meşhur minyatür sanatçıları / Osmanlı’dan günümüze 15 minyatür sanatçısı - Fikriyat Gazetesi

Meşhur Minyatür Sanatçıları

meşhur minyatür sanatçıları

kaynağı değiştir]

Orta Çağ Avrupası'nda hazırlanan el yazmalarının bölüm başlarında metnin ilk harfinin etrafına Latince "minium" denen kızıl-turuncu boya ile "miniatura" denen süslemeler yapılırdı. Minyatür adının, bu kelimeden geldiği, zamanla Latince'de küçük anlamına gelen "minor" kelimesinin etkisi ile "küçük resim" anlamı kazandığı düşünülmüştür.[2]

Birçok kaynakta, Türk dünyasında eskiden beri minyatüre "nakış", nakış yapana da "nakkaş" denilmiş olduğu ifade edilse de [3] nakış, kitap resimleri dışında farklı sanat alanlarını bir arada ifade eden bir çatı ifadedir.[2] Küçük boyutlu resimler Osmanlı kaynaklarında tasvir, şebih, suver, âsâr, tarrahi, nigar, suret, hurde nakış, meclis gibi isimlerle anılmış; yüzyılın sonundan itibaren bu resimler yayınlarda "minyatür" olarak yer almaya başlamıştır. Batıda minyatür tarzı resim yapan sanatçılara minyatari, minyatürist, minyatürcü denilmiş; Osmanlı'da ise minyatür tarzı resim yapan sanatçılara "nakkaş" genel adı altında "musavvir, ressam, tarrah, şebih nüvis, nigari, nigarende, meclis nüvis, nakş-bend, siyahkalem gibi isimler verilmiştir.[2]

Tarihçe[değiştir Eserleri ve Sanatçıları

Osmanlı, tarihi boyunca savaş alanında pek çok başarıya imza atmış bir imparatorluktur. Sayısız başarıların yanı sıra sanata da büyük önem veren bir topluluktur. Sizler için Osmanlı'da bulunan minyatür sanatı hakkında araştırmalar yaptık.

Minyatür Sanatı Nedir?

"Minyatür" sözcüğü batı dilinde bir nesnenin küçük boyutlardaki örneğini olarak betimlenirken, zamanla kitap resmi için kullanılan bir terim halini almıştır. Türk resim sanatının örnekleri arasında yerini alan Minyatür sanatının 8. ve 9. yüzyıla ait olduğu düşünülmektedir. Orta Asya'da, Türkistan'da yaşanılan dönemden başlayarak günümüze kadar devam eden bir sanat olan minyatürün örnekleri Topkapı Sarayı arşivlerinde bulunmaktadır.

Osmanlı Minyatür Sanatı Tarihi

Osmanlı'da Minyatür Sanatı

Kanuni Sultan Süleyman dönemi Osmanlı minyatür sanatında önemli bir yere sahiptir. Kanuni döneminde minyatür sanatında pek çok yenilik denenmiştir. Bu yenilikler arasında, "şehnâmecilik" adıyla tarihi olaylar bir yandan kayda geçirilirken, bir yandan da resmedilmiştir. Resmedilen tarihi olaylar arasında fetihler, seferler, tahta geçişler, yabancı elçilerin kabulü, bayram kutlamaları gibi önemli olaylar ele alınmıştır. Kanuni döneminde başlayan tarihi konuların işlenmesi ve şehnâmecilik'e bağlanıp devletin resmi tarihini belgeleme niteliği alması, klasik döneminde Türk minyatürüne ana karakterini kazandıracak, İslam ülkelerinde gelişen minyatür sanatının gelişmesine de katkıda bulunacaktır.

yüzyılda minyatür sanatı bir yandan geleneksel üslubu sürdürürken, Lale Devri döneminde minyatür sanatı yerini daha çok batı resim tekniğiyle yapılmış yağlıboya tablolara bırakmıştır.

Osmanlı Minyatür Sanatında Kullanılan Malzemeler ve Teknikler

Osmanlı Minyatür Sanatı

Osmanlı İmparatorluğu döneminde minyatür sanatı, kaligrafi ve hikaye anlatma gibi diğer sanat dallarıyla birlikte önemli bir yere sahipti. Minyatür sanatçıları, çoğunlukla kalem, mürekkep, metal veya boya içeren yapışkanlar kullanarak minyatürlerini yaparlardı. En yaygın kullanılan malzemeler arasında; hâkim, kâğıt, altın veya gümüş boya, kırmızı veya mavi mürekkep gibi renkler bulunurdu.

Osmanlı minyatür sanatındaki teknikler, Pers ve İran minyatür sanatından etkilenerek gelişmişti. Sanatçılar, renkleri ve detayları uygularken, minyatürlerinin tamamının bir bütünlük içinde görünmesini ve dengeli bir görüntü oluşmasını amaçlardı. Minyatürler, kitap kaplamaları, manzum eserler ve hikaye anlatma konuları için yapılırdı.

Osmanlı döneminde minyatür sanatı, teknikler ve malzemelerin ustaca kullanımıyla zengin ve detaylı eserler ortaya çıkardı. Bu sanat formu, bugün de Osmanlı İmparatorluğu'nun sanatsal zenginliğinin bir göstergesi olarak kabul edilir ve özenle korunmaktadır.

Osmanlı Minyatür Sanatındaki Önemli Sanatçılar ve Çalışmaları

Osmanlı devletinde başa geçen padişahlar, yalnızca savaş konusunda stratejilere sahip değillerdi. Aynı zaman sanata büyük önem veren padişahlarda mevcuttu. Özellikle minyatür sanatını benimseyen Osmanlı, pek çok eseri tarihe kazandırmayı başarmıştır. İşte Osmanlı devrine ait bazı minyatür sanatçıları ve eserleri.

1. Nakkaş Nigari ()

Osmanlı Minyatür Sanatı

Nakkaş Nigari olarak bilinen Haydar Reis, ünlü minyatür sanatçılarından bir tanesidir. Özellikle portre minyatürleri konusunda oldukça yetenekliydi. İkinci Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros Hayrettin Paşa ve Yavuz Sultan Selim’in minyatürlerini yapmıştır.

2. Seyyid Lokman

Osmanlı Minyatür Sanatı

27 yıl boyunca saraya hizmet eden Seyyid Lokman, Osmanlı da yaşanmış olayları betimlemek amacıyla çeşitli minyatür çalışmaları yapmıştır. Önde gelen minyatür çalışması ise, Şehzade Mustafa’nın katlini anlatan eserdir.

3. Levni ( – )

Osmanlı Minyatür Sanatı

Asıl adı Abdülcelil Çelebi olan Levni, İkinci Mustafa ve Üçüncü Ahmet döneminde başnakkaşlık yapmıştır. Osmanlı’nın minyatür sanatı hakkında gelişmesinde büyük pay sahibidir. Perspektife ve portre çalışmalarıyla bilinmektedir. Osmanlı döneminde kadınları temel alan minyatür çalışmalar yapmıştır.

Minyatür sanatı Osmanlı'da ne zaman ortaya çıktı?

Osmanlı Devleti'nde minyatür sanatı, yüzyılda Anadolu'da ortaya çıktı ve yüzyılda İstanbul'da zirve yaptı.

Osmanlı Devleti'nde Minyatür sanatında materyaller kullanılırdı?

Osmanlı minyatür sanatçıları genellikle pergament, kâğıt ve nadir olarak ahşap üzerine çalışırlar ve minyatürlerin renkleri ise genellikle yaprak altı boya ve gofun kullanılırdı.

Minyatür sanatının Osmanlı toplumu ve kültürü üzerindeki etkisi nedir?

Osmanlı Devleti'nde minyatür sanatı, edebiyat, tarih, din ve mitolojik temaların resmedildiği önemli bir sanat formuydu ve Osmanlı toplumu ve kültürü üzerinde derin bir etkiye sahipti. Minyatürler, Osmanlı toplumunun değerlerini, inançlarını ve yaşam tarzını yansıtır ve bugün de Osmanlı tarihini anlamaya yardımcı olurlar.

Osmanlı Minyatürlerinde Önemli Sanatkarlar

Minyatür kelimesi Ortaçağ Avrupa’sında el yazması eserlerin bölüm başlarındaki ilk harfin etrafına kızıl, turuncu olarak yapılan miniatura adlı süslemeden gelmektedir. Ancak zamanla minor (küçük) kelimesinin etkisinde kalarak küçük resim anlamını taşımaya başlamıştıseafoodplus.infoâm sanatında minyatüre tasvir, minyatür sanatçısına damusavvir veya nakkaşdenmiştir.

c01add1b-d3ffdc-aaebffe24

Derinlik duygusuna yer verilmeyen; altın,gümüş yaldız ve suluboya malzeme ile yapılan minyatür, genellikle bir metni açıklamak üzere kitaplarda yer aldığı gibi nakkaşların çalışmalarının bulunduğu hususî albümlerde de toplanmıştır. Papirüs, parşömen ve fildişi gibi malzemeler üzerine yapılan küçük resimlere de minyatür denmektedir ve ilk örnekleri Mısırlılara aittir.

Türk-İslâm minyatür sanatı, İslâm resim sanatının bir kolu olarak kabul edilir. Dolayısıyla minyatür sanatının kaynaklarını araştırmak için İslâm sanatının da kaynaklarına inmek gerekir. İslâm öncesi Arap sanatı ve kültürü hakkında yeterli bilgi bulunmadığı için İslâm’ın kabulünden sonra fetihlerle birlikte gelişen bir İslâm sanatından söz edilebilir. Bununla beraber Arap-İslâm sanatının 7.yüzyılda şekil almaya başladığı kabul edilmektedir.

İslâm toplumu yaptığı fetihlerle birlikte, zengin kültür-sanat uygarlıklarıyla karşılaşmış ve bunların etkisinde kalmıştır. Bu karşılaşmalar sonucundayeni sentezler ortaya çıkmış ve bu sentezlerin İslâm çerçevesinde işlenişi, İslâm sanatını oluşturmuştur.

İslâm resim sanatının kaynakları iki kategoride ele alınabilir:

  1. İslâm&#;ın yayılmaya başlamasıyla etkilenilen kültürler: Doğu geç antikitesi, Part ve Sasani İran ve Mezopotamya’yı içine alır. Batı geç antikitesi,Bizans’ın egemenliğinde olan bu bölge ise Hellenistik, Roma mirasını içine aldığı gibi Suriye ve Anadolu’dan Kuzey Afrika’ya kadar uzanmaktadır.
  2. İslâm sanatına daha sonra katılan etkiler: Orta Asya etkisi, yılında Nihavend ve yılında Talas savaşlarından sonra etki etmiştir. Özellikle Uygur,Mani ve Türk unsurları görülmüştür. Uzak Doğu etkisi, Çin ve Hint sanatı etkileri kabul edilebilir, ancak Hint sanatı etkisi azdır.

İslâm minyatürünü asıl etkileyen faktör, Maniheizm olarak kabul edilebilir. Maniheizm’in kurucusu Mani, bir ressamdır ve öğretisini yaymak amacıyla yazdığı kitapları resimlerle süslemiştir. Aldığı göçlerle birlikte İç Asya’da Uygurlar arasında yayılmış; Uygurların başşehri Hoço’da (Doğu Türkistan) ortaya çıkartılan Maniheist Uygur minyatürleri, figür ve kompozisyon bakımından Selçuklu minyatürlerinin öncüleri kabul edilmiştir.

Selçuklu Türklerinin İran’dan Mezopotamya, Suriye ve Anadolu’ya yayılmasıyla ilk Türk-İslâm minyatür üslûbu doğmuştur. Selçuklular devrinden günümüze ulaşan minyatürlü el yazmalar,Mezopotamya ve çevresindeki bölgelerde ve Anadolu Selçuklu Devleti’ninegemen olduğu yörelerde hazırlanmıştır. Konya, Diyarbakır, Musul ve Bağdat gibi şehirler, bu dönem minyatür sanatının korunduğu önemli sanat merkezleridir. Minyatürler, Abbasiler Devri’nde antik kaynaklardan derlenmiş olduğu gibi Arapça’ya çevrilmiş tıp, botanik, astronomi ve bilimsel konulu eserlerde de yer almaktadır. Dönemin bilimsel kitaplarında Uygur kökenli Selçuklu tiplerinin yanı sıra, gündelik yaşamı canlandıran tasvirler de bulunmaktadır. Böylece Geç Antik ve Bizans etkilerini özümsemiş yeni bir resim üslûbu doğmuş; bunlar dışında mesnevî ve hikâye kitapları gibi edebî eserler de resimlendirilmiştir.

Bilimsel konulu eserlerin bazılarında Bizans resim sanatının etkileri görülmekle beraber genel hâkim karakter,İslâmî düşünceye uygun soyut üslûp olmuştur. Selçuklu sanatının en ilgi çekici örnekleri Topkapı Sarayı’nda bulunan Varka ve Gülşah adlı mesnevîde yer alır yüzyıl başlarında Anadolu Selçuklu Devleti’nin merkezi Konya’da hazırlanan bu eserde çizgi ve renk, erken İslâm minyatür sanatının diğer örneklerinde olduğu gibi resmi soyutlaştıracak biçimde kullanılmıştır. Figürlerin yer aldığı mekânlarsembolik olarak belirtilmiş, resmin zemini kırmızı ve mavi renklerle boyandığı gibi Selçuklu devri eserlerinde görülen motiflerle de süslenmiştir.

İlhanlı-Moğol Dönemi’nde minyatür sanatı, Selçuklu üslûbundan çok farklı bir görünüm kazanmıştır. Öncelikle, resimlendirilen eserlerin konusunda büyük bir değişiklik dikkat çeker. Tarihî eserler, dinî konular, destanlar Orta Asya ve Uzak Doğu geleneğine bağlanan gerçekçi yaklaşımda minyatürlerle süslenmiştir. Günümüze gelen ilk önemli minyatürler, Camiü’t-Tevârîh adlı eserin çeşitli nüshalarında yer almakta; devre ait çalışmalar arasında manzara resimleri dikkat çekmektedir.

İncu Dönemi’nde genellikle metin arkasında yer alan minyatürlerin en belirgin özelliği kompozisyonların enine gelişimi, zeminin kırmızı ve sarı renge boyanmış olmasıdır. Figürler hikâyeci anlatıma uygun olarak resim yüzeyindeki iri boyutlarıyla dikkat çeker. Kompozisyon, manzara ve mimarî basittir. Zemin ve giysilerdeki süslemelerde Moğol devrinin etkileri hissedilir.

Celayirler Dönemi’nde zaman zaman büyük bir resim faaliyeti dikkat çekmektedir yüzyıl Timurlu devri üslûbunu hazırlayan İslâmi görüşe ve kitap sanatı kurallarına daha uygun bir tarz benimsenmiştir. Firdevsî’nin Şehnâmesi bu dönemde resimlenmiştir. Değişen üslûbun en tipik örnekleri ise Londra British Museum’da bulunan Hacuy Kirmani’nin / yılında Bağdat’ta resimlendirilen mesnevîlerinde görülmektedir.

Yeni üslûp, Moğol üslûbuyla İslâm dünyasının eski geleneklerinin sentezi şeklinde ortaya çıkmıştır. Resim sahasının yukarı doğru uzanan, bazen tüm sayfa üzerinde bulunan dikdörtgen satıhlarda yer alışı, geniş görüş açısından sahneye bakış, yükseltilen ufuk hattı ve figür boyutlarının peyzaja göre küçülmesiyle çevrenin önem kazanması sağlanmıştır. Sanatkârlar bu şekilde daha geniş sahaları, zengin kompozisyonları kolaylıkla tasvir etme olanağı bulmuşlardır. Özellikle peyzaj yeni kurallarla uygulanırken tabiatçı görünümünü kaybetmiş, nakış dilinin ağır bastığı dekoratif bir karakter kazanmaya başlamıştır. Yeni üslûpta en önemli rolü oynayan unsur, mesafe gözetmeksizin kullanılan saf ve parlak renklerdir.

Muzafferîler Dönemi’nde,Şiraz ve çevresinde resimlendirilen eserlere İncu Dönemi’nden tamamen farklı bir üslûp hâkim olmuştur. Kitapların boyutları, yazıları ve buna bağlı olarak resim sahası küçülmüş ve minyatür üslûbu geç Celayirîdevri örneklerinde olduğu gibi kitap sanatı kurallarına ve İslâmî düşünceye uygun soyut bir anlatım kazanmıştır.

İran, yüzyıl sonlarında Timur tarafından ele geçirilmiş; Tebriz, Şiraz, Bağdat gibi İran’ın ünlü sanat merkezleri alınmış ve Semerkant önemli bir sanat merkezi olmuştur. Timur&#;dan sonra() Herat ve Şiraz’da minyatür sanatı büyük gelişme göstermiş;  Timur’un torunu İskender Sultan, Timurlu Devrikitap resminin ilk ve en önemli hâmisi olmuştur. Onun saltanat yıllarında, çok sayıda ve yüksek kalitede resimli eser hazırlanmıştır. Bu kitaplar genellikle Nizamî, Emir Hüsrev Dehlevî gibi ünlü şairlerin eserlerini içeren antolojilerdir. Ayrıca, astronomi ve astrolojiyle ilgili bilimsel eserler, gerek antolojilerin içinde gerekse tek başına resimlenmiştir.  İskender Sultan’dan sonra üslûp sadeleşmiştir ki bunun sebebi yetenekli sanatkârların Herat’a götürülmesidir. Minyatürler, sade peyzajlar, ince uzun ve az sayıda figürün yer aldığı kompozisyonlarla dikkat çekmektedir.

Horasan hariç tüm İran’a hâkim olmuş bir Türkmen devleti olan Karakoyunlular Dönemi’nde, Şiraz’da hazırlanan eserlerdeki farklı üslûplar da dikkat çeker. Akkoyunluların hâkim olduğu yüzyılda hazırlanan albümlerde, Uzakdoğu etkisi sanat ortamının çok yönlülüğünü ve zenginliğini göstermektedir.

Kuzey Batı İran’a yerleşmiş olan Safevîler’de ise resmin en karakteristik özelliği, devrinin modasını yansıtan sarıklardaki tâc-ı haydarî denilen uzun kırmızı serpuşlardır. Minyatür üslûpları zengin renk çeşitliliği, aşırı yüzey süslemeciliği, kalabalık ve gösterişli kompozisyonları, son derece itinalı işçiliği ile dikkat çekmektedir.

Osmanlı minyatürünün yılları arasında Edirne’de hazırlanan küçük boyutlu edebiyat konulu yazmalarla şekillendiği, Timurlu ve Türkmen resim geleneklerini Osmanlı kültürüne taşıyan Şirazlı nakkaşların da katkısı olduğu anlaşılmaktadır. Kaynakların verdiği bilgiye göre Edirne Sarayı’nda sanat atölyesinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Osmanlı minyatür sanatının erken örnekleri, kaynağını Selçuklulardan almışsa da çağdaşı olan Timur ve Türkmen üslûplarından etkilendiği de görülmektedir. Osmanlı minyatürlü yazmalarından günümüze ulaşmış en eski eser şair Ahmedî’nin İskendernâme’sinin kopya edilmiş resimli bir örneğidir.

Fatih Sultan Mehmed’in İtalyan ressamları sarayına davet ederek portresini yaptırdığı bilinmektedir. İstanbul Sarayı nakkaşhânesinde hazırlanmış minyatürlü bir elyazmanın varlığı bilinmemesine rağmen, Edirne Sarayı’nda resimlendirilen birkaç eser günümüze kadar gelmiştir. Sultan seafoodplus.infod ve seafoodplus.info döneminde İstanbul saray atölyelerinde resimlendirilmiş eserler, çağdaş doğu minyatür okullarının etkisinde bir resim tarzının benimsendiğini göseafoodplus.infoı kitap resminin ilk parlak dönemi Kanuni Sultan Süleyman’ın saltanat yılları olmuş; çeşitli sanat akımlarının yansıtıldığı birçok minyatürlü eser bu dönemde hazırlanmıştır. Bir yandan İran okullarının etkisini sürdüren kalıplaşmış minyatür anlayışının yaşatıldığı resimler klâsik edebiyata ait eserlerde yer alırken, bir yandan da farklı konular yeni bir anlayışla resimlendirilmiştir.

Osmanlı tarihi ile ilgili olan bu eserlerdeki resim üslûbunun en önemli temsilcisi Matrakçı Nasuh’tur. Osmanlı ordusunun seferlerini konu alan eserlerindeki kale, liman ve şehir tasvirleri Türk minyatürünün gerçekçi yönde gelişme göstermesi açısından önemli rol oynamıştır. Türk minyatürü Sultan seafoodplus.info ve Sultan seafoodplus.info devrinde en olgun ve verimli yıllarını yaşamış, bu dönemde Osmanlı klâsiküslûbuna kavuşmuştur. İslâm minyatürleri kalıpçı ve bezemeci anlayışından sıyrılıp gerçekçi, yalın bir anlatıma ulaşmış; bu üslûbun ortaya çıkmasında Nakkaş Osman etkili olmuştur. Osmanlı sanatkârları için olaylar ve olay kahramanları önemli bir unsur olmuş; bu olaylar çevreyle birlikte ve kendilerine özgü renk ve düzenlemeleriyle resmedilmiştir.

Osmanlı minyatür sanatının son parlak dönemi yüzyılın ilk yarısına rastlar. Lale Devri olarak adlandırılan bu yıllarda saray atölyelerinde minyatürlü yazmalar ve albüm resimleri hazırlanmıştır. Bu dönem resim üslûbunun en önemli temsilcisi Levnî adıyla tanınan Abdülcelil Çelebi’dir. Levnî’nin önemli resimleri seafoodplus.info için hazırlanan Surnâme adlı eserde yer alır.

Levnî’yi takip eden yılların en ünlü sanatkârı Abdullah Buharî’dir. Levnî ve Buharî’nin çalışmalarında ve bu dönemde hazırlanmış diğer eserlerde Osmanlı minyatür sanatının geleneksel kurallarına bağlı kalınmasına rağmen, birçok detayda üçüncü boyutun arandığı görülmektedir. Bunların yanı sıra azınlık sanatkârların batı estetik kurallarına uygun eserleri, Osmanlı saray çevresinin batı kültür sanatına duyduğu ilgiyi yansıtır. Bu ilgi giderek artmış ve Osmanlı minyatürü yerini batı sanatı kurallarına uygun eserlere bırakmıştır.

Sinan Bey ve Öğrencisi Şiblizâde Ahmet

Osmanlı minyatür sanatının şekillenmesinde önemli katkıları bulunan ilk sanatçılar Fatih Sultan Mehmed’in portelerini yapan Sinan Bey ve öğrencisi Şiblizade Ahmet’tir. Her ikisi de Fatih’in gül koklayan ve profilden minyatür portreleri ile yüzyıl sonundan yüzyıl sonuna kadar süren Osmanlı padişah portreciliği geleneğini yansıtan sanatçılar olmuşlardır.

Matrakçı Nasuh

Osmanlı minyatüründe topografik ressamlık adı verilen yeni bir tasvir türünün yaratıcısı olmuştur. Sultan II. Bayezid döneminde Enderun’a giren Nasuh bin Karagöz bin Abdullah el-Bosnavî, yılında I. Selim için matematikle alâkalı bir eser hazırlamıştır. Daha sonra Mısır’a giden Nasuh, orada ünlü silahşorlarla gösterilere katılmış;silah ve matrak oyunundaki başarılarıyla Osmanlı ülkelerinde tanınmıştır.

Yavuz Sultan Selim ile Kanuni Sultan Süleyman döneminde tarih yazmacılığıyla görevlendirilen ve yazdığı tarihleri bizzat resimleyen Matrakçı Nasuh’un önemi menzilleri, fethedilen kentleri, kale ve limanları resmederken farklı bir form dili kullanmış olmasıdır.

Nigârî ( Haydar Reis )

Kanuni Sultan Süleyman ve seafoodplus.info dönemlerinde eser veren sanatçı, İstanbul’un Galata semtinde doğmuştur. Donanma ve tersane reisliği yapan Haydar Reis, seafoodplus.info’in şehzadeliğinde Kütahya Sarayı’nda bulunmuş ve onun portrelerini yaparak ün kazanmıştır.

Nigârî, Barbaros Hayreddin Paşa’nın yarım boy halinde profilden bir portresini yapmış; ayrıca Kanuni Sultan Süleyman, seafoodplus.info, Fransa Kralı seafoodplus.infos,Roma İmparatoru seafoodplus.infos ve dönemin bazıbeylerinin de portelerini yapmıştır.

Tam profil ya da dörtte üç profil kalıbını kullanarak gerçekçi portreler yapan sanatçının fırçasından çıkan on bir padişah portresinin Barbaros Hayreddin Paşa tarafından Fransız donanması komutanı Virginio Orseni’ye Marsilya’da hediye edilmiştir. Daha sonra Avrupalı sanatçılarca yağlıboya ve gravür kopyalarının yapılmış ve onun yapıtları Avrupa’ya aktarılmıştır.

Nakkaş Osman

Klâsik Osmanlı minyatür üslûbunun yaratıcısı sayılan ve adına ilk kez Eylül tarihli ehl-i hiref maaş defterinde rastlanan Nakkaş Osman’ın, saray için çalışan nakkaşlar arasına Kanuni Sultan Süleyman döneminin son yıllarında katıldığı anlaşılmaktadır.

Nakkaş Osman adının geçtiği ilk eser ’da tamamlanan Kıyafetü’l-İnsaniye fî Şemâil’ül-Osmaniye’dir. Ayrıca sanatçının Kaptan Paşa Köşkü’yle Topkapı Sarayı Kule Köşkü’nün kalem işlerini yaptığına dair bilgiler içeren 29 Aralık tarihli belgeler, onun her konuda usta bir nakkaş olduğunu kanıtlar. Sanatçının kişisel üslûbu, özellikle resimlediği tarihî konulu yazmalarda kendini gösterir.

Başlangıcından itibaren hüküm sürmüş Osmanlı padişahlarının tasvirlerini yaparak Osmanlı minyatür sarayındadizi padişah portreciliğiolarak bilinen yeni bir geleneğin yaratıcısı olmuştur. İstanbul’daki günlük hayatı, esnafların karakteristik özelliklerini, törenleri, gösterilerin canlı ve neşeli havasını yansıtan tasvirleri, belge değeri taşıması bakımından oldukça önemlidir. Bu bakımdan Osmanlı minyatürüne önem veren ilk büyük sanatçı Nakkaş Osman olmuştur.

1cd6a65e-efbbdbf

Nakkaş Hasan

Sultan III. Mehmed ve I. Ahmed dönemlerinde eserler veren Nakkaş Hasan, Nakkaş Osman’ın yanında çalışanlardan biri olarak bilinmektedir.

Nakkaş Hasan’ın Osmanlı kitap tasvirciliğine tazelik ve güç kazandıran tasvirleri, konuları tarih ve edebiyat olan yirmi kadar eserde yer alır. Turunç, şarap kırmızısı, sarı, firûze ve yeşil renklerle özellikle iç mekân zemininde kullanılan kızıl kahverengi; toplu, kısa boylu, tombul yanaklı, siyah kalın kaşlı ve sakallı figürleri ve basit doğa çizimleri nakkaş Hasan&#;ın tasvirlerinin özelliğidir.

Ahmed Nakşî

Şairliğiyle ün kazanmış nakkaşlardan olan Ahmed Nakşî, Osmanlı minyatürleri için verimli bir dönem sayılan yüzyılsonu ile yüzyılbaşında, İstanbul’da Şahnâmeci Nadirî ile birlikte çalışılarak önemli eserler hazırlamıştır.

Nakşî’nin resimlerinde ayakta duran figürlerin vücutlarının garip şekilde inceldiği, kıvrıldığı ve uzadığı, başların ve beyaz sarıkların vücuda oranla çok iri tutulduğu, yandan ve arkadan tasvir edilen figürlerin vücutlarının çarpıklaştığı ve bu çarpıklaşan figürlerle resme mizah unsurunun katıldığı görülür.

Ahmed Nakşî’nin doğaya sadık kalan bir gerçekçiliği benimseyerek figürleri dörtte üç profilden ve arkadan portre karakterinde resmetmesi; kapı, pencere ve kemer açıklıklarıyla kompozisyonlarına derinlik katmaya çalışması; üç boyutlu beyaza boyanmış, kale ve kent betimlemeleri onu yüzyıl nakkaşlarından farklı kılmıştır. Bu açıdan Osmanlı minyatürünün gelişiminde ayrıcalıklı ve önemli bir yere sahiptir.

Musavvir Hüseyin İstanbulî

Sultan IV. Mehmed ve II. Süleyman dönemlerinde eserler veren Hüseyin İstanbulî Osmanlı sanatının gelişiminde etkin rol oynayan usta bir nakkaştır. Levnî’nin hocası olduğu sanılan bu sanatçı yapıtlarıyla Levnî üzerinde büyük ölçüde etkili olmuştur.

Levnî

Levnî mahlasını kullanan Abdülcelil Çelebi, aynı zamanda ünlü bir halk şairidir. Ayvansarayî’nin Mecmuâ-i Tevârîh adlı eserinde Levnî’nin İstanbul Nakkaşhanesi’nde önce öğrenci olarak bulunduğu, saz üslûbunda tezhip ve resim çalıştıktan sonra yeteneğini kanıtlayıp musavvir olduğu yazılıdıseafoodplus.infoî’nin doğa ayrıntılarına ve figürlere boyut kazandırması, boyamada tonlamalara yer vermesi, onun Batı resmine yaklaştığınınişaretidir. Levnî’nin baş yapıtı Surnâme’deki resimlerdir. Bu eserde II. Ahmed’in şehzadelerinin sünnet düğünü şenlikleri anlatılır ve müellifi de Vehbi’dir.

Silsilenâme, Levnî’nin yaptığı sultan III. Ahmed’e kadar padişah portrelerini içermektedir. Levnî ayrıca toplumun çeşitli kesimlerinden kadın ve erkekleri, ayrıca müzisyen kadınları betimlemişseafoodplus.infoı padişah portreciliğine de katkıları olan sanatçının çalışmaları sonraki dönemede tesir etmiştir.

Refail

Sultan I. Mahmud, seafoodplus.info, seafoodplus.infoa ve seafoodplus.infoülhamid dönemlerinde eserler vermiştir. Kalın guvaş boya ile renklendirilmiş eserlerinin olması yanı sıra yağlı boya çalışmalarının olması, onun kitap resminden tuvale geçen ilk Osmanlı sanatçısı olarak anılmasını sağlamıştır.

Kapıdağlı Konstantin

yüzyıl sonlarından ’ye kadar, özellikle seafoodplus.info döneminde etkin eserler vermiştir. Sanatçı, portre dışında duvar resimleri, manzaralar ve dinî konulu resimler yapmıştır. Kâğıt üzerine guvaş boya ve tuval üzerine yağlı boyayla büyük boyutlu resimler yapan sanatçının en tanınmış eseri, Sultan III. Selim’in oturan pozisyonda yağlı boya ile yapılmış portresidir. Guvaş tekniği ile oluşturduğu bu dizi portrelerde padişahları daha batılı bir biçimde, ayakta, yarım boy ve dörtte üç profilden göstermiştir.

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor

kaynağı değiştir]

Minyatür yerini çağdaş resme bırakmış ancak geleneksel bir sanat olarak varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Türkiye'de Süheyl Ünver'in çabalarıyla tekrar gün yüzüne çıkmış minyatür sanatı günümüzde Nilgün Gencer, Günseli Kato, Nusret Çolpan, Gülbün Mesera, Gülçin Anmaç ve yetişmekte olan birçok genç sanatçı tarafından icra edilmektedir.

Galeri[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir