lityum tuzu içeren ilaçlar / Ruhsal Bozukluklarda Lityum Kullanımı

Lityum Tuzu Içeren Ilaçlar

lityum tuzu içeren ilaçlar

Lityum hapı nedir? Lityum hapı ne için kullanılır? Kediciklerin kullandığı hap

Adnan Oktar ve grubuna yönelik operasyona ilişkin alınan bilgilere göre; 'kedicik' olarak bilinen kadınlara her gün düzenli olarak bipolar bozukluklarda kullanılan ve sakinleştirici etkisi bulunan lityum hapı verilmiş. Peki, lityum hapı nedir? Lityum hapı ne için kullanılır?  Lityum hapını kimler kullanabilir? Lityum hapının yan etkileri nelerdir? Merak edilen bu soruların yanıtlarını HABERTURK okuyucuları için derledik.

O HASTALIKLARIN KONTROL EDİLMESİNİ SAĞLIYOR

Lityum, en yaygın olarak kullanılan duygudurum dengeleyicilerinden biridir. Vücuda belirli oranlarda lityum alınmadığı zaman bazı rahatsızlıklar meydana gelir. Lityum, hem manik hem depresif belirtilerin kontrolünde kullanılır ve başka belirtilerin tekrar ortaya çıkmasını önlemeye yardımcıdır. 

Lityum en çok sinir sistemi ile ilgili hastalıklarda etkili olur ve manik depresif atakların azalmasını, atakların şiddetinin hafiflemesini sağlar. 

Lityum hapları ne zaman kullanılır? 

Lityum özellikle psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılır. Lityum haplarının doktor gözetiminde kullanılması gerekir. Lityum hapları, oral yolla alındıktan sonra vücutta 24 saat kadar kalır ve böbrekler aracılığıyla vücuttan atılır.

Lityum haplarının en çok kullanıldığı durumlar:

– Bipolar bozukluğu önlemede, 
– Tekrarlayan depresyonlara karşı,
– Mani ataklarının önlenmesinde, 
– Şizofreni, depresyon ve bipolar bozukluk belirtilerini taşıyan Şizoaffektif bozukluğun kontrol altında tutulmasında,
– Suça meyilli olan saldırgan kişilerde, 
– Alkol veya madde bağımlılıklarında kullanılır. 

Bu tip sağlık sorunları olan kişilerin lityum ilacını sürekli kullanması gerekir. Hastanın ilaca ara vermesi, nöbetlerin şiddetli şekilde tekrarlamasına yol açabilir. Kandaki lityum seviyesinin sürekli kontrol edilmesi gerekir. 

Lityum ilacının yan etkileri var mıdır? 

Lityum alan kişilerde en çok görülen yan etkiler, idrara sık çıkma, ishal, kusma, halsizlik ve yorgunluk, susuzluk hissi, dilde yanma hissi, metalik tat, saç dökülmesi, ödem ve kilo almadır.

Kişi bu yan etkileri yaşadığında, özellikle de kusma, sendeleme veya bulanık görme gibi şikayetler yaşadığında muhakkak doktoruna bildirmelidir.

Nihayet Lityumun Bipolar Bozukluğu Nasıl Tedavi Ettiği Biliniyor

Bir şeyi anlamadan onu düzeltemezsiniz.

Lityumun ABD&#;deki hastaları tedavi etmek için ilk onaylanışından neredeyse 50 yıl sonra, bilim insanları nihayet onun bipolar bozukluk belirtilerini tedavi etmedeki etkisinin ardında yer alan moleküler işleyişi belirlediler.

Bu büyük bir olay çünkü daha güvenli ve daha etkili bipolar ilaç tedavileri arayışındaki en büyük engellerden birisi, halihazırda sahip olduğumuz tedavileri anlamamak olmuştu.

Sanford Burnham Prebys Tıbbi Keşif Enstitüsü&#;nden baş araştırmacı Evan Snyder, &#;Bir tedaviyi daha iyi yapmanın tek yolu, ilk önce onun nasıl çalıştığını anlamaktır,&#; diyor.

Bipolar bozukluk, sadece ABD&#;de yaklaşık milyon yetişkini etkiliyor ve dünyada önde gelen altıncı yetersizlik sebebi. İnsanı alıkoyan durum, duygusal çıkışlar (mani) ve tahrip edici düşüşler (bunalım) arasında aşırı ruh hali değişimlerine sebep oluyor ve bu durum kişilerin normal hayat yaşamasını engelleyebiliyor.

Ayrıca, mevcut tedavilerin nispeten ilkel ve güvenilmez olması işleri daha kötü hale getiriyor.

Lityum hastaların sadece yaklaşık üçte birinde işe yarıyor. Fakat ilaç işe yarasa bile, içlerinde mide bulantısı, kas titremesi, duygusal hissizlik, kilo alımı ve doğum kusurları gibi pek çok yan etkiyle birlikte geliyor.

Uzun bir deneme yanılma sürecinden sonra, cevap vermeyen hastaların üçte ikisi antipsikotikler, antidepresanlar ve hatta elektrik şoku tedavisi gibi diğer seçenekleri aramaya bırakılıyor.

İyi haber ise, eğer bu araştırma doğrulanır ve nihayet lityumun moleküler hedefini bilirsek, araştırmacıların aynı şeyi yapan daha yumuşak ve daha etkili ilaçları elemeye başlayabilecek olmaları.

Bu ayrıca, durumu test etmek ve ilaca kimin cevap vereceğini tahmin etmek bakımından daha iyi ve yeni yöntemlerin kapısını aralıyor.

Snyder&#;in açıkladığı üzere:

&#;Lityum nesiller boyunca bipolar bozukluğu tedavi etmede kullanılıyordu fakat şimdiye kadar terapinin belli bir hasta için neden işe yaradığı veya yaramadığı konusundaki bilgi eksikliğimiz, gereksiz dozlamaya yol açıyor ve etkili bir tedavi bulmayı geciktiriyordu. Dahası, bunun yan etkileri pek çok hasta için tahammül edilemez olduğundan, ilacın kullanımını kısıtlıyor ve en az tehlikeye sahip daha hedefli ilaçlar konusunda acil bir ihtiyaç oluşturuyordu.

Önemli bir biçimde, bulgularımız güvenli ve etkili olan yeni ilaçları bulmak için açık bir yol sunuyor. Bu durum yine aynı derecede önemli olarak, bunlar gibi psikiyatrik sorunlara hangi tür mekanizmaların sebep olduğuna dair fikir edinmemize yardımcı oldu. &#;

Araştırmacılar, lityumun beyni nasıl etkilediğini çözmek için insan tesirli pluripotent kök hücreleri (hiPS) kullanarak onun tepki verdiği güzergâhı haritaladılar. Bu hücreler, lityuma tepki veren ve vermeyen bipolar hastalardan alınan ve daha sonra kök hücreleri gibi davranmaları için yeniden programlanan sıradan hücrelerdi.

Araştırmacılar, CRMP2 adı verilen bir proteinin, bipolar hastaların hücrelerinde pasif olduğunu buldular; bu protein, sinir hücresi iletişimiyle bağlantılı.

Fakat lityuma tepki veren hastalardan üretilen hiPS hücrelerine lityum eklendiği zaman bu durum düzeldi ve CRMP2 faaliyeti normale döndü.

Bu durum, bipolar bozukluğun ardındaki işleyişin daha önce pek araştırmacının sandığı gibi her zaman genetik olmayabileceğini, bunun yerine CRMP2 proteininin hücrede nasıl düzenlendiğiyle ilgili bir konu olabileceğini öne sürüyor.

Bu iyi bir haber çünkü doğru ilaç tedavisi ile sorunu çözmenin mümkün olabileceğini gösteriyor.

&#;Lityum tepkisi üzerinde çalışmanın, bu karmaşık bozukluğun moleküler güzergâhını aydınlatan bir &#;moleküler konserve açacağı&#; şeklinde kullanılabileceğini fark ettik. Bu bozukluğun sebebinin bir gendeki kusur değil, bir gen ürününün çevirme sonrası düzenlemesi (fosforilasyon) olduğu ortaya çıktı; bu olayda, sinirsel ağları düzenleyen hücrelerarası bir protein olan CRMP2 söz konusuydu,&#; diyor Snyder.

&#;Bu &#;konserve açacağı&#; yaklaşımı, yani tam olarak neden öyle olduğunu bilmeden faydalı bir etkisi olduğu bilinen ilacı kullanmak, bipolar bozukluğun altında yatan sebebi incelememize ve anlamamıza olanak sağladı.&#;

Takım, bipolar bozukluğu bulunan ölü hastalardan aldıkları beyin örneklerini kullanarak bulgularını doğruladı ve bu kişilerin ayrıca normalden daha az faal CRMP2 bulunduran nöronlara sahip olduklarını gösterdi. Bunun yanında, aynı işleyişin hayvan örneklerinde ve laboratuvar ortamında yetiştirilmiş canlı nöronlarda da çalıştığını gösterdiler. Hedefin yukarı ve aşağı yöndeki etkilerini haritalandırarak, &#;lityum tepki yolu&#; olarak adlandırdıkları bir harita oluşturdular.

Şimdilik elimizdeki tek çalışma bu. Ders kitaplarını yeniden yazmadan önce, moleküler güzergâhın bağımsız takımlar tarafından doğrulanması gerekiyor. Bu karmaşık durumun altında yatan pek çok sebebin olması da muhtemel, bu yüzden sadece bu işleyişin her bipolar vakasına cevap olması muhtemel değil.

Fakat zihinsel sağlık sorunlarıyla yaşayan dünya çapındaki milyonlarca insana daha iyi göz kulak olmamıza yardımcı olabilecek herhangi bir bilgi, doğru yönde atılmış büyük bir adımdır.

Takımın sıradaki hamlesi, mevcut ilaçları elemeden geçirerek, aynı güzergâhı etkileyen fakat daha az yan etkiye sahip olan veya lityumdan daha başarılı olan moleküller bulup bulamayacaklarını görmek olacak.

Snyder yukarıdaki videoda, eğer halihazırda kullanılmakta olan bir ilaç adayı belirlemede başarılı olurlarsa, bir veya iki yıl içinde bunu klinik deneylere sokabileceklerini açıklıyor.

Araştırma, Proceedings of the National Academy of Sciences bülteninde yayınlandı.

 

 

 

 

ScienceAlert

 

Psikiyatrinin tüm alanlarında olduğu gibi BAB'ta da etkin tedavi arayışları sürmektedir. Bu grup ilaçların etkinliğinden sözederken yalnızca kesitsel iyileşme ve atakların önlenmesi değil, -bazı belirtilerin subsendromal düzeyde olsa remisyon döneminde de sürme riskine karşın- sosyal yaşamı ne kadar etkilediği de düşünülmektedir.

A-Lityum (LithurilR mg)

Lityum, 'da tıpta kullanılmaya başlanmış, doğada bulunan alkali bir metaldir. 'de mani, daha sonra da depresyonda tedavi edici olduğunu bildiren olgu sunumlarından sonra, lityum içeren kayak sularının birçok hastalığa iyi geldiği şeklinde yanlış bir inanış doğmuştur. 'da hipertansif hastalarda sodyum yerine lityum kullanılmaya başlanması ile birlikte lityum toksistesi gelişmiş ve ölümler olmuştur. Bunun üzerine lityum piyasadan kaldırılmıştır. 'da hayvanlarda lityum enjeksiyonun letarjiye neden olduğunun bildirilmesi üzerine bu konudaki çalışmalar artmış ve manik epizodda etkili olduğu, 'da ise BAB'da profiliktik etkisi olduğu tespit edilmiştir. Duygudurum Dengeleyici (DD) adıyla psikiyatrideki yerini alması ise 'li yıllarda olmuştur.

Klinik Kullanım

Lityum, mani atağının tedavisi dışında Bipolar bozuklukta koruyucu olarak (DSÖ'ne göre 2. manik atakda başlanır), yineleyici depresyonlarda ve siklotimide DD olarak, Şizoaffektif Bozuklukta antipsikotiklerle beraber, tedaviye dirençli depresyonlarda antidepresanlarla birlikte, antipsikotiklere dirençli şizofreniklerde antipsikotiklerle birlikte, yineleyen ağır saldırgan davranışlar gösteren kişilerde, duygudurum oynamaları gösteren kişilik bozukluklarında, alkolizmde kullanılabilir.

Akut manide ve BAB-depresyonda %80, BAB profilaksisinde % etkinliği vardır. Manide akut tedavi genelde hastanede yapılır. Ancak işbirliği iyi olan hipomanik hastalar ayaktan izlenebilir. Lityumun DD etkisi tedavinin gününde ortaya çıktığı için, manik belirtilerin hızlı kontrolünün gerektiği durumlarda (tedavinin ilk günlerinde, hafta için) ek antipsikotikler ya da benzodiazepinler kullanılır. Elektrokonvülsif terapi de akut manik semptomlarda dramatik düzelme sağlar. Bununla birlikte maninin gerçek tedavisi lityum ile yapılır. Akut mani semptomlarını kontrol altına almasının yanı sıra relaps riskini de azaltır.

Tedaviye başlamadan önce BUN ve serum kreatini, açlık kan şekeri elektrolitler, TFT, EKG,  tam kan sayımı, gebelik testi yapılmalıdır. En çok lityum karbonat kullanılır. Yaşlılar ve böbrek hastalığı olanlar dışında genelde mg tid şeklinde başlanır. Terapötik indekslerinin düşük olması nedeniyle doz ayarlaması, son ilaç dozundan saat sonra bakılan kan düzeylerine göre yapılır. Akut mani tedavisinde lityum kan düzeyi / mEq/lt, koruyucu tedavide mEq/lt olarak ayarlanmalıdır. 2 mEq/lt üzerinde toksik belirtiler başlar. Tedavinin ilk ayında her hafta, 2. (ya da 3.) ayda 15 günde bir, kan düzeyi stabilizasyonundan sonra da her ayda bir ölçüm yapılmalıdır. Bölünmüş dozlarda verilmesi önerilmektedir. Çünkü tek doz verildiğinde doruk lityum kan seviyesi, minimum kan seviyesinden 4 kat fazla olabilir ve bu da toksisiteye yol açabilir. Hatta bölünmüş dozlarda bile verildiğinde doruk kan düzeyi, minimum düzeyin 2 katı olabilir. Bu da yaşlılarda daha risklidir. Lityum renal yetmezlik, hipotriodizm ve nadiren hipertriodizm yapabilir, bu açıdan tiroid ve böbrek işlevlerinin takibi gereklidir.

Etki Düzeneği

  • Tuberoinfundibular yolda dopamin düzeyini ve dönüşümünü artırır.
  • Dopamin reseptör aşırı duyarlılığını azaltır (maninin katekolamin sistemindeki aşırı duyarlılık ile ilgil olduğu görüşü ile uyumludur):
  • Hipokampus gibi bazı beyin bölgelerinde serotonin salınımını artırır. (Triptofan geri emilimi ve postsinaptik reseptör etkinliğini artırarak). Bu anlamda serotonin agonisti gibi işlev görür. Yine uzun süreli kullanımda presinaptik reseptör duyarlılığını azaltır ve negatif geribildirim azalmış olur. Hipokampusta serotonin reseptör sayısı ve serotonin salınımı artar (SSRI'larında antimanik etkisi olabilir mi?).
  • Pre ve postsinaptik a ve b-adrenerjik reseptörleri karmaşık biçimde etkiler. a2 reseptör duyarlılığı azalır be da noradrenalin salınımını artırır.
  • Eritrositlerde asetil kolin düzeyini artırır. Bu da kolinerjik-adrenerjikl dengesizliğin DDB'da etkili olduğu görüşüne uyar (Kolinerjik etkinliğin noradrenerjik etkinliğe oranla düşük olması mani, tersi ise depresyona yol açar).
  • GABA katekolamim etkiniğini azaltır. Lityum, karbamazepin ve valproat GABA etkisini artırır.
  • Nörotransmitterlerin hücre içi bilgi taşıma sisteminin işlevinden etkilendiği bilinmektedir. Lityum da ikincil ulakların işlevini etkiler (sinyal transdüksiyon sistemi). İnositolün yıkım ve sentezinden sorumlu olan inositol fosfatazları nonkompetetif olarak inhibe ederek hücrelerin bu sistemi kullanan nörotransmitterlere yanıtını azaltır.
  • Aynı sistem içinde Protein kinaz C etkinliğin azaltır. haftad açıkan bu etkiye bağlı oarak hücre içi kalsiyum mobilizasyonu değişir ve hücre içi kalsiyum azalır. Kalsiyum kanal blokörlerinin de net etkisi hücre içi kalsiyumun azalmasıdır.
  • Yine ikincil ulak olan ve noradrenalin ile çalışan  cAMP birikimini azaltır.
  • Mg ile yarışarak vazopresin inhibisyonu ve tirotiropine duyarlı adenilat siklaz inhibisyonuna neden olur. Lityuma bağlı nefrojenik diabet insipitus ve hipotiroidizmin nedenidir.

Yan Etkiler

En sık görülen yan etkiler, bulantı, iştahsızlık, kusma, ishal gibi GIS belirtileri (bölünmüş dozlar ve yemekle birlikte alım), kilo alımı, tremor (ince tremor olup tedavinin ilk haftalarında ya da doz artımında daha fazla olur, bölünmüş dozlarda verilmesi ve dideral mg kullanılabilir, aşırı olduğunda toksisiteden şüphelenmek gerekir), yorgunluk ve bilişsel bozukluklardır.

Bilişsel Bozukluklar

Bilişsel bozukluklar zihinsel yavaşlama, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, başağrısı, daha nadir olarak da ekstrapiramidal belirtiler, ataksi, vertigo, disartri, nistagmus, kaslarda fasikülasyonlar ve konfüzyona kadar giden nörotoksisiteye yol açabilir. Bu nörotoksisite ateş, cerrahi girişimler, böbrek yetmezliği ve tuz alımında azalma ve yaşlılık ile bazı ilaç kombinasyonlarında artar. Bu belirtiler daha çok 3mEg/lt düzeylerinde görülür.

  • Renal Etkiler: Sıklıkla poliüri ve sekonder polidipsiye neden olur. Poliüri (3Lt) lityumun ADH'nın etkisini antagonize etmesinden sonuçta distal tüplerde sıvı rezorpsiyonunun azalmasından kaynaklanır (ADH eksikliği yoktur by nedenle dışardan ADH verilmesi etkisizdir). Sıvı replasmanı, günlük ilaç dozunun tek seferde alınması ya da tiazid ve K tutan diüretikler verilebilir. (bu durumda lityum dozu yarıya indirilmelidir). Genelde tedavinin başında ortaya çıkan poliüri kısa sürede düzelir. Ancak bazı olgularda ilerleyerek, Dİnsipitusa yol açar. Bu olgular poliüri ve sıvı kısıtlamasına karşın idrarı konsantre edememe ile kendini gösterir. Lityum kesilmeli ya da tiazid, amilorid gibi diüretikler başlanmalıdır.

      Lityumun nadir görülen ancak en ciddi renal etkisi yapısal böbrek hasarıdır. Fokal glomeruler atrofi, tübüler atrofi ve interstisiyal fibroz görülür. Bu nedenle lityum kullananlarda her 6 ayda bir böbrek fonkisyon testleri yinelenmelidir.

Lityum metabolize edilmeden böbreklerden atılır. Glomeruler filtrata geçen lityumun %'i proksimal tüplerden ve Henle kulpundan geri emilir. Bu geri emilim sırasında lityum iyonları sodyumla kompetisyona girer. Bu nedenle hiponatremiye yol açan aşırı terleme, kusma ishal durumlarında ve sodyum diürezinde lityum kan seviyesi artar ve toksisite gelişebilir. Yine atılım hemen hemen tümüyle böbreklerde olduğu için böbrek yetmezliğinde de toksisite beklenebilir.

  • Tiroid Bezi Üzerindeki Etkileri: Lityum tiroid hormonu sentezini bloke eder. Ayrıca T3 ve T4 salınımı, bunların periferik yıkımını, TSH etkisini ve tirozinin iyonizasyonunu etkiler. Normal doz aralığında kullanan kişilerin 1/3'ünde benign, diffüz ve toksik olmayan guatr oluşur. Genelde ötiroid nadiren hipotiroid olurlar (%5), TSH'da hafif artış olur. Bu hastalarda ilaç kesmek yerine tiroid hormonları eklemek gerekebilir. Bu nednele lityum kullanankişilerde 6 ayda bir TFT yapılmalıdır.
  • Kardiyak Etkiler: Hücre içinde K ile lityumun yer değştirmesine bağlı olarak EKG'de T dalgasında düzleşme gibi hipopotasemide görülen kalp değişikliklerine benzer bulgulara yol açabilir. Bu benign bir tablo olup ilaç kesilmesi ile düzelir. Yine sinüs nodülünün pacepaker aktivitesini baskıladığı için sinüzal disritmiler ve senkoplara yol açabilir ve hasta sinüs sendromunda kontraendikedir. Nadiren ventriküler aritmiler ve yetmezlik yapabilir.
  • Dermatolojik Yan Etkiler:  Foliküler, makülopapüler erüpsiyonlar (doz ayarlaması ve topikal preparatlar yeterlidir), pretibial ülserasyonlar ve psörüaziste kötüleşme ile alopesi (ilaç kesilmesi ile geri döner) yapabilir.
  • Teratojenik etkisi: İlk trimesterde lityum kullanan annelerin bebeklerinde %10 konjenital malformasyonlar bildirilmiştir. Sıklıkla kardiyak (Ebstein anomalisi) anomaliler olur. Yine süte geçerek bebekte latarji, siyanoz, anormal refleksler ve hepatomegali yapabilir.

B-Karbamazepin: (TegretolR mg tbl ve , mg CR tbl)

Psikiyatride akut mani, depresyon, epileptik nöbetlere bağlı psikiyatrik semptomlarda, şizofreninin akut ataklarında antipsikotiklerle birlikte ve şizoaffektif bozuklukta kullanılır. Lityuma yanıt vrmeyen olgularda tedaviye karbamazepin eklenebilir (Nörotoksisite ve renal klerensin azalmasına bağlı olarak lityum kan düzeyi artar). Manide ve BAB koruyucu tedavisinde lityum kadar etkili olduğu ileri sürülmektedir. Hızlı döngülü ve atipik olgularda lityumdan üstündür. Başlangıç dozu mg/gün'dür. Kan düzeyi ile kliniketki arasında korelasyon kesinleşmemeiştir. Genel olarak mgr/ml etkin kabul edilir ve klinik etki günde ortaya çıkar. Tedavinin başlangıcında tam kan sayımı, KCFT, BFT yapılmalıdır. Bk ; Htc % 32; trombositler /mm3; Hb 11gr’ın altındaysa kontrendikedir.

Orta düzeyde anemi, lökopeni, trombositopeniye neden olabilir. Bu nedenle ilk ay içinde haftada bir kez CNC yapılmaldır. Yan etkileri bulantı ve kusma, döküntü (%10), diplopi, sedasyon, baş dönmesi, ataksi, nadiren Steven-Johnson sendromu, hepatit, aplastik anemi, agranülositozdur.

C-Valproik Asid (Valproik asit, ConvulexR , , mg kap; Na-Valproat, DepakinR , mg tbl, mg/ml sol; Valproik asit ve Na-Valproat, Depakin CRR mg yavaş salınım tbl)

Psikiyatride BAB ve ŞAB'da kullanılır. Endikasyonları karbamazepin gibidir. mg/gün ile başlanır genelde mg/gün dozlarında  mgr/ml kan düzeylerinde kullanılır ve klinik etki günde ortaya çıkar. Karaciğerde metabolize edilir. Yan etkileri bulantı, sedasyon, perorbital ödem, diplopi, yorgunluk, ellerde tremor, kilo alımı, hafif alopesi ve KCFT'de bozulmadır. Nadir görülen yan etkisi fatal hepatittir. Bu nedenle ilk ay haftada bir daha sonra ayda bir KCFT bakmak gerekir.

D-Diğerleri

Lamotrijin (LamictalR 25,50,mg tbl), gabapentin, klonazepam, klonidin, kalsiyum kanal blokörleri (nimodipin, verapamil). 

LİTYUM KULLANIMINDA DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR

LİTYUM İLACI NE İŞE YARAR?

Lityum tuzu, Bipolar afektif bozukluk tedavisinde kullanılan duygudurum düzenleyicidir. Lityum tedavisi bipolar bozukluğu bulunan hastalarda manik ve depresif arakların sıklığını, şiddetini ve süresini azaltmanın etkili bir yoludur.

TEDAVİYE BAŞLAMADAN ÖNCE ;

  • Böbrek fonksiyonları, (üre ve kreatinin kan seviyesi)
  • Karaciğer enzimleri, (ast,alt ve ggt kan seviyesi)
  • Tiroid Fonksiyonları ,(TSH, FT3, FT4)
  • Kadın hastalar için hamilelik olup olmadığı mutlaka değerlendirilmelidir. (lityum hamilelikte ve emzirme döneminde riskli olan ilaçlar listesindedir. )

DOZ VE TEDAVİ SÜRESİ

Doz ve tedavi süresi mutlaka hekim tarafından, hastanın muayene ve laboratuvar tetkiklerinin sonuçlarına göre, hastaya özgü planlanmalıdır.

