laksatif etkinin şiddetlenmiş şeklidir.

İlaçların etki mekanizması; ince veya kalın barsakta mukoza ile lümen arasında var olan sıvı-elektrolit emilim/salıgılanma dengesi ile barsak motilitesini bozmalarına bağlıdır.Günde yaklaşık 9 litre vücut sıvısı mukozdan barsak lümenine salgılanır ordan da tekrar kan dolaşımı ile geri emilir. Bu sistemde bozukluk olabilir laksatif ilaçlar bu mekanizmayı düzenler. İnce ve kalın barsaktaki lümene bakan epitel hücreleri(enterositler) esas olarak absorpsiyon (emilim) yaparlar; Lieberkühn kriptalarındaki epitel hücreleri ise salgılama yaparlar.

Diyare oluşmasında motilitenin primer olarak artmasından ziyade, barsak epiteli içinden geçen sürekli su ve elektrolit dolanımının bozulması rol oynar. İki tane mekanizmazı vardır.
• Su ve elektrolit salgılanmasının artması
• Absorpsiyonunun azalması
• Bir ve ikinin beraber olması

Barsaklarda su ve elektrolit salgılanmasında temel olaylar; iki anyon-- klor (Cl) ve bikarbonat (HCO3) iyonunun aktif olarak salgılanmasıdır. Kabızlıkda durum bu ikisini tersidir. Na ve K da kısmen bunları izler.
İlaçların mukoza içinden iyonların ve suyun geçişini etkileyerek barsak boşluğunda sıvı birikmesine neden olmalarının mekanizmaları

  1. Na-K ATP az pompa inhibisyonu: bu pompa birim etkinliği sırasında 3 Na iyonunu hücreden mukoza intersisyel sıvısına atarken, karşılığında 2 K iyonunu oradan hücre içine alır. Bu pompa, Na reabsorpsiyonunun temeli sayılır. Pompanın inhibe edilmesi ile absorpsiyon azalır. Bu pompanın inhibisyonu tedavide temel amaçtır.

  2. Adenilil siklaz aktivasyonu sonucu salgılanmanın artması: bu enzimin aktivasyonu cAMP, Na ve Cl’un aktif transport ile mukozadan lümene salgılanması artar, su da bu hareketi izler. Kolera toksini ve NO adenilat siklaz aktivasyonu yaparak bu pompanın daha çok çalışmasına sebep olurlar.

  3. Sitoplazma membranının zedelenmesi da bu dengenin bozulmasına sebep olur.

  4. Prostaglandin sentez ve salıverilmesinin artması NO aracılığı ile bağırsak hareketlerinin artmasına sebep olur.

Enterik Sinir Sistem Fizyolojisi:

Submukozada yer alan submukozal pleksus ile, sirküler ve longitudinal kas tabakaları arasında yer alan myenterik pleksus sayesinde mukoza ve kas arasında iletim sağlanmaktadır. Aslında sempatik ve parasempatik sistem tarafından da innerve olsa da; enterik sinir sistemi sayesinde bağımsız (oto-kendi kendine) gastrointestinal motilite ve sekresyon kontrol edilebilmektedir. Entrokromoffin hücrelerden salınan serotonin (5-HT)’nin resptörlerini aktive etmesi ile (5-HT1, 5-HT3, 5HT-4) peristaltik ve sekretuvar refleks uyarılmaktadır. 5-HT4 reseptörlerinin uyarılması asetilkolin ve kalsitonin gen ilişkili peptid (CGRP) salınımını uyarır. Ach kalın bağırsakta kasılmaya neden olur. Yeterli yüksek lifli diyet,sıvı alımı ve egzersiz ile laksatif kullanımına gerek kalmadan konstipasyon önlenebilir. Bu nedenle ilaç tedavisine başlamadan önce mutlaka bu tip yaşam tarzı değişiklikleri denenmelidir.

LAKSATİFLER

• Kitle oluşturanlar
• Yumuşatıcılar
• Osmotik laksatifler
• Uyarıcı laksatifler

Kitle oluşturan Laksatifler

GİS kanalında sindirilmeyen ve absorbe edilmeyen bitkisel kaynaklı heterojen polisakkaridlerdir. Fizikokimyasal bakımdan hidrofilikdirler, su ile temas ettiklerinde su tutarak şişerler kitleleri artar.
Oral alındıktan sonra bu olay GİS kanalı içinde meydana gelir; böylece feçesin yumuşak kalmasını sağlarlar. Etkileri kullanımdan gün sonra ortaya çıkar. Etkileri geç başlamakla birlikte kişide var olan gaz, şişkinlik ve kramp gibi semptomları artırabilirler. Bu ilaçlar toz halinde veya granüller halinde hazırlanmışlardır. Tadları çok kötüdür hastanın meyve suyuyla alması gerekir genelde. Kullanılacakları zaman bir bardak su içinde karıştırmak sureti ile alınırlar. Birlikte fazla miktarda su alınması laksatif etkilerini arttırır çünkü bunlar suyla aktif olan ilaçlardır.

Özet olarak . Bu ilaçlar sindirilmezler, suyu absorbe ederek kitle oluştururlar, Kolonu gererek peristaltizmi uyarırlar, Genellikle doğal bitkisel ürünlerdir bunlara Psiilluyum, metilselluloz, kalsiyum polikarbofil (sentetik), kepek gibi maddeler örnek verilebilir.

Yumuşatıcı Laksatifler

Bunlarda kendi aralarında kaydırıcılar ve nemlendiriceler olarak ikiye ayrılırlar. Feçesin ve feçesin geçtiği bağırsak yüzeyinin yağlanmasını sağlarlar.

1a) Sıvı Parafin: petrolün distilasyonu sonucu elde edilen sıvı hidrokarbonun karışımından ibarettir. (Sıvı vazelin-mineral yağ olarak da isimlendirilir).
Dışkıya su ve yağ penetrasyonunu kolaylaştırırlar, yumuşama sağlarlar. Oral ya da rektal olarak kullanılabilirler. Docusate, gliseril içerirler. Yatan hastalarda konstipasyonun önlenmesi için kullanılırlar. Tadı kötüdür. Bu nedenle, meyve suyu ile karıştırılıp uygulanabilirler. Aspire edilmeleri ciddi ‘lipid pnömonit’ine neden olabilir oldukça ciddi bir tablodur. Uzun süre kullanımları yağda çözünen vitaminlerin (AKED) emilimini bozabilir.

Nemlendirici İlaçlar

Bunlar anyonik sürfaktan (yüzey aktif) maddelerdir. Yüzey gerilimini düşürerek, barsak suyu ile yağların feçes kitlesi içine kolayca nüfuz etmesini sağlarlar ve böylece feçesin yumuşak kalmasına neden olurlar. Dokuzat sodyum, dokuzat potasyum, dokuzat kalsiyum içerirler.

Osmotik Laksatifler

Fekal sıvı tüm kolon boyunca izotonik seyrettiğinden kolon kendi başına içeriği konsantre ya da dilue edemez. Bu yüzden dışarıdan bir anyon veya katyonla dürtülebilirse hareket oluşturulabilir. osmantik laksatifler bu işi yaparlar. Osmotik laksatifler, barsakta absorbe edilmeden kalırlar, beraberlerinde suyu tutarak feçesin sulu kalmasına neden olur ve ayrıca, barsak çeperinin gerilmesi sonucu motiliteyi arttırır. En çabuk etki yapan pürgatiflerdir (oral alımdan saat sonra sulu diyare oluşturarak barsakları temizler)
Absorbe edilmeyen şeker veya tuzlardır. Akut konstipasyon tedavisi ve kronik konstipasyonun önlenmesi için kullanılırlar. Magnezyum hidroksid bunlardan bir tanesidir, sıklıkla osmotik laksatif olarak kullanılmaktadır. (Hipermagnesemi nedeniyle böbrek yetmezliği olan hastalarda uzun süreli kullanılmamalıdırlar).

Sorbitol ve laktuloz da absorbe edilmeyen şekerlerdir. Kronik konstipasyonun önlenmesi ve tedavisi için kullanılırlar. Bu şekerler kolonda bakteriler tarafından metabolize edilirler. Bu fermentasyon sonucu laktik asid ve asetik asid oluşur. Barsakda pH düşmesi, peristaltizimin artmasına ve amonyak oluşturan bakterilerin azalmasına neden olur. Birde hücre zarında zedelenmeye neden olurlar böylece bütün bu mekanizmalarla defekasyon sağlanıseafoodplus.info ajanları kullanan hastaların fekal sıvı kaybını kompanse etmek için yeterli hidrate edilmeleri çok önemlidir. Çeşitli elektrolit anormalliklerine neden olabilirler. Ancak, çoğu zaman klinik önem taşımaz.

Bir diğer bileşikte kalsiyum fosfattır. Bazen, kalsiyum fosfat’ın tübüler birikmesine bağlı olarak (nefrokalsinozis), kardiyak aritmi veya akut renal yetmezlik oluşabilir. Bu bileşikler yaşlı ve böbrek yetmezliği olan hastalarda kullanılmamalıdırlar. Polietilen Glikol lavaj solüsyonlarında bulunna maddedir. Bu solusyonlar GİS endoskopisi öncesi kolon temizliği için kullanılır. İzotonik solusyonlardır. Ozmotik olarak aktif sodyum sülfat, sodyum klor, sodyum bikarbonat ve potasyum klorür içerirler. Belirgin elektrolit değişimine neden olmayacak şekilde düzenlenmişlerdir. Tüm hastalar için güvenlidirler. Konstipasyonun tedavisi ve önlenmesi için küçük dozları meyve suları ile karıştırılıp verilebilir.

Uyarıcı Laksatifler

Barsak hareketlerini uyarırlar. Mekanizma henüz tam olarak bilinmemektedir. Barsak mukozası üzerinde tahriş edici etki yaparlar. GİS enzimleri ve mukoza epitel hücreleri üzerinde toksik etkileri nedeniyle suyun absorpsiyonunu azaltırlar salgılanmasını artırırlar. Enterik sinir sistemini, kolonda elektrolit ve sıvı sekresyonunu direkt olarak uyarırlar. Uzun süreli kullanımları bağımlılığa neden olabilir. Ayrıca, myenterik pleksus hasarlanması ile kolon atonisi veya dilatasyonu meydana gelebilir. Ancak, son zamanlarda yapılan çalışmalarda uzun süreli kullanımlarının güvenli olduğuna ilişkin görüşler mevcuttur. Özellikle yatağa bağımlı nöroloji hastalarında kullanılabilirler.

Antrakinon Deriveleri

Aloes senna (sinameki), kaskara, dantron gibi doğal bitki kaynaklı maddelerdir. Emilimleri zayıftır. Kolonda hidroliz edildikten saat(oral) /2 saat (rektal) sonra barsak hareketlerini uyarırlar. Antrokinon metabolitleri kolonda peristaltik hareketleri stimüle ederler, epitel hücrelerindeki NaK ATPaz’ı da inhibe ederek hem kolon motilitesini artırırlar hem de kalın barsak içeriğinin sulu ve hacimli kalmasını sağlayarak sulu diyare yaparlar. Pürgatif etkilerinde NO sentezini artırmalarının da rolü olduğu ileri sürülmektedir. Kronik kullanımları ‘melanosis coli’ olarak bilinen kolonun kahverengi pigmentasyona neden olur. Bu bileşiklerin karsinojenik olduklarına ait görüşler bulunsa da, bunu kanıtlamış epidemiyolojik bir çalışma bulunmamaktadır.

Difenmethan Deriveleri

Tablet ve suparazutuvar formu bulunan Bisakodil akut ve kronik konstipasyon tedavisinde kullanılır. Kolonoskopi öncesi PEG solusyonları ile kombine edilerek kolon temizliği için de kullanılır. Oral alımından saat (oral)/ dakika (rektal) sonra barsak hareketlerini uyarır. Sistemik emilimleri çok azdır. Uzun süreli veya akut kullanım için güvenlidirler. Fenolftalein de bu gruptan ancak, kardiyotoksisitesi nedeni ile piyasadan çekilmiştir.

KLOR KANAL AKTİVATÖRLERİ

Prostanoik asid derivesi olan Lubiprostone kronik konstipasyon ve irritable barsak sendromu tedavisi için uygunluk almıştır. Tip 2 klor kanallarını (CIC-2) uyararak barsak motilitesini arttıran, intestinal transit zamanını kısaltan klor’dan zengin sıvının barsağa sekresyonunu sağlar. Uzun süreli tedavide efficacy (faydalanım)’de bir azalma olmamıştır. Tedavi kesildiğinde konstipasyon şikayeti yeniden başlar. Sistemik emilimi çok azdır. Hayvan çalışmalarında düşüğe neden olduğundan teratojendir. Yani c kategorisinde bir ilçatır.

OPİOİD RESEPTÖR ANTAGONİSTLERİ

Akut ve kronik opioid tedavisi konstipasyona neden olur. Ameliyat sonrası ağrı tedavisi için kullanılan opioidler de postoperatif ileus süresinin uzamasına neden olur. Mekanizması; intestinal motilitenin azalması, transit zamanın uzaması, fekal su emiliminin artması (opioid etki). Etkileri intestinal mü opioid reseptörler aracılığı iledir. Metilnaltrekson ve alvimopan mevcut iki antagonisttir. Bu ajanlar kan-beyin bariyerini geçmediklerinden sadece periferdeki mü opioid reseptörlerini antagonize ederler, analjezik etki göstermezler. Metilnaltrekson diğer ilaçlara yanıt vermeyen opioid-kaynaklı konstipasyon tedavisi için uygunluk almıştır. Alvimopan, barsak rezeksiyonu geçirmiş ve hastanede yatan hastalar için postoperatif ileusun süresini kısaltmak için kullanılırlar. Kardiyotoksik etkileri nedeni kullanımı ile sadece bu endikasyon ile sınırlanmıştır.

SEROTONİN 5HT-4 RESEPTÖR AGONİSTLERİ

5HT-4 reseptörlerinin uyarılması peristaltik refleksi çalıştıran nörotransmitterlerin (CGRP) salınımına neden olur. Enterik nöronlar asetilkolin ve substance P aracılığı ile üst kolonda kasılmaya, nitrik oksid (NO) ve vazointestinal intestinal peptid (VİP) ile alt kolonda gevşemeyi uyarırlar Tegaserod; 5HT-4’e yüksek affinitesi vardır. Serotonin parsiyel 5HT-4 agonistidir. İrritabl barsak sendrom’lu kronik konstipasyonu olan hastalarda kullanılırdı. Başlarda oldukça güvenli bir ilaç olarak kabul edilmesine karşın yılında ciddi kardiyovasküler yan etkileri nedeni ile piyasadan çekilmiştir. Bu yan etkiler 5HT-1B reseptör inhibisyonuna bağlanmıştır. Diğer bir parsiyel 5HT-4 reseptör agonisti olan cisapride de QT uzamasına ilişkin ciddi yan etkiler izlenmektedir (kalpteki potasyum kanallarının inhibisyonuna bağlı)
Prucalopride, klinik aşamada olan yüksek affiniteli selektif 5HT-4 agonistidir. Cisapride ve tegaserod da izlenen yan etkiler izlenmez. Uzun dönem güvenirlik ve faydalanımını araştıran epidemiyolojik çalışmalar henüz tamamlanmamıştır.

Laksatif ve Purgatif İlaçların Klinik Kullanım Yerleri

  1. Kronik konstipasyon tedavisinde
  2. Gebelik ve doğuma bağlı konstipasyon tedavisinde: daha çok kitle oluşturan laksatifler tercih edilir, stimülan laksatiflerden kaçınmak gerekir.
  3. İlaca bağlı konstipasyon: opioid, trisiklik antidepresan, nöroleptikler, demir preparatlarının kullanımına bağlı
  4. Radyolojik veya cerrahi girişim endikasyonu için
  5. Zehirlenme tedavisinde de kullanılır.

Genel Yan Etkileri

  1. Uzun süreli kullanımları devamlı diyareye bağlı su ve elektrolit kaybına neden olur. Daha ciddi durumlarda osteomalasi oluşabilir.
  2. Gebelikte kullanım (stimülen laksatif)uterus kasılmasına neden olup erken doğum ya da düşüğe neden olabilir.
  3. Uzun süre kullanımları bağımlılık potansiyeli taşır. ( uyarıcı tip laksatifler)
    En etkili grup osmotik gruplardır. Cl kanallarının aktivasyonu tedavide önemlidir. Cl ve bikarbonat önemli anyonlardır. NA/K pompası ve bunu etkileyen ilaçlar önemli.

Amibiyazis Tedavisi

Amibiyazis, Entamobea histolytica adlı, duruma göre patojen olabilen, bir protozoon’un yaptığı kolon iltihabıdır. Oluşturduğu klinik tabloya göre tedavi planlanır. Asemptomatik intestinal infeksiyon, kolit, dizanteri (ciddi intestinal infeksiyon), ameboma, karaciğer yetmezliği…

Metronidazol ve Tinidazol

Nitroimidazol türevidirler. Trofozoid formunu öldürürken, kist formuna etkisizdir. İntestinal ve ekstraintestinal infeksiyonları etkili bir biçimde eradike eder. Tinidazol, metronidazol kadar etkilidir, yan etki açısından daha güvenlidir.

Farmakokinetik

Her iki ilaç da absorbe olur ve tüm dokulara basit diffüzyon ile geçer. saat içinde maksimum doku konsantrasyonlarına ulaşırlar. Proteine az bağlanırlar (%). Temel olarak idrar atılırlar. Karaciğer fonksiyon bozukluğu olanlarda metronidazol’un plazma klerensi azalır.

Etki mekanizması

Metronidazol’ün nitro grubu anaerobik bakteri ve duyarlı protozoanlarda kimyasal olarak redükte olur. Antimikrobiyal aktiviteden reaktif redüksiyon ürünleri sorumludur. Tinidazol için de mekanizma aynıdır.

Klinik Kullanım

a) Amibiyazis tedavisi

E. histolytica’nın neden olduğu tüm doku infeksiyonlarında etkilidirler. Kist formuna karşı etkisizdir. Bu nedenle, infeksiyonun kesin eradikasyonu için luminal bir amebisid ile kullanılmalıdır

b) Giardiyazis

Metronidazol giardiyazis tedavisinde kullanılır. Dozu amibiyazis tedavisindeki dozundan daha düşüktür ve daha iyi tolere edilir. Tekli tedavide başarı %90’dır. Tinidazol’ün etkinliği daha düşüktür.

c) Trichomoniyazis

Tedavisinde metronidazol kullanılır. Dirençli organizmalarda tinidazol tercih edilebilir.

Yan etkiler

Bulantı, baş ağrısı, ağız kuruluğu, ağızda metalik tat yapabilir. Bunlardan en tipik olanı ağızda kuruluk ve metalik tattır. Yine GİS şikayetleri de yapabilir. İlacın yemekler ile birlikte alınması GİS şikayetlerini azaltabilir. Yüksek dozda Pankreatit, santral sinir sistemi toksisitesi yapabilir fakat nadirdir. Disulfram benzeri etki yapabilir: tedavi sırasında alkol alınırsa bulantı, kusma, ateş basması,karın ağrısı, baş ağrısı) (tus sorusu)

Fenitoin ve fenobarbital ilacın eliminasyonunu (sitokrom P enzim indüksiyonu) arttırırken, simetidin (enzim inhbibisyonu)ilacın yarı ömrünün uzamasına neden olabilir. Metronidazol kumadin tipi antikoagulanların etkinliğini arttırır . Metronidazol ve metabolitleri mutojendir. Hayvan çalışmalarında kronik kullanımı tümör gelişimine neden olmuştur. Gebelerde ve emzirenlerde kullanımdan kaçınılmalıdır.

İyodokinol (Diiyodohidrosikin)

Bir hidroksikinolindir. Amibik infeksiyonların tedavisinde metronidazol ile birlikte kullanılır. İlacın %90’ı barsakda kalır ve feçesle dışarı atılır. Kalan kısmı dolaşıma geçer. Glukuronid şeklinde idrar ile atılır. Etki mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Barsak lümenindeki organizmalara karşı etkilidir. Barsak dışı doku formlarına etkisi yoktur.

Yan etkileri

diyare, GİS sistemine ait yan etkiler, baş ağrısı, kaşıntı yapabilir. Yemekler ile birlikte alınması GİS şikayetlerini azaltabilir. Kronik ve yüksek doz kullanımında persistant diyare ve toksisite belirtileri (dermatit, ürtiker, kaşıntı, ateş) görülebilir tedavi kesilmelidir. Optik nörit, tiroid ve böbrek hastalarında dikkatli kullanılmalıdır.

Diloksanid Furoat

Diklorasetamid derivesidir. Etkili bir luminal amibisiddir, doku trofozidlerine etkisizdir. (Metronidazolün tersi gibi düşünülebilir). Barsakda diloksanid ve furoik aside dönüşür. Diloksanidin %90’ı hızla absorbe edilir, konjuge glukuronid formuna dönüşür ve idrarla atılır. Absorbe edilmeyen diloksanid aktif olan antiamibik kısımdır

Klinik Kullanım

Asemptomatik luminal infeksiyonların tedavisinde tercih edilir. İntestinal ve ekstraintestinal amibik infeksiyonların tedavisinde metranidazol gibi bir doku amibisidi ile birlikte kullanılır. Yan etki sıklığı azdır. Gebelerde kullanılmaz.

Paromomisin Sulfat

Aminoglikozid türevi bir antibiyotikdir. GİS emilimi çok azdır. Luminal amebisid olarak kullanılır. Ekstraintestinal formlara etkisizdir. Böbrek yetmezliğinde ilaç birikebilir ve tablo ağırlaşabilir. Oldukça etkili bir amibisiddir. Parenteral formu visseral leismanyazis tedavisinde kullanılmaktadır. ( bu endikasyon için kullanılan amfoterisin- miltefosin gibi antibiyotiklerden daha ucuz olması avantajdır etki açısından pek bir fark yoktur.)

Diğer Antiprotozoal İlaçlar

Pentamidin

Diamidin türevi bir antiprotozoal ilaçdır. DNA replikasyonunu ve glikolizi bozarak öldürücü etki gösterir. Tripanosomalar bu ilacı ortamdan aktif transport ile alır, sitoplazmalarında yaklaşık kere konsantre ederler. Sadece parenteral kullanımı vardır bu bir dezavantajdır çünkü hastanın hastaneye yatması gerekir.

Klinik Kullanım

Pentamidin, pnömositozis(özellikle AIDS hastalarında-inhale formu) tedavisinde kullanılır. ( tus sorusu) Tripanoma brucei gambiense’nin neden olduğu ‘Uyku Hastalığı’ tedavisinde (suramin) kullanılır. Santral sinir sistemi tutulumu varsa kullanımından kacınılmalıdır. Visseral leişmanyazis tedavisinde kullanılan sodyum stiboglukonat yerine alternatif olarak da kullanılabilir.

Yan etkileri

Toksisitesi yüksek olan bir ilaçdır. Kullanan hastaların yaklaşık %50’sinde yan etkileri bildirilmiştir. Hızlı i.v uygulama: hipotansiyon, taşıkardi, baygınlık yapabilir. İlaç 2 saat içinde yavaş uygulanmalıdır ve hasta monitorize edilmelidir. Pankreas toksisitesi yaygındır. Uygunsuz insulin salınımına bağlı olarak hipoglisemi gelişebilir. Böbrek yetmezliği yapabilir.

Sodyum stiboglukonat (Pentostam)

Antimon içerir. Visseral ve kutanöz leişmanyazis tedavisindeki yerleri gün geçtikçe azalmaktadır (direnç gelişimi var). Parenteral uygulanımı vardır (i.v,i.m). Yavaş olarak injekte edilmelidir. Yan etkiler; GİS semptomları, ağrılı injeksiyon, geri dönüşümlü EKG değişiklikleri olabilir.

Nitazoksanid

FDA tarafından cocuklarda kriptosporidiosis ve giardiyasis tedavisinde kullanılmak üzere onay almıştır.

Suramin

Sülfatlanmış naftilamin’dir. Uyku hastalığında kullanılır. SSS’ne geçişi olmadığından ilerlemiş hastalık durumunda etkisizdir.

1 Beğeni

Kabızlık

Kabızlık veya diğer ismi ile konstipasyon, bağırsak hareketlerinin yavaşlaması ile haftada üç ya da daha az dışkılama olmasıdır. Dışkılamada zorluk çekme, dışkının tam atılmaması, ağrılı dışkılama ve şişkinlik gibi şikayetlere neden olur. En yaygın bağırsak bozuklukları sorunlarından biridir. Kabızlık tıkayıcı tipte veya bağırsak hareketlerinde yavaşlama şeklinde meydana gelir.

Kabızlık Neden Olur?

Dışkılama zorluğuna yol açan bu hastalık birçok faktörden etkilenir. Sindirim sistemi hastalıklarının yanında, sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam, ilaç kullanımı gibi etkenler de bu rahatsızlığa yol açar. Kabızlığa sebep olan diğer etkenler ise şunlardır:

  • Ertelenen tuvalet ihtiyacı
  • Katı gıdaları fazla tüketmek
  • Fazla inek sütü tüketmek
  • Rektumda veya kolonda darlık-tıkanıklık
  • Rektum veya kolon etrafındaki sinirlerde anormallikler
  • Hormonal hastalıklar
  • Dışkılamaya yardımcı kaslara işlev bozuklukları

Kabızlık Belirtileri

  • Haftada 3 defadan az tuvalete çıkma
  • Dışkılamada güçlük
  • Sert ya da büyük parçalar halinde dışkılama
  • Rektumda tıkanıklık hissi
  • Dışkıyı tam boşaltamama hissi

Hamilelikte Kabızlık

Gebelik döneminde özellikle son trimesterde konstipasyon yaygındır. Hamilelik dışkılama zorluğu meydana gelmesinde; progestojen hormonunun artması, büyüyen rahmin kalın bağırsak ile yer değiştirmesi, az hareket edilmesi ve demir takviyesi alınmasının etkisi vardır.

Gebelerde oluşan tipi dışkıda sertleşme türündedir. Doktorlar hamilelere çoğunlukla beslenme önerileri sunar. Hamilelikte oluşan bu durum hemoroid (basur) yapabileceği için dikkat etmek gerekir. Bu yüzden lifli gıdalar tüketmek oldukça önemlidir.

Çocuklarda Kabızlık

Çocuklarda sık sık yaşanan bir sağlık sorunudur. Yeterli su tüketmemek, tuvalete geç gitmek, stres, psikolojik problemler, fazla inek sütü tüketimi ve katı gıdalar etkenler arasında sayılır. Yanı sıra makatta bulunan çatlaklar ve hormon bozuklukları da sebep olur. Çocuklarda kabızlık için ilaç haricinde yeme alışkanlıkları düzenlemesi sorunun çözümünde etkilidir. Beslenme açısından çoçuklarda kabızlık ne iyi gelir? Sorusuna yanıt şunlardır:

  • İnek sütü yerine keçi sütü tüketimi
  • Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği tercihi
  • Şekerli ürünlerden kaçınmak
  • Pirinç pilavı ve makarna yerine bulgur pilavı tüketimi
  • Ev yapımı yoğurt, kefir, yoğurt çorbası bağırsak florasını düzenler
  • Posalı lifli sebzeler sindirime yardımcıdır
  • Asitli içecekler, kahve ve siyah çaydan kaçınmak
  • Çocuğun bol bol hareket etmesini sağlamak

Bebeklerde Kabızlık

Yetişkinler ve çocuklarda olduğu gibi bebeklerde de dışkılayamam sorunu yaşanır. Küçük bebeklerde olduğunda anneler paniklerler ve hemen ‘Kabızlık ne iyi gelir?’ sorusuna cevap ararlar. Bebeklerde bu problem birçok sebepten olabilir. Bu nedenle bebek çok iyi izlenmelidir. Bağırsakta olan anatomik sorunlar, genetik bağırsak yavaşlığı, fazla süt tüketimi, bebeğin devamlı katı besinler yemesi sebepler arasında bulunur.

Bebekteki sorunu anlamak için tuvalet alışkanlıkları takip edilir. Her gün tuvaletini yapan bebek günde yapıyorsa, tuvaletini yaparken ağlıyorsa ve sert dışkılıyorsa rahatsızlık vardır. Ayrıca dışkılama sırasında kan varsa acilen doktora gidilir. Bebeklere iyi gelecek yöntemler ise şunlardır:

  • Ilık suda dakika oturtmak veya banyo yaptırmak
  • Bebeğin poposuna vazelin ya da gliserin sürmek
  • Ek gıdaya geçmişse öğünlerinin yanında erik, elma, armut ve şeftali suyu eklemek
  • Bebeğe egzersiz yaptırmak
  • Karnına hafif hafif masaj yapmak

Her bebek farklı yapıdadır. Bu yüzden uygulamalardan önce doktora danışmak önemlidir.

Kabızlık Yapan Yiyecekler Nelerdir?

Muz kabızlık yapar mı? Kahve kabızlık yapar mı? Gibi sorular merak konusudur. Bazı besinler dışkılama problemine neden olur. Bu yüzden bu yiyecekleri tüketmekten kaçınmak veya daha az tüketmek gerekir. Bu besinlerden bazıları aşağıdaki gibidir:

  • Muz
  • Makarna
  • Pirinç lapası
  • Pilav
  • Fazla süt tüketimi
  • Fast food yiyecekler

Kabızlık Nasıl Geçer?

Kabızlık nasıl geçer evde hemen herkesin yapabileceği bazı düzenlemeler ile bu problem giderilir. Yapılabilecek düzenlemelerden bazıları ise şunlardır:

  • Bol su tüketmek
  • Hareketli olmak
  • Lif ağırlıklı sebze, meyve, bakliyat ve tahıllar ile beslenmek
  • Lokmaları iyi çiğneyerek yutmak
  • Kafeini azaltmak
  • Süt ve süt ürünlerini aşırı tüketmemek
  • Tuvalet ihtiyacını ertelememek

Uzun süren dışkılama problemlerinde ise mutlaka uzman hekime başvurmak gerekir.

Kabızlık İlacı Hangi Durumlarda Alınır?

Laksatifler ya da müshiller reçetesiz satılan dışkılama sorunu giderici ilaçlardır. Bu yüzden ihmalkar bir şekilde kullanıma açıktır. Kabızlığı kronikleşen çoğu zaman doğal yollara başvurmak yerine ilaçla çözüm ararlar. Ancak nedene yönelik bir çözüm sunmadığı için bu tedavi geçicidir ve rahatsızlık nükseder. Doktor önermeden bu ilaçların uzun süreli alınması ile kalın bağırsak hareketliliği azalır. Ayrıca vücutta;

  • Kandaki kalsiyum, klor, magnezyum, potasyum, sodyum dengesizleşir,
  • Sıvı kaybı (dehidratasyon) gelişir,
  • Böbrek hasarı olur,
  • Anormal kalp ritmi yaşanır,
  • Halsizlik, uykululuk hali (konfüzyon), inme (felç) ve hatta ölüme yol açar.

Bu nedenle hekim reçete etmedikçe laksatif ilaçlar gelişigüzel kullanılmamalıdır.

Kabızlık

Kabızlık (Konstipasyon) Nedir?

İnsanlarda çeşitli faktörlere bağlı olarak bağırsak aktivitelerinin sıklığı ve biçimi farklılık gösterebilir. Örneğin, dışkılama bazı kişilerde her gün olurken, bazı kişilerde, haftada üç güne kadar inebilir. Kişide kabızlık (konstipasyon) görülmesi, kişinin kendi normal bağırsak aktivitesinin dışında bir durumun görülmesine bağlıdır. Bu nedenle, kişilerin kendi bağırsak hareketlerini bilmesi büyük önem taşır.

Kabızlığın Belirtileri Nelerdir?

Kabızlığın belirtileri kişiden kişiye göre değişiklik gösterir. Ancak, yaygın olarak görülen kabızlık (konstipasyon) belirtileri şu şekildedir:

•Bağırsak hareketlerinde azalma

•Dışkılama sıklığının haftada üçten az olması

•Dışkılamada güçlük ya da ağrı

•Sert ve/veya küçük parçalı dışkı

•Bağırsakların tamamının boşalmadığı hissi

•Karın bölgesinde şişkinlik ve ağrı

Kabızlık (Konstipasyon) Neden Olur?

Kabızlık (konstipasyon), kalın bağırsağın dışkıdaki suyu gereğinden fazla absorbe etmesi sonucu görülen bir rahatsızlıktır. Bu durumda, dışkı kurur ve dışkının vücut dışına atılması zorlaşır. Metabolizma ve dolayısıyla sindirim sisteminde görülen herhangi bir değişiklik ya da yavaşlama ise besinlerin sindirim sisteminde normalden daha uzun süre kalmasına neden olur. Kalın bağırsakta uzun süre kalan dışkı daha çok su kaybeder, kuru ve sert hale gelir. Bu durum da dışkılamayı zorlaştırır ve bunun sonucunda kabızlık (konstipasyon) görülür.

Kabızlığın Nedenleri Nelerdir?

Kabızlık (konstipasyon), pek çok nedene bağlı olarak görülebilir. Kişinin hayat tarzında yaptığı değişiklikler, hareketsizlik, yeteri kadar su içmeme ve seyahat gibi nedenlerle bağırsak hareketlerinde ve dışkılama döngüsünde çeşitli sorunlar oluşabilir. Çoğunlukla kabızlığa neden olan durum ortadan kaldırıldığında, bağırsak hareketleri de kendiliğinden normale döner. Kronik kabızlığın ise daha ciddi bir problem olduğu ve bu durumda mutlaka doktora gidilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Kabızlığın başlıca nedenleri şu şekildedir:

•Beslenme düzeninde yapılan değişiklikler

•Yetersiz sıvı alımı

•Yetersiz lif tüketimi

•Süt ürünlerinin aşırı tüketimi

•Dışkıyı uzun süre tutma ve erteleme

•Hareketsizlik

•Uzun süre oturarak çalışma

•Antiasit ilaçların uzun süreli ve aşırı kullanımı

•Bazı antidepresan ilaçlar, ağrı kesiciler ve demir hapları

•Hamilelik

•Menstrüasyon (adet döngüsü)

•Yaşlılık (metabolizmadaki yavaşlamaya bağlı olarak)

•Stres, anksiyete, depresyon gibi psikolojik durumlar

Bu nedenlere ek olarak, yeme bozuklukları, sindirim sistemindeki sinir ve kaslarda görülen problemler, Parkinson ya da MS (multiple skleroz) gibi nörolojik hastalıklar, kolon kanseri, bağırsaklarda tıkanıklığa neden olan durumlar ya da bağırsak çapında daralma, hipotiroidi, spastik kolon (IBS-irritabl bağırsak sendromu) gibi bazı hastalıklar da kabızlığa neden olabilir.

Kabızlığı Gidermek İçin Ne Yapılmalıdır?

Kabızlık (konstipasyon) durumunda ilk yapılması gereken sıvı alımını artırmak ve günlük beslenme düzeninde daha fazla meyve ve sebze tüketmektir. Kabızlığı gidermek için dikkat edilmesi gereken diğer unsurlar şu şekilde sıralanabilir:

•Günlük normal su tüketimine (ortalama 8 bardak/2 litre) ek olarak su içmek

•Sabah saatlerinde ılık su içmek

•Erik, kayısı gibi bağırsak hareketlerini kolaylaştıran meyveler yemek

•Tüketilen karbonhidrat ve süt ürünleri miktarını azaltarak meyve ve sebze miktarını artırmak

•Lif içeren besinlere ağırlık vermek

•Beyaz ekmek yerine kepekli ekmek tercih etmek

•Egzersiz ve yürüyüş yapmak

•Dışkılama ihtiyacını ertelememek

Kişinin evde kendi kendine uygulayabileceği bu yöntemlerin genellikle 3 ila 7 gün içerisinde sonuç verdiği söylenebilir. Ancak, bazı durumlarda bu süre, birkaç haftaya kadar çıkabilir. Acil müdahale gereken durumlarda ise doktor veya eczacı kontrolünde laksatif ilaç kullanılması gerekebilir.

Kabızlığın Geçmemesi Halinde Ne Yapılması Gerekir?

Yukarıda sayılan beslenme düzeni ve hayat tarzında yapılacak değişikliklerin kabızlık (konstipasyon) sorununa çözüm olmaması durumunda veya kabızlığa bağlı olarak ani gelişen yoğun karın ağrısı, akut kabızlık (konstipasyon) ve gaz çıkaramama durumlarında vakit kaybetmeden bir doktora başvurulmalıdır.

Ayrıca;

•Dışkıda kan görülmesi

•Kabızlığın iki-üç haftadan uzun sürmesi

•Bağırsak hareketleri esnasında sürekli ağrı hissedilmesi

•Kilo kaybı

•Geçmeyen yorgunluk

•Kullanılan ilaçların yan etkisine bağlı olarak görülen kabızlık (konstipasyon)

•Dışkının görünümünde değişiklik gözlenmesi gibi durumlarda da bir iç hastalıkları (dahiliye) uzmanına başvurmakta fayda vardır.

Yukarıda sayılan durumların görüldüğü vakalarda, kişiden kolonoskopi ve iç organlardaki kas ve sinirlerin durumunu tespit edebilmek amacıyla çeşitli testler ve bunlara ek olarak kan ve hormon testleri istenebilir.

Kronik kabızlık (konstipasyon) durumunda ise rektumdaki damarlarda hasar görülebileceği ve hastalarda hemoroid oluşabileceği unutulmamalıdır. Yine kronik zorlanmaya bağlı olarak anüste yırtıklar (anal fissür) görülebilir. Ayrıca, rektum ve anüste dışkı birikmesi sonucu bu bölgelerde tıkanma oluşabilir ve uzun süreli kabızlık (konstipasyon) görülen vakalarda dışkılama için gereğinden fazla çaba harcanmasına bağlı olarak pelvik kaslarda hasar görebilir. Pelvik kasların hasar görmesi ya da gevşemesi, ilerleyen yaşlarda inkontinansa (idrar kaçırma) neden olabilir.

Kabızlığı Önlemek İçin Ne Yapılmalıdır?

Altta yatan bir nedenin olmadığı durumlarda, kabızlık (konstipasyon), hayat tarzı ve beslenme düzeninde yapılacak değişikliklerle önlenebilecek bir rahatsızlıktır. Bu noktada, kişinin kendi bağırsak hareketlerini tanıması da oldukça önemlidir. Günlük içilen su miktarına dikkat etmek, bu miktarın altına düşmemek, sıvı kaybını artırması nedeniyle alkol ve kafein içeren yiyecek ve içeceklerden mümkün olduğunca uzak durmak, beslenme düzenine meyve, sebze, baklagil ve tahılları dengeli bir biçimde ilave etmek, ayrıca egzersiz ve/veya yürüyüş yaparak daha hareketli bir hayat tarzı benimsemek, sindirim sistemi sağlığı açısından yapılması gerekenlerin başında gelir.

Ayrıca, tuvalete çıkma konusunda bir rutin oluşturmak, tuvalete çıkma eylemini aceleye getirmemek, tuvalette ayakların zeminden yüksekte olmasını sağlayacak bir pozisyonda oturmak da bağırsak hareketlerinin düzenlenmesini ve kolaylaşmasını sağlayan ek önlemler arasında yer alır.

Kabızlık (peklik) ve dışkılama zorluğu

Beslenme yoluyla alınan gıdalar tüm sindirim kanalı boyunca öğütülerek yapıtaşlarına ayrılmakta, bunlar arasından vücudun ihtiyacı olan maddeler kana geçmekte ve lif adı verilen ve daha fazla parçalanamadığından kana geçemeyen, vücut için o anda gereksiz olan veya zararlı olabilecek maddeler sindirim kanalının kalın bağırsak kısmına aktarılmaktadır. Kalın bağırsağa ulaşan bu maddelerin içerdikleri sıvı bağırsağın bu bölümünde kısmen kana geçmekte ve kalın bağırsakta ilerleme devam ettikçe dışkı adı verilen artıklardan oluşan madde son şeklini almaktadır. Dışkı kalın bağırsağın en son kısmında depolanmakta ve belli bir süre sonunda oluşan "dışkılama refleksi" insanın dışkılama ihtiyacı hissederek bu artıkları dışkılama yoluyla vücuttan atmasını sağlamaktadır.

 

Dışkılama işlevinin başlamasında dışkının yapısal özellikleri çok önemlidir. Lif ve sıvı içeriği uygun olmayan bir beslenme tarzı veya kalın bağırsak hareketlerinin bozulmasına neden olabilecek herhangi bir etken dışkılama işlevini olumsuz etkilemekte ve kabızlık adı verilen sorunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

 

Özellikle kadınlar kabızlık şikayetini daha sık yaşamakla beraber bu sorun çoğu insanın hayatının belli bir döneminde yaşadığı ve alınacak basit önlemlerle kendiliğinden düzelme ihtimali yüksek bir sorundur.

Kabızlığın Tanımı

Genel olarak söylemek gerekirse, bir insan dışkılama esnasında zorlanıyorsa, yani bu işlevi uzun bir sürede ve efor sarf ederek gerçekleştiriyorsa bir kabızlık durumunun varlığından söz edilebilir. Öte yandan bir insanın bağırsaklarının normal şartlarda haftada en az üç kez boşalması kalın bağırsakların işlevlerini sağlıklı bir biçimde sürdürmeye devam etmeleri açısından önemlidir. Daha az sayıda dışkılama kalın bağırsağın son kısmında atılmadan bekleyen dışkının bir süre sonra sıvı içeriğinin giderek azalmasıyla sertleşmesine neden olmakta ve bu şekilde oluşan kitle daha ciddi sorunlara yol açabilmektedir.

 

Dışkılama işlevleri incelendiğinde insanların yaklaşık %90'ının günde üç kez ile haftada üç kez arasında dışkılama işlevinde bulundukları görülmektedir.

 

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı'na başvuran kadınların yaklaşık %10'u kabızlık sorunu yaşadıklarını belirtmektedirler. Yaş ilerledikçe bu sorunu yaşama olasılığı daha da artar.

Kabızlığın Nedenleri

Kabızlık çok çeşitli etkenlere bağlı olarak ortaya çıkabilen bir sorun olmakla beraber bu etkenlerin önemli bir kısmı selim tabiyatlıdır.

 

Bazı durumlarda kabızlık doğum kontrol hapı, demir ilacı, antidepresan (depresyon tedavisinde kullanılan ilaç), ağrı kesici, alüminyum ve kalsiyum içerikli antiasit (asit azaltıcı ilaç) mide ilaçları, uzun süreli laksatif (kabızlığı giderici) kullanımına bağlı meydana gelmektedir. Bu ilaçların doktor önerisiyle değiştirilmesi veya kesilmesi sorunu ortadan kaldırır.

 

Kabızlık sorunu yaşayan kadınların önemli bir kısmı liflerden zengin gıdalarla düzenli olarak beslendiklerinde, günlük sıvı alımlarını artırdıklarında ve günlük kısa mesafe yürüyüşleri şeklinde basit egzersizler uygulama alışkanlıkları edindiklerinde bu sorundan kurtulabilmektedir. Bazı durumlarda bu önlemlere ek olarak laksatif adı verilen dışkılamayı kolaylaştırıcı ilaçlara başvurulması gerekebilmektedir.

 

Bazı durumlar ise nedenin ortaya çıkarılması için ileri incelemelere başvurulmasını gerektirebilmektedir.

Aşağıdaki durumlar kabızlık sorunu yaşayan bir kadının 
İç Hastalıkları Uzmanına başvurmasını gerektirir:

  • Kabızlık sorununun basit önlemlere ve ilaç tedavisine cevap vermemesi

  • Dışkıda kan görülmesi

  • Dışkılamanın ileri derecede ağrılı olması

  • Kabızlık ve ishal ataklarının birbirini takip etmesi

  • Kabızlıkla beraber vücutta bir sorun olabileceğini düşündüren başka belirti ve bulguların olması

Bu tür durumlarda İç Hastalıkları Uzmanı yaptığı değerlendirme sonrası direkt tedaviye başlayabilir, bazı ileri incelemelerin yapılmasını isteyebilir veya bir Genel Cerrahi veya Gastroenteroloji Uzmanı muayenesi yapılmasını önerebilir.

Kabızlık Tedavisinde Kullanılan İlaçlar

Yukarıda belirtildiği gibi kabızlık çoğu durumda alınan basit önlemlerle giderilebilen bir sorundur. Bazı durumlarda ise laksatif adı verilen ağızdan alınan ilaçlar sorunun çözülmesinde oldukça faydalı olabilir.

 

Şu anda eczanelerde laksatif olarak kullanıma sunulmuş oldukça fazla sayıda ilaç vardır. Bu ilaçları temel olarak iki gruba ayırmak mümkündür: uyarıcı laksatifler ve mekanik laksatifler. Uyarıcı olanlar kalın bağırsağın hareketlerini uyararak kabızlığı gideren ilaçlardır. Bu ilaçlar kabızlık sorununu çözmede oldukça etkili olmalarına karşın belli bir süre sonunda bağırsağı bu maddelere karşı bağımlı hale getirerek "bağırsak tembelliğine" yol açabildiklerinden kısa süreli kullanılmaları gerekmektedir. Bu ilaçlar ayrıca bağırsak kramplarına ve fışkırır tarzda dışkılama gibi yan etkilere de neden olabilmektedirler.

 

Mekanik laksatifler ise kabızlık sorununu dışkının niteliklerini değiştirerek çözerler. Bu ilaçlar kalın bağırsağın doğal hareketlerini etkilemediklerinden yan etkileri daha azdır ve daha uzun süreli kullanılabilirler.

 

Diğer bir çözüm de lavman adı verilen uygulamalardır. Makattan kalın bağırsak içine verilerek uygulanan bu ilaçlar doktor önerisiyle belli aralıklarla uygulandıklarında özellikle uzun zamandan beri dışkılamanın gerçekleşemediği durumlarda oldukça etkili olabilirler.

Kabızlık Sorununu Daha Az Yaşamak İçin Neler Yapılabilir?

Dışkılama ihtiyacı uzun süreli ertelenmemelidir. Çoğu insan yemekten ve özellikle de kahvaltıdan yaklaşık 30 dakika sonra dışkılama ihtiyacı hisseder.

 

Düzenli egzersiz yapmak kalın bağırsak hareketlerinin düzenli olmasında son derece önemlidir.

 

Lifli gıdaların ve sıvı alımının artırılması dışkının yumuşak olması ve dışkılama refleksinin daha kolay uyanması açısından son derece önemlidir.

Jinekolojik Sorununuz İçin Muayene Randevusu Alın:

 

 

 

 

 

 

 

 

Jinekolog Dr. Kağan Kocatepe'den mesai günlerinde arası randevu almak için:

13 13
45 02​

Telefonla tıbbi sorularınıza yanıt verilememektedir.

​​

Adres: Nispetiye Cd. 36/3

Levent II Apt. - Kat 2 Daire

Etiler - 1. Levent / İstanbul

Muayene Saatlerimiz:

  • Pazartesi:

  • Salı:

  • Perşembe:

  • Cuma:

  • seafoodplus.info:

Daha fazla bilgi >>

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir