Category: N/A
Share Embed Donate
Report this link
GÜLŞEHRİ’NİN MANTIKU’T-TAYRI (GÜLŞEN-NÂME) -METİN VE AKTARMA-
Hazırlayan
Kemal YAVUZ
© T. C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
KÜLTÜR ESERLERİ ISBN
seafoodplus.info e-posta: [emailprotected]
Bu kitap internet ortamında ilk kez yayımlanmaktadır.
GÜLŞEHRİ VE MANTIKU’T-TAYR’I Türk edebiyatının Anadolu’daki ilk verimlerinden olan ve yılında Gülşehri tarafından yazılan Mantıku’t-tayr sanat değeri yüksek bir eserdir. Bu eser de Garib-nâme gibi Kırşehir’de yazılmıştır. Selçuklu devri sonu ile Osmanlı devri başlarında yazılan eser, dil bakımından Eski Anadolu Türkçesinin ilk örneklerini temsil eder. Garib-nâme ve Mantıku’t-tayr ayrıca edebiyatımızın hacim bakımından önde gelen eserleri arasında ilk sırada yer alırlar. Bu açıdan bakınca o devirde Türk yazı dilinin merkezinin Kırşehir olduğu görülür. XIV. yüzyıldan sonra Anadolu’da gelişecek olan Türk edebiyatına bu iki eser öncülük etmiştir. Ancak Garib-nâme’den on üç yıl önce yazılan Mantıku’t-tayr, telifî tercüme bir eser olarak karşımıza çıkar. Gülşehri Mantıku’t-tayr adlı eserini Fars edebiyatının büyük şairi Feridüddin-i Attar’ın aynı adı taşıyan eserinden almış ve tercüme etmiştir. O bu tercümede serbest davrandığı gibi eserin yapısını da değiştirmiştir. Hemen hemen kendi gönlünce yaptığı bu değişikliklerde iç yapı asıl olarak değişmese bile, özellikle hikâyelerde farklı bir tutum izlemiştir. Şair, Attar’daki hikâyelerin yerine başka hikâyeler koymuştur. O bu hikâyeleri çeşitli kaynaklardan aldığı gibi, kendisi de bizzat hikâyeler yazmıştır. Bu bakımdan Gülşehri Türk edebiyatının ilk hikâye yazarı olarak karşımıza çıkar. Ayrıca Mevlâna Celâleddin-i Rumî’nin Mesnevî-i Manevî’sinden aldığı ve tercüme ettiği hikâyeleri göz önünde bulundurursak o, Türk edebiyatında Mesnevî’den tercümeler yapan ilk şair olarak görülür. Bütün bu yönleri ile ele alındığı zaman Mantıku’t-tayr’ın ne derece değerli bir eser olduğu hemen kendini gösterir. Böyle bir kıymete sahip olmasına rağmen ne yazık ki, Mantıku’t-tayr’ın, Agâh Sırrı Levend’in ön sözü ile yılında Türk Dil Kurumu tarafından yapılan tıpkıbasımı dışında bir neşri yapılamamıştır. Böylece Gülşehri’nin Mantıku’t-tayr’ı yılında Müjgan Cumbur’un yaptığı doktora çalışması ile bazı üniversitelerde yapılan bitirme tezleri bir tarafa bırakılırsa, okuyucudan ve ilim âleminden uzak kalmıştır. A. GÜLŞEHRİ Gülşehri Türk edebiyatı Anadolu’da başladığı zaman eser veren üç büyük şairden biridir. Gerçekte XIV. yüzyıla gelindiği zaman, bu asrın ilk otuz yılı içinde Türk edebiyatında bilindiği kadarı ile, üç mesneviden söz etmek gerekir. Bunlardan birincisi Yunus Emre’nin Risâletü’n-nushiye’sidir. yılında yazılan bu eseri yılında yazdığı Mantıku’t-tayr adlı mesnevisi ile Gülşehri izlemiştir. Üçüncü eser ise yılında Âşık Paşanın yazdığı Garib-nâme olmuştur. Bu şairlerden Gülşehri ve Âşık Paşa Kırşehir’de yetişmişlerdir. Yunus Emre ise Konya ve civarında görülmekte, o da Gülşehri gibi Mevlâna’ya bağlılığını bildirmektedir. Gerçekte XIII. ve XIV. yüzyıla edebî faaliyetler açısından baktığımız zaman bazı bölge ve şehirlerin kültür faaliyetleri açısından öne çıktığını görürüz. Bunlardan Konya’da Mevlâna sayesinde Farsça eserlerin verildiğini belirtmemiz gerekir. Yine bu devrin büyüklerinden Hacı Bektaş-ı Veli Hacıbektaş’ta, eski adı ile anarsak Suluca Karahöyük’te eserlerini Arapça yazmıştır. Fakat Türkçe büyük eserler vermek açısından Kırşehir’in önemli bir yeri vardır. Anadolu’da başlayan Türk edebiyatının
öncüleri Kırşehir’den çıkar. Kısaca belirtmek gerekirse Kırşehir Türk yazı dilinin merkezi durumundadır. Menkıbelerin Yunus Emre’yi Hacı Bektaş dergâhına gittiğini haber vermesine bakarsak, bu büyük şairin bile o bölgenin havasını teneffüs ettiğini söylemek gerekir. Gülşehrî XIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIV. yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır. Bu itibarla Yunus Emre (?) ve Sultan Veled () ile paralellik gösteren bir hayatı vardır. Hatta o da Yunus gibi ilk gençlik yıllarını Mevlânâ meclislerinde geçirmiş olabilir. Eser verme açısından ise, daha ziyade, Sultan Veled’e benzer. Çünki Sultan Veled de Farsça yazdığı gibi, yer yer Türkçe manzumeler de kaleme almıştır. 1 Gülşehrî de işe Farsça eserle başlamıştır. İlk eseri olan Feleknâme böyle bir eserdir. Böyle olmasına rağmen bu şairlerin hayatları hakkında bilinenler pek azdır. Hemen hepsinin hayatı menkıbeler içinden gelir. Gülşehri de öyledir. yıllarında doğmuştur. Ancak hayatı hakkında bilinenler pek azdır. O adını bile söylemez. Yalnız Felek-nâme ve Mantıku’t-tayr adlı eserlerinde kendisini hep Gülşehri adı ile verir. Gülşehri’nin asıl adı üzerinde de ihtilaf olmuştur. Mantıku’t-tayr nüshalarından Halis Efendi nüshası diye anılan nüshada, daha eserin yazımına geçmeden, Ahmed-i Gülşehrî adı ile karşılaşırız. Bu nüshanın başında yer alan iki satırlık kırmızı yazıda: Kitab-ı Mantıku’t-tayr min kelâmi şeyhi’l-muhakkıkîn mürşidi’t-tâlibîn el-âlim, el-fâzıl eş-şeyh Ahmedü’l-Gülşehrî 2 denilmektedir. Ancak Mantıku’t-tayr’ındaki bazı beyitlerden 3 şairin adının Süleyman olduğu anlaşılmaktadır. Gülşehri’nin hayatı hakkında bildiklerimiz pek azdır. Felek-nâme ve Mantıku’t-tayr adlı eserlerinde bazı bilgiler var ise de bunlar açık ve belirgin değildir. Ömrünü Kırşehir’de geçirdiği ve tekke sahibi bir şeyh olduğu bilinmektedir. O devirde Gazan Han’ın (ö. ) medrese ve mescit gibi yerlere dokunmadığı, bunların yıkılmaması için emirler verdiği, hatta Gülşehri’nin şahsına karşı saygılı olduğunu da belirtmek gerekir. 4 Hayatını kendi eserinden takip edersek, şairimiz iyi bir tahsil görmüştür. İslâmî ve edebî bilgiler yanında fen bilimlerine de sahiptir. Zaten kendisini her şeyden önce bir hoca olarak görür. 5 Gülşehri bütün bu ilimleri tahsil etmiştir. Hatta Felek-nâme adlı eserinde belirttiğine göre seyahatlere de çıkmıştır. O bununla ilgili olarak, her köy ve şehri dolaşan biz, başkalarının kitaplarını da gördük demektedir. 6 Gülşehri’ye bakınca onun Türk edebiyatında mahlas kullanan ve bunun endişesini taşıyan ilk şair olduğunu anlarız. O dünyayı eserleri ile tutan ve ölümsüzlüğe erişen altı kişinin yedincisi olmakla ilgili hikâyesinde; Nizamî, Attar, Mevlâna, Senâyi, Sultan Veled gibi şairlerin eserleri ile yaşadıklarını Sadi ile konuşarak öğrenen Gülşehri, insanı sonsuzluğa taşıyan şeyin eser olduğunu anlayınca eser yazma tarafına 1
Mecdut Mansuroğlu; Sultan Veled’in Türkçe Manzumeleri, İstanbul Kemal Yavuz; Çeşitli Yönleri İle Mantıku’t-tayr ve Garib-nâme Mesnevileri, İ.Ü.Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, c. XXXI, İstanbul , s/ Mantıku’t-tayr, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Kitaplığı, nu, v. 1b. 3 Metin: , 4 Sadettin Kocatürk, age., s 5 Metin, 6 Sadettin Kocatürk; age., s. 4
yönelir. Sonunda Felek-nâme ve Mantıku’t-tayr adlı eserleri ile şair bu topluluğun yedincisi olur. Böylece huzur bulur. Hatta şair yedinci sırayı gerektiğinde bir başkasına verebileceğini de söyleyerek, devrinin şair ve sanatkârlarını eser yazmaya teşvik eder. Gülşehri, Mesnevi’den beş hikâye almıştır. Mantıku’t-tayr’ında bu hikâyeleri ele alırken önce sanatkârane bir tasvir ile hikâyeye girer. Bu durum Mevlâna’da görülmez. Ardından hikâyeleri tercüme eder ve bunların şerhini de yapar. Gülşehri’yi bu açıdan değerlendirirsek, şairin Türk edebiyatında Mesnevî hikâyelerinin ilk tercüme ve şerh edicisi olduğu ortaya çıkar. Gülşehri eserinde hayvan hikâyelerine yer veren ilk şairimizdir. Yine bu açıdan ele alınınca Türk fabl edebiyatının Anadolu’daki ilk şair ve yazarının da Gülşehri olduğu görülür. Fakat Gülşehri’de en önde gelen husus Türkçeye verdiği önemdir. İlk eserini Farsça yazmış ve ilk kalem denemelerini bu dille yapmış olan şairde Türkçe şuuru gitgide önem kazanmıştır. Bu sebeple Mantıku’t-tayr adlı eserini Türkçe yazmıştır. Böylece Anadolu’da Türkçecilik cereyanını başlatan ve Türkçeye, hiç bırakmamak kaydıyla, sahip çıkan ilk şair de Gülşehri olmuştur. Bu fikir daha sonra Âşık Paşa ve muakkipleri ile devam etmiştir. 7 Gülşehri sanatı ve dilinin tatlılığı ile övünür ve hikâye yazmaktan bıkmadığını da belirtir. Bir hikâyeyi bitirip bir başka hikâyeye başlaması şairin sanata ve edebiyata olan düşkünlüğünün de bir göstergesidir. Gülşehri, ayrıca kendi bünyemize yönelir. Cemiyetin meseleleri ile de ilgilenir. Devrinin ahılık anlayışını tenkit eder ve ahı olmanın şartlarını Fütüvvet-nâme’yi okumaya ve onunla amel etmeye bağlar. Gülşehri şekilci değildir. Anlam ve hikmet tarafında yer alan üstün zevk sahibi bir şairdir. Onun tabiatı algılama ve tasvir gücü büyüktür. Belki sanatının kudreti de büyük ölçüde buradan gelmektedir. Gülşehri’nin çekici bir anlatımı vardır. Özellikle nitelemeleri ve tasvirleri ile dikkat çeker. Ayrıca sorulu cevaplı bir ifade, üslubunun temelini oluşturur. B. ESERLERİ 1. Felek-nâme Gülşehri, Mantıku’t-tayr’ında eserlerinden de bahs eder. Felek-nâme bunların başında gelir. Gülşehri Felek-nâme’yi yılında Gazan han adına yazmıştır Gülşehri astronomi ilmine değer verilen bir zamanda yaşamıştır. Bu sebeple Feleknâme sözü içine astronomiyi de almaktadır. 2. Mantıku’t-tayr
7
Kemal Yavuz; XIII–XVI. Asır Dil Yadigarlarının Anadolu Sahasında Türkçe Yazılış Sebepleri ve Bu Devir Müelliflerinin Türkçe Hakkındaki Görüşleri, Türk Dünyası Araştırmaları, Sayı: 27, Faruk Timurtaş’a Armağan, İstanbul , s; ayrıca bkz. Kemal Yavuz, agm. Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, 7. cilt, s, Ankara
Gülşehri’nin en büyük ve en önemli eseri Mantıku’t-tayr’ıdır. Gülşehri bu eserini ilk eseri olan Farsça yazdığı Felek-nâme’den 16 sene sonra kaleme almıştır. Mantıku’t-tayr’ı Türkçeye ilk tercüme eden Gülşehri olmuştur. Gülşehri eserini yılında yazmıştır. Üzerinde çalıştığımız Gülşehri’nin Mantıku’t-tayr’ı, Türkçeye Attar’dan yapılmış ilk tercümedir. beyitten meydana gelen eser, Attar’ın eserinin aynen çevirisi olmayıp, serbest bir tercümesidir. Prof. Dr. Âmil Çelebioğlu’nun da belirttiği gibi, Gülşehri Attar’ın eserini aynen tercüme etmez. Kendine göre konuyu işler ve bu işlemede keyfince seçmeler yapar. Tespitimize göre Gülşehri’nin civarında hikâyeye yer veren Attar’ın eserinden aldığı hikâyelerin sayısı yedi tanedir. Sonuç olarak Gülşehri, Mantıku’t-tayr adlı eserini, Attar’ın aynı adı taşıyan eserinden aynen tercüme etmemiş, çeşitli eserlerden aldığı hikâyelerle birlikte 59 bölüm eklemiş, Attar’ın anlattığı bir çok hikâyeyi eserine almamıştır. Böylece eserdeki asıl fikri işleyerek yeni telîfî ve özgün bir eser ortaya koymuştur. 8 Nüshalar açısından Mantıku’t-tayr’ı değerlendirecek olursak, eserin bilinen altı nüshası vardır. Bunlar: 1. İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi nu. 2. İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi nu. 3. Türk Dil Kurumu Kitaplığı Nu. A/ 4. Türk Dil Kurumu Kitaplığı nu. B/6 5. Agâh Sırrı Levend TDK yayınları, sayı: , Ankara 6. Süleymaniye Kütüphanesi Fatih, nu. nüshalarıdır. 3. Aruz-ı Gülşehri Gülşehri’nin aruz kalıplarının terkip ve teşkilini anlattığı 16 varak tutarında küçük bir risâlesidir. Bu küçük eserin tek nüshası Millet Kütüphanesi Farsça Yazmalar kısmında numarada kayıtlıdır. 9 4. Kudûrî Tercümesi Gülşehri’nin böyle bir eser yazdığını Mantıku’t-tayr’ından öğrenmekteyiz. Bu eser henüz ele geçmemiştir. 5. Şiirler Gülşehri’nin bu eserlerinden başka olarak şiirleri de vardır. Bazıları yayınlanmış olan bu şiirler nazire mecmualarında yer almıştır. 6. Kerâmâlt-ı Ahı Evran
8
Ahmet Kartal; Attar’ın Mantıku’t-tayr’ı ile Gülşehri’nin Mantıku’t-tayr’ının Mukayesesi, I. Kırşehir Kültür Araştırmaları Bilgi Şöleni ( Ekim ) Bildiriler, Kırşehir , s. 9 Nihad Sâmi Banarlı; age. s. Sadettin Kocatürk; age., s.
Fütüvvet ehli olan Ahı Evran’dan ve onun cömertliğinden bahseden küçük bir eserdir. beyit olan bu mesnevinin Gülşehri’nin olduğunda şüpheler vardır. Şairimiz Ahı Evran’dan çok, Mevlâna’ya bağlılık gösterir. Şairimiz Ahı Evran’ı hiçbir eserinde zikr etmez. Bazı kaynaklar şairi Ahı Evran’ın halifesi olarak zikretmişlerdir. 10 Eseri bu açıdan inceleyen Levend, bu eserin Gülşehri’nin olamayacağını bildirmekte ve bu fikri ihtiyatla karşılamaktadır.
10
Gülşehri; Mantıku’t-tayr (Haz. Agâh Sırrı Levend), Ankara , s
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM 1
Gencine miftâh çü Bismillâh ola Genci açan âdemî âgâh ola
2
Ol Kerîm ü Ferd ü Kuddûs ü Kadîm Ol Hakîm ü Hayy u Kayyûm u ‘Alîm
3
Kudretinden çün düzetdi ‘âlemi Kendü nûrından yaratdı Âdem’i
4
Âdem-iseñ andan ayru olmagıl Sag-ısañ yoluñda sayru olmagıl
5
Degme fi‘lüñ yokdur içinde amân Mustafâ kavlına inangıl hemân
6
Cânlarumuz lâ-mekâna gidiser Lâ-mekânlular mekânda n’idiser
7
Gül diken içinde yatmak hayf ola Aslını kişi unıtmak hayf ola
8
Bu beş on yıldan ilerürek ‘aceb Kanda-y-ıduñ ol yiri kılgıl taleb
9
Cânlarumuz gökden indiler yire Yirde kalan göklere kanda ire
10
Bir bir ol yirden ki geldiler berü Ol yaña varmak gerek bir bir girü
11
Cennet, er aslına kavuşmak-durur Dûzah aslından ırak düşmek-durur
12
Yüz kuşa irer-iseñ bir murg ola Kamusına pâdişâh sîmurg ola
13
Kuşlara yüz dürlü dürişmek gerek Pâdişâhlarına irişmek gerek
14
Kuşlara hüdhüd meger rehber ola Kim bu kuşlar yorıyalar ol yola
15
Kim diler-ise ki sîmurga ire Kûh-ı Kâf’a vara vü anı göre
16
Hüdhüd ü kuşlar u sîmurg miśâl
‘Akl u hulk u Tañrı’ya kıldı meśel 17
Girü Gülşehrî sözi sâz eyledi Mantıku’t-tayr’ı hôş âgâz eyledi
İBTİDÂ-YI DÂSTÂN-I SÎMURĠ 18
Bir gice Çîn şehri üstinden meger Nâgehân sîmurg geçdi cilveger
19
Bir kanadı düşdi Çîn’e key ulu Sad herâzân dürlü nakş anda tolu
20
Halk çün kim ol kanadı gördiler Dînlerinüñ külli terkin urdılar
21
Ol kanat nakşına çün inandılar Ol kuşı ol bir kanadı sandılar
22
Eylediler ol kanatdan bî-karâr Her biri bir dürlü nakşı ihtiyâr
23
Birisi güneşe tapdı vü sözi Aya hatm itdi vü biri ılduzı
24
Biri puta tapdı ma‘bûdum didi Biri haça halk-ı maksûdum didi
25
Birisi gûsâle tapdı iy ‘azîz Kılmadı kâfırlıġı dînden temîz
26
Kim Müselmân-ısa ol kuşı sora Kâfır anuñ kanadı nakşın göre
27
Ol kuşuñ yüz biñ kanadı var-durur Bir kanat nakşın tapan kâfır-durur
28
‘Âlem anuñ bir kanadıdur görüñ Kanadın görenden ol kuşı soruñ
29
Mü’min ol kuş birligine inanur Kâfır ol kuşı kanat nakşın sanur
30
Ol kuşa tap sen ki yüz biñ kanadı Var-durur her yirde biñ bir adı
31
Bir kanaduñ nakşına aldanmagıl
2
Ol kuşı ol bir kanadı sanmagıl 32
Tenlü cânlu biñ kanat bir murg olur Bir kanat nakşı nite sîmurg olur
33
Kuşlar anuñ sâyesidür kamusı Mülkinüñ pîrâyesidür kamusı
34
Sâyeden her kim yol ilte zâtına Lâcirem ol yoldan ire katına
35
Sâye anuñ pertevîdür iy ‘azîz Sâyeden sen zâtı eylegil temîz
36
Nakşa bakma gör kanat nenüñ-durur Ol kuşa ir kim kanat anuñ-durur
37
Bir kanatdan olmagıl biñ nakşa yâr Kim anuñ yüz biñ kanadı dahı var
38
Bir kanada niçe hayrân kalasın Kuşı iste kim kanat çok bulasın
39
Niçe bu Gülşehrî her murgı bula Murgı terk itsün ki sîmurgı bula
40
Kendüzini komayınca âdemî Olmaya ol pâdişâhuñ maģremi
41
Kendüzini çün kişi komak gerek Halk etin bunça niye yimek gerek
42
Bir meniyi kodılar sâhib-fenâ Yüz men arturdı dahı ol bir menâ
CEM‘ ŞÜDEN-İ HEME MURGÂN 43
Kamu kuşlar bir yire dirildiler Mülki sultânsuz-ıdugın bildiler
44
Subh-dem bir yazuda kim nevbahâr Dökmiş-idi yire dürr-i şâhvâr
45
Kamu kuşlar geldiler bir mahfile Kamusınuñ dükeli nakdı bile
3
46
Kim bize bir pâdişâh-ı nâmdâr Gerek-idi vü bir ulu şehriyâr
47
Gösterüñ bir gög kim ol mâhsuz-durur Bizüm ilümüz niçün şâhsuz-durur
48
Başumuzı kılıça yastayalum Leşkere bir pâdişâh isteyelüm
49
Zîra çün kim mülk bî-sultân ola Az zamânda memleket vîrân ola
50
İstemekden oturup armayalum Pîşvâsuz hem yola varmayalum
51
Birümüzi aradan server kıluñ Pâdişâh istemege rehber kıluñ
52
Kim bu yola anuñ-ıla gidevüz Pâdişâhsuz niçe bir sabr idevüz
53
Kim-durur rahbarlıga lâyık görüñ Leşker içinde kıgırdup bir soruñ
54
Rehber olmaga meger hüdhüd gele Kim yolı Gülşehri’den yigrek bile ÂMEDEN-İ HÜDHÜD DER MİYÂN
55
Geldi hüdhüd ara yire bî-lecâc Hullesi egninde vü başında tâc
56
Kim tarîkat iline server benem Hem hakîkat yolına rehber benem
57
‘Âlemi başdan başa gezdüm kamu Hâturuma nakşını yazdum kamu
58
Çok Süleymân-ıla eyledüm sefer Yok-durur ben görmedügüm bahr u ber
59
Her ne hâle dir-iseñ hâżır benem Kim Süleymân-ıla sâhib-sır benem
60
Ol erenler kim bu sırrı bildiler Yollarında beni rehber kıldılar
61
Menziline irürem her bir kuşı Bensüz iremeye sîmurga kişi
4
62
Pâdişâhı añlamışam n’ideyim Yaluñuz bu yola nite gideyim
63
Benüm-ile gelür-iseñüz bile Gidebilevüz dükelümüz yola
64
Benden ayrılmaz-ısañuz bir zamân İresiz ol pâdişâha bî-gümân
65
Kim Resûl eydür ki her yola refîk Buluñuz kim sehl ola size tarîk
66
İşidüñ iy kavm bî-noksân bilüñ Hâzır olup yol yaragını kıluñ
67
Kim bizüm bir şâhumuz var bî-hilâf Ol tag ardında ki dirler Kûh-ı Kâf
68
Adı sîmurg u cemâli bî-kerân Kudreti peydâ vü zâtı bî-nişân
69
Ol kılur tedbîri kamu işlere Pâdişâh oldur dükeli kuşlara
70
Ol bize yavlak yakın u fazlı bol Biz ırag andan hezârân sâle yol
71
Ne bu yola varmagı terk idelüm Ne bu menzile yaluñuz gidelüm
72
Yoldaş oluñuz binüm-ile bile Kim yaluñuz gidemezüz bu yola
73
Her kim ol benüm-ile hem-râh ola Mahrem-i ol şâh u ol dergâh ola
74
Her kime kim pîşvâlık ben idem Anı ol şâh hazretine iledem
75
Çün her iş ‘âlemde ola Tañrılu Kendüzüñden kimsene görme alu
76
Çün hidâyet Tañrı’dan irdi ere Bî-şek ol er her işi hôş başara
77
Bu meśel kim ‘âlemüñ bôstânıdur Mustafâ oglanlıgı destânıdur
5
DÂSTÂN-I MUHAMMED MUSTAF‘ALEYHİ’SSELÂTU VE’S-SELÂM 78
Hak ta‘âlâya tevekkül eylerüz Mustafâ’nuñ dâsitânın söylerüz
79
Ol cihânuñ fahrı vü halkuñ yigi Âhiret sultânı vü dünyâ begi
80
Enbiyânuñ evliyânuñ serveri İşid imdi kim nedür Peygâmberi
81
Ol zamânda kim Resûl oglan-ıdı Kamu ‘âlem kâlıb u ol cân-ıdı
82
Eydür-idi dîn baña hâsıl-durur Yohsa ayrugı kamu bâtıl-durur
83
Hâricîler ili dutmış şâh kanı Mülk-i ‘inne’d-dîne ‘inda’llâh kanı (3/19)
84
Her ne millet var-ısa yalan-durur Dîn benüm-durur ki câvidân-durur
85
Bu kamu bütleri uşatmak gerek İltüben demürçiye satmak gerek
86
Müdde‘îler mülkine akın salısaruz Kanda kim büthâne var yıkısaruz
87
Büt-perestüñ başını kesmek gerek Kendü bütin boynına asmak gerek
88
Dünyayı baña uyanlar açısar Yohsa ayrugı kılıçdan geçiser
89
Mü’mini îmânda yâr idiserüz Ka‘be’yi bütlerden arıdısaruz
90
Yiñi başlamış-ıdı dahı söze Düşmedüg-idi henûz key agıza
91
Halk anı delüye ururlar-ıdı Sözini gülüp geçürürler-idi
92
Çün becid dutdı perîşân oldılar Kamu şar halkı katına geldiler
93
Kimi eydür oglan ussuñ yoh mıdur
6
Yohsa diri yöridügüñ çok mıdur 94
Ussuñı başuña dirşür iy yetîm Katı sözler çıkar agzuñdan ‘azîm
95
Biz Ebušâlib’e hürmet kıluruz Yohsa saña ne kılasın bilürüz
96
Biz degülüz yaluñuz putlar tapan Kamu ‘âlemdür putuñ nakşın öpen
97
Eyle dut kim bizüm ili yakasın Pâdişâhlar-ıla nite çıkasın
98
Eyle san kim Mekke’yi kayd idesin ‘Âlemüñ halkın nite sayd idesin
99
Bir tonuñ yok dünyada kim geyesin Etmegüñ yok bir öyün kim yiyesin
Bu görinür tañrıları kim koya Vara vü ol gizlü Tañrı’ya uya
Sen yaluñuz kamu ‘âlem dînini Nite bâtıl kılasın ‘akluñ kanı
Bir yetîme bunça yüz biñ pâdişâh Kaçan uya vü hezârân biñ sipâh
Dilüñi dut başcugazuñ yitmesün Agzuñ açma pâdişâh işitmesün
Kimsene söylemedügin söyleme Kendü kendü cânuña kasd eyleme
Ger begümüz işidürse sözüñi Dopraguñdan çıkarısar tozuñı
Çün Resûl işitdi bunlaruñ sözin Cilve-y-ile ‘arza kıldı kendüzin
Kim benüm katumda sultân kim olur Pâdişâh katında pâsvân kim olur
Çün benüm tâcumuñ âvâzı çıka Niçe pâdişâhları tahtdan yıka
İy niçe begler ki baña kul ola Niçe sultânlar ki tapuma gele
7
Tañrı’dan artuk ne kim var dünyede Kamu gerek kim baña kullık ide
Begüñüz benüm sözüm dutmaz-ısa Ben buyurdugum işi itmez-ise
Kendüzini ben aña key bildürem Sizi dahı anı dahı öldürem
Gün dogıcak gice aradan gider Varuñ eydüñ göreyim baña n’ider
Çün işitdiler münâfıklar anı Her birinüñ gevdeden gitdi canı
Var-ıdı bir beg beriyyede kim ol Milletine nisbet ider-idi bol
İşidicek şöyle kimse sözini Urur-ıdı kılıca kendüzini
Bir ta‘assub millete kılur-ıdı Kim eger öl dir-iseñ ölür-idi
Adı Safvân milletin bekleyiçi Tâzi biniçi vü atlas geyiçi
Mekke kavmı kamusı dirildiler Bir yire ol beg katına geldiler
Kendü dinlerine yarı kıldılar Nâle vü feryâd u zârî kıldılar
Kim bir oglan Mekke’de agzın açar Söz yirine üstümüze od saçar
Ne Hübel kurtılur andan ne Menât Kim azarlamaz ne ‘Uzzâ vü ne Lât
Putlarumuzuñ yüregin tagladı Nârunûr anuñ elinden agladı
Zendûstâ’yı köyindürdi odı Milletüñüz kamu bâtıldur didi
Eyle câdû kim ayı iki yarar Avçına taş avuçukların dürer
Câzulıg-ıla elinde söyledür Bilmezüz kim def‘i çâresi nedür
8
Ne begi koyam ne sizi dir bize İy beg uş biz ‘arza eyledük size
Kor-ısañ kim ol bu sözleri diye Az zamânda kamu halk aña uya
Aña karşu söyledi hôş sevsumâr ‘Ankebût oldı evinde perde-dâr
Kimse yok kim bizi andan sormaduk Millete bâšıl diyeni görmedük
Çün kim ol beg işidür bu sözleri Kakımakdan kan tolar hem gözleri
Eydür ol oglan delü midür ‘aceb Delü degül usludur dir Bûleheb
Eydür uslu putlara kanda söge Ol hümâ yâ kendüzin nite öge
Mâlı mülki garra eylemiş anı Bûleheb eydür ‘abâ-durur tonı
İki pulı yok cihânda sayası Bir sokum etmegi yokdur yiyesi
Bir tonı yok dünyada kim geyesi Etmegi yok bir öyün kim yiyesi
Bu görinür tañrıları kim koya Vara görmedügi Tañrı’ya uya
Sen yaluñuz kamu ‘âlem dînini Nite bâšıl kılasın ‘akluñ kanı
Ellerin ol beg eline urınur Mesned üstinden at üstine binür
Kılıcın dartar anı kim bir baña Gösterüñ kim dadını virem aña
Hışm-ıla anuñ sözinden tolayım Kılıç-ıla anı iki böleyim
Kendü bütlerüme feryâd ireyim Aña uyanları kamu kırayım
Mekke kavmı girdiler hurrem yola
9
Leşkeriyle beg dahı gelür bile
Mekke’nüñ çün yakınına geldiler Mekke yakın-ıdugını bildiler Mustafa bir sinleye varmış-ıdı ‘İbretine sinlerüñ durmış-ıdı
Nâgeh ırakdan anı ol beg görür Âh ider atuñ başın çeker durur
Mekke kavmından sorar kim ol kişi Kim siz eydürsiz ki fâsiddür işi
Şol degül-ise ‘acebdür kim gezer Üşde sinlerde vü ahvâlin düzer
Eytdiler oldur nite bildüñ anı Kim sorarsın dôsta beñzer düşmeni
Niçe kişiye sataşduñ sormaduñ Gördügüñ şahsı muhâla urmaduñ
Bunı ırakdan nite bildüñ ‘aceb Kim kılursın böyle ta‘rîfin taleb
Çün görür Safvân ki bunlar kör-imiş Bu Süleymân’dur bular bir mûr-imiş
Eydür andan berü kim açdum gözüm Añladum kendü işümi kendüzüm
Ben bunuñ şeklinde âdem görmedüm Buña beñzer âdemîye irmedüm
Çünki nâgeh gözlerüm gördi bunı Eyle san kim oda yandurdı beni
Nûrı göñlümüñ çırâgın yandurur Beni anuñ yolı dapa döndürür
Bûleheb çün gördi kim Safvân aña Sayd oldı vü becid kaldı taña
Eydür iy Safvan çün sihrin ide Çok senüñ gibiyi yoldan ilede
Çün görür Safvân ki hergiz Bûleheb Kılmayısar Mustafâ dînin taleb
10
Eydür ol câzû degül ben bilürem Hâlini yavlak teferrüc kıluram
Dünyada ne ‘ilm ola kim ben anı Bilmedüm illâ bunuñ ‘ilmi kanı
Her fenüñ okı benüm kîşüm-durur Sihr ü nârıncât hôd işüm-durur
Câzular görmişvenin ben dünyede Kim tagı taguñ katına ilede
İlla bu ol Tañrı’dan söyler kim ol Gösterür peygâmberine togru yol
Câzu yüzi böyle nûrlu olmaya Câzular bu bildügini bilmeye
Ben henûz anı ırakdan görürem Nisbetin bunça göñülden ururam
Yakınına varur-ısam hôd benüm ‘Işk odında yana gevdemde canum
Büt nedür kim kimse Tañrı’yı koya Vara bir cânsuz büte niçe uya
Bu ki bizden kamu oynı utısar Mu‘cizât-ıla cihânı dutısar
Büt çün oddan kendüzin kurtarmadı Tokuyanlaruñ cezâsın virmedi
Ayrugı oddan niçe kurtarısar Yâ aña uymayana burtarısar
Yüz çekiç her bir başına yidi Birisi dögen kişiye ne didi
Bu cihân yaradana da‘vet kılur Halk zîrâ Tañrı birligin bilür
Biz demürçi dokıdugın sanuruz Tañrı diyü yalana inanuruz
Kendüyi eyleyene kimse söge Vara kendü eyledügini öge
Tañrılık eyledügin hôd ölmeye Halkı yaradan olur-ısa revâ
11
Hâşa li’llâh kim dahı Safvân büte Dapa yâ büt hükmini hergiz duta
Bu’l-hakem Safvân’a eydür iy ulu Bir söz işit gör ne direm ben delü
Şimdiye degin nite bilmez-idüñ Bu sözi vü fikrini kılmaz-ıduñ
Kim bu câdûyı göricek añladuñ Kişinüñ put tapdugını tañladuñ
Elli yıldur kim taparsın sen büte Şimdi bütleri begenmezsin nite
Sen anuñ yüzinde gördüñ-ise nûr Fitnesini sanduñ-ısa bî-fütûr
Ben anuñ yüzinde nite görmedüm Ne var anuñ milletine girmedüm
Çün görür Safvân ki Bûcehl’üñ gözi Görimez kim bile dünden gündüzi
Eydür iy Bûcehl dünyâ karañu Gice-y-idi ev bucagı dür tolu
Gerçi gözüm var-ıdı görmez-idüm Karañudan ol yaña varmaz-ıdum
Çün güneş togdı görindi dür baña Sen ki gözsüzsin görinmedi saña
Gözlü ne kim gice yavıkulısar Girü irte olıcagaz bulısar
Gözsüzüñ kim derdi bî-dermân-durur İrtesiyle gicesi yiksân-durur
Ben bir inçü gice düşürmiş-idüm Karañuda terkini urmış-ıdum
İrte çün oldı girü buldum anı Kör ola her kim ‘ayıblaya beni
Kimse şekker sanup agu yimeye Yâ güneş aydın degüldür dimeye
Kimseye yalvarmaz altun kim beni
12
Sevüñüz illâ gören sever anı
Bu Muhammed beni hergiz görmedi Yañıluban baña rişvet virmedi
Kim beni kâfirler arasında ög Milletüñ terk eyle vü bütlere sög
Ben bunı göricek añladum kim ol Kimseye göstermez illâ togru yol
Şem‘i gözleri görenler yandurur Yohsa gözsüz yananı söyündürür
Eyle dut gözsüz çerâgın yandura Işıgında bakuban neyi göre
Ben anı öldürmege gelmiş-idüm Külli cânı kasdını kılmış-ıdum
Şimdi kim gördüm yüzini dek benüm Lutf kılsun ol bagışlasun cânum
Ölür-isem dahı suçum kalmadı Çün kılıç dutmaga gücüm kalmadı
Ditreyü Safvân iner atdan yire ‘Azm ider kim Mustafâ dapa vara
Mekke kavmı cânına çün od düşer Kamusı Safvân’uñ üstine üşer
Kim senüñ bigi ulu beg turıcak Bir gedânuñ tapusına varıcak
‘Âlemîler işidüben ne diye Yâ bizi kim âdemîlerden saya
Eyle kim senden ziyâna vardı iş Saña giley itmesevüz yig-imiş
Eydür imdi ditremegüm giderüñ Kança kim gerek-ise aluñ virüñ
Yohsa ben andın yaña varmaz-ısam Tapusında kul gibi durmaz-ısam
Yok-durur hergiz gümânum kim benüm Kalmayısar gevdem içinde canum
13
Geñüm-ile ben varur mıyam aña Ol iledür beni kendüden yaña
Vardı peygamber katına ditreyü Yâ Resûlallah hatâ kıldum diyü
Bilmedüm geldüm seni sayd itmege Sayduñ oldum kuvvetüm yok gitmege
Başını ayagı altında kodı Saña vü dînüñe inandum didi
Mustafâ eydür var ilüñde otur Göñlüñ içinde baña îmân getür
Çün Müsülmânlık yolı kuvvet duta Bu oyunda kâfiri mü’min uta
Evvel ol beg kim Müsülmân olısar Dîn içinde ehl-i îmân olısar
Sen olısarsın gazâ sâzın düze Var ilüñde muntazır olgıl bize
Sevinü ili dapa Safvân gider Görgil imdi ol münâfıklar n’ider
Kamusı hayrân kalurlar bu işe Her biri başın urur taşdan taşa
Çün kim îmân nûrı Safvân’da olur Lâcerem Bulkâsım’ı görüp yanur
Bulhakem göñlinde çün yokdur safâ Lâcerem görinmez aña Mustafâ
Namaz evvel ol kılandan yigrenür Andan ol namaz kılıcı osanur
Ne ki ol şahsuñ bahîl urdı adın Anuñ-ıçun zekâtuñ bilmez dadın
Oruc ol şahsı degüldür görici Anuñ-ıçun dutmaz ol şahs orıcı
Mihr mihre ire kîn kîne gele Küfr küfre vara dîn dîne gele
Hûr-ısañ hûr ola uçmakda işüñ Dîv-iseñ dîv ola odda yoldaşuñ
14
Ne pulı hergiz gümişe katalar Ne gümişi pul diyüben satalar
Güneşüñ yüzi bulaşmaya ise Altun altuna karışa mis mise
Hōş-durur cennât-ı Firdevs-i berîn İlla fîhâ ni‘me ecrü’l-‘âmilîn(3/, 29/58)
Kançaru varsam yig ola dimegil Mustafâ etegin elden komagıl
Çün durasın Mustafâ-y-ıla bile Fethe varur-ısa varasın bile
Ne yola vara ‘aceb ‘âkıl kişi Kim Muhammed’den yig ola yoldaşı
Yüz günehden tevbe kıldı bir hakîm Siz yuasirrûne ‘ale’l-ģınśi’l-‘ažîm(56/46)
Her yalanı nite gerçek sanavuz Mustafâ’nuñ kavline inanavuz
Bu esâsı eylediler reh-nümûn Sâyiģūne’r-râki‘ūne’s-sâcidûn(9/)
Hem bu yola kıldılar hâsıl necât Kânitâtün tâ’ibâtin ‘âbidât(66/5)
Dünyada bu dâsitânı söyleyen Âhiret esbâbını cem‘ eyleyen
Gör ne dürlü dökdi sözler kendüzi Kim murassa‘ oldı Gülşehrî sözi
Degme agız bilmeye sözüñ yatın Cevherîler bile gevher kıymatın
Her biri elinde bir mühür dutar ‘Âleme dolar Gülşehrî satar
Fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilât Zulmet oldı cehl ‘ilm âb-ı hayât FASL
Pes bilüñüz iy cihânuñ kuşları
15
Kim girü ol şâh düzer bu işleri
Kimsenüñ hîç ihtiyârı yok-durur Kim diye bu az u yâ ol çok-durur
Hüdhüdi siz h˘ôr u kiçi görmeñüz Rehber oldugın bu yola yirmeñüz
Kim bu yol yohsul-ıla bayuñ degül Cüz bu ehl-i fıtnat u râyuñ degül
Kim Süleymân’a resûl olan kişi Başara kuşlar-ıçun her bir işi
Her kimi kim kıldı sîmurg ihtiyâr Olmadı anuñ-ıla cüz baht yâr
Benüm-ile ol yola varan kişi Pâdişâhuñ yüzini gören kişi
Yüz tagı bir günde ol yolda geçe Yüz deñizi cür‘a sanıban içe
Ol kapuda kim nihân u âşikâr Nûr u zulmetden hezârân perde var
Yaluñuz nite gire kimse yola Gelüñüz kim kamumuz gitlüm bile
Ejdehâlar vardur ol yolda ‘azîm Beryeler çok u beyâbânlar delim
Agudan acı sular içmek gerek Çok ilanlar öldürüp geçmek gerek
Hüdhüdüñ kuşlar sözin çok gördiler Cânlarınuñ külli terkin urdılar
Pâdişâh var-ıdugın çün bildiler Kamusı hayrân u vâlih kaldılar
‘Âşık oldılar anuñ dergâhına Her kul istedi kim ire şâhına
Nâle vü zârî vü şûra düşdiler Cümle hüdhüd yöresine üşdiler
Kim kula anuñ gibi sultân ola Kul niçün işbunça sergerdân ola
16
Cehd idelüm kim aña irişevüz Pâdişâhumuz-ıla görişevüz
Yohsa biz kul kim şahından ayrıla Ayruk anuñ ilde ne kadri ola
Ol gün anda hüdhüdi toyladılar Yollarınuñ yaragın eylediler
İlla yol havfı vü hevlinden girü Her biri getürdi bir ‘özr ilerü ÂMEDEN-İ BÜLBÜL PÎŞ-İ HÜDHÜD VE ‘ÖZR-ÂVERDENEŞ
Geldi bülbül ortaya hayrân u mest Vâlih ü medhûş u sergerdân u mest
Kim benüm işüm gülistânda biter Nevbahâr u bâg u bôstânda biter
Her güli kim kendüme yâr eylerem Her gice vasfını tekrâr eylerem
Her seher kim gül çemende açıla Kamudan ilkin baña karşu gele
Ben anuñ yüzine karşu söylerem Müşkilümi kamusın hall eylerem
Her gün işümüz bizüm gulgul-durur Sevdügümüz dünyada bir gül-durur
Hâsa şimdi tâze Gülşehrî güli Kim getüre göze servi sünbüli
Anı sevmeyen kişi nâkes-durur Serv anuñ katında hâr-u-hes-durur
Yola varmaga ne bunça ivelüm Bize bir gül gösterüñ kim sevelüm
Geldi gül vaktı girü kim bülbülüñ Bâg ola yiri vü bôstânlar gülüñ
Nevbahâr oldı ki bülbül söyleye ‘Işkını ma‘şûkına şerh eyleye
Kamu sözi külli terk eyleyelüm Bülbüle gül sözini söyleyelüm
17
Sormaya sîmurg hergiz bülbüli Bülbüle ol yig ki seve bir güli CEVÂB DÂDEN-İ HÜDHÜD BÜLBÜL-RÂ
Hüdhüd eydür sûrete kapılan er Ma‘naya kanda ire iy bî-basar
Niçeme kim gül ola sâhib-cemâl Hüsnine bir haftada irer zevâl
Ol cemâle kim zevâl irişe tîz ‘Âşıka andan melâl irişe tîz
Ögüdüm dut kimseneye buşmagıl Bir gül içün biñ dikene düşmegil
Bir bahârı tâze görmedi rezân Kim anı pejmürde kılmadı hazân
Ne kışın u ne yazın görmek gerek Güllerüñ ‘ömri azın sormak gerek
Niçe sûret âhir iy sûret-perest Sûreti n’ider olan ma‘nîde mest
Biz ki bülbül yüregini taglaruz Güllerüñ tîz öldügine aglaruz
Çün seni sîmurg kılmaya kabûl Kaçan ire göñlüñe mihri nüzûl
Niçe kim gül vasfını söyleyesin Soldugından soñra terk eyleyesin
Her seher kim niçe kim gül açıla Saña karşu gelmeye baña gele
Sûreti eylemegil ma‘niye büt Gül bugün togdı vü yarın öldi dut
Bu mesel kim ‘âlemüñ bostânıdur Bir er ü bir ‘avratuñ destânıdur DÂSTÂN-I MERD Ü ZEN
Ol bir er bir ‘avratı sever-idi Anı görmege ‘azîm iver-idi
18
Şat’dan ol yaña-y-ıdı ‘avrat evi Sâhatı ser-sebz ü bünyâdı kavî
Er evi Şat’dan bu yaña zer-nigâr Sahnı bâg u sakfı dahı lâlezâr
‘Avratuñ ‘ışkı eri almış-ıdı Gerçi Şat’dan bu yaña kalmış-ıdı
Ol hevâya göñli çün uçar-ıdı Şatt’a düşüp ol yaña geçer-idi
Yüzemez-iken suyı diler-idi Yâri ogrına dişin biler-idi
Yâr-ıla yüz dürlü ‘ayş ider-idi Girü Şatt’a düşüben gider-idi
Bir gün ol ‘avrat katında oturur Nâgehân bakar yüzine vü görür
Bir benek konak gözinde ‘avratuñ Er düşer ortasına yüz mihnetüñ
‘Avrata eydür ‘acab gördüm bugün Bir konak gözüñde kim yog-ıdı dün
‘Avrat eydür Şatt’a ayruk girmegil Geçmege vü ‘ömr boynın urmagıl
Eydür on yıldur ki Şatt’ı geçerem Dicle’yi bir cür‘a gibi içerem
Od gibi her gün düşerem ben suya Şimdi girme didügüñ âhir neye
‘Avrat eydür kim bu konak iy canum On yıl oldı kim gözümdedür benüm
İlla çün ‘ışkuñ senüñ gâlib idi Beni görmege becid tâlib idi
Hem geçer-idüñ Şat’ı durmaz-ıduñ Hem gözümdeki akı görmez-idüñ
Çün senüñ ‘ışkuñ irişdi âhire Lâcerem gözümdagı akı göre
‘Işk çün gitdi Şat’a düşmek ‘azîm
19
Yüzemeyene hatardur iy hakîm
‘Işk-ıdı Şatt’a girüp kayırmayan Gözümüñ bakup konagın görmeyen
‘Işk çün gitdi Şat’a girür-iseñ Bogılasın bir kadem urur-ısañ
Yüzebilmeyen kişi nite gire Şatt’a vü kendüzinüñ boynın ura
Ol ere çün olmadı bu sır ‘ayân Şatt’a düşdi vü bogıldı bî-gümân
‘Işk evine ‘akl-ıla girmez kişi Sevdüginüñ ‘aybını görmez kişi
‘Âşık ol degül ki sevdi yârını Gördüginçe dil-rübâ dil-dârını
Yârınuñ çün rengi soldı ‘âkıbet ‘Âşıkı andan kesildi ‘âkıbet
Girü kendü işlerine başladı Ne diler-ise cihânda işledi
‘Âşık ol-durur ki ‘âlemden kese Göñlini vü yâri zülfinde asa
Kamu ‘âlemden kesüp yâra ire Terk ide yâri vü Cebbâr’a ire
‘Işkı kimse eylemez-ise ‘ayân Saña Gülşehrî kıla bir bir beyân
Bu mesel böyle şeker-efşân u ter Dâsitân-ı Şeyh-i San‘an’dur meger DÂSTÂN-I ŞEYH ‘ABDURREZZÂK
Tañrı adın her kim ilte diline Bu hikâyet aña yavlak biline
Kim Müsülmânlık yolı bî-gerd-iken Dîn içinde cümle sâhib-derd-iken
Var-ıdı San‘an şarında bir ulu Göñli deryâ vü içi dürler tolu
20
‘Abdurezzâk idi ol ulu adı Kim bilişdürür-idi Hakk’a yadı
Dek Harem içinde ol sâhib-zamân Elli yıl şeyh olmış-ıdı bî-gümân
Çok mürîdi vü muhibbi var-ıdı Kim dükeli key riyâzet-dâr-ıdı
Kaç mürîdi var-ıdı dirisem uz Var ola-y-ıdı iki kez iki yüz
Hak yolında elli hac kılmış-ıdı Sünnet-ile farzı key bilmiş-idi
Hem salât u savmı bî-had var-ıdı ‘İlmi çok u sâhib-i esrâr-ıdı
Keşfi bî-hadd u kerâmâtı delim Zühdi çok u hem makâmâtı ‘azîm
Muktedâlıkda cihân halkına hem Olmış-iken kamu ‘âlemde ‘alem
Renc-ile kalan kişi kuvvetde süst Olur-ıdı bir deminden ten-dürüst
Şol kerâmât-ıla ol şeyh-i ‘azîz Kılmış-iken küfri îmândan temîz
Olmış-iken göñli ‘ilm-ile tolu Bir gice düşinde görür ol ulu
Kim Harem’den Rûm milkine gelür İleyinde bir bütüñ secde kılur
Eyle düşde büt katında yir öper Kim sanasın Tañrı diyüben tapar
Çün bu düşi gördi bîdâr-ı cihân Eydür iyvâh ussuma irdi ziyân
Fitneler haylî yöreme üşiser Yoluma düşvâr ‘akabe düşiser
Ben kaçan bu gussadan cân iledem Cânı terk itdüm ki îmân iledem
Fitne yüzini yire basmak gerek ‘Akba düşdi yoluma kesmek gerek
21
Girmeye bir er bu yola pîç ü pîç Kim yolında düşmeye bu ‘akbe hîç
Bunda ol ‘akbe gider olur-ısa Yol aña rûşen olabilür-ise
Çün kala ol ‘akbe bunda câvidân Cüz ‘ukûbet olmaya yolda ‘ayân
Şeyh eydür ‘âkıbet yârânlara Kim fedâ olsun tenüm siz cânlara
Baña bir iş düşdi gelüñ gidelüm Rûm’a vü bu müşkili hall idelüm
Bize bir Rûm iline varmak gerek Bu düşüñ ta‘bîrini sormak gerek
Şeyh ü yârânlar dükeli cem‘-ile Geldiler Rûm iline kamu bile
Ka‘beden Rûm iline çün gitdiler Rûm ilini hôş teferrüc itdiler
Gezdiler her bâg içinde gül gibi Degme şardan geçdiler bülbül gibi
Seyr kılmagı ma‘âf eylediler Rûm ilini hôş tavâf eylediler
Yol yörimekde becid dürişdiler ‘Âkıbet bir manzara irişdiler
Hôş temâşâ kıldı şehr-i Kayser’i Yörür-iken gördiler bir manzarı
Meger ol manzar Rûm sultânınuñ Ki kızı anda olur-ıdı anuñ
Şeyh ü yârânlar çün anda geldiler Nâgehân ol manzarı hôş gördiler
Bir kız üstinde oturur ay gibi İki kaşı ok atar bir yay gibi
Hüsn içinde ol kadar sâhib-cemâl Kim cemâle virür-idi ol kemâl
Güneş anuñ pertevinden tolına
22
Ay hôd anuñ gibi kanda bulına
Ay kim anı bilmedi bir gün vebâl Gün kim aña irmedi hergiz zevâl
Yaz anuñ yüzi katında güz gibi Zülfi gice ‘ârızı gündüz gibi
Her kim anuñ yüzini görür-idi Kendü cânı terkini urur-ıdı
Yüzi türk ü kendüzi kâfir kızı Söyledügi kamu Rûhullâh sözi
Küfr içinde eyle revhânî-sıfat Kim diye Rûhullah’a yüz ma‘rifet
Mü’min ister kim yüregin taglaya Zülfi zünnârın biline baglaya
Küfrini bir zerre çün peydâ kıla Sad hezârân mü’mini tersâ kıla
Bir lipâçe geymiş azrak don gibi Altuna banılmış ol ay gün gibi
Rengi la‘l ü dişleri lü’lü’ gibi Hâli Türkistân’da bir hindû gibi
Çün açar bürka‘ ki şeyh anı göre Eydesin kim şeyhi oda yandura
Şeyh göñlin virür aña cân-ıla Satun alur küfrini îmân-ıla
Sabrı yavlak az u ‘ışkı çok olur Ne ki yâdında var-ısa yok olur
Şeyhe çün kıldı ‘ayân dîdârını Bir kılından bagladı zünnârını
Şeyh istedi nazar gözlemege Ol dem ü kendü izin izlemege
Urdı oda şeyhi nâgeh ol perî Şöyle kim çıkdı göge hâkisteri
Derde irdi şeyh dermânı kamu Küfre döndi dîn ü îmânı kamu
23
Şeyh eyle vâlih ü hayrân olur Kim yolında zâr u sergerdân olur
Hem-nişînler çün görürler hâlini Her biri añlar anuñ ahvâlini
Kamu sergerdân kalurlar ol işe Vâlih ü hayrân kalurlar ol işe
Çok nasîhat virdiler kâr kılmadı Şeyhe vü ussı başına gelmedi
‘Âşık ögüt virmegi ne biliser ‘Âşıka ögüt ne assı kılısar
Şeyh çün göñlin virür dildârına Vâlih ü hayrân kalur dîdârına
Ol gün anda giceye degin kalur Manzaruñ karşusına zârî kılur
Şeyh çün kim ‘âşık u rüsvâ olur Terk ider İslâm’ı vü Tersâ olur
Ol umıda kim sora anı habîb Kaldı ol gün anda ol pîr-i garîb
Gice çün dür dökdi dîbâ üstine Çarh inçü saçdı mînâ üstine
Gice kara şa‘r geydi şâhvâr Gökde kühlî parçın urdı zernigâr
Şeyh kaldı ol kapuda hôr u zâr ‘Âşık u pîr ü garîb ü dil-figâr
Her çırâgı kim gice gök yandurur Şeyh anı bir âh-ıla söyündürür
Subha degin ol gice bîdâr olur Ol mahalle itleriyle yâr olur
Eydür iy veh oda yandum n’ideyim Baglu boynum bunda kança gideyim
Böyle giç irmeye ahşâma seher Bu gice rûz-ı kıyâmetdür meger
Bu gicenüñ yok mıdur yâ Rab güni Böyle uzun görmedüm hergiz düni
24
Çok riyâzetde geçürdüm giceler Görmedi bu gice gibi kocalar
İşbu od kim göñlüme düşdi benüm Mum gibi yandı kamu cânum tenüm
‘Akl kanı kim ögümi dirşürem Nefs dîvin göñlüm içinden sürem
Baht kanı kim baña bîdâr ola Yâ anuñ ‘ışkında baña yâr ola
El kanı kim topragı başa saçam Yâ ayak kanı ki bu yoldan geçem
‘Ömr kanı kim bu işi başaram Kanı kalıñ kim kız almaga virem
‘İlm kanı kim bu işde sabr idem Girü koyup kendü işüme gidem
Yâr kanı kim baña gam-h˘ôr ola Dôst kanı kim baña dildâr ola
Gün kanı kim gice pâyâna ire Kim meger bu derd dermâna ire
Ün kanı kim nâle vü zârî kılam Kendüzüme dôst ol yâri kıla
Gice her bir hâl-ıla hôd geçiser Bilmezem kim irte ne od saçısar
Kimsene bençileyin zâr olmasun Kimse bu derde giriftâr olmasun
Düşdüm ol kayda ki çıkmagı muhâl Yapdum ol seddi ki yıkmagı muhâl
Dil kanı kim söyleyem ahvâlümi Añladam yârânlaruma hâlümi
Gitdi ‘aklum gitdi sabrum gitdi yâr Kaldı ‘ışk u kaldı neng ü kaldı ‘âr
‘Işk yiñdi ‘aklum-ıla cânumı Küfre degşürdi kamu îmânumı
25
Ol gice ashâbı kamu cem‘-ile Göñlin isteyü oturdılar bile
Her birisi ol işi yorar-ıdı Şeyh göñlin degmesi sorar-ıdı SU’ÂL Ü CEVÂB-I ASHÂB BÂ-ŞEYH
Birisi eydür ki iy şeyh-i kibâr Vesveseñ gitmege bir gusl eyle var
Şeyh eydür yüregüm kanından uş Eylemişem bu gice yüz guslı hôş
Ol biri eydür ki tesbîhüñ kanı Âdemî tesbîh-ile olur ganî
Eydür ol tesbîh terkin çün kılam Bilüme zünnârı baglayubilem
Biri eydür degme zişti isteyen Olmaya hergiz behişti isteyen
Şeyh eydür çün behiştî yüzlü yâr Bizüm oldı, cennet oldı rûzigâr
Ol biri eydür ki dûzah yoldadur Olmagıl dûzah gibi nefs-ile pür
Şeyh eydür dûzahı söyündürem Yidisin bir âh-ıla köyündürem
Birisi eydür kim iy ehl-i temîz Tevbe kıl bu halk içinde ol ‘azîz
Birisi eydür ki iy pîr-i köhün Tevbe kıl yokdur bu işde bîh ü bün
Şeyh eydür tevbe kim nâmûs u ‘âr Yöremüzde kılmaya hergiz karâr
Ol biri eydür ki iy dânâ-yı râz Dur namâza başla ki irişe niyâz
Şeyh eydür yüzinüñ mihrâbını ‘Arza eyle baña her bir bâbını
Kim ola her gün benüm işüm namâz Bî-niyâza karşu eyleyem niyâz
26
Birisi eydür ki dilüñi bile Secde eyle Hakk’a vü ‘özrüñ dile
Şeyh eydür ol bütüñ yüzin baña Gösterüñ kim secde eyleyem aña
Ol biri eydür ki İblîsi yiñen Olmaya illâ bu telbîsi yineñ
Eydür er kim nefs odından geçmeye Mekr ide kim İblîs anı itmeye
Ol biri eydür ki utanmaz mısın Hak’dan u ölesiñi sanmaz mısın
Şeyh eydür kim beni Hak tagladı Bu od-ıla vü bu bende bagladı
Çün her işi Hak kazâsından sanam Ne günâhum var benüm kim utanam
Ol biri eydür Müsülmânlık kanı İşbu işlere peşîmânlık kanı
Şeyh eydür çok peşîmân olmışam Kim niçün şunça Müsülmân olmışam
Ol biri eydür ki dîv urdı yoluñ Kim kamu sag işüñi yiñdi soluñ
Eydür ol dîvüñ girişdüm gözine Kim Süleymân ‘âşık ola sözine
Ol biri eydür kim işiden kişi Eyde şol pîr işledi işbu işi
Şeyh eydür bunda nâm u neng yok İy ‘azîz ü fahr u âz u ‘âr çok
Birisi eydür ki yârânlar ‘azîm Sayru oldılar bu işden ü sakîm
Şeyh eydür ol bize çün yâr ola Kamu yârânlarumuz agyâr ola
Ol biri eydür ki yârânlar-ıla Gel gidelüm Ka‘be’ye kamu bile
Şeyh eydür Ka‘be’yi ko deyr uş
27
Ol büt-ile şimdi bize deyr hôş
Birisi eydür ki bir dem sâkin ol ‘Arza kıl îmânı girü mü’min ol
Şeyh eydür benden ihsân istemeñ Kâfir olandan siz îmân istemeñ
Degmesi çün bir su’âli itdiler Girü andan key cevâb işitdiler
Gördiler kim söz eser kılmaz aña ‘Aklı kim gitdi girü gelmez aña
‘Âşık u âşüfte vü hayrân-durur Bî-dil ü mecrûh sergerdân-durur
Ol ögüdüñ dahı terkin urdılar Hîre vü hôr u hacîl dek durdılar
Ol karañu gice hayli çün geçer Girü güneş su yirine od saçar
Yine bir altun kanatlu kuş irer Dâneleri dâm üstinden direr
İrte çün ol gice pâyâna irer Şeyh derdi dahı dermâna irer
Kara kemhâyı çıkarur rûzigâr Kim kızıl atlas geye gevher-nisâr
Kamu ‘âlem çün aña agyâr olur Ol mahalle itleriyle yâr olur
Kapusında ol kızuñ bir ay tamâm Mu‘tekif oturdı ol şeyh-i imâm
‘Âkıbet ol gussadan oldı za‘îf Kim aña ma‘şûkı olmadı harîf DÂNİSTEN-İ DUHTER ‘ÂŞIK ŞÜDEN-İ ŞEYH Û-RÂ SU’ÂL Ü CEVÂB DER NÂZ U NİYÂZ
Çün bir ay ol kapuda hayrân kalur Şeyh anı sevdügini ol kız bilür
Şeyh katına gelür bir ay gibi Altun inçüye banılmış bay gibi
28
Kendüzin bilmeze urur ol nigâr Şeyhe eydür neden olduñ bî-karâr
Ne yirüñdür bu mahalle durmaga Ne makâmuñdur bu yir oturmaga
‘Ayb ola kim zâhid ü perhîzkâr Eyleye kâfir kapusında karâr
Şeyh eger bu zülfe ikrâr eyleye Hırkasın bu zülfe zünnâr eyleye
Beni seven şeyh ruhbân olısar Sevmeyendür kim Müsülmân olısar
Çün saçum küfrini peydâ eyleyem Çok Müsülmânları Tersâ eyleyem
Şeyh eydür çün beni gördüñ zebûn Okı efsûnlaruñı beni kosun
Göñlümi alduñ göñül virgil baña Rahm kıl kim Tañrı rahm ide saña
Çün benüm ‘ışkum degüldür serserî Yâ başum kes yâ elüm dut iy perî
Baña çok nâz u tekübbür eyleme Datlu dilden acı sözler söyleme
‘Işk geldi ‘aklumı zôr eyledi Şîr-iken nâgâh bir mûr eyledi
Yüregüm yandı vü köyindi canum Mûm gibi uş eriyügördi tenüm
Sorma kim ben saña ne ihsân kılam Cânumı ister-iseñ kurbân kılam
‘Işk odından cânumı çün tagladuñ Göñlümi saçuñ kılına bagladuñ
Düşdi bir zindâna göñlüm iy nigâr Kim çıkarmaya anı cüz Girdigâr
Her gice câna kemînsâz oluram Kim kapuñda böyle cânbâz oluram
Bir mahallede garîb ü dilfigâr
29
Kalmışam hayrân u sergerdân u zâr
Sanma kim yârânlarum çokdur benüm Senden artuk kimsenem yokdur benüm
Rûzigârumı geçürdi intizâr Vasl olur-ısa hôş ola rûzigâr
Çün kim ol kız işidür bu sözleri Şeyhi öldürmege varur gözleri
Eydür iy pîr-i haref utanmadın Kocalup kendü ölümüñ sanmadın
Bu ne sözdür kim didüñ iy nâbekâr Dirligi ko ölümi añ zînhâr
Ol ki bir öyn etmege muhtâc ola Nite sâhib-taht u mâlik-tâc ola
Tur işüñe git ko bizi iy refîk Lutf kıl ayruksı istegil tarîk
‘Ömr çün geçdi vü ‘akluñ yok-durur Serd demsin sözlerüñ sovuk-durur
Sen kaçan ‘ışkuma irersin kaçan Uslu-y-ısañ var saña kâyır kefen
Kocadan yigitlik itmek hôş degül Aslan-ıla itlik itmek hôş degül
Sen kocalduñ ‘ışk işüñ degül senüñ Tâzalıguñ gitdi vü soldı tenüñ
‘Işka bir fâris gerek aslan gibi Kim ire cânâna yüz biñ cân gibi
Şeyh eydür gerek-ise kıl kabûl Beni vü gerek-ise olgıl melûl
Kim benüm ‘âlemde kimsem yok-durur Kimsenem sensin ki cevrüñ çok-durur
Yâ zamân-ıla visâlüñi bulam Yâ firâkuñdan bu kapuda ölem
‘Işk odın ol kim şeker gibi yidi Çi yigit ‘ışka vü çi koca didi
30
Pes kız eydür olduñ-ısa merdikâr Dörd işi kılmak gereksin ihtiyâr
Secde kıl bütlere vü Kur’ân’ı yak Hamr iç îmânuñı gözden bırak
Şeyh eydür hamrı kıldum ihtiyâr İlla üçi baña degül sâzkâr
Yüzüñe karşu içem hamrı latîf İlla ol üçiyle olmayam harîf
Ol kız eydür gerçek içgil câmuñı Kâfir ol dur oda yak İslâm’uñı
‘Işk-ıla kâfir yola yigrek gele Ol Müsülmân’dan kim ol bî-‘ışk ola
Şeyh eydür emrüñe fermân kılam Cânumı dahı saña kurbân kılam
Ol kız eydür bir kıl evvel hamrı nûş Eyle kim cânuñ kıla yüz biñ hurûş
Andan ol iksini dahı girü Getüresin hamrı içicek berü
Şeyhi çün andan aluban gitdiler Muglaruñ deyri dapa iletdiler
Aldı ol ma‘şûk bir câmı ele Sundı şeyhe sâgârı dir iç hele
Şeyh gördi meclisi kim tâzedür Mîzbânuñ hüsni bî-endâzedür
Eyle aldı yâr elinden sâgarı İçdi kim yir-idi şehd ü şekkeri
Kurup yüz tasnîf ü dînde yazdıdı Şeyh Kur’ân’da key üstâd-ıdı
Çünki hamr içer dükeli mahv olur Külli yadından gider câhil kalur
Çün mey-ile yâr şeyhi toyladı ‘Işkınuñ ol mey birin biñ eyledi
Şeyh elinden komadı câmı girü Zîra puhte yise yig hâmı girü
31
Çün şarâb-ı erguvânı içdi şeyh Esriyüben dükelinden geçdi şeyh
Şeyh çün ma‘şûkını esrük görür Zühd ü dîn ü baş u cân terkin urur
Çün ümidi var ki gire koynına Ol bütüñ el sunmak ister boynına
Ol kız eydür şeyhe kim iy nâ-tamâm Puhteler içinde kalmış şöyle hâm
Eyle dut kim ‘ışk saña yâr ola Kâfir-ile nite mü’min yâr ola
Çün kadem sen küfre urmaduñ henûz Kaçan olısar saña rûzî bu rûz
Düzmeyinçe kendü dînin oynuma Nite kimse el bıraga boynuma
Kâfir ol gözüm gibi kim kuçasın Niçeme kim ben yigit sen kocasın
Şeyh ayakla hôd delü olmış-ıdı ‘Aklı nefsinden alu olmış-ıdı
‘Işk-ıla çün esriyüp rüsvâ olur Tersi kılmaz Tanrı’dan tersâ olur
Şeyh mest ü yâr hâzır elde câm Puhte sabr eylemeye illâ ki hâm
Şeyh eydür iy nigâr-ı seng-dil Şâd ol imdi ayruk olma teng-dil
Ayıg-iken büt-perest olmaz-ıdum Bâde içüp ben ki mest olmaz-ıdum
Esriyüp dîn şem‘ini söyündürem Mushaf’ı dahı oda köyindürem
Dôstı eydür şimdi yârumsın benüm Küfre çün girdüñ fedâ olsun canum
‘Işk içinde ilerü key hâm-ıduñ Şimdi hâs olduñ ilerü ‘âm-ıduñ
Şeyh tersâ oldugın çün bildiler
32
Kamu tersâlar dahı dirildiler
Deyr içinde şeyhi vaftîz itdiler Bir Müsülmânı bir iblîs itdiler
Küfr odıyla göñlini tagladılar Bilini zünnâr-ıla bagladılar
Şeyh çün zünnârı bagladı bile Küfri meşhûr oldı şehre vü ile
Hırkasın yandurdı vü dînin kodı Mushaf’ın dahı köyindürdi odı
‘İlm-i dünyâ hîç dâd eylemedi Ka‘be’den bir zerre yâd eylemedi
Kız-ıla esrük oglan pîr olur Hamr içene küfr ü îmân bir olur
Ne bile kim yazla şarda kışladı Dükelin ümmü’l-habâyis işledi
Bunça yıldan soñra bir fâzıl imâm Büt-perest oldı zihî bîgâne dâm
Şeyh eydür ol kıza kim iy nigâr Ne ki didüñ işledüm dahı ne var
Hamrı içdüm büt-perest oldı adum Bagladum zünnâr u mest oldı adum
Elli yillik tâ‘atum vardı yile ‘Işk u küfrüm neye ire kim bile
‘Işk bu elden çok itdi vü ide Ka‘be’den çok şahsı deyre ilede
Anı kim ‘ışk eyledi ben bî-dile Kangı delü eylemişdür ‘âkile
Dînüm iletdi vü yakdı cânumı Küfre irgürdi kamu îmânumı
‘Işk çün aslan gibi gurruş kıla Dilkü gibi heybetinden ‘akl öle
Ko bu şehdi bir nefes şekker yigil Benüm-ile bir olur mısın digil
33
Her ne kim senüñ-içün işlemişem Dükelin vasluñ-ıçun eylemişem
Vasluña irmek dilerem iy sanem Tap vücûdum oldı hicrüñde ‘adem
Ol nigâr eydür ki iy pîr-i hakîr Baña çok kalıñ gerekdür sen fakîr
Altun akça çok gerek iy bî-haber Kılmaya ‘ışk altun akçasuz eser
Yohsul-ısañ altun akçañ yog-ısa Mâl u mülküñ az u fakruñ çog-ısa
Ben saña azuk virem dur git girü ‘Işkı kogıl sabrı dutgıl ilerü
Şeyh eydür iy şeh-i serv-i revân Karşuña şûrîde-dil âşüfte-cân
Togru kişi hergiz egri satmaya ‘Ahdini böyle başa iletmeye
Ol zamânda kim esîr oldum saña Dîn ü dünyâyı koyup geldüm saña
Sen dahı böyle baña ‘âk olmagıl Çüftüm ol Meryem gibi tâk olmagıl
Kamudan kesüp irişeli saña Hep yaranlar müdde‘î oldı baña
Sen bu elden bunlar ile n’ideyim Bî-dil ü bî-yâr kança gideyim
Senüñ-ile dûzaha kim ireler Yig ola kim sensüz uçmak vireler
Ol sanem gördi ki şeyh erdür dürüst Kavli muhkemdür degül ‘ahdinde süst
Eydür imdi kaluñuma iy imâm Hûkbânlık kıl baña bir yıl tamâm
Kim olınçak üç yüz altmış gün yıla İkimüz ‘ömri geçürevüz bile
Şeyh eydür ne dir-iseñ işleyem Ne işe buyurur-ısañ başlayam
34
Şeyh yâri emrine fermân kılur Yârine âsî olan ‘isyân kılur
Pîr-i Ka‘be Şeyh-i sadr-ı rûzigâr Bir yıl eyler hûkbânlık ihtiyâr
‘Işk anı çün bir deve gibi yider Yazılarda yâr-ıçun toñuz güder
Sen getürmegil meniyyet kim bu hâl Aña düşdi vü saña ola muhâl
Kim nihâdın görür-ise üstüvâr Niçe hûk anda bula vü niçe mâr
Ten tagından çün temâşâ idesin Çok toñuzlar yazularda güdesin
Sen sanursın dünyada iy hîç kes Kim bu iş ol şeyhe irişdidi bes
Gelür-iseñ togrulug-ıla yola Her biri içinde yüz biñ hûk ola
Sen kadem bu yola ur iy nâm-dâr Kim göresin Ka‘be vü büt sad hezâr
‘Âkıbet ol şeyh, çün Tersâ olur Halkuñ arasında söz gavgâ olur
Hem-nişînler kamusı hayrân kalur Dükelinüñ derdi bî-dermân olur
İstemezler dünyada ‘âr olmagı Terk iderler şeyh-ile yâr olmagı
Kamu hem-sohbatlıgından kaçdılar Gözlerinden kanlu yaşı saçdılar REFTEN-İ ASHÂB BE-SÛY-I KA‘BE VE ‘ARZA-İ AHVÂL-İ ŞEYH-RÂ PÎŞ-İ ÂN MÜRÎD Kİ ÂN VAKT DER SEFER BÛD
Var-ıdı ol ortada bir yâr-i çüst Geldi şeyhe eydür iy ‘ahdinde süst
Giderüz biz Ka‘beye fermân nedür
35
Bilmedük kim derdüñe dermân nedür
Eydür-iseñ kamu tersâ olalum Sençileyin halka rüsvâ olalum
Yaluñuz komayalum bunda seni Soñra sen terk itdüñüz dime beni
Yâ seni çün böyle biz görmeyevüz Gidevüz kim bunda biz durmayavuz
Ka‘be dapa varavuz oturavuz Ellerümüz Hazret’e götürevüz
Dilümüzi ‘özr ile bileyevüz Şeyhümüzi Tañrı’dan dileyevüz
Şeyh eydür ben giriftâr olmışam Kamu yâranlardan agyâr olmışam
Siz ne kim diler-iseñüz idüñüz Kançaru gider-iseñüz gidüñüz
Şimdi kamu dünyadan iy nâm-dâr Deyr baña yir ü tersâ-beççe yâr
Düşicegez size bir müşkil ‘azîm Anı ben hall ider-idüm iy hakîm
Kimse benüm müşkilümi bilmeye Bil kim Eflâtûn anı hall kılmaya
Gidüñüz işüñüze iy ehl-i dil Bundan artuk beni kılmañuz hacil
Kimse benden sorar-ısa iy refîk Kim ne oda yandı ol pîr-i tarîk
Şimdi su anuñ başından aşdı diñ Ejdehâlar kursagına düşdi diñ
Hîç kâfir virmeye hergiz rızâ Anı kim ol şeyhe eyledi kazâ
Dînini virmiş-durur Tersâlıga ‘Aklı degşürmiş-durur rüsvâlıga
Bir büt îmânını yagma eyledi Saçı küfri anı Tersâ eyledi
36
Kimse bize serzeniş eyler-ise Hakkumuzda pîş ü kem söyler-ise
Eydüñüz bu yolda bunuñ gibi hâl Çok düşe sen sanma bu hâli muhâl
‘Ucb süknâsında sâkin olmagıl Beni gör sen dahı îmin olmagıl
Bunı dir ü yüz bulardan döndürür Toñuzını yazı dapa göndürür
Bakmaz anlara vü hışm idüp gider Taglara varur u toñuzlar güder
Hem-nişînler gördiler bu hâleti Hasret-ile agladılar key katı
Ka‘be’den yaña gönildiler girü Kim göreler kim ne gelür ilerü
Halk udından izlerin azıtdılar Degmesi bir köşede yir dutdılar
Kim ‘aceb şeyhe ne geldi ilerü Anda vü bunlar neye geldi girü PÜRSÎDEN-İ ÂN MÜRÎD-İ SÂDIK Kİ ÂN VAKT HÂZIR NE-BÛD AHVÂL-İ ŞEYH-RÂ
Ka‘be’de var-ıdı şeyhüñ bir mürîd Kamudan ‘âlî vü sıdkı key mezîd
Yavlak ehl-i ‘ilm ü sâhib-câh-ıdı Degme işden dünyada âgâh-ıdı
Düşicek Rûm iline şeyhe sefer Ol mürîd anda degül-idi meger
Sordı yâranlarına ahvâlini Eytdiler şeyhüñ dükeli hâlini
Kim kazâ ne od bırakdı cânına Yâ kader ne eyledi îmânına
Niçe vardı Ka‘be’den Rûm iline Bagladı zünnârı anda biline
37
İrdi takdîr âfeti tedbîrine Düşdi bir tersâ-beçe zincîrine
Kamu rahtın ‘ışk yagma eyledi Saçı küfri anı Tersâ eyledi
İşi yokdur şimdi kâl u hâl-ıla ‘Işkı oynar şimdi zülf ü hâl-ıla
Şimdi sorma şeyhi kim anda n’ider Rûm ilinde şimdi ol toñuz güder
Şimdi gören şeyhümüzi iy ‘azîz Kılmaya yüz yılgı Tersâdan temîz
Çün mürîd işitdi şeyhüñ hâlini Bildi nite oldugın ahvâlini
Döndi yârânlara eydür ol ulu Kim i ‘avratdan bu yolda siz alu
Şeyh ile siz yâr olmışmıssañuz Erlig-ile yola gelmişmisseñüz
Baglayıçak şeyh zünnârı bile Baglamak gerek-idi kamu bile
Ol deñizde yutdı şeyhi çün neheng Korkudan sizi kaçurdı nâm u neng
‘Âşık olan dünyada bednâm olur Kim eyü ad ister-ise hâm olur
Yâr eger olur-ısa kâfir dahı Yâr olgıl yâra vü yalvar dahı
Çün kişi râhatda hemdem yâr ola Renc vaktında niçün agyâr ola
Kamuñuz Tersâ niçün olmaduñuz Şeyh-ile vü hidmetin kılmaduñuz
Sanmañuz kim yâr muvâfıklıg-ıdı Kim bu iş ‘ayn-ı münâfıklıg-ıdı
Eytdiler yavlak çok eytdük biz aña Kim niçe ilerü gellüm biz saña
Halk içinde mest ü rüsvâ olalum
38
Sençileyin kamu Tersâ olalum
Sohbetüñ hakkını terk itmeyelüm Yaluñuz seni koyup gitmeyelüm
Senüñ-içün dînümüzi koyalum Dükeli âyînümüzi koyalum
Sözümüzüñ gavrına çün irdi şeyh Maslahat gitmegümüzi gördi şeyh
Çün kadem urdı ki gire oynına Gördi kim kayd olısaruz boynına
Bildi kim bizden meded bulmayısar Hâli anuñ hâsıla gelmeyiser
Bizi gönderdi ki yaluñuz kala Ne diler-ise utanmadın kıla
Ol mürîd eydür siz anuñ kapusın Dutmag-ıdı iş ü kılmak tapusın
Dün ü gün yalvarmak aña kim hakîm Hazretinde sagala-y-ıdı sakîm
Hazrete vara-y-ıduñuz kamuñuz Hakk’a yalvara-y-ıduñuz kamuñuz
Mu‘tekif bir köşede oturıcak Zârı-y-ıla el aña götüricak
‘Özr-ile dilüñüzi bileyıcak Şeyhüñüzi Tañrı’dan dileyicak
Hak ta‘âlâ zâruñuz göre-y-idi Şeyhüñüzi size irüre-y-idi
Şeyhi koyup gitdügüñüz sehl ola Hak kapusından giden nâ-ehl ola
Çün mürîd ashâba söyler böyle dil Dükeli ashâbı kalurlar hacîl
Eydür imdi bu hacâletden size Ne ziyân u yâ ne assı var bize ÂMEDEN-İ ÂN MÜRÎD VE ASHÂB BÂZ BE-CÂNİB-İ RÛM
39
Devemüzi her birümüz yidelüm Gelüñüz kim yine Rûm’a gidelüm
Mu‘tekif bir gûşede oturalum Ellerümüz gök dapa götürelüm
Dilümüzi ‘özr-ile bileyelüm Şeyhümüzi Tañrı’dan dileyelüm
Girü kamu Rûm iline geldiler Hak kapusında mücâvir oldılar
Çok tazarru‘ kıldılar feryâd-ıla Kim kaçan rahmet irişe dâd-ıla
Kırk gün anda dün ü gün oturdılar Ellerini Hazrete götürdiler
Eyle zârî kıldılar kim yir ü gög Ol figândan agladı vü kodı ög
Topraga göz yaşlarını kardılar Bir maġârada çile çıkardılar
Çün tamâm oldı bularuñ çillesi İrdi İblîsüñ ucına hîlesi
Ol mürîdüñ kim figânı irişür Bir okı bir gün nişâna irişür
Derdinüñ irer devâsı ‘âkıbet Müstecâb olur du‘âsı ‘âkıbet
Düşde görür Mustafâ’yı kim gelür Yüzünüñ ‘aksi gözüñ nûrın alur
Emr ü nehyi ‘âlemüñ pîrâyesi Kavl ü fi‘lüñ âdemüñ sermâyesi
Ol mürîd ayagına düşer anuñ Kim cihândan gitmesün sâyeñ senüñ
Şeyhümüz gümrâh olmışdur yolın Göster aña kim bile sagdan solın
Mustafâ eydür aña kim iy pâk-bâz Cümle ashâb ortasında serfirâz
Şeyh ile Tañrı arasında meger
40
Bir küdûret var-ıdı key mu‘teber
Ol küdûret şol kadar ihdâd-ıla Aradan gitdi vü az bîdâd-ıla
Himmetüñ kendü işini işledi Tañrı şeyhe suçını bagışladı
Şimdi şeyhüñ derdine irdi devâ Ol küdûret gitdi vü geldi safâ
Biz şefâ‘at eyledük Tañrı kerîm Kim selâmatlıga irdi ol sakîm
Şimdi ay indi vü çıkdı âfitâb Küfr ü ‘isyân gitdi vü geldi savâb
Ne ki şeytân dünyada vîrân kılur Tevbe bir sâ‘atda âbâdan kılur
Uykudan uyandı vü âh eyledi Ol mürîde cem‘i âgâh eyledi
Çok beşâret virdi vü girdi yola Tapusında kamu yârânlar bile
İrdiler ü gördiler bir arada Şeyhi kim toñuz güder bir derede
İlla yavlak hâlete düşmiş ‘azîm Kamu suçını bagışlamış Kerîm
Hem başından yire bürgüsin komış Hem toñuzları salıvirdüm dimiş
Oda yakmış kâfir olmak tonını Pâre pâre eylemiş pîlûnını
Gözlerinden kan akıtmış yaş-ıla Hem sımış nâkûsını bir taş-ıla
Hem çelîpâsın bırakmış yabana Kesedurur şeyh zünnârın yana
Dîne degşürmiş yene tersâlıgı ‘İzze irürmiş girü rüsvâlıgı
Gördi yârânlarını kim çıkdılar Dîn-ile şeytân tılısmın yakdılar
41
Haclet-ile şermsâr oldı ‘azîm Hasret-ile cenneti kıldı cahîm
Na‘ra urdı mest düşdi ortaya Şûrişiyle dökdi tagı dereye
Eyle zârılıg-ıla zâr agladı Kim felekler hâtırını tagladı
Hikmet ü Kur’ân tefsîr ü haber Gitmiş-idi hâtırından ser-be-ser
Girü geldi kamu şeyhüñ yâdına İrdi Deyyân dîninüñ feryâdına
Degme yârı çün görür bu nûrı çok Kendüzini çün görür kim nûrı yok
Niçeme kim küfri dînden fark olur İlla hacletden arakdan gark olur
Şâdılıgı menzilini gam dutar Hayfa geçmiş ‘ömr-içün mâtem dutar
Çün görürler şeyhi zâr u dil-figâr Şâdi vü gam arasında bî-karâr
Çün utandugın bulardan bildiler Kamu yârânlar katına geldiler
Cem‘-ile insâfa durdılar kamu Cânların şükrâne virdiler kamu
Eytdiler şeyhe ki iy dîn ulusı Resm üstâdı âyin ulusı
Şimdiden girü saña gam hôş degül Bu ‘arûsîlerde mâtem hôş degül
Vasl geldi gitdi hicrân yirine Küfr gitdi geldi îmân yirine
Çün şefâ‘at eyledi Hak’dan Resûl Kim girü îmân seni kıldı kabûl
Sen hakîkat bil ki yüz ‘âlem günâh Mahv ola çün kim kıla ‘âsi bir âh
Rûm ilinde büt-perest olan girü Hak-perest olmaga geldi ilerü
42
Gusl kıldı şeyh ü girdi hırkaya İy ‘acab bu kamu hayr u şer neye
Tevbe suyı hışm odın söyündürür Rahtını yazuklaruñ köyündürür
Her ne sa‘y-ıla kim anda itdiler Ol aradan şeyhi alup gitdiler
Şeyhi yola geldügin çün bildiler ‘Âkıbet yol ‘azmini çün kıldılar
Ol gice tersâ kızı düşde görür Bir güneşi kim kenârına girür
Söyler aña ol güneş kim ragbet it Şeyh gitdi sen dahı ardınca git
Mezhebin dut dînine inan anuñ Kim ola rûşen kamu cânuñ tenüñ
Ol senüñ dînüñe girdi bî-mecâz Sen hakîkat dînden olma bî-niyâz
Yoldan eyletdüñ gir anuñ yolına Yoldaş ol çünkim yola geldi yene
Dünyada dînüñ kemâlüñ olısar Âhiretde ol helâlüñ olısar REFTEN-İ DUHTER-İ TERSÂ BERÂY-I ÎMÂN ÂVERDEN DER PEY-İ ŞEYH
Çün uyanur uykudan kız hûb u hôş Göñli içinden virür nûr ol güneş
Od içinde göñli mum gibi yanar Gözlerinden yaş yirine kan iner
İrdi bir hâle ki hemdem bulmadı Yidi bir zahmı ki merhem bulmadı
Sabrı gitdi vü karârı kalmadı Hîç işinde ihtiyârı kalmadı
Bî-dil ü âşüfte vü rüsvâ olur ‘Âşık-ı şûrîde vü şeydâ olur
43
Ne cefâ kim şeyhe ol kıldı, girü Birisine biñ cezâ buldı girü
Añsuzın bir derde ogradı ‘aceb Eyledi ol derde dermânın taleb
Şeyh dînine ‘aceb sâdık olur Nâgehân ma‘şûk-iken ‘âşık olur
Yalın ayak baş açuk girür yola Kim ‘aceb şeyhi girü kanda bula
Ol kamu kibr ü delâl u gunc u nâz Gitdi vü kaldı kıza mûnis niyâz
‘Işkı yilinden çırâgı söyinür Nâzük endâmı güneşden köyinür
Ol ki yüz göstermez-idi gözlere ‘Anberîn saçı bulaşur tozlara
Yolı bilmez vâlih ü hayrân gezer Tagda taşda zâr u sergerdân gezer
Girü şeyhe gösterür düşde Çalab Kim girü dön, ol kızı kılgıl taleb
Çün peşîmân oldı vü geldi yola Şimdi anı istemeñ vâcib ola
Çün bizüm dînümüze ŝâdık-durur Şimdi sen ma‘şûk ol ‘âşık-durur
Uykudan şeyh öyle bî-hôd uyanur Kim gören ol şeyhi bir şeydâ sanur
Geldüği yola girür dahı gider Gör kim ol ashâbı herbiri n'ider
Şeyhüñ ardına düşerler kamusı Hem yöresine üşerler kamusı
Şeyhe eydürler dükeli yalvaru Kim yolumuzdan neye döndüñ girü
Ögüñe düşdi meger ol dilsitân Pîle yâd oldı girü Hindûsitân
Kendüzüñi girü tersâ kılmagıl
44
Halk içinde bizi rüsvâ kılmagıl
Güç ile bulduk senüñ dermânuñı Küfre degşürme girü îmânuñı
Şeyh çün sözlerini gûş eyledi Düşde gördügin bulara söyledi
Çün bular ol hâleti işitdiler Dükeli şeyh-ile bile gittiler
Gördiler kim ol kız ırakdan gelür Nâle vü feryâd u zârîler kılur
Hâm-iken çün ‘ışk odından ol bişer Yalvarur şeyhüñ ayagına düşer
Eydür iy şeyh-i cihân u ehl-i dil Senden el-hak yavlak oldum ben hacil
Bilmedin saña cefâlar eyledüm Hem delim bîhûde sözler söyledüm
Ben anı kıldum ki benden yaraşur Sen anı kılgıl ki senden yaraşur
Ben delim itdüm saña kıldum cefâ Ol cefâya sen kerîm eyle vefâ
Derdüme lutf eyle dermân ‘arza kıl Küfri kodum baña îmân ‘arza kıl
Şeyhe düşde gördügin şerh eyledi Ol güneş kim düşde aña söyledi
Kim seni şeyhe helâl eylemişüz İkiñüz hicrin visâl eylemişüz
Şeyh eydür hôd suçuñ bagışlayam Degme cevrüñe yüz eylük işleyem
İlla seni almaġa kuvvet kanı ‘Ömr sürmege bile müddet kanı
Çün günüm taġ başına irdi benüm Sen hilâl-ıla ne bedr ola canum
Koca hergiz inana mı güçine Çünki ‘ömri irmiş ola uçına
45
Kuvvetüm yok çün hakuñdan çıkmaġa Şehvet-ile ‘akl evini yıkmaġa
Sen meger kim dutmaduñ benden melâl Âhirette olasın baña helâl
Ol kız eydür sen du‘â kıl kim benüm Kabz ide Tañrı ileyüñde canum
Kim cihânda ayruġı çün almayam Âhiretde senden ayru kalmayam
Baña çünkim olmadı senden visâl Hâşa kim ayruk kişi ola helâl
Dünyada ko ileyüñde öleyim Âhiretde girü seni bulayım
Bikr öleyim ko hayâtum kalmasun Senden artuk beni kimse almasun
Şeyh çün eyler du‘â kim kız öle Kamu yârânlar âmîn dirler bile
Şeyh ileyinde şehâdet getürür Şeyh anı bir dem dizinde yaturur
Tañrı Tersâ kızına îmân virür Secde eyler Tañrı'ya vü cân virür
Şeyh ü yârânlar kamu ol hasrete Agladılar ol ‘acâyib hâlete
Dükeli bile namâzın kıldılar Bî-vefâlıgın cihânuñ bildiler
Kamu hâlin çünki tertîb itdiler Gûra kodılar anı vü gitdiler
Aldı mevt anuñ hayâtını dahı Yazdı çarh anuñ berâtını dahı
Bî-muhâbâ dehr-i mekkâr âdemî Bî-vefâ dünyâ vü gaddâr âdemî
Çün bu sırrı asl kavmi bildiler Yitmiş ev kamu Müsülmân oldılar
Bir Müsülmân kâfir oldı bir zamân Kim ola bir kız Müsülmân nâgehân
46
Gûrınuñ üstine nûr indi ‘azîm Kim bu kıza rahmet eyledi Kerîm
Ança rahmet ol hazâyinde ola Kim bize vü kamuya rahmet kıla
Bir kişi bu dâsitânı eylemiş İlla lafzın key çöpürdek söylemiş
Eski bizden hûriye ton eylemiş Bir keçeden aya pîlven eylemiş
Vezn-içün lafzuñ gidermiş harfini Artuk eksük söylemiş söz sarfını
Şimdi Gülşehrî geyürdi bu aya Lefgerî tonlar ki benzetdi baya
‘Anber-ile saçın ördi sünbülüñ Göñlegin atlasdan eyledi gülüñ
Söz hurûfın artuk eksük kılmadı ‘Âlim añladı vü câhil bilmedi
Tañrı’nuñ kudretlerin yâd eyledi Mustafâ'nuñ cânını şâd eyledi
Böyle rengîn böyle datlu böyle ter Husrev ü Şîrîn sözi oldı meger ÂMEDEN-İ TÛTÎ PÎŞ-İ HÜDHÜD DERMİYÂN-I MURGÂN VE ‘ÖZR ÂVERDENEŞ
Geldi tûtî ortaya şekker saça Sözlerinden dürler ü gevher saça
Agzı tolu şekker ü tonı yeşil Saru ayagı vü minkârı kızıl
Dir benem kim söylerem şekker gibi Sebz-pûşam Hızr peygamber gibi
Çünki Hızr oldum baña uçmak gerek Varuban Âb-ı hayât içmek gerek
Âb-ı hayvân istemedin bes n’ide Hızr kim bâkî kala bu dünyede
47
Ben şeker yirem kim uçam sâz-ıla Perdelerde söyleyem âvâz-ıla
Çün Sipâhân'dan Hicâz'a irişem Bunça dürlü savt u sâza irişem
Çün Rehâvî'den ‘Irak'a yüz dutam Zühre'nüñ çengini avc-ıla utam
Degme kez ‘Attâr kim Rum'a gele Bir dükândan şekkeri satun ala
Baña her nâ-ehl her bir hîç-kes Hayf ola kim eyleye demür kafas
Bu yola varan kişiler tîz ölür Âb-ı hayvânı içen bâkî kalur
Neye bunça dünyada tîz ölelüm Bir iki yıl ko bizi dirilelüm
Ölüm içinde ola naks u zevâl Dirlig-ile âdemî bula kemâl
Hiddet ehli ihtimâle irmeye Tîz ölen kişi kemâle irmeye
Puhteler dirlig-ile devlet bulur Hâm olur ol kim yigitlikde ölür
Nevbahârı görmeden bülbül gibi Öldürürsin sen bizi bir gül gibi
Ben ki Mısr'uñ kârvânın urmışam Dünyada şekker dükânın kurmışam
Ben şeker karışdurur-ısam güle Mısr'a degin Rûm ili şekker tola
Böyle ter dîbâce vü datlu şeker Husrev ü Şîrin sözi ola meger
Degme kez ‘Attâr kim Rûm'a gele Şekkeri benüm dükânumdan ala
Degme dürr-içün güherden eyleyem Mantıku't-tayr’ı şekerden eyleyem
Kûh-ı Kâf'a girü sîmurg uçsa yig Tûtiye Âb-ı hayâtı içse yig
48
CEVÂB DÂDEN-İ HÜDHÜD TÛTÎ-RÂ BE-HİKMET Ü ‘İLM-İ DEKÂYIK
Hüdhüd eydür ġarra olmaġıl aña Kim Hümâ dirler bu dünyâda saña
Hüdhüd eydür garrasın kendüzüñe Anuñ-ıçun sevinürsin sözüñe
Zehr içe er kim şeker sözler diye Tıfl ola kim dem-be-dem şekker yiye
Tûtinüñ hôd dâsitânı çok-durur İlla hîç lafzında ma‘nî yok-durur
Herze sözler-ile dilini biler Âdemîleri gün uzun yüpiler
Çün sözüñ bî-tu‘m reng ü bû-durur Ne şeker kim yir-iseñ agu-durur
Ehl-i dil dünyâ-y-ıla barışmaya Dîn ile dünyâ bile karışmaya
Eyle dut kim dünyaya hôd gelmedüñ Pâdişâhuñdan henûz ayrılmaduñ
Niçe bu dünyâda bâkî kalasın Kendü sultânuñdan ayru olasın
Bî-vefâ erden vefâ istemegil Fâni ‘âlemden bekâ istemegil
Âb-ı hayvân isteme dirlig-üçün Asluña kavışıgör birlig-üçün
Her kim ol dîv olmadın merdüm-durur Dirlik adsuz kişiye ölüm-durur
Dünyada yüz yıl eger uçar-iseñ Âb-ı hayvân suyını içer-isen
‘Âkıbet çün ölmege inanasın Dirligi Gülşehri'den ögrenesin
Bu mukayyed zâtuñı terk idegör Dahı mutlak zât-ıla var hôş otur
49
Anuñ-ıla bâki olġıl iy delü Külli şey'in hâlik illâ vechehu(28/88)
Bu mesel kim ‘ışk mülk ü mâlıdur Hızr-ıla ol bir velî ahvâlıdur DÂSTÂN-I HIZR VE ÂN VELÎ Kİ HIZR-RÂ BE-REFÎKÎ KABÛL NE-KERD
Hızr bir yolda sataşdı bir ere Kim gider bir yolda ol er bir şara
Gördi kim ol er erenlerden-durur Bildi kim Hakk’a irenlerden-durur
Ol ki Deyyân sırrına dânâ-y-ıdı Çehresinde gün gibi peydâ-y-ıdı
Çün selâm virdi vü kıldı ihtirâm Hızr eydür ol ere kim iy imâm
Bir iki gün bile sohbet kılalum Degme sözüñ hadd ü resmin bilelüm
Yöreden nâ-mahremi koruyalum Biribirümüz-ile yorıyalum
Ol er eydür sen hezârân cehd ide Dirligüñ çok olmag-ıçun dünyede
Zulmete düşdüñ nere kim geçesin Âb-ı hayvân çeşmesinden içesin
Dünya görmek terkini kılmayasın Haşr günine degin ölmeyesin
Ben dilerem kim aña cânum virem Dirligümi ölümüme degşürem
Dünyaya hîç istemezem kim bakam ‘Ömr bünyâdın dilerem kim yıkam
Bulsa-y-ıdum işbu dem öle-y-idüm Andan ayru ben niçün ola-y-ıdum
Ölmek ansuz diri olmakdan delim Yig-durur yüz ‘illet ile iy hakîm
50
Çün dilemezsin ki hergiz ölesin Sen kaçan benüm harîfüm olasın
Hızr-ısañ sen dünyada iy nâmdâr Ben Muhhammed yolın itdüm ihtiyâr
Var Muhammed ümmetinde âdemî Kim anuñ Hızr olımaya hemdemi
Dünya dirligi gerek-ise saña Ansuz olmah yig dirilmekdin baña
Her kim ansuz diri kala ‘âkıbet Dirlige irmeden öle ‘âkıbet
Var kişi bu dünyada yol bulmaga Kim begenmez Hızr’ı yoldaş olmaga
Anda kim Bûlkâsım u Kur'ân ola Hızr u Mûsâ vâlih ü hayrân ola
Ahmed-ile revnaka geldi cihân Ayrugından bir kelîsâ var nişân
İlerürek öl ölümden bir zamân Diri kal Gülşehri gibi câvidân ÂMEDEN-İ TÂVÛS PÎŞ-İ HÜDHÜD VE ‘ÖZR ÂVERDENEŞ DER MİYÂN-I MURGÂN
Geldi tâvus ortaya yüz nâz-ıla Girdi söze ‘izzet ü i‘zâz-ıla
Kim dilümi ‘özr-ile göñlüm biler Tañrı'dan firdevs uçmagın diler
Bir zamân uçmak kapuçısı-y-ıdum Uçmaguñ bir key tapuçısı-y-ıdum
Nâgeh uçmakdan beni bir hâl-ıla Sürdürür İblîs yüz biñ al-ıla
Gerek uçmakdan çıkan key dürişe Tâ meger kim girü andan irişe
Her işe kim ulular başladılar Dükelin uçmag-ıçun işlediler
Uçmaga iriçegin ayruk baña
51
Hâcet olmaz iktidâ kılmak saña
Tâvus agı nite sîmurgı dutar Tâvusa uçmaga irdügi yiter
Her ne yoldan eyler-ise ülfeti Tâvusuñ sîmurga yokdur nisbeti
Uçmag-ıçun her yola varmak gerek Uçmaga iriçegin durmak gerek
Hûr-ıla aldamaya kimse bizi Yârumuzuñ uçmaga beñzer yüzi CEVÂB DÂDEN-İ HÜDHÜD TÂVUS-RÂ
Hüdhüd eydür eyle dut kim gidesin Cennete sultânsuz anda n'idesin
Pâdişâhı istegil sen görmege Yohsa ev çok bulasın oturmaga
Güneşe irişene kul ola ay Şâhı bulana tufeyl ola saray
Konuga hoşdur sarây-ı zer-nigâr Biz ev issin isterüz iy nâm-dâr
‘Âşıkı ma‘şûk-ıla seyrânda bil Kanda kim yâr-ısa bizi anda bil
Uluları mahdum-ı sultân sana Nakş-ı dîvâra meger tıfl aldana
Olmayıçak Hak civarında mukîm Yig ola tamu bil uçmakdan delim
Bize yâri gösterüñ kim görelüm Çehresin ü yâ nişânın virelüm
Kılduñ-ısa huldı hızlandan temiz Var anuñ gökçek yüzin gör iy ‘azîz
Halk evi yâ bâg u yâ eyvân-durur Sâhibi Gülşehri'nüñ sultân-durur
Size eyvân u bize sultân gerek ‘Âma lokma ‘ârife Lokmân gerek
52
MESEL DÂSTÂN-I BEHİŞTİYÂN Kİ BÎ-HİSÂB U KİTÂB U İCÂZET RIDVÂN DER BEHİŞT DER ÂMEDE
Tañrı adı sözümüzi añladur Halka vü ma‘nîlerini tañladur
Çün Resûl'e biz viribirüz selâm Nazma irür yüz kelâm u biñ nizâm
Dünyayı ol yig ki terk eyleyevüz Âhiret bâzârını söyleyevüz
Eydelüm âzâd erenler sözini Şekkere karışduruban tuzını
Haşr güninde ki hakdur olısar Her biri işledügini bulısar
Bir cemâ‘at uçmak içinde revân Gezer-iken degme bir yaña devân
Gördi Rıdvân bunları kim her biri Âdemîdür taşradan gelmiş çeri
Yüzlerinüñ pertevi ‘arşa irer Her biri bir agaç almasın direr
Her biri bir âdemî kim yüz perî Olmaga lâyık bularuñ çâkeri
Ol biri kevser suyın buña saçar Bu varur tesnîm havzından içer
Birisi hamr ırmaġı câmın dutar Biri süd ırmagını bala katar
Biri su ırmagına girür yüzer Selsebîlüñ çeşmesi havzın düzer
Ol birisinüñ harîfi anda hûr Bu birisine şarâb olmış tahûr
Ol biri güreş dutar gılmân-ıla Ol biri işret ider vildân-ıla
Hûriler hayrân bularuñ yüzine Çarh vâlih bunlaruñ ılduzına
53
Uçmak ehli bunlaruñ peyrevleri Tûba agacı dibinde evleri
Çün girür Rıdvân ki yüz biñ sâz-ıla Bunlar uçmakda yörürler nâz-ıla
Eydür iş bunlar ‘aceb çün irdiler Uçmaga kangı kapudan girdiler
Kapuçı benem buları görmedüm Bir kapudan bunlara yol virmedüm
Kangı yoldan bunlar irmiş olalar İy ‘aceb bunda vü girmiş olalar
Eytdi iy uçmakda gezen kişiler Kim güneş gibi yüzüñüz ışılar
Kangı kapudan girüben geldüñüz Uçmaga vü ni‘metini bulduñuz
Bunlar eydür biz kapu ne görmedük Kapu yolından behişte girmedük
Eydür âhir kapuçı Rıdvân sizi Gördi vü yol virdi size kendüzi
Bunlar eydür biz kapuçı görmedük Bunda Rıdvân hükmi-y-ile girmedük
Eydür âhir cân alıçı cânuñuz Alıcak getürdüñüz îmânuñuz
Bunlar eydür cân alıçı almadı Cânumuzı vü katına gelmedi
Eydür âhir dünyâdan çün gitdüñüz Gûr içinde ölüben çok yatduñuz
Bunlar eydür biz ölüm ne görmedük Ölüben sinüñ içine girmedük
Eydür âhir Münkir’i çün gördüñüz Hem Nekîrîn’üñ cevabın virdüñüz
Bunlar eydür biz Nekîr'e irmedük Münkir'üñ dahı yüzini görmedük
Eydür âhir daşra mahşer günini Görüben işitdüñüz sûr ünini
54
Bunlar eydür mahşeri biz bilmezüz Bunda sûr ünin işidüp gelmezüz
Eydür âhir çün sırâtı geçdüñüz Tamuyı görüp behişte kaçduñuz
Bunlar eydür biz sırâta irmedük Tamu var mı yok mı hergiz görmedük
Eydür âhir tartıluban geldüñüz Hem terâzûda vü cennet bulduñuz
Bunlar eydür biz terâzû görmedük Dartılup uçmak içine girmedük
Eydür âhir çün hisâbı virdüñüz Uçmaga andan gelüben girdüñüz
Çün dürüst oldı hisâbuñuz tamâm Andan oldı yirüñüz dârü’s-selâm
Bunlar eydür kimsene bizden hisâb Sormadı vü ne su’âl u ne cevâb
Eydür âhir işüñüz çün sag-ıdı Nâmeñüz sag elüñüzde agıdı
Bunlar eydür nâmeyi biz n'iderüz Nâmeler yazan katına giderüz
Çün görür Rıdvân ki bunlaruñ dili Bir söz eydür ki hal olmaz müşkili
Eydür âhir işüñüz nite-y-idi Bunda gelmekden sebeb bes ne-y-idi
Bunlar eydür dünyada yörür-iken Yaramazı yöreden korur iken
Nâgehân her birümüz añdı anı Renc ü sayru kıldı vü soldı teni
Döşegi içinde çün yumdı gözin Açıcak uçmakda buldı kendüzin
Bî-su'âl u bî-cevâb u bî-hisâb Bî-kitab u bî-‘anâ vü bî-‘itâb
İşbu kamusın ki sorarsın bize
55
Görmedük irişdük işbunda size
Eydür âhir ne ‘amel işler-idüñ Dünyada vü ne söze başlar-ıduñ
Kim size bu menzilet bagışladı Hak ta‘âla vü bu lutfı işledi
Dünyada peygamberüñüz kim idi Hak yolında rehberüñüz kim idi
Yâr-ıla bâzârumuz mihr ü vefâ Dünyada peygamberümüz Mustafâ
Anda kim yalan kılurlar hıdmeti Biz dahı gerçek Muhammed ümmeti
Dilemez-idük ki bizi ögeler Hoş gelür-idi ki bize sögeler
Kimse bizi göze getürmez-idi Sözümüze i‘tibâr itmez-idi
Ol kadar eskimiş-idi tonumuz Kim buçuk pul degmez-idi onumuz
Kimse bardakdan bize su virmege Yigrenürdi yüzümüzi görmege
Olmadı hîç anuñ-ıçun âhumuz Kim yog-ıdı halk içinde kâhumuz
Kim bizi dögsedi yüz gam yir-idük Hak bizi dögen elinde dir-idük
Bizden ol işlerde kim sorduñ-ıdı Konşılar cümleçügi hoşnûd-ıdı
Ne ‘amel kılup bu kadra irdüñüz Kankı safdan işbu sadra irdüñüz
Bunlar eydür bizde belli bir ‘amel Yog-ıdı kim bulayıduk bir mahal
İlla yavlak hulkumuz eyü idi Hak yolında kavlumuz togru idi
Kendümüze her ne kim diler idük Halka dahı eyle duş biler-idük
56
Her ne kim kendüye inanur-ıduk Ayruga dahı anı sanur-ıduk
Kimsenüñ mâlına kasd eylemedük ‘Ömrümüzde bir yalan söylemedük
Kimsenenüñ gaybetini dimedük Kardaşumuzuñ etini yimedük
Dükeline i‘tikâdumuz dürüst Var-ıdı vü kendü hakkumuzda süst
Tañrı'nuñ halkı cihânda çog-ıdı İlla hîç bizden alurak yog-ıdı
Dükelinden biz aluyuz dir-idük Dünyada vü ot kökini yir-idük
Âhiretde kamudan yig eyledi Hak bizi vü cennetinde toyladı
N’iderüz biz cenneti gülzâr-ıla Bize Deyyân’ı gerek dîdâr-ıla
Çün bizüm maksûdumuz sultân-durur Cennet ansuz bize bir zindân-durur
Çün aña irdük ne cennet ne sırât Deve kaçan geçe fî-semmi’l-hiyât(7/40)
Çün görür Rıdvân ki bunlar hâs-ımış Dünyada mahlasları ihlâs-ımış
Bu sözi añlar u bu sırrı bilür Ol cemâ‘at hâline hayrân kalur
Eydür iy kendülerini terk iden Sûreti koyup ma‘ânîye giden
Çün sizüñ dîdâra meylüñüz-durur Cennet ü hûrî tufeylüñüz-durur
Ulularuñ sâhibi sultân ola Tıfl elinde gül ile reyhân ola
Çün Muhammed'den açarsız siz kapu Bize vâcibdür size kılmak tapu
Kendüzin kor ise Gülşehrî ire Cennete vü Tañrı dîdârın göre
57
Dikeni köyündürüñ kim gül kala Gül dahı gider-ise bülbül kala
Çün felek nâsa çala nây-ı nefîr Ebşirû yâ kavm kad câ'el-beşîr ÂMEDEN-İ HÜMÂ PÎŞ-İ HÜDHÜD DER MİYÂN-I MURGÂN VE ‘ÖZR ÂVERDENEŞ
Kibr ile ara yire geldi hümâ Kamu kuşlar pâdişahlıgın uma
Kim benüm sâyemde er sultân olur İrmeyen sâyeme sergerdân olur
Anda kim her derde dermân ben kılam Kamu sultânlara fermân ben kılam
Ol kişi kim ayrugı sultân kıla Hem deger aña ki sultânlık bula
Pâdişahlarda nişânum göreler Sâyemi Selçukîler’den soralar
Kayser ü fagfûr u Keykâvüs ü Cem Urmadılar dünyada bensüz kadem
Ben virem sultânlıgı Keyhusrev'e Benden ire padişâhlık Hüsrev'e
Ben virem Efrîdin'e sultânlıgı İrürem Kisrî'ye Nûşirvânlıġı
Ben var-iken kim ola ayruk kişi Kim başarmaġa yaraya bu işi
Bir gedâyı şeh kılam çün bakavam Bakmadugum pâdişâhı yıkavam
Et yimeyüp kâni‘ olayım direm Anuñ uçun günde bir süñük yirem
Âdemî'nüñ ‘ilm-ile işi biter Yoksa bu it nefse bir süñük yiter
Anda kul olınca sîmurga Hümâ Bunda ol yigrek ki sultânlık uma
58
Her ki sultânlıġı itdi ihtiyâr Kullıg-ıla ne geçürsin rûzigâr
Dünyada niçe ki fikret kıluram Şâh u sultân kendüzümi bilürem CEVÂB DÂDEN-İ HÜDHÜD HÜMÂ-RÂ PÎŞ-İ MEV‘İZE VÜ MA‘RİFET
Hüdhüd eydür garra olmagıl aña Kim Hümâ dirler bu dünyâda saña
Katı ot gerek ki düşe cûşa dîk Yüz hümâ sîmurga kul olsa yik
Anda kim sîmurg sultânlık kıla Kamu sultânlar gerek kim kul ola
Mahfel içinde becid çok söyleme Kadrüñi bil kendüñi medh eyleme
Çün et etmek hısmınuñ oglanısın Bir süñüge it gibi uzanasın
Et yiyenden pâdişâhlık çün gide Bir süñük yiyen ne sultânlık ide
Şâh olam diyüp esâsuñ yıkmagıl Kullıġuñdan dahı bârî çıkmagıl
Anda kim sîmurgı sultânlar öge Bir Hümâ'ya kanda sultânlık dege
Sen deñiz olmaduñ-ısa bir göl ol Şâhlıgı saña koduk dek bir kul ol
Kim ola Kisrâ ki hakanlık kıla Dünyada sultânlıgı da‘vî kıla
Serv eger olmaduñ-ısa bir gül ol Şâhlıgı saña koduk dek bir kul ol
Kûh-ı Kâf eyvânına çün varasın Anda sultân kim idügin göresin
Gelür-iseñ bu yola var yarak it Yohsa gelme bizüm-ile töne git
59
Ad-ıla Gülşehri sultânlık kıla İlla kendü nefsine ‘âdil ola
Bu mesel ol şâh ‘adlin söyledi Kim ol oġlaçuġ-ılan ‘adl eyledi MESEL DÂSTÂN-I PÂDİŞÂH-I RENCÛR VE KÛDEK-İ MA‘SÛM
Tañrı ‘âdildür sever ‘âdilleri Hal kılur tevfîk-ıla müşkilleri
Tañrı ‘âdildür kılur ‘adli tamâm Cenneti ‘âdillere eyler makâm
Tûtiler gibi şekerler yiyelüm ‘Adl içinde bir hikâyet diyelüm
Kim meger bir pâdişâh sayru idi Râhatından renc-ile ayru idi
Eyle renci sa‘b-ıdı derdi ‘azîm Kim ‘ilâcın añlamaz-ıdı hakîm
Çok hakîmler şâh dirşürmiş-idi Her birisinden devâ sormış-ıdı
İttifâk eyler dükelçügi aña Kim bir oglan zehresi gerek saña
Kim ol oġlan işbu sûretlü ola Bu ‘ilâca key zarûretlü ola
Bu sıfatlu isteyü çün geldiler Şarda bir eskiçi oglın buldılar
Şeh çün andan buldı sıhhat dânesin Okıdı atası-y-ıla anasın
Altun akça anlara bildürmege Almaga ol oglanı öldürmege
Ata ana çün kim altun gördiler Oglanı öldürmeg-içün virdiler
Niçe kim oglan ataya anaya Kuş niçe yapışur-ısa dâneye
Ata ol oglançugın döger-idi
60
Ana ol oglançuga söger-idi
Çün ümîdin kesdi ata anadan Kim yadırak buldı yüz bîgâneden
Bakdı ol mahfil içinde kâdıya Kim ‘acab bu da‘vaya ol ne diye
Kâdı dahı fetvi virdi kim duruñ Oglanı pâdişah-ıçun öldürüñ
Bu ki bir iklîm isi-durur devâ Bulmaġ-ıçun ol ölür-ise revâ
Bir kişi pâdişah içün öldügi Yig ki sultân bunça zahmet gördügi
Virdiler oglanı cellâd eline Kim iki böle vü ödi bulına
Oglan ol dem gök dapa bakdı girü Güldi vü boynın uzattı ilerü
Pâdişah eydür neye güldüñ bu dem Kim vücûduñ olısar küllî ‘adem
Aglamak gerek ki bu hâletde cân Olısar endâmuñ içinden revân
Sen gülersin bu ‘aceb hâlet-durur Kim bu işe aġlamak âlet-durur
Oglan eydür evvel ata anadur Kendü oglına kim eylük sanadur
Ata ana külli terküm urdılar Altunı benden delim yig gördiler
Da‘viyi kâdî keser kâdî dahı Fitvi virdi kanuma râzî dahı
‘Adl sultân işidür kim işleye Ben garîbüñ cânını bagışlaya
Çünki benüm boynumı ol şâh ura Kim-durur kim beni andan kurtara
61
Yüz göge dutdum ki haşmuñdan benüm Kurtarıvire meger kim Hak cânum
Aglamak vaktında güldügüm hemân Uşbu-y-ıdı iy Hudâvend-i cihân
N'ideyim aklı tene güldürmedüm Kim ölürem kimseyi öldürmedüm
Hükm çün en-nefse bi'n-nefsi ola hâs(5/45) Kimi öldürdüm ki eylersin kısas
Ata anadan vefâ bulımadum Kâdıdan insâfumı alımadum
Pâdişah beni günehsiz öldürür Bu ta‘accüb ben garîbi güldürür
Çün nasîbümüz sitemdür n'idelüm Hasm çün girü hakemdür n’idelüm
Çün dınamazuz cihânuñ şâhına Yüz cihân yaradanuñ dergâhına
Dutalum kim hal kıla bu müşkili Hakdan añlada saña bu bâtılı
Suçsuz öldürmekde yog-ısa günâh Ben öleyim dek sag olsun pâdişâh
Şâh çün işitdi ol oglanuñ sözin Eyledi yavlak melâmet kendüzin
Kim şifâ bulmak-ıçun birez tenüñ Od içinde yanısar yıllar canuñ
Yâ sahîh eylemek-içün bir teni Öldürürsin bî-günâh bir oglanı
Anda kim her derde dermân kıldılar Her yaradılmışa bir cân virdiler
Nitekim sen sayruya dermân gerek Âhir ol oglana dahı cân gerek
Ayruk itse bu güci sultân anı Def‘ idüben kurtara-y-ıdı beni
Çün buña sultândan ola güç ‘acab Kim ola def‘ine ‘âlemde sebeb
62
Sen dilersin kim bu sayrulık gide Âhir ol ölmege nite sabr ide
63
64
65
66
Tañrı'nuñ kudretlerindendür meger Girü baña yavrılar vire haber Yavrılar eydür bunı biz bilmezüz Bu işi biz ögrenüben kılmazuz Evden işbu araya geliçegin Hamle işbu deñize kılıçagın Çün var-ıdı aslumuzda bu hüner Bize dahı hâsıl oldı bu güher Aslumuz çekdi bizi bu oyuna Kim semender odda kaçan köyüne Aslumuzdan olmasaydı bu güher Bizde kaçan ola-y-ıdı bu hüner Yüzmek ögrenmek bu iş katı-durur İlla bizde bu hüner zâtî-durur Anamuz yavrısını ne ustaya Virdi kim yüzmege ögrenüñ diye Bizde bu iş kim suda añlanuruz Anamuzdan hâsıl oldı sanuruz Çünki sen bu işde kem sermâyesin Bes bize ana degülsin dâyesin Senden ilerü meger kim var-ıdı Bir anamuz kim bize gam-hwâr-ıdı Ol bize bu sâzı ögretmiş ola Yavrı ana pîşesin dutmış ola Bu hüner bize ol anadan idi Mustafâ el-aslu lâ-yuhšî didi Biz dahı seni ana sanur-ıduk Anamuzlıguña inanur-ıduk Çün deñize girmedüñ bizüm-ile Deñizüñ içinde yüzmedüñ bile
Añladuk kim sen degülsin anamuz Ayruk anadan degüpdür dânemüz
Senüñ-ile bâg u sahrâda hoşuz Anuñ-ıla mevc ü deryâda hoşuz
67
Cânumuz ma‘nî deñizin çün görür Deñize kaz yavrısı gibi girür Ten ki cân-ıla tavuk gibi gezer Ol deñizde girüben kaçan yüzer Çün ölüm gele vü ma‘nî deñizin Câna eyle ‘arz ideler añsuzın Cân çün ol deñize kaz gibi tala Ten tavuk gibi kırañında kala Ne arıdan göñli fersûde ola Ne arusuzlıkdan âlûde ola Canda ne gülşenlerüñ rengi kala Ne dahı külhanlaruñ tengi kala Şahsı İblis ilte gümrâh kılmaga Şahs îmândan vara ayrılmaga Nâgeh irer bir velînüñ katına Yâ bir ulu fâzıluñ isbâtına Âh ide ol şahs tevbeye gele Kim yüz İblîs ol uda hayrân kala
Tevbe odı ile göñlini yaka Kim aña şeytân key ırakdan baka
Dîn deñizinüñ içinde cân yüzer Deñizüñ şeytân kırañında gezer Ol suya kim bu yüziçilik kılur Giriçek İblîs anda bogılur Mü'mîn ol deñize kim sîne ura Zehre yok kim İblis ol bahra gire Mü'min ol kaz yavrısı gibi yüzer Deñizüñ dört yanını şeytân gezer Ol tavuk gibi yörede kim girü Çagıra ol mü’mine kim gel berü Mü'min eydür gerçi kim uymış ıdum Saña illâ aslumı duymış-ıdum Çün ben asluma kavuşdum iy denî
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
89
Keklige ol yig ki cevherler dire Yohsa keklik kanda sîmurga ire Anda kim ben cem‘ idem cevherleri Deñize beñzer yıgam gevherleri ‘Arza eylenür-ise cevherlerüm Şeb-çırâg ola kamu gevherlerüm Tagda kim peydâ vü yâ pinhân ola Degme taş dibinde yüz biñ kân ola Benvenin şimdi ki mîrgânlık dutan Benden artuk kimse yok cevher satan Degme kanı bir kuşa çün bildürem ‘Âlemi gevherler-ile tolduram Gevher ögmekde geçe key lâfumuz Çünki Gülşehrî ola sarrâfumuz CEVÂB DÂDEN-İ HÜDHÜD KEBK-RÂ Hüdhüd eydür bunça nâm u bunça neng Kim güher bigi olasın cümle reng
Gevher âhir boyalu bir taş olur Bir taş içün neye bagruñ baş olur
Çün güher bir taş-durur hergiz kişi Gevheri var-ısa tapmaya taşı
Çün senüñ nefsüñde yok-durur güher Kamu taşları güher dut ser-be-ser
Şol Süleymân'a dükeli kâr-u-bâr Bir yüzük kaşından idi pâydâr
Mülk ü mâlın arturan bir taş-ıdı Ol taşı sorar-ısañ bir kaş-ıdı
Çün Süleymân gördi kim ol ‘izz ü câh Oldı bir taşdan u ‘âlî pâygâh
Bir taş-ımış didi mülküm kıymeti Ne taşı begendi vü ne mülketi
Olmış-iken şunça ulu şehriyâr Zenbil örmegini kıldı ihtiyâr
90
Âhiret katında ol genci ‘azîm Muhtasar gördi vü rencini delim
‘Âlemi başdan başa kamu dutup Rabbi heblî mülken okını atup(38/35)
Hakk’a yalvardı ki bu az milketi Kimseye virme vü üküş zahmeti
Ben ki bu mâlı direrem gün uzun Korkudan zenbil örerem dün ü gün
Kimseye ol memleket ne aş ola Kim anı hâsıl kılan bir taş ola
Kaçan ayruklar bu yolı varalar Yâ bu zahmetlü işi başaralar
Degme kılıç dünyada bir kındadur Âdemînüñ gevheri nefsindedür
Çün teninde olmaya şahsuñ güher Tagdagı gevher gelüp aña n'ider
Her birinüñ kısmeti rûzındadur Gevherî Gülşehri'nüñ sözindedür ÂMEDEN-İ BÛM PÎŞ-İ HÜDHÜD VE ‘ÖZR ÂVERDENEŞ
Geldi baykuş dahı bir virâneden Kim füsûnı añladuk efsâneden Anuñ-ıçun yirümüz vîrânedür Kim cihân efsûnları efsânedür ‘Akl kanda bulına divânede Genc olmaya meger vîrânede Genc ‘ışkı beni komaz kim gidem Yohsa bir vîrânede sor kim n'idem Bir harâb içinde gördüm bunça renc Kim meger hâsıl kılam bir dürlü genc Çün halâyıkdan götürdüm rencümi Hem ümîdüm var ki görem gencümi İrmeye sîmurga baykuş renc-ile
91
92
93
94
Niçeme kim yol belâsuz olmaya
95
96
97
98
99
Hikmeti vü hey‘eti vü mantıkı Añladum yavlak u bildüm tahkîkî Ben Mecestî ‘ilmini çün söylerem Hendese ‘ilminde eşkâl eylerem Çün mürâyâ ‘ilmini şerh iderem Cüst ilâhîden hilâfa giderem ‘İlmi çün iledürem ma‘lûmına Lâzımı irürürem melzûmına ‘İlletüñ añladuram ma‘lûlını Fâ‘ilüñ gösterürem mef‘ûlını Göklerüñ pergâlını cedvel kılam Kim nücûmuñ müşkilini hal kılam Ben ki İklîdis’de yavlak mâhirem Kim tabî‘iyle o tıbda kâdirem Tahta remliyle cihânı bî-hicâb Arpa arpa eyledüm yüz kez hisâb Mümkinât ahvâlini key tañlaram Mümteni‘den vâcibi hôd añlaram Müstedillem çün ki isti‘mâl idem Mâlikî mülkinden istidlâl idem Medresede bunça tahsîl eyledüm ‘İllete yüz dürlü ta‘lîl eyledüm
Hem usûl-i dîn-ile ma‘mûr-ıdum Hem usûl-i fıkh-ıla meşhûr-ıdum
Ol müderris kim mu‘îd olan benem Müstefîdîne müfîd olan benem Degme bir ‘ilmi ki ta‘rîf eyledüm Bir risâle anda tasnîf eyledüm Ben rukūmı yazar-ısam deftere Dercini kıla ‘Utârid yüz pare Gökleri çün bahs idem ashâb-ıla Yüz rasad baglayam usturlâb-ıla Çün vücûduñ bilem istihsânını Her delîlüñ getürem bürhânını
Bilüp işlemedügüñ lâ-şey-durur Bildügüñi işler-iseñ key-durur Hırsı yavlak ‘ilm-ile kuvvet duta ‘Âlemi bir söz-ile ‘âlim uta Diler-ise hakkı bâtıl eyleye İster-ise bâtılı hak söyleye Sadlayınça bunça ‘ilmi iy ‘azîz Bulsa yig bir ‘ilm-ile birez temîz Dimek işlemek katında neng ola Bundan aña elli biñ ferseng ola
Durmadı îmân evinde bî-halel Her teni kim olmadı ‘ilm ü ‘amel
Çok köyindüñ illa puhte olmaduñ Bildüñ illâ bildügüñi kılmaduñ Şekker-ile baluñ añladuñ adın İlla hergiz bilmedüñ yiyüp dadın Hırsa her kim ‘ilm-ile meftûn ola Şem‘-ile gice ogurlıga gele Ogrı evde kethuda olsa n’ide Bir ilançuk ejdehâ olsa n’ide ‘İlmi çün kim mekr-içün hâsıl kıla Hîle-y-ile hakları bâtıl kıla Kimse aña rişvet okın çün ata Elli biñ kez bir pula dînin sata Anda kim her zahm yüz merhemçedür ‘Âlimüñ yazugı bir ‘âlemçedür Deñiz olduñ-ısa gavgâ kılmagıl Gemide ol nahvi gibi olmagıl Nahvı Gülşehrî bilür yavlak hîç Bahs içinde kavmı kılmaz girde hîç HİKÂYET Gemiye oturdı bir nahvî meger Sandı kim deñizde yok havf u hatar