  • İlacın başlama dozu, tedavi dozu, ve ilacın kesilme dozu farklıdır.
  • Çocuklar ve ergenlik dönemindeki çocuklar için altı aydan uzun süreli tedavi tavsiye edilmemektedir.
  • Yaşlılık lityuma cevabı etkilemez. Ancak başlangıç dozu düşük planlanmalı ve hasta iyi izlenmelidir.

İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ

  • Lityum antipsikotik ilaçlarla birlikte dikkatli kullanılmalıdır. Fenitoin ve karbamazepinle birlikte lityum kullanımı önemli etkileşimler doğurabilir
  • Lityum bazı epilepsi ilaçları ile beraber kullanılabilir.
  • Lityum antidepresanlar ile kullanılırken, SSRI grubu antidepresanların tedaviye eklenmesi durumunda, serotonin sendromu göz önünde bulundurulmalıdır.
  • Lityum ACE inhibitörleri ile kullanıldığında, lityum zehirlenmesine neden olabilir.
  • Lityum antiinflamatuvar ile kullanıldığında, (indometasin, fenilbutazon, diklofenak, ketoprofen, oksifenbuzaton, ibuprofen, proksikam, naproksen vb.) kandaki lityum düzeyini tehlikeli şekilde arttırır.
  • Lityum idrar söktürücü adı ile bilinen diüretik ilaçlarla kullanıldığında, bazı diüretikler kandaki lityum düzeyini tehlikeli bir şekilde arttırabilir.
  • Amiodaron ve benzeri bir kalp ritm bozukluğuna dönük ritim ilacı kullanıyorsanız lütfen doktorunuza bildiriniz.
  • Asprinin lityum ile kullanımı sinir sisteminde istenmeyen etkilere neden olabilir.

DİĞER ETKİLEŞİMLER;

  • İlaç olmayan fakat geniş ölçüde kullanılan ve internet üzerinden de satışı olan bitkisel ürünler, her tür zehirlenme için olduğu kadar lityum zehirlenmesi için de risk taşırlar. Bunların pek çoğu içerisinde mg civarında lityum orotat bulunmaktadır.

YAN ETKİLER

Hastaların %20’den daha azında hiçbir yan etki görülmez.

  • Tremor(titreme),
  • Tiroid reaksiyonları (hipertiroidi, hipotiroidi) kadınlarda daha sık görülmektedir.
  • Kardiyovaskuler reaksiyonlar
  • Cilt sorunları (sivilce, cilt döküntüleri vb)
  • Kilo alma,
  • Kiloya bağlı kalp damar hastalıkları, tip 2 diyabet gelişme riski,
  • İştah kaybı,
  • Bulantı, kusma,
  • İshal,
  • Kanda beyaz küre sayısında artış (bazı kanser türlerinin tedavisinde etkinliği araştırılmaktadır)
  • Sık idrara çıkma,
  • Susuzluk,
  • İdrar miktarında artma,
  • Böbrek yetmezliği,
  • Karaciğer fonksiyonlarında bozulma,
  • Uyku hali,
  • Kas güçsüzlüğü,
  • Saç dökülmesi.

LİTYUM ZEHİRLENMESİ

Ani yada yavaş ilerleyen türlerde görülebilen lityum zehirlenmeleri (Lityum intoksikasyonları) sadece yetişkinlerde değil, yanlışlıkla alım sonucu küçük çocuklarda da görülebilmektedir.

  • Yanlışlıkla veya kasıtlı yüksek doz alınması,
  • Uzun süreli kullanım,
  • Tedavide, takibin yapılamaması,
  • Lityum atılımını bozan ilaç veya durumlar( idrar söktürücüler, yüksek ateş, su kısıtlaması, kontrol edilemeyen ishal, kusma gibi sıvı elektrolit dengesizlikleri, vb)
  • Lityum atılımını bozan kronik veya nörolojik hastalıklar. (özellikle yaşlı hastalarda)
  • Kalp cerrahisi gibi büyük operasyonların öncesinde kesilmediği olgularda,

BELİRTİLER

Zehirlenmenin ilk belirtileri;

  • İştahsızlık, ağız kuruluğu, ağızda metalik tat, bulantı, kusma, ishal.
  • Tremor, bilinç bulanıklığı, konuşma bozukluğu, peltek konuşma, yürüme, oturma gibi istemli hareketlerde bozulma, denge bozukluğu, göz bebeklerinin farklı büyüklüklerde olması, bakış kısıtlılıkları, görme bozuklukları kas güçsüzlüğü, bellek ve bilişsel işlevlerde bozulma, epileptik nöbet görülebilir. Her türden nörolojik bulgu değerlidir. Bazen günlük baş ağrıları veya depresif atağı taklit eden bulgular görülebilir.
  • Ritim bozuklukları ve EKG değişiklikleri .
  • Kandaki lityum seviyesinin yüksek çıkması bulgularla beraber değerlendirildiğinde tanıyı doğrular.

