Özet
Gümüşhanevî, Nakşbendiyye-Hâlidiyye tarikatının bir şeyhidir. Bununla birlikte şeyhi Ahmed
el-Ervâdî’den aldığı ilim ve tasavvuf icazetin de bir çok başka tarikattan da irşad için icazeti
ve izni bulunmaktadır. Bu tarikatlardan biri de Şâzeliyye’dir. Ama bu noktada dikkat çeken
husus, onun kendisini “tarikaten Nakşi, meşreben Şâzelî” sayarak, bu iki tarikatı tasavvufi
hayatının ve perspektifinin merkezine yerleştirmesidir. Gümüşhanevî’nin eserlerinde Şâzelî
kaynaklarının izi sürüldüğü taktirde, dikkat çekici biçimde onun bu kaynakları yoğun olarak
kullandığı görülmektedir. Yine kimi meşhur olarak bilinegelen ama kimi de sınırlı bir meraklı
çevresince bilinebilecek olan bazı Şâzelî şeyhlerine ve müelliflerine eserlerinde yer vermiştir.
Bu atıflar bazen o kadar yoğunlaşmaktadır ki, sayfalar boyunca sadece Şeyh Şâzelî’den alıntı-
lara yer verebilmektedir. Bu atıflar ve alıntılardan hareketle Şâzeliyye tarikatının temel nite-
likleri, usûl ve adabının başlıca yönlerine dair bilgi alınabilmekte, böylece Gümüşhanevî’nin
kendisi de Şâzeliyye literatürü açısından bir kaynağa dönüşmektedir. Meselâ onun, çok geniş
bir dua ve hizb derlemesi olup, Şâzelî şeyhlerine ait hizb ve dualarla başlayarak, onlarca Şâ-
zelî dua, münacat ve hizbine yer veren Mecmûatü’l-ahzâb adlı eseri önemli bir Şâzelî kaynağı
niteliğindedir.
Gümüşhanevî, sık sık Şâzeliyye ile Nakşbendiyye arasında da benzerlikler ve yakınlıklar kur-
maktadır. Bu benzerliklere yakından bakılması, karşılaştırmalı tarikat çalışmaları açısından da
ilginç sayılabilir niteliktedir. Sonuç olarak Şâzeliyye tarikatı bu büyük Nakşî şeyhinin tasavvuf
anlayışını ve zevkini derinden etkilemiştir. Tebliğimiz bu ilişkinin boyutlarını gözler önüne
sermeyi amaçlamaktadır.
Giriş
Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî gerek yüz on altı halifesiyle1 ve gerekse kitapları, dersleri
ve kendisinden sonraki yüzyıl boyunca İstanbul merkezli bir etki sürekliliğiyle yüzyılın en
önemli Türk şeyhlerinden biridir. Gümüşhanevî’nin ilmi kişiliği özellikle ve öncelikle “hadis”
disiplininde temerküz etmekle birlikte2, “kelâm” üzerine verdiği eserler de dikkat çekicidir.
Ama bunlar yanında Gümüşhanevî’yi bir tasavvuf tarihçisi ve tasavvuf nazariyatçısı olarak
belirgin kılan eserler de ayrıca önemlidir. Bu son kalemdeki eserleri, denediği metod ve yak-
laşımlarla bu alanda yenilikler içermektedir. Gümüşhanevî, bu türden eserlerini, farklı bir çok
tarikattan icazetlere sahip olmanın zenginliği ve böylece kendisini bu kadar farklı tarikatın ve
geleneğin kaynaklarına açabilen ilgi genişliğiyle verebilmiştir.
Gümüşhanevî’nin asıl tarikatı, kendisiyle şöhret bulduğu, eserlerine hakim olan pers-
pektifi kendisinden temin ettiği Hâlidî Nakşbendîliğidir. Ona göre müridi tevhide ulaştıran en
*
Yrd. Doç. Dr., Yalova Üniversitesi.
1 Halifeleri hakkında bkz: Mustafa Fevzî, Hediyyetü’l-hâlidîn fî menâkıbı kutbu’l-ârifîn Mevlânâ Ahmed Ziyaüddin b. Mustafâ
el-Kümüşhânevî, İstanbul (?) , s. 88 vd.
2 Bu konuyla ilgili olarak bkz. Aydoğdu, Rukiye, Yy. Osmanlı Toplumunda Tasavvuf-Hadis İlişkisi Ahmed Ziyâeddîn Gümüş-
hanevî Özelinde-, yayınlanmamış yl. tezi, Ankara Üniversitesi S.B.E., Ankara ; Aydınlı, Abdullah, “Bir Hadisçi Olarak
Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî”, Ahmed Ziyauddin Gümüşhanevî Sempozyum Bildirileri, Haz.: Necdet Yılmaz, Seha Yay.,
İstanbul, , s.
“Tarikaten Nakşî, Meşreben Şâzelî” Ahmed Ziyaüddîn Gümüşhanevî
kısa, en kolay, en sağlam yol Nakşbendiyye’dir.3 Esasta “letaif” merkezli bir tarikat usûlünü
benimsemiş olması4, hafî zikre çağırması5, rabıtayı telkin etmesi6, teveccüh7, nefy-i isbât zik-
ri8, hatm-i hâce9 gibi apaçık Hâlidî-Nakşbendî olan temrinleri talim etmesi, onun başka bü-
tün silsilelerden önce Hâlidî-Nakşbendî silsilesine bağlı olması sonucunu doğurmalıdır. Zaten
Gümüşhanevî’nin kendisi de tarikatının Nakşbendiyye olduğunu söylemiştir. Ama bununla
birlikte, Nakşbendiyye dışında kendisini açıkça ve “meşreben” ifadesiyle nispet ettiği tarikat
Şâzeliyye’dir
Onun Şâzeliyye ile irtibatı öncelikle, Şeyhi Ahmed b. Süleyman et-Trablusî el-Hüseynî
el-Ervâdî’den (ö. /) aldığı Şâzeliyye icazeti vesilesiyledir. Ervâdî, bir çok ilimde yetkin
bir alim olması11 yanında Ekberiyye, Rifâiyye, Düsûkiyye, Ahmediyye, Halvetiyye, Kâdiriyye,
Sühreverdiyye, Kübreviye, Çeştiyye, Hâlidiyye ve başka bazı tarikatlardan icazetli bir şeyhtir
Ervâdî, Şâzeliyye icazetini, aynı zamanda kendisinden hadis dersi aldığı13Allâme Şeyh Ömer
Feyzî eş-Şazelî en-Nakşbendî’den almıştır Gümüşhanevî de bu tarikatlardan icazetini yine
şeyhi Ervâdî’den almıştır
Gümüşhanevî’nin bu icazetinin gereği olarak müridlerine verdiği eğitimde Şâzeliyye usûl
ve erkanını kullanıp kullanmadığını, kullandıysa ne oranda ve hangi biçimlerde kullandığını
tespit etmek güç olmakla birlikte bazı tahminler ve tespitlerde bulunmak mümkündür. Câ-
miu’l-usûl ve Mecmûâtül-ahzâb adlı kitaplarında Şâzeliyye literatüründen önemli miktarda
alıntılar yapmıştır. Zaten bir hizb ve dua antolojisi olan Mecmûâtül-ahzâb’ın birinci cildinde,
geride hizbleri dışında eser bırakmamış olan16 Şeyh Şâzelî’nin ahzabını toplaması yanında,
Câmiu’l-usûl’ünde de Şâzelî büyüklerine sıkça atıfta bulunmuştur. Bunların yanında, Trabzonlu
Hafız Esad Efendi’ye (ö) de Şâzeliyye usûlü üzre icazeti verdiği rivayet edilmekle birlikte
kanaatimizce bu rivayet doğru değildir
3 Ahmed [Ziyaüddin Gümüşhanevî] en-Nakşbendî el-Hâlidî, Câmiu’l-usûl fi’l-evliyâ et-Turuku’s-sûfiyye, tahk.: Edîb Nasrullah,
Müessesetü’l-intişâri’l-arabî, Beyrût , II/23,
4 Gümüşhanevî, age., II/;age., I/62 vdd.
5 Mesela bkz. age., II/ vd.
6 Mesela bkz. age., I/ ve II/
7 Mesela bkz age., II/
8 Age., I/64 vd.
9 Mesela bkz age., II/
10 Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Levâmiu’l-ukûl min şerhi râmûzi’l-ehâdîs, Mektebetü’s-sanayî’, İstanbul, h. ,
I/ Bir Nakşbendi şeyhi olan Gümüşhanevî’nin, Şâzelî meşrebliği üzerine bilebildiğimiz kadarıyla ilk eğilen, Gümüşhanevî’yi
ve mektebini ele aldığı çalışmasında bu konuya müstakil bir yer açan Prof. Dr. İrfan Gündüz olmuştur. Çalışmasının ilgili
bölümünde Şâzeliyye’nin ayırt edici özelikleri olarak ilim, zühd, melâmet ve dünyadan yüz çevirme anılmış, ardından bu
özelliklerle Gümüşhanevî’nin yöntem ve anlayışı arasında irtibatlar kurulmuştur. Bkz. Gündüz, İrfan, Gümüşhanevî Ahmed
Ziyâüddin (ks) Hayatı- Eserleri- Tarîkat Anlayışı ve Hâlidiyye, Seha Neşriyat, İstanbul , s. 45 vd
11 Gümüşhanevî onun için “zamanının en alimiydi” der. seafoodplus.info, II/ “Trablus Müftüsü” lakabıyla şöhret bulmuş olan Ervâ-
dî, fıkıh, tefsir, tasavvuf, hadis gibi temel dinî ilimler yanında mantık, meânî, astronomi, şiir alanında da yetkin bir alimdi. Bkz.
Muhammed Zâhid el-Kevserî, İrğâmü’l-merîd fî şerhi’n-nazmi’l-atîd li tevessüli’l-mürîd, Dâru’kütübi’l-ilmiyye, Beyrût ,
s. 91; Mustafa Fevzî,age., s. Ervâdî hakkında detaylı bilgi için bkz. Gündüz,age., s. 38 vd.
12 Ahmed b. Süleyman el-Ervâdî, el-Münteka’l-müfîd mine’l-akdi’l-ferîd fî uluvvi’l-esânîd, Dâru’kütübi’l-ilmiyye, Beyrût ,
s Bu neşir Muhammed Zâhid el-Kevserî’nin (ö. ) özet ve derlemesi esas alınarak yapılmıştır (age.., s. ). Bu
eser Ervâdî’nin ve onun, müridi Gümüşhanevî’yi izinli kıldığı ilim ve tarikat senedlerini içermektedir. Bu icazetnamenin bazı
farklılıklarla bir versiyonu için bkz. Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, İcâzetnâme, Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar/
13 el-Ervâdî, age., s.
14 el-Ervâdî, age., s.
15 Kevserî, age., s. Ayrıca Kevserî, özetleyip derleyerek aktardığı ve yukarıda bahsi geçen icazetin sonuna şu kaydı düşmüş-
tür: “(Bu icazetnamenin) aslının muhtevasını şeyhimiz, yılında vefat eden Şeyh Hasan b. Abdullah el-Kastamonî’den
rivayet etmekteyim. O da müelliften (Ervâdî’den) ve Ervâdî’nin tilmizi, Râmûzü’l-Ehâdîs sahibi, Ervâdî’nin icazetinden özetle-
diği kendi icazetinin muhtevasıyla onu mezun kılan Şeyh Ahmed Ziyaüddîn Gümüşhanevî’den rivayet etmiştir.” Bkz. el-Ervâdî,
age., s.
16 İbn Atâullah el-İskenderî, Letâifü’l-Minen fî menâkıbı’ş-şeyh Ebi’l-Abbâs el-Mursî ve şeyhihi’ş-Şâzelî Ebi’l-Hasan, thr. Halîl el-
Mansûr, Beyrut , s. 6.
17 Prof. Dr. İrfan Gündüz mezkur eserinde böyle bir rivayet aktarır ve bu rivayetin kaynağı olarak Ebül’ulâ Mardin’in Huzur
Ahmet Murat ÖZEL
“Tarikaten Nakşî, Meşreben Şâzelî” Ahmed Ziyaüddîn Gümüşhanevî
memize rağmen Gümüşhanevî’nin eserlerinde bu esere yapılmış bir atfa rastlayamadık. Son
olarak Gümüşhanevî “menâkıb” adıyla da bir kaynak zikreder. Bununla, genel anlamda Şâze-
liyye ricaliyle ilgili menkıbeler kastedilmiş olmalıdır. Çünkü hangi tarikat için hangi kaynaklara
başvurduğunu dile getirdiği eserin mukaddimesinde, Kâdiriyye, Rifâiyye, Dusûkiyye, Ekberiy-
ye, Mevleviyye, Kübreviyye, Halvetiyye, Celvetiyye, Bektâşiyye, Gazâliyye, Rûmiyye tarikatları
için de kaynaklar arasında “menâkıb”ı zikreder Bununla birlikte, zaman zaman kütüphane
kayıtlarında ve bazı kaynaklarda Menâkıbu Şehabeddîn olarak da anılan26 İbn Ataullah el-İs-
kenderî’ye ait olan Letâifü’l-minen fî menâkıbı’ş-Şeyh Ebi’l-Abbas el-Mursî ve şeyhihi’ş-Şâzelî
Ebi’l-Hasan27 isimli eserin de kastedilmiş olması uzak da olsa akla gelen bir ihtimaldir. Nitekim
Gümüşhanevî’nin bu esere muhtelif yerlerde atıflarda bulunduğu da görülmektedir.
Bunların yanında Gümüşhanevî’nin, Şâzeliyye literatüründen başka bir çok kaynağı da
bulunmaktadır. Bunlardan biri Şeyh Şâzelî hakkındaki ilk kaynaklar arasında yer alan Muham-
med ibnü’s-Sebbâğ el-Kâsım el-Himyerî’ye (ö. / veya /) ait olan Dürretü’l-es-
râr ve tuhfetü’l-ebrâr adlı eserdir. Gümüşhanevî, Şâzelî’nin hilyesinden bahsettiği bir yerde bu
eserden isim vererek alıntı yapar
İcâzetnâmesi’nden, İbn Atâullah el-İskenderî’nin “et-Tenvîr fî Iskâtı’t-tedbîr ve bütün te-
lifâtını” okuyup okutma icazetine sahip olduğunu anladığımız29 Gümüşhanevî, İskenderî’nin
bazı eserlerine ismen atıfta bulunur. Bunlardan özellikle Hikem’den alıntı yapar Hikem’in
sadece kendisi değil, şerhleri de onun ilgi alanına girmiştir. Zaten aynı İcâzetnâme’den, bu
şerhlerden biri olan, Muhammed b. İbrahim b. Abbâd er-Rundî’nin (ö. /) şöhretli şer-
hi Ğaysü’l-mevâhibi’l-aliyye fî şerhi’l-hikemi’l-atâiyye’yi okuduğunu ve okuttuğunu anlamak-
tayız Hikem’de geçen, “Allah karşısında huzur hâlinde olmaman sebebiyle zikri terk etme,
çünkü zikirden gafil olmak, zikir esnasında ondan gafil olmaktan daha kötüdür.”32 sözü bağla-
mında isim vermeden ve “el-Hikemü’l-atâiyye’nin şerhlerinden biri” diyerek bir şerhe atıfta
bulunur. Gümüşhanevî’nin kaynağı, mezkur hikmetin şerhinde, zikrin hakikatinin gafleti uzak-
laştırmak olduğu ve bunun da dille zikir ve kalple (cînân) zikir gibi mertebeleri bulunduğunu
ifade eder. Dille zikrin Kitab ve Sünnet’te delilleri bulunmaktadır. Kalple zikre ulaşabilmek için
dille zikre devam etmek gerekir. İkinci mertebe olan kalple zikir, Nakşbendiyye’de ilk adımda
uygulanıseafoodplus.info uygulama onlara hastır ve ancak onlardan öğrenilir Yine “el-Hikemü’l-atâiyye
şarihlerinin büyüklerinden biri”nden “Hazreti Hâce Bahâüddin en-Nakşbendî [ö/]
Ahmet Murat ÖZEL
kuddise sirruhu demiştir ki: Allah’a en yakın yol vucudun nefyi yoludur” iktibasını yapar
İskenderî’ye ismen yaptığı bir başka atıf, müridin keramete itibar etmemesi gerektiği-
ne dair bir öğüt içerir Yine Şâzelî yolunun her müridin meşrebi doğrultusunda sülûke izin
verdiği, müritlerin mesleklerini ve dünyalık işlerini bırakmadan eğitimi sürdürmelerini gerekli
kıldığına dair İskenderî’nin Letaifü’l-minen adlı eserine isim vererek atıfta bulunur
Gümüşhanevî’nin başvurduğu bir başka Şâzelî kaynağı, İbrahim (b. Mahmud) el-Mevâhi-
bî eş-Şâzelî’nin (öl. /)37 Kitâbü’t-tefrîd bi zabti kavâidi’t-tevhîd38 adlı eseridir. Bu esere,
zikir esnasında oturma adabıyla ilgili olarak atıfta bulunur
Yine Gümüşhanevî, eserlerine dair okuma-okutma icazeti olduğunu belirttiği40 Şâzelî me-
şayıhından Abdülvehhab b. Ahmed eş-Şa’rânî’nin (ö/)41, et-Tabakât42 ile (Kitâbu’l-)
Mîzân43 adlı eserine genel olarak tarikatlar ve veliler hakkında bilgi edinmek için başvurulabi-
lecek eserler bağlamında44, el-Medâric45 adlı eserine intisabın gerekliliği ve bir silsileye ait ol-
manın lüzumu bağlamında46 ve yine aynı müellifin el-Envâru’l-kudsiyye47 adlı eserine de başka
bir yerde aşağı yukarı aynı bağlamda atıfta bulunur Şarani’nin el-Cevâhir49 eserine zikrin
işlevi bağlamında atıfta bulunurken50, el-Ecvibetü’l-merzıyye51 eserine İzz b. Abdüsselam’ın,
fakihler için tasavvufun gerekliliğine dair sözleri bağlamında atıfta bulunur
Gümüşhanevî’nin eserlerinde ayrıca, “Şâzeliyye kitaplarında (geçer)” kaydıyla yaptığı atıf-
lar da bulunmaktadır. Bunlardan biri zikrin havâtır üzerindeki etkisi üzerinedir: “Mürid, Fâtiha
Suresi’ni 11 kez okur sonra, “Ya Rabbi, sen Allah’sın, bana ‘Lâ ilâhe illallah’ı bilmeyi kolaylaş-
tır.” der. Ardından sesini alçaltarak, bir hâtır kendisine baskın olana kadar zikreder. Sonra da
o havâtırı uzaklaştırmaya yetecek kadar sesini yükseltir. Hâlâ o havâtır uzaklaşmazsa sesini
yükselterek zikri sürdürür, daha önce geçtiği gibi istiğfar ve kıraata yönelir.”53 Yine “Şâzeliy-
ye kitaplarında (geçer)” ifadeleriyle yaptığı bir diğer atıfta da şeyhin vazifesine açıklık getiril-
mektedir Aynı ifadelerle yaptığı bir başka atıf ise zikirle ilgili adaba dairdir. Bu hususta, beşi
“Tarikaten Nakşî, Meşreben Şâzelî” Ahmed Ziyaüddîn Gümüşhanevî
zikirden önce, on ikisi zikir sırasında ve üçü de zikirden sonra olmak üzere yirmi adab sayar
Gümüşhanevî’nin isim vererek atıfta bulunmuş olmamakla birlikte, yararlandığını tahmin
ettiğimiz ve örtülü göndermeler içeren bazı bölümler de bulunmaktadır: Mesela sûfiyyenin
yolu olan ruhun tasfiyesi ile elde edilen hakka’l-yakîn türündeki marifetin karşısında konum-
landırdığı ve “mahsûsât ile perdelenmiş” olarak nitelediği “istidlâlî marifet” hakkındaki görüş-
leri, İskenderî’nin ve Şâzelî’nin konuyla ilgili görüşleriyle uyum içindedir
Yine seyrü sülûk usûlüyle alakalı cari olan iki yoldan bahsettiği bir bölüm vardır: Buna
göre, bu iki yoldan ilki, Hakk’ın daha ilk adımda görülmesi ve buna mebni olarak amele de-
vam edilmesidir. Gümüşhanevî bu yolun Şâzeliyye ve Nakşbendiyye tarikatlarına ait olduğunu
söyler. İkinci yol ise evvelemirde nefsin görüldüğü ve Hakk’ı onun üzerinden tanıyıp, bu bakışa
uygun olarak amel etme yoludur. Bu yol da Gazâlî ve Sühreverdî’nin yoludur. İlk yolun ehli,
“Allah’ı görüyormuş gibi ibadet etme”yi salık verir, ikinci yolun ehli ise “Sen onu görmesen de o
seni görmektedir.” ilkesini Gümüşhanevî’nin bu tespitlerinin kaynağı İskenderî’dir. İskenderî
de aynı bahiste şöyle demektedir: İki yol vardır, birinde Hakk’ın rü’yeti başta, ilk adımdadır,
Allah’a doğru götüren amel ardından gelir. Bu Şâzelî yoludur. Diğeri de önce nefsi görmek ve
sonra Hakk’ı rü’yet, buna dair ameller yapmak. Bu da Gazâlî ve diğerlerinin yoludur Elbette,
İskenderî’nin tespitinde Nakşbendiyye’ye herhangi bir atfa rastlamayız.
Şâzelî çevrelerini aşan bir etkiye sahip eserler olduklarını bilmekle birlikte, Gümüşha-
nevî’nin vaazlarında, bir Şâzelî şeyhi olan ve Şâzeliyye’nin Cezûliyye kolunun müessisi olan
Ebû Abdullah Muhammed b. Süleyman el-Cezûlî’nin (ö. /)59 meşhur salavât tertibi
Delâilü’l-hayrât’ını konu edindiğini ve yine bir Şâzeliyye müntesibi olan60 Muhammed b. Saîd
el-Bûsirî’nin (ö. / [?])Kasîde-i Bürde’sini de zaman zaman şerh ettiğini ekleyelim
Eserlerinde Şâzelî’ye ve Şâzelî Büyüklerine Atıflar
Gümüşhanevî’nin eserlerinde, Şâzelî’nin nesebini, tam adını, fiziksel özelliklerini, silsilesi-
ni saydığı bölümler62 dışında, sayılamayacak kadar çok yerde Şâzelî’ye atıflara, ondan yapılmış
iktibaslara rastlanır. Bu atıflar çoktur ama dahası Gümüşhanevî’nin, ne Şâzelî’nin ismini ne de
herhangi bir kaynağı anarak verdiği bazı bilgilerin kaynağı Şâzelî veya bir Şâzelî kaynağı da çı-
kabilmektedir Dolayısıyla Gümüşhanevî’nin eserlerinde Şâzelî kaynakları görünenden daha
fazla yer tutmaktadır.
Ayrıca Şâzelî’ye özel bir bakış atfeden ve Şâzelî’nin manevi dünyasının başka bazı velilerle
mukayese ile tebellür ettiği kimi bölümler de bulunur. Bunlardan birinde Gümüşhanevî, “her
bir velinin bir hususiyeti ve himmeti vardır” diyerek, Bahâeddin Nakşbend, Abdülkadîr Gey-
lânî (ö/), Ahmed er-Rifâî (ö/) vb bir çok zevatın, manevi niteliklerini saydığı
bir bağlamda, Şâzelî’nin ayırt edici manevi vasfı olarak “ilim” ve “varidat”ı zikreder: “Ve Ali
55 Gümüşhanevî,age., II/93 vdd. Burada isim verilmeden atıfta bulunulan kaynak: İbn Iyyâd,age., s. vd.
56 Gümüşhanevî,age., II/ Krş. Özel, Ahmet Murat, İbn Atâullah el-İskenderî’nin Tasavvuf Felsefesi, yayınlanmamış doktora
tezi, Selçuk Üniv. S.B.E., Konya , s. vdd.
57 Gümüşhanevî,age., II/
58 İbn Atâullah el-iskenderî, Letâifü’l-Minen, s. ; İbn Iyyâd,age., s. Ayrıca krş.: “Tasavvufun aslı ihsan makamıdır ve bu
da ikiye ayrılır: Biri diğerinin alternatifidir (bedel). Bu iki yol, “(İhsan) Allah’a onu görüyormuş gibi ibadet etmendir. Sen onu
göremesen de o seni görmektedir.” (hadisinde aktarıldığı gibidir). Bunlardan ilki (onu görüyormuş gibi ibadet etmek) ariflerin
makamıdır, ikincisi, bunun dışındaki makamlardır. Bunlardan ilki Şâzeliyye’nin ve onu izleyenlerin yoludur. İkincisi ise Gazâlî
ve onu izleyenlerin yoludur. Bunlardan ilki daha kısadır (ekrab).” Ahmed (Zerrûk) b. Ahmed el-Burnusî el-Mağribî, Kavâi-
dü’t-tasavvuf, haz.: Mahmud Beyrûtî, Dımeşk , s.
59 Uludağ, Süleyman, “Cezûlî, Muhammed b. Süleyman”, DİA, 7/
60 Kaya, Mahmut, “Bûsirî, Muhammed b. Saîd”, DİA, 6/
61 Mustafa Fevzî, Hediyyetü’l-hâlidîn, s
62 Msl. Bkz. Gümüşhanevî,age., II/39, 44 vd; seafoodplus.info, Mecmûatü’l-ahzâb, I/
63 Söz gelimi Gümüşhanevî’nin, herhangi bir kaynak göstermeden, “evliya ve büyüklerle oturup kalkmanın adabı”na dair sıra-
ladığı dört madde (Câmiu’l-esrâr, I/) birkaç kelimelik farklılıkla Şâzelî’ye aittir. Bkz. İbnü’s-Sabbâğ, Dürretü’l- esrâr, s.
Ahmet Murat ÖZEL
“Tarikaten Nakşî, Meşreben Şâzelî” Ahmed Ziyaüddîn Gümüşhanevî
Ahmet Murat ÖZEL
kapsamında sayılabilir
Şâzeliyye tarikatı, farklı bir üslubu (üslûbu’l-acîb), ilginç bir yöntemi (menhecü’l-ğarîb)
olan bir tarikattır. İlim, amel, hâl, makam, himmet ve sözü birleştiren bir tarikattır. Şâzeliyye,
cezbeyi, mücahedeyi, inayeti kapsaması yanında, edeb, kurb, teslîm ve riayeyi de ihtiva eder.
Zahirî ve bâtınî ameller, hidayet, sırlar, keramet ve kurb ile desteklenmiş, ilim talebi, çokça zikr
ve huzurda bulunma ilkeleri üzerine bina edilmiştir. 88
Şâzeliyye’de yoğun mücahede yoktur. Çünkü nefste bulunan asli nur, ilim nuruyla, tari-
katlarının desteğiyle, yakinlerinin kuvvetiyle, irfanlarının, fetihlerinin ve nurlarının çokluğuyla,
kalplerinin kavrayış gücüyle güçlenir ve çoğalır
Şâzeliyye müntesiplerinin çoğu çeşitli meslek ve işlerle meşguldürler ve zahiren de ava-
mın giyindiği gibi giyinirler. Onlardan kimi, herhangi biri gibi görünür ama inziva, halvet, tecelli
ve müşahade ehli tarafından çok kıymetli bulunan hakikatler onlara ilham edilmekte, hikmet-
lerle konuşmakta olabilir
Şâzeliyye’ye göre, dünyalık nimetler sufiyi mutlak olarak Allah’tan uzaklaştırmaz, zengin-
lik sufiyane bir hayata mani değildir. Dahası, lezzetli yemek, soğuk su vb nimetleri tattıktan
sonra şükreden kimse bütün azalarıyla şükreder
Gümüşhanevî’nin şeyhin vazifesine ve konumuna dair olarak, “Şâzeliyye kitaplarında ge-
çer” diyerek aktardığı ifadelere göre, şeyh sadece şunları şart koşar: Günahların terki, farzla-
rın yerine getirilmesi, mendublardan kolaya gelenlerin yapılması, mümkün olduğunca celâle-i
şerîfenin (Allah ism-i şerifinin92) zikri ki bu zikir günde bin kezdir; bunun yanında yüz kez is-
tiğfar, yapılabildiği kadar ya da en az yüz kez salâvat zikri yapmak. Şeyh müridi salâvata teşvik
eder ve ayrıca geceleyin iki rekat namazı da öğütler
Yine, “Şâzeliyye kitaplarında geçer” diyerek aktardığı ifadelere göre zikrin öncesinde, es-
nasında ve sonrasında olmak üzere toplam yirmi edebi vardır
İbrahim el-Mevâhibî eş-Şâzelî’den, zikir esnasında nasıl oturulacağı, ellerin ve gözlerin
durumu, zikrin hangi yönler dikkate alınarak yapılacağı ve bu âdâbın bâtınî veçheleriyle ilgili
dört maddelik bir kurallar manzumesi aktarır
Yine zikir adabı bağlamında şunları aktarır: Zikre başlamadan önce abdest vb hazırlık-
lardan sonra, ilk rekâtta Kâfirûn, ikinci rekâtta İhlâs ve Muâvezeteyn Sûreleri olmak üzere iki
rekat namaz kılınması gerektiği; namazdan sonra otururken Nakşîlerde 5, 15 ya da 25 kez;
Şâzelîlerde 70 ve diğer tarikatlarda kez olmak üzere istiğfar edilmesi ve sonra da dua edil-
mesi gerektiğini ifade eder. Bundan sonra Şâzelîlerdeki adabın şöyle sürdüğün belirtir: (Mü-
rid) “Yarabbi, sen Allah’sın! Benim için ‘La ilahe illallah’ı bilmeyi kolaylaştır.” dedikten sonra,
Fâtiha ve üç kez İhlâs Sûresi okur, sevabı silsilenin tamamına bağışlar
“Tarikaten Nakşî, Meşreben Şâzelî” Ahmed Ziyaüddîn Gümüşhanevî
Ahmet Murat ÖZEL
aynı hizbin âdâbı, yararları ve havassı üzerine bir metin; Şâzelî’nin tercüme-i hâli olarak su-
nulan ve nesebi, hayatının önemli bir kaç dönüm noktasına işaret eden kısa bir metin Bun-
lar dışında Salât-ı Meşîşiyye üzerine İsmail Hakkı Bursevî (ö. /) tarafından yazılmış
bir şerh de aynı eserde yer almaktadır. Yeri geldiği için, bunlar dışında Gümüşhanevî’nin,
yine bir Şâzelî şeyhi olan Cezûlî’nin salâvat tertibi olan Delâil-i Hayrât’ını da sohbetlerine konu
ederek ilgi alanı içine aldığını bir daha hatırlatalım
Görüldüğü gibi Gümüşhanevî, Şâzelî meşayıhından bir çok önemli ismin tertib ve devam
ettiği hizbi, ezkarı, münâcâtı bir araya toplamıştır. İlaveten, bu hizblerin şerh, okuma usûlü,
havassı vb metinleri de aynı kitaba dahil ederek, Mecmûa’sını Şâzeliyye literatürü, özellikle de
tarikatın “ahzab kültürü” açısından bir kaynağa dönüştürmeyi bilmiştir.
Eserlerinde Şâzeliyye-Nakşbendiyye İlişkisi
Gümüşhanevî, tarikat âdâb ve usûlü hakkında bilgi vermek söz konusu olduğunda çoğu
kez Nakşbendiyye ile Şâzeliyye’yi mukayese etmiş, bir çok kere bu ikisinin ortak noktalarına
dikkat çekmiştir.
Daha önce bir vesileyle değinmiştik: Gümüşhanevî’nin, seyrü sülûk usûlüyle ilgili cari iki
yoldan bahsettiği bir bölüm vardır: Buna göre, bu ilk yoldan ilki, Hakk’ın daha ilk adımda gö-
rülmesi ve buna mebni olarak amele devam edilmesidir. Gümüşhanevî bu yolun Şâzeliyye ve
Nakşbendiyye tarikatlarına ait olduğunu söyler. İkinci yol ise nefsin görüldüğü ve Hakk’ın onun
üzerinden tanınıp, bu bakışa uygun olarak amel etme yoludur. Bu yol da Gazâlî ve Sührever-
dî’nin yoludur. İlk yolun ehli, “Allah’ı görüyormuş gibi ibadet etme”yi salık verir, ikinci yolun
ehli ise “Sen onu görmesen de o seni görmektedir.” ilkesini
Benzer ifadeler, bu kez Ebu’l-Abbas (el-Mursî?)’den aktarılarak başka yerde de geçer:
Acemlerin (el-‘Acem -Horasan vb Doğu tasavvuf ekolü?-) yollarını tecrid üzere kurmaları sebe-
biyle hakikate son raddede ulaşmaları, buna mukabil Batı (Kuzey Afrika/ Endülüs?) ekolünün
(el-Meğâribe) tarikatlarını daha ilk adımda Hakk’ı görmeye ve onda fani olmaya bina etmeleri
sebebiyle, bu ilk adımdan itibaren ikrama mazhar olduklarını söyler. Şâzeliyye ve Nakşbendiy-
ye bu yol/yöntem üzredir, der Burada dikkat çekici olan, tarikatların coğrafi yurtlarının esas
alınmış gibi göründüğü bir değerlendirmede, Nakşbendiyye’nin coğrafi vatanının Doğu İslam
Dünyası olmasına rağmen, “Meğâribe”den olan Şâzeliyye ile aynı ekolden sayılmasıdır.
Bu yaklaşım bize “nefsani” ve “ruhani” tarikat ayrımını hatırlatmaktadır. Nefsanî tarikat-
larda nefs yedi perdeli ve böylece yedi tavır (etvâr-ı seb’a) içinde telakki edilir. Nefsin bu ta-
vırlarından her biri bir ilâhî isimle terbiye edilir. Müridin virdindeki şeyh tarafından yapılan
değişiklikler bu tavırlar ile belirlenir Nefsanî tarikatların mukabili olan ruhanî tarikatlarda
ise ruhanî latifeler olan kalp, ruh, sır, hafî, ahfâ gibi adlarla anılan melekelerin arındırılması ve
güçlendirilmesi esastır. Nakşbendiyye ruhanî bir tarikattır Gümüşhanevî, nefsanî tarikatla-
rın usûlüne atıfla tarikatın yedi aşaması (akabât) olduğunu ve salikin ancak nefsin (emmâre,
levvâme vb) yedi sıfatını aşarak makamlara ulaşabileceğini, bunun da ancak her bir aşama için
tespit edilmiş yedi farklı zikirle mümkün olacağını söyler. Bu özetin sonunda, bu yöntem, me-
ratib ve zikirlerin Nakşbendiyye ve Şâzeliyye dışındaki bütün tarikatlar için geçerli olduğunu
“Tarikaten Nakşî, Meşreben Şâzelî” Ahmed Ziyaüddîn Gümüşhanevî
söyler. Bu iki tarikatta ise usûl, Allah’ın kalp ve letaifle zikredilmesi, “Lâilâhe illallâh” zikri ve
yine teveccühü, murakabeyi, riyazeti, halveti artırmaktan ibarettir
Gümüşhanevî’nin, İskenderî’nin Letaifü’l-minen adlı eserinden naklettiğini söylediği ama
aslında o esere ait olmayan bir başka alıntıya göre, “Şâzelî” ve “Nakşi” yolları (tarîku’ş-şâzelî
ve’n-nakşî) birlikte, Allah’ta cem olma, farktan uzaklık, halvet ve zikre devamlılık ilkeleri üzere
bina edilmiştir. Bu tarikatlarda her bir mürid için uygun bir yol vardır. Bu yollar müntesiplerine,
muhabbette cem olmayı emreder, yanısıra mesleğini bırakmayı emretmez ve onlara bulun-
dukları hâl üzreyken tarikatı öğretir. Bu yollar sırrı ifşa etmeyi çirkin görür Gümüşhanevî,
Ebu’l-Hasan eş-Şâzelî’ye de, kendi tarikatının Nakşbendiyye’nin aynısı olduğunu söyletir
Şâzeliyye’nin, dünyalık bazı güzel nimetlerin aslında sûfileri zikirden ve sûfiyane bir ha-
yattan alıkoyamayacağı, zenginlik ile sûfiyane bir hayatın çelişmediği şeklindeki bakış açısına
daha önce işaret etmiştik. Gümüşhanevî, Şâzelî’nin müridlerine, “En güzel yemeklerden yiyin,
en lezzetli içeceklerden için, en rahat yataklarda yatın, en yumuşak giysileri giyin ve bunun
yanında Rabbinizi zikri artırın. Hanginiz böyle yapar ve sonra da hamdederse, böyle yapma-
yanın aksine her bir azası bu şükre katılır.” ifadelerini aktararak buna dikkat çeker. Ve aslında
zenginliğin sûfiyi zikrullahtan alıkoymayacağı şeklindeki bakışta Şâzeliyye, Nakşbendiyye ve
Kübreviyye’nin ortak olduğunu söyler
İntisabla ilgili bilgi verdiği bir bölümde de, özellikle Şâzeliyye ve Nakşbendiyye’ye göre
intisabın (sadece nispet ve teberrük amacıyla beyat etmek değil) fena, beka ve tevhid yolunda
eğitim almak anlamına geldiğini belirtir Bunlar dışında bir ortak nokta olarak, Gümüşha-
nevî’ye göre, Nakşbendiyye ve Şâzeliyye yollarının her ikisi de sohbeti temel almaktadır
Bu kıyaslamalar ve benzerlik arayışları bir kaç nokta etrafında yoğunlaşmış görünmekte-
dir. Buna göre her iki tarikat da,
Yoğun ve zorlu bir mücahede temelli bir yol yerine, kolay, kestirme ve daha ilk adımdan
itibaren manevi ikramlarla karşılaştıran bir yol izler;
Bu yönleriyle nefsanî değil, ruhanî tarikatlardandır;
Müntesiplerinden toplum içinde meslek sahibi olarak yaşamayı ister, toplumdan soyut-
lanmayı değil;
Dünya nimetlerinden kaçınmayı değil, bu nimetlerden şükürle yararlanmayı öne çıkarır;
Sekre değil, sahva önem verir;
İntisabı, bağlayıcı ve manevi eğitimin esaslarından biri sayar;
Sohbeti esas alır.
Gümüşhanevî, age., II/ Doğrusu, bu tespit ilginçtir: Bu iki tarikatla ilgili diğer hususlardaki benzerlik kabul edilebilir olsa
da, letaifin zikri ve eğitilmesi Nakşbendiliğe özgü bir yol olarak bilinegelmiştir. Nitekim bir başka Hâlidî şeyhi olan Muham-
med Es’ad Erbilî’nin (ö/) bu konudaki değerlendirmesi farklıdır: O da tarikatları, “tarîkat-ı sıddîkiyye” ve “tarî-
kat-ı aleviyye” olarak ikiye ayırır. İlki, hafî zikri benimsemiş ve önce letâifte zikir ile kalbi tasfiyeyi gerçekleştiren, sonrasında
Kur’an-ı Kerim kıraati ve tehlil zikri vb zikre yönelen (ruhanî bir tarikat olan) Nakşbendiyye iken, ikincisi esmâ-i seb’a olarak bi-
linen zikir yoluyla nefsi tezkiye yolunda bir dereceye kadar ilerledikten sonra kalbî zikir ile emrolunup, kalbin tasfiyesini yolun
sonunda gerçekleştiren, cehrî zikri benimsemiş diğer (nefsanî) tarikatlardır. Bkz. er-Risâletü’l- es’adiyye fi’t-tarîkati’l-aliyye,
Derseâdet Matbaası, (İstanbul) h, s Buna göre Şâzeliyye, hem silsile olarak Hz. Ali’ye ulaşan bir “tarîkat-ı aleviyye”
olmakla, hem de cehrî zikri esas almakla aslında Nakşbendiyye’den ayrılırken, esma-i seb’a zikrini telkin etmemekle de onun-
la benzeşir. Dolayısıyla yöntemi, anılan tasniflere bire bir uyacak türden tek tip bir yöntemi değil, bir terkibi hatırlatmaktadır.
Gümüşhanevî, age., II/
Gümüşhanevî, age., II/
Gümüşhanevî, age., II/
Gümüşhanevî, age., I/
Gümüşhanevî, age., I/
Ahmet Murat ÖZEL
“Tarikaten Nakşî, Meşreben Şâzelî” Ahmed Ziyaüddîn Gümüşhanevî
leriyle ilgili icazete sahiptir Bu durumun Şâzeliyye ile ilgisine gelecek olursak; İbn Arabî’nin
tevhid/vahdet görüşünün son tahlilde Şâzelî tarafından da paylaşılmış olması, buna mukabil
onun Şeyh-i Ekber’in girift ve atak görüşlerini bilinçli olarak tekrar etmemesi, vahdet-i vucûda
terim olarak yer vermemesi ve vahdet-i vücudu batınî bir tecrübe olarak telakki etmesi,
Şeyh-i Ekber’e önem veren ama aynı zamanda ihtiyatlı bir Nakşî şeyhi olan Gümüşhanevî’ye
cazip gelmiş de olabilir.
Dolayısıyla, Gümüşhanevî son tahlilde, usûl ve yöntem açısından Şâzeliyye’den farklı bazı
uygulamalara sahip olan Nakşbendiyye’ye ait bir şeyh olsa da, Şâzeliyye’den, teorik anlam-
da yoğun olarak etkilenmiş ve yararlanmıştır.
Ahmet Murat ÖZEL
Kaynakça
Aksarâî, İbrahim b. Mahmud el-Mevâhibî el-, İhkâmü’l-hikem fî şerhi’l-hikem, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye,
Beyrût
Aydınlı, Abdullah, “Bir Hadisçi Olarak Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî”, Ahmed Ziyauddin Gümüşha-
nevî Sempozyum Bildirileri, haz. Necdet Yılmaz, Seha Yay., İstanbul, , s.
Aydoğdu, Rukiye, Yy. Osmanlı Toplumunda Tasavvuf-Hadis İlişkisi Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhanevî
Özelinde-, yayınlanmamış yl. tezi, Ankara Üniversitesi S.B.E., Ankara
Dernîka, Muhammed Ahmed, et-Tarîkatü’ş-şâzeliyye ve a’lâmühâ, el-Müessesetü’l-câmiiyyeti li’d-
dirâsâti ve’n-neşri ve’t-tevzî’, Beyrût
Erbilî, Muhammed Es’ad, er-Risâletü’l- es’adiyye fi’t-tarîkati’l-aliyye, Derseâdet Matbaası, (İstanbul)
h
Ervâdî, Ahmed b. Süleyman, el-Münteka’l-müfîd mine’l-akdi’l-ferîd fî uluvvi’l-esânîd, Dâru’kütübi’l-il-
miyye, Beyrût
Fevzî, Mustafa, Hediyyetü’l-hâlidîn fî menâkıbı kutbu’l-ârifîn Mevlânâ Ahmed Ziyaüddin b. Mustafâ
el-Kümüşhânevî, İstanbul (?)
Celyend, Muhammed el-, “Derkâviyye”, DİA, IX/
Geoffroy, Eric, Le Soufisme en Egypte et en Syrie Sous les Derniers Mamelouks et les Premiers Otto-
mans, Institut Français de Damas, Damas
Gümüşhanevî, Ahmed Ziyaüddin, Câmiu’l-usûl fi’l-evliyâ et-Turuku’s-sûfiyye, I-III, thk. Edîb Nasrullah,
Müessesetü’l-intişâri’l-arabî, Beyrût
_______, İcâzetnâme, Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar/
_______, Levâmiu’l-ukûl min şerhi râmûzi’-ehâdîs, I-IV, Mektebetü’s-sanayî’, İstanbul, h.
_______, Mecmûatü’l-ahzâb, I-III c., h. , İstanbul.
Gündüz, İrfan, Gümüşhanevî Ahmed Ziyâüddin (ks) Hayatı- Eserleri- Tarîkat Anlayışı ve Hâlidiyye, Seha
Neşriyat, İstanbul
Güven, Mustafa Salim, Ebu’l-Hasan Şâzilî ve Şâziliyye, yayınlanmamış doktora tezi, Marmara Üniv. S.
B.E., İstanbul
Haşîm, Ali Fehmî, Ahmed Zerrûk ve’z-Zerrûkiyye, el-Münşeetü’ş-şa’biyye li’n-neşri ve’t-tevzî’i ve’l-i’lân,
Libya (?)
İbn Iyyâd, Muhammed b. İbrahim (aslında Ahmed b. Muhammed olmalı), el-Mefâhiru’l-aliyye fi’l-meâ-
siri’ş-şâzeliyye, thk. Ahmed el-Mezîdî el-Hüseynî, Dâru’l-kalemi’l-arabî, Haleb
İbn Muğayzîl, Ebu’l-Fazl Abdülkadir b. Hüseyin b. Ali, el-Kevâkibü’z-zâhire fî ictimâi’l-evliyâi yakazaten
bi seyyidi’d-dünyâ ve’l-âhire, thk. Muhammed Seyyid Sultân, Ali Abdülhamîd Îsâ, Dâru cevâmiu’l-kelim,
Kahire
İbnü’s-Sabbâğ, (Muhammed b. Ebi’l-Kâsım) eş-Şeyh el-Himyerî, Dürretü’l-esrâr ve tuhfetü’l-ebrâr,
el-Mektebetü’l-Ezheriyye li’t-türâs yayınevi, Kahire
İnal, İbnülemin Mahmud Kemal, Son Hattatlar, 2. b., M.E.B. Devlet Kitapları, İstanbul
İskenderî, İbn Atâullah, Letâifü’l-Minen fî menâkıbı’ş-şeyh Ebi’l-Abbâs el- Mursî ve şeyhihi’ş-Şâzelî
Ebi’l-Hasan, thr. Halîl el-Mansûr, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, Beyrut
_______, et-Tenvîr fî iskâtı’t-tedbîr, thr. Halîl el-Mansûr, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, Beyrut
Kara, Mustafa, “Şâziliyye Tarîkatının Esasları”, Yönelişler, sayı: 21, İstanbul , s.
Kaya, Mahmut, “Bûsirî, Muhammed b. Saîd”, DİA, 6/
“Tarikaten Nakşî, Meşreben Şâzelî” Ahmed Ziyaüddîn Gümüşhanevî
seafoodplus.info
Mecmûatül-Ahzâb - Şâzelî Dua kitabı 1
yüzyılın en değerli İslâm alimlerinden olan Ahmed Ziyauddin Gümüşhanevi hazretleri 28 yılda 4 kütüphanede 18 bin eser üzerinde çalışarak, İslam dünyası için çok önemli eserler hazırlamıştır. .Duaları konu alması sebebiyle, bu eser bir dua kılavuzu, dualar mecmuasıdır. Hastalıklara karşı şifa, rızkın bereketlenmesi, nazardan korunma gibi duaları da barındıran bu eserin içinde, hizbler dikkat ve itina ile düzeltilmiş ve her bir duanın ismi ayrı ayrı yazılmıştır. Mesela: Hizb-i Bahr, yani Denizde Okunacak Hizb, Hizb-i Nasr: Yardım İçin Okunacak Hizb. Hizb-i Ekber, Hizb-i Bahiye, Kenz-i A'zam, Hizb-i Nevevi, Hizb-i Konevi, Hizb-i Ebissuud, Hizb-i Mevlana, Hizb-i Suhreverdi, Hizb-i Masfun, Hizb-i İbni Meşiş gibi. Bazıları tarikatta muteber olan kitaplardan mübarek duaları bu kitaba eklemiştir. Bazı duaları da büyük alimlerin evlatlarından isteyerek bu dualara eklemiş ve topyekün iki bin sahifeyi aşkın bir dua hazinesi hazırlamıştır.
yüzyılın en değerli İslâm alimlerinden olan Ahmed Ziyauddin Gümüşhanevi hazretleri 28 yılda 4 kütüphanede 18 bin eser üzerinde çalışarak, İslam dünyası için çok önemli eserler hazırlamıştır. .Duaları konu alması sebebiyle, bu eser bir dua kılavuzu, dualar mecmuasıdır. Hastalıklara karşı şifa, rızkın bereketlenmesi, nazardan korunma gibi duaları da barındıran bu eserin içinde, hizbler dikkat ve itina ile düzeltilmiş ve her bir duanın ismi ayrı ayrı yazılmıştır. Mesela: Hizb-i Bahr, yani Denizde Okunacak Hizb, Hizb-i Nasr: Yardım İçin Okunacak Hizb. Hizb-i Ekber, Hizb-i Bahiye, Kenz-i A'zam, Hizb-i Nevevi, Hizb-i Konevi, Hizb-i Ebissuud, Hizb-i Mevlana, Hizb-i Suhreverdi, Hizb-i Masfun, Hizb-i İbni Meşiş gibi. Bazıları tarikatta muteber olan kitaplardan mübarek duaları bu kitaba eklemiştir. Bazı duaları da büyük alimlerin evlatlarından isteyerek bu dualara eklemiş ve topyekün iki bin sahifeyi aşkın bir dua hazinesi hazırlamıştır.
Tek Çekim | ,00 | ,00 |
2 | 67,60 | ,20 |
3 | 45,93 | ,80 |
6 | 23,40 | ,40 |
9 | 15,89 | ,00 |
Tek Çekim | ,00 | ,00 |
2 | 67,60 | ,20 |
3 | 45,93 | ,80 |
6 | 23,40 | ,40 |
9 | 15,89 | ,00 |
Tek Çekim | ,00 | ,00 |
2 | 67,60 | ,20 |
3 | 45,93 | ,80 |
6 | 23,40 | ,40 |
9 | 15,89 | ,00 |
Tek Çekim | ,00 | ,00 |
2 | 67,60 | ,20 |
3 | 45,93 | ,80 |
6 | 23,40 | ,40 |
9 | 15,89 | ,00 |
Tek Çekim | ,00 | ,00 |
2 | 67,60 | ,20 |
3 | 45,93 | ,80 |
6 | 23,40 | ,40 |
9 | 15,89 | ,00 |
Tek Çekim | ,00 | ,00 |
2 | 67,60 | ,20 |
3 | 45,93 | ,80 |
6 | 23,40 | ,40 |
9 | 15,89 | ,00 |
Tek Çekim | ,00 | ,00 |
2 | - | - |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |
seafoodplus.info
Mecmûatül-Ahzâb - Şâzelî Dua kitabı 1
yüzyılın en değerli İslâm alimlerinden olan Ahmed Ziyauddin Gümüşhanevi hazretleri 28 yılda 4 kütüphanede 18 bin eser üzerinde çalışarak, İslam dünyası için çok önemli eserler hazırlamıştır. .Duaları konu alması sebebiyle, bu eser bir dua kılavuzu, dualar mecmuasıdır. Hastalıklara karşı şifa, rızkın bereketlenmesi, nazardan korunma gibi duaları da barındıran bu eserin içinde, hizbler dikkat ve itina ile düzeltilmiş ve her bir duanın ismi ayrı ayrı yazılmıştır. Mesela: Hizb-i Bahr, yani Denizde Okunacak Hizb, Hizb-i Nasr: Yardım İçin Okunacak Hizb. Hizb-i Ekber, Hizb-i Bahiye, Kenz-i A'zam, Hizb-i Nevevi, Hizb-i Konevi, Hizb-i Ebissuud, Hizb-i Mevlana, Hizb-i Suhreverdi, Hizb-i Masfun, Hizb-i İbni Meşiş gibi. Bazıları tarikatta muteber olan kitaplardan mübarek duaları bu kitaba eklemiştir. Bazı duaları da büyük alimlerin evlatlarından isteyerek bu dualara eklemiş ve topyekün iki bin sahifeyi aşkın bir dua hazinesi hazırlamıştır.
yüzyılın en değerli İslâm alimlerinden olan Ahmed Ziyauddin Gümüşhanevi hazretleri 28 yılda 4 kütüphanede 18 bin eser üzerinde çalışarak, İslam dünyası için çok önemli eserler hazırlamıştır. .Duaları konu alması sebebiyle, bu eser bir dua kılavuzu, dualar mecmuasıdır. Hastalıklara karşı şifa, rızkın bereketlenmesi, nazardan korunma gibi duaları da barındıran bu eserin içinde, hizbler dikkat ve itina ile düzeltilmiş ve her bir duanın ismi ayrı ayrı yazılmıştır. Mesela: Hizb-i Bahr, yani Denizde Okunacak Hizb, Hizb-i Nasr: Yardım İçin Okunacak Hizb. Hizb-i Ekber, Hizb-i Bahiye, Kenz-i A'zam, Hizb-i Nevevi, Hizb-i Konevi, Hizb-i Ebissuud, Hizb-i Mevlana, Hizb-i Suhreverdi, Hizb-i Masfun, Hizb-i İbni Meşiş gibi. Bazıları tarikatta muteber olan kitaplardan mübarek duaları bu kitaba eklemiştir. Bazı duaları da büyük alimlerin evlatlarından isteyerek bu dualara eklemiş ve topyekün iki bin sahifeyi aşkın bir dua hazinesi hazırlamıştır.
Tek Çekim | ,00 | ,00 |
2 | 67,60 | ,20 |
3 | 45,93 | ,80 |
6 | 23,40 | ,40 |
9 | 15,89 | ,00 |
Tek Çekim | ,00 | ,00 |
2 | 67,60 | ,20 |
3 | 45,93 | ,80 |
6 | 23,40 | ,40 |
9 | 15,89 | ,00 |
Tek Çekim | ,00 | ,00 |
2 | 67,60 | ,20 |
3 | 45,93 | ,80 |
6 | 23,40 | ,40 |
9 | 15,89 | ,00 |
Tek Çekim | ,00 | ,00 |
2 | 67,60 | ,20 |
3 | 45,93 | ,80 |
6 | 23,40 | ,40 |
9 | 15,89 | ,00 |
Tek Çekim | ,00 | ,00 |
2 | 67,60 | ,20 |
3 | 45,93 | ,80 |
6 | 23,40 | ,40 |
9 | 15,89 | ,00 |
Tek Çekim | ,00 | ,00 |
2 | 67,60 | ,20 |
3 | 45,93 | ,80 |
6 | 23,40 | ,40 |
9 | 15,89 | ,00 |
Tek Çekim | ,00 | ,00 |
2 | - | - |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |