NASA’nın yeni gözlem uydusu Maven, Mars atmosferini oluşturan gazların hızla uzaya kaçtığını tespit etti. Mars 4 milyar önce okyanuslarla kaplıydı ve Dünya gibi yüksek oranda oksijen içeren kalın bir atmosferi vardı. Ancak, zamanla atmosferini kaybederek hayata düşman soğuk ve kurak bir dünyaya dönüştü. Maven güneş rüzgarının Mars atmosferini yok ettiğini gösterdi. Peki bu nasıl oldu?
Önceki yazımda belirttiğim gibi, Mars 4 milyar yıl önce hayata elverişli bir gezegendi. Nitekim Mars atmosferinin Dünya’dan 1,5 milyar yıl önce oksijen içermesinden yola çıkan bir grup araştırmacı, hayatın da önce Mars’ta ortaya çıktığını ve daha sonra göktaşlarıyla Dünya’ya taşındığını düşünüyor.
Bu teoriye göre hepimiz Marslıyız. Milyarlarca yıl önce Mars’tan gelen göktaşlarının taşıdığı mikroskobik canlıların veya hayatın yapıtaşı olan aminoasitleri oluşturan organik bileşiklerin soyundan geliyoruz.
İlgili yazı: Mars’ta 4 milyar yıl önce su ve oksijen vardı
Ancak gerçek ne olursa olsun, bugün Mars’ın hiç oksijen içermeyen ve solunamayacak kadar ince olan zehirli bir karbondioksit atmosferi var. Mars büyük kuzey okyanusuyla birlikte sahip olduğu suyun büyük kısmını kaybederek kurak kızıl gezegene dönüştü. Geri kalan su rezervleri de kutuplarda ve yeraltında buz halinde toplandı.
İlgili yazı: Mars’ta akarsu bulundu
Bunun sebebi güneş rüzgarının korumasız Mars atmosferini uzaya üfleyerek yok etmesi: Atmosferi olmayan bir dünya hızla buz kesiyor ve “deniz seviyesinde” basınç çok azaldığı için -90 derecelik müthiş soğuklara rağmen yüzeyinde sıvı su tutamıyor. Su ya donuyor ya da buharlaşarak uzaya kaçıyor.
Maven uydusunun analizlerine göre Mars atmosferini çok hızlı kaybediyor. Saniyede 113 gram çok yüksek bir kayıp hızı. NASA geçen yıl 5 Kasımda Mars yörüngesine giren Maven’ın 1 yıl boyunca yaptığı gözlemleri dün açıkladı. Eskiden hayata elverişli olan Mars’ın gerçekten korkunç bir kaderi var:
Yüzeydeki su basınç azlığı yüzünden buharlaşıyor ve Mars’ın düşük yerçekimi nedeniyle (Dünya’nın yüzde 38’i) kolayca uzaya kaçıyor. Yerden 30 km yüksekte güneş rüzgarının taşıdığı yüklü parçacıklar radyoliz yoluyla (iyonize radyasyon) su moleküllerini parçalıyor.
Serbest kalan hidrojen atomları uzaya kaçıyor. Daha ağır olan oksijen atomları ise Mars’a geri dönüyor ve gezegen kabuğundaki demirle birleşip demir oksit, yani pas oluşturuyor. Böylece Mars pas tutarak kızıl gezegene dönüşüyor.
İlgili yazı: Matt Damon’ın Marslı filmi ne kadar gerçekçi?
Çünkü Mars’ın güneş rüzgarını büyük ölçüde saptıran ve atmosferi koruyan bir manyetik alanı yok. Özellikle güneş püskürmeleri sayesinde Güneş’ten uzaya savrulan şiddetli güneş fırtınaları sebebiyle güneş rüzgarının şiddeti 10 ila 20 kat artıyor ve bu da Mars atmosferini tüketiyor.
Sonuç olarak Mars atmosferi Dünya atmosferinin sadece yüzde 1’i kalınlığında ve bu kadar ince atmosferin su tutması veya hayata elverişli olması imkansız. Ancak asıl soru başka: Mars’ın neden manyetik alanı yok?
İlgili yazı: Mars’a gidenler nasıl yaşayacak?
Mars küçük bir gezegen ve bu nedenle iç kesimleri hızla soğudu. Oysa bir gezegenin manyetik alana sahip olması için sıcak bir çekirdek ve güçlü bir dinamo etkisi gerekiyor. Örneğin Dünya’nın katı, sıcak bir iç çekirdeği ve bu çekirdeğin etrafında ters yönde, biraz daha yavaş dönen sıvı dış çekirdeği var.
Sıcak çekirdek manto tabakasındaki kayaları eritecek kadar ısıtıyor. Ancak, çekirdek birkaç bin km derinde yer aldığı için üstteki kayaların basıncı manto tabakasının lav gibi erimesini önlüyor. Bunun yerine sıcak kayalar diş macunu gibi ağdalı bir kıvamda yavaş yavaş akmaya başlıyor.
İlgili yazı: Bilim adamları 300 yıllık problemi çözdü
Manto tabakasının alt tabakası ısınarak hafifliyor (resimdeki gibi) ve Dünya’nın iç kesimlerinden yukarı doğru yükseliyor. Yukarıda basınç ve sıcaklık azalınca da soğuyup ağırlaşarak tekrar dibe çöküyor.
Taşınım hareketleri denilen bu süreç hem Dünya’da volkanik hareketlere ve kıtaların kaymasına yol açıyor hem de çekirdeği uzaydan izole ederek soğuyup donmasını önlüyor. Böylece Dünya’nın demir ve nikelden oluşan çekirdeği kendi çevresinde dönmeye devam ederek güçlü bir manyetik alan oluşturuyor.
Dünya’nın manyetik alanı bilimkurgu filmlerinde uzay gemilerini düşman ateşinden koruyan güç alanları gibi çalışarak gezegenimizin atmosferini güneş rüzgarından koruyor. 4 milyar yıl önce Mars’ın da güçlü bir manyetik alanı vardı, ama daha sonra Mars çekirdeği dondu ve atmosferi koruyan manyetik alan yok oldu.
Bunun ikinci sebebi, Mars’ın küçük bir gezegen olması ve çabuk soğuması. Asıl sebebi ise Mars’ın Ay gibi büyük bir uydusunun olmaması.
Bu yüzden 4 milyar yıl önce Mars’a çok sayıda büyük asteroit çarptı ve gezegenin kabuğunu eriterek binlerce km derindeki çekirdeğe kadar ulaşan güçlü şok dalgaları üretti. Bu da Mars çekirdeğinin dönmesini durdurdu. Kısacası Mars’ın içi dökümhanede yanlış tavlanan demir gibi bozuldu:
Mars küçük bir gezegen olduğu için Mars kabuğu eriyince gezegenin soğuması ve çekirdeğin yavaşlayarak donması hızlandı. Böylece atmosferi ve okyanusları koruyan manyetik alan yok oldu. Böylece Mars atmosferini 400 milyon yıl içinde kaybetti.
İlgili yazı: NASA açıkladı > Mars akarsularını neye borçluyuz?
Mars kayalarında ve Mars’tan Dünya’ya gelen göktaşlarında oksijen bulduk. Bazı araştırmacılar oksijeni eskiden Mars’ta yaşayan bakterilerin ürettiğini düşünüyor. Diğerleri ise konuya çok daha temkinli yaklaşıyor ve bu gruba göre, Mars atmosferinde oksijen manyetik alan eksikliği nedeniyle incelen atmosferden kaynaklanıyor.
Atmosfer incelince su buharlaştı ve su molekülleri atmosferin üst katmanlarında parçalanınca Mars’a yağan oksijen atomları kızıl gezegenin kayalarında toplandı. Özetle, Mars kayalarında oksijen bulunmasının sebebi Mars bakterileri değil, Mars’ın atmosferini kaybederek ölü bir dünyaya dönüşmesiydi.
Her halükarda Mars’ın atmosferini nasıl kaybettiğine dair 10 yıllık teorinin kanıtlanmasını NASA’nın gözlem uydusu Maven’a borçluyuz (İngilizce Mars Atmosferi ve Uçucularının Evrimi kelimelerinin kısaltması).
Elbette Mars’a bir otobüs göndermedik ama Maven büyük bir uydu, aslında bir okul otobüsü büyüklüğünde.
Meraklı uydu Mars atmosferini ve atmosferi etkileyen güneş rüzgarını inceledi. Böylece güneş rüzgarının Mars atmosferini yok ettiğini kanıtladı. Maven, Mars çevresindeki bir turunu 4,5 saatte tamamlıyor.
Maven 8 bilimsel deney aygıtı taşıyor. Bu aygıtlar deyim yerindeyse Mars atmosferini av köpeği gibi kokluyor ve güneş rüzgarının şiddetini ölçüyor (uzayda hava durumu diyebiliriz).
Cesur Maven, süper ince Mars atmosferini daha iyi inceleyebilmek için kızıl gezegene sık sık derin dalışlar gerçekleştirdi ve Mars’a 125 km yaklaştı (örneğin Dünya yörüngesindeki uzay istasyonu 420 km yüksekte dönüyor). Böylece Mars’ın atmosferini kaybetme hızını ölçtü.
İlgili yazı: Uluslararası Uzay İstasyonu 15 yaşında
Maven araştırma ekibinden Stephen Bougher atmosfer deneylerini şöyle açıklıyor: “Maven ile zamanda geçmişe gidebildik. Sonuçta hidrojen ve oksijen kaybederken su da kaybediyorsunuz.”
“Biz de Mars’ın 1 yılda atmosferinin ne kadarını kaybettiğine baktık ve zamanı geri sararak 4 milyar yıl önceki atmosferin kalınlığını ölçtük. Bu da eski atmosferde ne kadar su buharı olduğunu hesaplayarak eski Mars denizlerinin derinliğini ölçmemizi sağladı.”
1http://mars.nasa.gov/news/whatsnew/index.cfm?FuseAction=ShowNews&NewsID=1869
BeğenYükleniyor...
Etiketler:mars, maven, nasa
Genel Kültür
Bilim
Mars'ta Yaşamaya Başlayacak İlk İnsanın Bilmesi Gereken 6 Gerçek
Şimdiye kadar hiçbir insan Mars'a ayak basmasa da, bu durum Andy Weir gibi bilim kurgu yazarlarını durduramıyor. Andy Weir, 'Marslı' isimli kitabında, bu tozlu kızıl gezegende yaşamın nasıl bir şey olabileceğinden bahsediyor ve tek kelimeyle açıklıyor: perişan!
Mars, üzerinde hayat olmayan bomboş bir gezegen. Dondurucu soğuklar, solunabilir oksijen yetersizliği ve tehlikeli derecedeki radyasyon seviyesi, Mars'taki zorluklardan yalnızca birkaçı. Sizce Mars'a gitmeye değer mi? TED konuşmacısı Stephen Petranek değeceğini düşünüyor, hatta bu konuda ' Mars'ta Nasıl Yaşayacağız' isimli bir kitap bile yazmış, işte bu kitaptan alıntılarla, Mars'a gidecek astronotları bekleyen zorluklar!
Adını Roma savaş tanrısından alan ve kırmızımsı rengiyle gece gökyüzünde parlayan bir yıldız…
Diğerlerinden farklıydı ve hiçbir özelliği gökyüzündeki diğer kardeşlerine benzemiyordu.
1800'lü yıllarda teleskopların da gelişmesiyle Mars yüzeyinde ilgi çekici yüzey şekilleri tespit edildi. Hatta bu şekillerin bir Mars uygarlığına ait olduğu düşünüldü.
Ancak bu uzun zaman önceydi.
Şimdi, Mars'ta hiçbir yapay yapı olmadığını biliyoruz. Ancak bugün gördüğümüz kuru, zehirli gezegenin, bir zamanlar Dünya kadar yaşanabilir olabileceğini de öğrendik.
1960'lardan beri bilim insanları Mars'ı izlerken hem bir gezegenin nasıl büyüyüp evrimleştiğini hem de Mars'ın gizemli geçmişini ve potansiyelini çözmeye başladı.
Peki Mars’ı bu kadar özel yapan neydi?
Şimdi gelin Kızıl Gezegen’e yakından bakalım ve Dünya ile karşılaştıralım.
Mars ve Dünya
Mars, Dünya’nın ardından Güneş’e en yakın dördüncü gezegen. Bu mesafe onun Dünya gibi uygun ısı derecelerinde olmasını sağlıyor. Güneş’e 230 milyon kilometre uzaklıkta bulunuyor.
Dünya'nın yaklaşık yarısı büyüklüğünde. Dünya’nın çapı 12 bin 742 kilometre. Mars’ın çapı ise 6 bin 779 kilometre.
Dünya’da bir gün 24 saat iken, Mars’ta bir gün 24 saat 39 dakika. Bu iki gezegen arasındaki en benzer noktalardan biri.
Dünya’da en düşük sıcaklık eksi 88 derece en yüksek sıcaklık 58 derece. Mars’ta en düşük sıcaklık eksi 140, en yüksek sıcaklık ise 30 derece.
Dünya’nın atmosferi yüzde 78’i nitrojen, yüzde 21’i oksijen ve yüzde 1’i diğer gazlardan oluşuyor. Mars’ın atmosferi ise yüzde 96 karbondioksit, yüzde 4 diğer gazlardan oluşuyor.
Neden diğer gezegenler değil de Mars?
Dünya'ya yakın yörüngelerdeki diğer iki gök cismi Ay ve Venüs.
Dünya Ay'dan 384 bin 403 kilometre uzaklıkta. Kozmik evrende bu mesafe adeta evin kapısından çıkıp bahçeye girmek gibi. Bu yakınlık da Ay'ın keşfinde büyük avantaj sağladı. Hatta ayak basıldı.
Venüs, Dünya'ya en yakın konumundayken aradaki mesafe 38 milyon kilometreye kadar düşüyor. Mars ise en yakın konumunda 54.6 milyon kilometre uzaklıkta yer alıyor.
Ay'da çok daha az hayati kaynak var ve bir Ay günü bir ay sürüyor. Ayrıca radyasyona karşı bariyer oluşturacak bir atmosfere de sahip değil.
Venüs'te ortalama sıcaklık 400 derecenin üzerinde ve barometrik basınç Dünya'nın altında 900 metre. Ayrıca 120 gün süren geceleri de var.
İnsanların teknoloji yardımı olmadan Mars'ta yaşaması imkansız. Ancak Venüs'e kıyasla, Mars cennet sayılabilir.
Mars ne kadar yaşanabilir bir gezegen?
Mars, Dünya'dan sonra güneş sistemimizdeki en yaşanabilir gezegen. Bunun birkaç nedeni var.
Toprağı çıkarılacak su içeriyor. Çok soğuk ya da çok sıcak değil.
Güneş panellerini kullanmak için yeterli güneş ışığı var.
Mars'taki yerçekimi Dünyamızın yüzde 38'i kadar. Bilim insanlarına göre bu oran insan vücudunun uyum sağlaması için yeterli.
İnce de olsa kozmik ışınlardan ve Güneş radyasyonundan koruma sağlayan bir atmosfere sahip.
Gündüz ve gece ritmi, Dünya'dakine çok benziyor: Mars günü 24 saat, 39 dakika ve 35 saniye.
Şimdiye kadar Mars’ın geçmişi ve bugünü hakkında neler öğrendik?
Bilim insanlarının çalışmaları ve Mars’a gönderilen robotik gezicilerin verileri, Kızıl Gezegen’de bir dönem rüzgarın estiğine ve suların yüzeyde aktığına dair net kanıtlar ortaya koydu.
Geçmişte atmosfer daha kalındı ve suyun gezegenin yüzeyinde kalmasına imkan sağlıyordu.
Mevsimler ise, toz fırtınalarının yer almadığı, Dünya mevsimlerine daha yakındı.
2015 yılında NASA bilim adamları, Mars'ın yüzeyinde akan tuzlu su akışlarına dair kanıt bulduklarını düşündüler. Ancak, 2017'deki bir başka NASA çalışması , akışların büyük olasılıkla kum ve toz taneleri olduğu sonucuna vardı.
2018'de, NASA'nın Curiosity gezgini Mars'ta organik madde buldu. Bu, yaşamın yapı taşlarının bir zamanlar Mars'ta var olduğuna dair elde edilen en büyük kanıtlardan biri olarak kabul edildi.
Hemen ardından Mars'ın güney kutup buz örtüsünün altında küçük bir sıvı su gölü tespit edildi ve 2019’da Curiosity gezgini, Mars'ın Gale Kraterindeki yüzeyde bir zamanlar eski tuzlu göllerin bulunduğuna dair kanıt buldu.
Mars görevleri
İnsanlar, 1960 yılından beri Mars’ı robotik araçlarla keşfetmeye başladı. O zamandan beri 7 ülke ( ABD, Rusya, Çin, Japonya, İngiltere, Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri) ve Avrupa Birliği ortak misyonları, Kızıl Gezegen için 49 misyon denedi.
Bu misyonlar; gezegenin etrafında uçmak, Mars yüzeyine inmek ve yüzde hareket etmek gibi farklı görevler içerdi.
Ancak inişlerin sadece yüzde 40’ı başarıya ulaştı.
Başarıya ulaşan son görev ise geçtiğimiz hafta Mars’a inen Perseverance aracı oldu. Araç 18 Şubat 2020’de yüzeye inerek Mars’tan ilk fotoğrafları paylaştı.
Perseverance gezgini Kızıl Gezegen'in geçmişini araştırarak bu dönemlerin izlerine ulaşmaya çalışacak.
Özellikle su içinde oluşan veya su tarafından değiştirilmiş kayaların karbon bazlı kimyasal yapı taşları olan organik moleküller içerip içermediğine bakılacak.
Ayrıca gelecekteki insan misyonlarını desteklemek için Mars'ın karbondioksit atmosferinden oksijen üretme yeteneği test edilecek.
Perseverance’e, Mars’ta eşlik edecek bir de takım arkadaşı var. Ingenuity helikopteri, Mars’ta uçmayı deneyecek ve keşif yapacak.
Helikopterlerin ayrıca, sarp tepeler veya kraterler gibi gezgin robotların erişemediği tehlikeli araziler üzerinde uçabilme avantajı olacak.
26 Kasım 2018’de göreve başlayan Insgiht gezegenin derinliklerine inerek gezegeni şekillendiren kayalıkların oluşum sürecini inceliyor.
21 Eylül 2014’te inen MAVEN, Kızıl Gezegenin atmosferi, iklim geçmişi ve potansiyel yaşanabilirlik hakkında bilgi topluyor.
10 Mart 2006’da inen Mars Reconnaissance Orbiter, şimdiye kadarki en güçlü teleskopik kamerayla eşsiz görüntüler çekiyor ve veri topluyor.
6 Ağustos 2012’de inen Curiosity Mars'ın küçük yaşam formlarını destekleyebilecek bir ortama sahip olup olmadığını değerlendiriyor. Başka bir deyişle, misyonu gezegenin "yaşanabilirliğini" belirlemek.
NASA, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve İtalyan Uzay Ajansı tarafından 2 Haziran 2003’te gönderilen Mars Express, Mars'ın atmosferini ve yüzeyini kutup yörüngesinden keşfediyor.
24 Ekim 2001’de Mars’a giden Mars Odyssey, gezegen yüzeyinin bileşimini belirleme, suyu ve buzu tespit etme ve radyasyon ortamını inceleme görevlerine devam ediyor.