TEDAVİ

Lityum zehirlenmesinin tedavisi, zehirlenmenin nedenine, şiddetine ve lityumun böbreklerden atılım hızına bağlı olarak seçilir. Her durumda lityum alımının kesilmesinin ardından sıvı elektrolit dengesinin düzenlenmesi ve destekleyici tedavi atılması gereken ilk zorunlu adımdır. Bunun için öncelikle yeterli sıvı alımı sağlanmalıdır. Hemodiyaliz uygulanabilir. Bulgulara yönelik ek tedaviler uygulanır. Bunlara hekimleriniz karar vermelidir.

LİTYUM ZEHİRLENMESİNDEN KORUNMA VE LİTYUM KULLANIRKEN DİKKAT EDİLECEK UNSURLAR

Her ilaçla olabileceği gibi, lityum kullanıldığı sürece bu ilaca bağlı zehirlenmeler ortaya çıkacaktır. Bu durum, bipolar bozukluğun tedavisinde 60 yılını başarıyla tamamlayan lityumun yararlı olduğu gerçeğinin önüne geçmemelidir. Risk etkenlerinin ve nedenlerinin iyi bilinmesi ve koruyucu önlemlerin alınması ile bu tablonun ortaya çıkma sıklığı azalacak, ortaya çıktığında hızla tanınması tedavisini kolaylaştıracak, etkin ve hızlı tedaviler sekel olasılığını ortadan kaldıracaktır.

  • Lityum kullanımına başlamadan önce ve tedaviniz sırasında düzenli aralıklarla doktorunuzun önerdiği laboratuvar tetkiklerini yaptırın. (karaciğer ve böbrek fonksiyonları, tiroid fonksiyonları, ilaç kan düzeyi ölçümü, diyabete yönelik tetkikler, kolesterol değerleri vb. )
  • Tedaviniz sırasında takiplerinizi atlamayın. Doktor ile randevularınızı ihmal etmeyin .
  • Kendi başınıza ilaç dozlarınızı değiştirmeyin.
  • İlaca yönelik fark ettiğiniz yan etkilerin her birini önemseyin ve doktorunuza mutlaka bildirin. Bu yan etkilerin her biri değerlidir. Doktorunuz yan etkilerin kontrolünü sağlayacak bilgi ve destek tedaviler önerebilir. Ciddi komplikasyonların önlenmesini sağlar.
  • Zehirlenmeye yönelik bulgu ve risk etmenlerini öğrenin. Acil durumlar için yakınlarınızın bu bulgular hakkında bilgi sahibi olmasını sağlayın.
  • Tedaviniz sırasında doktorunuzun bilgisi dışında kilo kontrolü, yan etkileri gidermeye veya başka nedenlere yönelik bitkisel ilaç veya takviye kullanmayın.
  • Gelişen yeni hastalıklara yönelik (gribe yönelik ilaçlar, ateş düşürücüler, ağrı kesiciler, yüksek tansiyona yönelik ilaçlar, diyabet ilaçları vb.) ilaçları doktorunuza danışmadan kullanmayın.
  • Daha önce lityum zehirlenmesi yaşadıysanız bunu doktorunuzla paylaşın.
  • Kafein ve alkolden mümkün olduğunca uzak durun. Bol sıvı tüketin. (kafeinli içecekler el titremesi veya idrar çıkışını etkileyebilir. )
  • Var olan kronik hastalıklarınıza yönelik doktorunuzun istemi dışında bilinçsizce tuz kısıtlaması yapmayın.

Sayfa içeriği bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için hekiminize başvurunuz.

Logo

Sayfa içeriği bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için hekiminize danışınız.

Çalışma Saatlerimiz

  • Hafta İçi: –
  • Cumartesi: –
  • Pazar: Kapalı
Çerezler kullanıyoruz. Daha fazla bilgi için

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir