mavi süryani kolyesi anlamı / Süryani Kolye-Nazar Kolye-Reyyan Kolye | Mardin Doğal Sabun

Mavi Süryani Kolyesi Anlamı

mavi süryani kolyesi anlamı

Midyat Gümüş Yedi Delikli Süryani Nazar Boncuğu Kolye Üç Top Sallantılı Ayar Gümüş GAKS

Midyat Gümüş Yedi Delikli Süryani Nazar Boncuğu Kolye Üç Top Sallantılı Ayar Gümüş

KARGO BEDAVA

Tükeniyor

Satıcı : Midyat Gümüş

Koleksiyona Ekle

Beden: 45 cm(Son 3 ürün!)

45 cm

Tahmini Kargoya Teslim: 9 gün içinde

favori

  • 15 gün içinde ücretsiz iade. Detaylı bilgi için tıklayın.
  • Bu ürün Midyat Gümüş tarafından gönderilecektir.
  • Ayar Gümüş Süryani Nazar Boncuğu Yedi Delikli Taş Turkuaz Üç Toplu Sallantı Kolye
  • Ürün Boyutu
  • Genişlik Çapı cm
  • Zincir Uzunluğu cm
  • Bu üründen en fazla 10 adet sipariş verilebilir. 10 adetin üzerindeki siparişleri Trendyol iptal etme hakkını saklı tutar.
  • Kampanya fiyatından satılmak üzere 5 adetten az stok bulunmaktadır.
  • İncelemiş olduğunuz ürünün satış fiyatını satıcı belirlemektedir.
  • Bu ürün indirim kampanyasına dahil değildir.
  • Bir ürün, birden fazla satıcı tarafından satılabilir. Birden fazla satıcı tarafından satışa sunulan ürünlerin satıcıları ürün için belirledikleri fiyata, satıcı puanlarına, teslimat statülerine, ürünlerdeki promosyonlara, kargonun bedava olup olmamasına ve ürünlerin hızlı teslimat ile teslim edilip edilememesine, ürünlerin stok ve kategorileri bilgilerine göre sıralanmaktadır.

ÜRÜNÜN TÜM ÖZELLİKLERİ

Ürün Değerlendirmeleri

Henüz Yorum Yazılmamış.

Ürün Bilgileri

Midyat Gümüş Yedi Delikli Süryani Nazar Boncuğu Kolye Üç Top Sallantılı Ayar Gümüş

  • Ayar Gümüş Süryani Nazar Boncuğu Yedi Delikli Taş Turkuaz Üç Toplu Sallantı Kolye
  • Ürün Boyutu
  • Genişlik Çapı cm
  • Zincir Uzunluğu cm
  • Bu üründen en fazla 10 adet sipariş verilebilir. 10 adetin üzerindeki siparişleri Trendyol iptal etme hakkını saklı tutar.
  • Kampanya fiyatından satılmak üzere 5 adetten az stok bulunmaktadır.
  • İncelemiş olduğunuz ürünün satış fiyatını satıcı belirlemektedir.
  • Bu ürün indirim kampanyasına dahil değildir.
  • Bir ürün, birden fazla satıcı tarafından satılabilir. Birden fazla satıcı tarafından satışa sunulan ürünlerin satıcıları ürün için belirledikleri fiyata, satıcı puanlarına, teslimat statülerine, ürünlerdeki promosyonlara, kargonun bedava olup olmamasına ve ürünlerin hızlı teslimat ile teslim edilip edilememesine, ürünlerin stok ve kategorileri bilgilerine göre sıralanmaktadır.

Ürün Özellikleri

  • Taş CinsiDoğal Taş
  • TipGünlük
  • Yüzey TipiParlak
  • RenkTurkuaz
  • Tema / StilNazar Boncuğu

Eski Mardin’de Çağdaş Mitler

Anadolu’yu Mezopotamya’ya bağlayan Mardin; tarihsel gelişimi içinde, birçok uygarlık, düzinelerce farklı din ve mezhebe ev sahipliği yapmış, ev sahipliği yaparken de tüm bu kültürler iç içe geçmiş ve herkesçe özümsenmiş. Bu sayede Süryani, Arap, Kürt ve Türkler belli bir sevgi, saygı ve hoşgörü ile yüzlerce yıldır birlikte yaşamaya devam etmişler.

Bienal rotasına geçmeden önce bu egzotik şehrin, 'Mardin’in adı nereden gelmekte?' diye soracak olursak. Şehrin adının bölgede yer alan birçok kaleden alınmış olabileceği söyleniyor. Bu benim gezim esnasında dar ve güzel sokaklı bir evin önünde yaşlı bir Süryani teyzeden duyduğum ilginç bir bilgiydi. Mardin’in ismi aslında Süryanicede ‘kale’ anlamına gelen Merdo’dan gelmekteymiş.

Şehre Diyarbakır Kapısı’ndan girince karşıma çat diye çıkan Mor Efrem Manastırı ile müthiş heyecanlandım. Önce eşyalarımı otele bırakıp, ardından hızlı bir şehir turu ile geri kalan iki günü bienale ayırmayı planlayıp, elimde valizim gözüm alabildiğince Mardin evlerinde, sokağında, kültüründe rotama başladım.

Bienal, uzun uğraşlar, emekler ve bir erteleme sonucunda Mayıs ayının tam ortasında Mor Efrem Manastırı’nda başladı. Süryaniler tarafından yılında yapılan Mor Efrem Manastırı ’e kadar ibadethane, hastane vb. şekillerde kullanılmış ve o günden sonra bu özel bina bir daha halka açılmamış; ta ki Mardin Bienali’ne kadar. Bu büyük ve etkileyici manastır mitlerin başlangıcını oluşturuyor. Açılış tam bir şenlik, şölen havasında geçti. Konusunu Mardin mitolojilerinden alan bienal o kadar Mardin’le iç içeydi ki şehir kadar şiirseldi. Bienal Dilara Akay’ın Mor Efrem bahçesinde yaptığı davullu zurnalı adına ' ARK' dediği performans enstalasyonu ile başladı ve açılış halaylar, şerbetler eşliğinde kutlandı. Mor Efrem’de Mehtap Baydu 'Yağmur Geliyor' adlı performansı ile bir miti yeniden canlandırdı. Kuruyan kan aktı ve yerini sular seller, yağmurlar aldı.


Manastır’da Murat Germen’in blok fotoğrafları ve ironik duvar yazıları ile doğa ve insan arasındaki emanet / ihanet kavramlarını irdeledik. Ya Stuart Brisley’in ürkütücü salonu? İçeriye girdiğinizde bir uğultu, yerde bir kedi iskeleti. Sanatçı mekan içindeki doğal kurguyu bozmak istememiş sadece bir ses enstalasyonu ile naturalliğe katkıda bulunmuş. Sesi duyup kediye baktıktan sonra tüyleriniz bir kez daha ürperiyor. Enstalasyonda yer alan ağıt ve kedinin ölümü, varla yok arasında bir çığlık gibi. Mor Efrem’de daha birçok sanatçının yapıtları yer alıyor. Eda Gecikmez, Juan Del Gado, Antonio Cosentino, Khaled Hafız, Fani Zguro bu isimlerden sadece bir kaçı.

Ertesi sabah gittiğim Metin Ezilmez’in antika dolu evi sanki bir nadire kabinesiydi. Bir kez gitmem yetmedi tekrar uğradım, Metin amcanın her eşyanın tek tek hikayesini anlattığı, tüm depolarının kapılarını bana açtığı bu antikalar gerçek birer yaşam öyküsüne sahipti. 'Neden topladın?' dedim, ‘Bilmiyorum ama bunları atamazdım, atamadım. Daha da çok toplamaya devam ettim. Benim özüm bunlar, herkes bir şey sever ben toplamayı seviyorum’ dedi.

Rotam üstünde yer alan Kırklar Kilisesi’ne giderken sokaklar Irkliçe (Mardin Çöreği), peksimet kokuyor ve ben bu kokuya eşlik edip, Mezopotamya güneşinin bağrında kavrularak kilise avlusundaki Melih Apa’nın ‘Söz Havuzu’nu (Hayyam) okumaya çalışıyorum. Öyle estetik ki görünüyordu ki, kilisenin bahçesinde yüzyıllardır yer alıyor sanki. Eserlerin sergilendiği yerlerin gerçekten muazzam şekilde seçildiğine karar verdim o an. O yapıtı başka bir yerde görsem belki bu kadar özümseyemezdim. Demek ki küratöryal yaklaşım ve bienalde canla başla çalışan halkın gözü bir araya geldiğinde ortaya bu görüntü çıkıyormuş. Ne kolektif ama! Cumhuriyet Meydanı’ndan geçerken renkler gözüme takıldı. Bıttım Sabunu, Mardin yöresine özgü şallar… Sonra bakarım diyerek Hakan Kırdar’ın 'Rızık' işini görmek için bir heves Mardin Müzesi merdivenlerini tırmanıp dar ve özel işlemeli eski Mardin sokaklarına girdim. Bu ara sokaklarda sarı kalker taşı, oyma ve desen yapmaya müsait olduğu için dantel gibi süslenmiş bir mimari ile yüzleştim. Geniş balkonları, avlulu evleri, asma katları, damları, yüksek tavanlı yapıları ve hepsinden öte sizi evlerine davet eden insanlar. yıldır kuşaktan kuşağa bu yerde yaşadıklarını söyleyen Süryani teyzenin evi müzenin bir parçası gibiydi. Süryani nazar boncukları, Süryani ev şarapları

Rızık’ı görmek için yeniden yola çıkıp işin bir parçası olan 'Tarhana Çorbası' ile tam öğle saatinde karşılaştım. Kırdar’ın yeryüzü sofrası plastik hazır nesnelerin tamamının tarhana ile kaplanması sonucu oluşturulmuş. Görüntü bir dokunma ve koklama hissi yaratıyor. O kadar etkileyici ki o sofraya oturmak istiyor insan.

Yola yeniden koyulup bu sefer Mardin halkının, dükkanlarının da bir bienal mekanına dönüştüğü yerlerden birisine Gabi’ye uğradım. Gabi, harika bir telkâri dükkanına sahip. Telkâri o coğrafyada hala babadan oğula geçen ince bir zanaat. Ondan aldığım bilgilerle babasının Mardin Müzesi’nin dibindeki telkâri atölyesini ziyaret edip, işin incelikleri hakkında onunla keyifli bir sohbet gerçekleştirdim ve tabii ki bu hoş sohbet sonrasında Süryani nazar boncukları, telkâri kolyeler, küpeler almadan edemedim.

Bienalin ana mekanı gibi olan Alman Karargahı’na doğru ilerlerken sıcak Mardinliler’den meşhur Artukbey Kahvecisi’nin ikram ettiği dibek kahvesi ve efsane badem şekerlerini tatmadan edemedim. Elimde tuttuğum kahvenin lezzeti ve yumuşaklığı tarif edilemez, badem şekeri ile harmanlanan bu iki lezzet üstüne düşünürken karargaha nasıl vardığımı farketmedim bile. Fırat Engin’in Pablo Neruda’nın şiirinden alıntı olan yaklaşık 12 metreden oluşan karargah girişindeki 'Tüm Çiçekleri Kopartabilerler Ama Yine de Baharın Gelmesine Asla Engelleyemezler' adlı işi içeri girerken umudumu tazeledi. Mike Berg’ün harika yapıtı, Sait Tunç’un fotoğrafları, Thierry Payet, Ursula Mayer, Özlem Günyol & Mustafa Kunt ve daha birçok sanatçı bu bölümde karşılaştığım isimler arasında yer alıyordu. Karargahın karmaşıklığı kroki yapmaya da fırsat vermemiş. Kayboldum, elimde fotoğraf makinası, ensemde yakıcı güneş ara ara Halil Altındere’nin 'Çocuk Rehberler' performansları ile karşılaşarak, olduğum yeri bilmeden gezdim, gördüm. Çıktıktan sonra kataloğa bakıp görmediğim yapıtlar olduğunu fark edip, dönüşte yeniden görmediklerimi görmek ve mitleri bilmek adına karargaha yolumu düşürdüm.


Keldani Kilise’sinde, Yaygara grubunun devasa 'Kuluçka' yumurtası öyle etkileyici görünüyordu ki, kiliseye girmeden, 'Kuluçka'yı Yaygara’dan dinlemeden ayrılamadım oradan. Molamı Mezopotamya Çay Bahçesi’nde verip, verimli Mezopotamya Ovası’nı izleyerek Mardin’in mistik havasını soludum. Kısa soluklanmalar sonucu Revaklı Çarşı’ya inip halkla iç içe olan bienal yolunu gezerken Mardin’i Mardin yapan şeyin samimiyeti olduğunu bu sokaklarda anladım. Thierry Payet’in işi sokakların mistisizmine öyle bir entegre olmuştu ki aman! Tarihi el işi oyma bakırcıları, yöresel kıyafetleri, mis gibi kahveleri ve yemekleri ile bir rüya yolu burası. Kayboluş ve yeni keşifler yolu

Yolun sonunu Videoist’te bitirip, birbirinden etkileyici videoları nefes almadan izledim. Ferhat Satıcı ve Hülya Özdemir’in bir yıldır sabit mekan olarak kullandıkları yöresel Mardin yapısı, mini bir video odasına dönüştürülmüştü.

Işıl Eğrikavuk’un şehrin dışında yer alan Kasımiye Medresesi’nin aşağısındaki açık sinema alanında yaptığı performans etkileyiciydi. Performansın kulaktan kulağa söylenmesi kısmında yer almak ise paha biçilemez şekilde eğlenceli ve hoştu. Eğrikavuk’un devamında Mesut Alp’in anlattığı 39 sayısının miti bir bienal performansı olarak büyüleyiciydi.

Gitmek isteyen olursa diye nasıl gittiğimden, yolumdan bahsedeyim son olarak. İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı’ndan gün içinde birkaç kez direkt Mardin uçuşu bulabiliyorsunuz. Yaklaşık iki saat süren uçuştan sonra mavilikler, bulutlar, denizler yok olmaya başlayıp, sarının tüm tonlarını görebileceğiniz bir yeryüzü, Mezopotamya’nın sıcak yüzü sizi sarmalamaya başlıyor. Eski şehrin merkezine uçaktan indikten sonra yaklaşık yarım saat süren kısa minibüsler, özel taksi dolmuşlar ile ulaşmak mümkün.

Kısacası  bienal bir rüya gibiydi. Mardin Bienali rotası kesinlikle yapılması gereken şey listesinde bu yıl ki yerini almalı. Henüz 15 Haziran’a kadar zamanınız varken gitmeli, görmeli ve yaşamalısınız. Buram buram baharat ve kahve kokuları arasında kendinizi Mardin’e (ve evet!) bienale teslim etme zamanı!

Nazar Boncuğu Hakkında Bilinmesi Gerekenler

"Nazar boncuğu" genel olarak kem gözlerden korunmak için insanların sık sık kullandığı bir nesne olarak karşımıza çıkar. Peki, herkes böyle mi düşünüyor? Böyle düşünenler için her nazar boncuğu aynı mıdır? Böyle düşünmeyenlerin ise fikirleri nelerdir?

Nazar Boncuğu Nedir ve Ne İşe Yarar?

Nazar Boncuğu

İnsanı kem gözlerden koruduğuna dair inanışın yaygın olduğu nazar boncuğu figürü, Müslüman, Musevi ve Hristiyan toplumların dışında Budist ve Hindu toplumlarında da görülür. Tarih boyunca birçok kültürde ve dinsel inançta göz figürü, kötülükleri uzaklaştıran güçlü bir tılsım olarak kabul edilmiştir. Bu yüzden nazar boncukları da genellikle göz şeklinde olur.

Kişinin dünyaya açılan penceresi olan göz, her türlü iyi ve kötü düşüncenin ilk çıkış noktası olarak kabul edildiğinden, bakışlardan ve kötü gözlerden korunmak amacıyla emici özelliği olduğuna inanılan mavi renkli taşlar çok eski zamanlardan beri kullanılan bu taşların son hali ise günümüzdeki nazar boncuklarıdır.

Nazar Boncuğunun Özellikleri Nelerdir?

Nazar Boncuğu

İnancın, geleneğin yanı sıra süs eşyası olarak pek çok kişi nazar boncuğunu çok sık kullanır ve nazar boncuğu yapılırken içine kurşun döküldüğü için bunun iyi şans getirdiği söylenir. Mavi renkli her cam boncuk, eski halk inanışına göre nazarı uzaklaştırmaz. Bu boncuklarda bulunması gereken özellikler vardır.

  • Kimilerine göre mavi üzerine sarı renkli göz yer almalıdır.
  • “Göz Ocağı” niteliğinde, daha eski halk inançlarına göre “İyeli/Eyelü”, yâni koruyucu ruhu olan bir yerde eritilmiş olmaları gerekir ve eski zamanlarda nazar boncuğu ocaklarının kuruluşu, geçmişte özel bir tören ile olurdu. Bu ocakta sâdece nazar boncuğu yapılır.
  • Ayrıca gerçek bir nazar boncuğunun yapımı elde olmalıdır. Makinelerle seri halde üretilen boncuklar, sadece süs eşyası olur.

Nazar Boncuğu İnanışının Kökeni

Nazar Boncuğu

Nazar değmesi inancının, tarih boyunca gözlerle ve bakmakla ilişkisi olduğu söylenmiştir. Kökeni Sümerler’e, Babiller’e ve Eski Mısır’a uzanan nazar değmesi inanışına göre, insanın taşıdığı olumsuz düşünceler, fikrin dışarıya açılmış şekli olan gözlerden dışarı çıkar ve bu da ancak bakışlarla olur. Buna, vurucu güç denir. Vurucu gücü önlemek ve ondan korunmak ise göze gözle karşı gelmekten geçer. Bu şekilde şekli gözü andıran her şeyin, insanı kötü düşünceden ve nazardan koruduğu inancı yaygınlaşmıştır. Özellikle Eski Mısır’da “Osiris’in Gözü” ya da “Horus’un Gözü”, nazara karşı korunma yollarından önemli figürler olarak karşımıza çıkar.

Türk Tarihinde Nazar Boncuğunun Yeri

Nazar Boncuğu

Tarihteki Türk topluluklarında Nazar boncuğuna verilen munçuk, moncuk, monşak, monçak, monçok, muyınçak gibi tabirlerin bazıları günümüzde bazı ulusların dillerinde bulunmaya devam etmektedir. Kelime olarak "boncuk" anlamına gelir.

  • Kişinin veya atın boynuna takılan değerli taş
  • Aslan tırnağı
  • Muska gibi şeylerdir

Attila Han’ın babasının adı Muncuk’tur ve Türk halk inancında Albıs'ın korktuğu şey olan Gökçe Munçuk (Mavi Boncuk) aslında nazar boncuğu kavramının kökenidir. Kotaz sözcüğü de nazar boncuğu anlamında kullanılan bir kelimedir. Gözün dikkatini farklı tarafa çekmesi nedeniyle korunduğu mantığı mevcuttur ve çok kuvvetli nazarların kotazları (nazar boncuklarını) çatlattığı, kimi zaman da parça parça ettiği anlatılır. Sözcük olarak "kutlu nesne" anlamındadır. Köşgük ve çom tabirleri, nazarlık demektir. Bizdeki nazar inancı, Orta Asya’ya, Şamanizm dönemine kadar gitmektedir. Geçmişte kötü bakışın, negatif enerjinin insanlara felaket getireceğine inanılmıştır ve günümüzde de nazara inanan insanlar çoktur. Türkler, kötü bakışı engellemek için pek çok nesne kullanmıştır.

  • At nalı
  • Yumurta kabuğu
  • Sarımsak
  • Kuru diken
  • Bez bebek
  • Akik taşı
  • Çocuk ayakkabısı
  • Kaplumbağa kabuğu
  • Kurt dişi
  • Mercan
  • Çörekotu
  • Deniz kabukları
  • Çakıl taşı
  • Hurma çekirdeği
  • İrili ufaklı mavi nazar boncukları

Ülkemizdeki de nazar değmesinden korunmak için en çok kullanılan nesne nazar boncuğudur. İnsanlar, sevdiklerini ve çocuklarını nazardan korumak için onların üzerine nazar boncuğu takar. Bu boncuklar, göz şeklinde ve küçük olur. Yetişkinler ise nazar kemerlerinde veya anahtarlıklarında nazarlık taşır ve daha büyük boyutlu olan nazar boncukları ise mekân süsü olarak yer alır. Evleri ve iş yerlerini korumak amacıyla duvarlara büyük nazarlıklar asılır. Özgün ve doğal nazar boncukları, Ege Bölgesi ve Anadolu’nun kimi köylerinde geleneksel şekilde üretiliyor.

Nazar Boncuğunun Yapımı

Nazar Boncuğu

Temel maddesi cam olan nazar boncuklarının yapıldığı fırın sıcaklıkları derece arasında olmalıdır. Üreticiler, nazar boncuğu yapmak için fabrikaların hurda camlarından, çöpe atılmış veya kırılmış çeşitli cam ürünlerden ve atık camlardan faydalanır ve bununla birlikte geleneksel nazar boncuğu üreticileri, boyalarını da kendileri hazırlarken, renklendirme için genellikle opal, çinko ve kobalt kullanırlar. Nazar boncuğu yapılırken yararlanılan araçlardan bazıları;

  • Yan gecek,
  • Büyük gecek,
  • Leh,
  • Merdan

Yan gecek camı toparlarken büyük gecek camı ocağa atar. Leh alevi önlerken merdan boncuklara göz yerleştirmekte kullanılır.

Ocaklarda iyi verim için çam odunu kullanılır. Kullanma amacına göre boyutları değişen kutulara cam parçaları yerleştirilir. Ateş yeterli kıvama ulaşınca büyük gecek denen kürekle cam parçaları ocağa atılır ve ocaktaki bölmelere, ne türde nazar boncuğu yapılacaksa, ona uygun renkte cam konduktan sonra bir müddet beklenir ve renklendirmeye başlanır. Camların erimesi ve boyalarla karışması yaklaşık 2 saat sürer ve ardından, tüketicinin isteğine göre biçimlendirmeye başlanır. Nazar boncuklarının çeşitleri bulunur. Mavi renkli küçük boncuklara kuzu boncuğu; hayvanların eyerlerine takılan boncuklara saraç denmesinin yanı sıra nazar boncukları, biçimlerine göre de isimlendirilir: Uçan daire, gözlü zar, yumurta.

Nazar Boncuğu Hakkında Olumsuz Düşünceler

Nazar Boncuğu

Çoğu kültürde ve dinde, kötülüklerden korunmak için güçlü bir tılsım olduğu edilen nazar boncuğunun, Türkiye'de de 'kem gözlere' karşı korunmak amaçla kullanıldığını belirtmiştik. Olumsuz düşüncelere örnek verecek olursak, Dabbe serisinin filmlerinden birinde bu konuyu işleyen Yönetmen Hasan Karacadağ ise şöyle konuşuyor: "Nazar ve büyü İslamiyet'e göre haktır. Bilim de artık bunu kabul etmiştir. Psikokinezi denilen; bakışlardan yayılan zararlı elektromanyetik dalgaların insan ve hayvanlar üzerinde etkili olduğu deneysel olarak kanıtlanmıştır. Bazı hayvanların; gözleriyle avlarını hipnoz ederek zayıflattığı, ardından saldırıya geçtiği net olarak gözlemlenmiştir. Aynı durum insanlar için de geçerlidir. Hz. Muhammed de hadislerinde hem insanların, hem de cinlerin nazar (göz) değdirebildiklerini söylüyor. Ancak bunu önlemek için vücuda takılan herhangi bir obje ve tılsımın işi daha da kötüleştireceğini yine hadislerinde anlatıyor."

Eski Mısır ve Babil'de nazara inanıldığından bahseden Hasan Karacadağ; o dönemlerdeki yazıtlarda, nazar boncuğu simgesinde gördüğümüz tek gözün şeytanla ilişkili olduğunu belirtirken, Babil'de insanların tapındığı 5'ler tanrısı Hamsa'nın (Fatıma'nın eli olarak bilinir) da nazar boncuğunun çıkış noktası olduğunu söylemiştir.

Kur'an-ı Kerim'de Nazarlık

Nazar Boncuğu

Nazar boncuğunun kökeni, olumsuz görüşlere göre Eski Mısır muskalarına ve her şeyi gören göz denen Şeytan gözüne dayanır. Kuran'a göre ise nazardan korunmanın yolu, Nas, Felak ve Ayetel Kürsi ayetlerinin okunmasıdır. Bunun gibi şeyleri, nazara ya da halk dilinde

1. “Gözlerin hain bakışlarını Allah bilir, kalplerin gizlediklerini de Allah hak ile hükmeder. Onların O'ndan başka yalvardıkları ise hiçbir şeyi yerine getiremezler. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işiten ve görendir." Mümin 19

2. Rasûlüllah (s.a.s.) "Kim nazarlık takarsa Allah onun işini tamama erdirmesin" (Ahmet b. Hanbel, Müsned, IV, ) buyurmuştur.

3. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) konuyla ilgili olarak 'Nazar haktır. Kader ile yarışan bir şey olsaydı, kaderi değiştirirdi' buyurmuştur.

4. Bir hadis-i şerifte Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav): “Kim nazarlık, muska benzeri şeyleri söküp kırar, atarsa, Allah ona köle azat etmiş sevabı verir.” buyurur.

Nazar boncuğunun yapısı nedir?

Nazar boncuğu genellikle camdan yapılmıştır ve mavi renklidir. Bazı nazar boncukları ise farklı renklerde ve malzemelerde yapılabilir. Genellikle yuvarlak bir yapıya sahiptir ve üzerinde siyah bir nokta bulunur.

Nazar boncuğu nasıl çalışır?

Nazar boncuğunun çalışma prensibi nazar inancına dayanır. Nazar boncuğu, kötü enerjinin insanlara veya eşyalara zarar vermesini önlemek için kötü enerjiyi emer. Bu sayede insanlar veya eşyalar zarar görmezler.

Nazar boncuğu nereye asılır?

Nazar boncuğu, genellikle evlerde, işyerlerinde, arabalarda veya çantaların üzerinde asılır. Ayrıca bazı insanlar nazar boncuğunu kolye olarak da takarlar.

Nazar boncuğu hangi kültürlerde kullanılır?

Nazar boncuğu, Orta Doğu, Akdeniz, Balkanlar ve Güney Asya kültürlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Türkiye, Yunanistan, İtalya, İran, Mısır ve Hindistan gibi ülkelerde nazar boncuğu yaygın olarak kullanılmaktadır.

Nazar boncuğu başka amaçlar için de kullanılabilir mi?

Evet, nazar boncuğu bazı kültürlerde sadece nazarın etkilerinden korunmak için değil, aynı zamanda şans getireceği ve kötü ruhları uzaklaştıracağı inancıyla da kullanılır.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir