mescidi aksa hadis / Hadîs-i Şerîflerle Mescid-i Aksâ – İsmailağa Câmiası Resmî İnternet Sitesi

Mescidi Aksa Hadis

mescidi aksa hadis

HADİSLERLE MESCİD-İ AKSA

16 Subat 

HADİSLERLE MESCİD-İ AKSÂ

seafoodplus.info

 عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ قَالَ: صَلَّيْنَا مَعَ رَسوِلِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَحْوَ بَيْتِ الْمَقْدِسِ سِتَّةَ عَشَرَ شَهْرًا، أوْ سَبْعَةَ عَشَرَ شَهْرًا، ثُمَّ صُرِفْنا نَحْوَ الْكَعْبةِ 

Berâ bin Âzib radıyallahu anh şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte on altı veya on yedi ay kadar Beyti'l Makdis’e doğru namaz kıldık. Sonra Kâbe’ye döndürüldük.”

(Müslim, ) 

seafoodplus.info

عَنْ أَبِي ذَرٍّ ، قَالَ : " قُلْتُ يَا رَسُولَ اللهِ : أَيُّ مَسْجِدٍ وُضِعَ فِي الْأَرْضِ أَوَّلُ ؟ ،قَالَ: ( الْمَسْجِدُ الْحَرَامُ) ، قُلْتُ : ثُمَّ أَيٌّ؟ قَالَ: ( الْمَسْجِدُ الْأَقْصَى ) ، قُلْتُ: كَمْ بَيْنَهُمَا ؟ ، قَالَ: (أَرْبَعُونَ سَنَةً ) "

Ebu Zer radıyallahu anh şöyle dedi: “Ya Rasûlallah! Yeryüzünde ilk kurulan mescit hangisidir?” dedim. “Mescid-i Haram’dır” buyurdu. “Sonra hangisidir?” diye sordum. O, “Mescid-i Aksa’dır” buyurdu. “Bunların arasında ne kadar zaman vardır?” dedim. “Kırk yıl vardır” buyurdu.

(Müslim, Mesacid, 2 )

 

seafoodplus.info

 

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ يَبْلُغُ بِهِ النَّبِىَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَاتُشَدُّ الرِّحَالُ إِلَّا إِلَى ثَلَاثَةِ مَسَاجِدَ: مَسْجِدِي هَذَا، وَمَسْجِدِ الْحَرَامِ، وَمَسْجِدِ الْأَقْصَى 

Ebu Hureyre radıyallahu anh, Rasûlullah'ın sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Üç mescit dışında hiçbir mescidi ziyaret için yola çıkılmaz. Benim bu mescidim, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa.”

(Müslim, Hac, )

 

seafoodplus.info

عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ مَسْعُودٍ  قَالَ:

 لَمَّا أُسْرِيَ بِرَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، اُنْتُهِيَ بِهِ إِلَى سِدْرَةِ الْمُنْتَهَى، وَهِيَ فِي السَّمَاءِ السَّادِسَةِ، إِليْهَا يَنْتَهِي مَا يُعْرَجُ بِهِ مِنَ الْأَرْضِ فَيُقْبَضُ مِنْهَا، وَإِلَيْهَا يَنْتَهِي مَايُهْبَطُ بِهِ مِنْ فَوْقِهَا فَيُقْبَضُ مِنْهَا، قَالَ: {إِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشَى} [اَلنَّجْمُ: 16،] قَالَ: فَرَاشٌ مِنْ ذَهَبٍ، قَالَ: فَأُعْطِيَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ثَلَاثًا: أُعْطِيَ الصَّلَوَاتِ الْخَمْسَ، وَأُعْطِيَ خَوَاتِيمَ سُورَةِ الْبَقَرَةِ، وَغُفِرَ لِمَنْ لَمْ يُشْرِكْ بِاللهِ مِنْ أُمَّتِهِ شَيْئًا، اَلْمُقْحِمَاتُ 

Abdullah bin Mesud radıyallahu anh şöyle demiştir: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem göklere çıkarıldığı gece Sidretü'l Münteha'ya götürüldü. Sidre, altıncı semadadır. Yeryüzünden semaya çıkarılan onda nihayet bulur ve sonra ondan alınır. Onun yukarısından inen şeyler de onda karar kılar, sonra ondan alınır. (Abdullah burada) "Sidre'yi kaplayan kaplıyordu.” (Necm Suresi,16) ayetini okumuş ve onu ‘altından pervaneler’ diye tefsir etmiştir, sonra (rivayetine devamla) Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme (orada) üç şey verilmiştir: Beş vakit namaz, Bakara Suresi’nin sonu (son 2 ayeti), ümmetinden Allah'a şirk koşmayanların büyük günahlarının mağfiret olunması.” buyurmuştur.

(Müslim, İman, )

 

seafoodplus.info

عَنْ مَيْمُونَةَ مَوْلَاةِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهَا قَالَتْ :  يَا رَسُولَ اللهِ أَفْتِنَا فِي بَيْتِ الْمَقْدِسِ . فَقَالَ : اِئْتُوهُ فَصَلُّوا فِيهِ -وَكَانَتِ الْبِلَادُ إِذْ ذَاكَ حَرْبًا- فَإِنْ لَمْ تَأْتُوهُ وَتُصَلُّوا فِيهِ فَابْعَثُوا بِزَيْتٍ يُسْرَجُ فِي قَنَادِيلِهِ  

Peygamber’in sallallahu aleyhi ve sellem azatlısı Meymune radıyallahu anha: “Ya Rasulallah! Beyt-i Makdis’e gidip gitmeme hakkında bize ne buyurursunuz?’’ dedi. Allah Rasulü: ‘’Gidin ve orada namaz kılın!’’ diye cevap verir. Fakat o zaman orada (Bizans ile Persler arasında) savaş vardı ve bunu dikkate alan Peygamber aleyhissalatu vesselam efendilerimiz şöyle buyurdu: ‘’Şayet oraya gidemez ve orada namaz kılmazsanız, oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin!’’ buyurdu.’’

(Ebu Davud, Salat, 14)

 

 seafoodplus.info

عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ عَمْرٍو عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قال:

لَمَّا فَرَغَ سُليْمَانُ بْنُ دَاوُدَ مِنْ بِناِءِ بَيْتِ الْمَقْدِسِ سَألَ اللهَ ثَلَاثاً حُكْمًا يُصَادِفُ حُكْمَهُ وَمُلْكًا لَا يَنْبَغِي لِأَحَدٍ مِنْ بَعْدِهِ وَأَلَّا يَأتِيَ هَذَا الْمَسْجِدَ أَحَدٌ لَا يُرِيدُ إِلَّا الصَّلَاةَ فِيهِ إلَّا خَرَجَ مِنْ ذُنُوبِهِ كَيَوْمِ وَلَدَتْهُ أمُّهُ فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَمَّا اثْنَتَانِ فَقَدْ أُعْطِيَهُمَا وَأَرْجُو أَنْ يَكُونَ قَدْ أُعْطِيَ الثَّالِثَةَ  

Abdullah b. Amr (radıyallahu anh), Hz. Peygamber'den sallallahu aleyhi ve sellem şöyle rivayet etmiştir: Davud’un aleyhisselam oğlu Süleyman aleyhisselam, Beyti’l Makdis’in binasını bitirince Allah Teâlâ’dan üç dilekte bulundu:

 

İlahî hükme uygun bir hüküm verme kudreti.

Kendisinden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk ve saltanat.

Namaz kılmak için Mescid-i Aksa’ya gelen kimsenin annesinden doğduğu gün gibi günahlarından arınması/çıkması. 

 

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Süleyman’ın aleyhisselam dilediği ilk iki şey kendisine verilmiştir. Üçüncü dileğinin de kendisine verilmiş olmasını umarım.”                                                                                                 

(İbni Mace, Namazın Gereği Biçimde Kılınması ve Sünnetleri hadis)

 

seafoodplus.info

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ  :قَالَ رسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَا حُبِسَتِ الشَّمْسُ عَلَى بَشَرٍ قَطُّ ،

إلَّا عَلَى يُوشَعَ بْنِ نُونٍ ، لَيَالِيَ سَارَ إِلَى الْبَيْتِ الْمُقَدَّسِ

Ebu Hureyre’den radıyallahu anh rivayetle Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: ‘’Güneş hiç kimse için batmaktan alıkonulmaz, ancak Beyt-i Mukaddesi (Kudüs'ü) fethetmek için gittiği gecelerden birinde Yuşa aleyhisselam için batmaktan alıkondu.’’

(Buhari,)

 

seafoodplus.info

عَنْ رَافِعِ بْنِ عَمْرٍو الْمُزَنِيِّ قالَ: سَمِعْتُ رسُولَ اللهِ صَلَّي اللهُ عَليْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: اَلْعَجْوَةُ وَالصَّخْرَةُ مِنَ الْجَنَّةِ  

Rafi bin Amr el-Müzeni radıyallahu anh, Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurduğunu işittim demiştir: “Acve hurması ve (Beyt-i Makdis’deki) kaya, cennettendir.”

(Ahmed b. Hanbel, )

 

seafoodplus.info

عَنْ أَبِي أُمَامَةَ رَضِي اللهُ عَنْهُ قَالَ:  قَالَ رسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَليْهِ وَسَلَّمَ:

"لا تَزَالُ طَائِفَةٌ مِنْ أُمَّتِي عَلَى الدِّينِ  ظَاهِرِينَ ، لِعَدُوِّهِمْ قَاهِرِينَ ، لَايَضُرُّهُمْ مَنْ خَالَفَهُمْ إِلَّا مَا  أَصَابَهُمْ مِنْ لَأْوَاءَ، حَتَّى يَأْتِيَهُمْ أَمْرُ اللهِ. وَهُمْ  كَذلِكَ، قَالُوا:  يَارَسُولَ اللهِ وَأيْنَ هُمْ ؟ قَالَ : "بِبَيْتِ الْمَقْدِسِ وَأَكْنَافِ بَيْتِ الْمَقْدِسِ " 

Ebu Ümâme radıyallahu anh Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Ümmetimden bir topluluk daima hak üzere olacak ve düşmanlarına kesin bir şekilde üstün gelecektir. Allah’ın emri gelinceye dek şiddetli geçim sıkıntısına düşmeleri durumu hariç muhalefet edenlerin muhalefeti onlara zarar vermeyecektir.” “Ya Rasûlallah! Onlar nerededirler?” dediler. O sallallahu aleyhi ve sellem, “Onlar, Beyti’l Makdis’te ve Beyti’l Makdis’in etrafındadırlar” buyurdu.

(Ahmed bin Hanbel, Müsned, 36/, no: )

 

HADİS

عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ رَضِي اللهُ عَنْهُ أنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: إِنَّ لِي حَوْضًا مابَيْنَ الْكَعْبَةِ، وَبَيْتِ الْمَقْدِسِ أَبْيَضَ ، مِثْلَ اللَّبَنِ ، آنَيْتُهُ عَدَدُ النُّجُومِ ، وَإِنِّي لَأَكْثَرُ الأَنْبِيَاءِ تَبَعًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ 

Ebu Said el-Hudri’den radıyallahu anh rivayetle Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Benim Kâbe ve Beyti’l Makdis arası sütten daha beyaz, kaplarının sayısı yıldızlar kadar olan bir havuzum vardır. Ben kıyamet günü nebiler arasında en çok ümmeti olanım.  (İbn Mace, Zühd, 36)

 

HADİS

.عَنْ جُنَادَةَ بْنَ أَبِي أُمَيَّةَ رَضِي اللهُ عَنْهُ قَالَ:

 اِنْطَلَقْتُ أَنَا وَصَاِحِبٌ لِي، إِلَى رَجُلٍ مِنَ الْأَنْصَارِ، قَالَ: فَقُلْنَالَهُ: حَدِّثْنَا مَاسَمِعْتَ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ فِي الدَّجَّالِ، وَلَا تُحَدِّثْنَا عَنْ غَيْرِهِ، وَإِنْ كَانَ فِي نَفْسِكَ ثَبْتًا، قَالَ: قامَ فِينَا رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَقَالَ:

« أَنْذَرْتُكُمُ الدَّجَّالَ » ثَلَاثاً، " إِلَّا أَنَّهُ لَمْ يَكُنْ نَبِيٌّ قَبْلِي، إِلَّا قَدْ أَنْذَرَهُ قَوْمَهُ، وَإنَّهُ فِيكُمْ أَيَّتُهَا الْأُمَّةُ، وَإنَّهُ جَعْدٌ آدَمُ، مَمْسُوحُ الْعَيْنِ الْيُسْرَى، يُمْطِرُ الْمَطَرَ، ولَا يُنْبِتُ الشَّجَرَ، مَعَهُ جَنَّةٌ وَنَارٌ، فَنَارُهُ جَنَّةٌ، وجَنَّتُهُ نَارٌ، مَعَهُ خَيْلُ خُبْزٍ وَأنْهَارُ مَاءٍ، فَيَمْكُثُ فِي الْأرْضِ أرْبَعِينَ صَبَاحًا، يَبْلُغُ مِنْهَا كُلَّ مَنْهَلٍ غَيْرَ أرْبَعِ مَسَاجِدَ: مَسْجِدُ الْحَرَامِ، وَمَسْجِدُ الرَّسُولِ، وَمَسْجِدُ بَيْتِ الْمَقْدِسِ، وَالطُّورِ، يُسَلَّطُ عَلَى نَفْسٍ وَاحِدَةٍ، فَيَقْتُلُهَا ثُمَّ يُحْيِيهَا، وَإِنَّهُ لَا يُسَلَّطُ عَلَى غَيْرِهَا، وَأَنَّهُ يَقُولُ: أَنَا ربُّكُمُ، فَمَا شُبِّهَ عَلَيْكُمْ، فَاعْلَمُوا أَنَّ رَبَّكُمْ لَيْسَ بِأَعْوَرَ 

Cünade bin Ebi Umeyye’den radıyallahu anh rivayetle, bir arkadaşımla Ensar’dan bir adamın yanına gittik. “Rasûlullah’dan sallallahu aleyhi ve sellem Deccal hakkında ne duyduysan bize anlat, doğruluğundan emin olsan bile O’ndan başkasının sözünü bize aktarma.” dedik. Cünade devamla dedi ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem birlikteyken kalkıp bize şunları söyledi: ‘Deccal'e karşı sizi uyarıyorum.’ Bu sözünü üç defa tekrar etti. ‘Benden önceki bütün peygamberler de ümmetlerini ondan sakındırmıştır. Ümmetim! Muhakkak ki o, sizin içinizden çıkacaktır. O kıvırcık saçlıdır. Sol gözü yoktur. Yağmur yağdırır, ekin bitiremez. Yanında cennet ve cehennem vardır. Onun cehennem dediği cennet, cennet dediği ise cehennemdir. Yanında ekmekten dağlar ve sudan nehirler vardır. Yeryüzünde kırk gün kalacak, dört mescit hariç her yere ulaşacaktır: Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevî, Mescid-i Aksa, Mescid-i Tur-i Sina. Birine saldırıp onu öldürür. Sonra da diriltir. Başkasına da dokunamaz. Ve o şöyle der: Ben Rabbinizim! Eğer şüpheye düşecek olursanız biliniz ki sizin Rabbiniz kör değildir.’ buyurdu.”

(Ahmed bin Hanbel, )

 

HADİS

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِي اللهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ:

«لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يُقَاتِلَ الْمُسْلِمُونَ الْيَهُودَ، فَيَقْتُلُهُمُ الْمُسْلِمُونَ حَتَّى يَخْتَبِئَ الْيَهُودِيُّ مِنْ وَرَاءِ الْحَجَرِ وَالشَّجَرِ، فَيَقُولُ الْحَجَرُ أَوِ الشَّجَرُ:  يَا مُسْلِمُ يَا عَبْدَ اللَّهِ هَذَا يَهُودِيٌّ خَلْفِي فَتَعَالَ فَاقْتُلْهُ، إِلَّا الْغَرْقَدَ فَإِنَّهُ مِنْ شَجَرِ الْيَهُودِ»

Ebu Hureyre’den (radıyallahu anh) rivayetle Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir. Sadece garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”

(Müslim, Fiten, 82)

 

HADİS

عَنْ أَبِي هُرَيْرَة رَضِي اللهُ عَنْهُ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: قِيلَ لِبَنِي إِسْرَائيلَ : (اُدْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُولُوا حِطَّةٌ)  [اَلْبَقَرَةُ: 58] فَدَخَلُوا يَزْحَفُونَ عَلَى أَسْتَاهِهِمْ، فَبَدَّلُوا، وَقَالُوا : حَبَّةٌ فِي شَعَرَةٍ 

Ebu Hureyre radıyallahu anh Peygamber’in aleyhisselam şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: İsrailoğulları’na “(Beyti’l Makdis) kapısından secde ederek (saygı ile) giriniz ve ‘Hıtta’ -‘Hata (ettik ya Rabbi, affet bizi)!’- deyiniz.” (Bakara,58) denildi. Ancak onlar bunu değiştirdiler ve kalçaları üzerinde emekleyerek girdiler. Hıtta yerine ‘Arpadaki tane’ dediler.”

(Buhari, Tefsir, 5 /)

 

HADİS

.عَنْ أمِّ سَلَمَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أنَّهَا سَمِعَتْ رسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: مَنْ أَهَلَّ بِحَجَّةٍ أوْ عُمْرَةٍ مِنَ الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى إِلَى الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ غُفِرَ لَهُ مَاتَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ وَمَا تَأَخَّرَ أوْ وَجَبَتْ لهُ الْجَنَّةُ. شَكَّ عَبْدُ اللهِ أَيَّتُهُمَا قَالَ،

قَالَ أَبُو دَاوُدَ: يَرْحَمُ اللهُ وَكِيعًا أَحْرَمَ مِنْ بَيْتِ الْمَقْدِسِ يَعْنِي إِلَى مَكَّةَ  

Nebi’nin sallallahu aleyhi ve sellem hanımı Ümmü Seleme’den radıyallahu anha rivayet edildiğine göre kendisi, Rasûlullah’ı sallallahu aleyhi ve sellem, “Kim hac veya umre için Mescid-i Aksa’dan ihram’a girip Mecsid-i Haram’a kadar (ihramda) kalırsa onun geçmiş ve gelecek günah(lar)ı bağışlanır.” ya da “Onun için cennet(e girmek) kesinleşmiştir.” buyururken işitmiştir.

(Ebu Davud, )

(Ravi) Abdullah, (Yahya b. Ebî Sûfyan’ın) bu iki (cümle)den hangisini söylediğinde şüpheye düşmüştür. Ebu Davud dedi ki: “Allah Vekî’e rahmet etsin. Beyti’l Makdis’ten ihrama girdi. Yani Mekke’ye kadar (ihramda kaldı).

 

HADİS

عَنْ أَبِي ذَرٍّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ، قَالَ:

تَذَاكَرْنَا وَنَحْنُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَيُّمَا أَفْضَلُ: مَسْجِدُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَوْ بَيْتُ الْمَقْدِسِ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: صَلَاةٌ فِي مَسْجِدِي هَذَا أَفْضَلُ مِنْ أَرْبَعِ صَلَوَاتٍ فِيهِ، وَلَنِعْمَ الْمُصَلَّى هُوَ وَلَيُوشِكَنَّ أَنْ يَكُونَ لِلرَّجُلِ مِثْلُ سِيَةِ قَوْسِهِ مِنَ الْأَرْضِ حَيْثُ يَرَى مِنْهُ بَيْتَ الْمَقْدِسِ خَيْرٌ لَهُ مِنَ الدُّنْيَا جَمِيعًا

Ebu Zer radıyallahu anh şöyle demiştir: “Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem yanındayken, Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem mescidinin mi, Beyti’l Makdis’in mi daha faziletli olduğunu aramızda konuşuyorduk. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: ‘Benim şu mescidimde kılınan namaz, Beyti’l Makdis’te kılınan dört namazdan daha faziletlidir. Orası ne güzel bir seafoodplus.info adamın Beyti’l Makdis’i görebileceği yerde atını bağlayacak kadar yerinin olmasının, ona bütün dünyadan daha hayırlı olacağı günün gelmesi yakındır.” diye buyurdu.

(El-Mu’cemu’l Evsat, 7/)

 

HADİS

عَنْ ذِي الْأَصَابِعِ قَالَ : قُلْتُ يَا رَسُولَ اللهِ : إِنِ ابْتُلِينَا بَعْدَكَ بِالْبَقَاءِ أَيْنَ تَأْمُرُنَا ؟ قَالَ : عَلَيْكَ بِبَیْتِ الْمَقْدِسِ فَلَعَلَّهُ أَنْ يَنْشَأَ لَكَ ذُرِّيَّةٌ يَغْدُونَ إِلَى ذَلِكَ الْمَسْجِدِ وَيَرُوحُونَ .

Zi’l-Esâbi’ (Sevbân b. Yemred) radıyallahu anh dedi ki: “Ya Rasûlallah! Şayet biz, Sen’den sonraya kalıp sıkıntıya düşecek olursak bizim nereye gitmemizi emredersin?” dedim. O sallallahu aleyhi ve sellem: “Sana Beyt-i Makdis’e gitmeni tavsiye ederim. Umulur ki Allah, sana oradaki mescide gidip gelecek nesiller verir.”

(Ahmed bin Hanbel, Müsned, 27/, no: )

 

HADİS

عَنْ شَدَّادِ بْنِ أَوْسٍ رَضِي اللهُ عَنْهُ قَالَ: أَنَّهُ كَانَ عِنْدَ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ يَجُودُ بِنَفْسِهِ، فَقَالَ: "مَا لَكَ يَا شَدَّادُ؟" قَالَ: ضَاقَتْ بِيَ الدُّنْيَا، فَقَالَ: لَيْسَ عَلَيْكَ؛ إِنَّ الشَّامَ يُفْتَحُ، و يُفْتَحُ بَيْتُ الْمَقْدِسِ، فَتَكُونُ أَنْتَ وَوَلَدُكَ أَئِمَّةً فِيهِمْ إِنْ شَاءَ اللهُ 

Şeddad bin Evs’in radıyallahu anh anlattığına göre kendisi Rasûlullah’ın aleyhisselam yanındaydı ve (Nebi sallallahu aleyhi ve sellem) can çekişmekteydi. (Efendimiz aleyhisselam): “Ey Şeddad! Neyin var?” diye sordu. (Şeddad radıyallahu anh): “Bana dünya dar geldi!” dedi. (Efendimiz aleyhisselam): “Hayır, dünya sana dar gelmeyecek, aksine Suriye bölgesi ve Beyt-i Makdis fethedilecek de inşallah sen ve çocukların oradakilere önderler olacaksınız.” (Taberani, El Mucemu’l Kebir, 5. )

 

HADİS

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ، قَالَ:قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

أُرْسِلَ مَلَكُ الْمَوْتِ إِلَى مُوسَى عَليْهِمَا السَّلَامُ، فَلَمَّا جَاءَهُ صَكَّهُ فَرَجَعَ إِلَى رَبِّهِ، فَقَالَ: أَرْسَلْتَنِي إِلَى عَبْدٍ لَا يُرِيدُ الْمَوْتَ، قَالَ: اِرْجِعْ إِلَيْهِ فَقُلْ لَهُ يَضَعُ يَدَهُ عَلَى مَتْنِ ثَوْرٍ، فَلَهُ بِمَا غَطَّتْ يَدُهُ بِكُلِّ شَعَرَةٍ سَنَةٌ، قَالَ: أيْ رَبِّ، ثُمَّ مَاذَا؟ قَالَ: ثُمَّ الْمَوْتُ، قَالَ: فَالْآنَ، قَالَ: فَسَأَلَ اللهَ أَنْ يُدْنِيَهُ مِنَ الْأَرْضِ الْمُقَدَّسَةِ رَمْيَةً بِحَجَرٍ،

قَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ: فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَوْ كُنْتُ ثَمَّ لَأَرَيْتُكُمْ قَبْرَهُ، إِلَى جَانِبِ الطَّرِيقِ تَحْتَ الْكَثِيبِ الْأَحْمَرِ 

Ebu Hureyre radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden şöyle rivayet etti: "Ölüm meleği Musa aleyhisselama gönderildi. Melek, Musa (aleyhisselama) gelince Musa (aleyhisselam) meleğe vurdu ve onun gözünü çıkardı. Melek Rabbine dönüp dedi ki: ‘Sen beni ölmek istemeyen bir kula gönderdin.’ Allah, (meleğe gözünü iade etti ve) şöyle dedi: ‘Musa'ya geri dön ve O'na: Elini bir öküzün sırtına koymasını ve elinin dokunduğu her bir kıla karşılık bir yıl ömür verileceğini söyle.’ dedi. (Musa aleyhisselam) dedi ki: ‘Ey Rabbim! Sonra ne olacak?’ (Allah azze ve celle şöyle buyurdu:) ‘Sonra öleceksin.’ (Musa aleyhisselam): ‘Öyleyse şimdi öleyim’ dedi. (Efendimiz aleyhisselam devamla) buyurdu ki: ‘(Musa aleyhisselam) Allah’tan kendisini Ardu’l Mukaddes’e bir taş atımı mesafeye kadar yaklaştırmasını istedi.’ Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Şayet ben orada olsaydım onun yol kenarında ve kızıl bir kum tepesinin yanında bulunan kabrini muhakkak sizlere gösterirdim.”

(Buhari, Ehadisu’l-Enbiya, 31)

 

HADİS

وَعَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللهِ رَضِي اللهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: لَمَّا  كَذَّبَتْنِي قُرَيْشُ، قُمْتُ فِي الْحِجْرِ فَجَلَا اللهُ لِي بَيْتَ الْمَقْدِسِ فَطَفِقْتُ أُخْبِرُهُمْ آيَاتِهِ وَأَنَا أَنْظُرُ إِلَيْهِ.  

Cabir b. Abdullah’tan radıyallahu anh nakledildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “(İsra konusunda) Kureyş beni yalanlayınca Hicr’de ayağa kalktım ve Allah Beyti'l Makdis’i gözümün önüne getirdi. Ben de ona bakarak özelliklerini Kureyş’e anlatmaya başladım. Hem Beyti’l Makdis’e bakıyor hem de haber veriyordum.”

(Buhari, Menâkibu’l-Ensar, 41)

 

HADİS

 عَنْ أَبِي هُرَيْرَة رَضِي اللهُ عَنْهُ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

لَقَدْ رَأَيْتُنِي فِي الْحِجْرِ وَقُرَيْشٌ تَسْأَلُنِي عَنْ مَسْرَايَ، فَسَألَتْنِي عَنْ أَشْيَاءَ مِنْ بَيْتِ الْمَقْدِسِ لَمْ أُثْبِتْهَا، فَكُرِبْتُ كُرْبَةً مَا كُرِبْتُ مِثْلَهُ قَطُّ، قَالَ: فَرَفَعَهُ اللهُ لِي أَنْظُرُ إِلَيْهِ، مَا يَسْأَلُونِي عَنْ شَيْءٍ إِلَّا أَنْبَأْتُهُمْ بِهِ، وَقَدْ رَأَيْتُنِي فِي جَمَاعَةٍ مِنَ الْأَنْبِيَاءِ، فَإِذَا مُوسَى قَائِمٌ يُصَلِّي، فَإِذَا رَجُلٌ ضَرْبٌ، جَعْدٌ كَأنَّهُ مِنْ رِجَالِ شَنُوئَةَ، وَإِذَا عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ عَلَيْهِ السَّلَامُ قَائِمٌ يُصَلِّي، أَقْرَبُ النَّاسِ بِهِ شَبَهًا عُرْوَةُ بْنُ مَسْعودٍ الثَّقَفِيُّ، وَإِذَا إِبْرَاهِيمُ عَلَيْهِ السَّلَامُ قَائِمٌ يُصَلِّي ،أَشْبَهُ النَّاسِ بِهِ صَاحِبُكُمْ، يَعْنِي نَفْسَهُ ، فَحَانَتِ الصَّلَاةُ فَأَمَمْتُهُمْ، فَلَمَّا فَرَغْتُ مِنَ الصَّلَاةِ قَالَ قَائِلٌ: يَا مُحَمَّدُ، هَذَا مَالِكٌ صَاحِبُ النَّارِ، فَسَلِّمْ عَلَيْهِ، فَالْتَفَتُّ إِلَيْهِ، فَبَدَأَنِي بِالسَّلَامِ . 

Ebu Hureyre’den radıyallahu anh rivayetle: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kendimi Hicr'de gördüm. Kureyş bana İsra seyahatimi soruyordu. Ez cümle bana Beyti’l Makdis’ten tespit edemediğim bazı şeyler sordular. Bu sebeple öyle bir sıkıntıya düştüm ki kesinlikle onun gibi bir sıkıntıya düşmüş değildim. Derken Allah, onu bana arz eyledi. Onu görüyordum. (Artık) bana ne sordularsa kendilerine haber verdim. Bir de kendimi peygamberlerden oluşan bir cemaatin içinde gördüm. Baktım ki Musa kalkmış namaz kılıyor. Uzun boylu ve dolgun saçlı bir zat. Zannedersin Şenue kabilesi erkeklerinden biri. Bir de baktım İsa b. Meryem aleyhisselam kalkmış namaz kılıyor. İnsanların ona en çok benzeyeni Urve bin Mes'ud Essakafi'dir. Ve (baktım ki) İbrahim aleyhisselam da kalkmış namaz kılıyor. İnsanların ona en çok benzeyeni arkadaşınızdır (yani Efendimiz’in aleyhisselam kendisidir). Derken namaz vakti geldi. Ben onlara imam oldum. Namazı bitirince içlerinden biri: ‘Ey Muhammed (aleyhissalatu vesselam)! Şu zat cehennemin bekçisi Mâlik’tir, ona selam ver.’ dedi. Ben ona doğru bakınca o bana selam verdi.” (Muslim, İman, / hadis)

 

HADİS

 

عَنِ ابْنِ بُرَيْدَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : لَمَّا انْتَهَيْنَا إِلَى بَيْتِ الْمَقْدِسِ قَالَ : جِبْرِيلُ بِإِصْبَعِهِ فَخَرَقَ بِهِ الْحَجَرَ وَشَدَّ بِهِ الْبُرَاقَ

Ebu Büreyde’nin (radıyallahu anh), babasından rivayet ettiğine göre; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Beyt-i Makdis'e vardığımızda Cibril parmağıyla kayayı delerek Burak'ı oraya bağladı.

( Tirmizi ,Tefsiru l - Kur'an, 17)

 

 

Ayet & Hadisler

Taberi: Tefsircilerin, siyercilerin ve tarihçilerin kutsal toprağın sınırlarının Irak’taki Fırat’tan Mısır’daki el-Ariş’e kadar uzandığı hususunda hem fikir olduklarını seafoodplus.infoan bazıları, Bilad-ı Şam denilen (Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin) bölgelerin bir parçası olduğunu, bazıları ise Sina Dağını da kutsal topraklar içinde zikretmektedirler. el -Kurtubî, el-Razi, ve İbn Kesir Kudüs’ü ve onu çevreleyen bölgeyi kutsal toprak olarak göstermektedir.

Kur’an’daki ”kutsal toprak” kavramının tam olarak Kudüs’e işaret etmesi gerekmez. Kutsal toprak ifadesi, ya kutsal toprağın bulunduğu bölgenin bütününe, ya Kudüs’e, veyahut da kutsal toprak içerisinde yer alan herhangi bir kısmına işaret ediyor olabilir. Kur’an-ı Kerim’de doğrudan veya dolaylı olarak Kudüs’e işaret eden ayetler 21 sureye dağılmış durumdadır.İşte birkaç ayet:

سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ

”Kulu Muhammed’i geceleyin, Mescid-i Haram’dan kendisine bazı ayetlerimizi göstermek için,etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir.Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O’dur.” (İsra, 1)

Buhari ve diğer hadis kitaplarında sahih rivayetlerle rivayet edildiği üzere, Hz. Peygamber (sav) Burak ile Beytü’l Makdis’e vardıktan sonra oradaki büyük ve sert kayadan göğe çıkarıldı. Her bir gökte peygamberlerden biriyle görüştü, nice nice melekler gördü. Cennet ve cehennemin durumlarını gördü, Sidre-i Münteha’ya geçti, Allah’ın melekut aleminden bir çok acayip şeyler gördü. (Necm Suresi’nin baş tarafındaki ayetlerin tefsirine bkz.) Nihayet beş vakit namazın farz kılınması emri ile aynı gecede geri döndü.Sabahleyin Mescid-i Haram’a çıkıp Kureyş’e haber seafoodplus.info etmek ve kabul etmemekten kimi el çırpıyor, kimi elini başına koyuyordu. İman etmiş olanlardan bazıları dönüp irtidat etti (dinden çıktı). Birtakım erkekler Ebu Bekir’e koştular. Ebu Bekir; ”Eğer o, bunu söylediyse şüphesiz doğrudur” dedi. Onlar: ”Onu bu konuda da mı tasdik ediyorsun?” dediler. O da: ” Ben onu bundan daha ötesinde tasdik ediyorum, sabah akşam gökten getirdiği haberleri yani peygamberliğini tasdik ediyorum” dedi. Bunu üzerine kendisine ”Sıddık” unvanı verildi.

يَا قَوْمِ ادْخُلُوا الأَرْضَ المُقَدَّسَةَ الَّتِي كَتَبَ اللّهُ لَكُمْ وَلاَ تَرْتَدُّوا عَلَى أَدْبَارِكُمْ فَتَنقَلِبُوا خَاسِرِينَ

”Ey kavmim! Allah’ın size (vatan olarak) yazdığı mukaddes toprağa girin ve arkanıza dönmeyin; Yoksa, kaybetmiş olarak geri dönersiniz.” (Maide, 21)

Allah’ın Firavun zulmünden mucizevi bir şekilde (Kızıl denizin yarılıp İsrailoğullarına yol yapılması) kurtardığı İsrailoğulları, Hz. Musa önderliğinde Mısır’dan çıkıp Filistin’in Eriha bölgesine geldiklerinde, orada hüküm süren ”Amalika” diye kuvvetli ve zorba bir kavimle karşılaşıseafoodplus.infoerine vaad edilen topraklara girebilmeleri için İsrailoğullarının cihat etmeleri gerekir. Ancak, korkup şehre girmezler. Bunun üzerine, Allah emrine karşı gelmeleri sebebiyle, yollarını kaybederler ve 40 yıl boyunca, Sina yarımadasında (Tih Çölü) sürünüp dururlar. Bu isyana rağmen, mucizevi olarak kudret helvesı ve bıldırcın etiyle beslenirler. Hz. Musa (as) ve kardeşi Hz. Harun (as) işte bu dönemde vefat ederler.

İsyankar nesil tükenipte yerine yeni nesil geldiğinde, İsrailoğulları tekrar vaad edilen topraklara dönerler. Ad kavmi neslinden olan uzun boylu, iri yapılı kavimle savaşırlar ve galip gelirler.

فَلَمَّا أَتَاهَا نُودِي مِن شَاطِئِ الْوَادِي الْأَيْمَنِ فِي الْبُقْعَةِ الْمُبَارَكَةِ مِنَ الشَّجَرَةِ أَن يَا مُوسَى إِنِّي أَنَا اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ

”Oraya gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ kıyısından,(oradaki) ağaç tarafından kendisine şöyle seslenildi: Ey Musa! Bil ki ben, alemlerin Rabbi olan Allah’ım.” (Kassas, 30)

وَالتِّينِ وَالزَّيْتُونِ وَطُورِ سِينِينَ وَهَذَا الْبَلَدِ الْأَمِينِ

”İncir’e, zeytine, Sina dağına ve şu emin beldeye yemin olsun.” (Tin, )

Ka’ab el-Ahbar ve İbn-i Zeyd’e göre incirden ”Şam” zeytinden ise ”Beytü’l Makdis” kasdediliyor. İbn’i Abbas’a göre ise, incir Hz. Nuh (as) Cuda dağında yaptığı mescide, zeytin ve Beytü’l Makdis’e işaret ediyor.

وَلِسُلَيْمَانَ الرِّيحَ عَاصِفَةً تَجْرِي بِأَمْرِهِ إِلَى الْأَرْضِ الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا وَكُنَّا بِكُلِّ شَيْءٍ عَالِمِينَ

”Süleyman’ın emrine de kasırga (gibi esen) rüzgarı verdik; onun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere doğru seafoodplus.info herşeyi biliriz.” (Enbiya, 81)

Kadir-i Mutlak Hz. Süleyman’a (as) öyle bir kudret vermişti ki; atlarını, develerini, cin ve insanlardan oluşan askerlerini, kısacası tüm mülkünü rüzgara bindirir, bir kuş da onlara gölgelik yaparak sıcaktan korurdu.Rüzgar, Hz. Süleyman’ın (as) gitmek istediği yere doğru kuvvetlice eserdi. İbn’i Kesir’e göre bereketli topraklardan maksat, Diyar’ı Şam olarak bilinen (Suriye’den başlayıp Filistin’i de içine alan verimli topraklar) bölgedir.

وَنَجَّيْنَاهُ وَلُوطًا إِلَى الْأَرْضِ الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا لِلْعَالَمِينَ

“Biz Onu ve Lut’u kurtararak, içinde cümle aleme bereketler verdiğimiz ülkeye ulaştırdık.” (Enbiya, 81)

Hz. İbrahim,eşi Sara Hanım ve kardeşinin oğlu Lut (as) ile beraber putperest kavmi bırakıp bereketli topraklar olan Filistin’e yerleşmişlerdi. Bu toprakların bereketli olması hem maddi, hem de manevidir. Gerçekten de, verimli topraklar olmasının yanında, insanlığı irşad eden peygamberlerin yetiştiği veya hicret ettiği yer olup; ve yine oradan dinlerini yaymalarından kaynaklanıyor. Kurtubi tefsirindeki bazı rivayetlere göre, ‘Tatlı su’ yeryüzüne dağılıyor. Fırat ve Dicle, Orta Asya’daki Ceyhun ve Seyhun ırmaklarının da asıl kaynağının Sahra olduğu rivayetler arasındadır.

وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن مَّنَعَ مَسَاجِدَ اللّهِ أَن يُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ وَسَعَى فِي خَرَابِهَا أُوْلَئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَن يَدْخُلُوهَا إِلاَّ خَآئِفِينَ لهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ

“Allah’ın mescidlerinde O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harab olmasına çalışandan daha zalim kimler vardır! Aslında, bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. Dünyada rezillik onlaradır, ahirette büyük azab da onlaradır.” (Bakara, )

İbn-i Abbas gibi alimler, bu ayette bahsi geçen zalimlerin hıristiyanlar oldukları kanısına varıp, “Siz ey hıristiyanlar! Nasıl cennetlik olduğunuzu iddia edebiliyor sunuz!? Beytü’l Makdis’i harap edip abidlere engel olmadınız mı!?” manasında yorum yapıyorlar.

Gerçekten de, Beytü’l Makdis Hz. Ömer (ra) tarafından fethedildiği güne kadar harap haldeydi. Hatta Kubbetü’s Sahra çöplük haline getirilmişti! Fetih günü Hz. Ömer (ra) ve sahabiler mübarek mekanı kendi elleriyle temizlemişlerdir.

إِذْ قَالَتِ امْرَأَةُ عِمْرَانَ رَبِّ إِنِّي نَذَرْتُ لَكَ مَا فِي بَطْنِي مُحَرَّرًا فَتَقَبَّلْ مِنِّي إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
فَلَمَّا وَضَعَتْهَا قَالَتْ رَبِّ إِنِّي وَضَعْتُهَا أُنثَى وَاللّهُ أَعْلَمُ بِمَا وَضَعَتْ وَلَيْسَ الذَّكَرُ كَالأُنثَى وَإِنِّي سَمَّيْتُهَا مَرْيَمَ وِإِنِّي أُعِيذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
فَتَقَبَّلَهَا رَبُّهَا بِقَبُولٍ حَسَنٍ وَأَنبَتَهَا نَبَاتًا حَسَنًا وَكَفَّلَهَا زَكَرِيَّا كُلَّمَا دَخَلَ عَلَيْهَا زَكَرِيَّا الْمِحْرَابَ وَجَدَ عِندَهَا رِزْقاً قَالَ يَا مَرْيَمُ أَنَّى لَكِ هَذَا قَالَتْ هُوَ مِنْ عِندِ اللّهِ إنَّ اللّهَ يَرْزُقُ مَن يَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ
هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاء
فَنَادَتْهُ الْمَلآئِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ أَنَّ اللّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَى مُصَدِّقًا بِكَلِمَةٍ مِّنَ اللّهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ

“İmran’ın karısı şöyle demişti:”Rabbim! Karnımdakini azatlı bir kul olarak sırf sana adadım. Adağımı kabul buyur. Şüphesiz (niyazımı) hakkıyla işiten ve (niyetimi)bilen sensin.” Onu doğurunca, Allah, ne doğurduğunu bilip dururken: Rabbim! Ben onu kız doğurdum. Oysa erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu senin korumanı diliyorum, dedi. Rabbi Meryem’e hüsnü kabul gösterdi; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriyya’yı da onun bakımı ile görevlendirdi. Zekeriyya, onun yanına, mabede her girişinde orada bir rızık bulur ve “Ey Meryem, bu sana nereden geliyor?” der; o da: Bu, Allah tarafındandır. Allah, dilediğine sayısız rızık verir, derdi. Orada Zekeriyya, Rabbine dua etti: Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin, dedi. Zekeriyya mabedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendsi tarafından gelen bir kelime’yi tasdik edici, efendi, iffetli ve salihlerdem bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler.” (Ali İmran, )

Tefsir alimleri, İmranın karısının “Sana adadım” derken, “Sana kulluğa” veya “Mescid-i Aksa’nın hizmetine adadım” demek istediğini yorumluyorlar. Ayetlerdeki “Mabed” ise yine Mescid-i Aksa’ya işarettir.

وَقَضَيْنَا إِلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ فِي الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِي الأَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْلُنَّ عُلُوًّا كَبِيرًا
فَإِذَا جَاء وَعْدُ أُولاهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَادًا لَّنَا أُوْلِي بَأْسٍ شَدِيدٍ فَجَاسُواْ خِلاَلَ الدِّيَارِ وَكَانَ وَعْدًا مَّفْعُولاً
ثُمَّ رَدَدْنَا لَكُمُ الْكَرَّةَ عَلَيْهِمْ وَأَمْدَدْنَاكُم بِأَمْوَالٍ وَبَنِينَ وَجَعَلْنَاكُمْ أَكْثَرَ نَفِيرًا
إِنْ أَحْسَنتُمْ أَحْسَنتُمْ لِأَنفُسِكُمْ وَإِنْ أَسَأْتُمْ فَلَهَا فَإِذَا جَاء وَعْدُ الآخِرَةِ لِيَسُوؤُواْ وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُواْ الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُواْ مَا عَلَوْاْ تَتْبِيرًا

İsrailoğullarına Kitap’da: ‘Doğrusu yeryüzünde iki defa bozgunculuk yapacak ve kibirlendikçe kibirleneceksiniz’ diye bildirdik. Bu ikiden birincisinin vakti gelince, üzerinize pek güçlü olan kullarımızı salacağız. Onlar memleketlerinizde her köşeyi kontrollerine alacaklar. Bu, yerine gelecek bir vaaddir. Bunun ardından sizi onlara galip getireceğiz; mallar ve oğullarla size yardım edecek ve sizin sayınızı arttıracağız. Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz. Artık diğer cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine Mescid’e (Mescid-i Aksa) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık. (İsra suresi )

Yukarıdaki ayetleri tefsir eden alimlerin genel kanısı şu şekildedir: Allah Teala, Tevrat’ın emirlerine uymayıp azgınlık eden ve kendilerine gönderilen peygamberleri öldüren İsrailoğullarının üzerine imansız ve cebbar olan bir kavim göndererek intikam almıştır. Bu kavmin Câlut ve ordusu veya Babil Kralı Buhtunnasr ve ordusu olduğu varsayılmaktadır. İsrailoğullarının ikinci fesatlarında ise, Allah Teala Romalıları üzerlerine musallat etmiş; Romalılar ev ev dolaşarak Yahudileri katletmişler Kudüs’ü de harap etmişlerdir.

Yeryüzünde fesat çıkaran İsrailoğullarının ikinci defa cezalandırılmasının henüz gerçekleşmediği ikinci defa cezalandırılmanın Müslümanlar eliyle olacağı da ileri sürülmektedir. Delil olarak da aşağıdaki hadis gösterilmektedir.

“Müslümanlarla yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç yahudiyi kovalayan kimseye, ” Ey müslüman! Arkamda bir yahudi var, gel onu öldür! diyecek. Yalnız ğarkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o yahudilerin ağaçlarındandır.” (Buhari, Müslim)

Mescid-i Aksa, Allahu Teâla’ya İbadet Edilmesi İçin Yeryüzünde İnşa Edilen İkinci Evdir

Bu konuda Ebu Zer el-Ğifâri’den rivayet edilen bir hadis şöyle diyor:
Dedim ki: Ey Rasulallah ! Yeryüzünde inşaa edilen ilk ev hangisidir?
Dedi ki: Mescid-i Haram’dır.
Dedim ki: Sonra hangisidir?
Dedi ki : Mescid-i Aksa’dır.
Dedim ki: Aralarında kaç yıl vardır?
Dedi ki : Kırk yıl.
(Buhari ve Müslim)

İlk Kıblemiz Mescid-i Aksa’dır

Berâ bin Âzib’in (ra) rivâyetine göre, Peygamber Efendimiz (sav) ve Müslümanlar, hicretten sonra 16 veya 17 ay boyunca Beytü’l Makdis’e doğru namaz kıldılar.
(Müslim)

Medine Yahudileri “Muhammed ve ashabı, biz gösterinceye kadar kıblelerinin neresi olduğunu bile bilmiyorlardı!” diyerek, Rasûlullah Efendimiz (sav) ile dalga geçmeye ve fitne çıkarmaya başladılar. Bu durumdan oldukça rahatsız olan Peygamber Efendimiz (sav), Allah tarafından Müslümanlara ikram olarak kıble yönünün değiştirilmesini arzulamaya başladı. Çok geçmeden; Cenâb-ı Allah sevgili kulu ve peygamberi olan Hz. Muhammed’in (sav) bu isteğini kabul etti ve hicretin ayında, kıblenin Mes­cid-i Haram’a doğru çev­rildiğini bildiren şu ayet-i kerime nâzil oldu:

“(Ey Rasûlüm! Vahyin gelmesi için) yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Bunun için seni, râzı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Şimdi, yü­zünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Ey Müminler! Siz de her nerede olursa­nız, yüzünüzü namazlarda o mescit tarafına çevirin! (Bakara, )

Mescid-i Aksa Üç Kutsal Mescitten Biridir

Peygamberimiz Muhammed (sav) Mescid-i Aksa hakkında şöyle demiştir:
“Yolculuk ancak şu üç Mescid ‘den birine olur: Benim şu mescidime (Mescid-i Nebevî), Mescid-i Haram’a ve Mescid-i Aksa’ya.”

Bu hadis ışığında hareket eden Müslümanlar, İslam’ın ilk kıblesine duydukları saygıyı ifade etmek için dönümlük bir alanı kapsayan Mescid-i Aksa’yı da“ Harem” kategorisine katmışlar ve “ Mescid-i Aksa Harem-i Şerifi” diye vasıflandırmışlardır.

Kudüs Kıyamette Haşir ve Neşir Yeridir

seafoodplus.infoed’in (sav) hizmetcisi Meymûne binti Saad (ra) rivâyet ediyor:
”Dedim ki: Ey Rasûlallah! Bize Beytü’l Makdis’i anlat.
Dedi ki: ”Orası ‘Haşir’ ve ‘Neşir’ yeridir. Oraya gidiniz ve namaz kılınız. Oradaki namazın ecri (sevabı) başka yerdekilerin bin katıdır.”
Dedim ki: ”Buna gücümüz yetmezse? ”
Dedi ki: “Kandillerini (Mescid-i Aksa) aydınlatacak yağ gönderiniz. Kim bunu yaparsa, sanki oraya gitmiş gibidir.”
(Sünen-i Ebi-Dâvûd, İbn-i Mâce)

(Not: Haşr: “toplanmak, bir araya gelmek” anlamındadır. Terim olarak da, yüce Allah’ın insanları dirilttikten sonra hesaba çekmek üzere bir araya topladığı yerdir. Neşr: “yaymak, dağıtmak” veya “nuşûr yapmak” yani ölüleri diriltmek anlamındadır.)

Mescid-i Aksa’da Namaz Kılmanın Fazileti

Ebu Derda’nın (ra) rivayet ettiğine göre ,Rasulullah (sav) şöyle buyuruyor:
”Mescid-i Haram’da kılınan namazın başka mescide oranla yüz bin derece daha fazla sevabı seafoodplus.info Mescidim’de bin defa daha fazla, Mescid-i Aksa’da ise, beş yüz defa daha fazla sevabı var.”
(Taberani)

Rasul-i Kibriya Efendimiz’in Göğe Yükseltildiği Mekan

Hz. Enes’in (ra) rivayet ettiği bir hadiste Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor:
”Bana Burak getirildi ve Ona bindirilerek Beytü’l Makdis’e seafoodplus.info (yularını) Peygamberlerin bağladığı halkaya bağladıseafoodplus.info-i Aksa’ya girerek orada iki rekat namaz kıldıseafoodplus.info, göğe yükseltildim.”
(Müslim)

Tüm Günahların Affedildiği Yer

İbn-i Amr’ın rivayet ettiği bir hadiste Rasulullah Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor:
”Süleyman Beytü’l Makdis’i inşaa ettikten sonra Allah’dan üç dilekte bulundu.
-Allah’ın hükmüne uygun hüküm verebilmek (adil olabilmek),
-Kendisinden sonra hiçbir hükümdarın ulaşamayacağı kadar mülk sahibi olmak,
-Mescid-i Aksa’ya ihlasla namaz kılmak için gelenin tüm günahlarının anadan doğmuş gibi affolunması.
Allah bunların ikisini Süleyman’a seafoodplus.infoım üçüncüsü de verilmiş olsun.”
(Müsned-i Ahmed seafoodplus.info)

Deccal’in Giremeyeceği Mekan

Cunâde b. Ebi Umeyye el-Ezdi şöyle rivayet ediyor:
”Ben ve Ensar’dan bir kişi Rasulullah’ın ashabından birine gittik. Dedik ki:”Rasulullah’ın Deccal’dan bahsettiği hadisi bize anlat: O da anlattı. Anlattığı hadiste şu da vardı.
”Onun( Deccal’in) alameti: Yeryüzünde saltanatı kırk günde her mekana ulaşacaktır. Dört yer hariç: Kâbe, Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa, Tur.” (Tur: Allah’ın Hz Musa’ya (as) konuştuğu mekan)
(Müsned-i Ahmed b. Hanbel)

Harameyn’den Sonraki Sığınabilecek Mekan

Ebu Zer’in (ra) rivayet ettiği bir hadiste,Peygamber Efendimiz (sav), kendisine şöyle diyor:
”Ey Eba Zer ! Medine’den çıkarılma durumunda kalırsan ne yaparsın?
Dedim ki: Gönül rahatlığıyla çıkar Mekke sırtlarındaki ”Hammam” bölgesine giderim.
Dedi ki: Oradan çıkarılırsan ne yaparsın?
Dedim ki: Gönül rahatlığıyla Şam’a ve Ardu’l Mukaddes’e giderim.
Dedi ki: Şam’dan da çıkarılırsan ne yaparsın?
Dedim ki: Seni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin olsun ki, başımı alır nereye olursa olsun giderim.”
(Müsned-i Ahmed seafoodplus.info)

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir