mavi atlas arşın yetmez makas kesmez terzi biçmez / Emre GÜRLEYEN - Bilmeceler

Mavi Atlas Arşın Yetmez Makas Kesmez Terzi Biçmez

mavi atlas arşın yetmez makas kesmez terzi biçmez

Ekleyen: seafoodplus.info

DÖRTDİVAN BİLMECELERİ

Yasin ŞEN
9 Aralık Çarşamba

DÖRTDİVAN BİLMECELERİ
Bilmeceler günümüzde bile mahalli olarak en güçlü Türk Halk Edebiyatı türlerinden biri olarak karşımıza çıkmakta ve çeşitli isimlendirmelere muhatap olmaktadır. Mesela Gerede ve Dörtdivan’da bir bilmece sorma geleneğinin olduğu ve bunların “mesel atmak”, “mesel satmak” gibi ifadelerle bilindiği derlemelerle ve bazı araştırmalarda ortaya konabilmektedir.
Gerede ve Dörtdivan’da bilmeceler “sormaca”, “öğrenmece” gibi isimlerle de bilinir. (Hacer Kutay, “Bilmecelerimiz”, Gerede Dergisi Gerkav Gerede Kültür, Kalkınma ve Dayanışma Vakfı Bülteni Y.: 20, S.: 20, Haziran , s. ). Bu da gösteriyor ki, bilmecelerin daha başka isimlerle karşımıza çıkması mümkündür. Buna ilave olarak Dörtdivan yöresinde bilmece sorma geleneği bazen “mesel satmak” olarak da isimlendirilir. Buradan hareketle bilmecelerin “mesel” olarak adlandırıldığını kabul edebiliriz. Buradaki satmaktan kasıt bir şehir veya memleket vermeyi ifade eder. Bu satmak tabiri, Dörtdivan-Adakınıklı şair Servet Yüksel’in “Kestane” başlıklı bir şiirinde de şöyle geçmektedir:
Gel kestane patlatalım bu gece,
Şehir alıp köy satalım bu gece,
Memleketin meselesi deveyi,
Hendeklerden atlatalım bu gece…
(Servet Yüksel, Aynalardan Bakan Sen Misin -Şiirler-, Ankara , s. )
Buna göre Dörtdivan yöresinde bilmece sorma geleneği daha çok “mesel satmak” olarak adlandırılır. Bilmeceyi bilemeyen kişiye, soru soran “Bana hangi köyü vereceksin?” diye cevabı söyleme karşılığında bir yer ister. Bu köy veya yer muhitten bir yer olabileceği gibi İstanbul, Ankara gibi şehirler de olabilir. O da sözün gelişi olarak bir yer adı söyler. Bilmeceyi soran da böylece cevabı verir.
Burada amaç eğlenmektir. Özellikle uzun geçen kış gecelerinde evde ve misafirliklerde sohbet etmeye daha çok fırsat bulan yöre insanı bunlarla aslında Türkçenin en kıymetli verimlerini de geleceğe taşımış oluyordu. Bu bilmece sorma geleneği ne yazık ki, artık iyiden iyiye unutulmuş durumdadır. Derlediğimiz örneklere elbette daha pek çok bilmece dahil edilebilirdi. Biz bulduğumuz hemen her bilmeceye burada yer vermeye çalıştık. Bu örnekler oldukça güzeldir ve dilin son derece iyi işlenmiş edebî mahsulleridir. Yörede derlediğimiz bilmeceler ve cevapları şunlardır:
1. Şu bayırın öte yüzü beri yüzü
Kıpkırmızı gelin yüzü…
(Mushaf, Kuran-ı Kerim)
2. Mavi atlas, arşın yetmez, makas kesmez, terzi biçmez.
(Gökyüzü)
3. Fındık kabuğuna sığar, han kağısına sığmaz.
(Bilmece)
4. Et içine, hep içine, o da girdi içine…
(Kulak)
5. Sarı öküz yattı kalkmaz, siyah öküz gitti gelmez.
(Ateş-Duman)
6. Dağda tak tak, suda şip şip, burma bıyık, gaz ayağı.
(Biri balta, biri balık, biri tavşan, bir leylek)
7. Al eline at suya zıppır zıppır zıplasın!
(Yassı taş)
8. Sıra sıra odalar, birbirini kovalar.
(Tren)
9. Gök öküz temekten bakar.
(Sümük)
Dağa gider uzalu, eve gelür büzelü
(Urgan, halat, zincir)
Gıcırlının gırcırlısı, Bıcırlının bıcırlısı,
On ayak altı göz üç baş…
(Öküz arabası)
Bir kuyum var, içinde mercekli yılanım var.
(Gaz lambası)
Minare, minarenin içinde kenâre, kenârenin içinde oluk, oluğun içinde balık.
(İnsan, kan, gırtlak, dil)
Avludan atlar gök gök yumurtlar.
(Çıkrık)
Hırsız içeride, başı dışarıda.
(Çivi)
On ay yatar, iki ay kalkar, fenerini yakar, etrafına bakar.
(Ateş böceği)
Dağdan gelir taştan gelir, kıçı açık enişten gelir.
(Keçi)
Dört köpeğim var, hepsi birbirini kovalar.
(Araba lastiği)
Her şey onun elinin altından geçer.
(Kalem)
Dal üstünde kilitli sandık.
(Ceviz)
İçi bitli dışı kilitli.
(İncir)
Bir gelinim var, dokuz yamalığı var.
(Bezden kaşıklık)
Bil bakam bu nedir, bil nedir?
(Dil)
Afur altında yağlı kayış.
(Yılan)
Gece gördüm çok idi, sabah baktım yok idi.
(Yıldız)
Arkasında sepeti, geziyo memleketi!
(Salyangoz)
Dağda tak tak, suda şap şap, arşın ayaklı, burma bıyıklı.
(Balta, balık, leylek, kedi.)
Küçücük boyu var, muşambadan donu var.
(Kestane)
Şu bayırın öte yüzü beri yüzü
Kıpkırmızı gelin yüzü…
(Mushaf, Kuran-ı Kerim)
Dam altında yağlı kayış.
(Yılan)
Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni





Tüm yazarlar için tıklayın

Bilmece Örnekleri

Sıcak evin direği
Tıp tıp eder yüreği
(BABA)

Dokuz ay zindanda yatar
Altı ayda zil çalar oynar
(BEBEK)

Özü tatlı,
Sözü tatlı,
Candan daha değerli
(ANNE)

Yattım yumuşak
Uyudum sıcak sıcak
(YATAK

Ham iken tatlı
Olmuşu acı
(BEBEK)

Ben giderim,
O gider
Güneşte beni izler
(GÖLGE)

Askerden küçük
Paşadan büyük
(ÇOCUK)

Gece içindeyiz
Gündüz dışında
Pencereli, kapılı
Şirin bir yuva
(EV)

Pazardan aldım
Bir tane
Eve geldim
Bin tane
(NAR)

Eve bitişik odada
Yemek pişer orada
(MUTFAK)

Uzun yoldan kuş gelir
Ne söylese hoş gelir
(MEKTUP)

Bir ağacı oymuşlar
İçine dünyayı koymuşlar
(TELEVİZYON)

Buradan attım kılıcı
Halep&#;te oynar ucu
(TELEFON)

Çın çın eder
Haber sorar
(TELEFON)

Sesi var canı yok,
Konuşur ağzı yok
(RADYO)

İstanbul da pişer
Kokusu buraya düşer
(MEKTUP)

O her gün yeniden doğar
Dünyaya haber yayar
(GAZETE)

Kuyruğu var
Canlı değil
Konuşur
Ama insan değil
Camı var
Ama pencere değil
(TELEVİZYON)

Alt yanı sivri tepe içindedir (Çene)

Üst yanı çakıldak (Diş)

Daha üstü muşulak (Burun)

Daha üstü ışıldak (Göz)

Üstü kara kolan (Kaş)

Daha üstü bir alan (Alın)

İner reyhan gibi
Oturur sultan gibi
Dürülür hasır gibi
Satılır esir gibi (Kar)

Uzadıkça kısalan şey nedir? (Hayat veya Ömür)

Allah yapar yapısını,
Bıçak açar kapısını.
(karpuz)

Mavi tarla üstünde,
Beyaz güvercin yürür.
(yelkenli)

Ocak başında kuyu,
Kuyunun içinde suyu;
Suyun içinde yılan,
Yılanın ağzında mercan.
(lamba)

Çın-çınlı hamam,
Kubbesi tamam,
Bir gelin aldım,
Babası imam.
(saat)

Bir çuval cevizim var,
Sayarım tükenmez.
(yıldız )

El eker dil biçer.
(yazı)

Arşın ayaklı,
Burma bıyıklı.
(tavşan)

Bir küçücük kutudur,
Bütün dünya yurdudur.
(radyo)

Fini fini fincan,
İçi dolu mercan.
(nar)

Küçücük fıçıcık,
içi dolu turşucuk.
(limon)

Daldan dala,
Kırmızı pala.
(sincap)

Yarım kaşık,
Duvara yapışık.
(kulak)

On ay yatar,
İki ay kalkar;
Feneri yakar,
Etrafa bakar.
(Ateş Böceği)

Dağda tak tak,
Suda cıp cıp.
Arşın ayaklı,
Burma bıyıklı.
(balta,balık,leylek)

Dağdan gelir, taştan gelir,
Bir kükremiş arslan gelir.
(sel)

Sıra sıra odalar,
Birbirini kovalar.
(tren)

Sarı sarı içinde,
Sarı zarfın içinde,
On iki birlik kardeş,
Birbirinin içinde.
(portakal)

Az gitti, uz gitti,
Dere tepe düz gitti,
Altı ay bir güz gitti;
Uyanınca hep bitti.
(rüya)

Kutuplara giden zenci ne olur? (Donar)

Yer altında civcivli tavuk(patetes)

Mavi atlas,
Arşın yetmez,
Makas kesmez,
Terzi biçmez.
(gökyüzü )

Koyu Ufacık mermer tası,
İçinde beyler aşı,
Pişirirsen aş olur,
Pişirmezsen kuş olur.
(yumurta)

Ayrıca bakınız ⇒

Okunma Sayısı:

Okul Öncesi Çocuklarına Bilmeceler

Açtım okudum dalından, yedim doydum balından. 

KİTAP 
Ağzı var dili yok, yemek yer, su içmez, kuyruğu var at değil, kanadı var kuş değil. 

BALIK 
Allah yapar yapısını, bıçak açar kapısını. 

KARPUZ 

Arşın ayaklı, Burma bıyıklı. 

TAVŞAN  
Attım atmaz, yere batmaz, yeminlidir, yaya gitmez. 

GÜNEŞ  
Attım beyaz yumağı, tuttum siyah yumağı. 

GÜNDÜZ-GECE 
Ayağım var yürüyemem, eşyam çoktur sürüyemem, her odada ayaktayım, bilsenize ben neyim?

MASA 
Ayvalar sarardımı, gökyüzü karardımı, okullar açılırken, leylek Nil'e vardımı? 

SONBAHAR-GÜZ 
Az gitti, uz gitti, dere tepe düz gitti, altı ay bir güz gitti uyanınca hep bitti

RÜYA 
Bahçede kırda dolaşır, evini sırtında taşır. 

KAPLUMBAĞA 
Başlatır o heceden, çıkarır hep yüceden, çok oğlu kızı vardır, ne de tatlı sözü vardır

ÖĞRETMEN 
Ben beslerim, o süsler. 

ÇİÇEK 
Ben iki hasretlinin arasında dururum, yüzlerini görmeden onlarla konuşurum. 

TELEFON 
Bilmece bildirmece, el üstünde kaydırmaca.

SABUN 
Bir çuval cevizim var, sayarım tükenmez. 

YILDIZ 
Bir kovanda bin arı, bini çalışkan arı, balları baldan tatlı, canları candan tatlı.

OKUL VE ÖĞRENCİLER 
Bir küçücük kumbara, ekin taşır ambara. 

KAŞIK 
Bir küçücük kutudur, Bütün dünya yurdudur. 

RADYO 
Biz biz idik biz idik, yüzbinlerce kız idik, gece oldu dizildik, gün olunca silindik. 

YILDIZLAR 
Biz onu görürüz, o bizi görmez, o konuşur dinleriz, biz konuşuruz, dinlemez. 

TELEVİZYON 
Çarşıdan aldım kapkara, evde kızıllaştı maskara. 

KÖMÜR 
Çarşıdan alınmaz, mendile konulmaz, ondan tatlı şey olmaz. 

UYKU 
Çın-çınlı hamam, kubbesi tamam, bir gelin aldım, babası imam. 

SAAT 
Dağdan gelir, taştan gelir, bir kükremiş arslan gelir

SEL 
Daldan dala, kırmızı pala. 

SİNCAP 
Dışı var içi yok, tekme yer suçu yok

TOP 
El eker dil biçer. 

YAZI 
Elsiz ayaksız kuyu kazar

YAĞMUR 
Eve bitişik odada, yemek pişer orada. 

MUTFAK 
Fini fini fincan, içi dolu mercan

NAR 
Finişli minişli, elimden uçtu, karşı dağdan su içti. 

BULUT 
Ham iken tatlı, olmuşu acı. 

ÇOCUK 
İki camlı pencere, bakıp durur heryere

GÖZLÜK 
İki çubuk bir makas, hokkabaz mı hokkabaz. 

LEYLEK 
İp bağladım sopaya, uçtu gitti tepeye. 

UÇURTMA 
Kapıyı açar, kapamadan kaçar. 

RÜZGAR 
Kapkaradır her yanı, günde dağlanır canı.

TENCERE 
Kara yorgan örtündü, göz gözü görmez oldu. 

GECE 
Kışın yatar, yazın kalkar. 

SOBA 
Küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk


Konuş deyince konuşur, sus deyince susar 

RADYO 
Mavi atlas, Arşın yetmez, Makas kesmez, Terzi biçmez

GÖKYÜZÜ 
Mavi tarla üstünde, beyaz güvercin yürür

YELKENLİ 
Nar tanesi, nur tanesi, dünyamızın bir tanesi

AY 
Ocak başında kuyu, kuyunun içinde suyu, suyun içinde yılan, yılanın ağzında mercan.

LAMBA 
On ay yatar, iki ay kalkar, feneri yakar, etrafa bakar

ATEŞ BÖCEĞİ 
Önce dalda oynar, sonra kazanda kaynar, her sabah masamızda, tatlı tatlı şarkı söyler. 

REÇEL 
Önce yeşildi, sonra kesildi, dumana gömüldü, kiraz kesildi

ODUN 
Sağken yerinden ayrılmaz, öldükten sonra gezer. 

YAPRAK 
Sarı sarı içinde, sarı zarfın içinde, on iki birlik kardeş, birbirinin içinde. 

PORTAKAL 
Sarıdır sarkar, düşeceğim diye korkar. 

AYVA 
Sende var bende var, bir kuru dalda var.

İSİM 
Sıra sıra odalar, birbirini kovalar

TREN 
Sokağa gidiyorken, gözlerim seni arar, hoşgeldin, safa geldin, baş üstünde yerin var. 

ŞAPKA 
Su üşümüş ben olmuşum, Güneş çıkmış yok olmuşum

BUZ 
Şehri var evi yok, nehri var suyu yok, yolu var treni yok. 

HARİTA 
Şu derenin öte yüzü, beri yüzü, Gümbürcünün küçük kızı, Yayık çalkar harıl gürül. 

GÖK GÜRLEMESİ 
Takır takır takraba, içindedir akraba, ağzında yokur dişi, her gün yemektir işi, ya erkektir ya dişi, bunu bilir her kişi

BEBEK 
Ufacık mermer tası, içinde beyler aşı, pişirirsen aş olur, pişirmezsen kuş olur.

YUMURTA 
Üstü çayır, biçilir, Altı çeşme, içilir. 

KOYUN 
Yarım kaşık, duvara yapışık. 

KULAK 
Yazın sıvasını yapar, kışın kapısını kapar

KIRLANGIÇ 
Yer altında civcivli tavuk. 

PATATES 
Zenginin elinde, fukaranın dilinde

PARA 

Sıcak evin direği
Tıp tıp eder yüreği
(BABA) 

Dokuz ay zindanda yatar
Altı ayda zil çalar oynar
(BEBEK) 
 
Özü tatlı,
Sözü tatlı,
Candan daha değerli
(ANNE) 

Yattım yumuşak
Uyudum sıcak sıcak
(YATAK) 
 
Ham iken tatlı
Olmuşu acı
(BEBEK) 

Ben giderim,
O gider
Güneşte beni izler
(GÖLGE) 
 
Askerden küçük
Paşadan büyük
(ÇOCUK) 

Gece içindeyiz
Gündüz dışında
Pencereli, kapılı
Şirin bir yuva
(EV) 
 
Pazardan aldım
Bir tane
Eve geldim
Bin tane
(NAR) 

Eve bitişik odada
Yemek pişer orada
(MUTFAK) 
 
Uzun yoldan kuş gelir
Ne söylese hoş gelir
(MEKTUP) 

Bir ağacı oymuşlar
İçine dünyayı koymuşlar
(TELEVİZYON)

Buradan attım kılıcı
Halep’te oynar ucu
(TELEFON) 

Çın çın eder
Haber sorar
(TELEFON)

Sesi var canı yok,
Konuşur ağzı yok
(RADYO) 

İstanbul da pişer
Kokusu buraya düşer
(MEKTUP)

O her gün yeniden doğar
Dünyaya haber yayar
(GAZETE) 

Kuyruğu var
Canlı değil
Konuşur
Ama insan değil
Camı var
Ama pencere değil
(TELEVİZYON)

Alt yanı sivri tepe içindedir (Çene) 
Üst yanı çakıldak (Diş)
Daha üstü muşulak (Burun) 
Daha üstü ışıldak (Göz)
Üstü kara kolan (Kaş) 
Daha üstü bir alan (Alın)

İner reyhan gibi
Oturur sultan gibi
Dürülür hasır gibi
Satılır esir gibi (Kar) 

Uzadıkça kısalan şey nedir
(Hayat veya Ömür).

Allah yapar yapısını,
Bıçak açar kapısını.
(karpuz)

Mavi tarla üstünde,
Beyaz güvercin yürür.
(yelkenli) 

Ocak başında kuyu,
Kuyunun içinde suyu;
Suyun içinde yılan,
Yılanın ağzında mercan.
(lamba)
 
Çın-çınlı hamam,
Kubbesi tamam,
Bir gelin aldım,
Babası imam.
(saat)

Bir çuval cevizim var,
Sayarım tükenmez.
yıldız El eker dil biçer.
(yazı)

Arşın ayaklı,
Burma bıyıklı.
(tavşan) 

Bir küçücük kutudur,
Bütün dünya yurdudur.
(radyo) 

Fini fini fincan,
İçi dolu mercan.
(nar)
 
Küçücük fıçıcık,
içi dolu turşucuk.
(limon) 

Daldan dala,
Kırmızı pala.
(sincap)
 
Yarım kaşık,
Duvara yapışık.
(kulak) 

On ay yatar,
İki ay kalkar;
Feneri yakar,
Etrafa bakar.
(Ateş Böceği) 

Dağda tak tak,
Suda cıp cıp.
Arşın ayaklı,
Burma bıyıklı.
(balta,balık,leylek) 

Dağdan gelir, taştan gelir,
Bir kükremiş arslan gelir.
(sel) 
 
Sıra sıra odalar,
Birbirini kovalar.
(tren)


Sarı sarı içinde,
Sarı zarfın içinde,
On iki birlik kardeş,
Birbirinin içinde.
(portakal) 
 
Az gitti, uz gitti,
Dere tepe düz gitti,
Altı ay bir güz gitti;
Uyanınca hep bitti.
(rüya) 


nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir