Cinsel işlev ile ilgili problemler, sık görülen ancak nadiren tedaviye başvurulan sağlık sorunlarının başında gelir. Sağlıklı bir cinsel yaşam, ancak kişinin fiziksel ve duygusal yönden sağlıklı olmasıyla mümkün olabildiğinden, yaşanabilecek çeşitli sorunlar cinsel yaşamı da olumsuz etkileyebilir. Bu doğrultuda, kadınlarda çeşitli nedenlerle ortaya çıkan cinsel sorunlardan biri cinsel isteksizliktir.
Cinsellik, bireylerin başka bir kişi veya kişilerle cinsel olarak ilişki kurmasına verilen isimdir. Bir başka kişiyle cinsel anlamda ilişki kurmak için hissedilen istek ve dürtüye ise libido adı verilir. Kişi, kendi libido seviyesine göre cinsellikle ilgili aktivite, düşünce veya fantezilere ilgi duyar ve bu seviyede bir cinsel yaşama sahip olur. Çeşitli nedenlerle libido seviyesinde düşüş yaşanması sonrasında, kişinin cinselliğe olan isteği azalabilir. Bu ise sağlıklı bir cinsel yaşamın sürdürülebilmesine engel olur.
Kişinin günlük yaşamında deneyimlediği olaylar veya sorunlara bağlı olarak, libido seviyesi dönem dönem farklılık gösterebilir. Bu durum sağlıklı bireylerde normal olarak kabul edilir. Ancak, cinselliğe dair istek kaybının olağandan uzun sürmesi ve bu durumun kişide bedensel, duygusal veya sosyal yönden olumsuz etki yaratması durumunda, kronik ve tıbbi olarak incelenmesi gereken bir cinsel isteksizlik söz konusu olur.
Cinsel uyarılma, cinsel tepki döngüsünün ikinci aşaması olarak kavramsallaştırılır. Cinsel aktivite için hem fiziksel hem de zihinsel olarak hazır olma anlamına gelir. Vücutta cinsel ilişkiye hazırlanmak için fizyolojik değişiklikler meydana gelir.
Cinsel uyarılma bozukluğu olan kadınların cinselliğe karşı ilgisi çok azdır ya da yoktur. Cinsel uyarıma fiziksel olarak yanıt vermezler. İlginin azalması ve cinsel olarak uyarılma yeteneğindeki azalma, kadının yaşına ve ilişki süresine bağlı olarak değişebilir. Cinsel ilgi eksikliği ve cinsel olarak uyarılamama, yalnızca kadınları rahatsız ediyorsa ve cinsel deneyim boyunca ilgi yoksa, bir bozukluk olduğu kabul edilir.
Azalmış cinsel uyarılma subjektif, genital ve kombine olarak kategorize edilebilir. Klinik temelli bu kategoriler şu şekilde ayırt edilir:
Erkeklerde temel eşey hormonu testosteron ve türevleri iken, kadınlarda bu hormonlar östrojen ve progesterondur. Bu eşey hormonlarının yanında, her iki cinsiyette böbreküstü bezlerinden salgılanan, androjen türevi hormonlar da libido düzeyini etkiler. Testosteron hormonu da bir androjen türevi olduğundan, erkeklerdeki libido düzeyi kadınlardan farklılık gösterir. Belirli durumlar veya hastalıkların varlığında ise cinsellik isteğinde, yani libidoda, düşüş görülür. Erkeklerde cinsel isteksizlik olduğu gibi kadınlarda da meydana gelebilir. Kadınlarda cinsel isteksizliğin en sık görülen nedenleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Cinsel isteksizlik şikâyeti sübjektif olarak değerlendirilse de belirli koşullara sahip hastalarda libido düşüklüğü klinik olarak ele alınması gereken derecede olabilir. Bu anlamda; aşağıdaki belirtileri 6 aydan fazla uzun süredir gözlemleyen hastalarda altta yatan nedenlerin belirlenmesine yönelik ayrıntılı değerlendirme yapılmalıdır:
Kadınların cinsel isteği; geçmiş cinsel deneyimlerden, dahil olunan ilişkinin türünden, kariyer ve aile talepleri gibi çok sayıda yaşam tarzı faktöründen etkilenir. Bu faktörlerin etkileri yaşla birlikte değişir. Cinsel istek kaybı, her yaştan kadında en sık görülen cinsel işlev bozuklukları arasında bulunur. Araştırmalar, 18 ila 59 yaşları arasındaki kadınların yaklaşık üçte birinin cinselliğe olan ilgisini kaybettiğini gösterir.
Birçok bedensel dürtü ve işlev gibi cinsel dürtüler de genellikle 20'li yaşlarda oldukça güçlüdür. Bu yaşlarda adet döngüsü sırasındaki hormonal değişiklikler de cinsel dürtüyü etkiler. Regl dönemindeyken östrojenin önce düşmesi, sonra yavaşça yükselmesi, libidonun artmasının nedenidir. Yaklaşık iki hafta sonra yumurtlama döneminde, testosteron ve östrojen en yüksek seviyededir. Yumurtlamadan sonra bu seviyeler düşer ve cinsel dürtü azaltabilir.
30’lu yaşlarda fiziksel yakınlık arzusunun azalmasının nedeni, testosteron seviyelerinin düşmesi olabilir. Ek olarak, kariyer geliştirme stresi ve artan yaşam sorumlulukları da cinsel dürtüyü azaltabilir. Stres, testosteronu baskılayabilir ve stres hormonu kortizolü yükseltebilir. Doğumdan ve emzirmeden sonra östrojen, vajinal kuruluğa da neden olabilir.
Kadınlar, 45 ila 55 yaşları arasında menopoza girerken önemli hormonal değişiklikler yaygın olarak görülür. Östrojen seviyesindeki düşüş vajinal dokuyu daha kuru hale getirebilir. Doğal vajinal kayganlığın kaybolması nedeniyle cinsel dürtü azalabilir.
Menopozdan sonra meydana gelen östrojen ve testosteron kaybı, bir kadının vücudunda ve cinsel dürtülerinde değişikliklere yol açabilir. Menopoz ve menopoz sonrası kadınlar, kolay uyarılmadıklarını fark edebilir ve daha az duyarlı olabilir. Bu da cinselliğe daha az ilgi gösterilmesine yol açabilir.
Düşük östrojen seviyeleri vajinaya giden kan akışını da yavaşlatabilir. Bu, vajinal kayganlığı etkileyerek vajinanın çok kuru olmasına neden olabilir.
Menopoz sonrasında cinsel isteksizliğin nedenleri arasında aşağıdakiler de bulunur:
Menopozdan sonra çoğu kadında cinsel isteksizlik görülse de bazı kadınlarda cinsel dürtüler artış gösterebilir. Bunun nedeni, hamileliğin getirdiği stres ve kaygı düzeyinde düşüş meydana gelmesi olabilir. Bu da kadınların rahatlamasına olanak tanır.
Cinsel uyarılma bozukluğunun yönetimi için multidisipliner bir yaklaşım benimsenebilir. Multidisipliner ekip; danışmanları, ağrı uzmanlarını, psikoterapistleri ve fizyoterapistleri içerebilir. Eğitim, psikolojik danışmanlık ve hormon tedavilerinden yararlanılabilir.
Cinsel anatomi ve fonksiyonla ilgili eğitimler kadınlara yardımcı olabilir. Partnerler arasında açık ve yargılayıcı olmayan iletişim esastır.
Etkili cinsel uyaranlar; fiziksel olmayan, fiziksel olmayan genital ve penetratif olmayan genital uyaranları içerebilir. Cinsel isteğin artması için daha yoğun uyaranlar kullanılabilir. Ayrıca dikkat dağıtıcı unsurları ortadan kaldırmak ve mahremiyeti ve güvenlik duygusunu geliştirmek için önlemler alınabilir.
Bilişsel-davranışçı terapi gibi terapi yöntemleri, psikolojik faktörlerin yönetilmesi için faydalı olabilir. Bununla birlikte psikolojik faktörlerin öneminin basit bir şekilde bilinmesi, kadınların düşünce ve davranış kalıplarını değiştirmesi için yeterli olabilir.
Cinsel isteksizliğe eşlik eden hormonal nedenler ise hedefe yönelik tedavi gerektirir. Menopozun genitoüriner sendromu için topikal östrojen veya hiperprolaktinemi için bromokriptin kullanılabilir. Semptomlara katkıda bulunabilecek stres gibi diğer bozukluklar da tedavi edilmelidir.
Kadınlarda düşük libidonun tedavisinde, öncelikli olarak bu rahatsızlığa sebep olan durumun doğru şekilde belirlenmesi gerekir. Cinsel isteksizlik belirli sağlık sorunlarından kaynaklandığı takdirde, nedene yönelik spesifik tedavi yöntemlerine başvurulması gerekir. Bunun dışında, kişinin cinsel isteksizliğini gidermek istemesi durumunda amaçlı aşağıdaki yaşam tarzı değişikliklerini benimsemesi faydalı olacaktır:
Kelime anlamı olarak adet görme ve yumurtlamanın sonlanması olsa da kadının bu dönemde yaşadıkları ve hissettikleri nedeni ile üzerine ciddiyetle durulması bir dönemdir Menopoz, peki ya bu menopozda cinsellik konusunda dikkat etmemiz gereken, tedavisi olmadığını düşündüğümüz durumlar nedir? Makalemizde menopozda cinsellik konusu ile ilgili bütün sorularınız cevabınızı bulabilirsiniz.
Ortalama menopoz yaşı toplumdan topluma değişmekle beraber , menopoz yaşını belirleyen en önemli etken genetik yatkınlıktır. Türkiye için ortalama menopoz yaşı 47.5 tur. Menopoz, insan hayatının uzaması ile beraber kadın yaşamının neredeyse üçte birini kapsar hale gelmiştir, hal böyle olunca menopozda cinsellik konusu daha çok araştırılan ve merak edilen bir konu haline gelmiştir.
Aslında tamamen doğal bir süreç olmasına rağmen, eksilen estrojen hormonu birçok sistemi ilgilendiren ve kadın yaşam kalitesini belirgin olarak değiştirebilecek bir çok sonuçları da beraberinde getirmektedir. Bu hormonun azalması, başka sorunların yanında menopozda cinsellik isteğinin azalmasında önemli bir yol oynamaktadır.
Menopozda Beni Ne Bekliyor?
Bu olayların bilincinde olunduktan sonra menopozda cinsellik daha özgürce ve gebelik riski olmadan yaşanabilir. Menopozda cinsellik azalan estrojenin etkisi ile vaginal kuruma ve doku kayganlığı azalması nedenleri ile ilişkide acı ve yanma hissedilebilir, dolayısıyla bu durum menopozda cinsellik isteğini azaltmaktadır. Menopozda estrojen azalması yanısıra , kadında üretilen ve libidoyu sağlayan androjenlerde bir miktar azalır. Bu azalma ise libido azalmasına yol açabilir..En temel androjen olan TESTESTERON kadın cinselliğinde önemli bir rol oynar. Testesteron eksikliğinde kadınlarda libido azlığı, açıklanamayan yorgunluk ve motivasyon eksikliği olur..
MENOPOZ YAŞLANMANIN BAŞLANGICI OLMADIĞI GİBİ KADINLIĞIN SONU DA ASLA DEĞİLDİR…
Menopozda cinselliği etkileyen en büyük sorunlardan birisi cinsel organlarda kuruluk ve cinsel ilişkide yanma, acıma şikayeti olan kadınlarda lokal olarak uygulanan kremler ve fitiller oldukça yararlı olabilmektedir. Estrojen takviyesine rağmen libido azlığı, açıklanamayan yorgunluk , motivasyon eksikliği olan hastalarda ANDROJEN ETKİLİ ilaçlar tedaviye eklenmektedir.
Menopoz dönemindeki kadınlar cinsel kaynaklı sıkıntılarını büyük bir açıklıkla hekimleriyle paylaşırlarsa, daha güzel ve kaliteli bir cinsel yaşam için gerekli desteği alabilir ve daha sağlıklı ve mutlu bir menopoz dönemi geçirebilirler. Bu destekler aynı zaman menopozda cinsel hayatınıza da pozitif yönde etkileyecektir.
Menopoz Hakkında Daha Fazla Makale için Tıklayınız.
Sibel Malkoç Full CVsi için Tıklayınız.