memede malign bulgu nedir / Mamografide BIRADS Nedir?

Memede Malign Bulgu Nedir

memede malign bulgu nedir

MAMOGRAFİDE BIRADS NEDİR?

Mamografilerde kitle, yapısal bozulma, mikrokalsfikasyon denen kireçlenme odakları ya da asimetri şeklinde bulgular saptanabilir. Bu bulgular hem iyi huylu tümörlerde hem de kanserlerde saptanabilecek bulgular olduğundan meme radyolojisi konusunda deneyimli bir radyoloji uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerekir. 

Radyoloji uzmanları değerlendirme sonrasında bulgularını ve önerilerini kesin ve net olarak diğer meslektaşlarına aktarabilmek ve kendi takiplerinde kolaylık olması amacıyla memenin durumunu bazı rakamlar ile sınıflandırırlar. Meme görüntülemesi raporlarında BIRADS ( Breast Imaging Reporting and Data System) adı verilen bir sınıflama kullanılır.

BIRADS Sınıflandırması:

  • Kategori 0: Ek görüntüleme yöntemlerine ihtiyaç var
  • Kategori 1: Normal bulgular
  • Kategori 2: Kesinlikle iyi huylu bulgular
  • Kategori 3: Muhtemelen iyi huylu bulgular
  • Kategori 4: Şüpheli bulgular
  • Kategori 5: Yüksek olasılıkla kötü huylu bulgular
  • Kategori 6: Biyopsiyle meme kanseri saptanmış olan hastalar

Eğer raporunuzda,

BIRADS Kategori 0 yazılmış ise tetkiki yapan radyoloji uzmanı bir karara varamamış ve ek tetkik istiyor demektir. 

BIRADS Kategori 1 ve BIRADS Kategori 2 yazılmış ise raporunuza; kötü bir şey yok, düzenli olarak her normal kadın gibi yıllık kontrollerinize gelmeniz yeterli demektir. BIRADS Kategori 1, tamamen normal anlamına gelirken, BIRADS Kategori 2, bazı bulguların var olduğu ancak hepsinin iyi huylu lezyonlara ait olduğu anlamına gelmektedir.

BIRADS Kategori 3 yazılmış ise raporunuza, %95 in üstünde bir ihtimal ile korkulacak bir şey yok demektir. Ama % 5 den az da olsa, küçük bir ihtimal ile bir risk olduğundan, radyoloji uzmanınız sizi 6 ay sonra tekrar kontrol etmek istiyor demektir. Bu kontrolü es geçmemelisiniz, mutlaka 2 yıl boyunca 6 ayda bir mümkünse aynı radyoloji uzmanına kontrole gitmenizi öneririm. 

BIRADS Kategori 4 yazılmış ise durum biraz daha kritik, ortalama %30-40 ihtimal ile kanser riskiniz var demektir. Mutlaka uygun bir şekilde biyopsi (parça alınması) yapılmalı hatta gerekli ise biyopsi öncesinde meme MR (MANYETİK Rezonans) incelemesi yapılmalıdır. Burada –invaziv işlem - dediğimiz vücuda uygulanacak girişimsel bir işlem yapılacağından eğer içiniz rahat değil ise biyopsi öncesinde meme radyolojisi konusunda deneyimli bir radyoloji uzmanına tetkikleriniz ile başvurabilir ikinci bir görüş alabilirsiniz. Bunu özellikle belirtmemin sebebi kliniğimize biyopsi önerildiği halde ikinci bir görüş almak üzere başvuran birçok hastamızda gereksiz yere biyopsi önerildiğine şahit oluyoruz. Bunun genel olarak sebebi, deneyim yetersizliği nedeni ve bir şeyleri atlama korkusu olabiliyor. Bazen de radyolog ve cerrah arasındaki iletişimsizlik nedeni ile daha önceki bir operasyon izi gibi bir görüntüye gereksiz yere biyopsi önerildiğine şahit oluyoruz. Gereksiz biyopsilere maruz kalmak istemiyorsanız, takiplerinizi yaptırdığınız merkezin cihaz alt yapısını, bilgilerinizi dijital ortamda saklanıp kontrollerinizde hemen ulaşabiliyor olmasına ve en önemlisi gittiğiniz radyoloji uzmanının meme radyolojisi konusunda deneyimli olmasına özen göstermelisiniz.

BIRADS Kategori 5, %90 nın üzerinde bir ihtimal ile kanser olduğunuz anlamına geliyor. Hemen iki memenize yönelik MR incelemeniz ve sonrasında vakit kaybetmeden biyopsiniz yapılmalıdır. MR incelemesi, mamografi ve ultrasonografi ile saptanamayan bazı lezyonları ve koltuk altının değerlendirmesi açısından yol gösterici olmaktadır. Ameliyat öncesi çekilen MR incelemesinin % 20 ye yakın bir oranda hastaya uygulanacak cerrahi tedaviyi değiştirdiği bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir. Ben de 2006 yılında teslim ettiğim uzmanlık tezimde bu konuyu incelemiştim. Ancak biyopsi sonrası bazen yanlış anlamlara neden olabilecek sinyaller oluşacağından BIRADS Kategori 5 lezyonlarda biyopsi öncesi Meme MR incelemesi yapılması önerilmektedir. Zaten meme konusunda uzmanlaşmış merkezlerde çalışan deneyimli cerrahlar mutlaka ameliyat edeceği hastanın MR tetkikinin yapılmasını ve hesapta olmayan bir başka odağın olmadığından emin olmak isterler. Ancak bazı cerrahlar MR inceleme ile vakit kaybetmek istememektedirler. Bunun sebebi olarak da; birçok merkezde çekilen MR ın kalitesi ya da MR ı yorumlayan radyoloğun deneyimi yeterli olmadığından çekilen MR lar gereksiz yere şüpheli odaklar belirterek tedavi sürecini uzatabildiğini öne sürerler. Ancak şunu bilmeliyiz ki, işin en doğrusu ameliyat öncesi kaliteli bir meme MR’ ının çekilmesi ve deneyimli bir meme radyoloğunun bunu değerlendirmesidir. Bu sayede erken dönemde kanser tekrarlamalarının büyük ölçüde önüne geçilmiş olmakta ve % 5 ihtimal ile diğer yöntemler ile fark edilmemiş olan başka bir odağın da aynı seansta tedavi edilmesi mümkün olmaktadır.

BIRADS Kategori 6 ise, malign (kötü huylu) tanısı almış hastalar için kullanılan bir sınıflamadır.

 

Meme Kanseri İçin Kapsamlı Rehber

 

Kanser, vücut hücrelerinin kontrol edilemez bir şekilde, sürekli çoğalmasıyla oluşur. Meme kanseri ise meme dokusundaki süt kanallarında yer alan ve süt üretiminden sorumlu hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasına bağlı olarak gelişir. Tüm dünyada her 8 kadından birinde görülen meme kanseri vakalarının %80'i süt kanallarındaki hücrelerin kontrolsüz çoğalımına bağlı oluşurken geriye kalan %20'lik kesim ise invaziv lobüler karsinom olarak tanımlanan süt bezelerinde gelişir. Tüm bunların haricinde medüller, müsinöz ve tübüler gibi farklı meme kanseri çeşitleri de bulunur. Meme kanseri varlığında kanser hücreleri, zaman içinde çoğalarak kitle oluşturur. Diğer kanser türlerine kıyasla daha yavaş gerçekleşen bu durumun ardından kanser hücreleri, lenf nodlarına ve ardından kan dolaşımı aracılığıyla vücudun farklı bölgelerine sıçrayabilir.

Meme kanseri belirtileri arasında meme ucundan akıntı gelmesi, şekil bozukluğu, meme ve koltuk altı bölgesinde şişlik ve / veya kitle varlığı gibi semptomlar yer alır. Meme kanseri tedavi yöntemleri ise meme kanserinin teşhis edildiği evreye göre farklı şekillerde yapılır. Meme kanserinin tanısı ne kadar erken koyulursa tedavi şansı bir o kadar yüksek olur. Dolayısıyla meme kanseri riskine karşı 20 yaşından sonra her kadının, âdet döneminin sona ermesinin ardından geçen ilk haftada elle meme muayenesi yapması gerekir. 40 ila 69 yaş aralığındaki kişilerin ise meme kanseri kontrolü için yılda bir kez mamografi çektirmeleri önerilir.

Meme Kanseri Nedir?

Meme dokusu; meme lobları, yağ dokusu, bağlar, boşluklar (sinüs), salgı bezleri ve süt kanallarından oluşur. Meme dokusunda yer alan hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıyla oluşan meme kanseri, kalp ve damar hastalıklarından sonra en fazla ölümle sonuçlanan hastalıkların başında gelir. Erkekte meme kanseri nadiren görülse de kadınlarda en sık rastlanan kanser türüdür. Tüm kanser türlerinde olduğu gibi meme kanserinde de sağlıklı hücrelerin DNA'larında birtakım bozulmalar olur. Buna bağlı olarak hücreler kontrolsüz bir şekilde sürekli çoğalmaya başlar. Kanserli hücreler, sağlıklı hücrelere göre çok daha hızlı bölünerek çoğalır ve daha uzun ömürlüdür. Dolayısıyla kanserli hücreler bir süre sonra yığılmalara yol açar. Kütle oluşumuna yol açan hücre birikimi, tümör olarak tanımlanır.

Meme kanserinde bu durum sıklıkla meme dokusunda yer alan süt kanallarında veya süt bezlerinde yer alan hücrelerin hızla çoğalmasına bağlı olarak gelişir. Bu bölgelerde çoğalmaya başlayan kanser hücreleri, tümör denen kütleyi oluşturur. Meme kanserindeki tümörler, benign yani iyi huylu ya da malign yani kötü huylu olabilir. Kanserli olan ya da olmayan olarak da adlandırılabilen bu tümörler vücutta farklı etkilere yol açar. Kötü huylu tümöre yol açan hücrelerin çoğalımı, başlangıç döneminde genellikle oldukça yavaştır ve belirtiye yol açmaz. Dolayısıyla kişi, çoğunlukla bu durumu başlangıç döneminde fark etmez. Bu da kanserin öncelikle lenf nodlarına ve ardından dolaşım sistemi aracılığıyla vücudun farklı bölgelerine yayılmasına, yani metastaz yapmasına yol açar. Çoğunlukla 50 ila 70 yaşları arasında ortaya çıkan meme kanseri, birinci derece akrabalarında meme kanseri olanlarda daha sık görülür. Bu yüzden meme kanseri taraması son derece önemlidir. Meme kanseri belirtisi göstermese bile 40 yaşına gelen tüm kadınların, düzenli aralıklarla mamografi yaptırması önerilir.

Meme kanseri kadın kanserleri arasında en yaygın olan ve akciğer kanserinden sonra en sık ölüm nedeni olan kanserdir. Tüm kadın kanserlerinin %24'ünü ve kanserden ölümlerin %14'ünü oluşturmaktadır. Her 8 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı bildirilmektedir.Nadir olarak erkeklerde de meme kanseri görülmektedir. Her 100 kadına karşılık 1 erkek meme kanseri tanısı almaktadır. Meme kanseri görülme sıklığının her yıl arttığı saptanmıştır. Meme kanserinin sık görülmesi, sıklığın giderek artması, erken evrede tedavi edilebilir olması ve erken evrede tanı koyulabilmesinin günümüz koşullarında mümkün olması meme kanserinin önemini arttırmaktadır.

Meme Kanseri Belirtileri Nedir?

Hastalık, başlangıç döneminde yavaş ilerler. Dolayısıyla başlangıç evresinde meme kanseri belirti göstermeyebilir. Meme kanserinde sıklıkla görülen belirtilerin bir kısmı şu şekilde sıralanabilir:

  • Meme dokusunda ağrı hissi,
  • Memenin büyümesi,
  • İki meme arasında şekil farklılığı,
  • Âdet dönemlerinde daha önce hissedilmemiş şiddette ağrı,
  • Meme cildinde kalınlaşma ya da tahriş,
  • Memede veya koltuk altında ele gelen ağrısız şişlik ya da kitle,
  • Meme başında çökme, renk değişimi gibi yapısal farklılıklar,
  • Meme başında kızarıklık ya da yara,
  • Meme başında soyulma, döküntü,
  • Meme başından pembe veya kırmızı renkte akıntı gelmesi,
  • Hâlsizlik,
  • Yorgunluk,
  • Kilo kaybı.

Erkeklerde meme kanseri belirtileri de kadınlardakilere benzer özelliktedir. Erkeklerde meme kanseri belirtileri çoğunlukla meme ucundan salgı gelmesi, meme ucunda kızarıklık gibi semptomlara yol açar. Tüm bunların yanı sıra meme dokusunda ağrısız şişlik, meme ucunda çukurlaşma, büzülme, kabarıklık gibi meme kanseri belirtileri görülebilir. Bu belirtiler her zaman kanser belirtisi olmamakla beraber kadının doktora başvurmasına sebep olmaktadır. Bu başvurular sırasında yapılan incelemelerde erken tanı şansı yakalanmaktadır.

Meme Kanseri Evreleri

Meme kanseri belirtiler açısından her evrede farklılık gösterebilir. Meme kanseri belirtileri resimli olarak incelendiğinde evreler arasında cilt dokusundaki farklılaşma gözlenebilir. Meme kanseri, 5 ayrı evreden ve 3 alt evreden oluşur:

  • Evre 0: Duktal carcinoma in situ DCIS (duktal karsinoma in sutu) ve LCIS (lobuller karsınoma in sutu). Kanser oluşum aşamasındadır. Çevre dokulara yayılmamıştır. Oluşmaya başladığı alan ile sınırlıdır.
  • Evre 1: Yayılabilen meme kanserinin başlangıç aşamasıdır. 1. evre tümörün 2 cm.' den fazla geniş olmadığı ve kanser hücrelerinin memeden başka yere (lenf bezlerine) yayılmadığı durumdur. 
  • Evre 2: Evre 2A'da memede tümör yoktur, ancak koltuk altındaki lenf bezleri kanser vardır; veya tümör 2 cm veya daha küçüktür ve koltuk altındaki lenf bezlerine yayılmıştır; veya tümör 2 cm'den büyük, 5 cm'den küçüktür ve koltuk altı lenf bezlerine yayılmamıştır.
  • Evre 2B ‘de; 2 cm'den büyük, 5 cm'den küçüktür ve koltuk altı lenf bezlerine yayılmıştır; veya 5 cm'den büyüktür ancak koltuk altı lenf bezlerine yayılmamıştır.
  • Evre 3A: Memede tümör yoktur, ancak koltuk altı lenf bezlerinde birbirine veya çevre dokulara yapışık kanser vardır; veya tümör 5 cm veya daha küçüktür ve çevre dokulara veya birbirine yapışık koltuk altı lenf bezlerine yayılmıştır; veya tümör 5 cm' den büyüktür ve koltuk altı lenf bezlerine (birbirlerine veya çevre dokulara yapışık olabilir) yayılmıştır.
  • Evre 3B: Tümör herhangi bir boyut da olabilir ve memeye komşu dokulara (deri veya göğüs duvarı, kaburgalar veya göğüs duvarındaki kaslar) yayılmıştır ve meme içerisindeki lenf nodlarına veya kolun altındaki lenf nodlarına yayılabilir.
  • Evre 3C: Kanser köprücük kemiği altındaki ve komşu boyun boyunca uzanan lenf nodlarına yayılmıştır ve kanser kolun altındaki ve meme içerisindeki lenf nodlarına ve memeye komşu dokulara yayılabilir.
  • Evre 4: Uzak metastatik kanserdir. Kanser vücudun diğer bölgelerine sıçramıştır. Bu evre tedavisinde hastanın yaşam süresini artırmak ve yaşam kalitesini yüksek düzeyde tutmak hedeflenir.

Evre 3C ameliyat edilebilir ve ameliyat edilemez olarak ikiye ayrılmaktadır. 

  • Ameliyat edilebilir Evre 3C meme kanserinde;
  • Kolun altındaki lenf nodlarında 10 veya daha fazla sayıda lenf nodunda tutulum vardır veya
  • Memedeki tümörle aynı taraflı köprücük kemiği altındaki lenf nodları ve komşu boyun lenf nodlarında yayılım vardır veya
  • Meme içindeki lenf nodları ve kolun altındaki lenf nodlarında yayılım vardır.
  • Ameliyat edilemeyen Evre 3C meme kanserinde,
  • kanser köprücük kemiği üstündeki lenf nodlarına yayılmıştır ve memedeki tümörle aynı taraftaki komşu boyun bölgesindeki lenf nodlarında tutulum vardır.

Meme Kanseri Nedenleri

Meme kanseri, genetik ve çevresel faktörlere bağlı olarak oluşur. Ailede meme kanseri öyküsünün bulunması, kişinin meme kanserine yakalanma riskini artırır. Ayrıca şu risk faktörleri de meme kanseri nedenleri arasında sayılabilir:

  • Radyasyona maruz kalmak
  • Meyve ve sebze bakımından fakir diyet uygulamak
  • Erken yaşta âdet görmeye başlamak
  • Menopoz döneminden sonra uzun süre hormon kullanmak
  • Memede yağ dokusunun az olması
  • Hiç emzirmemiş olmak
  • Uzun süre boyunca doğum kontrol ilacı kullanmış olmak
  • Sedanter yaşam tarzını benimsemek
  • İleri yaş
  • Obezite

Meme Kanseri Nasıl Olur?

Meme dokusunun büyük bir bölümü yağ dokusundan oluşur. Emzirme döneminde ise süt bezi ve süt kanalları büyür. Meme dokusunun kişiden kişiye farklılık göstermesinin temel sebebi budur. Meme kanseri, meme dokusunda yer alan süt kanallarının ve süt bezini oluşturan hücrelerin farklılaşmasından kaynaklanır. Sağlıklı her kadında bulunan bu hücreler, kontrolsüz olarak çoğaldığında meme kanseri ortaya çıkar. Kanserli hücreler zaman içinde çoğalmaya devam ederek kitle oluşmasına yol açar. Eğer kanser tedavi edilmezse zamanla kanser hücreleri tüm vücuda yayılır.

Meme Kanseri Tanı ve Tedavisi

Meme kanseri farkındalık yaratılması gereken hastalıkların başında gelir. Bunun sebebi hastalığın erken evrede belirti göstermemesidir. 20 yaşından sonra her kadının, ayda bir kez memesini el ile muayene etmesi gerekir. Meme dokusunda, meme başında farklılık olması ya da memede ağrısız şişlik fark edilmesi durumunda hızla hekime başvurulmalıdır. 40 yaşından sonra ise tüm kadınların en az yılda bir kez mamografi çektirmesi, erken tanı açısından büyük önem taşır. Kişinin meme kanseri şüphesi ile hekime başvurması durumda hekim, öncelikle hastanın öyküsünü dinler ve fizik muayenesini yapar. Hekim gerekli gördüğünde mamografi, ultrason, PET, MR çekilmesini ya da biyopsi yapılmasını talep edebilir. Meme kanseri tedavisi, meme kanserinin evresine ve hastanın mevcut sağlık durumuna göre yapılır. Tedavide öncelik meme dokusunun korunması olsa da gerekli durumlarda mastektomi işlemi ile meme dokusu tamamen alınabilir. Cerrahi girişimin ardından radyoterapi ve kemoterapi uygulanması gerekebilir.

Meme kanserinde erken tanı için düzenli aralıklarla mamografi çektirmeyi ihmal etmeyin.

Meme kanserine eşlik eden hastalıklar nelerdir?

Paget hastalığı

Paget hastalığı meme kanseri ile birlikte ortaya çıkan nadir bir hastalıktır. Her 100 meme kanserinin 1 ya da 2’sinde görülmektedir. Paget hastalığı meme ucunda ya da onu çevreleyen daha koyu deri alanında (areola) başlar. Genellikle öncelikle kırmızı, pullu döküntü olarak görülür. Kaşıntılı olabilir. Psoriyazis (sedef hastalığı) ya da egzema gibi diğer deri hastalıklarına çok benzer olabilir ve bunlarla karıştırılabilir. Tanı koymak için meme ucundaki etkilenmiş cilt dokusundan bir örnek (biyopsi) alınır ve mikroskop altında incelenir. Eğer sonuç Paget hastalığını gösterirse, mammografi planlanır. Genellikle Paget hastalığı meme kanseri ya da duktal karsinoma in situ (DCIS)’nun bir belirtisidir. Paget hastalığına sahip kadınların yaklaşık yarısı meme ucunun gerisinde bir yumruya sahiptir. 10 hastanın 9’u invazif meme kanseridir.

İnflammatuar (İltihaplı) meme kanseri

Sık görülmeyen bir meme kanseri türüdür. Her 100 meme kanserinin yalnızca 1-4’ü bu tip kanser tanısı almıştır. Meme dokusu iltihaplandığından dolayı, inflammatuar (iltihaplı) olarak adlandırılır. Kanser hücreleri memedeki en küçük lenf kanallarını tıkarlar. Lenf kanalları tıkalı olduğundan, meme şişer, kızarır, sertleşir ya da sıkılaşır ve dokunulduğunda ağrı ve sıcaklık hissedilir. Ağrı her zaman olmayabilir. Diğer belirtileri meme dokusunda kalınlaşma, çıkıntı ya da çukurlaşmadır. Bazen meme de yumru olabilir. Meme ucu ters dönmüş (memede çekme) ya da meme ucunda akıntı olabilir.

İnflammatuar meme kanseri belirtileri oldukça ani ortaya çıkabilir. Sıklıkla memedeki bir enfeksiyon ile karıştırılır (mastit).

Meme kanseri tedavi süreci ve sonrası

Beslenme: ideal kiloda kalmak ve dengeli beslenmek meme kanserinden korunmak için dikkat edilecekler listesinin başında yer almaktadır.Araştırmalar beslenmenin kanser tedavisi üzerinde %30-40 etkisi olduğunu göstermiştir. Amerikan kanser araştırmaları derneği ideal kilonun kanserde en önemli nokta olduğunu söylemiştir. Meme kanseri tanısı almış ve tedavi olmuş hastaların kilo alması nüks riskini arttırmaktadır.

Yağ alımı: menapoz sonrası fazla yağ tüketen bireyleri daha az yağ kullanmaya başlaması meme kanseri riskini azaltmaktadır. Omega3 açısından zengin beslenme kanser riskini azaltır.

Alkol alımı: alkol alındığında kandaki folat miktarı azalır. Folat kanser riskini azaltan bir maddedir. Folat koyu yeşil renkli sebzeler, portakal suyu, enginar ve pancarda bulunur. Alkol alımının günde 1 kadehi aşmayacak şekilde olması gerekmektedir.

Egzersiz: meme kanserinde tedavi sürecinde ve sonrasında egzerisiz yapılmasının temel amacı en kısa sürede normal hayata dönmeyi sağlamaktır. Egzersizin faydaları ise:

  • Eklem ve kaslara hareket yeteneği kazandırmak
  • Kalp-akciğer kapasitesini arttırmak
  • Kan basıncı (tansiyon) nı düzenlemek
  • Lenf sıvı dolaşımını arttırarak kolda lenfödem oluşmasını engellemek
  • Ameliyat sonrası omuzda gelişebilecek hareket kısıtlılığını (donmuş omuz) engellemek
  • Yorgunluk ve zayıflığı gidererek kişinin iyi hissetmesine yardımcı olmak şeklindedir.

Meme Hastalıklarının Tanısında Mamografi

 * Asist.; SB Ankara Eğit. ve Araş. Hast. Radyoloji Bölümü
** Başasistan; SB Ankara Eğit. ve Araş. Hast. Radyoloji Bölümü
*** Klinik Şefi; SB Ankara Eğit. ve Araş. Hast. Radyoloji Bölümü

Meme kanseri kadınlarda en sık görülen meme patolojisidir. Kadınlarda kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sıradadır. Mamografik tarama ile sağlanan erken tanı mortaliteyi %20-70 oranında azaltmaktadır. Bu nedenle mamografi meme kanserinin tanısında "altın standart" olarak kabul edilir. Tarama amaçlı mamografinin 40-49 yaşlar arasında 1-2 yılda bir, daha sonra yılda bir uygulanması önerilir.  Bu nedenle mamografinin meme kanserinin erken tanısındaki yeri konusunda bilinçli olunması ve meme patolojilerine yönelik algoritm içerisinde diğer inceleme yöntemlerinin tamamlayıcı nitelikte olduğunun bilinmesi önemlidir.

            Meme kanseri kadınlarda memeyi etkileyen en önemli patolojidir. ABD'de 54 yaş altındaki kadınlarda kansere bağlı ölümlerin en sık nedeni meme kanseridir. Ülkemizde yapılan istatistiklerde kadınlarda kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırayı meme kanseri almaktadır. ABD'de her sekiz kadından birinin yaşamı sırasında meme kanserine yakalanacağı, her otuz kadından birinin meme kanseri nedeniyle öleceği tahmin edilmektedir. Yine ABD'de 40 yaşından büyük kadınlarda yılda bir kez yapılan mamografi her yıl meme kanserine bağlı 7500 ölümü önleyebileceği bildirilmiştir. Meme kanseriyle ilgili tanımlanan risk faktörleri etiyolojiyi aydınlatmakta yetersizdir ve korunma henüz olanaklı değildir. Bunun yanında meme kanserinde hastanın on yıl yaşama şansı metastaz yapmamış küçük tümörlerde daha yüksek orandadır. Bu nedenle meme kanserinde erken tanı çok önemlidir.

            Mamografik tarama ile sağlanan erken tanının mortaliteyi %20-70 oranında azalttığı bildirilmiştir. Bütün bu nedenlerden ötürü tüm hekimlerin mamografinin meme kanserinin erken tanısındaki yeri konusunda bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.

             Meme hastalıklarının araştırılmasına yönelik yaklaşım içerisinde mamografi en etkin radyolojik yöntemdir. Diğer tanı yöntemleri, gerektiğinde mamografiyi tamamlayıcı olarak kullanılmalıdır. Mamografi kullanımı tanı ve tarama amacına yöneliktir. Otuz yaşından büyük, belirtileri olan kadınlarda meme muayenesinden sonra tanı amaçlı bilateral mamografi yapılmalıdır. Palpasyonda malign kitle bulguları olan ve bu nedenle biyopsi planlanan hastalarda da palpe edilen bölgenin kitleden ayrı bir kistik patoloji bulunma olasılığı nedeniyle mamografik inceleme önerilir. Tarama amaçlı mamografi ise meme kanserine ilişkin yakınması ya da bulgusu olmayan kadınlarda uygulanan, klinik olarak gizli kalmış meme kanserinin tam ya da yüksek bir iyileşme olasılığının olduğu bir dönemde tedavi edilebilme şansının araştırılmasını amaçlayan ve erken tanıda yararı gösterilmiş tek görüntüleme yöntemidir. Ancak meme muayenesi olmadan yapılan mamografik değerlendirmede duyarlılığın %10-15 oranında azaldığı hesaplanmıştır. Tarama amaçlı mamografik incelemeye başlama yaşı konusunda farklı görüşler olmakla birlikte genel olarak 40 yaşında başlanması, 40-49 yaş arasında   1-2 yılda bir, daha sonra yılda bir uygulanması önerilmektedir.

            1. Mamografi Tekniği

            Mamografik taramanın benimsenmesi konusunda inceleme sırasında meme dokusunun yüksek doz radyasyona maruz kaldığı inancı önemli bir sorun oluşturmaktadır. Ancak henüz mamografi nedeniyle kanser olan kadın bulunmamaktadır. Mamografi tekniğinin gelişmesine paralel olarak meme dokusunun inceleme sırasında maruz kaldığı doz azalmaktadır. Mamografinin klasik röntgenden en önemli farkı düşük dozda daha yüksek görüntü kalitesi elde etmesidir. Teknik olarak kaliteli bir mamografide memenin tümü ya da olabildiğince fazla meme alanı yüksek kontrast ve optimum görüntü ayrıntısı ile görüntülenmelidir. İnceleme sırasında en önemli nokta memenin yeterince sıkışırılmasıdır. Bu, kimi zaman hastalarda rahatsızlık yaratabilir, ancak yeterli sıkıştırma ile memenin alacağı radyasyon dozu azalır. Aynı zamanda meme dokusunun üst üste gelen kısımlarının ayrılmasıyla var olan bir kitle gözden kaçırılmamış olur ve yalancı kitle görünümleri kaybolur.

            Rutin mamografi incelemesi için meme sıkıştırılarak mediolateral oblik (MLO) ve kraniokaudal (KK) grafiler alınır. Uygun alınan bir MLO grafide pektoral kas yaklaşık meme başı düzeyine kadar üçgen şeklinde görüntülenmelidir. Bu grafi iki temel pozisyondan en çok meme dokusu içeren ve en önemli olanıdır. Ayrıca memede en sık karşılaşılan kanser yerleşim yeri olan üst dış kadran ve aksiller kuyruk diğer pozisyonlara göre daha iyi görüntülenir. KK grafide subareolar bölge, santral ve medial meme dokusu daha iyi görüntülenir. Her iki grafide ince, lineer çizgiler keskin olmalı, küçük radyoopasiteler ve mikrokalsifikasyonlar görülebilmelidir. Hastaya uygun pozisyon verilmesi önemlidir ve meme başının opasitesi tam profilden görüntülenmemişse meme dokusuyla çakışarak yalancı kitle görüntüsü verebilir. Standart grafilerin alınmasından sonra tek bir projeksiyonda alınan dansitelerin gerçek olup olmadığının anlaşılması amacıyla ek projeksiyonlarda grafiler alınabilir. Teknik olarak yeterli olduğuna karar verildikten sonra mamografide lezyon olup olmadığı araştırılmalıdır. Genellikle bilateral meme dokusunun dağılımı simetriktir. Bu nedenle asimetrik görünümün algılanabilmesi için iki tarafın yan yana asılarak her iki memenin simetrik olarak değerlendirilmesi gerekir. Grafilerin -eğer varsa- daha önce alınan grafilerle karşılaştırılması, olası benign ya da malign patolojilerin stabilitesinin değerlendirilmesi bakımından önemlidir.

            2. Mamografi ve Normal Meme

            Memede yer alan üç temel dokudan yağ dokusu radyolüsen, bağ dokusu doğrusal bantlar şeklinde radyodens, glandüler doku ise orta derecede opasiteler şeklinde izlenir. Genellikle parankim dokusunun fizyolojik dağılımına bağlı olarak üst dış kadranlarda opasite artışı izlenir. Meme derisi düzgün olup ortalama 1.5 mm'yi geçmeyen ince bir bant olarak izlenir. Deri opasitesinin hemen altında ise deri altı yağ dokusuna ilişkin düzgün radyolüsen görünüm vardır. Meme dokusu miktar, bileşim ve dağılım açısından bireyden bireye ve aynı bireyin yaşamı boyunca dönemler arasında farklılıklar gösterebilir. Bu durum "normal" olarak değerlendirilebilecek meme dokusunun farklılıklar göstermesine neden olmuştur. Memede temel dokuların birbirlerine oranları meme paternini ve meme dansitesindeki artış ya da azalmayı belirler. Genç kadınlarda hemen hemen tüm memeyi kaplayan glandüler doku nedeniyle adeta homojen bir opasite sözkonusudur. Böyle dens memelerde değerlendirme yapmak daha zordur. Kırk yaşına doğru memenin iç yarısından başlayan ve daha sonra hızlanma gösteren involüsyonda glandüler dokunun yerini yağ dokusu almaktadır. Bu nedenle menopozda ve postmenopozal dönemde memede hipodens ağırlıklı bir görünüm ortaya çıkar. İnvolüsyon memede değerlendirme yapmayı kolaylaştırır ve tam olarak involüsyona uğramış yağlı bir memede mamografinin duyarlılığı %100'e yaklaşır.

            Mamografilerin değerlendirilmesinde yağ dokusu ve fibroglandüler dokunın oranlarına dayalı olarak meme parankim paternleri tanımlanmıştır. Son kabul gören sınıflandırmaya göre Patern 1'de hemen hemen tüm doku görünümdedir. Yağ dokusu içerisinde dağınık yerleşimli fibroglandüler dansitelerin oluşturduğu görünüm Patern 2'yi oluşturur. Patern 3'de ise fibroglandüler dansitelerin oranı %25'in üzerindedir. Başlıca yüksek yüzdede fibröz bağ dokusundan oluşan ileri derecede dens memeler ise Patern 4 olarak  tanımlanmıştır. Dens memelerin yüksek kanser riski taşıdığını bildiren çalışmalar bulunmaktadır. Ayrıca dens memelerde küçük kanser odaklarının ayırt edilme güçlüğünden söz edilmektedir. Normal memede zaman içerisinde dansite artışı görülmesi seyrektir. En çarpıcı patern değişiklikleri kilo değişiklikleri nedeniyle oluşur. Dansite artışı ikinci neden hormon replasman tedavisidir.

            3. Meme Patolojilerinde Karşılaşılan         Mamografik Bulgular:

            a. Kitle,

            b. Yapısal distorsiyon,

            c. Asimetrik dansite,

            d. Kalsifikasyon,

            e. Deri, meme başı ve trabekülasyonda izlenen değişiklikler,

            f. Aksiller lenf nodu patolojileri.

            Kitle lezyonları meme kanserlerinin en sık görülme şeklidir. Kitle komşu meme parankiminden bir sınırla ayrılan ve iki farklı projeksiyonda yer kaplayan lezyon olarak tanımlanmıştır. Lezyon tek bir projeksiyonda izleniyorsa dansite olarak tanımlanmalıdır. Kitlenin morfolojisi tanısal yaklaşımda önem taşır. Kitlenin malignite kuşkusunun değerlendirilmesinde şekil, kenar yapısı ve dansite özellikleri birinci derecede önemlidir. Kitleler şekil bakımından yuvarlak, oval, lobüler, irregüler olarak sınıflandırılabilir. Lobülasyon kenar yapısındaki ondülasyonlarla belirtilir.  Mikrolobüle ya da irregüler şekilli kitlelerin malignite olasılığı fazladır. Kitlenin çevre dokuyla arasındaki kenar keskinse iyi sınırlı olarak tanımlanır. Kitle kenarından çevreye ışınsal tarzda uzanımlar izleniyorsa spiküler tanımı kullanılır. Kitlenin çevre dokuyla üst üste gelmesi durumunda örtülmüş kenar yapısı ortaya çıkar. Kapsül ve iyi sınırlı kitleleri çevreleyen 1 mm kalınlığındaki radyolüsen alan olarak belirtilen halo işareti genellikle benign lezyonlarda saptanır. Kitlenin x-ışını geçirgenliği dansite olarak belirtilir. Radyolüsen lezyonlar hemen hiçbir zaman malign değildir ve ileri değerlendirme gerektirmeksizin benign kabul edilir. Düşük dansitede radyoopak lezyonlar fibroadenom ve kisttir. Yüksek dansitede radyopak lezyonlarda malignite olasılığı akla getirilmelidir. Daha önce alınan mamografilerde saptanan ve izleme alınan iyi sınırlı nodüler lezyonlarda morfoloji ve boyut değişikliği gözlenirse malignite riski yüksek olduğundan ileri inceleme gereklidir. Lezyon sayısı ayırıcı tanı yönünden iyi bir kriter olmamakla birlikte benzer morfolojik özellikler sahip lezyonların çok sayıda ve bilateral olması malignite riskini azaltır.

 

Resim 1. Memede fibroglandüler doku içerisinde yuvarlak, düzgün sınırlı, homojen dansite izlenmektedir (KK grafi). Yapılan US incelemede tanımlanan lezyonun kist ile uyumlu olduğu saptanmıştır.

 Mamografide en sık saptanan iyi sınırlı kitle lezyonları kist ve fibroadenomdur. Kistler genellikle kırklı yaşlardan sonra görülür. Menopozla birlikte gerileme gösterebilir. Mamografik olarak oval ya da yuvarlak, iyi sınırlı lezyonlardır (Resim 1). Sıklıkla bilateral ve multipl olup boyutları değişkendir. Kistlerde yumurta kabuğu biçiminde çevresel kalsifikasyonlar izlenebilir. Kistlerin ayırıcı tanısında Ultrasound’un rolü büyüktür. Fibroadenom memede en sık karşılaşılan solid, benign tümördür. Genellikle otuz yaşından önce ortaya çıkar ve yuvarlak, oval ya da lobüle kenar yapısı gösterir. Hormonal etkenler bağlı olarak morfolojik değişim izlenebilir; menopoz sonrasında dejeneresyona bağlı olarak "patlamış mısır" tarzında kaba kalsifikasyonlar saptanabilir (Resim 2).

Resim 2. Memede göğüs ön duvarına yakın yerleşimli, tipik kaba kalsifikasyonlar içeren, oval dansite (fibroadenom).

Benign intramamarian lenf nodları tüm mamografilerin %5'inde izlenebilir. Genellikle memenin üst dış kadranında yerleşim gösterir ve orta kesimde karakteristik radyolüsen görünüm ya da periferal çentik saptanabilir.

            Meme kanserlerinde komşu dokulara infiltrasyon nedeniyle kenar yapısı net olarak izlenemeyebilir. Erken dönemde meme kanserinin tipik spiküler görünüm yerine belirsiz ve bulanık kenar yapısı gösterdiği bildirilmiştir. Meme kanserlerinde kitlenin dansitesi çevre fibroglandüler dokuya göre daha fazladır ve lezyonun ortasına doğru artış gösterir. Spiküler lezyonlar lezyon kenarından çevreye ışınsal tarzda uzanan ince opasitelerle karakterizedir (Resim 3).

Resim 3. Yağ dokusu ağırlıklı meme parankiminde kolaylıkla seçilen ve yüksek oranda malignite kuşku taşıyan spiküler lezyon.

 Yağlı meme parankiminde kitle kolaylıkla ayırt edilir. Spiküler lezyonlar meme kanseri yanında postoperatif skar, yağ nekrozu ve radial skar gibi benign patolojilerde de izlenebilir. Meme kanserinde görülen spiküler lezyonda orta kesimdeki kitle görünümü daha belirgin olup spiküler uzanımlar daha kısadır. Kesin tanı için mamografi tek başına yeterli değildir ve biyopsi gerekir.

            Yapısal distorsiyon meme kanserine eşlik edebilen önemli bir bulgudur. Normalde meme başına yönelim gösteren parankim yapısında değişiklik olması olarak tanımlanmıştır.

            Asimetri sık karşılaşılan fokal mamografik bulgulardandır. Normalde iki meme arasında boyut farklılığı görülebilmekle birlikte iç yapıları arasında belirgin bir simetri vardır. Asimetri pozisyon ya da sıkıştırmadaki farklılıktan da kaynaklanabilir. Gerçek asimetriler üç boyutludur ve farklı pozisyonlarda alınan grafilerde izlenir. Asimetri simetrik olmayan meme dokusuna bağlı olabileceği gibi kitle nedeniyle oluşmuş olabilir. Asimetrik dansite içerisinde yağ dansitesi izlenmesi normal asimetrik meme dokusunun kitleden ayırt edilmesinde yardımcıdır. Kuşkulu asimetrik dansitede alan meme dokusundan daha küçük ve yuvarlaktır ve dansitesi ortasına doğru artış gösterir. Ayırıcı tanı için ek pozisyonlarda alınmış özel grafiler gerekebilir.

            Memede kalsifikasyonlar sıkça saptanır. Enflamasyon, travma gibi benign nedenlerle oluşabileceği gibi meme kanserine de eşlik edebilir. Lüsen merkezli deri kalsifikasyonları, vasküler kalsifikasyonlar, fibroadenomlarda görülen kaba kalfikasyonlar, yağ nekrozu ya da kistlerde görülebilen çevresel kalsifikasyonlar benign tiptedir. Erken dönem kanseri haber veren küme yapmış kalsifikasyonlar araştırılmalıdır. Kitle görülmeksizin meme dokusunda küçük bir bölgeyi (1 cm3) kaplayan, irregüler, heterojen morfoloji gösteren, genellikle 0.5 mm'nin altındaki, sayıca dörtten fazla, küme yapmış kalsifikasyonlar kuşku uyandırmalıdır.

            Memede ödeme neden olan enfeksiyon, enflamasyon, tümör infiltrasyonu gibi nedenlerle dermal lenfatiklerin tıkanması sonucu deride ve parankim trabekülasyonunda değişiklikler gözlenebilir. Meme başı ve deride çekilme ise meme kanserinin geç döneminde saptanabilir.

            Normalde 2 cm'nin altında ve ortası lüsen görünümde olan aksiller lenf nodları yağ replasmanında ileri derecede büyürler. 1.5-2 cm'den büyük, ortasında lüsen alan izlenen lenf nodları reaktif hiperplazi nedeniyle oluşabileceği gibi meme kanserinin geç döneminde metastaza bağlı da görülebilir ve araştırılması gereklidir.

Dene - Yanılma

1. Kadınlarda kanserden ölüm nedenleri arasında hangisi akciğer kanserinden sonra gelir?

            a) Meme kanseri           b) Over kanseri

            c) Endometrium kanseri           d) Lenfoma

            e) Hiçbiri

2. Meme kanserinin tanısında "altın standart" olarak kabul edilen inceleme yöntemi hangisidir?

            a) Mamografi                               b) Ultrasonografi

            c) Bilgisayarlı Tomografi           d) Manyetik Rezonans  

             e) Hiçbiri

3. Kistik kitlelerin tanısında en değerli inceleme yöntemi hangisidir?

            a) Mamografi                              b) Ultrasonografi

            c) Bilgisayarlı Tomografi          d) Manyetik Rezonans   

            e) Hiçbiri

4- Memede en sık karşılaşılan kanser lokalizasyonu hangisidir?

            a) Alt - iç kadran                        b) Üst - dış kadran

            c) Subareolar bölge                  d) Üst - iç kadran            

            e) Hiçbiri

5- Hangi meme parankim paterninde mamografik değerlendirme daha zordur?

            a) Patern 1                     b) Patern 2

            c) Patern 3                      d) Patern 4                       

            e) Hiçbiri

 

            1- Demirkazık FB; Mamografi ve Meme Görüntülemenin Temel İlkeleri. Hacettepe Tıp Dergisi 1997, 28(1): 73-83.

            2-        Kopans DB; Breast İmaging. Lippincott-Raven. Philadelphia. 1998. 229-      351.

            3- Memiş A; Meme Lezyonlarında Mamografik Değerlendirme. Türkiye Klinikleri Radyoloji 1997, 1(1): 12-25.

            4- Sevinç E; Meme Patolojilerinin Tanı ve Tedavisinde Gelişmeler. Mine Ofset. Ankara.1996. 2-14.

            5- Üstün E; Tarama Mamografisinde Son Yaklaşımlar. Türkiye Klinikleri Radyoloji. 1997, 1(1): 68-71.

            6- Üstün E; Meme Radyolojisi. Ege Üniversitesi Basımevi. İzmir. 1992. 79-161

Biyopsi Sonucu Bildirilen Patoloji Raporların Değerlendirilmesi

Memede saptanan bir oluşumun tam olarak teşhisinin konulabilmesi için mutlaka parça alınması ve bunun patoloji laboratuarında incelenmesi gerekir. Bu inceleme önce gözle yapılır, daha sonra ince kesitler alınarak mikroskop altında yapılır. Bazı durumlarda alınan ince kesitleri, çeşitli boya, kimyasal ve immünokimyasal maddeler ile muameleye tabi tutularak mikroskop altında incelenmek gerekir.
Patoloji raporunuzda makroskopik (gözle yapılan inceleme) inceleme ve mikroskopik (mikroskop altında yapılan inceleme) inceleme adı altında 2 başlık vardır.

 

Raporunuzun altında ise teşhis vardır ve çeşitli tıbbı terimler kullanılır.

 

Eğer memede iyi huylu bir oluşum varsa bunun adı yazılır. Bunlar;

 

Memede İyi Huylu Oluşumlar

 

Memenin iyi huylu tümörleri ile ilgili bilgiler memenin kanser olmayan tümörleri bölümünde ayrıntılı olarak verilmiştir. Aşağıda sıralanmıştır.

 

Fibrokistik değişiklik
Enfeksiyon bulguları
Fibroadenom
Filloid tümör
Radial Skar
Yağ nekrozu
Tüberküloz
sklerozan adenozis
İntraduktal papilloma
Atipi (Bazı durumlarda oluşumda atipi bulunması özel bir durum ortaya koyar ve bunun çok iyi değerlendirilmesi gerekir)

 

Meme Kanseri Saptanmış İse

 

Raporun sonunda bazen Malignite bulgusuna rastlanmadı şeklinde bir yazı olabilir. Bu inceleme sonucu kanser ile ilgili hiçbir bulgunun görülmediği anlamını taşır.

 

Eğer memede patoloji incelemesi sonucu kanser ile ilgili bir bulgu var ise bu malignite var demektir. Kanserin tıbbi adı karsinomadır ve patoloji raporunda karsinoma şeklinde bildirilir.

 

Eğer memede kanser saptanmış ise kanserin durumu ve yapısını belirten bazı terimler raporunuzda yer alır.
Normal bir süt kanalı kesiti
Süt kanalı içindeki hücreler kansere dönüşerek aşırı çoğalmaya başlıyorlar.
Kanser hücreleri kanalın içini doldurmuş ama kanalın dışına çıkmamış (Duktal karsinoma in situ DCIS)
Kanser hücreleri süt kanılının dışına taşmış (invaziv duktal karsinoma)

 

Duktal karsinoma

 

Kanser süt kanalından kaynaklanıyorsa duktal karsinoma olarak adlandırılıyor. Kanalın dışına çıkıp çıkmamasına göre 2 gruba ayrılır

 

Duktal karsinoma in situ (İntraduktal karsinoma) (DCIS)

 

Süt kanallarını döşeyen hücreler, kontrolsüz olarak çoğalmaya başladıkları zaman ilk önce kanalı dolduruyorlar. Henüz kanal dışına taşmayan bu safhaya duktal karsinoma in situ (DCIS) adı veriliyor. Bu safha meme kanserinin en erken safhası. Kanser hücreleri henüz kanal dışına çıkmadığı için, vücudun her hangi bir yerine atlamamış durumda. Sadece bu bölgenin çıkartılması ile kanser tam olarak tedavi edilebiliyor.

Duktal karsinoma in situ safhasında, tümör boyutu genellikle elle muayene ile fark edilemeyecek kadar küçüktür. Bu safhada kanser daha çok mamografi ile tespit edilebiliyor. Bu nedenle kanserin erken teşhis edilebilmesi için 40 yaşını geçen her kadının, her yıl mamografi filmini çektirmesi öneriliyor. Toplu meme kanseri taramalarının yapıldığı gelişmiş ülkelerde, meme kanserlerinin bu safhada yakalanma oranı % 25 lere kadar yükseliyor Bu taramaların yapılmadığı ülkelerde ise, kanserin bu safhada yakalanma oranı % 2 civarında

 

İnvaziv duktal karsinoma (İnfiltratif duktal karsinoma)

 

Bir süre sonra kanser hücreleri kanal dışına çıkıyorlar; bu safha invaziv (infiltratif) safha, yani kanserin memeyi istila safhası. Meme kanserleri içinde en sık invaziv duktal karsinomayı görüyoruz. Yani sütü, süt bezinden meme başına taşıyan kanalları döşeyen hücrelerden kaynaklanan ve kanal dışına çıkmış kanser.

 

Lobuler karsinoma

 

Kanser süt bezinden kaynaklanıyorsa lobuler karsinoma olarak adlandırılıyor. Süt bezinin dışına çıkıp çıkmamasına göre 2 gruba ayrılır.

 

Lobuler Karsinoma In Situ(LCIS)

 

Süt bezlerini hücrelerden kaynaklanan ve bez dışına taşmamış anlamına gelen Lobuler Karsinoma in Situ, adına rağmen kanser kabul edilmiyor. Çünkü lobuler karsinoma in situ, invaziv lobuler karsinoma’ ya dönüşmüyor, yani süt bezinin dışına çıkıp yayılmıyor. Bu nedenle kanser kabul edilmiyor; bize sadece bu memede kanser gelişme riskinin arttığını ve dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor.

 

İnvaziv lobüler karsinoma (İnfiltratif lobüler karsinoma)

 

Memede ikinci sıklıkta İnvaziv lobuler karsinoma’ yı görüyoruz. Bu da süt bezlerinden kaynaklanmış ve bez dışına çıkmış anlamına geliyor.

 

Medullar karsinoma ve Müsinöz karsinoma

 

Bunlar diğer meme kanseri tipleridir. Bunlar invaziv duktal karsinoma ve invaziv lobular karsinomadan daha iyi seyrediyorlar.

 

Tübüler karsinoma

 

Tübüler karsinoma meme kanserleri arasında en iyi seyredeni. Meme kanserlerinin % 2 sini oluşturuyorlar.

 

Enflamatuar meme kanseri

 

Enflamatuar meme kanseri, meme derisinde kızarıklık, ısı artışı ve kalınlaşma gibi bulgularla kendisini gösteriyor. Burada bir enfeksiyon söz konusu değil. Sıcak ve kızarık görüntü, kanser hücrelerinin meme derisi lenf kanallarına yayılmasıyla ortaya çıkıyor. İlk çıktığı andan itibaren ileri safha (Evre IIIB) kabul ediliyor. Enflamatuar meme kanseri terimi, kanserin hücresel kaynağı veya yapısını değil, klinik görünümüne göre yapılan bir evrelemeyi işaret etmektedir ve yukarıda bahsedilen gruplandırmanın dışında kalmaktadır.

 

Tümörünün diğer özellikleri

 

Yukarıda adı geçen terimler kanserin yapısını belirtirler. Bunun yanı sıra bazı bilgiler de verilir.

 

Tümörün çapı

 

Tümörün büyüklüğü tedavinin planlanmasında önemli bir kriter olarak kabul ediliyor. Tümörün boyutu ne kadar küçükse hastalık o kadar iyi seyirli kabul ediliyor. Günümüzde erken tanı yöntemi olan mamorafi taramaları ve toplumun meme kanseri konusunda bilgilendirilmesi sonucu hastalık, tümör çapı küçükken yakalanıyor.

 

Lenf bezlerine metastaz

 

Memede süt bezi veya süt kanalı dışına çıkan kanser, ilk önce koltuk altında bulunan lenf düğümlerine geliyor. Ameliyat ile koltuk altındaki lenf düğümleri çıkartılarak inceleniyor. Kanserin kaç tane koltuk altındaki lenf düğümüne sıçramış olduğu önemli bir gösterge. Bir lenf düğümüne bile sıçrama varsa ve başka bir engel yoksa yardımcı ilaç tedavisi (adjuvant kemoterapi) uygulanması gerekiyor. Eğer koltuk altındaki lenf düğümleri, metastaz sonrası birbirlerine veya çevredeki dokulara yapışmış ise, ameliyattan önce ilaç tedavisi (neoadjuvant kemoterapi) uygulanması gerekiyor.

 

Hücresel grade (sellüler grade)

 

Hücrelerin bazı özelliklerine bakılarak bu derecelendirme yapılıyor. Patoloji raporunda hücresel ve nükleer “grade” şeklinde rapor ediliyor. Grade I en iyi derece grade III ise en kötü derece kabul ediliyor. Grade II ise bunların arasında kalıyor.

 

Tümörün Kanser dışı bilgileri

 

Genel olarak bir patoloji raporunda bu bilgiler yer alır, fakat kanserle ilgili daha fazla bilgiye sahip olabilmek için ek testler istenir.

 

ER ,PR (Östrojen ve Progesteron reseptörleri)
Memedeki süt bezleri ve kanalları döşeyen hücreler, östrojen (ER) ve progesteron (PR) denilen kadınlık hormonlarına duyarlı. Bu hormonlar, hücreler üzerindeki özel noktalara bağlanarak bu hücrelere etki ediyorlar. İşte bu özel noktalara reseptör (algılayıcı) deniyor. Bazı meme kanseri hücrelerinde de bu östrojen veya progesteron reseptörleri bulunuyor. Patoloji raporlarında yazan ER (+) , PR (+) anlamı, kanser hücrelerinin östrojen ve progesteron reseptörlerini taşıdığı anlamına geliyor. Bu reseptörlerin varlığı kanserin nispeten daha iyi huylu olduğunu ve daha iyi seyredeceğini gösteriyor. Genelde yaş ilerledikçe, kanserde östrojen ve progesteron reseptörü varlığı oranı artıyor. Bu reseptörlerin bulunması, hastanın tedavisinin planlanmasında da önem taşıyor.

 

HER2/neu (c-ErbB2)

 

Bazı kanser tiplerinde farklı genetik yapı ve buna bağlı bazı özel proteinlerde artış söz konusudur. Tümörde HER-2/neu (c-erbB-2) proteini artışının saptanması
(pozitif olarak bildirilir), hastalığın biraz daha saldırgan olduğunu gösteriyor.: Ayrıca ilaç tedavisinde kullanılacak ilaçlarda da değişiklik yapmayı gerektirebiliyor.

 

Ekstensiv İntraduktal Komponent

 

Tümörün süt kanalı içi boyunca yayılmış olması (ekstensiv intraduktal komponent), meme koruyucu ameliyat yapılması açısından önemli. Eğer bir tümörde intraduktal komponent, tümör kitlesinin % 25 inden fazla kısmını oluşturuyor ise, memenin tümünün alınması öneriliyor.

 

Lenfatik invazyon

 

Kanserin, çevredeki lenf damarlarını (lenfatik invazyon) işgal etmesidir. Pozitif olması, kanserin saldırgan bir karakterde olduğu yönünde bir belirtidir.

 

Vasküler invazyon

 

Kanserin, çecresindeki kan damarlarını (vasküler invazyon) işgal etmesidir. Pozitif olması, kanserin saldırgan bir karakterde olduğu yönünde bir belirtidir.

 

Tümör Nekrozu

 

Tümörü oluşturan hücrelerin bir kısmının beslenmesinin bozularak ölmesidir ( tümör nekrozu). Tümörün hızlı büyüdüğünün göstergesidir ve
Pozitif olması, kanserin saldırgan bir karakterde olduğu yönünde bir belirtidir.
Cerrahi sınırlar
Çıkartılan kanserli dokunun çevresinde bir miktar da normal doku alınır. Bu sayede geride kanserli doku bırakılmaz. Cerrahi sınırların temiz olması geride kanserli doku kalmadığını gösterir, eğer temiz değil ise geride kanserli doku kalmış demektir ve ameliyat ile yeniden kalan kanserli dokunun çıkartılması gerekir

 

Özet olarak bir patoloji raporunda bulunması gereken sonuçlar

 

Tümörün yapısı (Duktal veya Lobüler)
Tümörün kanal veya süt bezinin dışına çıkıp çıkmadığını gösteren bilgi (intraduktal) veya invaziv(infiltratif), intralobüler veya invaziv lobüler
Hücresel grade
Nekroz durumu
Tümörün çapı
lenfatik ve vasküler invazyon durumu
Farklı bir yapıda ise bilgi( tübüler karsinoma, müsinöz,karsinoma, medüller karsinoma)
Cerrahi sınırlar
ER ve PR reseptörleri
HER2/neu (c-ErbB2) durumu

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir