marmara üniversitesi moda tasarım kaç yıllık / Sosyal Bilimler Lisesi Manisa

Marmara Üniversitesi Moda Tasarım Kaç Yıllık

marmara üniversitesi moda tasarım kaç yıllık

Эпизоды

  • Esmiyor Podcast'in üçüncü sezonunun otuzuncu bölümünde, Mert Gökalp ile "Kıyılarımızı nasıl koruruz?" diye soruyoruz. 

    ODTÜ Mühendislik Fakültesi, Miami ve Ankara Üniversitesi'nde eğitim görmüş olan Mert Gökalp, fiziksel okyanus bilimi ve deniz biyoteknolojisi üzerine geniş bir bilgi birikimine sahip. Şu anda Hollanda'da Wageningen Üniversitesi'nde doktora yapmakta olan Gökalp, bir zamanlar Avrupa Birliği projelerinde bilim insanı olarak çalıştı ve Türkiye Deniz Canlıları Rehberi'ne imza attı.

    Gökalp, özellikle Akdeniz bölgesine odaklanan çalışmalarında sualtı fotoğrafçılığı ve deniz biyolojisi üzerine geniş bir perspektif sunuyor. 

    Keyifli dinlemeler.

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Пропущенные эпизоды?

    Нажмите здесь, чтобы обновить ленту.

  • Esmiyor Podcast’in üçüncü sezonun yirmi altıncı bölümünde konumuz Egemen Kölemen ve kendisine “Çare nükleer füzyon mu? ” diye soruyoruz.

    Princeton Üniversitesi'nde nükleer füzyon araştırmalarına devam eden Kölemen, füzyon reaktörlerinin tasarımının zorluklarını ele almak için dinamik ve kontrol teorisinin deneysel plazma fiziğine uygulanması üzerine çalışıyor. Füzyon teknolojisinin bilim kurgudan çıkıp hayatımıza girdiği bugünlerde kendisine füzyonun, nükleer enerjinin geldiği noktayı ve geleceğini sormak istedik.

    Keyifli dinlemeler.

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast'in üçüncü sezonunun yirmi altıncı bölümünde, konuğumuz C.M. Kösemen ile evrim macerası baştan yazılabilir mi sorusunu ele aldık. Spekülatif evrimin kapılarını araladık ve doğanın evrimsel süreçlerinin farklı bir yol izlemesi durumunda nasıl bir dünya ortaya çıkabileceğini keşfettik.

    C.M. Kosemen, spekülatif evrim konusunda uzmanlaşmış bir yazar ve sanatçı. 2006 yılında henüz üniversitedeyken yazıp internete attığı All Tomorrows insanlığın form değiştirdiği uzak bir geleceği anlatıyor. Şu anda kült diyebileceğimiz bir seviyede dünyanın her yerinden bilim kurgu meraklılarını çekiyor. Birlikte, gerçeklik ile hayal gücü sınırlarında gezen canlıları ve hayali ekosistemleri konuştuk. Hangi faktörlerin evrimi yönlendirdiğini, nasıl yaşam formlarının şekil değiştirebileceğini ve hayal edilen dünyalarda nasıl inanılmaz canlılar ortaya çıkabileceğini tartıştık. Sohbetimizin ana konularından biri de merak ve hayal gücüydü.

    Keyifli dinlemeler.

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast’in üçüncü sezonun yirmi beşinci bölümünde konumuz Fuat Pamukçu ve kendisine “Deniz taşımacılığı iklimi nasıl etkiliyor?” diye soruyoruz.

    Çevrenize bir bakın. Siz belki bir geminin içerisinde hiç uçsuz bucaksız denizlere, okyanuslara açılmadınız. Ama giydiğiniz kullandığınız bir çok ürün bu yolculukları her gün yapıyor. İşte hayatımızın tümüne dokunan, ama bu Yolculukları biz kendimiz yapmadığımız için gözden uzak olan deniz taşımacılığının iklime ve çevreye etkilerini konuştuk. Bizim kafamız tahmin ettiğimizden çok daha fazla açıldı.

    keyifli dinlemeler.

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast'in üçüncü sezonunun yirminci dördüncü bölümünde konuğumuz Nivogo'nun kurucu ortağı Arnas Akbaş ve kendisiyle moda ve tekstil endüstrisinde döngüselliğin ne demek olduğunu konuştuk.

    Nivogo ile ilk olarak yollarımız İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödül Programı'nda keşişti. Nivogo ve Esmiyor birer yıl ara ile aynı ödüle layık görüldü. Nivogo'dan bir güzel haber de, bizim de global medya partneri olduğumuz, döngüsel ekonomi ve tasarım üzerine çalışan What Design Can Do'nun Make It Circular yarışmasında giyim kategorisinde ödül almasıyla geldi. Biz de bu hadi bunu bahane bilelim diyerek, döngüsellik, moda ve tasarım üzerine konuştuk.

    Keyifli dinlemeler!

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast'in üçüncü sezonunun yirminci üçüncü bölümünde konuğumuz Dr. Sertaç Doğanay ve kendisine “Sistemi içeriden değiştirmek mümkün mü?" diye sorduk.

    Sertaç çalışma süresine farklı farklı kariyerler sığdırmış biri. Kendisini belki de podcast dinleyicilerinin çok da alışık olmadığı bir platformdan, Linkedin'den tanımak mümkün. Teknoloji ve sürdürülebilirlik alanında, ekibiyle birlikte günlük olarak haberleri topluyor, herkesle paylaşıyor ve kurumlarda / şirketlerde sürdürülebilir dönüşüm için çaba gösteriyor. Yolumuz bir çok kez kesişti, bir çok kez da bu kaydı yapmak istedik.

    Keyifli dinlemeler!

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast'in üçüncü sezonunun yirminci ikinci bölümünde konuğumuz Prof. Dr. Barış Önol ve kendisine “Havalara neler oluyor?" diye sorduk.

    Barış Hoca ile neredeyse 2 yıldır yapmayı planladığımız ve istediğimiz bölümü sonunda kaydettik! Kendisi atmosfer ve iklim bilimci. Biliyorsunuz iklim değişikliğini farklı açılardan incelesek de, dönem dönem özümüze ve ilk çıkış noktamıza dönüyoruz ve iklimi, saf bir şekilde iklimi ve bize doğrudan konuşuyoruz.

    Keyifli dinlemeler!

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast'in üçüncü sezonunun yirminci birinci bölümünde konuğumuz Prof. Dr. Mine Durusu Tanrıöver ve kendisine “İklim sağlığımızı nasıl etkiliyor?" diye sorduk.

    Bu kendisiyle yaptığımız uzun ve keyifli yayının ikinci bölümü. 

    Keyifli dinlemeler.

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast'in üçüncü sezonunun yirminci bölümünde konuğumuz Prof. Dr. Mine Durusu Tanrıöver ve kendisine "Gidişat sağlıklı mı?" diye sorduk. Bu kendisiyle yaptığımız uzun ve keyifli yayının ilk bölümü. İkinci bölüm haftaya!

    Prof. Dr. Mine Durusu Tanrıöver, Hacettepe Üniversitesinde iç hastalıkları konusunda uzmanlaşan bir tıp hekimi. Kendisiyle iklim değişikliğinin sağlık eksenindeki kesişimindeki bütün konuları konuşmaya çalıştık. Gerçekten bütün konuları... İklim değişikliği sebebiyle yaşanan sağlık risklerini, küresel sağlık politikalarını, sağlık sisteminin hassas noktalarını ve iklim değişikliğinin bunlara nasıl baskılar uyguladığını.

    İkinci bölüm haftaya!

    Keyifli dinlemeler.

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast'in üçüncü sezonunun on dokuzuncu bölümünde konuğumuz Gökçe Alacadağlı ve kendisine "Yapay zekayı sürdürmek için kullanabilir miyiz" diye sorduk.

    Gökçe ile uzun yıllar geriye giden dostluğumuz, Esmiyor Podcast kapsamında tekrar birleşti. Kendisi İsveç'te Ericsson'da sürdürülebilir enerji sistemleri yönetimi ve yapay zeka teknolojiklerinin kesişim kümesinde çalışıyor. Teorik değil, tamamen pratik üzerinden gittiğimiz bir bölüm. OpenAI ve ChatGPT ile birlikte yoğun bir şekilde gündemimize gelen yapay zekanın, sürdürülebilirlik alanında nasıl kullanılabileceğine ilişkin bir örnekle kafaları açmak istedik. Bunu yaparken de İsveç'te hayat ve sürdürülebilirlik tanımına farklı farklı bakışları, girişimcilik endüstrisini de detaylı olarak konuştuk.

    Keyifli dinlemeler.

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast'in üçüncü sezonunun on sekizinci bölümünde konuğumuz Eray Çaylı ve kendisine "İnsan çağı estetik olabilir mi?" diye sorduk.

    Eray Çaylı, antropoloji, coğrafya ve mimarlık disiplinlerinde çalışan bir akademisyen. 2015’te Bartlett School of Architecture UCL'de tamamladığı mimarlık tarihi ve kuramı alanındaki doktorasını yapan Çaylı, LSE'de (London School of Economics and Political Science) 2012 yılından beri dersler veriyor. Bu sene de Hamburg Univesitesi'nde beşeri coğrafya üzerine çalışmaya başladı.

    2020 yılında kaleme aldığı İklimin Estetiği: Antroposen Sanatı ve Mimarlığı Üzerine Denemeler kitabı ile Eray'ı tanıdık ve kendisine kitabının etrafında ele aldığı konularda sorularımızı yönlendirdik.

    Keyifli dinlemeler!

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast’in 100’üncü bölümünden herkese merhaba! Bu bölümde konuk yok, biz bizeyiz.

    2020 yılının sıcak bir gününde Esmiyor ismine karar verip iklim değişikliği ile ilgili bir podcast yapmaya ve bu podcastte ilk konuğumuz Ömer Madra’ya ulaşırken şu şekilde bir not yazmışız:

    "Bu proje ile hedefiniz nedir” diye sorarsanız, bu tarz Podcast’leri en çok kullanan 15 – 40 yaş arasındaki kişilere ulaşıp, onların da iklim krizi konusunda sivil toplum anlamında aktif birer vatandaş, ve belki de günümüzde daha da önemli olarak bilinçli ve bilgili birer tüketici olmalarını sağlamak. Şu anda iklim krizini hala ve hala sadece havaların ısınması gibi inanılmaz dar bir perspektif içerisinden bakmaya yönlendirilmiş, araştırma yapmak için enerji ve isteği olmayan kişileri, haftada 20 dakikalık bültenlerle iklim krizinin farklı yönleriyle bilgilendirmek, bu konuda sorgulamaya başlamalarını sağlamaya çalışmak ve bir kaynak sunmak. Bu kapsamda Podcast'imizi bir sesli kitap gibi, bir kurgu kapsamında kısım kısım hazırlamaya, belli bir konu akışı sağlamaya çalışıyoruz. 

    Bu hedefe ulaşabildik mi bilmiyoruz, ancak daha nice yüzlerce podcast bölümü için enerjimiz, merakımız ve isteğimiz var.

    Son olarak: Esmiyor Podcast’e destek olmak için yapmanız gereken şeyler çok da değil. Esmiyor’u Instagram’dan takip etmek, Esmiyor Podcast’i dinlediğiniz mecradan bizi takip etmek ve o ufacık çan butonuna basmak. Bu kadar!

    Buradan Podbee Media ve Garanti BBVA’ya da sonsuz teşekkürlerimizi borç biliriz.

    Birlikte nice 100’lerce bölümlere!

    Keyifli dinlemeler.

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast'in üçüncü sezonunun on altıncı bölümünde konuğumuz Semi Hakim ve kendisine "Gıdamız nasıl köklenebilir?" diye sorduk.

    Semi'nin hikayesi çok ilham verici. Kendisiyle tanıştığımız andan itibaren kafamızın uyumu, karşılıklı sohbetlerimizdeki bilgi paylaşımında aldığımız ilham ve heyecanı tüm dinleyicilerle de paylaşmak istedik. Gıda güvenliğinden, gıda ve teknolojiyi birleştiren girişimlere, bu alanlardaki eksiklik ve sıkışıklıklara kadar farklı farklı konuları konuştuk.

    Semi Hakim, turizm İşletmeciliği mezuniyeti ardından kariyerine profesyonel mutfak eğitimi alması ardından şef olarak devam etti. Şeflik kariyeri süresince, mutfak ve kültür üzerine araştırma projeleri gerçekleştirmiş, gastro-diplomasi projelerinde çalışmış, yemek etkinlikleri organize etmiş ve Türkiye'de küçük ölçekli tarım üreticilerini destekleyen projelerde yer almıştır. 2015 yılında ortağı Shirley Kaston ile birlikte Kök Projekt'i kurması ardından, Gelişmekte Olan Ekonomiler bölgelerine yönelik olarak gıda&tarım sektöründe girişimcilik programları tasarlamak üzerine çalışıyor.

    Kök Projekt gıda, tarım ve su sektöründe girişimcilik ve kurumsal inovasyon programları geliştiren, bu kapsamda şirketler, kamu kuruluşları ve yatırım fonları ile işbirlikleri geliştiren bir hızlandırma şirketidir. İstanbul merkezli olan Kök Projekt, global olarak 40'dan fazla lokal partneriyle birlikte gıda&tarım sektöründe girişimciliğin güçlendirilmesi adına çalışır.

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast'in üçüncü sezonunun on beşinci bölümünde konuğumuz Prof. Dr. Murat Türkeş ve kendisine "Kuraklık gerçekten kapıda mı?" diye sorduk.

    Murat Hoca'nın 2012 yılında kaleme aldığı bir makale uzun süre dikkatimizi çekti. Bu makale şöyle başlıyordu: "Bu makalenin başlıca amacı, küresel iklim değişikliği, kuraklık ve çölleşme ile Türkiye’de gözlenen ve öngörülen iklimsel değişimler, kuraklık ve çölleşmenin bilimsel bir değerlendirmesini yapmaktır."

    Biz de bu podcast bölümünde tam olarak bunu yapmak istedik. 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremlerden etkilenen bölgelerde ciddi bir içme ve temizlik suyu sıkıntısı yaşanıyor. Bir yandan İstanbul başta olmak üzere milyonlarca insanın yaşadığı şehirlerde barajlar yarının altında (İstanbul için bu tarihte %35). 10 Mart'tan sonra olağanüstü bir durum olmazsa artık kar da çok beklemiyoruz.

    Peki şimdi ne olacak? Nerede hata yaptık? İklim değiştikçe nasıl adapte olabiliriz? Bir kere, kuraklık da tam olarak nedir? gibi bir çok soruya Murat Hoca ile birlikte cevap aradık.

    Keyifli dinlemeler.

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast'in üçüncü sezonunun on dördüncü bölümünde konuklarımız İhtiyaç Haritası'nın kurucularından Mert Fırat ve Ali Ercan Özgür. Kendilerine "şimdi nelere ihtiyacımız var?" diye sorduk.

    6 Şubat 2023 günü yaşanan depremlerden sonra bölgedeki ihtiyaçlar çokça konuşuldu. Ancak toplumsal hafıza ve hızlı değişen gündemlerle, özellikle Türkiye'de, gündem hızlıca yön değiştirebiliyor. Bölgedeki ihtiyaçlar benzer şekilde devam ediyor ve edecek. Biz de gündemin kirliliğinden biraz sıyrılıp deprem bölgesindeki mevcut, orta ve uzun vadeli ihtiyaçlara odaklanmak ve bu konuda bilgilendirme yapmak istedik.

    Bu haftaki konuklarımız Hatay'da Hatay EXPO'dan faaliyetlerini yürüten İhtiyaç Haritası'nın kurucularından Mert Fırat ve Ali Ercan Özgür.

    Normalde bu kısmı keyifli dinlemeler diyerek bitirirdik, biliyorsunuz. Ancak bugün bunu söylememiz mümkün değil. Sadece 'dinlemeler' diyebiliyoruz...

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast’in üçüncü sezonunun on üçüncü bölümünde konuğumuz Doç. Dr. Cihan Erdönmez ve kendisine ‘Ormanlar bize ne anlatıyor?’ diye soruyoruz.

    Cihan Hoca, bir ormancı ve akademisyen. Ne zaman ormanlarla ilgili sorumuz, sualimiz olsa; arada kalsak danışabileceğimiz ve bilgilerini bizimle sabırla paylaşan bir dostumuz.

    Bu sefer yine biz sorduk, kendisi cevapladı. Ormanların önemini, hayatımızdaki yerini, kendisini de konuk ettiğimiz orman yangınları belgeselimizi, orman yangınlarını ve ormanların nasıl onarılabileceğini konuştuk.

    Keyifli dinlemeler.

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast’in üçüncü sezonunun on ikinci bölümünde konuğumuz Dağhan Mehmet Yazıcı ve kendisine ‘Temiz deniz mümkün mü?' diye soruyoruz.

    Denizi temizlemek ne kadar zorsa, denizi temiz tutmak bir o kadar da verimli. Konu denizlerle de bitmiyor, nehirler, göller, yer altı suları, okyanuslar. Aslında hepsi birbirine bağlı bir hidroloji / su sisteminin farklı farklı parçaları.

    Dağhan ile yollarımız Deniz Temiz Derneği / TURMEPA sayesinde Kasım 2022'de kesişti. Çevre ve doğa konularında ortak dert edindiğimiz deniz temizliği konusundaki ortak ilgimiz ve sevgimizi bir podcast kaydıyla taçlandırmak istedik. Gözden ırak olan, biraz gönülden de ırak oluyor. Maalesef okyanuslar, denizler, göller ve nehirlerde yaşanan kıyım ve kirlilik çoğu zaman göz ardı ediliyor. Bu alanlar nasıl temizlenebilir, nasıl onarılır ve ne yapmamız gerekir - bütün bunları konuştuk.

    Pek tabii TURMEPA'nın projelerinden de bahsettik ve bunlardan bir tanesi de Mavi Nefes Projesi! İklim kriziyle mücadele ve sürdürülebilir bir dünya için çalışan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA iş birliğiyle deniz kirliliğini önlemek adına Marmara Denizi’nde atık yüzey temizliği ve bölge illerinde deniz temizliği konusunda farkındalık eğitimleri gerçekleştirmek amacıyla Mavi Nefes Projesi’ni 2021 yılında hayata geçirdi. Aynı zamanda Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj sorununun çözümü için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı öncülüğünde kurulan Marmara Denizi Koruma Eylem Planı Koordinasyon Kurulu’nda yer alan TURMEPA, Garanti BBVA desteğiyle öncelikle denizlerdeki genel kirliliğin önüne geçmek ve ihtiyaç halinde müsilajla mücadele etmek için çalışıyor. 

    Keyifli dinlemeler!

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Esmiyor Podcast’in üçüncü sezonunun on birinci bölümünde konuğumuz İhsan Erbil Bayçöl ve kendisine ‘Enerjimiz nereden geliyor? diye soruyoruz.

    Enerji konusuna Esmiyor Podcast'te şu ana kadar çok derinlemesine girmedik. Bu şekilde başlıyoruz. Biraz farklı bir yol izlemek istedik: Türkiye'nin özel sektörde en fazla enerji üreten firmasının, EnerjiSA Üretim'in CEO'sunu davet ettik. Ütopyaları değil, şu andaki durumun ne olduğunu ve neden böyle olduğunu anlamak istedik. Bu yüzden ilk bu konuyu konuştuğumuz bölümde, enerji üretim portföyünün Türkiye'nin bir modeli olan firmayla başlamak istedik.

    İhsan ile neden hala kömürden elektrik üretildiğini ve bundan nasıl çıkılacağını, Türkiye'nin elektrik üretiminde atması gereken adımları, yenilebilir enerjinin verdiği heyecanı konuştuk. İhsan bir mühendis. Probleme bu şekilde bakabiliyor ve gözlemlerini açıklıyor. 100% yenilebilir enerjiye geçiş sürecindeki tıkanıklıkları çok güzel bir şekilde anlattı. Umarız mesajlarımız yerine ulaşır...

    Bitirmeden söyleyelim: Bu bölümde EnerjiSA Üretim tarafından herhangi bir sponsorluk veya bütçe almadık.

    Keyifli dinlemeler.

    See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

  • Показать больше

1 KUBADABAD ÇİNİLERİNDEKİ HARPİ-ŞİREN FİGÜRÜNÜN İZİNİ SÜRERKEN Yrd. Doç. Dr. Lale AVŞAR Öz Zengin süsleme programı ile seçilen Kubadabad sarayı çinilerinde grifon, siren (harpi), sfenks, iki başlı kartal gibi fantastik yaratıklar figüratif motifler arasında özel bir grup teşkil etmektedir. Kökleriyle İç Asya nın İslam Öncesi Türk kültürüne dayanan ve hayvan üslubunun izlerini taşıyan bu canlıların diğerlerine göre daha gelişmiş mistik güç ve kudrete sahip olduğu, sarayı ve sakinlerini kötü ruhlardan ve beddualardan korumakla görevlendirildiği düşünülür. Sözü geçen bu fantastik yaratıklar arasında insan başlı ve kuş gövdeli harpi-sirenin Türk İslam sanatına ne zaman girdiği ve ne gibi bir anlam taşıdığı konusunda çeşitli faraziyeler ireli sürülse de, benzer simgenin Avrasya kültürleri dışında Antik Yunan, Hindistan, Arap ve İran sanatında da yer alması problemi daha da karmaşık hale getirmektedir. Ortaçağ Rus sanatında karşımıza çıkan bir başka siren figürü zengin Rus hanımlarının başlık süslemesinde uygulanmıştır. Hıristiyanlık öncesi paganist etkiler taşıyan bu simgenin kökeninde ise tüm erken çağ Avrasya kültürlerinde ortak seyredilen Büyük Ana Tanrıca kültünün durduğu varsayılmaktadır. Makalede Selçuklu harpilerin ilahe Umay ile ilişkisi ve Rus siren figürleri ile muhtemel ortak Avrasya kaynağı araştırılmaktadır. Anahtar kelimeler: Siren-harpi figürü, ikonografik anlam, Ana Tanrıca, Umay, Makoş. Selçuk Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Seramik Tasarım Bölümü, 1

2 ON THE TRACES OF HARPY-SIREN FIGURE IN KUBADABAD CERAMIC TILES Abstract Prominent with their rich embellishing program, fantastic creatures such as gryphon, siren (harpy), sphinx and double-headed eagle in the tiles of Kubadabad Palace constitute a special group among figurative motifs. It is thought that these creatures, which are traced back to pre-islamic Turkic culture and which carry traces of animal style, when compared to others, have more sophisticated mystical strength and power, and are given the task of protecting the palace and its residents from evil souls and bad wishes. Athough various hypotheses about when the harpy-siren with a human head and a bird body among the aforementioned fantastic creatures entered Turkic-Islamic culture and what meaning it carried are put forward, that similar symbols are seen in Antique Greek, Indian, Arabian and Persian cultures apart from Eurasian cultures makes the matter more complicated. Another siren figure that we encounter in Russian art of Middle ages was applied to hats of rich Russian women. It is assumed that in the roots of this symbol carrying pre- Christian Paganist traces lies the Great Mother Goddess, common to all Antique Eurasian cultures. In this article, the relationship of Seljuk harpies with Goddess Umay and possible common Eurasian roots are researched. Keywords: Figures of Siren-harpy, iconographical meaning, Mother Goddess, Umay, Makos Тезисы. По следам Кубадабадского Сирина (Харпи). Среди многочисленных анималистических фигур на израсцах Селджукского дворца Кубадабад фантастические существа типа грифон, сирин-харпи, сфинкс и двуглавый орел занимают особое место. Представляя собой слияние двух разных существ, эти фантастические фигуры должны были обладать удвоенной мистической силой и тем самым охранять царствующую фамилию от всяких злых козней потусторонних духов. 2

3 Давно уже умы ислледователей занимает вопрос о происхождении фигуры Сирина (Харпи), а также проблема проникновения этого образа в Тюркско-Исламское искусство. То, что подобная фантастическая полу-птица, полу-человек присутствует в культурном наследии Древней Греции, Индии, Персии, а также в Арабском искусстве еще более осложняет решение проблемы. Интересно, что похожую фигуру мы встречаем также в Средневековом искусстве Древней Руси, где она украшает круглые привески-колты в женском головном уборе городкой знати. По мнению ученых, являясь языческим образом, Сирин-вила уходит корнями в далекое прошлое и может быть соотношена с образом Макоши, Древне-cлавянского божества плодородия. Такой оборот дела дает возможность предположить, что и Кубадабадский сирин также имеет какую-нибудь связь с богиней плодородия Умай у Тюркских народов. Данная статья посвящена исследованию предположительно общих корней двух данных сиринов в раннем искусстве Евразии. Ключевые слова. Фигура Сирина-Харпи, иконография, Великая Богиня Мать, Умай, Макош. 1. Giriş: Kaynak taraması sırasında aniden karşıma çıkan bir tasvir aklımda hemen Kubadabad sarayı çinilerini canlandırarak enteresan bir araştırmayı tetiklemiş oldu. Ortaçağ Rus yönetici sınıfına mahsus geleneksel Kokoşnik başlığını süsleyen şakak zincirlerinin ucunda üst kısmı hilal şeklinde kesilmiş çift yuvarlak madalyonlar sarkmaktadır. Altın ve gümüşten yapılmış ve kolt adlandırılan bu madalyonların hem ön, hem de arka tarafını süsleyen motifler çeşitli tekniklerde uygulanmıştır. İlgimi çeken tasvir ise renkli emaye tekniğinde yapılmış karşılıklı duran iki siren figürüydü. Kadın başlı ve kuş vücutlu bu fantastik yaratıklar Kubadabad harpi figürlerine çok benziyor, adeta ortak ikonografi sergiliyorlardır. Rus bilim adamları tarafından Moğol öncesi döneme (X-XII. yüzyıl) tarihlendirilen bu koltlardaki sirenlerin Rus kültürünün paganist dönem izlerini taşıdığı varsayılmaktadır. Birbirinden uzak Doğu Avrupa ve Anadolu coğrafyalarında yakın tarihlerde ortaya çıkan benzer tasvirlerin incelenmesi ortak köken olarak görülen Avrasya kültürlerine yönlendirerek muhtemel ikonografik kaynak kabul edilebilen Ana Tanrıca kültünü araştırmağa sevk etmektedir. İlkel kültürlerde son derece önemli yer tutan bu inancın dolaylı 3

4 etkilerinin günümüze kadar ulaşmış olabileceğini tahmin etmek zor olsa da, bazı incelemeler bu konuda ilginç malzeme sunmaktadır. Gündelik yaşantımızda önemli yer tutan ve bazen bir alışkanlık şeklinde uygulanan bir takım gelenek ve merasimlerin arkaik dönemlerin ilkel düşünce ve dünya görüşlerinin silik izlerini günümüze taşıdığı varsayılabilir. Bilindiği gibi bu gelenekler geniş tarihi çerçevede ard arda devam eden çeşitli kültürel süreçlerin tesiri ile oluşmuş ve şekillenmiştir. Her bir halkın tarihinde yaşanmış olan büyük toplumsal olaylar paralelinde yeni problemler, sarsıntılar, yeni çözümler ve dolayısıyla yeni yaşam düzeni ve anlayışı getirmiş olmalıdır. Tüm bu değişimler kültürde de aksini bulmuş, var olan birikim üzerine yeni gelenekler eklenerek, zaman içinde yeni, karmaşık ve sentetik yapılar oluşturmuştur (Рыбаков, 1981: 1-3; Денисова, 2004: 2). Tarihte benzer süreçlerin defalarca yaşanmış olması kültürlerin zenginleşmesi ve katmanlı bir yapıya kavuşması anlamına gelmektedir. Tamamen kopmadığı müddetçe bir kültür zincirinin her dönemin izlerini kendi bünyesinde koruduğunu ve yaşattığını söylemek mümkündür. Zengin Türk kültürü birikiminde İslam Öncesi ve İslam dönemi geleneklerinden söz edilse de, günümüze ulaşan pek çok kültürel verinin salt içerikten ziyade her iki dönemin etkilerini taşıyan ve harmanlaşarak şekillenen komplike olgular halinde var olduğunu görmekteyiz. Bu olgular sadece bir tarihi dönemin veya bir kültür çağının değil, hayal etmesi zor olan binyılların ürünüdür. Bu geniş zaman dilimine yayılmış olan gelişim ve yeniden oluşum sırasında kültürel varlıkların yaşamış oldukları dönüşümler dış etkiler tarafından tetiklenmiş olsalar da, bunların yeniden şekillenme süreci kendi iç dinamiklerine bağlı olarak devam etmektedir. Var olan birikim yaşanan kaynaşma, etkileşim ve dönüşümün yönünü, tarzını ve hızını belirlediği gibi, geleneğin kazandığı yeni kılığı da genel çizgileriyle tayin etmiş olmalıdır. Örneğin Hıristiyan ve İslam inanışlarını benimseyen Türk halklarında ortak Şamanist gelenekler maruz kaldıkları çeşitli etki ve baskılar sonucu dönüşüm yaşayanlar farklı formlara bürünmüştür. Ortaya çıkan yeni sentetik yapılar ise farklı dini geleneklerin içeriğinin yanı sıra çeşitli coğrafi, tarihsel ve toplumsal nedenlerden de etkilenmiş, kültür kavramının kapsadığı tüm geniş anlam yelpazesinden nasibini almıştır. Dolayısıyla çağdaş kültürümüzde var olan birtakım simge veya motifler yaşamış oldukları çeşitli transformasyonların son halkası olarak da görülebilir. Kökleriyle geçmişin 4

5 derinliklerine uzanan bu gelenek zinciri farklı tarihsel süreçlerin izlerini taşımakla beraber mensup olduğu kültürün özel DNA ları gibi çok sayıda kodlanmış bilgileri de bünyelerinde barındırmaktadır. Bu bilgilerin çözümlenmesi ise sadece her kültüre özgü olan kriterler ve ayrıştırmalara sahip anahtarlar sayesinde mümkün görülmektedir. Türk kültürünün önemli unsurlarından biri olan tanrıca Umay sözü geçen bu anahtarlardan birisi olarak kabul edilebilir. Kökleriyle tarihin derinliklerine uzanan bu inanç Türk kültürünün en arkaik simgelerinden biri olarak sanatta da sayısız akislerini bulmuştur. Bu yansımalardan bir kısmı çözümlenmiş olsa da, bazı tasvir ve soyutlamaların anlamı halen düşündürmektedir. Umay adlı bilgi yumağının geriye doğru sarılması ilginç ve beklenmedik verilere ulaşmamızı sağlayabilir. 2. Kubadabad Sarayı Çinilerinde Harpi Motifi: Zengin süsleme programı ile seçilen Kubadabad çinileri Selçuklu çağından günümüze o dönem Türk insanının gündelik yaşamından ve hayal dünyasından çeşitli kareler aktarmaktadır. Bu geniş konu yelpazesi arasında fantastik yaratıkların tasvirleri bizi İslam Öncesi Orta Asya Türk sanatına götürmekte, bu kültürün ortaya koyduğu muhteşem birikimi ve mitolojik değerleri incelemeğe sevk etmektedir. Kadın başlı ve kuş vücutlu harpi veya siren figürü Kubadabad sarayı duvarlarında boy gösteren fantastik canlılardan biridir. Kubadabad sarayı dışında bu figüre Antalya Aspendos sarayı ve Kayseri Huand Hatun hamamında da rastlanmıştır (Arık, Rüçhan ve vd., 2000: 256, 269). Buradaki harpi figürleri ortak ikonografi ile seçilmekte, kadın başlı ve kuş vücutlu olarak betimlenmektedir. Dikkati çeken husus tüm simaların Orta Asya Türk tipini canlandırmasıdır. Bu sima Anadolu Selçuklu hamam ve saraylarında tasvir edilmiş diğer kadın figürlerinin portrelerine çok benzemekte, genelde uzun saçlı, yuvarlak takke, iç dilimli taç veya ortası değerli taş ile süslü tülbent başlıklı ve haleli tasvir edilmektedir. Figürün önden ve yandan olmak üzere iki farklı resimlenmesi mevcuttur. Yandan çizildiği zaman bir kanadı vücuda bitişik, diğer kanadını ise göğsünün önünde adeta kol gibi tutmakta, geleneksel ¾ açıdan tasvir edilen yüzü bazen vücut yönünde, bazen ise arkaya doğru bakmaktadır. Bir çinide harpinin sırtından kıvrılarak yükselen ikinci kuyruğun oldukça inandırıcı tasviri zemini canlandırmak amacıyla yapılmış olmalıdır. (Şekil 1, 2) 5

6 Şekil 1. Kubadabad sarayı çinilerinden harpi figürlü örnekler (Karatay Medresesi Çini Eserler Müzesi çinilerinden, Konya; Arık, Rüçhan ve vd., 2000: 312, res. 297). Alaeddin Keykubad ın ünlü çift başlı kartal armasına benzeyen önden tasvirde ise harpi geniş açılmış kanat ve pençeleri, bitkisel motife dönüştürülmüş kuyruk ucu ile dikkati çekmektedir. Yüzü her zamanki gibi 3/4 dönüşlü, kanat uçları ise çift başlı kartallarda olduğu gibi dilimlenerek aşağı veya bazı su kuşlarında görüldüğü şekilde yukarı doğru kıvrılmaktadır. Bir örnekte kanattan ayrılan iki tüyün yukarı doğru dikelip başın çevresindeki haleyi desteklemesi düzenleme açısından ilginç ve etkileyici bir buluş olarak yorumlanabilir. Şekil 2. Kubadabad sarayı çinilerinden harpi figürlü örnekler (Arık, Rüçhan ve vd., 2000: 312, res. 297). Harpi figürünün Selçuklu sanatındaki ikonografik anlamı konusunda çeşitli faraziyeler ileri sürülmüştür. Önder e göre Orta Asya kökenli olan ve Kaf dağında yaşayan bu masal yaratığı İslam kültüründe çaresizlere yardıma koşan melek olarak tanınmıştır (Önder, 1968: 5-6

7 17). Rüçhan Arık ise harpini olağan üstü güçlere sahip ve insanları korumakla yükümlü bir canlı şeklinde değerlendirmektedir (2000: 312). Çiniler dışında Kayseri Karatay Han ı taçkapısı, Niğde Hüdavent Hatun Türbesi gibi yapılarda da görülen siren figürünün evrenin merkezini belirlediği, yolcuları koruduğu ve uğur getirdiği varsayılmaktadır (Öney, 2008: (417)). Yine Öney e göre kam geleneği ile de ilişkilendirilen harpi ölen kişinin ruhunu koruyan ve hayat ağacını bekleyen yaratık olarak Orta Asya Türk mitolojisinde yer almaktadır (1968: , res. 1-12). Bir çalışmasında Ortaçağ İslam sanatında sfenks ve harpi figürlerini inceleyen Eva Baer bunların İran kültüründen benimsendiği tahmin etse de, harpinin kökeninde Orta Asya veya Hindistan sanatının durabileceğini düşünmektedir (1965: 25-28). Büyük iki ciltlik eserinde Türk mitolojisinin kaynakları, simgeleri ve anlamları hakkında bilgiler toplayan Bahaeddin Ögel Simurg-Siren-Kumay-Huma-Hüma gibi çeşitli adlar altında tanınan kadın başlı kuş gövdeli efsanevi canlıdan söz etmektedir (1971: 95,108-9, 191, 219, 365). Benzer fantastik yaratıkların Çin, İran, Hindistan, Yunan ve Arap mitolojilerinde de yer aldığına dikkati çeken yazar bu figürün kuş yönünü öne çekerek Zümrü-dü Anka ile Humay veya Hüma olarak bilinen iki farklı canlı üzerinde durmaktadır. Arapça Anka ve Farsça Simurg adlarının birleşmesinden oluşan Zümrü-dü Anka isimli figürünün İslam dönemi Türk kültüründe ortaya çıktığı tahmin etmek mümkündür. Humay ın ise Türk İslam mitolojisindeki çeşitli anlamları dışında bir de çok daha eskilere dayanan Orta Asya Altay şamanizmiyle ilgili yönünden bahsedilmekte, ayrıca bu figürün hayat ağacı ve hayat suyu ile ilintili olduğunu da belirtilmektedir (Ögel, 1971: 95, 109). İlginçtir ki Kubadabad çinilerinin birinde harpi suyun ve bolluk-bereketin remzi olan iki balık figürünün eşliğinde tasvir edilmiş, bu da harpinin bereket unsuru ile bağlantılı olabileceğini akla getirmektedir. Oldukça karmaşık bir görünüm sergileyen harpi figürünün ikonografik kaynağı ve anlamı konusunda yapılan araştırmalarda en sık karşılaştırılan figürlerin Hind mitolojisinden Garuda ve İran sanatından Simurg olduğunu vurgulayan Yaşar Çoruhlu, bunların yanı sıra Çinlilerin efsanevi Feng-huang adlı kuşunun, Anka ve Phoenix in gibi yaratıkların da geniş anlam yelpazesini gözler önüne sermektedir (1995: ). Çoruhlu nun bu araştırmasında dikkati çeken husus harpi simgesinin İslam Dönemi ve İslam Öncesi Altay ve Orta Asya kültürlerinde taşıdığı anlamları arasında bir ayrıştırmanın yapılması, motifin zamanla 7

8 dönüşüm ve anlam değişimine uğradığının vurgulanmış olmasıdır. Yine bir başka eserinde yazar Hüma nın Yakutlarda Umay veya Imı adıyla bilinmesini ve talih kuşu olduğunu belirtmektedir (Çoruhlu, 2006: 135-6). Farklı kültürlerde mevcut olan insan-kuş şeklindeki yaratıkların ortak coğrafya veya ortak din çerçevesindeki karşılıklı etkileşimi sonucu şekillenen pek çok motif gibi Selçuklu harpi-siren figürünün de nispeten arkaik ve geç dönem anlam katmanları barındırdığı anlaşılmaktadır. Kabaca bu katmanları İslam öncesi Avrasya ve İslam Dönemi Yakın Doğu ve Anadolu coğrafyalarıyla ilişkilendirmek ne kadar çekici gözükse de, simgenin daha Türkistan dan itibaren Budist, Hıristiyan ve Sasani etkileriyle harmanlaştığını tahmin etmek mümkündür. Harpi figürünün daha saf ve arkaik içeriğine ulaşmak için Avrasya coğrafyasında gelişen Türk ve Prototürk kültürlerine başvurmak mantıklı gözükmektedir. Zira elimizde bulunan Ortaçağ Hıristiyan Rus siren tasvirlerinin kaynağı da sözü geçen kültürlerde aranmaktadır. Bu muhtemel ortak kaynağın araştırmasına girmeden önce Rus kültürünün genel tarihine göz atmak faydalı olabilir. 3. Rusların Erken Dönem Tarihi: Günümüz Rus halkının erken dönem tarihi bir taraftan karmaşık gelişimi ve komplike yapısı, diğer taraftan ise yetersiz arkeolojik malzeme nedeniyle halen pek çok cevaplanmamış soru içermektedir (Третьяков, 1953: 9-34 (15)). Bu halkın etnik köken (etnogenez) problemi de tam aydınlığa kavuşturulamamış, genel kabul gören tek düşünce ise Slav halklarının Hind-Avrupa dil gurubuna dâhil edilmesi yönündedir (Горнунг, 1963: 15-20). Ruslar hakkında en erken bilgilere Alman ve Bizans kaynaklarında rastlansa da, bilim adamlarının büyük çoğunluğu sözü geçen bu tarihi Rusları İskandinav kökenli halk olarak görmektedir (Назаренко, 1980: 46-47; Мельникова, 1999: 12). Bu isim çok daha geç tarihlerde Slavların kurduğu devlet tarafından benimsenecektir. Protoslav olarak kabul edilebilen halkın ve kültürün ise ilk 6-7. yüzyılda Merkezi Avrupa da Karpat dağlarının yamaçları ve yakın istep-orman bölgelerde ortaya çıktığı kabul edilmektedir. İlginçtir ki günümüze ulaşan arkeolojik buluntular, dil biliminin işaret ettiği tarih ile yabancı kaynaklardaki Slavlar hakkında ilk bilgiler de aynı 6. yüzyıla dayanıyor (Лебедев, 1989: (105); Щукин, 1989: (56)). Bu dönemde Doğu ve Merkezi Avrupa da gelişmekte olan Zarubinets ve Praj Tipi Kültürler gibi bazı diğer arkeolojik 8

9 kültürler de Protoslav olarak görülmekte ve Proto-Balto-Slav çerçevesine dâhil edilmektedir (Лесман, 1989: (17)). Çeşitli varsayım ve faraziyelerden oluşan bu tarihi süreç genel hatlarıyla aşağıdaki şekilde özetlene bilir. Slav halkını oluşturan ve Proto-Balto-Slav olarak adlandırılan çeşitli kabileler MÖ 1. binyılda Karadeniz in kuzeyinde ve Doğu Avrupa nın ormanlık alanlarında yaşamış ve büyük oranda İskit idaresi altında bulunmuş veya, bazı araştırmacıların tahminlerine göre, İskitler olarak adlandırılan halklar federasyonunun yerleşik yaşam süren ve ekincilikle uğraşan bir kısmını teşkil etmiştir (Рыбаков, 1981: 146). Dil, din ve kültürlerindeki İskit etkilerinin yoğunluğu nedeniyle Eski Yunan tarihçileri bunları hep ortak etnik kimlik altında görmüş ve değerlendirmiş olmalıdır (Рыбаков, 1984: 5-6). Binyılın sonuna doğru ise bölgeyi hâkimiyeti altına alan Sarmatlar İskitlerin yerine geçerek Proto-Slav kültürü üzerinde etkilerini sürdürmüşler. Bu dönem tarihi kaynaklarında adı geçen Sklavin, Ant ve Vened adlı halkların Protoslav kavimler olduğu kabul edilmektedir (Щукин, 1989: (56); Федоров, 1953: (121)). Daha geç tarihlerde Slav olarak tanınmağa başladığı sanılan Venedlerin ortak Proto-Balto-Slav kökenden I-V. yüzyılda ayrıldığı ve Dnepr nehrinin orta mecrası ile güneyindeki topraklarda yerleştiği düşünülmektedir ( Лебедев, 1989: ( )). Kimilerine göre Venedler Doğu Avrupa nın aborijen halkı sayılabilir (Мавродин, 1951: 7-43 (8-9)). Günümüzde bile Finland ve Eston dilinde Rusya nın Venäjä olarak adlandırması sözü geçen bu tarihe dayanmış olmalıdır. Slav kültürünün etnik açıdan daha homojen bir yapıya kavuşarak bütünleşmesini ise bilim adamları daha geç dönemlere, tahminen yüzyıllara tarihlendirmektedirler (Лесман, 1989: (17)). Gerçi bu dönemlerde de Slav toplumunda kabile yapısının kuvvetli olduğu tarihi kaynaklarda belirtilmiş pek çok kavim adından anlaşılmaktadır (кривичи, черемиси, чудь, весь, меря vb.). Bu kavimler arasında Fin-Ugor menşeli grupların da bulunduğu ve zaman içinde Slavlar tarafından asimile edildiği bilinmektedir (Дубов, 1990: 15-27). Anlaşılan Hıristiyanlığa geçiş süreci olarak bilinen VII-XII. yüzyıllarda Slavlar bir millet olarak oluşma aşamasını henüz tamamlayamamış ve ortak kültür geleneklerini tam olarak geliştirememişlerdir (Данилевский, 1998: 205, 206; Нидерле, 1956: 297). Belki de 9

10 bu nedenle bilim adamları Doğu Avrupa nın yerel kültürleri olan Frik, İskit-Sarmat, Kelt, Balt ve Fin-Ugor un yanı sıra Hıristiyan Bizans ın beslendiği Antik Yunan ve Roma kültürlerini de Rus kültürünün kaynakları arasında görmektedirler (Щукин, 1989: (57); Денисова, 2004: (369). Konumuz itibariyle ilgimizi çeken Moğol Öncesi çağ Rus-Slav sanatının Hıristiyan simgeleriyle donatılmağa başladığı dönemidir. Gerçi papazların şiddetli baskılarına rağmen Hıristiyanlık öncesi inancın etkilerinden kolay kolay vazgeçilememiş, özellikle el sanatlarında, kumaş işlemelerinde ve giyim-kuşamda bu izler 19. yüzyıla kadar sürdürülebilmektedir (Жарникова, 1983: 87-94; agy., 1991: 20-26; Маслова, 1978: 120, 160; Рыбаков, 1981: 480; Косменко, 1984: 76-84; agy., 1989: 56-58, 82-84; Баранов vd., 1999: ). Harpi figürlü koltların yapıldığı yüzyıllar ise Rus kültüründe paganist motiflerin en yoğun görüldüğü dönemdir (Рыбаков, 1969: (99)). 4. Ortaçağ Rus sanatındaki siren motifinin anlamı ve kaynağı: Ortaçağ Rus sanatından günümüze ulaşan siren figürlerinin en yaygın kullanıldığı objeler koltlardır. Altın ve gümüş paralar, süs eşyaları, mücevherler ve benzer değerli eşyaların arasında bulunan bu koltlar yüzyıllarda zengin Rus aileleri tarafından gömülerek saklanmış olan çok sayıda defineler sayesinde ele geçmiştir (Рыбаков, 1977: 49). Rus bilim adamları bu hazinelerde bulunan nesnelerin tamamını kadınlara mahsus eşyalar olarak değerlendirmektedirler (Корзухина, 1954: 64). Bunların bir kısmı Sasani İran ve Bizans ithali olsa da, önemli bir bölümü yerli üretim olarak görülmektedir (Рыбаков, 1951: 119). Rus kuyumcuları tarafından yapılan koltlarda dikkati çeken yüksek ustalık ve ince işçiliğin kaynağında İskit döneminden gelen gelişmiş maden işleme geleneğinin durduğu varsayılır (Рыбаков, 1951: 126). Kolt sözünün menşeine gelince ise Rıbakov bu kelimenin Rusçada halka anlamına gelen колткакольцо isimlerinden oluşturulduğunu tahmin etmektedir (1951: 139). İki dışbükey, üzeri çeşitli tekniklerle süslenmiş plakaların birleşmesiyle oluşan içi boş koltlar yukarıda sözü edilen geleneksek kokoşnik başlığının ryasnı (рясны ) adlı süslü şakak zincirlerinin uçlarından sarkan ve üst kısmı hilal şeklinde kesilmiş yuvarlak madalyonlardır. Kadın başlıklarındaki bu tarz süslemeler önce Bizans ta moda olmuş, oradan ise Batı ve Doğu Avrupa ya yayılmıştır. Ruslarda sadece kent kültüründe görülen benzer zincirli başlıkların ise XI. yüzyıldan sonra ortaya çıktığı varsayılmaktadır (Рыбаков, 1977: 53). (Şekil 3) 10

11 Şekil 3. Zengin Rus kadınlarının geleneksel kokoşnik başlığı (Рыбаков, 1987, s.563). Günümüze ulaşan siren tasvirli kolt örneklerinin büyük bir kısmı altından yapılmış ve renkli emaye tekniğinde süslenmiştir (Рыбаков, 1977: 55-60). Rus ustaları tarafından XI. yüzyılın ikinci yarısında Bizans tan benimsendiği varsayılan bu teknolojide emaye boyasına finipt, tekniğin kendisine ise Finift denilmektedir (Макарова, 1975: 95; Рыбаков, 1951: ). Ortaçağ Rus emaye ürünlerinde sabit olarak mavi, kırmızı, beyaz ve açık yeşil renkte boyaların uygulandığı görülür. (Şekil 4) Şekil 4. Emaye tekniğinde çift siren figürü ile süslenmiş altın kolt örneği. (E-kaynak: Ювелирные техники Древней Руси. ( )). 11

12 Gümüşten yapılmış diğer siren tasvirli kolt örnekleri ise Rusçada çern adını taşıyan niello tekniğinde süslenmiştir (Рыбаков, 1977: 60-63). Bu teknikte desen kazılarak veya kalıp üzerinden aktarılmakta ve yüzeyde oluşan oluklar özel siyah boya ile doldurulmaktadır. (Şekil 5) Şekil 5. Niello tekniğinde siren figürü ile süslenmiş kolt örneği (Рыбаков, 1948: Рис. 83). Günümüze ulaşan Ortaçağ Rus sirenleri yakın ikonografi ile seçilmektedir. Altın üzerine emaye tekniğinde yapılmış sırt sırta duran çift sirenler kokoşnik başlıklı ve haleli, gümüş üzerindeki ise başında ilginç üç topuzlu üçgen başlık ile tasvir edilmiştir. Sirenlerin yüzü önden, çeşitli dolgu elemanları ile süslenmiş gövdeleri ise ¾ dönüşlü yandan betimlenir. Bu arada bir kanat genelde gövde ve kuyruk ile birleşik, diğeri ise göğsünün önünde gövdeden kopuk bir parça şeklinde düzenlenmektedir. İster çift, ister ise tek figürlü kompozisyonlarda desen üst kısmı hilal şeklinde kesilmiş dairenin içine çok başarılı bir tarzda yerleştirilmiştir. Başı kadın, gövdesi kuş olan Rus sirenlerin ikonografik anlamına gelince bu konuda çeşitli faraziyeler ireli sürülmüştür. Ortaçağ Rus sanatındaki kuş simgesinin yorumunda genelde Hıristiyanlık öncesi mitolojiye başvurulur. Buna kuş üçlü evren anlayışındaki yer ile gökleri birbirine bağlayan unsur, göklerin yerdeki temsilcisidir. Ona yüklenen bu aracılık görevi aynı zamanda siren (Rusça сирин-вила), grifon, semargl (Rus sanatında Семарглhayat ağacını koruyan kanatlı köpek) veya ejder gibi fantastik kanatlı yaratıklar tarafından da paylaşılır. Rus koltlarındaki yarı kadın, yarı kuş olan sirenlerin aynı zamanda mistik güce sahip bir varlık olduğu ve koruyucu tılsım görevi üstlendiği da varsayılmaktadır (Рыбаков, 12

13 1971: E-kaynak). Bilindiği gibi Erken ve Ortaçağ sanatlarında süsleme motiflerinin estetik değerinden ziyade onların taşıdığı semantik anlama, koruyucu ve destekleyici gücüne önem verilmiş, zamanla bu iki husus yer değiştirmiştir (Маслова, 1978: 170). Rus sanatındaki siren figürünün bereket ve su unsuru ile ilintili olduğu da bilinmektedir (Рыбаков, 1971: E-kaynak). Siren figürünün Rus terminolojisindeki сиринвила adından da anlaşıldığı gibi, Slav mitolojisinde bu fantastik figür Denizkızı ile ilişkilendirilmiştir. Bahar feslinde ekinleri suvararak bolluk ve bereket getiren Denizkızı inancı Slav halklarının sözlü geleneğinde de yer almaktadır (Рыбаков, 1987: 579; Маринов, 1914: 191). Kolt süslemelerinde su unsurunun kullanılması tesadüfî değildir. Geniş ve kapsamlı çalışmasında Rus kültüründeki pagan izlerini inceleyen Rıbakov, kadın başlıklarında sabit olarak gök ve bereket simgelerinin kullanıldığına dikkati çekmektedir (1987: 576). Ona göre koltlardaki bereketi simgeleyen su unsuru sadece сирин-вила figürüyle değil, aynı zamanda gövdesini süsleyen motifler ve zeminde dikey yönde dizilen ve yağmur damlalarını temsil eden küçük kabartmalar şeklindeki dolgu elemanlarıyla da ifade edilir (Рыбаков, 1987: 577, 580). (Şekil 6) Şekil 6. Ortaçağ Rus sanatında koltlar ve diğer nesneler üzerinde uygulanmış siren tasvirleri (Рыбаков, 1987: 581, рис. 101). 13

14 Bolluk, bereket ve su unsuru ile yakından ilintili olan Ana Tanrıça nın erken kültürlerde toprağın verimliliği ve doğurganlığını temsil ettiği bilinmektedir. Hıristiyanlık öncesi Slav kültüründe bu görevi üstlenen figürün Makoş olduğu varsayılmaktadır. Toprak- Ana ve Doğa-Ana ile eşleştirilen bu ilah aynı zamanda koruyan, besleyen ve doğurganlık veren ruh olarak tanınmış, ayrıca ölen insanların ruhlarını öbür dünyaya götürmek görevinin de onun üstlendiğine inanılmıştır (Маслова, 1978: 158; Гаврилов ve Наговицын, 2002: 72). İlginçtir ki sözü geçen bu vasıflar Türk kültüründe Umay Ana ya atfedilen özelliklerle büyük ölçüde örtüşmektedir. Göktürk çağında Umay hayatı, doğayı, dolayısıyla Kut u simgelemiş, tüm insanların koruyucusu, göklerden inen ruhlara yeryüzünde yaşam sunan, ölümden sonra onları göklere geri götüren, hayat gücü, doğurganlık ve sağlık veren, soyun devamını ve yaşamın sonsuzluğunu sağlayan ilah olarak kabul edilmiştir (Мотов, 2001; Çoruhlu, 2006: 39). Umay geleneğinin İslam kültüründe yaşadığı transformasyonlara benzer dönüşümü Makoş un da Hıristiyan döneminde yaşadığı, kimi bölgelerde tamamen unutulduğu, kimileri tarafından ise yeni anlamlar yükleyerek resmi Hıristiyanlık içine sokulduğu anlaşılır. Örneğin Pravoslav Batı Ruslarda bu geleneğin tamamen terk edildiği, Ana Tanrıça nın yerine ise Maryan Ana nın yerleştirildiği düşünülür (Гаврилов ve Наговицын, 2002: 72; Рыбаков, 1987: 558). İsmini koruyarak günümüze ulaşan Makoş ise sadece Sibirya bölgesinde Doğu Ruslar arasında yaşatıla bilmiştir. Yakın zamanlara kadar Sibirya Ruslarında bu ilah aile, ocak ve mal-mülk koruyucusu, kadınların himayecisi ve yardımcısı olarak biliniyordu (Маслова, 1978: 158). Makoş geleneğinin çağdaş içeriğini ve tarihteki anlamını araştıran bilim adamları bunun kökeninde Ana Tanrıça kültünün durduğunu ireli sürerek ünlü Polovets kadın heykelleri ile siren figürünü de bu ilahın farklı tezahürleri olarak görmüşlerdir (Гальковский, 1916: 32). Ortaçağ Hıristiyan Rus kültürüne de sızmış olan Büyük Ana Tanrıça inancı Avrasya nın bölgesel mirası olarak açıklanabilir (Амброз, 1966: 61-76; Денисова, 2004: ). Zaman geçtikçe derinleşen araştırmalar bu bakış açısına yeni taraftarlar ve yeni bulgular kazandırmıştır. Erken çağda mevcut olan bazı ortak inançların farklı kültür ve dönemlerde beklenmedik dönüşümler yaşadığı bilinmektedir. Bunların arasında belki de en iyi bilenen 14

15 örnek Çatalhöyük kültürüdür. Bu Neolitik çağ yerleşim yeri tapınaklarında duvara monte edilen sığır (boğa) kafası kabartmalarının tüm canlıları doğuran Ana Tanrıça nı temsil ettiği, bu kültün uzantısı veya bir varyasyonu olduğu varsayılmaktadır (Денисова, 2004: 388; Балабина, 1997: 40). Erken Rus kültüründe de benzer inek kültünün izleri bulunmuş, bu figürün Ay ve kadın ile ilişkilendirildiği ve doğurganlık simgesi şeklinde kullanıldığı tespit edilmiştir (Денисова, 2004: 391, 392 ; Хвощинская, 2000: ; Бушкевич, 1992: , 331). Bu anlamda Rus kültüründeki Makoş ikonografisi de zengin malzeme sunmaktadır. Büyük ihtimalle bu ilahın el işlemelerindeki boynuzlu tasvirlerinde onun Ay gezegeni ve astroloji ile ilintili anlamı öne çıkarılmıştır. Aynı anlam 19. yüzyıl Rus kadınlarının bayram kıyafetlerini tamamlayan boynuzlu bağlıklara da yüklenmiş olmalı, bu başlıklar Makoş a atfedilmiş, onun simgesi olarak kullanılmış olmalıdır (Гаврилов ve Наговицын, 2002: 82-83). Seramik heykelciklerde, kumaş üzerine yapılan el işlemeleri ve nakışlarda tekrarlanan kadın ve atlı, elinde çocuk, kuş, geyik tutan veya doğum yapan kadın, güneş başlı, tarak elli, kanatlı veya balık kuyruklu kadın, kadın-ağaç gibi fantastik figürlerin de bereket tanrıçasının çeşitli tezahürleri olduğu tespit edilmiştir (Денисова : 2004: 445, 446; Маслова, 1978: 92, 93, 95, ). Bunların arasında kadın ve atlı sahnesi ile kadın-ağaç figürünün İskit kültüründeki Ana Tanrıça veya Umay ın tasvirlerini çağrıştırması ilginçtir (Beksaç, 2006: 63-98). Bu paralellikler daha önce de bazı bilim adamlarının dikkatini çekmiş, Rus kültüründe yoğun İskit ve Dak-Sarmat etkilerinden bahseden Gorotsov ve Rıbakov sözü geçen Ana Tanrıça kültünden söz etmişlerdir (Рыбаков, 1951: (78); Городцов, 1926: 7-36). 5. Sonuç: Görüldüğü gibi geniş zaman çerçevesinde oluşan ve şekillenen bazı gelenekler çeşitli dış baskı ve etkiler sayesinde yeniden biçimlenmeğe, kılık değişmeğe ve anlam takviyesine maruz kalarak farklı transformasyonlar yaşaya biliyorlar. Bu sırada eski ikonografi ve simgeselliğin tamamen terk edilmediği, var olan bir takım ilkeler üzerine yenilerin eklendiği, bu sayede bazen çok beklenmedik, ama genelde arkaik varyasyonuna benzer veya yakın yeni sentetik ve karmaşık yapıların oluştuğu söylene bilir. Konumuzu teşkil eden siren-harpi figürü sözü geçen dönüşümü yaşamış Ana Tanrıça kültü ile ilintili bir simge ve bu ilahın sadece bir tezahürü olarak ortaya çıkmış, zaman içinde çeşitli takip ve 15

16 suçlamalara maruz kalan ana kaynağından koparak bağımsızlaşmış, diğer kültürlerde benzer motiflerle etkileşime girerek eski anlamından çok uzaklaşmıştır. Bu zincirin erken halkalına bakıldığında Avrasya coğrafyasında, İskit, Sak, Sarmat, Alan, Hun, Polovets ve Kuman kültürlerinde önemli yer tutan Büyük Ana Tanrıça kültünü görebiliyoruz (Кляшторный vd., 2005: 80-81; Скобелев, ). Bu ilahın tanrısal hiyerarşisi Sarmat ve İskit lerin canlı insan kurbanları sunmaları ile açıklana bilir (Грач, 1980: 69). Neolitik çağdan itibaren izi sürülebilen ve geniş, kapsamlı anlam taşıyan bu tanrıçanın çeşitli tezahürleri arasında kadın-yılan, kadın-ağaç, kadın-kuş, boynuzlu, güneş kafalı, doğum yapan kadın gibi simgesel tasvirleri farklı yön ve sıfatlarının vurgulanmasıyla ilgili ortaya çıkmış olmalıdır. Avrasya nın Ana Tanrıça kültünün Türk ve Slav kültürlerinde Umay veya Makoş gibi isimler altında devam ettiği görülmektedir. İslam ve Hıristiyanlığa geçiş süresi ise bu inançların köklü dönüşüm yaşadığı çağlardır. Umay ve Makoş un yanı sıra onların kültür ve sanata yansımış ve geleneksel ikonografi kazanmış çeşitli tezahürleri de bocalama, anlam değiştirme veya unutulma sürecine girmiş, kimileri tamamen terk edilmiş, kimileri ise yeni veya sentetik bir içerik kazanarak yaşama tutunabilmiştir. Bu simgeler arasında siren-harpi figürünün de durduğu yapılan araştırma sayesinde anlaşılır. Temelinde Ana Tanrıça nın göklerden indiğini, göklerin bereketini yerlere sunduğunu kuş gövdesi ile ifade eden, göklerin temsilcisi sıfatını betimleyen, bolluk-bereket ve su unsurunu ile ilişkilendirilen bu figür zamanla eski anlamından uzak düşmüş, farklı kültürlerin etkisi altında kalarak sıradanlaşmış, fakat unutulmamıştır. Çok olumlu manası sayesinde sevilmeğe devam eden bu motifin Anadolu Selçuklu ve Ortaçağ Rus sanatlarında boy göstermesi günümüze ulaşarak eski anlamına kavuşabilmesini sağlamış oldu. 16

17 Kaynaklar Arık, Rüçhan ve Arık, Oluş (2000). Anadolu Toprağının Hazinesi Çini. Selçuklu ve Beylikler Çağı Çinileri. İstanbul: Kale Grubu Kültür Yayınları. Baer, Eva (1965). Sphinixes and Harpies in Mediveal İslamic Art. Jerusalem: The İsrael Oriental Society. Beksaç, Erdinç (2006). Atlı, Ağaç ve Kadın. Orta Asya dan Anadolu ya Türk Sanatı ve Kültürü Necat Diyarbakırlı ya Armağan. Ankara: Yeni Türkiye Yayınları. Çoruhlu, Yaşar (2006). Türk Mitolojisinin Anahatları. 2. Basım. İstanbul: Kabalcı Yayınevi. Çoruhlu, Yaşar (1995). Kozmolojik, Mitolojik, Astrolojik, Dini ve Edebi Tasavvurlara Göre Türk Sanatında Hayvan Sembolizmi. İstanbul: Seyran Kitap. Ögel, Bahaeddin (1971). Türk Mitolojisi Kaynakları ve Açıklamaları ile Destanlar. Cild: I. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, s. 95,108-9, 191, 219, 365. Önder, Mehmet (1968). Kubad Abad Harpi ve Simurgları, Türk Etnografya Dergisi, 10/1968, Ankara, Öney, Gönül (1968). Niğde Hüdavent Hatun Türbesi Figürlü Kabartmaları. Belleten, XXXI/122, Ankara, s , res Öney, Gönül (2008). Selçuklu Figür Dünyası. Editor: Doğan Kuban. Selçuklu Çağında Anadolu Sanatı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, (417). Амброз, А. К. (1966). О символике русской крестьянской вышивки архаического типа Советская Археология. 1/1966, c Балабина, В. И. (1997). Фигурки животных и их символика как отражение одной из знаковых систем древних земледельцев Европы. Российская Aрхеология, 2/1997. Баранов, Д. А. ve Мадлевская Е. Л. (1999). Образ лягушки в вышивке и мифопоэтических представлениях восточных славян. Вып. LVII. Женщина и Вещественный Мир Культуры у Народов России и Европы. Санкт-Петерсбург: Сборник Музея антропологии и этнографии им. Петра Великого. 17

18 Бушкевич, С. П. (1992). Этнографический контекст одного случая экспрессивной номинации (корова). Pед. В. Н. Топорова. Этноязыковая и Этнокультурная История Восточной Европы. Москва: Издательство «Индрик» Гаврилов, Д.А. ve Наговицын, А.Е. (2002). Боги славян. Язычество. Традиция. Москва: Рефл-Бук. Гальковский, К.М. (1916). Борьба Христианства с Остатками Язычества в Древней Руси. Харьков: Епархиальная Типография, Георгиев, В.И. (1958). Исследования по Сравнительно-Историческому Языкознанию. Родственные Отношения Индоевропейских Языков. Pодственные Oтношения Индоевропейских Языков. Москва: Иностранная литература. Горнунг, Б.В. (1963). Из предыстории образования oбщеславянского языкового единства. V Международный Съезд Славистов. Доклады Совесткой Делигации. Москва: Издательство академии наук СССР. C Городцов, В.А. (1926). Дако-сарматские религиозные элементы в русском народном творчестве. Труды Государственного Исторического Музея, вып. 1. Москва, с Грач, А.Д. (1980). Верования и погребальный ритуал. Древние Kочевники в Центре Азии. Москва: Наука, ГРВЛ, c Данилевский, И.Н. (1998). Древняя Русь Глазами Современников и Потомков IX-XII вв. Москва: Аспект пресс. Денисова, И. М. (2004). Мосты времен: космологические архетипы в традиционной культуре. Григорьев А.В., Денисова И.М., Мильков В.В., Полянский С.М., Симонов Р.А. (Отв. ред. Г.С. Баранкова). Древнерусская Kосмология. Санкт- Петербург: Алетейя, c Дубов, И. В. (1990). Спорные вопросы этнической истории северо-восточной Руси IX XIII веков. Вопросы Истории, 5/ 1990, с Жарникова, С. В. (1991). Обрядовые Функции Северорусского Женского Народного Костюма.Вологда: Наука. 18

19 Жарникова, С. В. (1983). О попытке интерпретации значения некоторых образов русской народной вышивки архаического типа. Советская Археология, 1/1983, c ; Кляшторный, С.Г. ve Савинов, Д.Г. (2005). Религия и мифология древнетюркских племён. Степные Империи Евразии. Санкт-Петербург: СПб: Филологический факультет СПбГУ. Корзухина, Г.Ф. (1954). Русские Клады IX - XIII вв, Москва: Издательство АН СССР. Косменко, А. П. (1989). Северные Узоры. Народная Вышивка Карелии. Петрозаводск: Карелия. Косменко, А. П. (1984). Народное Изобразительное Искусство Вепсов. Отв. ред. И. П. Работнова. Ленинград: Наука. Лебедев, Г.С. (1989). Археолого-лингвистическая гипотеза Славянского этногенеза. Pед. А.С. Герд и Г.С. Лебедев. Славяне. Этногенез и Этническая История. Междисциплинарные исследования. Ленинград: Издательство Ленинградского Университета, с Лесман, Ю. М. (1989). К постановке методических вопросов реконструкции этногенических процессов. Pед. А.С. Герд и Г.С. Лебедев. Славяне. Этногенез и Этническая История. Междисциплинарные исследования. Ленинград: Издательство Ленинградского Университета, c Мавродин, В.В. (1951). Очерк Истории Древней Руси до Монгольского Завоевания. Ред. Н.Н. Воронина, М.К. Каргера и М.А. Тиханова. История Культуры Древней Руси. Домонгольский Период. Том. I. Материальная Культура. Москва-Ленинград, Изд. Академии наук СССР.с Макарова, Т.И. (1975). Перегородчатые Эмали Древней Руси. Москва: Наука. Маринов, Д. (1914). Народна Вера и Религиозни Обичаи. София: Наука. Маслова, Г. С.(1978). Орнамент Русской Народной Вышивки Как Историко- Этнографический Источник. Москва: Наука, c

20 Мельникова, Е. А. (ред.),(1999). Древняя Русь в Свете Зарубежных Источников. Москва: Логос. Мотов, Ю.А. (2001). К изучению идеологии раннесредневекового населения Алтая (по материалам могильника Кудыргэ). История и Aрхеология Семиречья. Выпуск 2. Алматы, c ( ). Назаренко, А.В. (1980). Об имени русь в немецких источниках 9-11 вв. Вопросы Языкознания, 5/1980, c ; Нидерле, Любор (1956). Славянские Древности. Книга Вторая Жизнь Древних Славян. Перевод Т. Ковалевa, М.Хазанов, Москва: Издательство иностранной литературы. Рыбаков, Б.А. (1987). Язычество Древней Руси. Москва: Наука. Рыбаков, Б. А. (1984). Из Истории Культуры Древней Руси. Исследования и Заметки. Москва: Изд-во Московского университета. Рыбаков, Б.А. (1981). Язычество Древних Cлавян. Moсква: Издательство Наука. Рыбаков, Б.А. (ред.), (1977). Древняя Русь. Быт и Культура. Москва: Наука. Рыбаков, Б.А. (1971). Русское Прикладное Искусство X-XIII вв. Иллюстрированный альбом. Ленинград: Издательство "Аврора"; p6.htm ( ) Рыбаков, Б.А. (1969). Київскi колти i вiли-русалки. Славяно-Pуськi Cтарожитности. Київ: Наuка. c Рыбаков, Б.А. (1951). Ремесло. (ред. Воронин, Н.Н., Каргев, М.К. и Тиханова, М.А.). История Культуры Древней Руси. Домонгольский Период. I. Материальная Культура. Москва-Ленинград: Академия Наук СССР. с Рыбаков, Б.А. (1948). Ремесло Древней Руси. Москва- Ленинград: Издательство АН СССР, Часть 1. Глава 3. D:\KONGRE\Rus sanatı\рыбаков-kitap\ремесло древней Руси\Б.А.Рыбаков - Ремесло Древней Руси\Б.А.Рыбаков - Ремесло Древней Руси. Часть 1. Глава 1.htm ( ) 20

21 Скобелев, С. Г. ( ). Умай и Дзерасса богини-сестры. Сибирская Заимка. Архив гг. ( ). Третьяков, П.Н. (1953). У Истоков Древней Руси. Редактор Г. Б. Федоров. По Cледам Древних Kультур - Древняя Русь. Москва: Госиздат культурно-просветительной литературы, c Трубачёв, О. Н. (1982). Языкознание и этногенез славян. VI. Вопросы Языкознания. Москва, 4/1982, c Федоров, Г.Б. (1953). Славяне Поднестровья. Редактор Г. Б. Федоров. По Cледам Древних Kультур - Древняя Русь. Москва: Госиздат культурно-просветительной литературы, c Хвощинская, Н. В. (2000). Об этнической атрибуции подвесок с изображением головок быка. Славяне, Финно-угры, Скандинавы, Волжские Булгары. Доклады Международного Симпозиума /1999, Пушкинские Горы. Санкт- Петерсбург, c Щукин, М.Б. (1989). Семь Миров Древней Европы и Проблема Этногенеза Славян. Pед. А.С. Герд и Г.С. Лебедев. Славяне. Этногенез и Этническая История. Междисциплинарные исследования. Ленинград: Издательство Ленинградского Университета. с

[email protected]

Диалог начинается с «да». Diyalog ‘evet’le başlar.журнал «да» – издание платформы диалог евразияda dergisi bir diyalog avrasya Platformu yayınıdır.

ежеквартальный международный культурно-интеллектуальный журналÜç aylık uluslararası düşünce ve kültür dergisi

Весна -2014, 40 номер bahar- 2013, Sayı: 40

yaygın Süreli yayın / T. c. kültür bakanlığı Sertifika no: 1106-34-002992

Платформа диалог Евразия DİYALOG AVRASYA PLATFORMUпредседатель baŞkanСвЕтлана винокурова SVETLAnA VİnOkUROVAсопредседатель eŞbaŞkanхарун токак hARUn TOkAkгенеральный сеКретарь Genel SekreTerиСмаил таС İSMAİL TAS

азербайджан azerbaycanнизами джаФароВ nizami caFerOvиса Хабиббейли iSa habiPbeyliмУстаФа саатчи mUSTaFa SaaTçi

белоруссия belarusсВетлана ВиноКУроВа SveTlana vinOkUrOvaжанна грищенКо janna GriŞenkOанатолий легчилин anaTOli leGçilinсезер чаКмаК Sezer çakmak

Эстония estonyaалан алаКУла alan alakUlaФатиХ гюллю FaTih GUllU

Казахстан KazaKistanгариФолла есим GariFOlla yeSimсейтКазы матаеВ SeyiTkazı maTayevКансеит абдезУлы kanSeyiT abdezUlıдиХан КамзабеКУлы dihan kamzabekUlıаКтолКын КУлсариеВа akTOlkın kUlSariyeva

КЫргЫзстан Kırgızistanасан ормУшеВ aSan OrmUŞevнУрлан КУдайбердиеВ nUrlan kUdayberdievсейитбеК идирисоВ SeyiTbek idiriSOvКыяз молдоКасымоВ kıyaz mOldOkaSımOvбаКыт орУнбеКоВ bakıT OrUnbekOvабдыКерим мУратоВ abdıkerim mUraTOvКУбан табалдиеВ kUban TabaldievнУргУль маКсУтоВа nUrGUl makSUTOvaтемирбеК тоКтогазиеВ Temirbek TOkTOGazievжолдошбеК бУзУрманКУлоВ jOldOŞbek bUSUrmankUlOv

молдавия Moldovaборис мариaн bOriS marianФеридУн тюФеКчи FeridUn TÜFekci

российсКая Федерация rusya Federasyonuлеонид сюКияйнен leOnid SUkiyainenтатьяна ФилиппоВа TaTyana FiliPPOvaалеКсандр рУчКин alekSandr rUckinеВгений дУгин yevGeniy dUGinдамир исХаКоВ damir iShakOvразиль ВалееВ razil valeevрасим ХУснУтдиноВ raSim hUSnUTdinOv

таджиКистан taciKistanмеХмон баХти mehmOn bahTi нодир одилоВ nOdir OdilOvЭмсал Коч emSal kOc

турция türKiyeмеХмет алтан mehmeT alTanбешир айВазоглУ beŞir ayvazOğlUниязи оКтем niyazi ÖkTemаВни озгУрель avni ÖzGÜrelмеХмет сарай mehmeT SarayЭдибе созен edibe SÖzen

турКмениcтан türKMenistanосман языджы OSman yazıcı

уКраина uKraynaсергей телешУн SerGey TelUŞinВладимир сергейчУК vOlOdimir SerhiyçUkалеКсей чебУКин alekSey cebUkinиВан драч ivan dracВладимир Казарин vladimir kazarinгоКХан демир GÖkhan demir

Page 10: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

8 весна 2013 • 40 нОМеР

Религия и насилиеглавная тема

Ни одна из религий не

оправдывает насилия

главная тЕма: рЕлигия и наСилиЕ

Page 11: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 9

Din ve ŞiDDet dosya

Hiç bir din şiddeti meşru görmez

DOSYA: Dİn VE şİDDET

Page 12: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

10 весна 2013 • 40 нОМеР

Религия и насилиеглавная тема

связь, устанавливаемая со Всевышним создателем, должна основываться на искренности человека. насилие же уничтожает искренность и подталкивает человека к лицемерию. поэтому аллах в священном Коране говорит: «призывай на путь господа мудростью и добрым назиданием и веди спор с ними наилучшим образом».

фузули курбановдоктор филоСофСких наук, завЕдуюший отдЕла, тЕории Познания и филоСофии науки, инСтитута филоСофии,Социологии и Права, национальной акадЕмии наук азЕрбайджана

Со дня создания человечества на ка-ждом этапе истории Всевышний Тво-рец устанавливал связь с людьми по-средством своих пророков и ниспо-сылал им откровения в виде свитков

и книг, указующих прямой путь. Божествен-ные откровения в разные времена посыла-лись разным народам и племенам.

Ислам – последняя религия откровения. Эта религия является подтверждением пре-дыдущих божественных откровений, она при-несла с собой принципы, которые ведут че-ловека к счастью и в этой жизни, и после нее. Ислам, по своей природе являющий-ся религией мира и милосердия, выступа-ет против насилия. Связь, устанавливаемая со Всевышним Создателем, должна основы-ваться на искренности человека. Насилие же уничтожает искренность и подталкива-ет человека к лицемерию. Поэтому Аллах в священном Коране говорит: «Призывай на путь Господа мудростью и добрым назида-

Fuzuli KurbanovDR., AzERbAYcAn ULUSAL bİLİMLER AkADEMİSİ, FELSEFE SOSYOLOjİ VE hUkUk EnSTİTÜSÜ, kOGnİSYOn TEORİSİ VE bİLİM FELSEFESİ böLÜMÜ bAşkAnI

Yüce Yaratıcı, doğru yolu göstermek için, tarihin her aşamasında, peygam-berleri aracılığıyla insanlarla bağ kur-muştur. İlahi vahiy farklı zamanlarda farklı millet ve kavimlere gelmiştir.

İslam son vahiy dinidir. İnsanoğlunu bu ha-yatta ve ahirette mutluluğa götüren ilkeleri taşıyan bu din, daha önce indirilen ilahi din-lerin garantisidir. Aslında huzur ve merhamet dini olan İslam, şiddete karşıdır. Yüce Yaratıcı ile kurulan bağ, insanların samimiyetine dayalı olmalıdır. Şiddet ise samimiyeti yok ederek bir insanı ikiyüzlülüğe iter. Bu nedenle Kuran-ı Ke-rim’de Allah şöyle buyuruyor: “Sen insanları Al-lah yoluna hikmetle, güzel ve makul öğütlerle dâvet et, gerektiği zaman da onlarla en güzel tarzda mücadele et”. (16, 125).

İslam Peygamberi bütün hayatı boyunca bu ilahi emre uymuştur. İnsanların kalble-rinde sevgi ve saygı uyandırmak için onlara, merhamet ve şefkatle davranmıştır. İnsanlı-ğa kutsal gerçeği duyurabilmek uğruna, onu

Возможны ли преступления во имя религии?

Din adına cinayet işlenebilir mi?

Page 13: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 11

Din ve ŞiDDet dosya

taşlayan, mübarek yüzüne vuran ve dişini kı-ran, yakınlarını öldürenlere beddua etmeden 13 yıl işkence ve ızdıraba katlanmıştır. Ellerini kaldırıp bu insanların bağışlanması için Allah’a dua etmiştir.

“Dinde zorlama yoktur” diyen İslam’da, sa-vaş savunma amaçlıdır. Hz. Peygamber tara-fından yapılan bütün savaşlar sadece savun-ma amacını güdüyordu. İslam kanunlarına gö-re savaş sırasında çatışmaya katılmayan ve ibadethenelerde saklanan insanları öldürmek yasaktır.

Bütün Müslümanların kutsal kitabı Kuran-ı Kerim, öldürme yasağını ve bir insan hayatının değerini şöyle anlatıyor: “İşte bundan dolayı İs-rail oğullarına kitapta şunu bildirdik: “Kim katil olmayan ve yeryüzünde fesat çıkarmayan bir kişiyi öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir adamın hayatını kurtarır-sa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış olur.” (5,32). Bu ayette öldürme yasağıyla be-raber Yüce Allah, bir insanın hayatını kurtar-manın, bütün âlemi kurtarmaya denk olduğu-nu bildirmektedir.

Canlı bomba olarak İslam adına masum in-sanları öldüren sözde Müslüman bazı insanla-rın, bugün işlediği suçlara bakarsak, bu insanlar; kendi dinlerinin temellerini lekelemekle beraber bir de, yine o dine göre, bütün insanlığı öldür-müş gibi bir günah işlemektedirler.

İslama göre ırklar, milletler, diller ve gele-nekler düşmanca bir geçimsizliğin nedeni ola-

нием и веди спор с ними наилучшим обра-зом». (16, 125).

Пророк Ислама всю свою жизнь подчинял-ся этому божественному приказу. Чтобы вы-звать любовь и уважение в сердцах людей, он обращался к ним с милосердием и сострада-нием. Чтобы донести до людей святую истину, он тринадцать лет терпел страдания и оскор-бления и не проклинал людей, побивавших его камнями, разбивших ему лицо и сломавших зуб, убивших его близких. Наоборот – под-няв руки, он молил Аллаха об их прощении.

В Исламе, объявившем, что «нет принуж-дения в религии», война носит оборонитель-ный характер. Все войны, проведенные Про-роком, были исключительно оборонительны-ми. По канонам Ислама во время войны за-прещено убивать людей, не участвующих в боевых действиях, укрывшихся в храмах.

Запрет на убийство кого-либо и бесцен-ность человеческой жизни священная кни-га мусульман – Коран выражает следующим образом: «По этой причине Мы предписали сынам Исраила (Израиля): кто убьет челове-ка не за убийство или распространение не-честия на земле, тот словно убил всех лю-дей, а кто сохранит жизнь человеку, тот слов-но сохранит жизнь всем людям». (9,32). Все-вышний Аллах в этом аяте кроме запрета на убийство также указывает на то, что спасе-ние жизни одного человека приравнивает-ся к спасению всего человечества.

Şiddet ise samimiyeti yok

ederek bir insanı ikiyüzlülüğe iter.

bu nedenle kuran-ı kerim’de allah şöyle

buyuruyor: “Sen insanları allah yoluna

hikmetle, güzel ve makul öğütlerle dâvet

et, gerektiği zaman da onlarla en güzel

tarzda mücadele et.”

Page 14: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

12 весна 2013 • 40 нОМеР

Религия и насилиеглавная тема

maz, tam aksine, İslama göre bunlar çeşitlilik ve zenginliktir. Kuran-ı Kerimde bu durumdan şöyle bahsediliyor:

“Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizi tanıyıp sahip çıkmanız için milletlere, sülâlelere ayırdık. Şunu unutmayın ki Allah’ın nazarında en değerli, en üstün olanınız, takvâda (Allah’ı sayıp haramlardan sakınmada) en ileri olandır. “ (49,13).

Hz. Muhammed (s.a.v.), ırka ve etnik kimli-ğe bakılmaksızın insanların huzur ve mutluluk içinde beraber yaşamalarının mümkün olma-sından bahseden Kuran-ı Kerim’in bu ayetini açıkça uygulamıştır. Bir örnek verecek olursak, Hz. Resulullah (s.a.v.), farklı milletlerden ve dinlerden insanların yaşadığı Medine’ye hicret etmiş ve orada yaşayanların birbirinin hakları-nı girmemeleri için, bütün kavimlerin reisleri ile “Medine Anayasası” yapılmasını istemiş ve bu konuda oybirliğiyle karar alınmıştır.

Dinlerarası ilişkileri düzenleyen “Medine Anayasası’na” göre hem Yahudi ve Hıristiyan cemaatleri, hem de Müslümanlar ibadet et-mekte özgürdürler. Hz. Resulullah (s.a.v.) ta-rafından gayrimüslimlere tanınan bu haklar ve özgürlükler, insanlık tarafından ancak 14 yüzyıl sonra, 1948 yılında “İnsan Hakları Evrensel Bil-dirgesi’nin” vasıtasıyla tanınmıştır. İşin en kötü-sü, sözde Müslüman bazı insanların kendilerini Peygamber Efendimizin takipçileri olarak görüp, İslam adına cinayet işlemeleridir.

Oysa yukarıdaki Kuran-ı Kerim ayetlerine ve Hz. Peygamberin onları uygulama şekline ba-karsak, meşru müdafaa durumları haricinde, ne Müslümanları, ne de diğer dinlerin mensuplarını herhangi bir sebepten dolayı öldürmenin hiçbir durumda serbest olmadığını (izin verilmediği-ni) görürüz.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yolunu takip eden Müslümanlar, her söz ve davranışlarının mu-hasebesini yapmalıdırlar. İslama atılan iftiralar karşısında Müslümanlara düşen, gerçek mümi-ne yakışır şekilde davranmaktır. Aksi takdirde yanlış bir hareket yapan insanla birlikte –maa-lesef- bütün Müslümanlar hakkında negatif bir izlenim oluşmaktadır.

Sonuç olarak belirtelim ki, bazı sözde Müs-lümanlar tarafından İslam adına işlenen suçlar, Kuran-ı Kerimin ve Hz. Peygamberin hadisleri-nin ilkeleriyle uyuşmuyor. Bir terörist Müslüman olduğunu iddia etse bile, aslında o gerçek müs-lümanın niteliklerini kaybetmiştir.

Page 15: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 13

Din ve ŞiDDet dosya

причисляют себя к последователям Проро-ка и совершают убийства от имени Ислама.

Обращаясь к вышеприведенным аятам Корана и тому, как следовал им Пророк, мы осознаем, что ни в коем случае нельзя убивать ни мусульман, ни представителей других ре-лигий, за исключением случаев самозащиты.

Именно по этой причине в сегодняшнем мире мусульманам, следующим пути Проро-ка Мухаммада (да благословит его Аллах и приветствует), необходимо строго отвечать за каждое свое слово и деяние. В ответ на клевету в адрес Ислама, мусульмане долж-ны вести себя как подобает истинным ве-рующим. В противном случае складывается плохое мнение не только о человеке, совер-шившем ошибочное деяние, но и обо всех мусульманах.

Отметим в конце, что преступления, совер-шаемые от имени Ислама некоторыми псевдо-мусульманами, не соответствуют принципам священного Корана и хадисам Пророка. Тер-рорист может заявить о своей при-частности к Исламу, но он –

человек, утратив-ший качества истинного мусуль-манина.

Если мы посмотрим на преступления, кото-рые совершают сегодня некоторые «мусуль-мане», использующие живые бомбы и совер-шающие преступления от имени Ислама для убийства невинных людей, то мы должны бу-дем засвидетельствовать, что они не толь-ко пятнают истинную сущность своей рели-гии, но и становятся грешниками – убийца-ми всего человечества.

Ислам не видит в существование разных рас, наций, языков и обычаев повода для враж-дебной розни, он считает это обстоятельство разнообразием и богатством. В Коране ука-занный аспект выражается так: «О люди! Во-истину, Мы создали вас из мужчины и жен-щины и сделали вас народами и племенами, чтобы вы узнавали друг друга, и самый по-читаемый перед Аллахом среди вас – наи-более богобоязненный». (49,13).

Пророк Мухаммад (да благословит его Ал-лах и приветствует) явно претворял в жизнь значение этого аята Корана, указывающего на возможность совместного проживания лю-дей в мире и благополучии независимо от их расовой и национальной принадлежности. Так, когда посланник Аллаха (да благо-словит его Аллах и приветствует) пере-селился в Медину, там жили люди раз-ных национальностей и вероисповеда-ний. С целью соблюдения прав жителей по отношению друг к другу вместе с главами всех племен он пришел к единогласному ре-шению о принятии «Конституции Ме-дины». В соответ-ствии с Мединской конституцией, которая регулировала межрели-гиозные отношения, каждая ев-рейская и христианская общи-на, а также мусульмане, были свободны в своем вероиспо-ведании. Эти права и свобо-ды представителей других ре-лигий, признанные посланником Аллаха (да благословит его Аллах и приветствует), человечество смогло признать только спустя 14 веков, в 1948-ом году, во «Всеобщей Декларации Прав Чело-века». Ирония же в том, что некоторые люди, лишь на словах считающиеся мусульманами,

Page 16: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

14 весна 2013 • 40 нОМеР

Религия и насилиеглавная тема

Какова роль религии в истории че-ловечества? История человечества немыслима без ре-

лигии, которая является одной из главных идеологических и культурных составляющих цивилизации. Без религии мир представить невозможно, ее нельзя полностью отделить, оторвать ни от одной из «мирских» проблем, будь то экономика или политика.

Увы, приходится признать и то, что на про-тяжении тысячелетий религия часто бывала инструментом в руках самых разных сил, ко-торые использовали ее в своих интересах и совершали именем Всевышнего далеко не богоугодные деяния.

Разрешает ли религия убийства во имя Господа?В мире есть разные религии. Каждая имеет

большое количество богословских направле-

İnsanlık tarihinde dinin rolü nedir?İnsanlık tarihini, medeniyetin ana ideolojik

ve kültürel unsurlarından biri olan dinin dışın-da düşünmek mümkün değildir. Dünyayı dinden ayrı olarak düşünmek; toplumun, ekonomi veya siyaset ile ilgili olan herhangi bir sorunundan dini ayırmak imkansızdır. Maalesef binlerce yıl boyu dinin, Allah adına fakat Allah için mak-bul olmayan işlerde kullanıldığını kabul etmek zorundayız.

Allah adına işlenen cinayetlere din açı-sından cavaz varmı?Dünyada çeşitli dinler var. Her dinin ise

çok sayıda mezhebi var. Kutsal Kitapların da sayısız yorumu var. Aralarından bazı-ları; Allah için cinayeti makbul görüyorlar. Fakat benim görüşüme göre cinayeti haklı göstermek amacıyla Allah’ın ismini kullan-mak, çoğu zaman, çeşitli siyasi, kişisel ve-

Религия и политика в современном мире

Çağdaş dünyada din ve siyaset

на вопросы журнала «да» отвечает алексей малашенко, доктор исторических наук, востоковед, сопредседатель программы «религия, общество и безопасность» в московском центре Карнеги.

MosKova carnegei merkezi ‘din, Toplum ve Güvenlik’ programının ortak başkanı, tarih ve doğu bilimleri doktoru aleksey malaşenko ile din ve siyasete dair...

Page 17: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 15

Din ve ŞiDDet dosya

ний, существует великое множество интер-претаций священных книг. Среди них есть и такие, которые допускают совершение убий-ства во имя Бога. Но мне кажется, что обра-щение ко Всевышнему для оправдания убий-ства есть зачастую прикрытие иных – поли-тических, личных и прочих целей.

Кто стоит за убийствами на религи-озной почве, и каковы причины, ве-дущие к ним?За гибелью любого человека стоят люди,

группы людей с конкретными практически-ми интересами. Они могут действовать весь-ма цинично, используя в своих целях в том числе искренне верующих людей. Кроме то-го, всегда были и есть религиозные фанати-ки, которые полагают, что они действуют во имя Бога, во имя веры, тем самым сражаясь за всеобщее благо. Сочетание цинизма од-них и искренней веры других представляет огромную опасность для людей, для стран и государств, ибо эта «горючая смесь» прово-цирует конфликты, а порой и войны. История показывает, что войны, в которых есть рели-гиозная подоплека, оказываются жестокими.

Не парадоксально ли, что на религи-озной почве совершаются убийства и террористические акты, хотя все рели-гии проповедуют прощение, милосер-дие, терпимость и обуздание гнева?Повторю, религия всегда использовалась

как инструмент – политический, военный. К сожалению, это происходит и в наше время.

К тому же надо признать, что, несмотря на призывы к добру и миру, каждая религия

увЫ, приходится признать и то, что на протяжении тысячелетий

религия часто бывала инструментом в руках самых разных сил, которые использовали ее в своих интересах и совершали именем Всевышнего

далеко не богоугодные деяния.

MaaleseF binlerce yıl boyu dinin, allah adına fakat allah için makbul

olmayan işlerde kullanıldığını kabul etmek zorundayız.

Page 18: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

16 весна 2013 • 40 нОМеР

Религия и насилиеглавная тема

ведет борьбу за собственное влияние на умы людей, каждая считает, что именно она – са-мая совершенная и наиболее близка к ис-тинному пониманию Бога. Между религия-ми всегда была и остается конкуренция, что вполне естественно. Но эта конкуренция по-рой становится очень жесткой.

Не лучше ли рассматривать конку-ренцию между религиями как одну из форм диалога между ними?В последние годы много спорят о «стол-

кновении цивилизаций». Одни считают, что ничего подобного не происходит, а все раз-говоры на эту тему носят провокационный ха-рактер. Их оппоненты полагают, что «стол-кновение цивилизаций» – реальный феномен, и началось оно давным-давно. Думаю, отка-завшись от страшного слова «столкновение», мы должны признать, что отношения между носителями разных цивилизаций и прежде, и теперь складываются непросто. Пожалуй, здесь уместно понятие «трение» – и это тре-ние существует на самом деле.

Все религии политизированы. Ислам не

ya diğer özel hedeflere ulaşmak sebebiyle gerçekleştirilir.

Din adına işlenen cinayetlerin arkasın-da kimler var? Söz konusu cinayetlere yol açan sebepler nelerdir? Herhangi bir insanın ölümünün arkasında

belli pratik amaçlarına ulaşmak üzere hareket eden insan grupları var. Bu insan grupları sin-si bir şekilde samimi iman sahibi olan insanları kullanarak hedeflerine ulaşmaya bakarlar. Bu-nun dışında Allah adına, din adına hareket edip insanlık uğruna mücadele ettiklerini sanan dini fanatikler eskiden vardı, bizim zamanımızda da var. İyiliğe inanmayan, şüpheci bir grup insanın sinizminin, diğer insanların samimi imanı ile bir-leşmesi, insanlar, ülkeler ve devletler için büyük bir tehlike yaratacak ‘yanıcı bir madde karışımı’ olur ve çeşitli çatışmalara, bazen de savaşlara yol açar. Tarih göstermiştir ki din münasebeti ile başlayan savaşlar çok acımasız olmuştur.

Bütün dinler insanlara bağışlama-yı, sabrı , merhameti, öfkeyi kontrol etmeyi emrederken , din adına terör

Page 19: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 17

Din ve ŞiDDet dosya

главное, чтобы конфликты не

были острыми, не провоцировали политические и

военные схватки. В конце концов, все мы принадлежим

к единой общечеловеческой

цивилизации.

MühiM olan, böyle anlaşmazlıklar

kritik durumlara yol açmasınlar, siyasi ve askeri çatışmalarda

provokasyon aracı olmasınlar. Sonuç

olarak hepimiz insanlık medeniyetinin

çocuklarıyız.

исключение. Более того, именно мусульман-ские богословы и идеологи откровенно при-знают и считают естественной взаимосвязь религии и политики.

Кому выгодны и кому наносят наи-больший вред преступления, имею-щие религиозную подоплёку?Такие преступления выгодны силам, заин-

тересованным в дестабилизации, тем, кто на-деется именно в кризисной ситуации добить-ся наибольшего успеха. К сожалению, им это порой удается. Огромный вред деятельность такого рода наносит всем, вне зависимости от того, какую религию люди исповедуют. Апел-ляция к религии в политических конфликтах ведет к их расширению и ожесточению.

Хочу еще раз сказать: полностью бескон-фликтными отношения между разными ци-вилизациями не бывали и едва ли когда-ни-будь станут. Главное, чтобы конфликты не были острыми, не провоцировали политиче-ские и военные схватки. В конце концов, все мы принадлежим к единой общечеловече-ской цивилизации.

olayları ve cinayetler yaşanması pa-radoks değil mi?Tekrar söleyeyim ki din her zaman siyasi

veya askeri bir alet olarak kullanılmıştır. Ma-alesef bu olay bugünlerde de oluyor. Bunun dışında şunu da belirtmek lazım ki, hayır ve sulha yapılan bütün çağrılara rağmen her din, insanların akıllarını etkileyebilmek için müca-dele verir. Her din kendini, üstün, mükemmel ve Allah’ın muradına en yakın din olarak tanıtır. Dinler arasında eskiden beri doğal bir rekabet vadır. Fakat bazen bu rekabet çok acımasız şe-killer alıyor.

Dinler arasındaki rekabet aralarındaki bir diyalog şeklinde uygulanırsa daha iyi olmaz mı?Son yıllarda ‘medeniyetler çatışması’ çok

tartışılan bir konu oldu. Böyle bir şeyin olma-dığını, bu konuda bütün konuşulanların ise pro-vakasyon özelliklerini taşıdığını düşünen şahıs-lar da var. Muarızları ise, ‘medeniyetler çatış-masının’ çok eskiden beri varolan bir fenomen olduğunu ileri sürmektedirler. Korkutucu bir ke-lime olan ‘çatışma’ ifadesinden vazgeçip farklı medeniyetlerin temsilcileri arasındaki ilişkilerin çok düzgün gitmediğini kabul etmek zorunda-yız. “Sürtüşme” ifadesi bu anlamda daha uygun olur sanırım ve bu sürtüşme gerçekten vardır. İstisnası olmadan bütün dinler bir dereceye ka-dar siyaset ile etkinleşimde bulunmaktadır ve İslam da bundan müstesna değildir.

Din üzerinden işlenen suçlardan kimler yararlanır ve kime en çok zarar verir. Toplumun istikrarının bozulmasını hedefle-

yen, bunalım durumları esnasında çok başa-rı elde etmeyi umabilecek durumdaki güçler böyle suçlardan yararlanırlar. Maalesef zaman zaman bu işi becermeyi başarıyorlar. Bu tarz olumsuzluklar, hangi dinden olursa olsun her-kese çok büyük zarar verir. Siyasi çatışmalarda din dilini kullanma çatışmaların büyümesine ve şiddetlenmesine yol açar.

Tekrar şunun altını çizmek isterim ki; mede-niyetler arasındaki ilişkiler hiç bir zaman çatış-masız devam etmemişti, bugünlerde de devam edemez. Mühim olan, böyle anlaşmazlıklar kri-tik durumlara yol açmasınlar, siyasi ve aske-ri çatışmalarda provokasyon aracı olmasınlar. Sonuç olarak hepimiz insanlık medeniyetinin çocuklarıyız.

Page 20: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

18 весна 2013 • 40 нОМеР

Религия и насилиеглавная тема

Бахытжан сатершиновдоктор филоСовСких наук, завЕдующий отдЕлом рЕлигиовЕдЕния инСтитута филоСофии, Политологии и рЕлигиовЕдЕния акадЕмии наук рЕСПублики казахСтан

Из-за террористических актов, со-вершенных от имени Ислама осо-бенно за последние 30-40 лет, Ис-лам, который по сути своей яв-ляется религией мира, стал вос-

приниматься как религия террора. С момен-та провозглашения независимости Казахстан придерживается политики толерантности ко всем конфессиям и выступает за решение про-блем мирным путем, но и здесь за послед-нее время произошло несколько неожидан-ных террористических актов «по религиоз-ным причинам». То, что основанные на лжи радикальные движения внезапно заявили о себе, свидетельствует о том, что начался но-вый период в идеологии террора и осущест-вления ее на практике в Казахстане, и что при этом произошел переход от завуалированно-го вмешательства к открытым действиям. В результате в обществе стали говорить о «по-литическом Исламе», о котором раньше из-вестно не было (некоторые считают, что за этим стоят внешние силы). Поэтому пришла пора отделить правду от вымысла.

Каковы же причины неверного толкова-ния Ислама? Дело в том, что некоторые ин-теллектуалы, чьи «знания об Исламе» не име-ют ничего общего с правдой, кто понятия не имеет о религии и меряет ее меркой пози-тивизма и материализма или же евроцен-тризма и ориентализма, при трактовке Ис-

Bakıtcan SaterşinovDR., kAzAkİSTAn İLİMLER AkADEMİSİ, FELSEFE, SİYASİ bİLİMLER VE Dİn bİLİMİ böLÜM bAşkAnI

Özünde “barış dini” olarak bilinen İs-lam dini, özellikle son 30-40 yıl bo-yunca din adına yapılan terör olay-ları sonrası, terör dini olarak algı-lanmaya başlandı. Bağımsızlığını

ilan ettiği günden beri dinlerarası hoşgörü ile uzlaşma politikasını yürüten Kazakistan’da da son dönemde birdenbire birkaç “dini” kılıflı te-rör olayı yaşandı. Yalan yanlış bilgilerle oluşan radikal hareketlerin hiç umulmadık zamanda meydana çıkması, Kazakistan’da terör ideolo-jisi ve pratiğinin gelişmesinde yeni bir dönem olarak kabul edilmekte ve mudahale etmenin gizli bir döneminden açık bir döneme geçişini göstermektedir. Bunun neticesinde bu zamana kadar hiç bilinmeyen (ihtimal dış güçlerin oyunu olarak tanımlanmış) “Siyasi İslam” toplumda tanınmaya başlandı. Dolayısıyla bu konuda ar-tık hurafe ile gerçeği ayırt etmek gerekir.

Bu yanlış yorumların kaynaklarını şöyle izah edebiliriz: Dinden haberi olmayan, İslam’la ilgili “bilgileri” doğrularla örtüşmeyen bir kısım en-tellektüellerin, İslam dinini pozitivist ve mad-deci yada eurocentric ve orientalistic prizmadan geçirerek, o prensipler temelinde anlatması-dır. İkincisi, Kuran ve Sünnet’in “mana tefsiri-nin” göz ardı edilmesidir. Marifete ait ayetlerle olaylara bağlı olarak inen ayetleri birbirinden kopararak manayı -bütündeki ruhu- göz ar-dı etmek yoluyla fanatizme duçar olunması-dır. Sonuç; yeni Haricilerin kendilerini farklı bir

Радикализм и терроризм в Казахстане:

Миф и реальностьKazakistan’da radikalizm ve terör:

Efsane ve gerçek

Page 21: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 19

Din ve ŞiDDet dosya

Page 22: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

20 весна 2013 • 40 нОМеР

Религия и насилиеглавная тема

uslupla sergilemeleri ve “terör odaklarının on-lardaki bu cehaleti su-i istimal etmesidir. İşte bunun neticesinde İslam ile terör aynı çizgide gösterilmektedir.

İslam’ı yalan yanlış yorumlamanın gerçek-leşme sebeplerine gelince: Toplumumuzda, özellikle gençler arasında dine olan yöneliş artış göstermektedir. Fakat aynı zamanda dini radikalizm de güç kazanmaktadır. Bu, genel-likle dışarıdan gelen Vahhabizm ile Selefiye, Hizb-ü Tahrir, Davetçiler gibi akımlarla ilgilidir . Bu akımlar devlete, millete hizmet edilmesi-ni istemezler, toplumdaki kurallara uymazlar ve kabul etmezler, milli değerler sayılan gele-nekleri reddederler. Buna karşı oluşan, “ancak Kazak milleti müslümandır” diye onlara ait ge-lenekleri ön plana çıkartan Zikirciler, Tanrıcılar ile Ervaha tapınanlar diye ayrı eğilimler vardır. Bunların hepsinden gelen tehlike ise, devletten, milleten ayrı kalarak kendilerine benzemeyen-leri ötekileştirmeleridir.

Bu tahrip edici akımlar, ülkemizin bağımsız-laşma çabaları sırasında, dine dair gelişen itidal siyasetinin neticesinde dış kaynakların etkisiyle topluma nüfuz ettiler ve kök saldılar. Selefiler yalnız kendilerini gerçek Müslüman sayarak geleneklere önem verenleri, ibadet yapma-yanları “kafir, küfre düşmüş, murtet” diyerek kendilerince hüküm çıkartırlar. Kuran’ın savaş halleriyle ilgili olan bazı ayetlerini bağlamından kopararak, (belli bağlamlarda geçerli) ayetle-ri asıl prensipler gibi kabullenerek ve sadece şeyhlerine itaat ederek katı bir gerçekçilik ile fanatizme bağlı kalırlar. Böylece Kuran ile Sün-net’in temel unsurlarından, asıl faziletinden, ru-hundan uzaklaşarak tam idrakinden mahrum kalırlar. İnsanlık kültürünün çeşitliliğinin ve top-lumdaki çok renkliliğin, insanlığın milletlere ve uluslara ayrılmışlığının temelinde Yaratıcı’nın külli iradesini ve hepsinin bir hikmete binaen gerçekleştiğini anlamazlar. Bu, tehlike teşkil eden bir durum, bunu önlemek gerek.

Onun için din eğitimini hukuk çerçevesinde sınırlayarak Din Kültürü derslerini okul ve üni-versitelerde çoğaltmak lazım. Aynı zamanda Hanefi mezhebinin doğru anlatılması yoluyla dini faaliyetler yapılmalıdır. Kazakistan Diyanet Başkanlığı topluma zarar verecek dini akımları önlemek için doğru bilgi edinerek insanları bil-gilendirmelidir. Hangi akımın nereden geldiğini haber vermelidir. Böylece toplum ak ile karayı ayırt edebilmelidir. Bu çalışmalar hızlı bir şe-kilde sistematik usulle icraata geçirilmelidirler

лама руководствуются лишь этими принци-пами. Во-вторых, это происходит из-за игно-рирования «тафсира» (толкования) Корана и Сунны. Вырвав аяты из контекста, тем самым изменив их суть, они ловят людей на крючок фанатизма. В итоге появляются Хариджиты наших дней, невежество которых использу-ют в своих целях «наставники» террористов. В результате это приводит к тому, что между Исламом и террором проводятся параллели.

Перейдем к воздействию ложного толко-вания, то есть рассмотрим последствия, к ко-торым приводит искажение традиции. Дело в том, что в нашем обществе (особенно сре-ди молодежи) растет интерес к религии. В то же время набирает обороты и религиозный радикализм. В частности это касается таких явлений в Исламе, как появившиеся из-за ру-бежа ваххабизм, салафиты, Хизб-ут Тахрир, «Призыватели» и др. Эти течения настрое-ны против служения государству и народу, не подчиняются и не признают нормы обще-ства, отвергают традиции почитания нацио-нальных ценностей. Есть и другие движения – это люди, называющие себя «зикиритами», «танрыджитами» и поклоняющиеся Эрваху; они считают мусульманами только казахов и ставят во главу угла исключительно их наци-ональные традиции. Опасность, которую не-сут все эти течения, заключается в том, что их представители отгораживаются от госу-дарства и общества и разделяют людей на «своих» и «чужих».

В результате политики религиозной уме-ренности, проводимой в период, когда стра-на пыталась отстоять свою независимость, та-кие деструктивные течения с помощью внеш-них сих проникли в наше общество и пустили в нем корни. Например, салафиты истинными мусульманами считают только себя и обвиня-ют тех, кто уважает традиции или не совер-шает молитву, называя их «неверными», «ве-роотступниками», «муртадами» (отрекшимися

большинство молодых людей Казахстана сейчас находятся в духовном поиске. нужно помочь им найти правильный путь. поэтому

необходимо воспитывать интеллектуалов и в религиозной сфере.

KazaK gençlerinin çoğunluğu şu anda manevi arayış içindeler. Onlara yöntem göstererek müspet yolu bulmaları için yardımcı olmak

lazım. böylece din alanında da entelektüeller oluşturulmalı.

Page 23: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 21

Din ve ŞiDDet dosya

çünkü özellikle gençlerimiz yanlış yönlendiril-mektedir. Kazak gençlerinin çoğunluğu şu anda manevi arayış içindeler. Onlara yöntem göste-rerek müspet yolu bulmaları için yardımcı ol-mak lazım. Böylece din alanında da entelek-tüeller oluşturulmalı.

Kazakistan’ın dini organizasyonlarla olan ilişkilerinin temel gayesi, toplumu birleştirmek, manevi boyutuyla geliştirmek ve iç politikayı is-tikrarlaştırmaktır. Devlet kendini hiçbir dine an-gaje etmez, fakat tarihsel ve kültürel vizyonun-da kök salmış geleneksel dinlerin olumlu ahlaki ve sosyal potansiyeline ihtiyaç duyar. Böylece dindar olanla olmayan ötekileştirmesine düş-meden, toplumu ayrıştırmadan birlik ve bera-berliği inşa etmeye çalışır. Kazakistan’da devlet ile dini birleştiren iki ortak nokta vardır: Evren-sel ve toplumsal uzlaşma nasihatı ve kültür-lerin yenilenmesi.

от ислама). Вырвав из контекста и тем самым изменив смысл некоторых аятов Корана, по-вествующих о военных действиях, салафиты принимают их за свои основные принципы, и подчиняясь только своим шейхам, действуют как жесткие материалисты и фанатики. Таким образом, они отдаляются от основных прин-ципов, добродетелей, сути Корана и Сунны, и лишают себя их истинного смысла. Они не по-нимают, что в основе разделения всех людей на народы и нации, а также многообразия че-ловеческой культуры и общества лежит все-общая воля Создателя и его мудрость. Такое непонимание – очень опасная ситуация, ко-торую нужно предотвратить.

Поэтому необходимо ввести религиозное образование в правовое поле и увеличить ко-личество уроков религиоведения в образова-тельных учреждениях. В то же время нужно, чтобы религиозная деятельность осущест-влялась на основании правильного толко-вания Ханифитского мазхаба. Во избежание опасных ситуаций Отдел по делам религий в Казахстане должен получать достоверную информацию о деструктивных религиозных движениях и информировать о них общество. Нужно объяснять, откуда появилось то или иное течение, чтобы общество могло отли-чить белое от черного. Такая работа долж-на проводиться быстро и носить системати-ческий характер, так как сложившаяся ситу-ация в первую очередь представляет опас-ность для молодежи. Большинство молодых людей Казахстана сейчас находятся в духов-ном поиске. Нужно помочь им найти правиль-ный путь. Поэтому необходимо воспитывать интеллектуалов и в религиозной сфере.

Основная цель поддержания Республикой Казахстан отношений с религиозными орга-низациями – единение и духовное развитие общества, а также стабилизация внутренней политики. Государство не является привер-женцем какой-либо религии, однако оно ну-ждается в нравственном и положительном социальном потенциале традиционных рели-гий, которые укоренились на его территории исторически и культурно. Таким образом, оно пытается обеспечить единство общества, не впадая в крайность разделения граждан на верующих и неверующих. В Казахстане у ре-лигии и государства есть две точки сопри-косновения: совместная работа по мирному универсальному и социальному регулирова-нию, а также обновление культуры.

Page 24: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

22 весна 2013 • 40 нОМеР

Религия и насилиеглавная тема

Ислам – религия мира и милосердия

Din adına işlenen cinayetlerin vebali

Page 25: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 23

Din ve ŞiDDet dosya

m. Fethullah Gülen

İslâm kelimesi; ‘teslimiyet, selamete erdir-mek ve barış tesis etmek’ manalarına gelir. Ne acıdır ki, temelde bu anlayışa dayanan İs-lâm dini, bugün, bir kısım çevreler tarafından terörizmle aynı şey gibi gösterilmektedir. Bu,

çok büyük bir tarihi hatadır ve her şeyden önce İslâm’ın ruhunu bilememenin ve onu kendi ru-huyla kavrayamamanın neticesidir. Zira, İslâm’a göre insan, insan olduğu için değerlidir. “Doğ-rusu biz insanoğlunu çok şerefli yarattık.”(İsra sûresi, 17/70) ayeti bunu gösterir. Kur’an-ı Ke-rim’de de açıkça ifade edildiği üzere; İslam, tek bir insanı öldürmeyi, bütün insanları öldürme, tek bir insanın hayatını kurtarmayı da bütün in-sanların hayatını kurtarma olarak kabul etmiş-tir. (Mâide Sûresi, 5/32)

Allah’ın gönderdiği semavi dinlerin, ister Ya-hudilik, ister Hıristiyanlık, isterse İslâm olsun, terörü, bırakın emretmeyi, ona müsaade etmesi bile düşünülemez.

Allah nazarında hayat çok değerlidir. Bütün varlık; hayatı netice vermek üzere programlan-mıştır ve Yüce Yaratıcı, gönderdiği Din ile, onu korumayı aslî değerlerden biri saymıştır.

İslâmiyet’te sertlik, huşûnet ve bağnazlık yoktur. O, her yönüyle bir aff u safh (hoşgörü) dinidir. Kur’an-ı Kerim’e baktığımızda onun dai-ma af ve müsamahayı esas aldığını görürüz. Bu bir ayet-i kerimede şöyle dile getirilir: “O takva sahipleri ki, öfkelerini yutarlar ve insanların ku-surlarını affederler. Allah, iyilik edenleri sever.” (Al-i İmran, 2/134)

Müslümanlığı, onu yanlış temsil eden bir kı-sım zavallıların tavır ve davranışlarında değil,

м. фетхуллах Гюлен

Слово «Ислам» означает «покорность Богу, стремление к спасению и ми-ролюбие». К сожалению, Ислам - ре-лигию, в основе которой лежат эти идеи, кое-кто представляет сино-

нимом терроризма. Это великая историче-ская ошибка, которая является, прежде все-го, результатом непонимания сути Ислама и неспособности откликнуться душой на его призыв. Для Ислама человек ценен уже по-тому, что он человек. Об этом говорится в аяте: «Воистину Мы почтили сынов Адама» (Сура аль-Исра, 17/70). В Священном Кора-не прямо утверждается, что Ислам прирав-нивает убийство одного человека к убий-ству всего человечества, а спасение един-ственной человеческой жизни - к спасению жизни всех людей (Сура аль-Маида, 5/32).

Невозможно представить, чтобы в авраа-мических религиях Божественного открове-ния, будь то иудаизм, христианство или му-сульманство, допускался бы терроризм, тем более призывы к нему.

Для Аллаха жизнь имеет великую ценность. Все живое запрограммировано на продол-жение рода, и защита жизни, которую Созда-тель осуществляет через посланную им ре-лигию, для Него необычайно важна.

В Исламе нет места жестокости, хушунету (грубости) и фанатизму. Ислам – это религия прощения и сафха - толерантности во всех ее проявлениях. (Термин «сафх» означает толе-рантность в большей степени, чем слова «про-стить» и «помиловать». Прощение иногда но-сит оттенок упрека, устыжения, снисхожде-ния. А «сафх» означает терпимость без тени порицания. В Коране «прощение» и «сафх» упоминаются друг за другом, чтобы подчер-кнуть их разное значение: Бакара 2/109). Об-ращаясь к Священному Корану, мы видим, что в его основе - идеи прощения и смире-ния. В одном из аятов говорится: «Те бого-боязненны, кто сдерживают свой гнев и про-щают недостатки других. Аллах любит тво-рящих добро» (Ал-и Имран, 2/134).

Искать Ислам нужно в его истоках, исто-рии и на примере истинных последователей, а не в поступках и поведении тех несчастных, что искажают его смысл. Такие светочи люб-ви и терпимости, как достопочтенный Мев-

невозможно представить, чтобы в авраамических религиях божественного откровения, будь то иудаизм, христианство или

мусульманство, допускался бы терроризм, тем более призывы к нему. для аллаха жизнь имеет великую ценность. Все живое запрограммировано

на продолжение рода, и защита жизни, которую создатель осуществляет через посланную им религию, для него необычайно важна.

allah’ın gönderdiği semavi dinlerin, ister yahudilik, ister hıristiyanlık, isterse islâm olsun, terörü, bırakın emretmeyi, ona müsaade etmesi

bile düşünülemez. allah nazarında hayat çok değerlidir. bütün varlık; hayatı netice vermek üzere programlanmıştır ve yüce yaratıcı,

gönderdiği din ile, onu korumayı aslî değerlerden biri saymıştır.

Page 26: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

24 весна 2013 • 40 нОМеР

Религия и насилиеглавная тема

kendi kaynaklarında, tarihinde ve hakiki tem-silcilerinde aramak gerekir. Hazret-i Mevlana, Yunus Emre, Ahmed Yesevi gibi pek çok sevgi ve hoşgörü sultanı, hayatları boyu hep hoşgö-rü soluklayarak, birer sevgi ve hoşgörü âbide-si haline gelmişlerdir. Yunus’un tabiri ile döve-ne elsiz, sövene dilsiz ve incitene de gönülsüz oluvermişlerdir.

Aslında, İslâm dünyasında da, başka mil-letlerde de terörün temelinde fakirlik, ceha-let ve eğitimsizlik vardır. Öte yandan bugüne kadar Müslümanlığa maledilen terör olayları, bazen İslam’ı kendi derinliğiyle içine sindireme-miş ham ruhların öncülüğüyle, bazen genç his-siyatların aşırı tahrik edilmesiyle, bazen harici

ляна, Юнус Эмре, Ахмед Ясави, каждый вдох которых на протяжении всей жизни был ис-полнен кротости, стали настоящим симво-лом такой веры. По выражению Юнуса Эм-ре, они были «безрукими, когда их ударят, немыми, когда их бранят», и по отношению к оскорбляющим их они вели себя так, «буд-то бы у них не было сердца, которое могло бы разбиться».

На самом деле в основе террора – как в исламском мире, так и у других народов – лежат бедность, необразованность и неве-жество. С другой стороны, все приписыва-емые мусульманам террористические акты, были выполнены либо незрелыми душами,

Page 27: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 25

Din ve ŞiDDet dosya

güçlerin Müslüman isim ve görünümündeki ele-manlarıyla, bazen de insani duyguları ve korku hisleri baskı altına alınarak felç edilmiş katiller vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir.

Müslüman görünen bazı kimselerin, bomba yüklü araçlarla masum insanları katletmeleri-nin, mabedlere saldırmalarının; ne Kur’ân’la, ne Sünnet’le, ne de Müslümanlıkla telif edilmesi mümkün değildir. Ama maalesef günümüzde inanan gönülleri dilhun eden, mahcup duruma düşüren böyle bir tablo vardır. Elbette bu konu-da dış mihrakların sinsi ve organize yönlendir-meleri vardır fakat aynı zamanda sorun İslâm’ın yanlış anlaşılması ve yanlış yorumlanmasından da kaynaklanmakta; denilebilir ki bu terör olay-ları en çok İslam’ı vurmaktadır. Sonuç itibariyle, bu tür zulüm ve cinayetler, Müslümanlığın yü-züne kara çalmaktadır.

Mü’mince mücadele tarzıBir kısım batılıların; karikatürler, gazeteler

ve televizyonlar yoluyla İslâm aleyhine bulun-dukları durumlarda, hissî hareket ederek ay-nıyla mukabelede bulunmamalı ve İslam’la telif edilmesi mümkün olmayan davranışlar-dan uzak durarak, üslub namustur anlayışıyla, saldırıları, dinin temel esaslarına bağlılık içinde bertaraf etmeliyiz.

İlk Müslümanların, Mekke’de 13 sene bo-yunca bir insanın tahammül etmesi mümkün olmayan nice hâdiseye katlandığını biliyoruz. Hz. Peygamber, Kâbe’nin karşısında başını yere koyup secdeye kapandığında, inkâr ve cehalete kilitlenenler, O’nun başına deve işkembesi koy-muşlardır (Buhârrî, vudû’ 69). Bu zalimler, kaç defa onu taşa tutmuşlardır. (Buhârî, bed’ül’l-halk 7) Fakat O (s.a.v.) hiçbir zaman “Sizin ba-şınıza da taş yağsın!” dememiştir. Aksine ken-disine taş atan, dişini kıran, yanağını yaralayan, başını kanlar içinde bırakan insanlar karşısında bile ellerini kaldırmış ve “Allah’ım, kavmimi hi-dayet buyur. Çünkü onlar bilmiyorlar!” (Abdü-

не позволившими Исламу со всей его глуби-ной проникнуть в их сердца, либо чрезмер-но импульсивными молодыми людьми. Сре-ди них могли быть и те, кто называют себя мусульманами и выглядят как мусульмане, но являются наемниками внешних сил или безжалостными убийцами, чьи человеческие чувства и страх подавлены психотропными препаратами.

То, что некие люди, внешне похожие на мусульман, минируют транспорт, убивают ни в чем не повинных людей, нападают на хра-мы, никак нельзя соотнести ни с Кораном, ни с Сунной, ни с Исламом. Но эта ситуация, которая до боли ранит сердца верующих и

то, что некие люди, внешне похожие на мусульман, минируют транспорт, убивают ни в чем не повинных людей, нападают на храмы,

никак нельзя соотнести ни с Кораном, ни с сунной, ни с исламом.

MüslüMan görünen bazı kimselerin, bomba yüklü araçlarla masum insanları katletmelerinin, mabedlere saldırmalarının; ne kur’ân’la, ne

Sünnet’le, ne de müslümanlıkla telif edilmesi mümkün değildir.

Page 28: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

26 весна 2013 • 40 нОМеР

Религия и насилиеглавная тема

в исламе террор не может быть средством для достижения цели, и террористов нельзя называть борцами за свободу. даже если мусульманин станет террористом, это будет означать, что он уже перестал быть мусульманином.

terör, herhangi bir islâmî gayeyi gerçekleştirmede asla vasıta olamaz ve teröriste hürriyet savaşçısı denemez. müslümanların içinden terörist çıksa bile, böyle bir kişi müslümanlığa ait vasıflarını kaybetmiş demektir.

laziz el-Buhârî, Keşfü’l-esrâr, 1/13) demiş ve kendisine düşmanlık eden insanlara öfkeyle mukabelede bulunmamıştır.

Paranoya ihtiyacı ve aldatılan kitlelerMaalesef şurası da bir gerçek ki, bugün, İs-

lâm coğrafyasında cehalet ve fakr u zaruretten kaynaklanan zaaflar vardır. Bu zaafları kulla-nan, hastalıklı duyguları tetikleyerek kendi çı-karlarına göre dünyada kamuoyu oluşturmak isteyenler, belli senaryolar hazırlamış ve bazı insanları aldatmak, beyin yıkamak yoluyla bu senaryolarda figüran olarak kullanmışlardır. Evet, ihmal edilmiş, cehalete mahkûm bırakıl-mış nesilleri aldatıp kullanmışlardır.

Terörist asla hürriyet savaşçısı değildirTerör, herhangi bir İslâmî gayeyi gerçekleş-

tirmede asla vasıta olamaz ve teröriste hürriyet savaşçısı denemez. Müslümanların içinden te-rörist çıksa bile, böyle bir kişi Müslümanlığa ait vasıflarını kaybetmiş demektir. Terörist Müslü-man olamayacağı gibi, Müslüman da terörist olamaz. Kaldı ki İslâm, aslında savaşı da hoş görmemiş, bir insanlık realitesi ve beşer tarihi-nin en göze çarpan bir vakıası olmasına rağmen onu öncelikle savunma maksadına bağlamış-tır. Savaşın bile belli kuralları vardır. Efendimiz (s.a.v.) bir orduyu uğurlarken şöyle buyurmuş-tur: “Dinimiz; kadınlara, çocuklara ve mabedle-re sığınmış insanlara ilişilmesini yasaklamıştır.” Dolayısıyla günümüzde din adına işlenen bu ci-nayetlerle Kur’ân ve Sünnet’in ortaya koyduğu disiplinleri telif etmek mümkün değildir.

Başkalarına kendi sistemini dayatma di-nin ruhuna zıttır. Topla, tüfekle, şiddet, hiddet ve kaba kuvvetle insanların üzerine gitmenin, kendince savaş ilan ederek gidip bir alış veriş merkezini işgal etmenin, masum insanları rehin almanın Müslümanlıkla telif edilebilir bir yanı yoktur. Kötülüğe aynıyla mukabelede bulun-mayı zalimce bir kaide kabul ediyor ve insanca davranmayı her halükârda vahşice davranmaya tercih ediyoruz. Zaten inanan bir gönül, bu tür davranışlara tenezzül edecek kadar aşağılara düşmez/düşemez. Bu açıdan, küçülüp yakınla-şan günümüz dünyasında bize düşen, dini doğ-ru temsil etmek, herkese karşı saygılı olmak ve her anlayışı saygıyla karşılamaktır.

ставит их в положение виноватых, к сожале-нию, сегодня существует. Здесь несомненно присутствует скрытое влияние организован-ных внешних сил. Однако от террористиче-ских актов, совершаемых в силу непонима-ния и неправильной интерпретации Ислама, прежде всего страдает сам Ислам, ибо та-кая жестокость и убийства бросают тень на его репутацию.

Не отвечать гневом на гневКогда на Западе представляют мусуль-

ман чудовищами, оскорбляют Ислам кари-катурами, нападают в СМИ, не следует ру-ководствоваться чувствами и отвечать тем же или вести себя неподобающим мусульма-нину образом. Мы должны победить неспра-ведливые нападки, не отступая от основных принципов нашей религии и продолжая до-стойно следовать своим путем.

Нам известно, что первые мусульмане в течение тринадцати лет в Мекке смиренно переносили многое, что невозможно выне-сти обычному человеку. Когда Пророк рас-простерся в земном поклоне перед Каабой, упорствующие в неверии и невежестве бро-сали на Его голову верблюжьи внутренно-сти. Сколько раз эти жестокие люди кида-ли в него камни! Но Он (да благословит Его Аллах и приветствует) никогда не говорил: «Пусть дождь из камней падет на ваши го-ловы!». Наоборот, даже перед теми, кто бро-сал камни, сломал зуб, поранил щеку, раз-бил до крови голову, Он поднял руки в мо-литве и воскликнул: «О Аллах, направь мой народ на истинный путь! Ибо они не веда-ют…». Так он не стал отвечать гневом на гнев своих врагов.

Кто и зачем нас обманывает К сожалению, не все люди, живущие се-

годня на исламских территориях, способны здраво мыслить и знакомы со своими рели-гиозными корнями. А те, кто желают управ-лять общественным мнением в соответствии с собственным сценарием, используют их пси-хическую неуравновешенность в корыстных целях. Они видят наши слабости, порожден-ные невежеством и нуждой, и, обманув незре-лые души или одурманив наркотиками, ис-пользуют их как пешки в своей игре. Так они обманывают людей.

Page 29: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 27

Din ve ŞiDDet dosya

совершаемые сегодня от имени религии, не-допустимо связывать ни с Кораном, ни с пра-вилами, установленными Сунной.

Навязывание своей системы взглядов дру-гим противоречит духу религии. Нападение на людей с оружием в руках, принуждение и применение насилия, вторжение террори-стов в торговые центры и захват невинных людей в заложники – все это не согласуется с Исламом. Мы считаем, что отвечать злом на зло – жестокое правило, и в любой ситуации выступаем не за варварские, а за гуманные действия. Ведь сердце верующего никогда не смирится с жестокостью.

Поэтому в мире, который становится все более тесным, нам нужно показывать, что та-кое истинный Ислам, на собственном приме-ре, с уважением относиться к каждому че-ловеку и его взглядам.

Террорист не может быть борцом за свободуВ Исламе террор не может быть средством

для достижения цели, и террористов нель-зя называть борцами за свободу. Даже если мусульманин станет террористом, это будет означать, что он уже перестал быть мусуль-манином. Как террорист не может быть му-сульманином, так и мусульманин не может быть террористом. Более того, Ислам, являясь самой естественной для человеческой сущ-ности религией и выдающимся явлением в истории человечества, вовсе не приветствует войну и допускает ее прежде всего как обо-рону. Существуют определенные правила ве-дения такой войны. Пророк (да благословит его Аллах и приветствует!), провожая войско, сказал: «Наша религия запрещает воевать с женщинами, детьми и людьми, укрывающи-мися в храмах». Поэтому подобные убийства,

Page 30: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

28 весна 2013 • 40 нОМеР

актуальнО

Олимпийские игры в СочиЛегко ли быть великим государством?

Soçi Olimpiyatları Büyük devlet olmak kolay mı?

Page 31: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 29

Erdoğan ÖzdemirDR., RUSYA bİLİMLER AkADEMİSİ, SİYASAL bİLİMLER

Seksen sekiz ülkeden yaklaşık 6 bin sporcunun katıldığı 2014 Kış Olim-piyatları’na Rusya’nın Karadeniz kıyı şehri Soçi ev sahipliği yaptı. 7 Şu-bat’ta Fişt stadyumunda görkemli

bir açılışla başlayan olimpiyatlar, 23 Şubat’ta yine görkemli bir kapanışla sona erdi. Kırk bi-ne yakın seyircinin katıldığı açılış töreni, ışık ve lazer gösterileri ile başladı. Törene devlet başkanı Putin’in yanı sıra, Çin devlet başkanı Şi Cinping, Japonya Başbakanı Şinzo Abe, İtal-ya Başbakanı Enrico Letta, Norveç Başbakanı Erna Solberg ve Başbakan Erdoğan katılırken; Almanya Şansölyesinin, ABD, İngiltere, Hollan-da başkanlarının olumsuz cevap vererek katıl-mamaları dikkat çekti.

2014 Kış olimpiyatlarına ev sahipliği yapmak Rusya için önemliydi. Başkan Vladimir Putin, 27 Temmuz 2007 tarihinde bu ev sahipliğinin Rus-ya için önemini şöyle belirtmişti: ‘Artık emin ola-rak şunu söyleyebilirim ki eğer ülkemizin bü-tünlüğünü sağlayamasaydık, eğer Kafkasya’nın 6-7 sene önce Rusya’ya karşı almış olduğu kar-şıt pozisyonu kıramasaydık, eğer ekonomideki kötüye gidişi değiştiremeseydik, eğer sosyal problemlerimizi çözemeseydik olimpiyatlara ev sahipliği yapamazdık.”

Olimpiyatların kapanış töreninde Rusya tarihi ve kültüründen dün-yaca tanınmış figür-lerin canlandırıldığı bir geçit töreni dü-zenlendi. Sirk, bale gösterileri ve müzik ziyafetleriyle, orga-nizasyon için en üst düzeyde emek sar-

f e d e n

Эрдоган оздемирдоктор ПолитичЕСких наук, роССийСкая акадЕмия наук

Столицей XXII зимних Олимпийских игр, в которых приняли участие око-ло 6 тысяч спортсменов из 88 стран, стал российский город на берегу Черного моря – Сочи. Олимпиада

стартовала 7-го февраля с торжественной церемонии на стадионе «Фишт» и такой же блестящей церемонией завершилась 23-го февраля.

Церемония открытия, на которой присут-ствовали около 40 тысяч зрителей, началась световым лазерным шоу. На ней присутство-вали президент России В. В. Путин, предсе-датель КНР Си Цзиньпин, премьер-министр Японии Синдзо Абэ, премьер-министр Италии Энрико Летта, премьер-министр Норвегии Эр-на Солберг и премьер-министр Турции Ред-жеп Эрдоган. Для России было очень важно провести эти Олимпийские игры. Президент Путин 27-го июля 2007-го года заявил: «Я с уверенностью могу сказать, что если бы мы не обеспечили целостность нашей страны, не преодолели противостояние на Кавказе 6-7 лет назад, если бы не изменили эконо-мическое положение, не решили наши со-циальные проблемы, то не увидели бы ни-каких Олимпиад».

На церемонии закрытия Россия показала шоу, которое оживило известные всему миру фигуры российской истории и культуры: цирк и балет, музыка – Россия приложила массу усилий, чтобы все прошло на высшем уров-не. Однако мы понимаем: этим блистатель-ным шоу Россия хотела продемонстрировать, что она считает свою национальную культуру частью мировой, что ее культурное влияние на другие народы велико – и наоборот. Без преувеличения можно сказать, что и Олим-пиадой, и грандиозным шоу в Сочи Россия хотела заявить всему миру, что она крепко стоит на ногах, что она сильна и ей по плечу организовать праздник такого масшта-ба. То, что в подготовке к Олимпиаде были задействованы 7 тысяч человек, приехавших из 83 регионов страны, что на организацию было истрачено 50 мил-лиардов долларов, подтверждает сказан-ное. Здесь были потрачены не просто день-ги: во всех регионах России, во всех учебных

без преувеличения можно сказать, что

и олимпиадой, и грандиозным шоу в сочи россия хотела

заявить всему миру, что она крепко

стоит на ногах, что она сильна и ей по

плечу организовать праздник такого

масштаба.

rusya bu olimpiyatlarla

dünyaya bir nevi gövde gösterisi yapmış ve hala

güçlü olduğunu, dünya çapında büyük

organizasyonlar yapabileceğini

göstermek istemiştir.

Güncel

Page 32: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

30 весна 2013 • 40 нОМеР

заведениях – от средних школ до универси-тетов – прошла пиар-компания, связанная с Олимпиадой в Сочи. Эту задачу восприняли как общенациональную. И чемпионом Олим-пиады стала Россия, получившая 13 золотых, 11 серебряных, и 9 бронзовых наград. Вто-рое место досталось Норвегии, которая вы-играла 11 золотых, 5 серебряных и 10 брон-зовых медалей. Канада, добившаяся 10 зо-лотых, 10 серебряных и 5 бронзовых медалей, заняла третье место. Россия, став в целом обладателем 33 медалей, побила свой соб-ственный рекорд, установленный на Олим-пийских играх 1994-го года в норвежском Лиллехаммере.

Обсуждая организацию Олимпиады, умест-но упомянуть об отношениях между Турци-ей и Россией в спортивной индустрии. Ра-бота турецких строительных компаний в Со-чи получила хорошие отзывы. Президент Пу-тин поблагодарил премьер-министра Эрдо-гана за успешный вклад турецких строитель-

Rusya’nın, kendi kültürünün dünya kültürü ile özdeşleştiğini, diğer kültürlere etkisini ve on-larla iletişiminin ne kadar güçlü olduğunu gös-termek istediğini anlıyoruz. Hatta diyebiliriz ki Rusya bu olimpiyatlarla dünyaya bir nevi gövde gösterisi yapmış ve hala güçlü olduğunu, dünya çapında büyük organizasyonlar yapabileceğini göstermek istemiştir. Olimpiyat organizasyo-nunda Rusya’nın 83 bölgesinden 7 bin kişinin görev alması, organizasyona 50 milyar dolar harcama yapılması bu düşüncemizi teyid eder mahiyettedir. Bu süreçte şehir havaalanı yeni-lendi, yeni yollar ve yeni spor tesisleri yapıldı. Sadece para harcanmadı; Rusya’nın tüm bölge-lerinde, orta seviyeli okullardan üniversitelere kadar her düzeyde Soçi olimpiyatları tanıtım-ları yapıldı. Herkes ülkesi adına olimpiyatlara sahip çıkmalı atmosferi oluşturuldu. Buna ül-kenin milli davası olarak bakıldı ve sonuçta 13 altın, 11 gümüş ve 9 bronz madalya ile Rusya olimpiyat şampiyonu oldu. İkinci olan Norveç 11 altın, 5 gümüş ve 10 bronz madalyanın sahibi

актуальнО

Page 33: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 31

olurken, Kanada 10 altın, 10 gümüş ve 5 bronz madalya alarak üçüncü sıraya oturdu. 1994 yılında Norveç’in Lillehammer kentinde ger-çekleştirilen olimpiyatlarda Rusya 23 toplam madalya ile kırdığı rekoru bu yıl da 33 madalya alarak tekrar kırdı.

Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin, Olimpiyat eleştirilerine, Uluslararası Olimpiyat Komitesi ile birlikte çalışıldığını, eksikliklerin birlikte giderildiğini belirterek ve Olimpiyat Ko-mite Başkanları Jacques Rogge ve Thomas Ba-ch’a teşekkür ederek cevap verdi. Başkan Putin ayrıca, bütün dünya yeni ve işbirliğine açık bir Rusya gördü, dedi. Soçi Belediye Başkanı Ana-toliy Pahomov, olimpiyat bayrağını Uluslarara-sı Olimpiyat Komitesi Başkanı Tomas Bach’a verdi. Bach, bayrağı 2018 Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacak olan Güney Kore’nin Pye-ongchang şehrinin Belediye Başkanı Lee Seok-Rae’ye teslim etti.

2014 kış olimpiyatları devam edecek ve 7-16 Mart tarihlerinde Paralimpik Oyunları gerçek-leştirilecek. Rusya, Karadeniz kıyı şehri Soçi’de olimpiyatları gurur ve coşkuyla taşıyor.

Ne dersiniz, büyük devlet olmak kolay mı?

ных компаний в подготовку Олимпиады и по-желал успеха турецким спортсменам на этих Играх. Хотя Турция и не стала призером на Зимней Олимпиаде в Сочи, она имеет опыт в организации международных зимних игр. В 2011-ом году в городе Эрзерум Турция про-вела 25-ую Зимнюю Универсиаду. На Олимпи-аде в Сочи были спортсмены из нашей стра-ны, представлявшие лыжные виды спорта и фигурное катание. В лыжной гонке Турцию представили Келиме Четинкая, Сабахаттин Оглаго, в горных лыжах – Тугба Коджага, Эмрэ Шимшек, в фигурном катании – Алиса Ага-фонова и Альпер Учар.

Президент Российской Федерации Вла-димир Путин в ответ на критические ком-ментарии по поводу Олимпиады заявил, что в результате совместной работы с Междуна-родным Олимпийским Комитетом недостатки были устранены, и выразил свою благодар-ность новым председателям Международ-ного Олимпийского Комитета Жаку Рогге и Томасу Баху. Путин подчеркнул, что весь мир увидел новую, готовую к сотрудничеству Рос-сию. Мэр города Сочи Анатолий Пахомов пе-редал олимпийский флаг председателю МОК Томасу Баху. А тот в свою очередь вручил его передал флаг Ли Сок Рэ - мэру города Пхен-чхан в Южной Корее, который станет столи-цей зимних Олимпийских игр в 2018-ом го-ду. С 7-го по 16-е марта в Сочи пройдут Па-ралимпийские Игры.

Ну и как, читатель? Легко ли быть вели-ким государством?

Güncel

Page 34: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

32 весна 2013 • 40 нОМеР

актуальнО

Великая любовь султана

aşkıSultanların

Page 35: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 33

Güncel

Page 36: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

34 весна 2013 • 40 нОМеР

Тайная любовная переписка Роксоланы и Сулеймана ВеликолепногоHürrem ve Muhteşem Süleyman’ın

gizli kalmış aşk mektuplarıЛюбовные стихи Сулеймана к ХюрремТы та, с кем я, моя любимая, светлая луна,Мой близкий друг, родная, царица всех красавиц, го-спожа моя …Ты - рай мой, смысл моей жизни, Райский напиток,Весна, радость моя, смысл моих дней, моя любовь, твой образ вышит в моем сердце,Моя смеющаяся роза,Источник радости, вкус моего напитка, средоточие веселья моего, мой лучезарный свет, мой светоч.Златовласая, гранат мой, апельсин, ты свет моих но-чей и свет моих покоев…Ты - мой Стамбул, мой караван, любимая моя, ты до-стойна всей Анатолии и греческих земель.Ты Бадахшан – источник драгоценного рубина, моя кып-чаг¹, ты мой Багдад, мой Хорасан.Прекрасные волосы, тонкие брови, горящие глаза твои свели меня с ума! Если я умру, то по твоей вине, ведь ты проникла в мою кровь,Спаси меня, о беспощадная красавица, любовь моя. Я славлю тебя у твоих дверей,Будто бы мой извечный долг - восхвалять тебя.Мое сердце переполняет печаль, а глаза – слезы.Я – Мухибби³, любящий, что-то случилось со мной, я словно пьян.Я стал сам не свой.

¹ Кыпчаг – народность, обитавшая в Xl-XV веках в степях от Каспийско-го до Черного морей, в настоящее время проживает в Египте и Сирии.

² Муххиби-литературный псевдоним султана Сулеймана.

Süleyman’dan Hürrem’e Aşk ŞiiriBirlikte olduğum, sevgilim, parıldayan ayım, Can dostum, en yakınım, güzellerin şahı sultanım… Hayatımın, yaşamımın sebebi cennetim, Kevser şarabım, Baharım, sevincim, günlerimin anlamı, gönlüme nakşolmuş resim gibi sevgilim, Benim gülen gülüm, Sevinç kaynağım, içeceğimdeki lezzet, eğlenceli meclisim, nurlu parlak ışığım, meş’alem. Turuncum, narım, narencim, benim gecelerimin, visal odamın aydınlığı…İstanbul’um, Karaman’ım, Bütün Anadolu ve Rum ülkesin-deki diyara bedel sevgilim. Değerli lal madeninin çıktığı yer olan Bedahşan’ım ve Kıpçağım, Bağdad’ım, Horasan’ım. Güzel saçlım, yay kaşlım, gözleri ışıl ışıl fitneler koparan sevgilim, hastayım! Eğer ölürsem benim vebalim senin boy-nunadır çünkü bana eza ederek kanıma sen girdin, Bana imdad et, ey insafı olmayan güzel sevgilim. Kapında, devamlı olarak seni medhederim, seni överim, Sanki daima seni övmek için görevlendirilmiş gibiyim. Yüreğim gam ile, gözlerim yaşlarla dolu. Ben Muhibbi’yim, sevgi adamıyım, bana bir şeyler oldu, sarhoş gibiyim. Bir hoş hale geldim.

Page 37: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 35

Hürrem Sultan’dan Kanuni Sultan Süleyman’a mektup (1526)Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi No. E.5426

Gözyaşlarımı döktüğüm elbisemi gönderdimSultanım Padişahım,

Dualarım o güzel yüzünüz ve bir bakışıyla bütün dertlerimi yok eden güzel gözleriniz içindir. Her an hasretinizle inleyen ve ancak size kavuştuğunda huzur bulacak olan bu kulunuzun duaları inşallah kabul buyurulur.

Hasret acısıyla kıvranan ve çektiği ıztıraplar yüzünden peri-şan olan bu çaresiz kulunuzdan, bu değersiz sızlanmaları kabul ediniz. Ben sadece sizin yanınızda huzur bulabiliyorum. Sizin yanınızda olmaktan duyduğum mutluluğu anlatmaya kalem-ler yetmez.

Sizinle birlikte olduğumuz anların hatırası, sizin yanınızda geçirdiğim günlerin anısı bu miskinin gönlünde hep yaşa-

maktadır. Hiç olmazsa sizinle yaşadıklarımız, sizinle ortak anılarımız sayesinde biraz olsun teselli bulabilmekteyim. Esen rüzgarlar çektiğim acıları size ulaştırsa anlarsı-nız ki, kulunuzun durumu feryat ve figan eden bülbül gibidir.

Sizden ayrı kaldığımda dermanım, takatim kalmı-yor. Kimse acılarımı dindiremiyor. Gamla dolu gönlümü görseniz, ayrılık acısıyla inleyen bir ney gibi, hasta ve perişan olduğumu hemen anlarsınız.

Ömrüm, azizim, sultanım! Allah’tan tek dileğim ve yü-reğimin biricik arzusu, size tekrar kavuşabilmek ve ışık

saçan yüzünüze bir defa daha bakabilmektir. Artık bir daha ayrılık olmasın!

Rabbimden elbette dilerim ki; benim sultanım, candan ve gönülden sevdiğim şahım, dünyada ve ahirette hep mutlu olsun. Düşmanlarına karşı da-

ima zaferler kazansın. İyi biliyorum ki, benim sul-tanım bu kulunu, kaderin bir cilvesi ile gördü ve sevdi, bu kuluna mutluluk ve huzur ihsan etti. Bu cariyesinin gözyaşlarını dindirip sevindirdi. Sultanım sayesinde doğru yolu bulup iman ettim.

Bu yüzden mutlu olacağım gün sadece size kavuşacağım gündür. Size gözyaşları-mı damlattığım bir

elbise gönder-dim. Hatırım

için giyesiniz.

Sultanım saray halkının ve oğulla-

rınızın çok selamları vardır. Herkes ayağı-

nıza yüz sürmeyi mu-rad eder. Bundan başka

her iki cihanda mutlulu-ğunuzu dilerim sultanım!

Fakir ve hakir cariyeniz Hürrem

Письмо Хюррем Султан к Султану Сулейману (1526)Из архива Музея дворца Топкапы № E.5426

Послаю Вам платье, на которое упали мои слезыМой Султан, мой Падишах,

Свои молитвы я посвящаю Вашему прекрасному лику и очам, один взгляд которых избавляет меня от всех не-взгод. Я надеюсь, что Аллах примет молитвы Вашей ра-быни, которая каждое мгновение стонет от тоски и смо-жет обрести покой лишь рядом с Вами.

Примите никчемное роптание Вашей беспомощной и несчастной в своих страданиях рабы, которая не находит себе места от боли, причиняемой тоской. Я смогу обре-сти покой лишь рядом с Вами. Невозможно описать сча-стье, которое я ощущаю, когда мы вместе.

Воспоминания о тех днях и мгновениях, которые я провела рядом с Вами, всегда будут жить в моем бедном сердце. По крайней мере я нахожу некото-рое утешение в нашем прошлом и в воспоминаниях. Если веющие ветры донесут Вам мою боль, Вы поймете, что состояние Вашей ра-бы подобно соловью, грустно и пе-чально поющему свою песнь.

Когда я не с Вами, у меня иссякают силы, и я не мо-гу найти утешения. Ни-кто не в силах утолить мою боль. Если бы Вы уви-дели мое полное печали серд-це, которое стонет от боли расставания, Вы бы сразу поня-ли как я больна и несчастна.

Жизнь моя, мой дорогой, мой султан! Единственное чего я прошу у Аллаха – снова воссоединиться с Вами и еще раз взглянуть на Ваш лучезарный лик, лишь только этого жаждет мое сердце. Пусть больше не будет расставаний!

Конечно же, я молю Господа, чтобы мой султан, мой шах, которого я люблю душой и сердцем, был счастлив и в этом, и в том мире. Пусть он всегда одерживает победу над своими врагами. Мне хорошо известно, что судьбой было предопределено, чтобы мой султан увидел и полюбил свою рабу, даровал ей счастье и покой. Чтобы утер слезы своей пленницы и подарил ей радость. Благодаря моему султану я нашла истинный путь и обрела веру.

Поэтому я стану счастливой только в тот день, ког-да воссоединюсь с Вами. Я послала Вам платье, на кото-рое упали мои слезы. Носите его ради меня.

Мой султан, придворные и Ваши сыновья шлют Вам свое приветствие. Все надеются припасть к вашим но-гам. И еще я желаю Вам счастья в обоих мирах, мой султан!

Ваша бедная и презренная пленница Хюррем.

Page 38: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

36 весна 2013 • 40 нОМеР

Вопросы задает: Эрдоган Йылдыз

Мухтарбай Отелбаев – казахский уче-ный, известный во всем мире. Доктор физико-математических наук, профес-сор Мухтарбай Отелбаев родился в1942 году в Джамбульской области. Под его

руководством выросли 70 докторов и кандидатов наук, не говоря о магистрах. Являясь директором Математического института Евразийского На-ционального Университета им. Л. Н. Гумилева, Мух-тарбай Отелбаев вошел в историю как ученый, ре-шивший шестую из семи самых сложных задач, из-вестную как «уравнения Навье-Стокса». Знамени-тый Математический институт Клэя обещает премию размером в 1 миллион долларов за реше-ние каждой из этих семи задач. Решение системы уравнений Навье-Стокса в общем случае дает воз-можность рассчитывать движение жидкостей и газов, что позволяет предсказывать такие сти-хийных бедствия как цунами, тайфуны и торнадо.

röpörtaj: Erdoğan yıldız

Muhtarbay Ötelbayev, Kazakis-tan’ın yetiştirdiği dünyaca ta-nınmış bir bilim adamı. Kazakis-tan’ın Jambul Eyaleti’nde 1942 yılında dünyaya gelen Prof. Dr.

Muhtarbay Ötelbayev yıllar içinde 70 dokto-ra ve sayısını hatırlamadığı kadar çok master öğrencisi yetiştirdi. Aynı zamanda halihazırda Astana’da bulunan L.N Gumilyov - Avrasya Üni-versitesi Matematik Enstitüsü Başkanı Ötelba-yev, ‘Navier - Stokes denklemleri’ olarak bilinen ve dünyanın çözüm bekleyen en zor 7 sorusun-dan 6.sını çözerek tarihe geçti. Clay, Matematik Enstitüsü tarafından belirlenen bu 7 denklemin çözümü için soru başına bir milyon dolar ödül vaad ediliyor. Bu Matematik problemlerinin çö-zümü ile; gaz hareketleri öngörülebiliyor ve bu yolla tornado, tayfun ve tusunami gibi doğal afetlerin nasıl meydana geldiği hesaplanıyor.

Секреты математики раскрываютсяMatematiğin sırları bir bir çözülüyor

лицОМ к лицу

мУХтарбай отелбаеВmUhTarbay ÖTelbayev

Page 39: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 37

математиКа – это область, которая

важна не только для моей собственной

жизни, но и для всего человечества.

чтобы подняться на новую ступень

понимания, необходимо

развивать абстрактное мышление.

MateMatiK, sadece benim özel hayatım

için değil, tüm insanlık için önemli

bir bilim dalıdır. daha bilinçli olması

için insanoğlunun soyut düşüncede

gelişmesi önemlidir.

Size ait bir çalışma metodu var mı-dır? Verimli çalışmalar yapabilmek için hangi ortamları ve zamanı tercih edersiniz?Yaptığım çalışmalar belli bir ortama veya

duruma bağlı değil, İster ev ortamında, ister dışarıda, hiçbir an ilme olan aşkımı yitirmedim. Her zaman çalışma sürecindeyim. Kafama takı-lan düşüncelerin peşinde gezinirim. Farklı işler-le meşgul olduğum zamanlarda bile beyin san-cısı çekerim dersem mübalağa etmiş olmam. Dolayısıyla çalışmalarımı sürdürmek için şuyum olsun, buyum olsun, diye şart koşmam. Kayıt edilmesi gerek şeyler varsa veya bir yazı üzerin-de çalışma yapılması gerekiyorsa, tereddütsüz üzerine yoğunlaşarak vakit sarf ederim.

Genel anlamda matematik dalının sizin için önemi nedir?Matematik, sadece benim özel hayatım için

değil, tüm insanlık için önemli bir bilim dalıdır. Daha bilinçli olması için İnsanoğlunun soyut düşüncede gelişmesi önemlidir. İki çarpı ikinin dörde eşit olduğunu soyut düşünce açısından değerlendirmeye tabi tutsanız, beyninizin geliş-mekte olduğunu göstermiş olursunuz.

Sizi bu alanda çalışmaya sevk eden şey nedir?Bu alan kendi tercihim. Bu alanda başarılı

olabileceğime inandım. İşte şahit olduğunuz gibi çalışmalarımın neticesini görmekteyim.

Matematikte başarılı olmak sizce nedir?Matematik alanında başarılı olmanın herke-

se nasip olmadığı belli. Fakat enteresan yanı şudur, gelişmek veya geliştirmek isteyenler için diğer sayısal bilim dallarına göre pek masraflı değildir. Mesela, bir kimya için, fizik için labora-tuvarlar kurulmalı; çeşitli altyapılar oluşturul-malıdır fakat matematik için böyle bir masrafa gerek yoktur, dolayısıyla fakir ülkeler de bu dal-da kendilerini rahatlıkla ispat edebilirler.

2002 yılında “Altın Adam” Devlet Ni-şanı verildi size... Evet, “Altın Adam” Devlet Nişanı’na 2002

yılında sahip oldum. 2004 yılında İran, Türki-ye, Pakistan gibi ülkelerin katıldığı zirvede yi-ne ödül aldım. Sonra 2007 yılında Devlet Ödülü takdim edildi. Ödüller çok. Çanta dolusu ma-dalya var.

Есть ли у вас собственный метод ра-боты? Какие условия вам нужны для продуктивной деятельности?Мои исследования не требуют какой-ли-

бо особой обстановки. И дома, и вне его я не теряю любви к науке и всегда нахожусь в рабочем процессе. Меня постоянно зани-мают определенные идеи, а когда приходит-ся отвлекаться на другие дела, то буквально возникает сильная головная боль. Если нуж-но оформить какие-то наброски или порабо-тать над статьей, я без колебаний погружа-юсь в эти занятия.

Что важно для вас в математике?Математика – это область, которая важ-

на не только для моей собственной жизни, но и для всего человечества. Чтобы поднять-ся на новую ступень понимания, необходимо развивать абстрактное мышление. Утверж-дая, что дважды два равно четырем, вы уже делаете это.

Что подтолкнуло вас к работе в науке?Мои собственные склонности. Я поверил,

что буду успешен в ней. И вижу результат своего труда. Очевидно, что не всем дано достичь успеха в математике. Но есть один интересный аспект: математика, по сравне-нию с другими точными науками, не требу-ет больших финансовых затрат. Если физика и химия нуждаются в лабораториях и опре-деленной технической базе, то математика обходится без этого. Поэтому даже бедные страны имеют возможность заявить о себе в этой области.

В 2002-ом году вы были награждены Знаком Почета «Золотой Человек»…Да, в 2002-ом году я получил государ-

ственный Знак Почета «Золотой Человек», в 2004-ом году – международную премию, за которую боролись коллеги из Ирана, Тур-ции, Пакистана. В 2007-ом году мне вручи-ли государственную премию. Наград много – целый мешок медалей.

Оцените, пожалуйста, сегодняшнее положение математической науки в мире.В таких странах как Россия, США, в евро-

пейских странах, несмотря на высокий уро-вень развития технологий, уровень матема-

Yüz Yüze

Page 40: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

38 весна 2013 • 40 нОМеР

Bugün dünya çapında matematiğin se-viyesini değerlendirir misiniz?Avrupa, Rusya, Amerika gibi ülkelerde her

ne kadar teknoloji gelişiyor olsa da, mate-matiğin seviyesi ciddi manada düşüyor. Fakat Azerbaycan, Türkiye gibi ülkelerde tam tersine yükseliyor.

Bu düşüşün sebeplerini açabilir misiniz?Çünkü batılı ülkeler zengileşti. Genelde zen-

ginleşen ülkelerin halkı daha tembel olur diye düşünüyorum. Mesela, Amerika’ya bakalım. Pakistanlı, Çinli, Vietnamlı vs. matematikçiler var. Avrupa da hemen hemen aynı. Bizim coğ-rafyaya bir göz atın. Biz kendi gücümüzle ya-pıyoruz ne yapıyorsak. Batı’da ödenen büyük paralar bize ödenmiyor, fakat ona rağmen se-viyemiz yüksek. Sadece Kazakistan’ı ele alın. Matematiğin seviyesinin ne kadar yüksek ol-duğu görülecektir.

Dünyaca tanılan başka Kazak mate-matikçileri var mı?Benim bildiğim 10’dan fazla matematikçi var.

Prof. Dr. Askar Cumadilov’u dünya matematik-çileri çok iyi bilir. Genç bir matematikçi ve ‘The Moore Ödülü’nün sahibi. Dr. Ualbay Ömırbayev’i herkes tanır. Yine Prof. Dr. Tınısbek Kalmenov, Dr. Yerlan Nursultanov gibi matematikçilerimiz dünyaca ünlüdürler. Tabi ki Batı’nın Türki mil-letlere, Kazakistan’a bakışı farklıdır. Dolayısıyla yenilikler keşfettiğimiz zaman onlar hem şaş-kına dönüyorlar hem de imreniyorlar.

Sizi etkileyen matematikçiler oldu mu?Beni en çok etkileyen Moskova’daki öğret-

menlerim oldu. Mesela, Boris Levitan, Petro Lizorkin, Victor Sadovnichiy, Azeri Mirabbas Gasımov, Özbek Şavkat Alimov, Taşmuhamed Sarımsakov, bizim (Kazak) Asan Taymanov gi-bi dünyaca meşhur matematikçilerden etkilen-dim. Yine şu anda birlikte çalıştığımız Rıskul Oy-narov ile Askar Cumadildayev etkileyici bilim adamlarıdırlar.

Kainatın yaratılışında matematiğin ye-ri nedir?Basitçe cevap verecek olursak, tüm ilim dal-

ları anlaşılamayanı açıklamak için vardırlar. Ta-bii ki ilmi anlamak için dili bilmek gerekir. Ben-ce tüm ilimlerin başında ancak “dil” vardır ve herşey kendi dilinde konuşur. İşte dilden sonra gelen en önemli bilim dalı, matematiktir. Çün-

тики заметно падает. А в Азербайджане, Тур-ции – наоборот, растет. Дело в том, что за-падные страны стали слишком богатыми, на-селение их становится все ленивей. Напри-мер, в Америке сегодня активно работают математики из Пакистана, Китая, Вьетнама. Похожая ситуация и в Европе. Взгляните на наш регион – мы справляемся своими сила-ми. Хотя нам и не платят таких больших де-нег, как на Западе, мы все равно «держим планку». В Казахстане, например, высокий уровень развития математической науки.

Кто-то еще из казахских математиков получил мировое признание?Я знаю более десяти таких ученых. В ми-

ре математики хорошо известен профессор Аскар Джумадилов. Этот молодой матема-тик – лауреат премии Мура. Все знакомы с

результатами работ Уалбая Умир-баева, Тынысбека Кальме-

нова, Ерлана Нурсулта-нова – эти казахские

ученые также извест-ны во всем мире. Ко-нечно, Запад осо-

бым образом вос-принимает и Ка-

захстан, и дру-гие тюркские страны. Поэ-тому, когда у нас открыва-

ют что-то н о в о е , там и у д и в -

ляются, и завидуют.

Какие ве-дущие мате-

матики повлия-ли на вас как на

ученого?Сильнее всего повлия-

ли мои московские препо-даватели: Борис Леви-

тан, Петр Лизоркин, Виктор Садовничий.

А также азербайджа-нец Мираббас Гаси-

мов, узбеки Шав-

лицОМ к лицу

Page 41: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 39

я думаю, что в любой науке

главенствует ее язык, и все науки говорят на своих

языках. а над всеми ними возвышается

математика. Ведь если не уметь

считать, не уметь моделировать, то

понять жизнь будет невозможно.

dilden sonra gelen en önemli bilim

dalı, matematiktir. çünkü hesaplamayı

bilmezsek, yorum yapmayı bilmezsek,

hayat yaşanmaz hale gelir.

kü hesaplamayı bilmezsek, yorum yapmayı bil-mezsek, hayat yaşanmaz hale gelir. Dolayısıy-la kainatın yaratılışında matematiğin yeri çok önemlidir.

Orta Çağ’da yaşamış Müslüman ma-tematikçilerle ilgili görüşünüz nedir? Genelde Orta Çağ’ın dünyaca ünlü mate-

matikçileri Müslümandı. El-Farabi, El-Harezmi, Nasıruddin Tusi gibi sayısı çok olan matematik-çilerin çoğunluğunun Türk Dünyası’ndan neşet ettiklerini herkes bilir. Çünkü Türk Dünyası’ndan çıkan alimler, ilmin peşinde değişik topraklara hicret ederek ilim sahibi olmuşlar. Bağdat’da, Semerkand’da eğitim almışlar. Hakikaten o za-manlar, dünyanın yapısına etki eden, toplumla-ra yön veren alimlerdi.

Yeni nesil matematikçiler yetişiyor mu?Bazen ilkokulları ziyaret ederim. Bir sı-

nıf içinden matematiği seven ve anlayan 4-5 öğrenciye rastlamışımdır. Fakat lise öğren-cilerine gelince pek ilgileri yoktur. Çünkü öğ-retmenler verimli ders verme metodolojisine sahip değiller.

“Millenyum Denklemleri” olarak bili-nen dünyanın en zor 7 denkleminden altıncısını çözdünüz. Ödülü kazanırsa-nız, ne yapacaksınız? İnşaallah, ödülü alırım diye düşünüyorum.

Hayalimde bir müze çalışması var. Eğer Ule-malar Müzesi açılırsa, ona vakfetmeyi düşü-nüyorum. Mesela, Hoca Ahmet Yesevi Hazret-lerinin bulunduğu Türkistan kentinde yapılırsa, vermeye hazırım. Çünkü bu proje gerçekleşirse, özellikle bizim dünyamızdan birçok ulemanın neşet etmesine vesile olur, diye düşünüyorum.

кат Алимов, Ташмухамед Саримсаков, ка-захский ученый Асан Тайманов. И колле-ги, с которыми я работаю: Рыскул Ойнаров и Аскар Джумадилдаев.

Какое отношение имеет математика к описанию Вселенной?Все науки существуют для того, чтобы объ-

яснять непонятное. Очевидно: для того, что-бы изучать науку, необходимо овладеть ее языком. Я думаю, что в любой науке главен-ствует ее язык, и все науки говорят на своих языках. А над всеми ними возвышается мате-матика. Ведь если не уметь считать, не уметь моделировать, то понять жизнь будет невоз-можно. Поэтому роль математики в описании Вселенной чрезвычайно велика.

Что вы можете сказать о средневе-ковых мусульманских математиках?В средние века математиками с мировыми

именами в основном были мусульмане. Всем известно, что такие математики, как Аль-Фа-раби, Аль-Харезми, Насыруддин Туси были представителями тюркского мира. Выходцы из него становились учеными, странствуя в поисках знаний в разных землях. Они полу-чали прекрасное образование в Багдаде и Самарканде. Действительно, в то время они многое сделали для мира и человечества.

Растет ли новое поколение матема-тиков?Иногда я посещаю начальные школы. В

одном классе я как-то встретил несколько учеников – человек пять, которые любят и понимают математику. Что касается старше-классников, то у них особого интереса нет. Это происходит потому, что учителя не вла-деют результативными методиками обучения.

Вы нашли решение шестой из семи самых сложных задач, известных как «проблемы тысячелетия». Что буде-те делать, получив премию? Даст Бог, получу. Я мечтаю о создании

музея. Если Музей Улем откроется, передам деньги ему. Например, если он будет открыт в городе Туркестане, где находится мавзо-лей Ходжи Ахмеда Яссави, то я готов вру-чить ему эти деньги. Потому что я убежден: если этот проект осуществится, наша роди-на даст миру множество ученых.

Yüz Yüze

Page 42: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

40 весна 2013 • 40 нОМеР

Ванг БозавЕдующий кафЕдрой филоСофии ПЕкинСкого унивЕрСитЕта

Человечество было свидетелем жиз-ни великих людей как на Восто-ке, так и на Западе. Они оказали значительное влияние на форми-рование и изменение нашего ми-

ра. В этой статье мы расскажем о таких лю-дях, а в качестве примера приведем китай-ских философов. Мы попытаемся объяснить, как они видели наш мир, человеческую душу и жизнь, а также понять, чем мы им обязаны.

Wang BoPEkİn ÜnİVERSİTESİ FELSEFE böLÜM bAşkAnI

İnsanlık hem Doğu’da hem Batı’da büyük ruh-lara şahit olmuştur. Dünyamızı büyük ölçü-de o ruhlar oluşturmuş ve değiştirmişlerdir. Burada o büyük ruhlardan bahsedeceğim ama alanım gereği örneklerim Çinli filozof-

lar olacak. Onların bu dünyayı, sahip olduğumuz canımızı ve hayatımızı nasıl yorumladıklarını, geçmişte bizlere neler verdiklerini anlatmaya çalışacağım.

Araştırmamız Çin kültürü ile alakalı, fakat bu

Сезоны души в древней китайской философииAntik Çin felsefesinde

ruhun dört iklimi

филОсОфия

Page 43: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 41

Наше исследование касается китайской культуры, но это не значит, что оно не за-трагивает другие культуры. На самом деле то, что мы называем жизнью и существова-нием – одно и то же: и то, и другое не при-надлежит какому-либо одному народу или государству.

Тема моего исследования – Душа. Опре-деление души, которое дает философия, вер-но лишь отчасти. Я не утверждаю, что мое определение подойдет всем, но если гово-рить простым и понятным языком, то филосо-фия – это наука о душе. А сезоны – это весна, лето, осень и зима (что знают все, прожива-ющие в умеренном климате). Четыре време-ни года задают ритм мира и ритм жизни. Ка-ждая пора привлекательна по-своему и име-ет свое предназначение. На примере сезо-нов я попытаюсь объяснить такие разные и не похожие друг на друга элементы древней китайской философии, как конфуцианство, моизм, даосизм и легизм.

Весна души: КонфуцианствоЕсли вы живете там, где есть полно-

ценные четыре сезона, то вам известно: весна приносит тепло и дает жизнь. Ис-следуя все аспекты и тенденции конфу-цианства (от произведений до жизни его представителей), мы убедимся, что оно символизирует весну. Самым главным в конфуцианстве является символ «рен» (их-сан – искреннее служение, помощь, чело-вечность), который мож-но объяснить через другой иерог-лиф – «аи»,

FelSeFe

Page 44: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

42 весна 2013 • 40 нОМеР

onun başka kültürler tarafından paylaşılmadığı manasına gelmez. Aslında can ve hayat dediği-miz aynı şeydir; onlar sınır tanımazlar, ırk veya devlet sınırlarını aşmışlardır.

Benim alanım Ruh… Felsefenin yaptığı ta-nım, onun sadece bir kısmını oluşturmaktadır. Herkesi tatmin edebilecek bir tarif verebilece-ğimi iddia etmiyorum, fakat basit ve direk ola-rak söylemek gerekirse, felsefe, ruh hakkında-ki bilim dalıdır. Dört mevsim ise ilkbahar, yaz, sonbahar, kıştır. Ilıman iklimde yaşayan bütün insanların bildiği ve tecrübe ettiği gerçektir bu. Bunlar dünyanın ve hayatın ritmidir. Her iklim kendi özellikleri ile insanların dikkatini celbeder ve farklı manalar yüklenir. Ben burada iklimleri bir araç olarak kullanacak, Antik Çin felsefesin-de değişik ve birbirinden farklı olan Konfüçya-nizm, Mohizm, Taoizm ve Legalizmi anlatmaya çalışacağım.

Ruhun baharı: KonfüçyanizmDört iklimin tamamen hissedildiği bir yerde

yaşıyorsak baharın bize hissettirdikleri; ılıklık ve hayat emareleridir. Tüm yönleri veya eğilimleri ile incelediğimizde, gerek eserleri gerekse de temsilcilerinin hayatları ile Konfüçyanizmin ba-hara ait olduğunu görürüz. Ana noktasını ‘ren’ (yardım, insancıllık) oluşturur. Eğer başka bir karakter ile ‘ren’ı açıklamaya kalksaydık bu sevgi, aşk manasına gelen ‘ai’ olurdu. Konfüç-yüs, öğrencilerinin sorularını cevaplarken, ‘ih-san sahibi insanı sever’ diye meşhur bir cevap vermiştir. Bu anlamlandırmadan yola çıkarak Konfüçyüsçü felsefenin bir ‘sevgi felsefesi’ ol-duğunu söyleyebiliriz.

Peki, sevgi nedir? Konfüçyanizmin sev-giye bakışını 3 açıdan inceleyebiliriz. Önce-likle bu akıma göre sevginin nasıl bir temeli olduğunu anlamalıyız. Sevgi beden ve ru-hun kökü olarak görülmektedir. Guo Dian-chu; sevginin, bedende doğduğunu söyler. Bu şarttan yola çıkarak sevginin insana ih-san edilmiş bir şey olduğunu söyleyebiliriz. Hatta diyebiliriz ki, insan sevgiden dolayı insandır. Böyle bir anlayışa göre sevgi in-sanın özüdür. İşte bundan dolayı Mencius, ‘başkalarına karşı bir iyi duygu beslemeyen insan değildir,’ demiştir.

İkinci olarak sevgi, insandan dış çevreye doğrudur, yani insanın diğer insanlara veya dünyaya karşı gösterdiği tavırdır. Başka şekil-de ifade edecek olursak, sevgi insanın kendisi-

филОсОфия

Page 45: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 43

означающий любовь. Отвечая на вопросы уче-ников, Конфуций произнес знаменитую фразу: «Искренний человек любит других людей». Ос-новываясь на этом, можно сказать, что фило-софия конфуцианства – это философия любви.

Но что такое любовь? С точки зрения кон-фуцианства можно рассмотреть три подхода к любви. Во-первых, следует понять, что явля-ется основой любви. Согласно этому учению любовь рассматривается как корень души и тела. По словам Гуо Дяньчу, любовь рожда-ется из плоти, то есть можно утверждать, что любовь - дар людям. Даже можно сказать, что человек является человеком благода-ря любви. В соответствии с таким понима-нием любовь – это человеческая сущность. Вот поэтому Мэн-цзы говорил: «Тот, кто не питает хороших чувств к другим, не человек».

Во-вторых, любовь направлена от чело-века вовне, то есть она проявляет отноше-ние человека к другим людям и к миру в це-лом. Другими словами, любовь не направле-на на того, кто ее испытывает, человек не может питать любовь к самому себе. Это по-яснение к выражению «Искренний человек любит людей».

Согласно конфуцианству, человек – су-щество социальное, неспособное существо-вать отдельно от общества. Таким образом, люди должны уметь ладить с другими людь-

ne doğru değildir, insan kendi kendine bir sevgi içinde bulunamaz. Bu ‘ihsan sahibi insanı sever’ sözünün anlatmak istediğidir.

Konfüçyanist akım insanı bir sosyal varlık olarak kabul eder, toplumdan ayrı yanlız bir ya-şam şeklini kabul etmez. Bundan dolayı insan, diğer insanlar ile olan ilişkilerine çözüm getir-mek zorundadır. Sadece ‘ben’ değil, her ne ka-dar başka isimleri, kimlikleri olsa bile diğerleri de insandır. İşte böyle bir anlayış ihsandır, sev-gidir. Ve ancak buna göre hareket edildiğinde ‘insan sevilir’.

Üçüncü olarak sevgide, insanın kendisi, di-ğer insanlar ve dünya bir bütün haline gelir. ‘Ren’ karakterinde (bu karakterde , insan ve iki rakamının karakteri birleşmiştir) iki insanın bir arada resmedilmesinin anlamı, baba-oğul, hükümdar-tebaa, karı-kocanın beraberliğidir.

По словам гуо дяньчу, любовь рождается из плоти, то есть можно утверждать, что любовь - дар людям. даже можно сказать, что человек является человеком благодаря любви. В соответствии

с таким пониманием любовь – это человеческая сущность.

guo dianchu; sevginin, bedende doğduğunu söyler. bu şarttan yola çıkarak sevginin insana ihsan edilmiş bir şey olduğunu

söyleyebiliriz. hatta diyebiliriz ki, insan sevgiden dolayı insandır. böyle bir anlayışa göre sevgi insanın özüdür.

FelSeFe

Page 46: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

44 весна 2013 • 40 нОМеР

Bu ikililerin bütünlüğünden, her şeyin, bir bü-tün olduğuna ulaşılır.

Böyle bir bakış ile Konfüçyanistlerin dünya-ya olan tavırları net ve açıktır: Sevgi, dünyayı bir bütün haline getirmektedir, dolayısı ile her bireyin hayatının anlamı kendisi ve bütün ara-sındaki ilişkilerdedir.

Ruhun yazı: MohizmYaz mevsiminin akla getirdiği kavurucu sı-

cak, bazen sağanak yağmur ve sert fırtınalardır. Herşeyin daha da olgunlaşması ile yaz sanki bahardan çok daha kalabalık gözükmektedir. Bu tam da Mohizme uymaktadır. Akımın kuru-cusu Mo zi; Konfüçyanistlerin fikirleri ile tatmin olmamış, sevgiyi daha da ileriye götüren ide-alist bir yol seçmiştir. Başkalarını kendisi gibi, başka ülkeleri kendi ülkesi imiş gibi görmekten bahsetmiştir. Yani Konfüçyanistler en azından kan bağlarına bağlı bir sevgiden bahsederken Mohizm bunu da yıkmaya çalışmıştır. Bu ba-kımdan gerçek hayatın bir meydan okuması ile karşı karşıyadır.

Ruhun sonbaharı: TaoizmSonbahar bir ikilem mevsimidir. Kazanma

ve kaybetme, başarı ve çaresizlik iç içedir, ayrılamazlar. Rüzgârla beraber yaprakların düşüşü insanda kelimeler ile tarif edileme-yecek bir hüzün hâsıl eder. Bu dönemin şa-irleri, gençlikte, hüzün denen şeyin tadının bilinmediğinden, onun yaşlılıkta anlaşıldığın-dan bahsederler. Onlar için sonbahar ‘olgun’ bir iklimdir. Başarı veya başarısızlıktan ge-len tecrübeler insanın ruhunu uyararak ol-gunlaştırır, heyecanlar biter ve soğukkanlılık kalır. Olgunluk demek büyüme zamanlarının muhasebesini yapmak demektir. Bu akımın temsilcileri olan Laozi ve Zhuangzi ile Konfü-yüsçü akımın temsilcisi Konfüçyüs arasındaki diyalog hiç bitmemiştir. Taoizmde sevgi, aşk bir ateştir. Bize sıcaklık verebildiği gibi zarar da verebilir.

Ruhun kışı: Legalizmİlkbahardaki doğuşu, yazdaki büyümeyi ve

bahardaki olgunlaşmayı kışın dondurucu so-ğuğu takip etmektedir. Legalizmin en önemli temsilcisi olan Han Fei; ‘savaşan hanedanlık-lar’ döneminin sonlarında yaşamış, insanın şer olarak doğduğu düşüncesini savunmuştur. Ona

ми. Нужно помнить не только о своем «я», но также и о том, что, хотя у каждого есть свое имя и характер, все мы – люди. Вот что значит искренность, вот что значит любовь. И лишь тогда человек является любящим, когда он поступает в соответствии с этими принципами.

В-третьих, в любви соединяются воедино сам человек, другие люди и весь мир. Иерог-лиф «рен» означает соединение двух людей, единство отца и сына, правителя и народа, мужа и жены. Единение распространяется на все, то есть все является одним целым.

Отношение конфуцианства к миру четкое и ясное: любовь объединяет весь мир, поэ-тому смысл жизни каждого человека - в от-ношениях с другими людьми.

Лето души: Моизм При слове «лето» мы вспоминаем паля-

щий зной, иногда проливной дождь и силь-ные грозы. По мере того, как все вокруг со-зревает, лето становится гораздо насыщенней весны. Это состояние соответствует моизму. Основатель учения Мо-цзы не был удовлет-ворен идеями конфуцианства и избрал иде-алистический путь, развивающий концепцию любви. Согласно моизму, других людей нужно любить, словно себя самого, а другие страны так, будто это твоя страна. Согласно фило-софии конфуцианства для любви нужно на-

ФилосоФ – идущий путник, для которого размышление гораздо важнее готового ответа. теплота конфуцианства, зной моизма, прохлада даосизма, леденящий холод легизма наряду с описанием духа и мировоззрения китайца говорит и о содержании его жизни и бытия.

филОсОфия

Page 47: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 45

göre problemlerin çözümü sevgide değil, çıkar-dadır. İnsanlar arasındaki ilişkiler sevgiye değil çıkara dayanmaktadır. Hatta daha da ileri gide-rek Konfüçyanist akımda baba-oğul arasındaki sevgi tezine karşı çıkmış, erkek ve kız evlatlara olan farklı tavırlardan yola çıkarak orada da çı-kardan bahsetmiştir.

SonsözKısacası filozof devamlı yürüyen bir yolcu-

dur, onun için hazır bir cevaptansa düşünmek daha önemlidir. Konfüçyanizmin sıcaklığı, Mo-hizmin yakıcılığı, Taoizmin soğukkanlılığı, Lega-lizmin soğuk donduruculuğu; Çin insanının ruha ve dünyaya bakış açılarını anlatmakta, can ve hayatın içeriğini açıklamaktadır. Sevginin ya-nında çıkarın da hayatımızda bir etkisi olduğu muhakkak. Fakat dostluk, aşk, fedakârlık gibi gerçekler de bizi duygulandıran şeylerdir. Bun-ları unutmak da Han Fei gibi klasik Legalistlerin acıklı kaderlerine denktir.

личие кровных уз, а моизм идет дальше, пы-таясь разрушить это условие. И здесь реаль-ная жизнь бросает вызов моизму.

Осень души: ДаосизмОсень – двойственное время года. Побе-

да и поражение, успех и отчаяние тесно свя-заны друг с другом и неразделимы. Облетаю-щие листья вызывают у людей печаль, невы-разимую словами. Поэты этого периода гово-рят: печаль неизвестна молодости, но знако-ма старости. Они считают осень сезоном зре-лости. Опыт, полученный через успех или не-удачи, закаляет дух, поэтому волнение исче-зает, остается хладнокровие. Зрелость – это время, когда надо предвидеть итоги перио-да роста. Диалог представителей этого уче-ния Лао-цзы и Чжуан-цзы с Конфуцием ни-когда не заканчивался. В даосизме любовь - это огонь, который может как согреть, так и обжечь.

Зима души: ЛегизмВслед за весенним рождением жизни,

летним ростом и осенней зрелостью прихо-дит леденящий холод зимы. Самый извест-ный представитель легизма Хань Фэй жил в эпоху «воюющих царств» и утверждал, что человек рождается злым. Согласно ему, ре-шением всех проблем является не любовь, а выгода. Межличностные отношения основа-ны не на любви, а на корыстных интересах. Продвинувшись еще дальше, он выступил против тезиса конфуцианства о любви меж-ду отцом и сыном, и, основываясь на разном отношении к дочерям и сыновьям, он и это объяснял выгодой.

ЗаключениеФилософ – идущий путник, для которого

размышление гораздо важнее готового от-вета. Теплота конфуцианства, зной моизма, прохлада даосизма, леденящий холод легиз-ма наряду с описанием духа и мировоззрения китайца говорит и о содержании его жизни и бытия. Нет никаких сомнений, что так же как на нашу жизнь влияет любовь, влияют на нее и соображения выгоды. Но дружба, лю-бовь, самопожертвование - это то, что про-буждает в нас чувства. Забыть о них – зна-чит разделить печальную судьбу таких клас-сических легистов, как Хань Фэй.

FilozoF devamlı yürüyen bir yolcudur,

onun için hazır bir cevaptansa düşünmek

daha önemlidir. konfüçyanizmin

sıcaklığı, mohizmin yakıcılığı, Taoizmin

soğukkanlılığı, legalizmin soğuk

donduruculuğu; çin insanının

ruha ve dünyaya bakış açılarını

anlatmakta, can ve hayatın içeriğini

açıklamaktadır.

FelSeFe

Page 48: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

46 весна 2013 • 40 нОМеР

мустафа БахардоцЕнт, д-р, руководитЕль кафЕдры измЕрЕний и оцЕнки, унивЕрСитЕта фатих

На полемику, которая ведется о част-ных и государственных школах, ока-зывают влияние разные элементы общества – от властей всех уров-ней до обычных граждан. В этих

спорах обсуждается функциональность и эф-фективность образовательных учреждений.

Существование частных школ – важное ус-ловие контроля за качеством системы обра-зования. В случае с частными школами можно говорить об экономической ответственности как о важной составляющей сферы образо-вательных услуг. Функционирование частных школ в некотором роде подобно бизнес-про-цессам и демонстрирует надежность, хоро-шие результаты и конкурентоспособность. Ведь в частном секторе существует прави-ло: неудачники проигрывают. А в государ-ственных школах преподавательский состав подобной ответственностью не отличается.

mustafa BaharYRD. DOÇ. DR., öLÇME VE DEğERLEnDİRME AnAbİLİM DALI bAşkAnI, FATİh ÜnİVERSİTESİ

Özel okul, devlet okulu tartışmaları ülkelerdeki otoritenin merkeziliğin-den ülke nüfusuna ve sosyo-eko-nomik düzeylerin yapılanmasına kadar farklı unsurlardan etkilenir.

Buna bağlı olarak da işlevsellikleri ve verimli-likleri ile ilgili tartışmalar değişmektedir.

Bugünkü tecrübemize göre performans kalitesinin kontrolü için özel okulların varlı-ğı önemli görünmektedir. Eğitimde önemli bir kavram olan hesap verebilirlik (accountability) özel okullarda mümkün olmaktadır. Belli ölçü-de ticari bir kuruma benzer şekilde işleyişinin olması özel okulları zarar etmeyen, sağlıklı iş-leyen, başarının takip edilmesinin zorunlu oldu-ğu kurumlar yapmaktadır. Nitekim özel teşeb-büste başarısız olan kaybeder... Hâlbuki devlet okullarında eğitim kadroları bu konuda yeterli sorumluluğa sahip değildirler.

Özel okullar saygınlık veya soylulukla ilgi-li nedenlerle değil eğitiminin niteliği nedeniyle tercih edilmelidir/edilmektedir. Çok iyi olanak-lara sahip olan öğrencilerin dışında (özel ders vb.) kalanlar için özel okulda eğitim alma getirisi yüksek bir seçenektir. Çocuğa evde küçük bir destek vermekle özel okula gerek kalmayacağı

Зачем нужны частные школы?Eğitimde özel teşebbüs

niçin gerekli?

ОбРазОвание

Page 49: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 47

ЧастнЫе школы служат своеобразным

критерием оценки эффективности

государственных школ, так как

помогают последним оценить

свою работу, проверить качество

образования в сравнении.

özel okullar ayrıca devlet okullarının

kendilerini test etmelerine,

kalitelerini kontrol etmelerine, mihenk

taşı işlevi görerek kıyas yapmalarına

katkı sağlamaktadır.

varsayımı, sonunda velilerin düzenli olarak her zaman yardım yapmalarını zorunlu kılmaktadır. Özellikle babanın ve annenin çalıştığı durum-larda bu imkânsızdır.

Özel okullar ayrıca devlet okullarının ken-dilerini test etmelerine, kalitelerini kontrol et-melerine, mihenk taşı işlevi görerek kıyas yap-malarına katkı sağlamaktadır.

Türkiye’deki özel okulların uluslararası olim-piyatlarda aldıkları dereceler ortadadır. Bu ba-şarılar özel okulların kendilerini ispatlamaları-na, başarı çıtasını yukarı çıkarmaya katkı sağ-lamaktadır. Örneğin devlet fen liseleri, öğrenci alımında özel fen liselerine göre daha yüksek puanla öğrenci aldığı halde özellerle aynı ba-şarıyı gösterememektedir. Kalite denetimi sür-dükçe özel okullar, eğitim sistemine çok yar-dımcı olacaktır. Nitekim özel okulların yaygın-laşması ile birlikte Türkiye’nin uluslararası bi-lim olimpiyatlarında aldığı derecelerde de çok belirgin artış olmuştur.

Özel okullara karşı çıkılmasındaki bir neden eşitsizlik getirdiği varsayımıdır. Ancak, her şey-den önce, öğrencileri başarısızlıkta eşitlemek kabul edilebilir bir şey değildir ve dahası insan-ların kazanılmış hakları ellerinden alınamaz. Bu durumda daha iyi bir seçenek; dezavantajlı öğrencilere ayrılacak kontenjanla eşitliğe katkı sağlamak olacaktır.

Частные школы родители выбирают не из-за высокого статуса или престижа, а потому, что они дают качественное образование. По-лучение образования в частных школах – хо-рошая альтернатива для тех учеников, у се-мей которых нет возможности нанять репе-титоров. Некоторые считают, что необходи-мость в частных школах отпадет, если роди-тели будут сами помогать ребенку дома – но начав заниматься, они будут вынуждены де-лать это постоянно, что особенно трудно, ес-ли оба родителя работают.

Частные школы служат своеобразным кри-терием оценки эффективности государствен-ных школ, так как помогают последним оце-нить свою работу, проверить качество обра-зования в сравнении.

Подтверждением качественного образо-вания частных школ Турции служат награды, получаемые их учениками на международных олимпиадах. Такие успехи свидетельствуют об эффективности обучения в частных школах и поднимают планку достигнутых результатов. Например, проходной балл в государствен-ных естественно-научных лицеях выше, чем в частных, но, несмотря на это, ученикам госу-дарственных учебных учреждений не удает-ся достигнуть результатов, которых добива-ются ученики частных школ. Пока будет про-должаться контроль качества образования в

eğitim

Page 50: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

48 весна 2013 • 40 нОМеР

ПриЧиной негативного отношения к частным школам является представление о том, что они якобы порождают неравенство. однако недопустимо, чтобы ученики равнялись на худшее, и нельзя лишать людей их законных прав. гораздо лучшим решением стало бы выделение квот в частных школах для учеников из малообеспеченных семей, что обеспечит равенство возможностей.

özel okullara karşı çıkılmasındaki bir neden eşitsizlik getirdiği varsayımıdır. ancak, her şeyden önce, öğrencileri başarısızlıkta eşitlemek kabul edilebilir bir şey değildir ve dahası insanların kazanılmış hakları ellerinden alınamaz. bu durumda daha iyi bir seçenek; dezavantajlı öğrencilere ayrılacak kontenjanla eşitliğe katkı sağlamak olacaktır.

Yabancı dil öğretimi, eğitim materyali zen-ginliği, sosyal, kültürel, sportif alanlardaki ka-tılımcı ve yönlendirici etkinlikler açısından özel okullar daha avantajlıdır. Bu noktada devlet okullarının hantal kaldığı açıktır.

Herhangi bir okulun seçiminde okulun eğitim kalitesi, sağladığı imkânlar, bütçesi, yönetimi, personeli hesaba katılmalıdır. Bunların içinde en büyük öneme sahip olan, çok sayıda araştırma-nın gösterdiği gibi, öğretmen kadrosudur. Öğ-retmen kadrosunun kalitesinin yanında, öğren-ciye karşı tutumu da çok önemlidir. Araştırmalar öğretmen tutumunun öğrenci başarısında öğ-retmen kalitesinden daha önde geldiğini gös-termektedir. Öğretmenlerin tavırları özel okul-ların başarısını belirleyici konumdadır. Bu aynı zamanda sorumlu davranışları da getirmekte, okul eğitim kadrosunun birbirleri ve öğrencileri ile uyumunun önemini göstermektedir. Ayrıca araştırmalar müdürlerin ve öğretmenlerin; özel okullarda daha fazla öğretim liderliği davranış-ları sergilediğini göstermektedir.

Başarının denetlenmesi kaydıyla, özel okul-ların sayısının artırılması özellikle belli nüfu-sun üstünde öğrenciye sahip ülkeler için ide-al bir çözüm olabilir. Özel okullar öğrenci yo-ğunluğu yaşanan yerlerde devletin yükünü hafifletmektedirler.

Yeni yüzyılın ihtiyaçlarını karşılayacak nite-likte eğitim verebilecek etraflı düşünebilen, di-namik kurumlar hayati bir gerekliliktir.

частных школах, они будут приносить боль-шую пользу образовательной системе. Ведь с распространением частных образователь-ных учреждений значительно повысилось и качество выступления Турции на междуна-родных научных олимпиадах.

Причиной негативного отношения к част-ным школам является представление о том, что они якобы порождают неравенство. Од-нако недопустимо, чтобы ученики равнялись на худшее, и нельзя лишать людей их закон-ных прав. Гораздо лучшим решением стало бы выделение квот в частных школах для уче-ников из малообеспеченных семей, что обе-спечит равенство возможностей.

Что касается изучения иностранных язы-ков, разнообразия образовательного мате-риала, возможности участия и организации социальных, культурных или спортивных ме-роприятий, то здесь обучение в частных шко-лах имеет больше преимуществ, а непово-ротливость государственных школ очевидна.

При выборе школы нужно принимать во внимание такие факторы, как качество об-разования, возможности, которые школа предоставляет детям, а также бюджет, ру-ководство, преподавательские кадры. На-ряду с профессионализмом преподавателей очень важно их отношение к ученикам. Со-гласно исследованиям, для достижений уче-ников гораздо важнее хорошее отношение к ним учителей, чем преподавательский про-фессионализм. Решающим фактором успеха учащихся частных школ оказывается отно-шение преподавателей. Кроме того, иссле-дования показали, что руководство и препо-даватели частных школ отличаются лучши-ми лидерскими способностями, чем их кол-леги в государственных школах.

Если всерьез говорить о контроле каче-ства образования, увеличение числа част-ных школ может быть идеальным решени-ем, особенно для стран с большим количе-ством обучающихся детей. Благодаря част-ным школам снижается нагрузка на государ-ственные учебные заведения в регионах с большой концентрацией учащихся.

Учебные учреждения, образование в ко-торых имеет комплексный, динамический ха-рактер, а его качество способно удовлетво-рить потребности нового века, являются по-истине жизненной необходимостью.

ОбРазОвание

Page 51: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 49

eğitim

www.bovona.com

Page 52: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

50 весна 2013 • 40 нОМеР

олександер ШокалоПиСатЕль, культуроСоф (украина, киЕв)

Тарас Григорьевич Шевченко (1814–1861) – великий украинский поэт, прозаик, драматург, художник (гра-вер, живописец), фольклорист, эт-нограф, академик Императорской

Академии художеств. В литературном насле-дии Т. Шевченко центральное место занимает поэтический сборник «Кобзарь», сыгравший огромную роль в становлении новой укра-инской литературы и украинского литера-турного языка.

Большой русский писатель, Нобелевский лауреат Иван Бунин (1870-1953) сказал о Та-расе Шевченко: «Совершенно гениальный по-эт!» и сознался, что его восхищает больше всего вневременность поэзии Шевченко и украинской народной песни. Сам Шевчен-ко понимал «вневременность» как «безвіч-ність» (безвечность) – то, что живет извеч-но и вне времени.

Вневременные, «безвечные» постижения Шев-ченко всегда современны, поскольку несут в себе непреходящую духовную сущность жизни.

Вневременная поэзия Шевченко стала основой для всех последующих поколений украинских поэтов: одним она дала импульс к их духовному саморазвитию, другие под-ражали ей буквально, а иные пытались пре-одолеть ее неминуемое влияние и тщеслав-но возвыситься над Поэтом.

Сам Шевченко ни над кем не возвышался, хотя и удивил своих литературных современ-ников появлением «Кобзаря» – поэтического

Oleksandr ŞokaloYAzAR, kÜLTÜR VE FELSEFE UzMAnI (UkRAYnA, kİEV)

Taras Grıgoroviç Şevçenko büyük Uk-rayna şairi, yazarı, oyun yazarı, res-sam, gravör, folklorcu, etnograf ve İmparatorluk Sanat Akademisi üye-siydi. Yeni Ukrayna edebiyatının ve

Ukrayna dilinin temelinde, Şevçenko’nun ‘Kob-zar’ isimli şiir kitabı vardır.

Büyük Rus yazarı ve Nobel ödülü sahibi İvan Bunin (1870-1953) Taras Şevçenko’nun gerçekten dahi bir şair olduğunu ve kendisinin, onun şiirlerindeki ‘zamandan bağımsız’lığa hay-ran kaldığını söylemişti. Şevçenko, ‘zamandan bağımsızlığı’ ‘sonsuzluk’ yani zaman dışılık, ön-cesiz ve sonrasız var oluş, olarak tanımlardı.

Şevçenko’nun fikirleri, hayatın ezeli mane-vi esasını açıkladığı için zamansızdır. Şevçen-ko’nun zamandan bağımsız şiirleri kendinden sonraki Ukrayna şairleri için bir temel olmuştur. O şiirler bazılarının manevi gelişimene doğru-dan katkı yapmış, bazıları ise onu taklit etmeye çalışmışlardır. Şevçenko’dan üstün olma hırsına kapılıp onun şiirlerinin tesirini yok etmeye çalı-şanlar da olmuştur.

Şevçenko ise kimseden üstün olmaya ça-lışmamıştı, o sadece ‘Kobzar’ isimli şiir kitabını çıkartarak yaşadığı çağın edebiyat temsilcile-rini şaşırtmıştı. Kitabının ismi olan Kobzar da-ha sonra şairin sembolik ismi oldu. Şevçenko; şiir yeteneği, medeni cesareti, açık görüşlülü-ğü, yenilikçiliği (o zamanki şiir geleneğine aykırı olarak basit halk şarkısı uslubunu kullanmaya başlamıştı) gibi özellikleriyle Ukrayna edebiya-tında herkesten farklı olduğunu belli etmişti.

Вневременность и современность поэзии

Тараса ШевченкоTaras Şevçenko’nun şiirlerinin

zamandan bağımsızlığı ve zamanlılığı

литеРатуРа

Page 53: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 51

шевЧенКо – один из самых правдивых

поэтов и своей эпохи, и нашего

времени: его правда всегда остается

для человека актуальным

мировоззренческим ориентиром

и моральным императивом.

ŞevçenKo yaşadığı çağın ve zamanımızın en dürüst şairlerinden

biridir. doğruluğu, insanlar tarafından,

daima hayat pusulası olarak algılanacaktır.

Kobzar isimli, kitabında Ukrayna halk şarkısının geleneğini teşhir etmişti. Kob-zarstvo, Ukrayna şarkı geleneğinde ar-ketip bir olgudur. Büyük Polak şair Adam Mitskeviç (1798-1855) şöyle demiştir: ‘Ukrayna top-rakları lirik şiirlerin mem-leketidir. Buradan isim-siz şairlerin şarkıları tüm Slav toprakları-na yayılmaktadır.’ Bu isimsiz şairle-re Kobzar denir. Kobzar: milli ozan, hatıra-ların muhafızı, ‘zamansızlı-ğın’ hamilidir.

B a ş k a milletlerin de Ukrayna kobzarlarına benzer isimsiz şarileri var-dır: Rişi, Kavi, Rapsod, Filid, Boyan, Ceguako, Şık, Akin, Hafız… Onlar da aydın, dü-şünür, bilge ve manevi mirasın hamilleriydiler.

Ukraynalılar sevdikleri şair ve ozan Taras Şevçenko’ya Kobzar ismini verdiler. Buna ben-zer bir durum İran kültüründe de var. Bu halk da lirik şair Şemseddin Muhammed’i (1325-1390), Hafız olarak adlandırmıştır.

Bu iki büyük milli şairin ünü tüm dünyaya yayılmıştır. Ukrayna’nın kobzarları gibi İran’ın “hafız”ları, manevi görevi yerine getiren mil-li ozanları bilgeliğin muhafızlarıydılar. Hafız’ın şiirleri hala Tacikler, İranlılar ve Afganlar tara-fından milli şarkılar olarak söylenir.

Şevçenko’nun neredeyse tüm şiir mirası (242 şiir içeren Kobzar kitabı) hem profesyonel müzisyenler tarafından, hem halk tarafından bestelenmiştir. 300’den fazla koro parçası, bir çok da solo parçası yapılmıştır. Bu, dünyada eşi görülmemiş bir olaydır.

Peki, Kobzar’ın bu yaygın ününün sırrı nedir?

Şevçenko yaşadığı çağın ve zamanımızın en dürüst şairlerinden biridir. Doğruluğu, in-sanlar tarafından, daima hayat pusulası ola-rak algılanacaktır.

Genç şair Rusça yazılan ‘Trizna’ (‘Cenaze Duası’) (1843) isimli şiirinde insan özünü şu şekilde anlatmıştı:

сборника, название которого стало символи-ческим именем самого поэта: Кобзарь. Поэзия Шевченко сразу стала принципиально новым явлением в украинской литературе. Поэтиче-ский талант, гражданская смелость и миро-воззренческая ясность позволили Шевчен-ко писать простым народнопесенным слогом в противовес тогдашнему книжному языку.

Кобзарь – народный поэт, он олицетворил всю многовековую украинскую песенную тради-цию, представленную в феномене кобзарства.

Кобзарство – реликтовое, архетипическое явление украинской песенной традиции. Боль-шой польский поэт Адам Мицкевич (1798-1855) возвестил: «Украинские просторы являются столицей лирической поэзии. Отсюда песни неизвестных поэтов распространялись часто по всей Славянщине». Такими безымянными поэтами были кобзари. Кобзарь – народный певец, духовный подвижник, хранитель глу-бинной памяти, носитель «вневременности».

Украинское кобзарство родственно по-добным духовным реликтам других народов, по-разному называвших своих певцов: ри-ши, кави, рапсоды, филиды, бояны, джегуа-ко, ашуги, акины, хафизы… Но суть была од-на – это просветленные мудрецы, носители глубоких знаний и ясной морали.

Подобное явление есть и в иранской куль-туре: поэта-лирика Шамседдина Мухаммеда (1325-1390) звали в народе «Хафиз» – Певец. Под этими знаковыми наименованиями два больших национальных поэта широко извест-ны в мире. В песенной культуре иранских на-родов хафизы – народные певцы, хранители глубокого знания выполняют такую же ду-ховную функцию, что и украинские кобзари. Стихи Хафиза как народные песни до сих пор поют таджики, иранцы, афганцы.

Почти все поэтическое наследие Шев-ченко (всего в полном собрании «Кобзаря» 242 стихотворения) положено на народную и профессиональную музыку: только хоровых произведений с вариантами написано свы-ше 300, не считая сольных. Это уникальное явление в мировой культуре.

В чем секрет такой популярности Кобзаря?

Шевченко – один из самых правдивых по-этов и своей эпохи, и нашего времени: его правда всегда остается для человека акту-альным мировоззренческим ориентиром и моральным императивом. Вот что молодой

eDeBiYAt

Page 54: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

52 весна 2013 • 40 нОМеР

всему уродливому, преходящему шевченко противопоставляет безвечную духовную сущность. В его вневременном постижении человека объединились трагический образ родной земли и ее светлый сакральный лик.

ŞevçenKo şiirlerinde bütün çirkin ve gelip geçici olanın karşısına insanın zamandan bağımsız, ebedi, manevi aslını koymaktadır.

Yüreksizce sitem yapmadanZor hayatın azaplarını çekipİhtiras uçurumlarının derinliğini ölçüpİnsanları, hayatı gerçek haliyle kavrayıpBütün yasadışı işlerive kara sayfaları okuyup,Kartalın uçuşunu ve güvercinin temiz kalbini

muhafaza etmek!Bu bir insan!..

İnsan, önyargıyla, Şevçenko’nun ‘yarım fi-kir’ olarak tarif ettiği katı düşüncelerle dolu bir akılla kavrayamayacağı nice insani atılımı temiz kalbiyle hisseder.

Şevçenko en vicdanlı şairlerinden biridir. Söyledikleri geçmişin ve zamanımızın sahte-karlığını açığa çıkartmaktadır. İnsanın hayati meselesi olan insan ruhunu muhafaza etme görevini Şevçenko ‘11. Mezamirin Taklidi’nde şöyle (1859) anlatır:

Şefkatli Tanrım,Dünyada çok az aziz insan kalmış, insanlar kalplerinde birbirinezincir vururlar...

Şevçenko şiirlerinde bütün çirkin ve gelip geçici olanın karşısına insanın zamandan ba-ğımsız, ebedi, manevi aslını koymaktadır. Ta-ras Şevçenko çok sevdiği ‘Ev etrafındaki Vişne Bahçesi’ isimli şiirinde, memleketinin toprakla-rında mutlu bir hayatla ilgili kendisinin ve Uk-rayna halkının hayalini anlatmıştı. Sonuç olarak bahçe; içinde her çiçeğin, her ağacın kendi rengi, kendi kokusu ve kendi meyveleri olan, özenle bakılmış insan kültürünün sembolüdür.

Şevçenko dünyanın en öngörülü şairlerin-den biridir. Hayatın manevi mahiyetine dair kav-rayışı çeşitli kültürlerin insanları için ahlaki bir pusuladır.

Gerçek şiirler için mekan ve zaman sınır-laması yoktur. Ukrayna’nın büyük Kobzarı da milletinin ve tüm insanlığın gelecek asırları-na hikmetli ve zaman dışı sözünü söylemiş-tir. Şevçenko’nun insafı ve dürüstlüğü, manevi hayata kaynaklık etmeye devam etmektedir. Kobzar’ın ilhamla söylediği ruhun zamansızlı-ğı ve ebediliğidir ve bizim temiz kalbimizle on-dan algıladıklarımız hayatımız üzerinde tesirini göstermektedir.

поэт говорит о сущности человека в русско-язычной поэме «Тризна»(1843) :

Без малодушной укоризныПройти мытарства трудной жизни,Измерить пропасти страстей, Понять на деле жизнь людей,Прочесть все черные страницы,Все беззаконные дела…И сохранить полет орлаИ сердце чистой голубицы!Се человек!..

Именно чистым сердцем чувствует чело-век свое истинное стремление, чего не по-нять умом, обремененным предвзятыми мыс-лями, навязчивыми идеями, которые Шевчен-ко называет «полуидеи, полувздор».

Шевченко – один из самых совестливых поэтов мира: его слово разоблачает притвор-ство прошлого и нынешнего времени. Чрезвы-чайно острую сегодня проблему сохранения человеческой души – жизненной программы человека – раскрыл Шевченко в «Подража-нии 11 псалму»(1859) :

Мій боже милий, як то малоСвятих людей на світі стало.Один на другого куютьКайдани в серці…

Всему уродливому, преходящему Шевчен-ко противопоставляет безвечную духовную сущность. В его вневременном постижении человека объединились трагический образ родной земли и ее светлый сакральный лик. Тарас Шевченко в стихотворении «Садок виш-невый круг хаты» представил и свою мечту, и мечту всего украинского народа о счастли-вой жизни среди родной природы.

Сад – это символ человеческой культуры, взлелеянной вдохновенным трудом человека, где каждый цветок, каждое дерево имеют свой цвет, свои ароматы и приносят свои плоды.

Шевченко – один из самых прозорливых поэтов мира: постигнутая им духовная сущ-ность жизни стала моральным ориентиром для людей разных культур. Истинная поэзия не знает ни пространственных, ни временных границ. Так Великий Кобзарь Украины сказал свое вещее, вневременное слово на все ве-ка жизни родного народа и всего человече-ства. Совестливость, правдивость Шевченко –источник духовного причастия, действую-щего и в нашей нынешней жизни, когда мы чистым сердцем воспринимаем вдохновен-ные слова Кобзаря как знаки вневременно-сти, безвечности духа.

литеРатуРа

Page 55: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi
Page 56: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

54 весна 2013 • 40 нОМеР

mikhail PozdnyakovşAİR, YAzAR, bELARUS YAzARLAR bİRLİğİ MİnSk şEhRİ şUbE bAşkAnI

2009 yılında Minsk’te faaliyet göstermeye başlayan Diyalog Avrasya Derneği halen iki ülke arasında (Be-larus ve Türkiye) kültür ve bilim alanlarında işbirliğini geliştirmek için çalışıyor. Belarus Yazarlar ve Yayıncı-lar Birliği olarak ülke halkları arasında dostluk ilişki-

lerinin geliştirilmesi için Diyalog Avrasya’nın yürüttüğü yapıcı faaliyetlere başlangıcından itibaren destek verdik.

Diyalog Avrasya Platformu Belarus’ta, Türkiye’nin kök-lü tarihi, edebiyatı, sanatı ve kültürü üzerinden Türk halkını tanıtmaktadır.

Bu bağlamda Belarus Yazarlar Birliği ve Türkiye Gazeteci-ler ve Yazarlar Vakfı arasında imzalanan bir işbirliği protokolu kapsamında yaratıcı projelere, sanata destek verilmekte, ve ülke edebiyatları arasında etkileşimlerin geliştirmesi amaç-lanmaktadır. Bu amaçla bugüne kadar Türk yazar ve şairlerin eserleri Belarus diline çevrildi. Bu çevirilerin ilkini devlet ödüllü çevirmen Nikolay Metlistki gerçekleştirdi. Türkiye, Вelaruslu yazarları çok sıcak karşıladı ve tabii ki Belaruslular da Türklere aynı sıcaklıkla mukabele etti.

Türkiye’nin önde gelen insanlarından, ilim adamı, yazar ve şair Fethullah Gülen’in kitaplarından “Diyalog ve Hoşgörü”, “Ölçü ve Yoldaki Işıklar’ çevrildi, yayınlandı. Düzeltisi benim tarafımdan yapılan yazar Harun Tokak’ın ‘Onlar Sabahı Bek-leyemediler’ adlı kitabı basıldı. Beyefendi ve zarif insan, yazar Harun Tokak beyi Yazarlar Birliğinin misafiri olarak Belarus’ta ağırlamak özellikle onur vericiydi. Bugün olduğu gibi gelecekte de, Harun Tokak beyin imzalı kitabını, arkadaşlarımıza, yakın-

михаил ПоздняковПоЭт, ПиСатЕль, ПрЕдСЕдатЕль минСкого городСкого отдЕлЕния Союза ПиСатЕлЕй бЕларуСи

С февраля 2009 года в Минске работает обществен-ное объединение «Диалог Евразия», которое со-действует установлению творческих, культурных, научных контактов между учреждениями и орга-низациями Беларуси и Турции, налаживанию все-

сторонних дружественных связей между нашими народами и странами. Буквально с первых шагов деятельность Плат-формы «ДА» в Минске поддержали творческие организа-ции, издательства, Союз писателей Беларуси.

Наши коллеги стали активными участниками многочис-ленных мероприятий, проводимых новым общественным объ-единением, что обеспечило широкую возможность глубже познакомиться с историей, литературой, искусством, куль-турой Турции, её трудолюбивым, мудрым и мужественным народом. Это способствовало заключению договора о твор-ческом сотрудничестве между Союзом писателей Белару-си и Союзом писателей и журналистов Турции, развитию и укреплению литературных связей, обмену творческими проектами и планами. Появились переводы произведений турецких писателей и поэтов на белорусский язык, выпол-ненные лауреатом Государственной премии Миколой Мет-лицким. В Турции тепло приняли белорусских писателей, а в Беларуси – турецких. В наших странах прошли незабы-ваемые встречи авторов с читателями, с общественностью.

Впервые в Беларуси были изданы книги выдающегося турецкого учёного, философа, писателя и поэта Фетхулла-ха Гюлена «Диалог и толерантность», «Критерии, или Огни

Плоды дружбы и взаимопонимания

Karşılıklı dostluk ve anlayışın meyveleri

Путешествие

Page 57: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 55

в дороге»; книга прозы известного турецкого писателя Харуна Токака «Они не дождались утра» (мне по-счастливилось редактировать ее пе-ревод). Мне довелось встретиться с её автором в Минске на презента-ции этой интересной и талантливой книги в зале Почётных гостей Со-юза писателей Беларуси. С гордо-стью храню, перечитываю, показы-ваю своим друзьям, родным, детям и внукам экземпляр с дарственной надписью уважаемого Харуна Тока-ка. А в Турции переведена на турец-кий язык и издана книга известно-го белорусского писателя Николая Чергинца «Сыновья», который также побывал в гостеприимной Турции.

Вот в такой творческой и очень теплой атмосфере со-трудничества, дружбы и взаимопонимания мы и получи-ли приглашение от Платформы «Диалог Евразия» сфор-мировать писательскую делегацию для поездки в культур-ную столицу Турции Стамбул. Горжусь, что возглавить эту писательскую делегацию из восьми человек посчастливи-лось мне. В неё вошли известные в нашей стране литера-торы: прозаик, публицист и поэт, главный редактор журна-ла «Гаспадыня» Зиновий Пригодич; прозаик, литературо-вед и публицист, заместитель председателя Минского го-родского отделения Союза писателей Беларуси Наталия Костюченко; прозаик, публицист и поэт, ответственный се-кретарь газеты «Літаратура і мастацтва» Ирина Тулупова; поэт и переводчик Елизавета Полеес; поэт Алина Легоста-ева; детская писательница Янина Жабко; прозаик, публи-цист и поэт Валерий Чудов.

larımıza, dostlarımıza ve torunlarımı-za gururla göstereceğiz. Diğer yandan Belaruslu meşhur yazar Nikolay Çer-genes’in ‘Oğullar’ kitabının Türkce’ye tercüme edilmesi ve Türk kitap sever-lerle buluşturması da ayrıca mutluluk vericiydi.

Bugün memnuniyetle söyleyebili-rim ki, bu kısa sürede Diyalog Avrasya ve Yazarlar Birliği yoluyla kurduğumuz bu işbirliği, iki ülke insanları arasında yaratıcı ve samimi ortamlar geliştir-di. Diyalog Avrasya Derneği; Belarus Yazarlar Birliği’nden bir yazar heyetini Türkiye’nin kültür başkenti İstanbul’a davet etti. Davet edilen sekiz kişilik heyetin başkanı olarak bu davetten çok gurur duydum. . Bu heyette ülke-

mizin önemli şair-yazarları ve tanınmış gazeteci yazarları vardı: Gaspadiniya Dergisi’nin genel yayın yönetmeni şair ve yazar Zi-novi Prigodiç; Belarus Yazarlar Birliği Minsk Şehri Şube Başkan Yardımcısı romancı, edebiyat eleştirmeni ve gazeteci Natalia Kostjuchenko; Litaratura i Mastatstva Gazetesi idari sekrete-ri, romancı, denemeci ve şair Irina Tulupova; şair ve çevirmen Elizabeth Polees; şair Alina Legostaeva; çocuk kitabı yazarı Janina Zhabko; romancı, denemeci ve şair Valery Çudof.

Türkiye ziyaretimizde bize Diyalog Avrasya Derneği’nden Türk arkadaşlarımız İhsan Dilekçi ve Zafer Eldem eşlik ettiler. Bizleri edebi eserler yayınlayan yayın evleri ile büyük bir hol-dingin bünyesinde faaliyet gösteren Yağmur Dergisi’ne, Zaman Gazetesi’ne, Kimse Yok mu Derneği’ne, Fatih Koleji’ne ve elbet-te Diyalog Avrasya Platformunu’nun merkez ofisine götürüp bu büyük şehirle tanıştırdılar.

Bizi en çok şaşırtan ve etkileyen geleneksel bir Türk ailesi

Gezi

Page 58: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

56 весна 2013 • 40 нОМеР

Мы активно знакомились с литературной, редакцион-но-издательской, культурной, общественной жизнью ме-гаполиса. Побывали в издательском холдинге, в редакци-ях журнала “Ярмур” (“Дождь”) и газеты “Заман” (“Время”), в общественном фонде “Есть ли кто-нибудь?”, в штаб-квар-тире Платформы “Диалог-Евразия”, колледже “Фатих”, дру-гих организациях. С восхищением увидели многие удиви-тельные достопримечательности, погостили в обычной ту-рецкой семье... Купались в Мраморном море, катались на теплоходе по красивейшему Босфору, загорали на незабы-ваемом островном пляже, бродили по утопающему в цве-тах острову. И, безусловно, были очень рады общению, ди-алогу, турецкому радушию, знакомству с огромным удиви-тельным городом, его богатейшей историей.

Так получилось, что все мы оказались в Турции впервые в жизни. И просто влюбились в эту замечательную страну, такую понятную и близкую по духовным устремлениям. По-этому уже в Стамбуле стали возникать наши первые произ-ведения о поездке, о стране, её истории и людях. Вернув-шись в Минск, мы на многочисленных творческих встречах в школах, вузах, в музеях и библиотеках, в трудовых кол-лективах рассказывали и рассказываем о великолепном Стамбуле, о красивой стране, о её гордом и трудолюбивом народе. Написали и опубликовали в литературных издани-ях статьи, очерки, рассказы, стихи, посвящённые незабыва-емой поездке в Турцию. А затем мне удалось собрать на-писанное нами и издать отдельной книгой “Рукопожатие над Босфором” в серии “Библиотека Минского городского отделения Союза писателей Беларуси”. Осуществить этот проект помогло издательство “Четыре четверти”, директор которого Лилиана Фёдоровна Анцух стала большим другом Платформы “Диалог Евразия” и основала серию “Библиоте-ка турецкой литературы”. Презентации этой книги прошли

tarafından misafir edilmekti. Orada en iyi şekilde ağırlandık: Yüzdük, güzel İstanbul boğazını gemiyle gezdik, adaların sa-hilinde unutulmayacak bir şekilde güneşlendik ve Ada’da güzel kokulu çiçeklerin içinde, dolaştık. Türk insanının samimiyeti, büyük ve aynı zamanda şaşırtıcı zengin tarihiyle bu güzel şe-hir aracılığıyla aşinalık ve iletişim kurduğumuz için son derece mutlu olduk.

Heyetteki yazarlarımız ilk defa Türkiye’yi ziyaret ediyordu ve bu harika ülkenin manevi atmosferine âşık oldular. Doğru-su ülkenin tarihi ve insanları hakkında düşüncelerimiz İstanbul gezisiyle başladı. Geziden döndüğümden beri Minsk’te sanat-kültür gecelerinde, okullarda, müzelerde, ve ülkenin farklı kü-tüphanelerinde kitap-kültür severlere, Türkiye’de geçirdiğimiz zamanı , ihtişamlı İstanbul’u, ülkenin güzelliklerini ve çalışkan insanlarını anlatıyorum. Türkiye’de edindiğimiz unutulmaz iz-lenimleri dergilere makale, deneme, öykü, şiir olarak yazdık. Ve sonra bu yazılanları toplayıp ‘Boğaz’da Tokalaşmak’ adlı bir kitap oluşturduk. Kitabı Belarus Yazarlar Birliği kitap serisin-den bir eser olarak basıp, merkez kütüphanesinde sunumunu yaptık. Kitabın basımında emeği geçen 4x4 Basım Evi müdürü Liliyana Ansuh, Diyalog Avrasya Derneği ile başlattıkları Türk Kitap Serisi’ne bu kitabı da ekleyerek ülkenin en ücra köşe-lerine kadar ulaştırdılar. Minsk’te Merkez Puşkin Kütüphane-si’nde gerçekleştirilen kitap sunumuna gelen Türkiye Belarus Büyükelçisi Cevat Nezihi Özkaya; iki ülke arasında ilişkilerin derinleşmesindeki katkılarından dolayı kitaba emeği geçenle-re ve Diyalog Avrasya Derneği Müdürü Sezer Çakmak’a övgü dolu sözler söyledi.

İstanbul’dan Minsk’e döndükten sonra; aktif bestecilikle uğ-raşan ve şarkılar söyleyen sanatçı arkadaşım Aleksander Yaki-menko’ya bu geziyi anlattım. Bir gün sonra beni aradı ve “Boğaz üzerindeki şehir’ şarkısını telefonda seslendirdi. Bu şarkı da

Путешествие

Page 59: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 57

во многих учреждениях страны. А в Минской областной би-блиотеке имени А.С. Пушкина на презентации этой книги присутствовали Посол Турции в Беларуси господин Нези-хи Озкая и новый директор Платформы “ДА” господин Се-зер Чакмак. Гости высоко оценили значимость этой кни-ги в расширении и углублении сотрудничества между на-шими странами.

По возвращении из Стамбула в Минск я предложил бе-лорусскому композитору и исполнителю песен, моему дру-гу Александру Якименку, с которым нас связывает много-летнее сотрудничество, посмотреть мои стихи из “Турецко-го цикла” для возможного переложения на музыку. Через день он позвонил и напел по телефону уже готовую пес-ню. Вскоре я получил ноты, и мы успели поместить песню “Город на Босфоре” в книгу “Рукопожатие над Босфором”. Позже Александр написал ещё две на мои стихи из этого же цикла – “Стамбулу” и “В Мраморном море”. Песни зазву-чали на многочисленных концертах в самых разных угол-ках страны, находя всё больше благодарных слушателей.

Недавно я перевёл “Город на Босфоре” на русский язык, и теперь эта песня, уверен, зазвучит ещё шире, прославляя не только величие Стамбула и турецкое гостеприимство, но и наше сотрудничество, направленное на взаимопонима-ние, доверие, диалог во имя Мира и Добра на всей Земле.

Михаил Поздняков, поэт, прозаик, переводчик, критик, языковед, публицист, председатель Минского городского отделения Союза писателей Беларуси

Город на Босфоре

Звонкий вечер плывёт над Стамбулом,Небо звёздами радует взор,И ему отзывается гуломИ живыми огнями Босфор.

Колыбель всех народов святая,Не приехать сюда я не мог.Я смотрю в твои очи, читаяЗолотые скрижали эпох.

Восхищают дворцы и мечети,Парки, пристани и корабли...Всех друзей тебе радостно встретитьВсем радушием щедрой земли.

Открываешь с почтением двериИ пленяешь своей красотой, Символ славы, культуры и веры,Древний ты и всегда молодой.

Я восторженно в сердце вбираюСилу и обаянье веков,И частичку души оставляю,Чтоб с тобою мне встретиться вновь.

birkaç düzeltmeyle Boğazda Tokalaşmak adlı kitaba eklendi. Bu şarkı, geziye katılan Yazarlar Birliği üyesi yazarlarımızın iç-ten sevgi ve dostluk dileklerini, İstanbul ve Türkiye hakkında-ki samimi düşüncelerini içeriyor. Bu şarkıdan sonra Alexander Yakimenko benim ‘İstanbul’ ve ‘Marmara Denizi’ adlı iki şiirimi daha besteledi. Bu şarkılar ülkenin birçok yerinde konserlerde dinleyicilerin beğenisine sunuldu.

Bir süre önce ‘Boğaz Üzerindeki Şehir’ şarkısının sözlerini Rusça’ya tercüme ettim. Bu şarkı; İstanbul’un ihtişamını, Türk insanının misafirperverliğini ve işbirliğimizi överek dünyada ba-rış ve iyilik için karşılıklı anlayışı, güveni ve diyaloğun önemini vurguluyor.

Boğaz Üzerindeki Şehir

Akşamın sedası yüzüyor istanbul’un üzerinde ,Göz alıcı ışıklarıyla yıldızlar,Ve musikisiyle cevap veriyor Canlı, ışıklarıyla efsunlu Boğaz.

Medeniyetlerin kutlu beşiği!Sana gelmeden yapamadım.Senin gözlerine bakıyorum Altın çağlarının zamanından.

Saraylara ve camilere hayran;Parkları, iskeleleri ve gemileri.Seninle karşılaşan bütün dostlar mutlu,Ey bütün kalbini açan mekân.

Tevazuyla açıyorsun kapılarınıGüzelliğinle esir ediyorsun sonra…Zaferin, inancın ve kültürün sembolü…Ey eski çağlardan kalmış genç!

Kalbimden sana akan hayranlıktır. Yüzyılların çekiciliği ve gücün…Gidiyorum ruhumdan bir parça bırakarakSenle ben elbet bir gün yine karşılaşacağız.

Gezi

Page 60: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

58 весна 2013 • 40 нОМеР

джамолиддин якубовглавный рЕдактор газЕты «наврузгох», таджикиСтан

Сарезское озеро – одно из живопис-нейших озер Таджикистана. Это уни-кальное и удивительное по своей красоте озеро находится в центре высочайшей горной системы – Па-

мира. Сарезское озеро с давних времен при-влекает путешественников, учёных, экспер-тов, писателей, журналистов и просто тури-стов. В ночь с 5 на 6 февраля 1911 года (в 23:15

Camoliddin yakubovnAVRUzGOh GAzETESİ REDAkTöRÜ, TAcİkİSTAn

Sarez Gölü; Tacikistan’ın en güzel manzaralı göllerinden biridir. Tam anlamıyla benzersiz, mucizevi bir güzellik olan bu göl, Pamir Dağla-rı’nın ortasındadır. Sarez Gölü eski-

den beri gezginlerin, bilim adamlarının, gaze-tecilerin ve turistlerin ilgi odağı olmuştur. 1911 yılının 5-6 Şubat gecesi saat 23:15’te Pamir’de dağları hareket ettiren 7 şiddetinde bir deprem

ПРиРОда

Сарез

Sarez

драгоценная жемчужина Памира

Pamir Dağlarının değerli incisi

Page 61: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 59

в народе озеро сарез называют

драгоценной жемчужиной

памира за его необыкновенную красоту. темно-

синяя вода сияет под прозрачным

небом, в ней отражаются

скользящие облака.

olağanüstü güzelliği nedeniyle Sarez gölüne halk arasında, “Pamirin

değerli incisi” dendi. Suyuna kayan

bulutların yansıdığı koyu lacivert göl,

şeffaf gökyüzü altında parlar.

по местному времени) на Памире произошло 7-балльное землетрясение, которое заста-вило двигаться горы. Огромная часть горы сорвалась с места и, набирая скорость, гро-мадная масса рухнула в долину Мургаб. Ни-кто из жителей кишлака Усой не мог пред-положить, что в один миг их живописный ки-шлак и его окрестности превратятся в боль-шую братскую могилу. В результате земле-трясения образовалась естественная пло-тина высотой 567 метров, которая получи-ла название по имени погребенного кишлака

olur. Dağın dev gibi bir parçası yerinden kopup hızlanarak Murgab Vadisi’ne kaydı. Uşak kış-lağının sakinlerinden hiç biri; güzel manzaralı kışlağın ve etrafının bir anda büyük bir toplu mezara döneceğini aklına getiremezdi. Deprem sonucunda yıkılmış dağ altında kalmış kışlak-ta Usoy adını alacak 567 metre yüksekliğinde doğal bir baraj oluşmuştu. Bugün Usoy barajı, dünyanın doğal afetler sonucunda oluşmuş en büyük barajı sayılır.

Depremden 6 ay sonra Murgab nehrinin su-ları sahillerinden taşınca yıkım yerinden yirmi kilometre mesafe yukarıda bulunan Sarez kış-lağı su altında kalmıştı. Kışlağın sakinleri evle-rini ve tarlalarını bırakıp yeni yerlere taşınmış-lardı. Kışlak gölün suları altında kalınca, göle Sarez ismi verilmişti.

Olağanüstü güzelliği nedeniyle Sarez gölü-ne halk arasında, “Pamirin değerli incisi” dendi. Suyuna kayan bulutların yansıdığı koyu laci-vert göl, şeffaf gökyüzü altında parlar. Gölde Marinka ve Osman balıkları yaşar. Bugün Sa-rez gölü, dağ deresi boyunca yukarıya doğru 58 kilometreye kadar uzanmaktadır. En derin yeri 505 metre, ortalama derinliği ise 201 met-re olan gölün, biriken suyun toplam hacmi 17 kilometre küptür.

Sarez Gölü’nün BekçileriGöle en yakın kışlak, 33 ailenin yani yaklaşık

200 kişinin yaşadığı Barçadiv kışlağıdır. Sokak-ları teraslı şekilde yapılmış evler ve göl arasın-daki mesafe 2200-3300 metredir.

Barçadiv’in 76 yaşındaki sakini Mavlodod Maskayev’in yaptığı gözlemlere göre son ya-rım yüzyıl içinde göldeki suyun seviyesi 20 met-

tABiAt

Сарез

Page 62: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

60 весна 2013 • 40 нОМеР

на севере сарез ограничен западной оконечностью хребта музкол, максимальная высота вершин которого достигает 5900 метров.

sarez Gölü’nün kuzeyinde zirvelerinin yüksekliği 5900 metreye varan muzkol sıradağı bulunur.

– Усой. Теперь Усойская плотина считается самой большой в мире дамбой, возникшей в результате природных катаклизмов. Через полгода воды реки Мургаб затопили распо-ложенный в двадцати километрах выше за-вала кишлак Сарез. Местные жители броси-ли дома и огороды и перебрались на новые места. Кишлак скрылся в водах озера, кото-рое в память о селении получило имя Сарез.

В народе озеро Сарез называют драго-ценной жемчужиной Памира за его необык-новенную красоту. Темно-синяя вода сияет под прозрачным небом, в ней отражаются скользящие облака. В озере водятся рыбы – маринка и осман. Сегодня Сарезское озеро растянулось на 58 километров вверх по уще-лью. Максимальная глубина его составляет 505 метров при средней глубине 201 метр, а объем скопившейся воды достиг 17 км³.

Смотрители озера СарезБлиже всего к озеру находится кишлак

Барчадив, где живет 33 семьи –около 200 че-ловек. Улицы расположены террасами, при-чем расстояние от домов до Сарезского озе-ра составляет от 3300 до 2200 метров.

По наблюдениям 76-летнего жителя Бар-чадива Мавлодода Маскаева за полвека уро-вень воды в озере поднялся на 20 метров. Пер-вым наблюдать за уровнем воды в озере на-чал его прадед Кабул Курбонбеков, служив-ший смотрителем озера с 1912 до 1922 года. В его обязанности входило ежедневное из-мерение уровня. Его сын Мамадниёз Кабулов также в течение пятнадцати лет наблюдал за озером. В шестидесятые годы родствен-ник Мамадниёза Кабулова Мирзоолим Оли-мов после окончания Алма-Атинского мете-орологического училища в течение двадца-ти двух лет (с 1963 по 1985 год) работал на-чальником метеостанции Ирхт. Сегодня сын Мавлодода Маскаева Саодаткадам служит начальником управления эксплуатации си-стемы «Усой» при Комитете по чрезвычай-ным ситуациям и гражданской обороне Ре-спублики Таджикистан.

ТуризмПуть к озеру из долины реки Бартанг (Мур-

габ) начинается в кишлаке Нисур и пролега-ет через перевал Жарногдашттаг к кишла-ку Барчадив. Отсюда тропа ведет вверх по

re yükseldi. Göldeki suyun seviyesinin takibini üstlenen ilk insan 1912-1922 yıllarında gölün bekçiliğini yapan Maskayev’in dede babası Ka-bul Kurbonbekov olmuştu. Ondan sonra oğlu Mamadniyoz 15 yıl boyunca göle bakmıştı. 60’lı yıllarda Mamadniyoz Kabulov’un akrabası Mir-zoolim Olimov, Alma-Atı meteoroloji okulundan mezun olunca yaklaşık yirmi yıl boyunca (1963-1985) İrht meteoroloji istasyonunda çalışmış-tı. Bugün Mavlodod Maskayev’in oğlu Saodat-kadam Tacıkistan Cumhuriyeti Olağanüstü Du-rumlar ve Sivil Savunma Kurulunun ‘Usoy’ sis-temi işletme idaresinin müdürlüğünü yapıyor.

TurizmBartang (Murgab) vadisinden göle giden yol

Nisur Kışlağında başlayıp Jarnogdaşttag dağ geçidi üzerinden Barçadiv kışlağına kadar de-vam eder. Bu yerden itibaren patika yolu, bazı yerlerde dağ boğazından çok yükselerek bazı yerlerde suya kadar inerek Murgab’ın sol kıyı-sından yukarıya doğru gider. Göle gitmek için özel bir izin almak gerekli. Rehber olmadan göle varmak imkansız. Sarez bölgesi turistlerin gü-venliğini sağlamak üzere korunma altındadır.

Hurmaher deresine yakın bir yerde patika yolu sağa dönüp dik şekilde Usoy tepesine doğru yukarı çıkar. Arkasından ilk olarak Şa-dau Gölü’nün sonra Sarez Gölü’nün manzara-sını seyretmek mümkün olur. Şadau Gölü’nün oluşum nedeni Sarez Gölü’nünkü ile aynıdır. An-cak uzunluğu Sarez gölünün uzunluğu ile kı-

ПРиРОда

Page 63: Diyalog Avrasya №40 journal da dergisi

SAYI: 40 • BAHAR 2014 61

за более чем вековую историю

существования озера здесь

побывало свыше 40 научных

экспедиций. после обретения

независимости в таджикистане

проведено четыре международных

конференции по проблемам

сарезского озера.

göle yüzyıl boyunca 40 bilim heyeti gelmiştir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir