manuel defibrilatör nedir / Defibrilatör Çeşitleri Nelerdir? Nasıl Kullanılır?

Manuel Defibrilatör Nedir

manuel defibrilatör nedir

Defibrilatör Çeşitleri Nelerdir? Nasıl Kullanılır?

Defibrilatör Çeşitleri Nelerdir? Nasıl Kullanılır?

Halk arasında elektroşok cihazı olarak da bilinen, film sahneleri nedeniyle kalp durması (kardiyak arrest) esnasında kullanıldığı sanılan, kalbe elektrik şoku veren tıbbi cihazlara defibrilatör denir. Filmlerdeki sahnelerin çoğu gerçeği yansıtmamaktadır. Defibrilatörler, sanılanın aksine kalp durduktan sonra kullanılmaz. Aslında, düzensiz veya durmaya çok yakın çalışan kalbi yüksek elektrik akımı ile çok kısa bir süre için durdurur. Böylece kalbin tekrar eski çalışma mekanizmasına dönmesini sağlar. Defibrilatörler, sorunlu bir şekilde çalışan kalbin bir süre sonra tamamen durmasını önlemek için kullanılır. Kalp durduktan sonra defibrilatör kullanımı işe yaramaz, bunun yerine ilaç uygulaması ve kalp masajı gerekir. Defibrilatör ile kalbe elektrik şoku vermek kalbi çok kısa bir süre için durdurur. Defibrilasyon uygulaması işe yaradıysa duran kalbe beyinden ulaşan sinir hücreleri anında yeni sinyaller vermeye devam eder ve böylece kalp eskisi gibi çalışmayı sürdürür. Bu uygulama kalbi resetlemeye benzer. Çalışma prensipleri ve fonksiyonları bakımından defibrilatörlerin çeşitleri mevcuttur. Cihazların kullanım şekilleri birbirine benzese de bazı farklar söz konusudur.

Detaylı Bilgi İste »

Fibrilasyon kalbin alt veya üst odacıklarının hızlı ve düzensiz atışına verilen isimdir. Kalp odacıklarının titremesi olarak ifade edilebilir. Yaygın görülen bir ritim bozukluğudur. Kalbin üst kısımlarının düzensiz çalışması alt kısımlarının da düzensiz çalışmasına neden olur. Bu karmaşa öncelikle beyin olmak üzere tüm vücudun ihtiyacı olan kanın pompalanmasında sorun oluşturur. Düzeltilmediğinde ölümcül olabilir. Defibrilasyon (de-fibrilasyon) işlemi ise elektrik akımı ile fibrilasyonun önlenmesini ifade eder. Defibrilasyon esnasında kalbe elektrik akımı verilir. Bu sayede kalp kaslarındaki düzensiz titreşimlerin giderilip kalbin normal bir şekilde çalışması hedeflenir.

Hastanelerin neredeyse tüm birimlerinde defibrilatör bulunur. Sadece hastanelerde değil aile sağlığı merkezlerinde, revirlerde, alışveriş merkezlerinde, eğlence yerlerinde, uçaklarda ve kamusal birçok yerde acil durumlar için hazır tutulur. Ayrıca, ambulanslarda da mevcuttur. Cihazlar bataryalıdır ve elektrik olmadığında da kullanılabilir. Uzman sağlık personeli tarafından kullanılması gereken bir cihazdır. Şoklamanın hastanın o anki ihtiyacına uygun ayarlarla yapılması gerekir. Defibrilasyonun başarı oranı, gerektiği durumlarda ne kadar erken yapıldığına bağlıdır. Her 1 dakikalık gecikme yaşama şansını yaklaşık % oranında azaltır. Bazı defibrilatörler monitör, pacemaker, EKG, pulse oksimetre ve karbonmonoksit ölçümü gibi opsiyonlara da sahiptir. Piyasada bulunan cihazların hemen hepsinde uygulama sürecindeki olayların ve parametrelerin tamamını dahili hafızasına kaydetme özelliği vardır.

Defibrilatör Çeşitleri Nelerdir? Nasıl Kullanılır?

Defibrilatör Çeşitleri Nelerdir?

Temel yaşam kurtarma zincirinde defibrilatör kullanımı üçüncü sırada yer alır. Acil vakalarda yapılabilecek, hastaların hayatta kalabilmelerini sağlayan işlemlerden en önemlileri sağlık ekiplerine haber vermek ve akabinde CPR uygulamalarına başlamaktır. CPR yetersiz kalıyorsa üçüncü işlem olarak defibrilatör ile elektroşok uygulamasına geçilebilir. Kalbe ne kadar yakından uygulandığı, elektrik akımının nasıl iletildiği ve çalışma şekli göz önüne alındığında bir kaç çeşit defibrilatör mevcuttur.

Eksternal Defibrilatör Nedir?

Vücudun içine girmeden (non-invaziv), göğüs kafesi üzerine yerleştirilen elektrotlar vasıtasıyla elektrik şoku veren cihazlara eksternal (harici) defibrilatör denir. Kalbe uzak noktalardan elektrik akımı verildiği için yüksek enerji seviyesi ayarlanarak kullanılır.

İnternal Defibrilatör Nedir?

Vücut dışından değil de vücudun içine girerek, elektrotları doğrudan kalbe veya kalbin çok yakınlarına yerleştirerek uygulanan cihazlara internal (dahili) defibrilatör denir. Elektrik şoku doğrudan kalbe veya kalbin çok yakınlarına iletildiği için verilen elektrik enerjisi diğer defibrilatörlerle kıyaslandığında oldukça az miktardadır. Ameliyat esnasında kullanılabilen modeller olduğu gibi vücuda yerleştirilerek (kalp pili) kullanılabilen modeller de mevcuttur.

Monofazik Defibrilatör Nedir?

Monofazik (tek darbeli) defibrilatörlerde elektrik akımı tek yönlü ilerler. Elektrik bir elektrottan diğerine doğru hareket eder. Elektrotlar arasında kalan kalbe bir sefer elektrik şoku uygulanır. Bu nedenle enerji seviyesinin yüksek olması ( joule) gerekir. Yüksek enerji seviyesi de hastanın cildinde yanıklara ve kalp kası (miyokard) dokusunda tahribata neden olabilir. Monofazik defibrilatörler ilk şoklamada %60 başarı oranına sahiptir.

Bifazik Defibrilatör Nedir?

Bifazik (çift darbeli) defibrilatörlerde şok dalgası elektrotlar arasında pozitif ve negatif olmak üzere iki yönlü ilerler. İlk akım hangi yönde iletiliyorsa ikinci akım ters yönde iletilir. Göğüs duvarına verilen elektrik akımı belli bir süre pozitif yönde ilerleyip daha sonra dönerek negatif yönde ilerler. Elektrotlar arasında kalan kalbe ard arda iki sefer elektrik şoku uygulanır. Bifazik defibrilatörlerde daha düşük enerji seviyesi ( joule arası) kullanılabilir. Bu da yanık gibi yan etkileri önler. Ayrıca kalp kası (miyokard) dokusunda oluşan tahribat daha az olur. Çift darbeli çalışması bifazik defibrilatörlerin ilk şoklamada %90 başarıya ulaşmasını sağlamaktadır. Bifazik cihazlar monofaziklere göre daha az enerji ile daha başarılı sonuçlar ortaya koyar.

İmplante Edilebilir Kardiyoverter Defibrilatör Nedir?

Deri altına cerrahi bir işlem ile yerleştirilen yani vücudun içine monte edilen defibrilatör cihazlarına implante edilebilir kardiyoverter defibrilatör (implantable cardioverter defibrillator) (ICD) adı verilir. Bunların diğer adı ise kalp pilidir. Cihazdan çıkan, üst ana toplardamar yolu üzerinden ilerleyen bir elektrot kalbe ulaşır. Kalbin ventriküler fibrilasyon veya nabızsız ventriküler taşikardi gibi sorunlar yaşamasıyla cihaz kendiliğinden devreye girerek elektrik şoku verir. Doğrudan kalbe iletildiği için verilen elektrik enerjisi diğer defibrilatörlerle kıyaslandığında oldukça az miktardadır.

Manuel Defibrilatör Nedir?

Manuel defibrilatörlerde uygulanacak enerji seviyesi hastanın o anki ihtiyacı göz önünde bulundurularak uzman kurtarıcı tarafından belirlenir. Bunun dışında, ritmi görme, ritmi tanıma, uygun tedaviye karar verme, güvenli defibrilasyon koşullarını sağlama ve şoklama gibi işlemlerde de kurtarıcı tarafından belirlenir ve manuel olarak uygulanır.

Otomatik Eksternal Defibrilatör Nedir?

Yarı otomatik ve tam otomatik olmak üzere 2 çeşit otomatik eksternal defibrilatör (OED) mevcuttur. Bu cihazlar piyasada AED (automated external defibrillator) olarak da bilinir. AED’ler bünyesinde bulunan bir yazılım ile otomatik olarak çalışmaktadır. Hastanın kalp ritmini ölçerek ihtiyaç duyulan enerji seviyesini belirler ve hastaya uygular. Vücut dışından uygulandığı için non-invazivdir. Otomatik defibrilatörler günümüzde hayat kurtarma zincirinin bir parçasını oluşturur. Tam otomatik olanlarda tüm süreç cihaz tarafından kontrol edilir. Bu cihazlar otomatik olarak, ritmi analiz edebilir, şokun gerekli olduğuna karar verebilir, sesli ve görsel uyarılarla süreci yönetebilir, gerekli enerjiyi şarj edebilir ve şoklama yapabilir. Yarı otomatik olanlarda ise şoklama anına kadarki süreç cihaz tarafından kontrol edilir, sadece şoklama anı uzman kurtarıcı tarafından uygulanır. Tam otomatik AED’ler hekim olmayan kişilerin erken müdahalesi için geliştirilmiştir.

Defibrilasyonda Başarısızlığa Neden Uygulamalar Nelerdir?

Defibrilasyonun başarılı olması hastanın yaşamına devam edebilmesi için gereklidir. Başarısız olması ise hastayı kaybetmek veya hastanın sakat kalması anlamına gelebilir. Başarısızlığa neden olan bazı hatalı uygulamalar şunlardır:

  • Elektrotları hatalı yerleştirmek
  • Elektrotlar arasında az veya fazla mesafe bırakmak
  • Elektrotların yeteri kadar bastırılmaması
  • Hatalı jel kullanımı
  • Hatalı enerji düzeyi
  • Küçük veya büyük elektrot seçimi
  • Önceden uygulanan şokların sayısı
  • Şok uygulamalarının aralarındaki süre
  • Göğüste kılların olması
  • Hastaya bağlı cihazların sökülmemesi
  • Defibrilasyon anında başkalarının hastaya temas etmesi

Defibrilatör Çeşitleri Nelerdir? Nasıl Kullanılır?

Otomatik Eksternal Defibrilatör (AED) Nasıl Kullanılır?

Defibrilasyon uygulaması oldukça ciddiye alınması gereken bir konudur. Yapılan küçük bir hata bile hastanın yaşamını kaybetmesine neden olabilir. Doğru uygulandığında ise hayat kurtarıcıdır. Otomatik eksternal defibrilatör (AED) kullanımı esnasında bir dizi kural söz konusudur. Bu kurallara dikkat edilirse hem hastanın hem de kurtarıcıların güvenliği sağlanmış olur. Bunlar:

Defibrilatörü çalıştırmadan önce hastanın ıslak olmadığından emin olunmalıdır. Hasta ıslaksa hızlıca kurulanmalıdır.

Hastanın kullandığı solunum cihazları dahil tüm cihazlar hastadan ayrılmalıdır. Varsa oksijen konsantratörü ve ventilatör gibi cihazlar durdurulmalıdır. Cihazlar hastadan uzak bir noktaya taşınmalıdır.

Hastanın göğüs kısmında takı, metal aksesuar ya da kalp pili olmamalıdır. Metaller elektriği ilettiği için hasta ciddi şekilde yaralanabilir.

Hastanın üstündeki kıyafetler hızlıca çıkarılmalı ya da kesilmelidir. Defibrilatör elektrotları çıplak bedene uygulanmalıdır.

Elektrotlar ya hasta üzerinde ya da cihaz üzerinde durmalıdır. Sürekli elde tutulmamalıdır. Ayrıca elektrotlar birbirine değmemelidir.

Bir elektrot hastanın göğüs kafesinin sağ üst tarafındaki köprücük kemiğinin altına, diğeri ise kalbin bulunduğu bölümün sol yanına doğru göğüs kafesinin altına yerleştirilmelidir.

Elektrotlar doğru konuma yerleştirildiğinde cihaz ritim analizine başlar. Şok gerekip gerekmediğini ya da kurtarıcıların kalp masajına devam edip etmemesi gerektiğini sesli ve görsel komutlarla bildirir.

Cihaz, şoklamaya ihtiyaç duymuyorsa hastanın kalp ritmi düzelmiş demektir. Böyle bir durumda CPR uygulamalarına ara verilmemeli ve sağlık ekibi gelene kadar devam edilmelidir.

Defibrilasyon anından birkaç saniye önce kurtarıcıların ve ortamda bulunan diğer kişilerin güvenlik açısından hastadan uzaklaşması gerekir. Aksi halde şoklama esnasında hastaya veya hastanın yattığı yere temas halinde olan kişilere elektrik çarpabilir.

İlk şoklamadan sonra cihazın verdiği talimatlara uyulmalı ve CPR uygulamalarına devam edilmelidir. Kalp ritmini analiz etmeye devam eden AED gerekiyorsa defibrilasyon işlemlerini sürdürecektir. Sağlık ekibi gelene kadar kurtarma kesintisiz devam etmelidir.

Ana içeriğe atla

Defibrilatör Fonksiyon Düğmeleri

Sağlık personelleri tarafından kullanılan defibrilatörlerdir. Monitördeki ritim sağlık personeli tarafından tanımlanır, yeterli seviyede enerji seçilip defibrilasyon işlemi uygulanır. 26/03/ tarih ve sayılı AABT ile ATT&#;lerin çalışma usul ve esaslarına dair tebliğe göre; defibrilasyon işlemi paramedik tarafından uygulanır.
Manuel defibrilatörlerde; jelli veya metal elektrotlar bulunur. Bu elektrotlar yardımıyla hasta/yaralıya enerji verilir. Monitör özellikleri ve OED özellikleri de bulunabilir.
Manuel Defibrilatörlerin Fonksiyon Düğmeleri:
  1. On/off: Cihazı açmak/kapamak için kullanılan düğmedir.
  2. Lead select: İzlenecek derivasyonu seçmek için kullanılan düğmedir.
  3. Enerji select: Hasta/yaralıya verilecek uygun enerji seviyesinin seçildiği düğmedir.
  4. Charge: Elektrotlara enerji yükleme düğmesidir. Enerji select düğmesinden uygun enerji seçildikten sonra charge (şarj) düğmesine basılır.
  5. Discharge: Elektrotlar üzerinde bulunan, şarj boşaltma düğmesidir. Yüklenen enerjinin hasta/yaralıya verilmesi için basılan düğmedir.
  6. Sync: Senkronizasyon düğmesidir. Kardiyoversiyonda kullanılır.
  7. Alarm: Alarm açma/kapama düğmesidir.
  8. Man/Auto: Bazı defibrilatörler otomatik veya manuel özellikleriyle kullanılabilmektedir. Bu tuş bulunan cihazlarda, cihaz açıldığında otomatik moddadır. Cihazı manuel olarak kullanabilmek için man/oto tuşuna basılır.

  • Bağlantıyı al
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • E-posta
  • Diğer Uygulamalar

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilinci açık olan hasta/yaralının kendisinden, bilinci kapalı hasta/yaralılardan ise yakınlarından veya olaya şahit, çevrede bulunan insanlarla konuşarak olay yada hastalık hakkında tıbbi amaçlı bilgi toplama işlemine öykü alma denir.&#; Birinci değerlendirmesi yapılan hasta/yaralının bilinci açık ise ikinci değerlendirmeye hasta/yaralı ile konuşarak başlanmalı ve bu sayede tıbbi müdahaleler için bilgiler elde edilmelidir. İnsanların en zor anlarında onlarla iletişim kurmak zorunda olan ATT/paramedikler, etkin bir acil tıbbi müdahaleyi başlatabilmeleri için bilgi edinme işlemini belirli bir standart içerisinde ve bazı kurallara riayet ederek yapmalıdırlar.&#; Hasta/yaralı öyküsü alma şu şekilde yapılmalıdır; Hasta/yaralıya yakın oturulmalıdır:&#; ATT/Paramedik, hasta/yaralının kendisini rahat görebileceği, rahat duyabileceği ve sürekli göz teması kurabileceği bir yere oturmalıdır. ATT/paramedik, hasta/yaralıya kendisini tanıtmalıdır: ATT/Paramedik, ismini, unvanını ve hangi kur
  • Bağlantıyı al
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • E-posta
  • Diğer Uygulamalar
1 yorum
OKSİJEN MASKELERİ Oksijen maskeleri, ağız ve burnu içine alacak şekilde tasarlanmış, üzerinde küçük delikler bulunan, yumuşak kauçuk ya da şeffaf plastikten yapılmış, hasta/yaralıya oksijen verilmesini sağlayan araçlardır. Üzerinde bulunan burun klipsi ile lastiği maskenin yüze rahatça oturmasını sağlar. Maske alt kısmındaki özelliğine göre adlandırılır. Her tür maskenin alt kısmından oksijen kaynağına uzanan bir hortumu bulunur. Oksijen maskelerinin yetişkin ve pediatrik hasta/yaralılarda kullanılmak üzere değişik ebatları mevcuttur. Basit Yüz Maskesi Hastanın ağız ve burnunu içine alacak şekilde tasarlanmış, alt kısmında hortumu bulunan kauçuk ya da plastikten yapılmış maske çeşididir. Basit yüz maskesinin üzerinde nefes verme sırasında fazla gazların çıkışını sağlayan iki taraflı küçük delikler ve başa takmak için elastik bir bant ya da lastik bulunur. Yetişkin ve çocuklarda kullanılmak üzere çeşitli ebatlarda olan basit yüz maskesi ile hasta/yaralılara % konsa
  • Bağlantıyı al
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • E-posta
  • Diğer Uygulamalar
1 yorum
Uygun boy oral airway seçimi: Oral airway seçimi, hastanın yaşına, cinsiyetine ve fiziki görünümüne göre değişir. Teorik olarak, yetişkin erkeklerde numara, yetişkin kadınlarda , gençlerde 2, çocuklarda , bebeklerde 00, yeni doğanlarda ise numaralar kullanılır. Pratik uygulamalarda ise hasta/yaralının ön dişleri ile çenenin köşesi arasındaki mesafe ölçülerek veya dudak kenarından kulak memesine kadar uzunluğu olan airway seçilir. &#;&#; GERİ DÖN:
  • Bağlantıyı al
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • E-posta
  • Diğer Uygulamalar
Yorum Gönder
NAZAL KANÜL Hasta/yaralının burun deliklerine yerleştirilen, yaklaşık cm uzunluğunda çıkıntıları olan, ince uzun polietilen ya da plastikten yapılmış iki ucu açık bir tüptür. Nazal kanül ile oksijen uygulaması basit, rahat ve güvenli bir yöntemdir. Oksijen alan hasta/yaralı konuşabilir, ağızdan bir şeyler yiyebilir. Nazal Kanül Ne Zaman Kullanılır? &#; Düşük yoğunlukta uzun süre oksijen alması gereken, &#;Tıbbi acili olan (SpO2 % 94&#;ün altında) ancak distreste olmamasına rağmen oksijen verildiğinde rahatlatılacağı düşünülen hastalarda, &#; Maske kullanamayan hasta/yaralılarda nazal kanül kullanılır. Nazal kanül ile verilecek oksijenin akım hızı L/dk olacak şekilde ayarlanır. Daha fazla akım hızı ile oksijen verilmesi halinde burun mukozalarında ciddi tahrişler oluşturur ve hasta/yaralıya rahatsızlık verir. Ayrıca tedavinin istenilen etkisi elde edilemez. Nazal Kanül ile Oksijen Uygulamada Dikkat Edilecek Hususlar Oksijen mutlaka nemlendirilerek verilmelidir, Nazal k
  • Bağlantıyı al
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • E-posta
  • Diğer Uygulamalar
Yorum Gönder
Oral Airway Uygulama Yöntemi Uygulama aşamaları şu şekildedir: Kişisel koruyucu önlemler alınır, Ağız içi kontrol yapılır. Başa uygun pozisyon verilir, Ağız için kan, kusmuk varsa aspirasyon yapılır. Elle alınabilecek yabancı cisim, takma dişler varsa alınır, ağız içine kör dalış yapılmaz, Uygun boyutta airway seçimi yapılır, Çeneden tutularak uygun şekilde ağız açılır, Airway konkav yüzü kafaya bakacak şekilde ağız içine yerleştirilir. Mümkün olduğunca dilin üzerinden damağa yakın ilerletilir, Airwayın bu şekilde ilerlemesi durduğunda derece döndürülür. Dil öne gelecek şekilde biraz daha ilerletilir(Dudaklara dayanıncaya kadar farenkse doğru itilir), Bebeklerde ağız yolunun kısa ve üst damak yeterince olgunlaşmadığından kanama oluşabileceği için airway düz yerleştirilir. GERİ DÖN:
  • Bağlantıyı al
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • E-posta
  • Diğer Uygulamalar
Yorum Gönder
ATT/Paramedik yerde yatan bir hasta/yaralının yanına diz çöker.&#; İki elini de hasta/yaralının omzuna koyar.&#; Bu şekilde hasta/yaralıdan gelebilecek ani bir fiziksel tepkiye karşı da kendisini korumuş olur. ATT/Paramedik, hasta/yaralının gözleri açık ise göz teması kurarak, gözleri kapalı ise sesini hafif yükselterek &#;İyi misiniz?&#; diye sorar.&#; &#;İyiyim&#; ya da &#;kötüyüm&#; şeklinde bir cevap vermesini bekler.&#; Hasta/yaralının o an olumlu ya da olumsuz bir cevap vermesinden ziyade önemli olan yanıt vermesidir. ATT/Paramedik yanıt aldığında ikinci bir soru sorar; &#;İsminiz nedir?&#;&#; Hasta/yaralının ismini söylemesini bekler. Yanıt alındığında o an olay yerinde bulunan hasta yakınından, hastanın verdiği yanıtı onaylatır. İsminin Hikmet olduğunu söyleyen hasta/yaralının gerçek adı Hikmet ise bu durum hastanın kişi oryantasyonunun tam olduğunu gösterir.&#; Eğer hasta yakını yok ise hastanın kişi oryantasyonunu değerlendirmek için ATT/Paramedik &#;Ben kimim?&#; diye sorar. Hasta &#;
  • Bağlantıyı al
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • E-posta
  • Diğer Uygulamalar
Yorum Gönder
Okullar öğretim görevlisi arıyor.&#; Hocalar sitem ediyor:&#; P aramedik bölümüne paramedik mezunu öğretim görevlisi bulamıyoruz diye. Haklısınız hocam! Biz de sitemkarız, sisteme ve içimizdeki aşkına&#; İçimizdeki sevgisi bizi bu hale getirdi, maalesef! Paramedik bölümünden mezun olduğumda, dikey geçiş ile lisans tamamlayabileceğim tek bölüm hemşirelikti. Oysa hemşire olduğumda &#;de çalışmama izin verilmeyecekti. O dönem, Çanakkale&#;de Afet Yönetimi bölümünün açıldığı zamanlardı.&#; Paramedik olarak mezun olan her gencin gönlünden geçiyordu burada okumak.&#; Ancak Acil Tıp Teknisyeni (ATT)mezunu yani Meslek Lisesi çıkışlı olduğumdan o bölüme geçmem imkansızdı.&#; Afet bölümü, düz liseye öncelik tanıyordu.&#; Üstelik Dikey Geçiş Sınavı (DGS)ile paramedik mezunu da almıyordu. Sözleşmeli olarak &#;de işe başladım.&#; Önlisans mezunu olarak kalmamalıydım. Lisans bitirmem gerekiyordu.&#; Ancak DGS ile tercih edebileceğim lisans bölümü hemşireliği bitirdiğimde, paramedik yetki ve sorumluluklarımı
  • Bağlantıyı al
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • E-posta
  • Diğer Uygulamalar
1 yorum
Son günlerde gündemi oldukça meşgul eden, hastanede çalışan ATT ve paramediklerin ASH kadrolarına alınması ile ilgili kararda henüz bir sonuca varılamamıştır. Bunun idari nedenleri ile ilgili ortaya atılan bir sürü dedikoduya -geçici- kulak tıkayarak, de yıllarca görev yapmış ve şuan hastanede çalışmakta olan birisi olarak düşüncelerimi ifade etmek istiyorum. Gecenin bir yarısı, bilmediğin insanların evinde, acil yardıma ihtiyacı olan birisine yardım etmek de çalışmanın en güzel yanlarından biridir, şüphesiz. Peki, şuan ekiplerinin müdahale ettiği insanlardan kaç tanesi, gerçekten ye ihtiyacı olan vaka profilidir? Göreve başladığım ilk yıllarda doğum vakalarına bile gönderilmeyen ambulansları, bugün o kadar gereksiz vakalarla meşgul edilmektedir ki&#;&#; Gelelim bizler açısından &#;hastanede çalışmak mı yoksa de çalışmak mı?&#; sorusuna. Her ATT ve paramediğin gönlünde elbette; acil müdahaleye ihtiyacı olana, Hızır gibi yetişip olay yerindeki tüm riskleri anınd
  • Bağlantıyı al
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • E-posta
  • Diğer Uygulamalar
Yorum Gönder
Anstabil belirti ve bulguları olan kardiyak aritmilerin manuel defibrilatör kullanılarak, defibrilasyondan daha düşük bir enerji ile sonlandırılması işlemine kardiyoversiyon denir. Kardiyoversiyon nabızlı hasta/yaralılara uygulandığından pratikte bu uygulamaya &#;Canlı canlı defibrilasyon&#; da denir. Burada kullanılan &#;defibrilasyon&#; ifadesi kardiyoversiyonu ifade etmektedir. Aslında gerçek manada nabızlı bir taşikardide uygulanan defibrilasyon da vardır. Torsade de pointes tipi VT&#;lerde, hasta anstabil ise defibrilasyon işlemi uygulanmaktadır. Kardiyoversiyon şu ritimlerde uygulanır: &#; Atriyal fibrilasyon (Af) &#; Atriyal flatter (AF) &#; Nabızlı ventriküler taşikardi (Nabızlı VT) Af, AF veya nabızlı VT ritmi olan stabil hasta/yaralılarda kardiyoversiyon uygulanmaz. Stabil vakalarda vagal uyarılar ve/veya antiaritmik ilaçlar uygulanır. Kardiyoversiyon uygulanabilmesi için yukarıdaki ritimlerden herhangi birisi bulunan hasta/yaralıda aynı zamanda anstabil bulgular olma
  • Bağlantıyı al
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • E-posta
  • Diğer Uygulamalar
Yorum Gönder
1. ÖZET Sağlık alanında dünyanın önde gelen gazetecilerden biri olan Ray Moynihan ile ilaç politikaları üzerinde uzmanlaşmış bir yazar Alan Cassels tarafından kaleme alınan Satılık Hastalıklar kitabı; milyar dolarlık cirosu ile dünyada 3.büyük sektör haline gelen ilaç piyasasının pazarlama stratejilerini anlatır. Bu kitap; hastalık değerlerini belirleyen akademik çalışmaları finanse eden ilaç firmaların normal değer aralıklarının daraltılmasındaki oynadıkları rol ile hasta sınıfına giren nüfusun çoğaltılmasını, hastalıkların profesyonelce pazarlanması sayesinde de uydurma hastalıkların insanların zihninde kabul olgusu yaratmasını konu almaktadır. 2. KİTABIN İÇERİĞİ &#;Hastalık satmak&#; önsözü ile başlayan kitap ikiyüzlü bilinçlendirme kampanyalarının ufak sorunları ciddi hastalıklar gibi resmettiğini, ilaç firmalarının yaptığı yoğun reklamların; genel rahatsızlıkları, insanların hastalık gibi algılaması için müthiş bir çaba gösterdiğinden bahseder. Bununla ilgili olarak kitap
  • Bağlantıyı al
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • E-posta
  • Diğer Uygulamalar
Yorum Gönder

Hangi konuya bakmak istersin?

Defibrilator Cesitleri Nelerdir Nasil Kullanilir

Halk arasında elektroşok cihazı olarak da bilinen, film sahneleri nedeniyle kalp durması (kardiyak arrest) esnasında kullanıldığı sanılan, kalbe elektrik şoku veren tıbbi cihazlara defibrilatör denir. Filmlerdeki sahnelerin çoğu gerçeği yansıtmamaktadır. Defibrilatörler, sanılanın aksine kalp durduktan sonra kullanılmaz. Aslında, düzensiz veya durmaya çok yakın çalışan kalbi yüksek elektrik akımı ile çok kısa bir süre için durdurur. Böylece kalbin tekrar eski çalışma mekanizmasına dönmesini sağlar. Defibrilatörler, sorunlu bir şekilde çalışan kalbin bir süre sonra tamamen durmasını önlemek için kullanılır. Kalp durduktan sonra defibrilatör kullanımı işe yaramaz, bunun yerine ilaç uygulaması ve kalp masajı gerekir. Defibrilatör ile kalbe elektrik şoku vermek kalbi çok kısa bir süre için durdurur. Defibrilasyon uygulaması işe yaradıysa duran kalbe beyinden ulaşan sinir hücreleri anında yeni sinyaller vermeye devam eder ve böylece kalp eskisi gibi çalışmayı sürdürür. Bu uygulama kalbi resetlemeye benzer. Çalışma prensipleri ve fonksiyonları bakımından defibrilatörlerin çeşitleri mevcuttur. Cihazların kullanım şekilleri birbirine benzese de bazı farklar söz konusudur. Eksternal Defibrilatör Nedir? İnternal Defibrilatör Nedir? Monofazik Defibrilatör Nedir? Bifazik Defibrilatör Nedir? Manuel Defibrilatör Nedir? Otomatik Eksternal Defibrilatör Nedir?

Fibrilasyon kalbin alt veya üst odacıklarının hızlı ve düzensiz atışına verilen isimdir. Kalp odacıklarının titremesi olarak ifade edilebilir. Yaygın görülen bir ritim bozukluğudur. Kalbin üst kısımlarının düzensiz çalışması alt kısımlarının da düzensiz çalışmasına neden olur. Bu karmaşa öncelikle beyin olmak üzere tüm vücudun ihtiyacı olan kanın pompalanmasında sorun oluşturur. Düzeltilmediğinde ölümcül olabilir. Defibrilasyon (de-fibrilasyon) işlemi ise elektrik akımı ile fibrilasyonun önlenmesini ifade eder. Defibrilasyon esnasında kalbe elektrik akımı verilir. Bu sayede kalp kaslarındaki düzensiz titreşimlerin giderilip kalbin normal bir şekilde çalışması hedeflenir.

Hastanelerin neredeyse tüm birimlerinde defibrilatör bulunur. Sadece hastanelerde değil aile sağlığı merkezlerinde, revirlerde, alışveriş merkezlerinde, eğlence yerlerinde, uçaklarda ve kamusal birçok yerde acil durumlar için hazır tutulur. Ayrıca, ambulanslarda da mevcuttur. Cihazlar bataryalıdır ve elektrik olmadığında da kullanılabilir. Uzman sağlık personeli tarafından kullanılması gereken bir cihazdır. Şoklamanın hastanın o anki ihtiyacına uygun ayarlarla yapılması gerekir. Defibrilasyonun başarı oranı, gerektiği durumlarda ne kadar erken yapıldığına bağlıdır. Her 1 dakikalık gecikme yaşama şansını yaklaşık % oranında azaltır. Bazı defibrilatörler monitör, pacemaker, EKG, pulse oksimetre ve karbonmonoksit ölçümü gibi opsiyonlara da sahiptir. Piyasada bulunan cihazların hemen hepsinde uygulama sürecindeki olayların ve parametrelerin tamamını dahili hafızasına kaydetme özelliği vardır.

Defibrilator Cesitleri Nelerdir Nasil Kullanilir

Defibrilatör Çeşitleri Nelerdir?

Temel yaşam kurtarma zincirinde defibrilatör kullanımı üçüncü sırada yer alır. Acil vakalarda yapılabilecek, hastaların hayatta kalabilmelerini sağlayan işlemlerden en önemlileri sağlık ekiplerine haber vermek ve akabinde CPR uygulamalarına başlamaktır. CPR yetersiz kalıyorsa üçüncü işlem olarak defibrilatör ile elektroşok uygulamasına geçilebilir. Kalbe ne kadar yakından uygulandığı, elektrik akımının nasıl iletildiği ve çalışma şekli göz önüne alındığında bir kaç çeşit defibrilatör mevcuttur.

Eksternal Defibrilatör Nedir?

Vücudun içine girmeden (non-invaziv), göğüs kafesi üzerine yerleştirilen elektrotlar vasıtasıyla elektrik şoku veren cihazlara eksternal (harici) defibrilatör denir. Kalbe uzak noktalardan elektrik akımı verildiği için yüksek enerji seviyesi ayarlanarak kullanılır.

İnternal Defibrilatör Nedir?

Vücut dışından değil de vücudun içine girerek, elektrotları doğrudan kalbe veya kalbin çok yakınlarına yerleştirerek uygulanan cihazlara internal (dahili) defibrilatör denir. Elektrik şoku doğrudan kalbe veya kalbin çok yakınlarına iletildiği için verilen elektrik enerjisi diğer defibrilatörlerle kıyaslandığında oldukça az miktardadır. Ameliyat esnasında kullanılabilen modeller olduğu gibi vücuda yerleştirilerek (kalp pili) kullanılabilen modeller de mevcuttur.

Monofazik Defibrilatör Nedir?

Monofazik (tek darbeli) defibrilatörlerde elektrik akımı tek yönlü ilerler. Elektrik bir elektrottan diğerine doğru hareket eder. Elektrotlar arasında kalan kalbe bir sefer elektrik şoku uygulanır. Bu nedenle enerji seviyesinin yüksek olması ( joule) gerekir. Yüksek enerji seviyesi de hastanın cildinde yanıklara ve kalp kası (miyokard) dokusunda tahribata neden olabilir. Monofazik defibrilatörler ilk şoklamada %60 başarı oranına sahiptir.

Bifazik Defibrilatör Nedir?

Bifazik (çift darbeli) defibrilatörlerde şok dalgası elektrotlar arasında pozitif ve negatif olmak üzere iki yönlü ilerler. İlk akım hangi yönde iletiliyorsa ikinci akım ters yönde iletilir. Göğüs duvarına verilen elektrik akımı belli bir süre pozitif yönde ilerleyip daha sonra dönerek negatif yönde ilerler. Elektrotlar arasında kalan kalbe ard arda iki sefer elektrik şoku uygulanır. Bifazik defibrilatörlerde daha düşük enerji seviyesi ( joule arası) kullanılabilir. Bu da yanık gibi yan etkileri önler. Ayrıca kalp kası (miyokard) dokusunda oluşan tahribat daha az olur. Çift darbeli çalışması bifazik defibrilatörlerin ilk şoklamada %90 başarıya ulaşmasını sağlamaktadır. Bifazik cihazlar monofaziklere göre daha az enerji ile daha başarılı sonuçlar ortaya koyar.

İmplante Edilebilir Kardiyoverter Defibrilatör Nedir?

Deri altına cerrahi bir işlem ile yerleştirilen yani vücudun içine monte edilen defibrilatör cihazlarına implante edilebilir kardiyoverter defibrilatör (implantable cardioverter defibrillator) (ICD) adı verilir. Bunların diğer adı ise kalp pilidir. Cihazdan çıkan, üst ana toplardamar yolu üzerinden ilerleyen bir elektrot kalbe ulaşır. Kalbin ventriküler fibrilasyon veya nabızsız ventriküler taşikardi gibi sorunlar yaşamasıyla cihaz kendiliğinden devreye girerek elektrik şoku verir. Doğrudan kalbe iletildiği için verilen elektrik enerjisi diğer defibrilatörlerle kıyaslandığında oldukça az miktardadır.

Manuel Defibrilatör Nedir?

Manuel defibrilatörlerde uygulanacak enerji seviyesi hastanın o anki ihtiyacı göz önünde bulundurularak uzman kurtarıcı tarafından belirlenir. Bunun dışında, ritmi görme, ritmi tanıma, uygun tedaviye karar verme, güvenli defibrilasyon koşullarını sağlama ve şoklama gibi işlemlerde de kurtarıcı tarafından belirlenir ve manuel olarak uygulanır.

Otomatik Eksternal Defibrilatör Nedir?

Yarı otomatik ve tam otomatik olmak üzere 2 çeşit otomatik eksternal defibrilatör (OED) mevcuttur. Bu cihazlar piyasada AED (automated external defibrillator) olarak da bilinir. AED’ler bünyesinde bulunan bir yazılım ile otomatik olarak çalışmaktadır. Hastanın kalp ritmini ölçerek ihtiyaç duyulan enerji seviyesini belirler ve hastaya uygular. Vücut dışından uygulandığı için non-invazivdir. Otomatik defibrilatörler günümüzde hayat kurtarma zincirinin bir parçasını oluşturur. Tam otomatik olanlarda tüm süreç cihaz tarafından kontrol edilir. Bu cihazlar otomatik olarak, ritmi analiz edebilir, şokun gerekli olduğuna karar verebilir, sesli ve görsel uyarılarla süreci yönetebilir, gerekli enerjiyi şarj edebilir ve şoklama yapabilir. Yarı otomatik olanlarda ise şoklama anına kadarki süreç cihaz tarafından kontrol edilir, sadece şoklama anı uzman kurtarıcı tarafından uygulanır. Tam otomatik AED’ler hekim olmayan kişilerin erken müdahalesi için geliştirilmiştir.

Defibrilasyonda Başarısızlığa Neden Uygulamalar Nelerdir?

Defibrilasyonun başarılı olması hastanın yaşamına devam edebilmesi için gereklidir. Başarısız olması ise hastayı kaybetmek veya hastanın sakat kalması anlamına gelebilir. Başarısızlığa neden olan bazı hatalı uygulamalar şunlardır:

  • Elektrotları hatalı yerleştirmek
  • Elektrotlar arasında az veya fazla mesafe bırakmak
  • Elektrotların yeteri kadar bastırılmaması
  • Hatalı jel kullanımı
  • Hatalı enerji düzeyi
  • Küçük veya büyük elektrot seçimi
  • Önceden uygulanan şokların sayısı
  • Şok uygulamalarının aralarındaki süre
  • Göğüste kılların olması
  • Hastaya bağlı cihazların sökülmemesi
  • Defibrilasyon anında başkalarının hastaya temas etmesi

Defibrilator Cesitleri Nelerdir Nasil Kullanilir

Otomatik Eksternal Defibrilatör (AED) Nasıl Kullanılır?

Defibrilasyon uygulaması oldukça ciddiye alınması gereken bir konudur. Yapılan küçük bir hata bile hastanın yaşamını kaybetmesine neden olabilir. Doğru uygulandığında ise hayat kurtarıcıdır. Otomatik eksternal defibrilatör (AED) kullanımı esnasında bir dizi kural söz konusudur. Bu kurallara dikkat edilirse hem hastanın hem de kurtarıcıların güvenliği sağlanmış olur. Bunlar:

Defibrilatörü çalıştırmadan önce hastanın ıslak olmadığından emin olunmalıdır. Hasta ıslaksa hızlıca kurulanmalıdır.

Hastanın kullandığı solunum cihazları dahil tüm cihazlar hastadan ayrılmalıdır. Varsa oksijen konsantratörü ve ventilatör gibi cihazlar durdurulmalıdır. Cihazlar hastadan uzak bir noktaya taşınmalıdır.

Hastanın göğüs kısmında takı, metal aksesuar ya da kalp pili olmamalıdır. Metaller elektriği ilettiği için hasta ciddi şekilde yaralanabilir.

Hastanın üstündeki kıyafetler hızlıca çıkarılmalı ya da kesilmelidir. Defibrilatör elektrotları çıplak bedene uygulanmalıdır.

Elektrotlar ya hasta üzerinde ya da cihaz üzerinde durmalıdır. Sürekli elde tutulmamalıdır. Ayrıca elektrotlar birbirine değmemelidir.

Bir elektrot hastanın göğüs kafesinin sağ üst tarafındaki köprücük kemiğinin altına, diğeri ise kalbin bulunduğu bölümün sol yanına doğru göğüs kafesinin altına yerleştirilmelidir.

Elektrotlar doğru konuma yerleştirildiğinde cihaz ritim analizine başlar. Şok gerekip gerekmediğini ya da kurtarıcıların kalp masajına devam edip etmemesi gerektiğini sesli ve görsel komutlarla bildirir.

Cihaz, şoklamaya ihtiyaç duymuyorsa hastanın kalp ritmi düzelmiş demektir. Böyle bir durumda CPR uygulamalarına ara verilmemeli ve sağlık ekibi gelene kadar devam edilmelidir.

Defibrilasyon anından birkaç saniye önce kurtarıcıların ve ortamda bulunan diğer kişilerin güvenlik açısından hastadan uzaklaşması gerekir. Aksi halde şoklama esnasında hastaya veya hastanın yattığı yere temas halinde olan kişilere elektrik çarpabilir.

İlk şoklamadan sonra cihazın verdiği talimatlara uyulmalı ve CPR uygulamalarına devam edilmelidir. Kalp ritmini analiz etmeye devam eden AED gerekiyorsa defibrilasyon işlemlerini sürdürecektir. Sağlık ekibi gelene kadar kurtarma kesintisiz devam etmelidir.

Günceleme: 18/10/

Defibrilatör Cihazı Nedir?

Defibrilatör fibrilasyona girmiş bir kalbin normal ritmini geri kazanabilmesi için kalbe kısa sureli yüksek değerde akım veren cihaz. Kısaca elektro şok cihazı olarak tanımlanabilir.

Kalbin normal dışı hızlı atımını durdurarak tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan sağlık cihazına defibrilatör seafoodplus.info diğer adı da kalp elektroşok aletidir. Kalpte görülen fibrilasyon denilen kalp ritmi, eğer kalbin kulakçık bölümünü (atrium) etkiliyorsa, kalbin çalışma düzeni bozulur.

Fibrilasyon durumunda, kalbin karıncık kısmını (ventrikül) etkiliyorsa, kalp etkili kasılarak vücuda kan pompalamak yerine titreşim halinde çalışır. Dolaşım durduğu için bu tabloda yaşam mümkün değildir. Böyle durumda dakika içinde defibrilatör aleti ile kalbe elektroşok verilerek ventriküler fibrilasyon düzeltilmeye çalışılır.

Life-Point PLUS model Bifazik Defibrilatör Cihazı Hakkında

METsis Medikal&#;in son olarak piyasaya sürdüğü Life-Point PLUS Defibrilatör cihazı anormal EKG ritmini normal ritme döndürme amacıyla defibrilasyon işlemi gerçekleştirmek için kullanılan cihazdır. Kalp ventriküler fibrilasyona girdiğinde, dışarıdan yeterli miktarda elektrik akımı vererek normal sinüs ritmine döndürme işlemine defibrilasyon, elektrik akımı vermede kullanılan cihaza, defibrilatör (elektro şok cihazı) denir. Elektrik enerjisi, şok halinde verildiği takdirde, dışarıdan uyarı verilmiş olur, yani myokard depolarize edilir ve kalp kasılır. Kalbe defibrilatörle şok verilebilmesi için kalbin, ventriküler fibrilasyonda ya da nabızsız ventriküler taşikardi ritminde olması gerekir. Son teknolojiye ve üstün teknik özelliklere sahip olan bifazik Life-Point PLUS elektro şok cihazına uygun fiyat ve ödeme koşullarıyla sahip olabilmek için bizimle iletişime geçin. Yukarıda bulunan linke tıklayarak defibrilatör teknik şartnamesini indirebilirsiniz.

METsis Medikal; Life-Point PLUS model üst düzey elektro şok cihazı cihazı ile tüm hastane, ambulans, klinik, üniversite hastanesi, diyaliz merkezi gibi elektro şok cihazı cihazına sıkça ihtiyaç duyulan profesyonel kullanıcılara hitap etmektedir. Bifazik dalga formu, geniş renkli ekranı, kullanım kolaylığı ve standart olarak AED otomatik defibrilatör özelliği ve uygun fiyatı ile profesyonel kullanıcılar için iyi bir çözüm sunmaktadır.

Bifazik Defibrilasyon Nedir?

Life-Point PLUS defibrilatör cihazı bifazik teknolojiye sahiptir. Peki, bifazik defibrilasyon dalga formu nedir; elektrik enerjisinin boşalmasından sonra pozitif yönde sonra negatif yönde olmak üzere iki yönlü akım verir. Yani elektrik akımını iki yöne de iletir. Birinci fazda, akım monofazik elektro şok cihazlarında olduğu gibi, bir elektrottan diğerine akar. İkinci fazda ise akım, ters yönde akmaya başlar. Yapılan araştırmalarda bifazik dalgaların monofazik dalgalara göre daha az enerji ile başarılı defibrilasyon sağladığı ve daha az zararlı olduğu görülmüştür. Ayrıca daha az enerji kullanımı ile aynı sonuca ulaşılabildiği için yanık gibi istenmeyen yan etkiler azalmıştır.

Erken Defibrilasyonun Önemi Nedir?

Defibrilasyon, temel yaşam desteğinin bir parçasıdır; elektro şok cihazı ile kalbe elektrik akımı vererek myokarddaki düzensiz titreşimleri sonlandırıp kalbin normal bir şekilde çalışmasını sağlamaya yönelik hayat kurtaran bir işlemdir. VF veya nabızsız VT’de sn içinde uygulanan defibrilasyon % ’e yakınını sinüs ritmine çevirir. Her bir dakikalık gecikme, başarı Şansını % 10 kadar azaltır. 10 dakikalık gecikmede yaşam şansı % 0&#;a yakındır. VF ya da nabızsız VT’li kardiyak arrestin gelişmesinden sonra defibrilasyona kadar geçen her bir dakikada ölüm oranı % artmaktadır. Defibrilasyona daha geç başlanması durumunda hastanın kurtulma şansı da azalmakta; kardiyopülmoner resüsitasyon ve defibrilasyona ilk 10 dakikadan sonra başlanması durumunda ortalama her hastadan sadece biri kurtarılabilmektedir.

Fibrilasyon Nedir?
Kalbin yanlış zamanda uyarılması ve uyaran sinyallerin (aksiyon potansiyelleri) rasgele uyarımları sonucunda kalp kasları düzensiz ve normalden hızlı bir şekilde kasılmaya başlar. Sonuç olarak kalp, vücudun ihtiyaç duyduğu miktarda kanı pompalayamaz hale gelir. Kalbin girdiği bu duruma “fibrilasyon” adı verilir. 2 tip fibrilasyon vardır. Kulakçık (atrial) fibrilasyonu ve karıncık (ventriküler) fibrilasyonu. Bunlardan ventriküler fibrilasyon daha tehlikeli olup, hemen müdahale edilmezse hastanın ölümüne sebep olabilir. Kalp girdiği bu durumdan vücudun geri besleme kontrol sistemleri vasıtasıyla kurtulamazsa, bu düzensiz kasılmaların durdurulup kalbin yeniden düzenli kasılmaya başlaması sağlanmalıdır. Bunun için, kalbe “karşı şok” adı verilen bir şok uygulanır. Bu işleme defibrilasyon, kullanılan cihaza ise defibrilatör adı verilir.

Ventriküler Fibrilasyon
Ventriküler fibrilasyonun (şekil 2) karakteristik görünümü genellikle kolay tanınır ve sistematik ritim analizini gerektirmeyen tek ritimdir. Atan kalbi yöneten elektriksel uyarıların tamamen düzensiz olduğu bir durumdur. Sonuç olarak ventriküllerin kasları kasılmaktan ziyade titreşir ve ventriküller artık vücuda kan pompalayamaz hale gelir. Ventriküler fibrilasyon şüphesi oluştuğunda hasta, acil defibrilasyon gerektiren ventriküler fibrilasyon ve artefakta bağlı bir görünüm açısından değerlendirilmelidir. Eğer hastada nabız varsa ritim ventriküler fibrilasyon değildir.

Bazı durumlarda iki ritim bozukluğu ventriküler fibrilasyon ile benzerlik gösterebilir, çünkü her ikisi de düzensiz,geniş kompleksli ve hızlı ritimlerdir. Birincisi, polimorfik ventriküler taşikardidir. Kardiyak arreste neden olabilir ve arrest gerçekleşirse erken tedavi ventriküler fibrilasyon ile benzerdir. Bu nedenle, ritmin anında tanınamaması ilk yaklaşım aynı olacağından herhangi bir yanlış tedaviye sebep olmaz. Fakat erken resusitasyon sonrası polimorfik ventriküler taşikardinin kaydedilmesi önemlidir, çünkü sebepleri bulunarak düzeltilebilir ve tekrarlanması
önlenebilir. İkincisi ise, atriyal ve ventriküler kası bağlayan aksesuar yol varlığında (Wolff-Parkinson-White (WPW) sendromu) atriyal fibrilasyon gelişimidir. Tedavi edilmezse ventriküler taşikardiye ya da ventriküler fibrilasyona neden olabilir. Arreste neden olmuşsa tedavi tüm nabızsız geniş kompleksli taşikardilerde olduğu gibi defibrilasyondur. Bu nedenle bu ritmin de venriküler taşikardi ve ventriküler fibrilasyondan erken dönemde ayrılamaması ilk tedavi aşamasında problem yaratmayacaktır. Fakat bu ritmin kaydedilmesi ve tanınması, uzman konsultasyonu daha sonraki tedavinin düzenlenmesi ve hayati aritmilerin önlenmesi açısından önemlidir.

Ventriküler Taşikardi
Ventriküler taşikardi, özellikle yüksek kalp hızlarında ya da yapısal kalp hastalığı varlığında (ör. Sol ventrikül fonksiyon bozukluğu, ciddi sol ventrikül hipertrofisi, aort stenozu) belirgin kardiyak debi düşmesi ve kardiyak arreste neden olabilir. Ventriküler taşikardi ani olarak ventriküler fibrilasyona dönüşebilir. Nabızsız ventriküler taşikardi tıpkı ventriküler fibrilasyondaki gibi erken defibrilayon ile tedavi edilmelidir.

Bu ritimde ventrikül kasında yer alan bir odağın yüksek frekansta depolarizasyonu söz konusudur. Eksitasyon anormal bir yolak ile ventriküllerin içinden geçer ve bu yüzden QRS kompleksleri geniş ve anormal şekillidir. P dalgasının olmayışı ve anormal geniş QRS dalgaları karakteristiktir. QRS morfolojisi monomorfik ve polimorfik olabilir. Monomorfik ventriküler taşikardide ritim düzenli ya da düzenliye yakındır polimorfik ventriküler taşikardi ise düzensizdir. Dal bloğu varlığında supraventriküler taşikardi geniş kompleks taşikardi oluşturur. Miyokard infarktüsü sonrası gelişen geniş kompleksli taşikardi hemen daima ventriküler kaynaklıdır. En güvenilir yaklaşım böyle bir durumda aksi ispat edilene kadar tüm geniş kompleks taşikardileri ventriküler taşikardi olarak kabul etmektir. Polimorfik ventriküler taşikardinin önemli bir tipi ‘torsade de pointes’ (dans eden kompleks) olup ritim şeridinde rotasyonel olarak değişen elektriksel aktivite aksları EKG de sinüzoidal bir görünüm oluşturur. Bu aritmi genellikle QT intervalinde uzama olan hastalarda görülür. Bu uzama kalıtsal olarak gelişebildiği gibi daha sık olarak antiaritmik ilaçlar gibi bazı ilaçların etkisiyle de oluşabilir. Torsade de pointesin tanınması önemlidir, çünkü etkili tedavi (tekrarlayan atakların önlenmesi) için predispozan faktörlerin ortadan kaldırılması, intravenöz magnezyum uygulaması, diğer elektrolit bozukluklarının düzeltilmesi gerekirse overdrive pacing uygulanması gerekir. Torsade de pointes ventriküler taşikardisi kardiyak arreste neden olabilir,(bu durumda defibrilasyon ile tedavi edilir) ventriküler fibrilasyona dönüşebilir.

Asistoli
Kalp kasının sistol adı verilen ritmik kasılmaları yapmamasıdurumudur. Bu kasılmalar gerçekleşmediği zaman dolaşım duracağından ölüm kaçınılmaz olur. Asistoli bir kalp hastalığı sonucu olarak ortaya çıkabileceği gibi, hastalığın son evresi olarak da belirebilir. Nabzın hissedilmemesi ve stetoskop aleti ile kalp seslerinin duyulmaması asistolinin belirtileridir. Kalp zaten depolarize durumda olduğu için defibrilayon uygulanmaz. Bazen asistoli ve ince dalgalı ventriküler fibrilasyon karışabilir. Bu durumda erken tedavi iyi kalitede bir kardiyopulmoner resusitasyon sağlamak ve gözleme devam etmektir. Eğer ince dalgalı ventriküler fibrilasyon varsa, etkili kardiyopulmoner resusitasyon uygulaması ventriküler
fibrilasyonun amplitud ve frekansını arttırabilir ve bu tanıyı doğrulayarak başarılı defibrilasyon ihtimalini arttırabilir.

Defibrilasyon
Özel bir elektrik cihazı ile kalbe doğru akım vererek kalp kasındaki düzensiz titreşimleri giderip kalbin normal bir şekilde çalışmasını sağlamaya yönelik yaşam kurtaran bir işlemdir. Ventriküler fibrilasyon adı verilen, kalp kaslarındaki ölümcül kaotik elektriksel aktiviteye karşı monofazik joule veya bifazik – joule ile tek deşarj doğru yeniden canlandırma teknikleri ile yüksek oranda sonuç verebilmektedir(Yazıda geçen enerji düzeyleri Avrupa Yeniden Canlandırma Konseyi ve Amerikan Kalp Derneği&#;nin son kılavuzundan, kanıta dayalı, bizzat denenmiş ve başarılı olmuş düzeylerdir). Bifazik defibrilatörler elektriksel boşalma sonrası belirli bir süre pozitif yönde, sonra da geri dönüp negatif yönde kalan mili sn. boyunca ilerleyen tipte akım üretirler. Ayrıca dalga formu büyüklük ve sürekliliğini ayarlayarak transtorasik empedans değişimlerine elektronik olarak karşı koyabilirler. Kesikli eksponansiyel ve rektilineer dalga formu üreten çeşitleri vardır; ancak ilk faz ve ikinci faz en uygun süreleri, hangi tür vf’de hangi dalga formunun kullanılacağı vs. net olarak henüz bilinmemektedir. Kanıta dayalı çalışma yapmanın tahmin edeceğiniz üzere zor olduğu ve deney hayvanlarının göğüs empedanslarının bizimkilerden farklı olduğu da düşünülür ise bu konuda araştırılacak hayli nokta mevcuttur. Uzun süreli vf’lerde ise bifazik dalga formlarının üstünlüğünün monofaziklere göre çok daha fazla olduğu gösterilmiş ve son yeniden canlandırma kılavuzlarında bu öneri yer almıştır. Şu anda en iyi enerji düzeyi hangisi bilinmediği için ventriküler fibrilasyona giren bir hastaya öneri olan j bifazik düzeyden genelde j ile çakılmaktadıseafoodplus.infozikte ise zaten tek önerilen enerji düzeyi j&#;dur. Elektro şok cihazları şebeke elektriğine güven olmadığından, içlerinde akü ile satılırlar. Elektrik şebekesine takılı olsalar dahi akü ile çalışırlar. Fibrilasyona girmiş bir kalbin normal ritmini geri kazanabilmesi için kalbe kısa sureli yüksek değerde akım verilmesine defibrilasyon denir. Bu uygulamanın yapılması için kullanılan cihaza da defibrilatör denir. Kısaca elektroşok cihazı olarak tanımlanabilir.

Ventriküler fibrilasyon/nabızsız ventriküler taşikardinin başlamasından sonra kalp debisi sonlanır ve üç dakika içinde hipoksik serebral hasar başlar. Tam bir nörolojik iyileşme isteniyorsa, spontan dolaşımın geri dönüşünü sağlayan erken başarılı defibrilasyon gerekmektedir. Defibrilasyon yaşam kurtarma zincirinin önemli bir parçasıdır ve ventriküler fibrilasyon/ventriküler taşikardi kardiyak arrestin sonucunu düzelttiği gösterilen birkaç girişimden birisidir. Başarılı defibrilasyon olasılığı ve sonraki hastaneden taburcu oluncaya kadarki hayatta kalma olasılığı zamanla hızla azalır. Bu nedenle erken defibrilasyon uygulayabilmek kardiyak arrest sonrası hayatta kalmayı belirleyen en önemli faktörlerden birisidir. Kardiyopulmoner resusitasyon uygulanmayan vakalarda kollapstan sonra defibrilasyon uygulanıncaya kadar geçen her dakika mortalite % kat artar. Ventriküler fibrilasyon/ventriküler taşikardinin başlaması ile şok uygulaması arasındaki süre ne kadar kısa ise başarılı defibrilasyon ve hayatta kalma şansı o kadar yüksektir. Defibrilatör sağlamada gecikme varsa hızla göğüs kompesyonları ve ventilasyona başlanmalıdır. Tanık olunan kardiyak arrestlerde kardiyopulmoner resusitasyon uygulandığında sağ kalımda azalma daha yavaştır ve sağ kalım, kollapstan defibrilasyona kadar her dakika için ortalama % azalır. Defibrilasyona kadar geçen süre içerisinde kardiyopulmoner resusitasyon uygulanması tanık olunan kardiyak arrestten hayata dönmeyi iki veya üç katına çıkarabilir. Amaç; kalbe elektrik şoku uygulayarak kalbi normal kardiyak ritmine kavuşturmaktır. Özel bir elektrik cihazı ile kalbe doğru akım vererek kalp kasındaki düzensiz titreşimleri giderip kalbin normal bir şekilde çalışmasını sağlamaya yönelik yaşam kurtaran bir işlemdir. Ventriküler fibrilasyona karşı monofazik joule veya bifazik – Joule ile tek deşarj doğru yeniden canlandırma teknikleri ile yüksek oranda sonuç verebilmektedir. Bifazik defibrilatörler elektriksel boşalma sonrası belirli bir süre pozitif yönde, sonrada geri dönüp negatif yönde kalan milisaniye boyunca ilerleyen tipte akım üretirler. Ayrıca dalga formu büyüklük ve sürekliliğini ayarlayarak transtorasik empedans değişimlerine elektronik olarak karşı koyabilirler. Kesikli eksponansiyel ve rektilineer dalga formu üreten çeşitleri vardır; ancak ilk faz ve ikinci faz en uygun süreleri, hangi tür ventriküler fibrilasyonda hangi dalga formunun kullanılacağı net olarak henüz bilinmemektedir. Uzun süreli ventriküler fibrilasyonlarda ise bifazik dalga formlarının üstünlüğünün monofaziklere göre çok daha fazla olduğu gösterilmiş ve son yeniden canlandırma kılavuzlarında bu öneri yer almıştır. Şu anda en iyi enerji düzeyi hangisi bilinmediği için ventriküler fibrilasyona giren bir hastaya öneri olan  j bifazik düzeyden genelde j ile uygulanmaktadır. Monofazikte ise zaten tek önerilen enerji düzeyi j&#;dur. Defibrilatörler, şebeke elektriğine güven olmadığından, içlerinde akü ile satılırlar. Elektrik şebekesine takılı olsalar dahi akü ile çalışırlar

Defibrilatör Çeşitleri
Genel olarak üçe ayrılırlar:
> Pacemaker&#;lar gibi kalbe yerleştirilen ve gerektiği anda (otomatik olarak karar vermelerini sağlayan algılayıcıları vardır) şok veren tip. ( ICD)
> Küçük kaşık seklinde iki elektrot kalbe dokundurularak şok veren tip. Tanımdan da anlaşılacağı üzere bunun kullanılabilmesi için kalbin açıkta olması gerekir, yani cerrahi bir müdahale sırasında kullanılır.
> Hepimizin de filmlerden, dizilerden, belki de gerçek hayattan bildiği vücut yüzeyine dokundurulan büyükçe elektrotlar vasıtasıyla şok veren tip. Çalışma prensibi olarak hepsi de aynıdır, ama verilen akım miktarı değişiktir. Kalbe ne kadar yakından elektro şok uygulaması yapılırsa, uygulanması gereken akım değeri de o kadar küçük olur. ’lara kadar elektro şok cihazları AC enerjili tiptendi. AC enerji atrial fibrilasyonu giderirken, daha tehlikeli olan ventriküler fibrilasyona yol açabileceğinden bu tip elektro şok cihazları artık kullanılmamaktadır. ’lardan sonra DC defibrilatörler geliştirilmiştir. Defibrilatörler, hastaya bağlanma şekline göre dış elektro şok cihazı veya iç (implant) defibrilatörler olmak üzere ikiye ayrılır. Hastaya aktarılan enerjinin dalga şekline göre ise; Lown, monofazik, gecikmeli, trapezoidal (yamuk) ve bifazik dalga şekilli elektro şok cihazı olarak adlandırılırlar.

Kardiyak Arrest Nedir?

Kardiyopulmoner arrest ya da dolaşım durması olarak da bilinen kardiyak arrest; kalbin kan pompalama fonksiyonunu (sistol ve diastol siklusu) yerine getirememesi ya da büyük arterlerden nabız alınamaması, buna bağlı solunum ve bilinç kaybı ile karakterize ani ve beklenmedik şekilde gelişen bir tablo olarak tanımlanabilir. Dolaşımın durmasına bağlı olarak dokulara oksijen taşınma işlemi de yerine getirilemez. Oksijen eksikliğinden en fazla etkilenen organ beyin olduğu için olay anında bilinç kaybı, sonrasında da hipoksik beyin hasarı ve buna bağlı gelişen nörolojik defisit, hatırlama bozukluğu ve kognitif disfonksiyon gelişebilir. Temel yaşam desteği esaslarına göre ilk yapılması gerken hastanın dolaşımının tekrar başlamasına yardımcı olmak yani kardiyopulmoner resusitasyon (CPR) işlemini uygulamaktır. İleri yaşam desteği esaslarına göre ilk yapılması gereken işlem ise hastayı monitörize etmek ve defibrilasyon uygulamaktır.

Kardiak Arrest Nedenleri
1-Kalp hastalıkları kardiak arrest nedenlerinin en önemli kısmını oluşturur. Dolaşımda akut obstrüksiyon (ani damar tıkanmaları ) örn. aort diseksiyonu nadiren yapay bir valvin kopması, myokard iskemisi, akut myokardit, miyopatiler, iletim defektleri bunların başında gelir. Primer olarak kalp hastalığı olmamakla birlikte kalbin çalışmasını engelleyen, tansiyon pnömotoraks, diyafragm rüptürü , masif pulmoner tromboembolizm gibi ekstra kardiak mekanik nedenler de burada sayılabilir.
2 – Hipovolemi: Masif kanama ve sıvı kayıpları kan basıncının düşmesi ve miyokard perfüzyonunun bozulması ile arreste neden olabilir.
3 – Bayılma: Hasta bu durumda horizontal ( yatay ) duruma getirilmezse ölümle sonuçlanabilir.
4 &#; Ani Hipotansiyon: Koroner perfüzyonunu bozarak arreste neden olabilir.
5 – Hava embolisi: Oturur pozisyonlardaki ameliyatlarda veya boyun, toraks, meme, pelvis venleri üzerindeki herhangi bir işlem sırasında ( özellikle küretaj ) hava embolisi gelişerek arreste neden olabilir. Sol kalpteki girişimlerde özellikle aort klempinin açılması sırasında da daha tehlikeli olan arteriel emboli gelişebilir.
6 – Hipoksi ve/veya hiperkapni: Üst solunum yolu obstrüksiyonu,solunumun santral depresyonu veya sinir-kas paralizisine bağlı olabilir. Erişkinde üst solunum yolu obstrüksiyonuna yol açan nedenlerin başında 3 gıda aspirasyonu ( solunum yoluna kaçması ) gelmektedir. Yemek yerken,
özellikle iyi çiğnenmemiş büyük parça halinde gıdalar aspire edilebilir. Yemek yerken konuşma, gülme bu olasılığı artırır.
7 – Elektrik veya yıldırım çarpması: Elektrik çarpmasından sonra vücuttan geçen akımın şiddeti ve süresine bağlı olarak solunum kaslarında tetani, paraliz, bulber merkezlerin inhibisyonu sonucu kardiak arrest gelişebilir. Tetani, akımın geçtiği sürece devam eder ve uzun sürerse hipoksi ile arrest gelişir. Akım kesildikten sonra görülen masif konvülsiyon atağı takiben ortaya çıkabilen paraliz de hipoksi sonucu arreste neden olur. Elektrik şokunun direkt etkisi ile de ventriküler fibrilasyon veya asistol gelişebilir. Bu, genellikle evlerde kullanılan düşük voltajlı ve 2 amperden zayıf akımla olur. Daha güçlü bir akım olan yıldırım çarpmasında ise bütün myokardı
depolarize eden bir DC şok etkisi ile kalp durabilir. Bazan bu olaydan sonra kalp kendiliğinden çalışabilir.
8 – Suda boğulma: Klinik ve tedavi yönünden belirgin bir farklılık olmamakla birlikte tatlı veya tuzlu suda boğulmalarda fizyopatalojik mekanizma farklıdır. Tatlı su ozmotik basıncı daha düşük olduğu için hızla akciğerlerden sistemik dolaşıma geçer. Dolaşım volumü 3 dakika içinde % 50
artabilir. Sonuçta hemoliz ve hipoksi, yüklenme, hiperpotasemi (kanda potasyumun artması) ve hiponatreminin (kanda sodyumun azalması ) neden olduğu, tedaviye dirençli fibrilasyon ( kalp adelesinde peşpeşe hızlı kasılmalar ) gelişir. Tuzlu su ile bunun tersi olur. Dolaşımdan alveollere sıvı geçer ve ödem gelişir. Boğulmalarda vagal inhibisyona bağlı olarak uzun süreli laringospazm gelişmesi akciğerlere sıvı girmeden asfeksi ile ölüme neden olabileceği gibi, sıvı girişini geciktirdiği için resüsitasyon şansını da 4 artırabilir. Hipotermi ve pulmoner enfeksiyon önemli komplikasyonlardır. Eğer akciğerler 2 dakikadan uzun süre tatlı su ile doldu ise irreversibl ventriküler fibrilasyon gelişir. Ancak hipotermi koruyucu etki yapabilir. Bu nedenle soğumuş bir kişi sudan çıkarıldığında, hiçbir hayat belirtisi olmasa da resüsitasyon denenmelidir. Öte yandan tedavi ile olay yerinde veya yolda bilincini kazansa da geç akciğer ödemi solunum yetmezliği ve elektrolit değişiklikleri olabileceğinden, hayati tehlike devam edebilir, bu şahısların hastaneye yatırılması gerekir.
9 – Metabolik bozukluklar ve elektrolit değişiklikleri: Kan glukoz düzeyi, pH değişiklikleri, özellikle sodyum, potasyum ve kalsiyum olmak üzere elektrolit değişiklikleri kalbin fonksiyonunu bozarlar. Örneğin hiperkalemi yavaş geliştiğinde kalbi diastolde durdurabilir, hızlı geliştiğinde ventrikül fibrilasyonuna neden olabilir. Kalsiyum artışı ise kardiak kontraktiliteyi artırarak, kalbi diastolde durdurabilir.
10 – Hipotermi: Merkezi ısı dereceye düştüğünde ventrikül fibrilasyonu gelişebilir. Kaza ile gelişen 30 derece altındaki ciddi hipotermide kan akımı, oksijen gereksinimi, kardiak autput ve kan basıncı azalır; vazokonstrüksiyon ve bradikardi nedeniyle nabzın alınması güçleşir. Nabzın
gerçekten olmadığını anlamak uzun süre alabilir.
11 – İlaç ve zehirler: Direkt veya dolaylı olarak kardiyovasküler ve solunum sistemlerinde depresyon yapabilir. Bunlar arasında digital, kinidin, prokainamid, aminofilin, kontrast maddeler, sedatif ve hipnotikler sayılabilir.
12 &#; Kan katekolamin düzeyinin artması: Heyecan, adrenalin enjeksiyonu, adrenal tümörler nedeniyle artmış katekolaminler kalbin anesteziklere duyarlılığını artırır.
13 – Bazı işlem ve uyarılar: Kalp kateterizasyonu ve anjiokardiografi sırasında, özellikle kateter ucu sağ ventrikülde iken ventriküler fibrilasyon gelişebilir. Rectum, uterus, serviks, glottis, bronşial ağaç, mesane, üretra, mezanter, karotid sinus ve kalbin direkt olarak uyarılması, ekstraoküler kasların veya testisin çekilmesi sonucu bradikardi veya asistol gelişebilir.
İnhalasyon ajanlarının vagotonik etkisi, hiperkapni, hipoksi katekolamin düzeyinde artma bu olasılığı artırır. Tüm hastalıkların terminal döneminde yukarıda belirtilen nedenlerden bir veya birkaçına bağlı olarak kalp durur.

defibrilatör cihazı teknik şartnamesi, defibrilatör cihazı teknik özellikleri, defibrilatör ihale, bifazik defibrilatör cihazı teknik özellikleri, bifazik defibrilatör cihazı teknik şartnamesi, defibrilatör, defibrilatör nedir, defibrilatör cihazı, defibrilatör kullanımı, life-point, defibrilatör monitör, bifazik defibrilatör, monitörlü defibrilatör, üst düzey defibrilatör cihazı, metsis defibrilatör, defibrilatör modelleri, ambulans, defibrilatör ürünleri, defibrilatör satış, defibrilatör firma, defibrilatör sanayi. Defibrilatör kullanımı, defibrilatör nasıl kullanılır? defibrilatör kullanımı video, defibrilatör kullanma talimatı, defibrilatör nasıl çalışır, defibrilatör çeşitleri, defibrilatör cihazı nedir, defibrilatör cihazı nasıl kullanılır, defibrilatör nedir, defibrilasyon, defibrilatör cihazı ne işe yarar, defibrilatör satış, defibrilatör kardiyoloji, defibrilatör şartnamesi. Portatif defibrilatör, defibrilatör sektörü, defibrilatör üreticisi, adsm defibrilatör, ihale defibrilatör, defibrilatör teknik şartname, manuel harici defibrilatör cihazı teknik şartnamesi, defibrilatör teknik şartname örneği, defibrilatör şartnamesi indir, ağış ve diş sağlığı merkezleri için defibrilatör, adsm için defibrilatör

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir