Kasık mantarları dermatoloji hekiminin çok sık karşılaştığı, değişik renkli lekeler, kepeklenme ve sulantı gibi farklı deri belirtileri ve seyir tarzları olan, bulaşıcı hastalıklardır. Genellikle kaşıntıyla birlikte seyretmesi hastayı huzursuz etmekte, günlük yaşantısını ve cinsel hayatını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durum da kişinin moralini bozmaktadır. Erken tanı ve doğru tedavi ile kısa sürede normale dönmek mümkünken tedavinin ihmal edilmesi ya da yanlış ilaçlar kullanılması hastalığın diğer deri bölgelerine yayılmasına, çok daha olumsuz ve tedavisi zaman alan durumların ortaya çıkmasına yol açar.
3 farklı türde mantar tarafından oluşturulan, kasık bölgesi ve civarına yerleşen genellikle kaşıntılı seyreden, deride renk değişiklikleri, kepeklenme ve/veya içi sıvı dolu kabarcıkların görülebildiği yüzeysel deri mantarlarıdır.
Doğada çok yaygın olan bu mantar türlerinin bulaşması için çok geniş spektrumlu bulaşma ortamı vardır. Mikroplar; insanlardan, hayvanlardan, doğal ve suni su birikintilerinden ve topraktan bulaşabilir. Samyelinde ise mikrobun kaynağı kişinin kendi derisidir.
Hastalığı oluşturan mantarlar insanların yakın çevresinde çokça bulunan mikrop türleri olduğundan hazırlayıcı faktörler de mevcut ise mikrop kolayca bulaşabilmekte ve çoğalarak deriye yayılabilmektedir.
Kasık mantarlarının bulaşması insanlar, hayvanlar, su kaynakları ve toprakla kişinin direkt ya da dolaylı teması ile gerçekleşir. Örneğin;
Kasık mantarlarının oluşumunu obezite, diyabet gibi bir çok dahili problem kolaylaştırabilir. Bu durum daha ziyade orta yaş ve üzeri hastalarda görülmektedir. Diğer yandan hastalığın oluşumunu kolaylaştıran dış etkenler de olabilir. Dış etkenlerin ön planda olduğu yaş grubu ise gençler ve genç erişkinlerdir. Ancak bazı kişilerde hem dahili hem harici faktörler kolaylaştırıcı olarak rol oynayabilir. Bunlardan önde gelenleri şunlardır;
Kasık mantarlarında genellikle kaşıntı mevcuttur. Bazen yanma hissi eşlik eder. Kasık mantarlarını oluşturan dermatofit, kandida, seafoodplus.info isimli mantar türlerinin her birinde birbirine benzerlik ya da farklılık gösterebilen belirtiler karşımıza çıkar.
Bu yazımızda bu mantarların ayrımına girmeksizin kasık mantarlarında genel olarak karşımıza çıkabilecek görünümleri aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz;
Tedavi edilmezse kasık bölgesinden başlayan hastalık perine, anüs çevresi, dış genital bölge, gluteus (oturak bölgesi), üst bacak, göbek, sırt gibi diğer deri bölgelerine yayılarak günlük hayatı ve cinsel yaşamı olumsuz yönde etkileyen, deri estetiğini ve kişinin moralini bozan gelişmeler gösterebilir. Diğer yandan sebep olduğu kaşıntı hissi engellenemeyen kaşınmaya yol açtığı için üzerine başka bakterilerin ilave olması, daha da karmaşık ve tedavisi zor durumların oluşması mümkündür. Yine tedavisiz kalan mantar hastalığı, kimyasal tahrişler ve kaşıma etkisiyle ikincil bir egzama (mikotik egzama) oluşumuna yol açabilmektedir.
Tecrübeli bir dermatolog için en önemlisi muayene bulguları ve hastadan alınan bilgilerdir (anamnez). Gerek görülür ise hasta bölgeden yapılan direkt mikroskobik inceleme ile hastalığı oluşturan mikrop kesin olarak tespit edilir. Nadiren ihtiyaç olursa mikroplu (kontamine) materyalden alınan numune ile kültür yapılabilir.
Kasık mantarlarının tedavisinde de bütün hastalıklarda olduğu gibi kişiye uygun yaklaşım esastır. Hazırlayıcı ve kolaylaştırıcı unsurlar ortadan kaldırılmalı ve bölge kuru tutulmalıdır. Tecrübeli bir dermatolog takibinde hastaya uygun sistemik ve harici (topikal) tedaviler ile yüz güldürücü sonuçlar elde edilebilmektedir.
Diğer yandan deri mantarları, yanında başka deri hastalığı olmaksızın karşımıza çıkabildiği gibi uzun süre tedavi edilmediği ya da yanlış tedaviler yapıldığı için komplike hale gelmiş olarak da görülebilirler. Mantara bakteri ilave olması ya da mantarlı bölgede egzama oluşumu gibi durumlar buna örnek gösterilebilir. Böyle durumlar çok daha dikkatli bir yakın takibi ve uzun süreli tedavileri gerekli kılabilmektedir. Ancak böyle zor durumlarda bile gereken özen gösterilir, dermatoloji hekiminin tavsiyelerine uyulur ve sonuna kadar takip bırakılmaz ise sonuçlar her halükarda verilen uğraşa değer güzellikte olmaktadır.
Dr. Ahmet ACAR
Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı
Bağırsağımızı doğal olarak milyarlarca bağırsak florası bakterileriyle paylaşırız. Laktobasiller, bifido bakteriler, koli basilleri ve daha birçoğu, bağırsak mukozamızda uyum içinde beraberce yaşar. Besin maddelerimizin artıklarından yararlanır ve bunun karşılığında iyi bir sindirim yapmamızı sağlar, besin ve vitamin alımını kolaylaştırarak bağışıklık sistemimizi uyarırlar. Bağışıklık sistemimizin %70’i bağırsakta yerleşmiş olan lenf bezlerindedir!
Maya mantarları, özellikle candida albicans ve diğer candida türleri de, bağırsak florasında az miktarda bulunur. “Faydalı” bağırsak bakterileri onları kontrol altında tutar.
Fakat başta antibiyotikler olmak üzere bazı ilaçlar, şekerli beslenme alışkanlığı, alerjiler ve ağır metal yüklenmeleri bağırsak florasındaki bu dengenin bozulup candida mantarlarının kontrolsüz bir şekilde bağırsak florasında çoğalmasına sebep olabilmektedir. Bu durumda bir bağırsak mikozu, yani bağırsağın maya mantarlarınca istilası söz konusu olur. Mantarlar beyaz un ve beyaz şekerle beslenir ve hızla çoğalırlar. Sizin kan şekerinizi düşürerek hipoglisemi bulguları olan odaklanma güçlüğü, asabiyet, el ayak titremesi, ter boşanması, yorgunluk ve tatlı açlığına yol açabilirler. Candida mantarları metabolizmaları gereği çeşitli toksinler ve alkol üretir. Bu ise bağırsakta gaz oluşumuna yol açarak şişkinlik, kramp ve düzensiz dışkılamaya sebep olur. Bağırsak lenf bezleri de zehirlenerek bağışıklık sisteminin daha da zayıflamasına yol açar. Bu durum organizmada enfeksiyona eğilim ve savunma zaafıyla kendini gösterir. Toksik maddeler bağırsak duvarından kana geçerek önce en önemli detoks organımız olan karaciğere ulaşır.
Burada bir kısmının zehirli etkisi yok edilir ama bu işlem sırasında karaciğer çok yorulur. Yok edilemeyen toksik maddeler diğer organlara giderek kronik yorgunluk, eklem ağrıları, baş ağrısı, konsantrasyon bozuklukları, hafıza kaybı ya da depresif ruh hali gibi semptomlara yol açabilir. Alerjilerin ortaya çıkması ya da şiddetlenmesi kolaylaşır. Özellikle besin alerjileri yanında cilt egzaması, akne, sinüzit ve bronşiyal astım da görülebilir.
Daha nadir olarak, candida mantarı bağırsak florasının dışında yayılıp pek çok rahatsızlığa sebep olabilir. Özellikle çok can sıkıcı rahatsızlıklarınız olduğu halde hekiminiz herhangi bir sağlık probleminiz olmadığını söylüyorsa, şikâyetlerinizin candida mantarı kaynaklı olma ihtimali oldukça yüksektir.
Candida mantarına karşı korunmak için öncelikle kontrolsüz ve aşırı ilaç kullanımından (en başta antibiyotik, kortizon ve hormon ilaçları) uzak durmak; mantarı besleyen şeker ve mayalı ürünlerden, özellikle de alkolden sakınmak gerekir.
Ayrıca eski peynir, beklemiş fındık, ceviz, kuru incir gibi kuruyemişler de barındırabildikleri küflerden dolayı mantarı besleyebilir.
Bağışıklık sisteminizi güçlendirip bağırsak floranıza destek olmak için öğünlerinizi taze sebzeler, tam tahıllı ürünler ve baklagil, balık ve organik kümes hayvanları gibi sindirimi kolay protein kaynaklarından oluşturun. Mantar enfeksiyon tedavisinde asitli gıdalar olan kırmızı et ve peynir tüketiminin kısıtlanması, yukarıda belirtilen alkali besinlere ağırlık verilmesi önerilmektedir.
Bağırsak floranızı düzenlemek için doğal mayalı kefir ve yoğurt faydalıdır.
Bedeninizden toksinlerin atılabilmesi için her gün mutlaka, en az 8 bardak su içmeyi ihmal etmeyin.
Bu şekilde tekrar bağırsaklarınızda denge sağlanmaya ve mantar miktarı normal seviyesine inmeye başladıkça bağırsaklarınız sakinleşir, cildiniz düzelir, hipoglisemiye bağlı bulgular kaybolur, bedeninizdeki toksik yüke bağlı bulgular geriler ve eski enerji ve canlılığınıza kavuşurken yaşam sevinciniz artar.
Dr. Mutlu Ece İŞGÜZAR
Metabolic Balance Türkiye
Pzt. - Cm. -
Bilgi almak için bizimle iletişime geçin
Çerezler