led ampulü kim icat etmiştir / LED Lambayı Kim Buldu - fenbilim.net

Led Ampulü Kim Icat Etmiştir

led ampulü kim icat etmiştir


Ampulden LED'e

Ampul ile ilgili ilk çalışmalar 1802 yılında İngiliz Humprey Davy tarafından, platin ince bir şeritten akım geçirilerek ilk enkandesan ışığının elde edilmesi ile başlamıştır. Elde edilen ışık pek parlak değildi ve fazla uzun sürmemişti ancak bu tarihten sonraki 75 yıl boyunca bu çalışmalara örnek olmuştur. Bunun dışında 1809 yılında Davy, 2000 adet pile bağlı iki karbon çubuk ile ilk ark lambasını yapmış ve İngiliz Kraliyet Enstitüsü’nde ilk sunumunu gerçekleştirmiştir.
 

 

   

   

1840 yılında İngiliz Warren de la Rue, vakumlanmış cam bir tüp içine bobin sarımlı bir platin tel yerleştirmiş ve üzerinden akım geçirmiştir. Elde edilen ışık verimli olmasına rağmen platinin pahalı olması sebebiyle lambanın kullanılması, ticari açıdan o tarihler için mümkün değildi. Bu zamandan itibaren çeşitli bilim adamları ampul için uygun lamba teli (flaman) bulmak için araştırma yapmaya başladılar. 1840’da Joseph Swan karbonize, kağıt filamanını kullanarak ilk işlevsel ampulü yaptı ve 1860’da patentini aldı. Ancak ampul sönük ışık yayıyordu ve yanma süresi çok kısaydı. Ampulün tam iş görebilmesi için güç kaynağına ihtiyacı vardı. 

 

 

Sir Elliot Thomas benzer teknolojiyi kullanarak ticari olarak uygun ampulü 1875’te üretti. Ayrıca ampul üzerindeki çalışmalarının ardından bambu filamanlı lambayı ortaya çıkardı. Herman Spiegel’in vakum pompasını kullanan Elliot Thomas başarılı bir şekilde lambasını vakumlamayı başardı.

 

Enkandesan lambanın ve elektriğin gelişimine katkıda bulunmuş en önemli isim şüphesiz Thomas Edison’dur. Aslında ampulü gerçekten icat eden kişi o değildi ancak ampulü geliştirmek için çok çalıştı. 1879’da yüksek vakum ve karbonize flaman yardımıyla uzun yanan, yüksek verimli ışığı üretti. Evlerin pratik şekilde aydınlatılması konusunda da çalışmalar yaptı. Edison sadece akkor aydınlatmayı oluşturmadı ayrıca akkor ışığını daha güvenli, pratik ve ekonomik hale getiren gerekli elementleri bulunduran elektriksel aydınlatma mekanizmasını geliştirdi. 

  

Thomas Alva Edison

 
 
 

Ampul için en iyi flamanı bulma çalışmaları sürerken, Edison pratikliği sağlayan ve elektrik ışıklarında kullanılan yedi sistematik element icat etti. Aralık 1879’da Edison halka akkor aydınlatma sisteminin sunumunu yaptı. 


Enkandesan ışığının başarısı Edison’un çok kişi tarafından tanınmasını sağladı. Elektrik her yana yayıldıkça Edison’un serveti ve şöhreti büyüyordu. 1889’a kadar şirketleri gelişim gösterdi, daha sonra Edison General Electric şirketi kuruldu. Şirket kendi isminde olmasına rağmen şirketi kontrol edemedi. Gelişen aydınlatma endüstrisinin sermayeye ihtiyacı, onun J.P.Morgan gibi bankacılarla işbirliği yapmasını sağladı. 1892’de şirketini, önde gelen şirketlerden Thompson-Houston’la birleştirdi ve şirketin ismi General Electric oldu. 

    

Cam ampul ilk olarak Matthew Evans ve Henry Woodward tarafından tasarlandı. Bu sırada bilim insanları deşarj lambaları üzerinde çalışıyorlardı. Önce tüpün içindeki karbondioksitin daha sonra kripton ve argon soy gazlarının kullanımı sayesinde ampulün verimliliği arttırıldı. 

 

Akkor lambada ışıyan madde olarak bambu, platin, karbon denenmiş, sonra daha dayanıklı olan tungstene geçilmiştir. İlk akkor lambalar, içlerindeki filaman çalıştırıldıkça hızla eskidiği için, en fazla 1 günlük bir çalışma ömrüne sahipti. Cam ampuller vakumlanarak, kararlı gazların da eklenmesi ile performansları artırıldı ve akkor lambaların ömrü 1 yıla çıkarıldı. Günümüzde, o dönemden kalma hâlâ çalışır halde el yapımı akkor lambaların olması şaşırtıcıdır. Örneğin Livermore’daki (Kaliforniya, ABD) bir itfaiye merkezinde bulunan 4 W’lık bir karbon lamba tam yüz on yıldır kesintisiz yanmaktadır. 

  

  

1901’de Peter Hewitt mavimsi beyaz ışık yayan civalı buhar lambasını tanıttı. Sonra sodyum buharı kullanarak daha fazla ışık veren lamba icat edildi. Willies Whitney, flamanı yanma ve korlanmadan korumak için metal kaplama ve karbon flaman kullandı. 1906’da General Electric tungsten filamanı piyasaya sürdü. Bu flamanın erime noktası diğerlerinden daha yüksekti. 1910 yılında bir başka mühendis, William Coolidge dayanıklı tungsten filamanı icat etti. Arabalarda ve neon lambalarda kullanıldı. 1930’da fotografik flaş ampulü keşfedildi.  
 


 

Flüoresan lambanın ışıması, ilk kez 1937 yılında New York Dünya Fuarı’nda gösterildi. Flüoresan lambanın çalışması, temelde bir ark lambasında alçak basınçlı cıva buharının deşarjı ile oluşturulan morötesi ışınımın, flüoresan etkili fosforik yüzeye temas ederek görülür ışık oluşturması prensibine dayanmaktadır. Etkinlik faktörü 70 lm/W’a varan flüoresan lambalar uzun ömürleriyle iç aydınlatmada 20. yüzyıla damgalarını vurmuştur. İnce T5 flüoresanlar yüksek verimlilikleri ve ince tasarımları ile bu alanın ön plana çıkan ürünleri olmuştur. Kompakt flüoresan lambalar kıvrık tasarımları, kendinden balastlı ve E27 duy tabanlı olmaları sayesinde enerji tasarrufu seçeneği sağlamıştır. Flüoresan lambaların iç aydınlatma için tasarlandığını, düşük ve yüksek ortam sıcaklıklarında daha az ışık verebildiklerini belirtmek gerekir.

 

1940’larla birlikte yumuşak akkor ampülleri, 1950’lerle birlikte ise halojen lambası ortaya çıktı. 60’lar ve 70’lerde eliptik reflektör ve metal halojen tuzu lambası üretildi. Ve son olarak 1990’da Philips, manyetik endüksiyon kullanan, 60.000 saatlik ampulü piyasaya sürdü.

 
  

Günümüzdeki aydınlatma üreticilerinin çoğu, küreselleşen ekonomi politikalarıyla, lamba üretiminin büyük bölümünü Uzak Doğu’da gerçekleştirmektedir.  Floresan lambalar içerdikleri 3-4 mg ağırlığındaki cıva nedeniyle, doğrudan çöpe atıldıklarında çevreye zarar verirler. Mevcut durumda ülkemizde kişi başına yılda ortalama iki flüoresan lamba tüketiyor olsak, bu yılda yaklaşık yarım ton cıvaya karşılık gelir ki bu da çevre kirliliği açısından küçümsenemeyecek bir rakamdır.

 

Aydınlatmada akkor lamba ve floresan kullanımının yaygınlaşması, kullanılan ışık kaynağı kadar reflektörlerin optiksel yerleşimin, mekanik duy malzemelerini, elektriksel balast ve besleme devrelerini de ön plana çıkarmıştır. Böylece aydınlatma sırf uygulamanın ötesinde, bir “mühendislik tasarımı” haline de gelmiştir. Bu bağlamda, özellikle yol aydınlatmasında sodyum lambaların, dış aydınlatmada yüksek güçlü metal halide lambaların yoğun kullanımının etkisine de dikkat çekmek gereklidir.

  
Ülkemizde birkaç yıl içerisinde akkor lambaların piyasadan kalkacağını söyleyebiliriz, çünkü 2009 yılı itibarıyla Avrupa Birliği’nde 100 W üstü akkor lambaların kullanımı yasaklandı, 2012 yılından sonra da akkor lambaların üretimi durdurulacak. Teknik olarak, akkor lambaların verimlilik ve lümen/Watt cinsinden etkinlik değerleri çok düşüktür. Yani bu tür lambalar enerjisinin çoğunu görülür ışık yerine çevreye kızılötesi bölgede ısı olarak yayıyor. Bu noktada, verimliliği neredeyse flüoresan lambalara yetişen yeni nesil LED’leri tercih edeceğiz gibi görünüyor. Belki bu şekilde, toplam elektrik enerjisi sarfiyatının beşte birini oluşturan aydınlatma harcamalarımızda tasarruf sağlayabileceğiz.
 


  

LED’ler, yani Işık Yayıcı Diyot’lar günümüzün en popüler ışık kaynaklarıdır. İlk LED, 1907’de icat edilmiş, ancak 1960’lı yıllarda kızılötesi LEDlerle ticari olarak pazara çıkılabilmiş. Ticari beyaz LED’leri ise çok yeni bir tarihte, ancak 1996’da görmeye başladık. Bugün ise trafik lambaları, reklam panoları, cep telefonları, televizyonlar dahil gösterge piyasasının zirvesini LED’ler zorluyor. Yapıları itibarıyla, bir LED’in merkezinde çip şeklinde, yarıiletken bir diyot bulunur. Bu diyot, fazlaca elektron içeren n-tipi malzeme ile p-tipi zıt katkılı yarı iletkenler arasındaki aktif katmandan oluşur. Bir reflektör yuva içerisine konulan diyot, maksimum ışık çıkışı için mercek biçimli epoksi ile kaplanır. 

 

 
Gerilim uygulanması ve elektronların ve boşlukların aktif katmanda karşılaşıp birleşmeleri sonucu, yarı iletkenin enerji yapısındaki dalga boylarında, yani renklerde, ışık çıkışı sağlanır. LED’lerde beyaz renk farklı uygulamalarla elde edilmekle birlikte, genelde mavi ışığın yolu üzerine fosfor konulmasıyla elde edilir. Günümüzde 1 W’tan3 W’lık LED’lere geçiş başarıyla sağlanmıştır. LED’lerin güçleri arttıkça ısındığı ve özel soğutma teknikleri gerektirdikleri biliniyor. Ayrıca LED’lerin büyüklükleri, çalışma ve aydınlatma şekilleri mevcut armatürlerinkinden tamamen farklı olduğundan, özel fotometrik ölçüm, yöntem ve ekipmanlar gerektiriyor. Ancak LED’lerin küçük ve uzun ömürlü olmaları, enerji verimlilikleri, hızları ve ışık şiddetlerinin kolayca ayarlanabilmesi gibi özellikleri, onlara henüz vazgeçilemeyen avantajlar sağlamış durumda. 

  

Gelecekte aydınlatmada yenilikler ne yönde olacak sorusunun cevabı için ise, başımızı kaldırıp gökyüzüne bakmamız yeterli: En büyük ve en saf ışık kaynağımız Güneş yukarıda, ışığını alıp daha verimli depolamamızı bekliyor. Dünya’da Güneş’in yaydığı 6500 Kelvin renk sıcaklığındaki ışınımın sadece iki milyarda birini alabiliyoruz. Ülkemiz, İspanya’dan sonra, konumu itibariyle Avrupa ülkeleri arasında rekor seviyede güneş ışığı alıyor. Şimdi bilimsel çalışmalar kuantum verimliliği artırılmış güneş hücrelerinin yapımına odaklanmışken, endüstri de çevreye zarar vermeden bunların üretim maliyetlerini düşürmenin yollarını arıyor. İleride dekoratif de olsa, eski ışık kaynaklarından sadece mumları evlerimizde kullanıyor olacağız, ama çok değil 10-20 yıl içinde güneş ışığı ve enerjisi tüm evlere girmiş olacak.  

 




Alper COPLUGİL


Bilimi Anlatmamıza Yardım Edin!

Her ay milyonlarca bilimsever, Evrim Ağacı olarak karmaşık bilimsel konuları basitçe anlatmamızdan ve ülkemizde bilim anlatıcılığını geliştirmeye yönelik yaptığımız kapsamlı çalışmalarımızdan faydalanıyor. Bütçenize zarar vermeden, aylık veya tek seferlik sadece 20₺ gibi miktarlarda bize destek olarak bu çabalarımızı destekleyebilir, Türkiye'de bilim okuryazarlığını güçlendirmemize katkı sağlayabilirsiniz.

Destek Ol

Neden Destek İstiyoruz?

Led-Nezaman-Icat-Edildi-Kim-Buldu

Özet Bölümü

Işık Yayan Diyot’lar

Tarihte ilk olarak 1907’de bahsi geçen LED’ler, yani Işık Yayan Diyot’lar (LED-Light Emiting Diode) aydınlatmada, günümüzün, en ileri teknolojisi olup, hak ettiği yeri hızla aldı.

Yüzyılın başında bu ışımayı bulan bilim insanları o gün adını LED koymadılar. Ancak LED gelişimi ve teknolojisi de; tıpkı ampul teknolojisi gibi, zamanla gerileme, duraksama derken gelişme katettiği bir tarihçeye sahiptir.

LED gelişimi 1900’lü yılların sonlarına doğru hız kazanmıştır. 2000’li yıllar LED için gelişimin çığır açtığı yıllar olmuştur.

LED’ler ilk önce 1907 Rusya, sonra 1920’ler de biraz ivme ile yine Rusya’da icat edildi diye biliyoruz.

1962 yılına kadar duraksama yaşayan süreci, bu yıllarda Amerika’da, kolay uygulanabilen elektronik bir bileşen haline getirildi.

Bu tarihlerden itibaren birçok bilim insanı kendince çalışmaya katkılar sunmuş ancak LED ile ilgili en somut gelişme 2014 yılında Nobel Ödülü alan 3 bilim insanı ile noktalanmıştır.

led-isigin-mucitleri

Artık ortaya konan teknoloji 2014’lü yıllar ve sonrası hızla geliştirilerek, bugünkü seviyelerine ulaşmıştır. LED en popüler, en verimli, en doğru ışık kaynakları olarak hayatımızdadırlar.

Tarihe not: Işık Yayan Diyot’u (LED) bulanlar, Profesör Isamu Akasaki, Hiroşi Amano ve Şhuji Nakamura olarak 2014‘te geçti.

İki Japon ile bir Japonya asıllı Amerikalı bilim adamı Nakamura bu muhteşem üçlü, 2014 Nobel Fizik Ödülü’nü aldılar. Verimli mavi LED’i keşfetmişlerdi.

Japon bilim adamlarının keşfettiği yüksek parlaklığa ulaşabilen ışığın bu arada çevre dostu olduğu da açıklandı.

Nobel Fizik Ödülü bilgisayar ve akıllı telefonların ekranlarında kullanılan ve kısaca ‘‘LED Işıkları’’ olarak bilinen ‘Işık Yayan Diyotlar’ı’ bulan Japonyalı Bilim insanları Prof. Dr. Isamu Akasaki ve Prof. Dr. Hiroshi Amano ile Japon asıllı Amerikalı bilim insanı Prof. Dr. Shuji Nakamura’ya verildi.

Nobel Kurulu bu üç bilim insanını, 1990’lı yıllarda diğer bilim insanlarının başaramadığı, yarı iletkenden ürettikleri parlak ve enerji tasarruflu ışık nedeniyle takdirde geri kalmadı ve bunun karşılığını en yüksek derecede taçlandırmış oldu.

İsveç Kraliyet Bilim Akademisi’nin Stokholm‘dan yaptığı açıklamada “20. yüzyıl yüksek ısı ampulleri ile aydınlatılıyordu, 21. yüzyılı ise LED ampulleri aydınlatacak.”denildi.

İsveç Kraliyet Bilim Akademisi, konuyla ilgili yaptığı açıklamalarda da gördüğümüz üzere; buluşun 20 yaşında olduğu, ancak günümüzde tamamen yeni  bir madde olan ve herkesin istifade ettiği beyaz ışığın bulunmasına katkıda bulunduğu için ödüllendiğini belirtildiği yerde başarının nasıl sonuçlandığını daha iyi anlıyoruz.

Nobel Komitesi ödülü kazanan bilim insanları için ‘deneyen herkesin başarısız olduğu bir şeyi başardılar’ ifadeleri ile icadın artık kullanışlılığına dikkat çekerek 1900’lü yılların başından beri süre gelen çalışmanın neden şimdi tarihe geçtiği netliğini ortaya koyuyordu.

Nobel Kurulu’na göre, yeni keşif, dünya doğal kaynaklarının korunmasına yardımcı olacaktı.

Söz konusu bilim adamlarının buluşu günümüzde aydınlatma geçen hemen her yerde kullanılıyor ve  enerji tasarrufu sağlayan aydınlatma sistemlerine imkan sağlıyor.

Rakamlar, 2023‘e kalmadan dünyanın %80 üzeri LED ile aydınlatılacağını söylüyor bize. 91 yaşındaki Japonyalı bilim insanı Isamu Akasaki ülkesindeki Meijo Üniversitesi’nde, 60 yaşındaki Hiroshi Amano, Nagoya Üniversitesi’nde, 66 yaşındaki Shuji Nakamura ise Kaliforniya Üniversitesi’nde görev yapıyorlar.

Şimdi bu değerli bilim insanlarını kısaca tanıyalım; ISAMU AKASAKI

30 Ocak 1929 Japonya doğumludur. Yarı iletken teknolojisi alanında uzmanlaşmış Japon bilim adamı,LED ile sürecine 1989’da başladı. O yıllarda parlak galyum nitrid (GaN) p-n jonksiyonu mavi LED’i ve daha sonradan yüksek parlaklıkta GaN mavi LED’i icat etti.

Bu ve diğer başarıları için, Akasaki 2009’da, yüksek teknoloji dalında Kyoto Ödülü, 2011’de 2011’de IEEE Edison Madalyası’nı aldı.

60 yaşında mavi LED’i keşfetmiştir. Bu keşfi ile Nobel’i 85 yaşında almıştır. Nobel’i alan diğer bilim insanı Hiroshi Amano, Akasaki’nin öğrencisiydi.

HIROSHI AMANO

Hiroshi-Amano

11 Eylül 1960 yılında Japonya’da dünyaya geldi. 1988’den 1992’ye kadar Nagoya Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. 1992 yılında yardımcı profesör olarak  çalıştığı Meijo Üniversitesi’ne geçti.

2002’de profesör oldu. 2010’da halen profesörlüğünü yaptığı yer olan Nagoya Üniversitesi Mühendislik Yüksekokulu’na geçiş yaptı.

1982’de Profesör Isamu Akasaki’nin grubuna lisans öğrencisi olarak katıldı. O zamandan beri mavi iyot  yayan diyotların materyali olarak kullanılan grup III nitrid yarı iletkenlerin büyümesi, karakterizasyonu ve cihaz uygulamaları ile ilgili çalışmalar yapmaktadır.

1989’da P tipi Galyum Nitrur büyütebilmiş ve dünyada ilk defa parlak galyum nitrid (GaN) p-n jonksiyonu mavi LED’i üretmiştir.

30 yaşında Nagayo Üniversitesi’nde doktora öğrencisiyken mavi LED’i keşfetmiştir. Nobel Fizik Ödülü’nü 54 yaşında almıştır.

SHUJI NAKAMURA

Shuji-Nakamura

22 Mayıs 1954 ‘de Japonya’da dünyaya geldi. Aslen Japonya asıllı Amerikan vatandaşıdır.

1977 yılında Tokushima Üniversitesi’nden mezun oldu. Daha önce 1960’larda J. I. Pankove ve  ortak  çalışanları ile birlikte büyük gayret içinde RCA konnektöründe, GaN LED yapmaya çalıştı ancak başaramadı.

LED ile ilgili gelişme elde edeceği bir kaç denemesi başarsızlıkla sonuçlandı. Ama yılmadan devam etti. Nakamura’da diğer iki bilim insanı gibi çalışmaları sonucunda, bir çok ödüle layık görülmüştür.

Shuji Nakamura, mavi LED’i basit ve kolay şekilde üretecek formülü, Akasaki ve Amano’dan bağımsız olarak keşfetmiştir.

LED’in hayatımızdaki yeri ve önemi çok fazla. Teknolojik hemen her cihazda başrolde yer alırken, aydınlatmada artık konvansiyonel sayfasını kapatmakta hiç engel tanımıyor.

Bu gelişmeler bizi teknolojinin hızını hayretle takip etmeye sevk ederken, LED’in tahtını ne kadar ve ne şekliyle koruyacağı sorusunu da akla getirmiyor değil.

Sonbahara merhaba diyeceğimiz yeni sayımızda görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.

Ahmet SOYLU

Ahmet SOYLU Philips Aydınlatma” Signify” Kamu İlişkiler Müdürü ve Sektörüm Elektrik Aydınlatma Güvenlik Sistemleri Dijital Dergisi Köşe Yazarıyım.. ✔️ STK’ lara ilgi duyar ve görev alırım. ( EMSİAD Başkanlığı , Enver Ankara Yön.Kur. Üyeliği, GGYD Yüksek Danışma Kurulu Üyeliği, ASTOP Yön. Kur. Üyeliği, YATSİAD Kurucular Kurulu, AGİD Üyeliği gibi …). ✔️Şiir yazarım; 1 kitabım var. 2.nin hazırlıkları devam ediyor. ✔️Amatörce; mum boya ile resim yaparım ✔️Kişisel gelişim ile ilgili deneme ve makalelerim var. ✔️Kişisel gelişim konulu her türlü yayın ilgimi çeker. ✔️Sağlıklı yaşam ve beslenme konusu özel ilgi alanıma giriyor

İyi bilmeyen birçok insan var ışığı kim icat etti. Elektrik ışığının Thomas Alva Edison tarafından icat edildiği resmi olarak söylenebilse de, tamamen öyle değil. 22 Ekim 1879'da akkor bir ampulü elektrikle aydınlatmayı başaran bir mucit hakkındadır. Ancak, ışığı icat eden kişinin Edison olduğunu söylemek, bu başarıya sayısız katkıda bulunan diğer bilim adamlarının çabalarını fazlasıyla basitleştiriyor.

Bu yazıda size ışığı kimin icat ettiğini ve bu başarıyı elde etmenin adımlarının neler olduğunu anlatacağız.

Indeks

Işığı kim icat etti

Çoğu insan ışığı kimin icat ettiğinden bahsederken Thomas Edison'dan bahseder. Ancak bu oldukça basitleştirilmiştir. Thomas Edison'un süreci tamamlayabilmesini sağlayan iki öncülün birkaç çalışması var. Edison'un ilk ampulü sadece 13 buçuk saat dayandı. Bu, bize bugün kullanabileceğimiz elektriği getiren sürekli iyileştirme sürecinin başlangıcıydı.

Edison, elektrik akımının geçişiyle parlayan ve tutabilen yüksek dirençli bir karbon filamenti yapan ilk kişiydi. Bu filaman bir cam çanın içindeydi. Amaç, aydınlatmayı verimli bir şekilde yaymaktı. Bu şekilde Edison ilk elektrik ampulünü yaratmaya geldi. O zamana kadar sokakların ve evlerin aydınlatmasında gaz, petrol, gazyağı ve türevleri kullanılıyordu. Bu, gazın sürekli olarak beslenmesi ve atmosfere karbondioksit yayması nedeniyle bazı insanlar için bazı solunum sorunlarına neden oldu.

Ancak, tüm mucitler gibi Thomas Edison için, Elektrik alanında öncü olan diğer birçok keşif tarafından desteklendi.. Bu nedenle, ışığı icat eden kişinin Thomas Edison olduğunu söylemek çok basitleştirilmiştir. Elektrikteki gelişmelerin örneklerinden biri Alessandro Volta'dır. Diğer birçok şeyin yanı sıra elektrikli bataryayı icat etmekten sorumluydu. Volt ve voltaj terimleri onurundan dolayı yaratıldı. Akım geçtiğinde bir filamenti akkor yapmayı başaran ilk kişidir. Ve bunu 1800 yılında, yani Thomas Edison'dan 79 yıl önce yaptı.

Bütün bunlar Edison'u akkor lambayı ilk yaratan değil, daha uzun ömürlü kılan yapar. Diğer bilim adamları ve kaşifler, örneğin Henry Woodward, Mathew Evans, Humphry Davy, James Bowman Lindsay ve diğer birçok mucit bu türden lambalar yaratmıştı. Bu nedenle Edison, en az 22 öncekinin eserlerinden yararlandı.

Işığı icat eden Edison neden

Thomas Edison'un ampulü keşfeden değil, makul bir süre dayanacak bir ampulü tasarlayan kişi olduğunu unutmayın. Aynı şey tükettiği enerji miktarı için de söyleniyor. Unutmayın ki o zaman bugünkü kadar yüksek elektrik üretimi yoktu. Bu nedenle, akkor ampulün enerji tüketimi, bir ampul oluştururken dikkate alınması gereken bir noktaydı. Aynı şey güvenlik için de geçerli. Kullanımı tamamen güvenli bir ampul icat edilmeliydi.

Oluşturulan önceki modeller fazla tutmuyordu ve çok fazla elektrik akımı gerektiriyordu. Diğerleri çok kısa ve sürdürülemezdi. Böylece Edison en uzun ömürlü, en ucuz ve en güvenilir elektrik ışığını icat etti. Ancak, mahkemelerde ışığın mucidi unvanı için rekabet etmek zorunda kaldı, bazıları onun ilk olduğunu düşünmedi.

Diğer mucitleri ve Edison'un onlardan aldığı ilhamı analiz edersek, ışığı icat eden kişinin Edison olduğu fikrini şaşırtabilir ve ortadan kaldırabiliriz.

William Sawyer

Edison'un yaptığına benzer bir akkor lamba tasarlamayı başaran bir İngiliz mucit hakkındadır. Aslında, patenti ondan bir yıl önce tescil ettirmişti. Bu, Sawyer'ı ışığın gerçek mucidi yapar. Bunu güçlendiren Birleşik Devletler Patent Ofisi, 1883'te Edison'un çalışmasının Sawyer's'a dayandığını kabul etti. Edison, altı yıl boyunca manşet iddiasına itiraz etti. Sonunda, yüksek mukavemetli bir karbon filament için geliştirmeleri geçerli olarak kabul edildi ve buluşu İngiltere'de geliştirmek ve dağıtmak için ortak bir şirket kurdular. Bu şekilde, Sawyer ve Edison binlerce yasal savaşı kurtardı.

Elektrik ışığının mucidinin ampulünün ilk uygulamaları arasında sokakları aydınlatmaya hizmet ettiğini görüyoruz. Çok fazla enerji gerektirmeyen güvenilir bir ışık elde ederek, neredeyse anında uygulanmaya başlandı. Ertesi yıl, 1880'de Oregon Demiryolu ve Navigasyon şirketinin vapuru Columbia, odalarını 118 Edison ampulüyle aydınlattı. 1881'de New York, dünyada bir ışık ve elektrik santrali olan ilk şehirdi ve yavaş yavaş gazlı ampullerin yerini alacak olan elektrikli ampullerle aydınlatılmaya başlandı. İlginç bir şekilde, benGücü taşıyan kablolar yükseltilmek yerine yeraltındaydı.

Ampulün evrimi

O dönemlerde yaratılan akkor ampulün bugüne kadar büyük ölçüde evrim geçirdiğini biliyoruz. Akkor ampuller, yakın zamana kadar elektriğin yalnızca% 10'unun ışığa dönüştürülmesi sorununu yaşıyordu. Ampul tarafından tüketilen enerjinin geri kalanı ısıya dönüştürülür. Enerji açısından bu oldukça verimsizdir.

Burada düşündükleri, enerji israfına ve ampullerin güvenliğine son vermek. Başka bir deyişle, yanan bir ampul o kadar ısınır ki üzerine koyulan her şeyi yakabilir. Bugün çözüldüğünü biliyoruz Enerji tasarruflu LED aydınlatma ile bu sorun.

Umarım bu bilgilerle ışığı kimin icat ettiği ve tüm tarihi hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.


nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.