mekruh nedir / Mekruh - Vikipedi

Mekruh Nedir

mekruh nedir

MEKRÛH

İslâm'ın, yükümlü müminlerin bazı fiillerine verdiği vasıf. Kerahet kökünden ism-i mef'ul. Kerahet; istememek, hoşlanmamak ve çirkin görmek demektir. Mekrûh ise; istenmeyen, hoşa gitmeyen, çirkin iş anlamındadır. Bir fıkıh terimi olarak mekrûh; Allah ve Resulunun, yapılmamasını, bağlayıcı olmayan bir tarzda istediği fiildir.

Yükümlünün fiilleri şu hükümlerden birisine girer: Farz, vacip, sünnet, müstehap, mübah, haram, mekruh ve müfsit (bk. "Ef'âl-i Mükellefin" mad.). Hanefîler dışındaki çoğunluk fakihlere göre, bu fiiller; vâcip, mendup, haram, mekruh ve mübah olmak üzere beş tanedir.

Haram ve mekruh arasında bazı yakınlıklar vardır. Her ikisi de yasaklanan ya da hoş karşılanmayan veya çirkin olan fiilleri ifade eder. Ancak haram, Allah ve Resulunun kesin ve bağlayıcı şekilde yapılmamasını istediği fiilleri kapsar. Buna şu nasslar örnek verilebilir: "Size analarınız, kızlarınız (ile evlenmek) haram kılındı" (en-Nisâ, 4/23). "Müslüman bir kişinin malını onun gönül rızası olmaksızın (almak) helâl olmaz" (Ahmed b. Hanbel, V, 72); "Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin" (el-En'âm, 6/).

Mekruhtaki yasaklık ise haramdaki kadar kesin ve bağlayıcı değildir. Bir fiilin kerahet derecesinde yasak oluşu ayet ve hadislerde kullanılan bazı ifadelerden ve kastedilen kavramlardan anlaşılır. Kerahet lâfzının veya kesin haramlık bildirmediğine dair bir karine bulunan nehiy sıygasının kullanılması, ya da nassla fiili yapmamayı özendirici ifadelerin yer alması, mekruhu haramdan ayıran belli başlı özelliklerdir.

Şu hadis-i şerifte haram ve mekruh fiilleri birlikte görmek mümkündür:

"Şüphesiz Allahü Teâlâ, analara saygısızlık göstermeyi, kız çocuklarını diri diri gömmeyi, verilmesi gereken hakkı önlemeyi ve hak edilmeyen şeyi istemeyi haram kılmıştır. Yine Allah, dedikoduyu, çok soru sormayı ve malları heder etmeyi sizin için mekruh görmüştür" (Buhârî, Rikâk, 22, Zekât, 53; Müslim, Akdiye, 10, 13, 14; Malik, Muvatta', Kelâm, 20; Dârimî, Rikâk, 38).

Mekruh anlamı taşıyan nehiy sıygasına şu ayet örnek verilebilir: "Ey iman edenler, Cum'a günü namaza çağrıldığı zaman, hemen Allahı anmaya koşun ve alış-verişi bırakın"(el-Cum'a, 62/9). Bu ayetteki, "alışverişi bırakınız" sözü, "alış-veriş yapmayınız" anlamında, haramlık bildirecek bir nehiy uslûbudur. Ancak buradaki yasaklama, bizzat alım-satıma yönelik olmayıp, alım-satım fiilinin dışındaki bir durumdan kaynaklanmış olmaktadır. Bu da, cuma namazı sırasında yapılacak alış-verişin namaza gitmeyi engellemesidir. Bu yüzden cuma namazı ile yükümlü bulunmayan kadın, çocuk veya gayri müslimlerin bu saatte alış-veriş yapmaları caiz görülmüştür.

Yasağın dış bir sebebe dayanması yüzünden Hanefîler böyle bir alışverişe "tahrimen mekruh" derler ve akdi geçerli sayarlar. Çoğunluk fakihlere göre ise, bu alış-verişin hükmü haramdır (bk. İbn Rüşd, Bidâyetü'l-Müctehid, Kahire , II, ; ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletuh, Şam , II, , IV, ).

Bazen fiilin yapılmamasını özendirici bir ifade kullanılmış olabilir. Meselâ; Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Mehrin en iyisi en kolay olanıdır" (Ebû Dâvud, Nikâh). Bu hadiste mehirde aşırı gidilmemesi teşvik edilmektedir.

Hanefîlerde, haram ve mekruh kavramları, diğer mezheplere göre ban farklılıklar gösterir. Hanefîlere göre, haram; Kur'ân, mütevâtir veya meşhur sünnet gibi kesin bir delil ile kesin ve bağlayıcı tarzda, yapılmaması istenen fiildir. Zina, ribâ, şarap içmek, kan ve murdar ölmüş hayvan eti yemek gibi Haramın hükmü ise; fiili işleyenin cezaya çarptırılması, o fiilin haramlığını inkâr edenin kâfir ve mürted sayılmasıdır.

Mekruh tahrîmen ve tenzîhen olmak üzere ikiye ayrılır.

a) Tahrimen mekruh:

Allah ve Resulunun bir fiilin yapılmamasını, kesin ve bağlayıcı tarzda istemiş olmakla birlikte, bu istek haberi vahit gibi zannî bir delil ile sabit olmuşsa, buna "tahrîmen (harama yakın) mekruh" denir. Şu hadisi buna örnek gösterebiliriz: "Kişi, kardeşi izin vermedikçe, kardeşinin alış-verişi üzerine alış-verişe girişmesin ve dünürlük üzerine dünürlük yapmasın." (bk. Buhârî, Nikâh, 45; Müslim, Büyü', 8, Nikâh, 38, 49, 52, 54, 56). Hadiste, satış üstüne satış ve dünürlük üstüne dünürlük yapmaktan sakınılması kesin ve bağlayıcı bir tarzda istenmektedir. Bunun hükmü, haram olması gerekirken, hadisin haber-i vahit olması nedeniyle "Tahrimen mekruh" sayılmıştır.

Tahrîmen mekruhu işlemek cezayı gerektirir. Ancak inkâr eden dinden çıkmaz.

b) Tenzîhen mekruh:

Allah ve Resulunun koyduğu yasağın, kesin ve bağlayıcı nitelikte olmaması halinde, fiil "tenzihen (helâla yakın) mekruh" adını alır. Camiye gidecek kimsenin soğan ve sarmısak vb. kokusu çevreyi rahatsız edecek şeyleri çiğ olarak yemesi gibi. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Soğan ve sarmısak yiyen kimse, mescidimize gelmesin, evinde otursun." (Buhârî, Ezan, ; Ebû Dâvud, Et'ime, 41). İkindi namazından sonra, güneş batmadan az önceye kadar nafile namaz kılmanın hükmü de tenzîhen mekruhtur.

Tenzîhen mekruhu işlemek cezayı ve kınanmayı gerektirmez. Ancak her iki çeşit mekruhu terkeden kimse övülür. Hanefîler dışındaki mezhep imamları, Hanefîlerin Tahrîmen mekruh saydıkları fiilleri de haram kapsamına alırlar. Onlar, haram anlamında yasak edilmediğine dair işaret bulunan fiiller için yalnız "mekruh" terimini kullanmakla yetinirler. Meselâ; "Ey iman edenler, size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın" (el-Mâide, 5/) ayeti ile Allah, sizin için dedikoduyu, çok soru sormayı ve malı boşa harcamayı hoş görmedi" (Buhârî, İstikrâz. 19) hadisi buna örnek gösterilebilir (bk. M. Ebû Zehrâ, Usûlü'l-Fıkh, y.y., /, s. 45, 46; Zekiyüddin Şa'ban, Usûlü'l-Fıkh, Terc. İbrahim Kafi Dönmez, Ankara , s. vd.; "Haram", "Kerahet" maddeleri).

İA

Sual: Mekruhların hepsi aynı derece günah mıdır?
CEVAP
Mekruh ikiye ayrılır: Tahrimen mekruh, tenzihen mekruh.
Tahrimen mekruh: Vacibin terkidir. Harama yakın olan mekruhtur. Bunları kasıtla işleyen günahkâr olur. Cehennem azabına layık olur. Namazda vacipleri özürsüz terk ederek tahrimen mekruh işleyenin, o namazı iade etmesi vaciptir. İmam-ı Muhammed, tahrimen mekruh haram demektir buyurdu. İmam-ı a’zam ile imam-ı Ebu Yusuf ise, harama yakındır dedi. Tahrimen mekruh işlemek, küçük günah olur. Küçük günaha devam edenin adaleti gider fâsık olur.

Tenzihen mekruh: Mubah, yani helal olan işlerine yakın olan, yahut, yapılmaması yapılmasından daha iyi olan işlerdir. Gayri müekked sünnetleri veya müstehapları yapmamak gibi. Mekruh tek başına kullanınca tahrimen mekruh anlaşılır.

Tahrimen mekruhlardan bazıları:
Akşam namazından önce nafile kılmak. Alınan kaporayı izinsiz kullanmak. Altın ve gümüş kap ile yiyip içmek ve kullanmak. Ana babayı ve kadın kocasını adı ile çağırmak. Balık hariç, deniz hayvanlarını, deniz haşaratını yemek. Birkaç kişinin, aynı yerde, yüksek sesle Kur’an okumaları.

Cami resmi bulunan seccadeyi yere sermek. Camide yüksek sesle konuşmak, nutuk söylemek, kavga etmek, dünya kelamı ile meşgul olmak. Camiye veya eve kapanıp hep ibadet etmek ve yiyip içip, evlenmek, gezmek gibi eğlenceleri terk etmek. Canlı resmi olan elbise ile namaz kılmak. Farz kılmaya az bir zaman varken sünnete başlamak. Sabahın sünneti hariç.

Cenazeyi görünce, olduğu yerde ona karşı dikilip beklemek. Fâsıkın ezan okuması ve imam olması. Oturarak ezan okumak. Fuhuş söz söylemek. Hristiyan ve Yahudi kadın ile evlenmek. Hutbe ile namaz arasında hatibin dünya işlerinden söylemesi. (Mesela kaybolan şemsiyemi bulan getirsin) demek gibi.

Başına mendil sarıp, tepesi açık namaz kılmak. İkinci rekatta, ilk okuduğu âyetten öncekini okumak veya ikinci rekatta birinciden üç âyet uzun okumak. Unutarak okursa, mekruh olmaz. İkinci rekatta birincide okuduğu âyeti tekrar okumak tenzihen mekruhtur. İmam olanın, kıraati ve tesbihleri sünnetten fazla okuması. İmamdan önce rükuya veya secdeye gitmek yahut önce kalkmak. İmamın arkasında Fatiha okumak. İpekle veya çalınmış elbise ile namaz kılmak.

Kadının özürsüz saçını kazıması. Erkeklere benzetmemek şartı ile kulaklara kadar kısaltması caizdir. Kadınların birbiriyle öpüşmesi veya cenazeye gitmeleri. Kendisi muhtaç iken sadaka vermek. Kibir, gösteriş için mendil kullanmak. İhtiyaç için, mesela ter veya burun silmek için caizdir.

Kıbleye karşı ayaklarını veya bir ayağını uzatmak. Özür ile veya yanlışlıkla uzatmak mekruh olmaz. Koltuk ve kasık kıllarını tıraş etmeyi kırk günden fazla geciktirmek. Namaz vakti daraldığı zaman sünnet kılmak. Namazda müekked sünneti terk. Müekked olmayan sünneti terk, tenzihen mekruh olur. Sünnetleri özürsüz kılmamakta ısrar etmek, küçük günah olur. Sünnete önem vermeyen ise kâfir olur.

Özürsüz nafile orucu bozmak, bozulan nafile orucu kaza etmemek. Ramazan olup olmadığı şüpheli olan günde, Ramazan orucu tutmak. Yatsıyı gecenin yarısından sonraya, ikindiyi akşama yakın vakte kadar geciktirmek. Tavla, satranç gibi oyunları oynamak. Devamlı veya kumar ile yapılırsa haram olur.

Zemzem suyu ile, yaprak ile, kağıt ile taharetlenmek. Tuvalette kıbleye önünü ve arkasını dönmek. Unutulursa veya başka özür varsa, mekruh olmaz. Zekâtı farz olduktan sonra vermeyip geciktirmek.

Sual: Tam İlmihal’de, (Midye yemek haramdır, akşam namazını yıldızlar çoğalıncaya kadar geciktirmek haramdır, ikindiyi, güneş batmasına bir mızrak boyu yaklaşıncaya kadar geciktirmek haramdır) gibi ifadeler geçmektedir. Bazı kitaplarda ise tahrimen mekruh deniyor. Bunun sebebi nedir?
CEVAP
İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki: Bahr-ür raık kitabında, tahrimen mekruha haram demenin sahih olduğu beyan edilmiştir. İmam-ı Muhammed'e göre tahrimen mekruh haramdır. Şeyhayn'a göre ise harama yakındır. (Redd-ül-muhtar)

Sual: Devamlı mekruh olan şeyleri yapmak, küçük günaha devam etmek, ısrar ve inat etmek mi olur?
Cevap:
Tahrimen mekruh olan şeyi her zaman yapan kimse âdil değildir. İbni Âbidîn hazretleri, Redd-ül-muhtâr kitabında, İbni Nüceym hazretlerinden alarak buyuruyor ki:
“Tahrimen mekruh işlemek küçük günahtır. Küçük günaha devam etmek, adaleti giderir.”

kaynağı değiştir]

Hanefîlikte mekrûh, tahrimen mekrûh ve tenzîhen mekrûh olmak üzere ikiye ayrılır.

Tahrîmen mekrûh: Dinde ayetlerin yorumlanması veya hadislere göre yapılmaması istenen şeydir. Yapılması helalden çok, harama yakındır. Ancak, açık ayet gibi kesin olmayan bir delile dayandığından veya delaletindeki bir kapalılıktan dolayı haram sınıfına alınmamıştır. Bu sebeple amelî haram olarak da bilinir. Kesin olmamakla birlikte bu tür fiilleri işleyenlerin de ahirette cezaya uğrayabileceğine inanılır. Bunlara örnek olarak sigara içmek, bahis olmasa bile tavla ve kâğıt oyunları gibi oyunlar oynamak, erkeğin altın takması ve ipek giymesi gösterilebilir.[1]

Tenzîhen mekrûh: Şeriatın bağlayıcı ve kesin olmayan bir tarzda yapılmamasını istediği fiildir. Yapılmaması yapılmasından daha iyi olan davranışları tanımlar. Bu tür fiilleri işlemek cezâ ve kınanmayı gerektirmez; ancak terk eden övülür. Örneğin toplu bir ibadete katılacak kimsenin soğan-sarımsak yemesi ve ikindi namazından sonra kerahat vaktine kadar nafile namaz kılmak bu tür mekrûhlardandır.[1]

Mekruh fiilleri sürekli işleyenler şeriatta fasık olarak adlandırılır, şahitlikleri kabul edilmez ve yönetici veya kadı olamazlar.

Ayrıca bakınız[değiştir

mekruh

listen to the pronunciation of mekruh

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir