Katledilen Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu dört kritik ismin bir araya gelmesine ilişkin olarak “Ankara’da yılında 7 TİP’li gencin katili Haluk Kırcı’yı televizyona çıkaran kuvvet neyse bunları bir araya getiren kuvvet de odur” dedi. Bu fotoğraf karesinin derin devlet yapılanmasının içinde farklı farklı yapıların olduğunun göstergesi olduğunu vurgulayan Mumcu, “Aslında birbirlerinden farklıymış gibi algılanan insanların ülke çıkarları adı altında ülkeye zarar veren bir yapılanma içerisinde olduklarını düşündürtüyor” diye konuştu.
Eski CHP milletvekili ve faili meçhul cinayetlerle yaşamdan koparılan aydınların davalarında avukatlık yapan hukukçu Şenal Sarıhan, Susurluk skandalının Türkiye Cumhuriyeti tarihi içerisinde en acı süreçlerden birini ifade ettiğini belirtti. Sarıhan, “Bu süreçte ismi geçen insanların bugün yeni baştan bir arada olmaları, umarım ki yeni acıların yaşanması konusunda yeni bir planlamanın, örgütlemenin başlangıcı olmasın. İçinde bulunduğumuz süreç ülkede insanların kamplaştırıldığı, hasım gibi gösterildiği bir süreçte bu insanların yeniden sahneye çıkmış olmaları hepimizin bu süreci özenle izlememiz ve buradan doğabilecek tehlikelere karşı hukuki önlemlerin alınması konusunda da talepkâr olmamız gerektiğini düşüyorum” dedi. Fotoğraf karesini görünce rahatsızlık hissettiğini aktaran Sarıhan özetle şunları söyledi: “Benim için o günlerin anıları çok canlı. O dönemde hukuki süreç bir yüzleşmeyle sonuçlanmadı. Çok ciddi acıları, yaşam ihlallerini ifade ediyor o süreç.”
Susurluk skandalının aydınlatılması için yılında TBMM’de kurulan Susurluk Komisyonu üyeliği yapan, eski CHP milletvekili Fikri Sağlar ise “Bu isimlerin bir araya gelmesine ilişkin bir şey söyleyemem. Eski anılarını paylaşıyor olabilirler. Ancak bu fotoğrafın paylaşıldığı gün Ankara Valiliği hakkımdaki koruma kararını kaldırdı. Bu bir tesadüf müdür bilemem ama Türkiye’de tesadüfler politikası vardır” diye konuştu.
Hasan Ocak, 21 Mart ’te gözaltına alındı. İşkenceyle öldürülmüş bedeni Beykoz ormanlarında bulunan kimsesizler mezarlığına gömülmüş olarak bulundu.
Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, “Adalet taleplerimiz 25 yıldır karşılık bulmadı, gözaltında kaybetmelerde sorumluluğu olanlar cezasızlıkla ödüllendirildi. 12 Eylül kayıplarımızın dosyalarında ve 90’lı yıllarda ki kaybedilmelerde Mehmet Ağar’ın, Kürt iş insanlarının katledilmesi ve kaybedilmesinde Korkut Eken’in, Engin Alan’ın sorumluluğu mahkeme tutanaklarına geçti” dedi.
Ocak, söz konusu fotoğrafa bakınca yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Dörtlü fotoğrafa bakınca Mehmet Ağar’ın mecliste milletvekili Ali Şeker’in abimle ilgili sorusuna, ‘Hasan Ocak’tan başka kayıp var mı?’ diye dalga geçişini, yılında Mehmet Ağar’ın kaldığı Yenipazar Cezaevi önünde yaptığımız basın açıklaması nedeniyle Korkut Eken’in kayıp yakınlarını tehdit edişini, Engin Alan’ın hazırladığı ölüm listelerini ve onların emriyle itirafçı Yıldırım Beğler’in anlatımlarıyla nasıl kaybedildiklerini öğrendiğimiz Halil Birlik ve Mehmet Bilgeç’i görüyorum. Bu fotoğraf beni öfkelendirmiyor, bu ilişkileri zaten biliyoruz.”
Abdülmecit Baskın yılında gözaltında işkence edilerek öldürüldü.
Babasının faillerinin bulunması için adalet arayan Eren Baskın, o fotoğraf karesini gördüğünde kalbinin paramparça olduğunu söyleyerek, “Birbirinden çirkin, karanlık isimlerin bir araya gelmesi insan hakları mücadelesi içinde olan insanların kalbini çok derinden kırabiliyor tıpkı biz kayıp çocuklarının kalbini paramparça ettiği gibi” dedi. Bu fotoğraf karesiyle topluma gözdağı verilemek istendiğini belirten Baskın, “Kendilerince hak hukuk tanımaz kimlikleri ile gözdağı veriyorlar. Biz buradayız bakın görün keyfimiz yerimizde diyorlar. Çocukları Yalıkavak’ın cennet koylarını talan eden ihalleleri alıyorlar ama unuttukları bir şey var! Her ne kadar korunup kollansalar da her ne kadar mahkemelerde beraat kararları ile ödüllendirseler de yetim bıraktıkları çocukların ve annelerin ahı ayakları her taşa değdiğinde akıllarına gelecek. Kendilerini aklanmış hissetselerde bizlerin kalbinde müebbet olarak mahkûmlar” diye konuştu.
Organize suç örgütü liderliğinden hüküm giymiş Alaattin Çakıcı’nın çok yakın arkadaşı Üzeyir Çakmaktaş’ın cuma günü Twitter hesabından paylaştığı bir fotoğraf, çok konuşuldu. Bodrum Yalıkavak Marina’da yan yana poz veren ‘derin dörtlü’ Mehmet Ağar, Korkut Eken, Alaattin Çakıcı ve Engin Alan, aynı karedeydi.
Çakmaktaş, ne zaman çekildiğiyle ilgili bir bilginin olmadığı fotoğrafın altına şunları yazmıştı: “Türk Devleti ilelebet var olsun diye her zorluk ve meşakkati göğüsleyen, zindan dahil bu uğurda en ağır bedelleri ödeyen kahramanlarımız: Alaattin Çakıcı, Mehmet Ağar, Engin Alan, Korkut Eken. Yalıkavak Marina.”
‘Yalıkavak Marina’ ifadesi geçmişken; bir iddiayı da hemen buraya iliştirelim. Bodrum Yalıkavak Marina’nın işletmesini Azeri işadamı Mübariz Mansimov Gurbanoğlu yapıyordu. Gurbanoğlu, bir süre önce terör örgütü üyeliği iddiasıyla tutuklanınca, Yalıkavak Marina’nın işletmesinin Mehmet Ağar’a geçtiği yönünde basında iddialar yer almıştı.
Peki, başta Susurluk olmak üzere devletin derinliklerindeki esrarengiz ilişkileri ve olayları hatırlatan fotoğraftakiler kimdi? Ortak yönleri nelerdi? İşte ‘derin dörtlü’ ile ilgili ilginç bilgiler.
KORKUT EKEN: SUSURLUK’TAN HAPİS YATTI
Ankara doğumlu Korkut Eken, ’te Kara Harp Okuluna girdi. ’teki Kıbrıs Harekâtına katıldı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Özel Harp Dairesi’nde çalıştı. Uzun süre Güneydoğu’da görev yaptı. ’de askerlikten emekliye ayrılıp Millî İstihbarat Teşkilatında Güvenlik Dairesi Başkan Yardımcısı olarak göreve başladı. Daha sonra Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesine geçip Polis Özel Harekât Timleri’nin teşkili, donatımı ve eğitiminde görev yaptı. Aynı dönemde Güneydoğudaki bazı nüfuzlu aşiretleri silahlandırıp örgütledi. Daha sonraları adı Susurluk Skandalına karıştı. Açılan davada mahkûm oldu ve bir süre hapis yattı.
Bu haber de ilginizi çekebilir:
Eken’in ismi, ölüm listesinden çıkarma karşılığında işadamı Ahmet Hamoğlu’ndan para alma iddiasıyla da gündeme gelmişti. İddia sahibi ise Alaattin Çakıcı hapisten çıkınca Karadağ’a kaçan ve bu ülkenin vatandaşı olan organize suç örgütü lideri Sedat Peker’di. Peker, faili meçhullerle ilgili komisyonun sorularını cevaplarken “Ölüm listesinden çıkmak için Ekene para verdiler iddiasında bulunmuştu. Hamoğlu da “Zordayım dedi, 20 bin dolar verdim.” diyerek iddiayı doğrulamıştı.
İşadamı Ahmet Hamoğlu, para verme olayını şu şekilde anlatmıştı: “Korkut Eken, ‘Devlet bize görev veriyor. Verdikleri görevleri yerine getiriyoruz. Mahkemelere düşünce sahip çıkmıyorlar. Mahkemelere para ödemekten çoluk çocuk evde aç kalıyor. Nafakamı bulamıyorum.’ diye yakındı. ‘Bana bir miktar yardım edebilir misin? Çok zordayım.’ dedi. Rakamı tam hatırlamamakla birlikte bin dolar civarında bir para verdim. Bu parayı tanıdığım zor durumdaki bir insana destek olmak için verdim.”
Sedat Peker ise şunları söylemişti: “Atilla Yıldırım’a bu konuyu anlattım. Bunun üzerine gülerek, ‘Olay bildiğin gibi değil. Ben Korkut abiyi işadamı Ahmet Hamoğlu ile tanıştırdım. Hamoğlu’nun yanına çantasız geldik. Giderken Korkut abinin elinde bir James Bond çanta vardı’ dedi. Bunun üzerine çok şaşırmıştım. O dönemde PKK’ya yardım eden iş adamlarına yönelik hazırlanan listedeki şahısların öldürüldüğünü herkes konuşuyordu.”
MEHMET AĞAR: ÇANKAYA KÖŞKÜNDE DOĞDU
Mehmet Kemal Ağar, yıllardır devletin en derin isimlerinden biri olarak biliniyor. yılında babasının görev yaptığı Çankaya Köşkünde doğdu. Emniyet Müdürü olan babasının memuriyeti dolayısıyla ’de Urfada başladığı ilkokulu, Gümüşhane, Bolu, Adana, Ankara ve Erzincanda; Erzincanda başladığı ortaokulu, Kayseri, Diyarbakır ve Uşakta bitirdi. Liseye Ankarada başladı ve ’de Haydarpaşa Lisesinden mezun oldu. Aynı yıl girdiği Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Emniyet Genel Müdürlüğü bursuyla okudu. ’te Maliye Bölümü’nden mezun oldu. Devlette çalışmaya oldukça yukarılardan başladı. Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesinde bir süre çalıştıktan sonra Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürlüğü’nde komiserlik yaptı.
Ardından kaymakamlık da yapan Ağar, daha sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdür Muavini ve Asayiş Şube Müdürü oldu. arasında terör ve asayişten sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olarak çalıştı. de Ankara Emniyet Müdürlüğüne, da İstanbul Emniyet Müdürlüğüne, de Erzurum Valiliğine, ’te Emniyet Genel Müdürlüğü’ne atandı. Erzurum Valisi’yken, o dönem firarda olan Bahçelievler katliamı sorumlularından Haluk Kırcının nikâh şahitliğini yaptı. yılında Hizbullah ile ilgili olarak “Hizbullah devlet aleyhine eylemlerden kaçınmaktadır. Örgüt üyelerini yakalamak fayda sağlamaz.” şeklinde açıklama yaptı.
Bu haber de ilginizi çekebilir:
Mehmet Ağar, daha sonra siyasete girdi. Elazığ Milletvekilliği ve Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı yaptı. 22 Temmuz ’deki genel seçimlerde partisi barajı geçemeyince siyasi hayatını noktaladı.
Mehmet Ağar ismi, başta Susurluk olmak üzere birçok derin olaylar ve ilişkilerle gündeme geldi. Bunlardan biri, devletin kayıp silahlarıyla ilgiliydi. ’larda uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla Türkiye tarafından aranan ve yatmakta olduğu Hollandadaki cezaevinden salıverilen Hüseyin Baybaşin, kendisiyle görüşenlere, den itibaren Şükrü Balcı ve eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağarın kendisine verdiğini öne sürdüğü polis kimlikleriyle, polise ait silahlarla ve yeşil pasaportlarla nasıl rahat dolaştığını anlatıyordu.
O dönemde Frankfurt Eyalet Mahkemesi Ceza Dairesi Başkanı Yargıç Rolf Schwalbe ve İngiltere İçişleri Bakan Yardımcısı Tom Sackville de Türkiyenin son zamanlarda eroinin en önemli geçiş noktası olduğunu, ellerinde Türk hükûmeti ve polisinden bazı kişilerin uyuşturucu işine karıştığı yolunda iddia ve bulgular olduğunu söyledi.
Mehmet Ağar, 20 Mart tarihinde mülkiye müfettişlerine verdiği yazılı ifadesinde, kayıp silahlar olarak adlandırılan silahların nerede ve hangi amaçla kullanılacağını bildiğini, bu konuda Korkut Eken’e yazılı bir emir verdiğini, konunun devlet sırrı kapsamında olduğunu ve bu nedenle daha fazla açıklama yapamayacağını belirtti.
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcılığı, Ağar hakkında, Sedat Bucak ile birlikte ‘cürüm işlemek için çete kurmak, hakkında yakalama ve tevkif müzakeresi bulunan kişileri yetkili mercilere haber vermemek ve görevi kötüye kullanmak’ iddiasıyla 6 yıldan 12 yıla kadar ağır hapis cezasıyla dava açtı. 11 Aralık ’de dokunulmazlığı kaldırılan Mehmet Ağar, Anayasa Mahkemesi’nin itirazını reddetmesinden sonra, 10 Ocak ’de DGM’de üç saat süreyle sanık sıfatıyla ifade verdi. Ağar ifadesinde, kayıp silahlar konusunun devlet sırrı olduğunu ileri sürdü ve olayların meydana geldiği tarihte bakanlık görevini sürdürdüğünü ve bu nedenle de ancak Yüce Divan tarafından yargılanabileceğini söyledi. DGM, önce ‘görevsizlik’ ve 9 Temmuz tarihinde Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin kararı bozma kararından sonra da ‘yargılanmanın durdurulması’ kararlarını aldı.
Ağar, 15 Haziran tarihinde ise Suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak iddiasıyla hakkında oluşturulan Meclis Soruşturma Komisyonu tarafından 8’e karşı 6 oyla Yüce Divan’a sevkine gerek olmadığına karar verilerek aklandı.
DGM ve TBMM Susurluk Kazası Araştırma Komisyonu’nda verdiği ifadelerinde sürekli olarak devlet sırrı olduğu için açıklama yapamayacağını söyledi.
Mehmet Ağar, Kasım de tekrar yargılanmaya başlandı. İlk duruşmaya sağlık sorunları nedeniyle katılamayan Ağar hakkında görevsizlik kararı verildi. Hakkındaki suçlamalarsa şöyleydi: “Cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek. Abdullah Çatlının saklı bulunduğu yeri bildiği halde yetkili mercilere haber vermemek ve gizlenmesine yardım etmek. Yasalara aykırı olarak Abdullah Çatlı ve Yaşar Öze silah taşıma izin belgesi vermek ve hususi damgalı (yeşil) pasaport verilmesini sağlamak suretiyle görevi kötüye kullanmak.”
15 Eylül günü Ankara Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi, Mehmet Ağarın ‘suç örgütü yöneticisi’ olduğuna karar verdi ve Susurluk davasında 5 yıl hapse mahkûm etti. 5 yıllık cezanın 3 yılını infaz yasası nedeniyle yatmış gibi kabul edilen Ağar, geriye kalan iki yıl cezasını yatmak üzere Aydın Yenipazar Cezaevi’ni seçti. Cezasının bitmesine bir yıl kalan Ağar, kamuoyunda 3. Yargı Paketi olarak bilinen yasada yer alan denetimli serbestlik hakkından yararlanarak cezasının bitmesinden gün önce tahliye edildi. Yenipazar Cezaevi, kendisi cezaevine teslim olmadan önce boyama bahanesiyle boşaltılmıştı. Ağar, mahkûmiyeti süresince cezasını üç mahkûmdan ayrı koğuşta kalarak çekti.
BAHÇELİ, SERBEST BIRAKTIRDI: ALAATTİN ÇAKICI
Trabzon Arsin doğumlu olan Alaattin Çakıcı, derin ilişkileri olan bir başka isim. İnternette bir arama yaptığınızda karşısınıza çıkan olaylar, iddialar ve suçlamalar şöyle:
17 Ağustos de Türk ve Avusturya polisiyle birlikte düzenlenen bir operasyonla modacı Canan Yaka ile sanatçı Selçuk Uralın kızı Aslı Uralla birlikte Fransanın Nice kentinde yakalandı. Çakıcının üzerinden Nedim Caner adına düzenlenmiş kırmızı bir pasaport ve 17 bin dolar çıktı.
Gazeteci Hıncal Uluçu yaralamaya azmettirmek davasında üç yıl dört ay hapis cezası verildi.
15 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan Karagümrük Spor Kulübü Lokaline yönelik 26 Mart tarihinde düzenlenen silahlı saldırıyla ilgili davada, çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek suçundan 3 yıl 4 ay, müessir fiile azmettirmekten de 14 yıl 9 ay cezaya çarptırıldı. Yargıtay, çete suçundan verilen cezayı onarken; müessir fiile azmettirme cezasında usul eksikliği buldu.
Borsacı Adil Öngenin arabasının kurşunlanmasıyla ilgili olarak 10 yıl 10 ay cezaya çarptırıldı. Çakıcı, Adil Öngenin kurşunlanmasıyla ilgili davada, yurt dışında Millî İstihbarat Teşkilatı adına çalıştığını ve hep devleti koruduğunu ama ‘piyon gibi’ kullanıldığını öne sürdü. Çakıcı, en demokratik ve gelişmiş ülkelerde bile derin devletin var olduğunu ve olması gerektiğini savundu. “Ama bizdekilerin cılkı çıkmış” dedi.
Uludağda ’te eski eşi Nuriye Uğur Kılıçın öldürülmesi olayında azmettirici olduğu iddiasıyla yargılandı ve ’da Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından önce ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Kılıçın Çakıcıya söylediği “Öcalan senden daha şerefli” sözü nedeniyle tahrik indirimi yaptı ve neticede Çakıcıya 19 yıl 2 ay hapis cezası verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğana hakaret ettiği gerekçesiyle 10 ay hapis cezası verildi.
Alaattin Çakıcı, 15 Nisan Tarihli ve Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ilgili yasa değişikliği kapsamında hükümlü bulunduğu Sincan L Tipi Ceza İnfaz Kurumundan tahliye edildi. 10 Ekim de, yeğeni Adem Çakıcıyı öldürtmeye azmettirmeye teşebbüs suçundan 17 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
BAHÇELİ’NİN BİR BAŞKA ADAMI: ENGİN ALAN
31 Mart ’te İstanbul Üsküdar’da doğan Engin Alan, son yıllarda adından sıkça söz ettiren bir başta isim. Emekli korgeneral, eski Özel Kuvvetler Komutanı ve Dönem MHP İstanbul milletvekili gibi sıfatları var.
Alan, Korkut Eken gibi Kıbrıs Harekâtında görev aldı. ’de tuğgeneral oldu ve Zırhlı Tugay Komutanlığı ile Bakü Silahlı Kuvvetler Ataşeliği’ne getirildi. ’da tümgeneral olup Özel Kuvvetler Komutanlığına atandı.
’da PKK lideri Abdullah Öcalan ve 2. adam Şemdin Sakık, ABD destekli uluslararası operasyonla yakalandığında Türk Özel Kuvvetler Komutanı’ydı. 30 Ağustos tarihinde Korgeneral rütbesine terfi etti. Korgeneral rütbesinde sırasıyla; 8. ve 2. Kolordu Komutanlıkları ile Lojistik Komutanlığı görevlerini üstlendi. yılında görev süresi bir yıl uzatıldı. Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanı olarak görevini yürütürken yılında emekliye sevk edildi. Emekli olduktan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfının Genel Müdürlüğü görevini yürüttü.
Bu haber de ilginizi çekebilir:
İkinci Kolordu Komutanı olduğu ’te Çanakkale’deki 18 Mart kutlamalarında dönemin başbakanı Erdoğan tören alanına geldiğinde ayağa kalkmayan Engin Alan, ’da Balyoz Darbe Planı Davasından tutuklanarak cezaevine konuldu. genel seçimlerinde Devlet Bahçeli, Erdoğan’ın sürekli hedef aldığı Alan’ı milletvekili adayı yaptı. Engin Alan, MHP’den İstanbul milletvekili seçildi. 1 Haziran tarihinde Ankara Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, 28 Şubat süreci soruşturmasından da tutuklandı. ’de Balyoz Davası’nda suçlu bulunarak 18 yıl hapse mahkûm edildi. 9 Ekim ’te Alanın cezası, Yargıtay tarafından onandı. 14 Haziran tarihinde, 28 Şubat davasından ise tahliye edildi. 19 Haziran tarihinde Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararıyla Balyoz Davasından da tahliye edildi. Tahliye edildikten sonra Meclis’te yemin eden Alan, milletvekilliği görevine başladı.
Daha Fazla Göster:Alaattin ÇakıcıBu fotoğrafı bu kadar ilginç kılan neydi? KimDerin dörtlüEngin Alankimdi?Korkut EkenMehmet AğarÜzeyir Çakmaktaş