mezardan toprak alıp saklamak / Mezardan toprak alıp eve getirmek günahmıdır günahsa sebebi nedir

Mezardan Toprak Alıp Saklamak

mezardan toprak alıp saklamak

halit çelenk'e saygılarımla VE DER Kİ KİTABIN ORTAYERİNDE BÜTÜN IRMAKLARI DÜNYANIN KIZILIRMAKTAN GEÇER KIZILIRMAKyıkık bir ud tiryakiliği antika cumbalarda kanaryalarında berberli bezginliği burjuvalığın bir polis burnu belki - dağdaki çarıksızın çarıksızlığı bir büyük vurgun düzeni - belki de bir lavrens vurgunun soygunu nevyork'ta döllediği bir kucak sakal sanmak belki de marks'ı toprakları denizleri insanları ingilizlemek silâhlarla beklemek sömürge sofralarını vaşington ağalarının pilâtin dişlerine taze bir kan gibisine gerinir güneşlerde saklar genişliğini şarapçasına altun tepsilerde çok büyük ölür yürek çok büyük hıncı kalır mayonezli kirenaların yanyana birsofrada sanfransisko ve c.i.a. yâni çuval ve mızrak notrdam'ın kargalarının güldüğü   umduğum gel sevdiğim gel beklediğim gel gel benim kuşak kuşak yoluna kurban olduğum Kırmızböceğini tanır mısınız? kalabalıklarla sevmek güzel günleri ne denli güç ne denli güç allahım! uzay o masallaranası yıldızlı karanlığım karanlığım benim! Elbet bir bildiği var bu haçaturyan'ın bir bildiği vardı elbet erzurumlu hançerbarı'nın arjantin pampalarında uykusuz çetecilerin benim kurtuluş anıtlarımda mermi yüklü ananın lumumba'nın kanının kanayan viyetnam'ın . Of ooofff, koca gürültülü devrimsiler yutturmacalar cilalar civeleklikler yalancılıklar karagünlü saraylı soytarılıklar of! soygunların gölgesinde sosyete adaleti bre hitlerkırması kurtköpekleri il duçe döküntüsü yandançarklılar bre arapsaçı sadakalı sosyalistler eh! elif lâm mim vav he ye direkler arası kubbe a be ce de ve ye ze kadillak marka bir hecindeve saraylardan saraylara aktarılarak eldenele ceptencebe aktarılarak - yürü bre kahpe devran! - kanarmş savaşlarla kıtlıklarla yoksunluklarla bir gözünde nevyork bir gözünde moskova gevişir tespih tespih dökülür dua dua ayışıklı sularında ortadoğu'nun of ooofff, koca gürültülü devrimsiler yutturmacalar allamalar pullamalar törpülemeler karagünlü saraylı soytarılıklar of! Yorul ey gayrı akma ey su! ey benim yaratan tedirginliğim tutsak yanım dinmeyen [sızım ey! çıkarıp çıkarıp yeniden çıkarmak bu dağı bu doruğa yorul ey gayrı akma ey su! durup durup kaygulanmak gibi birşey bu bizim sularla [akıp gitmelerimiz sonsuz bir tren penceresinden savrulan güvercinleriz çok buruk çok buruk bir şarap diyorum sıkın bağları ben hiç ölmediğimi yaşamak istiyorum orman seviyorsam kimbilir dallara düşmanlığımı bayat bir başdönmesi - susmamak diye birşey kantutar beni yoksa - kantutmak diye birşey bırakma beni bırakma beni - çıldırırım diye birşey oysa düştüm develeri - düşlerimde uçaklar şimdi düşlerde başlayınca devrim - ne anladınız? devrim diye birşey - bir gecekondu tenceresinde demek ki önce devrim - ne anladınız? ve ölmek vazgeçilmez bir alışkanlıksa yorul ey gayrı akma ey su! çiçekler bırakınca renklerini biçimlerini resimler sakal salınca yaldızlı albümlerde eski bir türkü gibi bakışlarından belli bitkilerin sürüp giden yeşillerinden belli kalırız gündengüne yaşlanan sözcüklerde bir akşam saatinde günbatımında gözgöze gelmelerde ve içkiye yenilmelerde bülbüllerin öte öte bitiremedikleri kana benzer kan değil kan gibi korkunç ve karanlık kalırız birşeylerde ve kimbilir tanrımsılarda belki de çocukların hiç bitmeyen oyunlarında ve ölmek vazgeçilmez bir alışkanlıksa gülersin - menekşeler olur sesin - bırakıp gitmek gözlerine bakınca balıklar cıvıldaşmak - bırakıp gitmek bir avuç bulut içmek masmavi güvertelerde ağlamak tekil değil - ne anladınız?- bırakıp gitmek kalırız birşeylerde ve kimbilir tanrımsılarda böcekti karanfildi kemandı bonaparttı anarşistti burjuvaydı polisti kenediydi yoksuldu zengindi kıraldı soytarıydı soğuktu sıcaktı ılımandı of değil işte bu değil topunun sülâlesini! gel benim darmadağın direncim gücüm emeğim çilem gel gel benim büyük acım gel ve bitir şu işi! kalaylardan mı gelirsin bolivya'lardan rio'nun favelalarmdan mı ispanya'dan mı viyetnam'dan mı zonguldak kömürlerinden mi gelirsin çukurova'lardan mı yellerle mi gelirsin ateşlerle mi uçarak mı koşarak mı yırtınarak mı gel işte gel gayrı gel gel gel de bitir şu işi elbet bir bildiği var bu çocukların kolay değil öyle genç ölmek yeşil bir yaprak gibi yüreği koparıp ateşe atmak pek öyle kolay değil hem öyle bir ağaç ki şu yaşamak denilen şey her bahar yeniden yeniden tomurcuklanır da yalnız bir bahar çiçeklenir a benim gülüm!  
ankara/temmuz Hasan Hüseyin
“mayonezli kirena” : ikinci dünya savaşı günlerinde, bazı ülkelerde emperyalist ordu komutanlarına tepsi içinde sunulan çocuk ölüsü. “şakkulkamer” : ay’ın yarılması, çatlaması, ay’daki gölgeler muhammed’in mucize gösterip, ay’ı yardığı, çatlattığı biçiminde dinsel bir inancın doğmasına yolaçmıştır.  Köprüye Varınca Köprü Yıkıldı - Hasan Hüseyin 

Cenaze meselesi, toprak meselesidir

Cenaze meselesi toprak meselesidir. Ölen için kaz&#;lan nemli çukurun etraf&#;ndaki gözü ya&#;l&#; insanlar, sevgili bir bedeni topra&#;a teslim etme çabas&#;ndad&#;rlar. Defnetmeye birçok yörede “saklamak” da denilir. Beden, topra&#;a saklanmaktad&#;r. “Topraktan geldik yine oraya döneriz.” Mezar hanenin, mezarl&#;k ise &#;ehrin bir yan&#;yla devam&#;, bir yan&#;yla da köküdür. Ayr&#; bir hane ve ayr&#; bir &#;ehir. Ölüm de ya&#;am&#;n bir yan&#;yla devam&#; bir yan&#;yla köküdür; sonu gibi görünmesine ra&#;men, sonu a&#;ar.

Devamd&#;r: Ölen, bizi biz yapan parçalardan biri olma vasf&#;n&#; yitirmez, belki güçlendirir bile. Kimse tek ba&#;&#;na bir kimse de&#;ildir ve ölen kalanlar&#;n ya&#;am&#;nda, o ya&#;am da sonlanana kadar varl&#;&#;&#;n&#;, etkisini, de&#;i&#;imini, dönü&#;ümünü sürdürür. Bir tür sanal ya&#;amsa bile yine de ya&#;amd&#;r.

Köküdür: “Biz”in bir parças&#; olarak ben, öteki benlerden do&#;ar; kalan herkesin beninde, benli&#;inde ölenin pay&#; vard&#;r. Bir de, zaten ya&#;am&#; ölümden biliriz. Can, ölüm olmad&#;&#;&#;nda yoktur; bu anlamda da ölüm köktür. Sonsuzluk, ölümsüzlük, her etkiden münezzehlik sadece Tanr&#;’ya mahsustur.

K&#;M BUNLAR?

Cenaze meselesi, toprak meselesidir. Gömülmeye dair vasiyetler, topra&#;a tutunma, saklanma, yerle&#;me vasiyetleridir. Vasiyet eden için de&#;il sadece, belki ondan da çok kalanlar için. Vasiyetler, ölenin ruhuna de&#;er mi bilemeyiz ama vasiyetlere uymak kalanlar&#;n ruhuna de&#;er. Hatun Tu&#;luk’un vasiyeti yerine getirilemedi. Hatun Tu&#;luk, yerle&#;mek, saklanmak, topra&#;a kar&#;&#;mak istedi&#;i yerde tutulamad&#;. Çünkü alt&#;na göz koydu&#;u (aziz Hrant Dink’in hat&#;ras&#;na selam olsun) toprak, kendini o topra&#;&#;n sahipleri addeden ki&#;iler taraf&#;ndan kendisine çok görüldü. Aleviler, PKK ve Ermeniler o toprakta olamazd&#;, onlara göre.

Onlar kim?

“Ölüye sayg&#; medeniyet unsurlar&#;m&#;z&#;n temellerinden biridir.” &#;brahim Kal&#;n, cumhurba&#;kanl&#;&#;&#; sözcüsü böyle dedi. Ayn&#; nakarat&#; bir Diyanet yetkilisi, Bekir Bozda&#; ve Süleyman Soylu’nun laflar&#;nda da dinledik. Sald&#;r&#;y&#; kabul etmiyor, “kültür ve medeniyet”lerine s&#;&#;d&#;rm&#;yor, sald&#;rganlar&#; lanetliyorlar. Güzel. &#;lk iki gün içinde devletten gelen dört aç&#;klaman&#;n bir ortak özelli&#;i daha var: Dördünde de soyut “cenazeye sayg&#;” vurgusu hayli kuvvetli ama dört devlet yetkilisi olarak, üstelik kendilerinin de lanetledikleri ya da do&#;ru bulmad&#;klar&#;n&#; beyan ettikleri bir sald&#;r&#;ya u&#;ram&#;&#; bir yurtta&#;a rahmet dilemek ya da ba&#; sa&#;l&#;&#;&#; dilemek gibi bir gerek görmediler.

Cumhurba&#;kanl&#;&#;&#;: Hatun Tu&#;luk'un cenazesine sald&#;r&#; kabul edilemezCumhurba&#;kanl&#;&#;&#;: Hatun Tu&#;luk'un cenazesine sald&#;r&#; kabul edilemez

&#;K&#; BA&#;SA&#;LI&#;I

“Kültür”deki ve “medeniyet”teki sayg&#; usullerinden bahsedeceksek, bir ölüden bahsedildi&#;inde rahmet ve ba&#;sa&#;l&#;&#;&#; dilemek o sayg&#;n&#;n bir rüknü, bir görünüm biçimidir. Konu&#;an devlet yetkilisi, konu&#;ulan bir yurtta&#;&#;n cenazesi iken ve konu&#;anlar &#;slam dininin birer mensubu iseler ba&#; sa&#;l&#;&#;&#; ve rahmet dile&#;ini duymak ne tuhaf, ne garip, ne de yersiz kaçard&#;, aksine duymamak kaçard&#;. Devlet büyüklerimiz olarak böyle uygun görmelerinin bir sebebi olmal&#;!

“Devlet” cenah&#;nda ilk iki gün içinde bu dilekler sadece Ankara Valili&#;inin hemen sald&#;r&#; gecesi yapt&#;&#;&#; aç&#;klamada yer ald&#;; o aç&#;klama ki sald&#;r&#;y&#; “sata&#;ma” olarak tan&#;ml&#;yor, cenazenin gömüldü&#;ü yerden ç&#;kar&#;l&#;p götürülmesini “kendi kararlar&#;” olarak sat&#;yordu. Üstelik “vali” olarak “siyasal” bir konumda de&#;ildi, ba&#;sa&#;l&#;&#;&#; dile&#;iyle “sata&#;ma” küçültmesi birbirini dengeliyordu belki de… (Sald&#;r&#;y&#; k&#;nayan ana muhalefet partisi CHP lideri Kemal K&#;l&#;çdaro&#;lu, son cümlesinde “Ba&#;sa&#;l&#;&#;&#; diliyorum” derken, iktidar&#;n kendisine özgüledi&#;i “kültürel ve medeni” tutumun gere&#;ini yerine getiriyordu, sadece. Ba&#;bakana, Binali Y&#;ld&#;r&#;m’a gelece&#;im elbette.)

Bozda&#;: Cenazeye sald&#;r&#; çirkinBozda&#;: Cenazeye sald&#;r&#; çirkin

Merhum Tahir Elçi, Dört Ayakl&#; Minare’nin ayaklar&#;n&#;n alt&#;nda katledildikten sonra konu&#;an dönemin ba&#;bakan&#; Ahmet Davuto&#;lu, ya&#;am&#;n&#; yitiren polislerden “&#;ehit oldu” diye bahsederken, Tahir Elçi’nin “hayat&#;n&#; kaybetti&#;ini” söylemi&#;ti. Bir ölüm mukaddes, bir ölüm normaldi ona göre. Tahir Elçi, Dört Ayakl&#; Minare’nin daha fazla zarar görmemesi için, yani bir kamusal an&#;t&#;n korunmas&#; için kamu önünde konu&#;urken vurulmu&#;tu ama “&#;ehit” olamam&#;&#;, öldü&#;üyle kalm&#;&#;t&#; ba&#;bakana göre.

HAKSIZLIKLARIN DUBLE YOLU

Ölenin kimli&#;ine yaslanan resmi nutuklarla ölenin kimli&#;inden ötürü u&#;rad&#;&#;&#; haks&#;zl&#;klar aras&#;nda aç&#;k bir yol, bir duble yol var. “Medeniyet” vurgusu üstüne oturtulan nutuklar&#;n olu&#;turdu&#;u perdenin arka taraf&#;nda, o nutuklar&#;n gizlemek isterken aç&#;k etti&#;i kötülükler tüneli var. Çünkü “medeniyet” vurgusu, iyelik zamir ve ekleriyle dile getirilen medeniyet vurgusu, “bizim medeniyetimiz”, “bizden olmayanlar”&#;n cehennemine dönü&#;ebilir. Hitap edilen sadece “bizim medeniyetimiz”den olanlar oldukça, “e&#;it yurtta&#;”l&#;k fikri ve hukuku i&#;e ko&#;ulmad&#;kça, “birle&#;tirici” nutuklar ayr&#;mc&#;l&#;&#;&#;n daniskas&#;n&#; üretirler. Dört devlet yetkilisinin Hatun Tu&#;luk’un ailesi ve yak&#;nlar&#;na rahmet ve ba&#; sa&#;l&#;&#;&#; dile&#;inde bulunmamalar&#;, bulunan tek ki&#;inin, alt düzey (ve teoride, yani sözde gayr&#; siyasi) bir bürokrat olarak valinin sald&#;r&#;y&#; “sata&#;ma”, cenazenin mezardan ç&#;kar&#;lmas&#;n&#;, “kendi kararlar&#;” olarak tan&#;mlamas&#;, hükümetin meselenin yol açt&#;&#;&#; duygusal dalgalanmalarla ba&#; ederken, “medeniyet”lerinden ödün vermeme kararl&#;l&#;&#;&#;ndan vazgeçmeyeceklerini ortaya koyuyor.

Süleyman Soylu: Gözalt&#;na al&#;nanlar varSüleyman Soylu: Gözalt&#;na al&#;nanlar var

Mezar ba&#;&#;nda yer alan Aysel Tu&#;luk zaten jandarma nezaretindeydi. Ahmet Türk, Türkiye’nin de&#;i&#;ik yerlerinde sald&#;r&#;ya u&#;ram&#;&#;, Ankara’da kendisine ev verilmek istenmemi&#;ti. S&#;rr&#; Sak&#;k’&#;n merhum e&#;inin Ankara’ya defni s&#;ras&#;nda da benzer bir “medeniyet”sizlik zuhur etmi&#;ti… 15 y&#;ll&#;k iktidar&#;n “eski Türkiye”ye atfederek k&#;nad&#;&#;&#; i&#;lerin tamam&#;, en yo&#;unla&#;m&#;&#; ve en enerjik biçimde son birkaç y&#;ld&#;r yürürlükte. Rahmet ve ba&#; sa&#;l&#;&#;&#; dile&#;inin yoklu&#;u, yürürlükteki ayr&#;mc&#; ve d&#;&#;lay&#;c&#; politikalar&#;n en kritik anlarda bile özenle korunmas&#; çabas&#;n&#;n gözlendi&#;i yer. “Medeniyet”, e&#;it yurtta&#;l&#;k söz konusu olmad&#;kça, sadece o medeniyet dairesinde addedilenleri birle&#;tirir; öyle de oluyor. Neticede “bizim medeniyetimiz”, Hatun Tu&#;luk’un “&#;ehitlerin de yatt&#;&#;&#; Türk topra&#;&#;nda” defnedilmesine engel olmu&#;tur. Kal&#;n’&#;n ve Bozda&#;’&#;n konuyla ilgili aç&#;klamalar&#;n&#;n yer ald&#;&#;&#; konu&#;malar&#;n&#;n tamam&#;na bakt&#;&#;&#;m&#;zda gördü&#;ümüz &#;ey, ve 90’lar boyunca Kürt meselesi her gündeme geldi&#;inde devleti yönetenlerin ba&#;vurdu&#;u s&#;radan ama çok tehlikeli “güvenlik”çi nutuklar&#;n basit bir tekrar&#;ndan ibaret olduklar&#;d&#;r. Mezar ba&#;&#;ndaki insanlara sald&#;ranlar da bu nutuklarla cezbedilen, mest edilen, gönlü ho&#; edilen ki&#;ilerden ba&#;kas&#; de&#;ildir.

“YEN&#;” OLAN NEYD&#;?

Mezar ba&#;&#;nda olan yasl&#; heyetteki herkes, çok çe&#;itli “sata&#;ma”lar görmü&#;, ba&#;lar&#;na çok i&#; gelmi&#; ki&#;ilerken neden o kadar rahats&#;z oldular? Beklenmedik olan neydi? Faili meçhul say&#;s&#; binleri geçerken, mezar yeri bilinmeyen &#;eyh Sait, Seyid R&#;za, Saidi Nursi gibi çok ünlü ki&#;iler varken, birçok ceset sürüklenmi&#;, sokaklara at&#;lm&#;&#;, birçok mezar tahrip edilmi&#;ken, burada “yeni” olan, ürpertici olan neydi?

Daha önce sald&#;r&#; hedefi olan mezarlar&#;n hepsi “faal politik” figürlere aitti; kaybedilenler, mezar yeri gizlenenler, devlet taraf&#;ndan “tehdit” olarak kay&#;tlara geçen ki&#;ilerdi; canl&#; olarak da ölü olarak da. Bu sefer “istenmeyen” ki&#;i, kamu önünde “faal” bir politik kimlik olmad&#;&#;&#; gibi, istemeyen ki&#;iler de “devlet yetkilisi” de&#;ildi. Sald&#;r&#;n&#;n sebebi “akraba” olu&#;tu sadece; sald&#;rganlar için de kendi kanlar&#;ndan olmay&#;&#;t&#;. Sald&#;rganlar, e&#;it yurtta&#;l&#;k fikrini tahrip ve tasfiye eden bir “medeniyet” ve “kültür” tasar&#;m&#;n&#;n s&#;radan ürünleridir. Hükümet üyelerinin o ki&#;ileri kötü, hatal&#;, vah&#;i, barbar filan ilan ederek kurtarmak istedikleri &#;ey, o ki&#;ilerin üremesine yol açan “medeniyet ve kültür”ün ta kendisidi. Dilemedikleri rahmet ve ba&#;sa&#;l&#;&#;&#;yla sald&#;r&#;ya u&#;rayanlar&#;n taziye gerekmeyen bir topluluk oldu&#;unu ilan etmiyorlar m&#;?

Bundan dört y&#;l önce Emet’te Kürt in&#;aat i&#;çileri sald&#;r&#;ya u&#;rad&#;, linçten zor kurtuldular, sonra &#;ehirden kovuldular. &#;&#;çiler gittikten sonra, GBT’lerine bak&#;ld&#;&#;&#;, temiz oldu&#;u aç&#;kland&#;. Sald&#;rganlara yönelik ne yap&#;ld&#;? Hiç. Emet örne&#;i, Kürt’ün ya&#;amak için her yere gidemeyece&#;inin tesciliydi. Hatun Tu&#;luk meselesi ise “Kürt’ün yatacak yeri yok” formülünün tescili oldu.

MEZARLIKTAN HAVAL&#;MANINA

“Üzüldük. K&#;zd&#;k. Lanetliyoruz. Medeniyetimizde yok” sözleri, uygulanan politikalarla uyu&#;muyor, mezardan cenaze ç&#;karman&#;n yol açt&#;&#;&#; ürpertiyi söndürmeye yönelik tiyatral ç&#;k&#;&#;lar bunlar. “Medeniyet”lerine at&#;fla buzdolab&#;na kald&#;r&#;lan hukukun gereklili&#;ini hat&#;rlayacak ki&#;ilerin say&#;s&#;n&#; art&#;rmamaya yönelik siyasal-tiyatral tedbirler. “Beklenmedik” &#;eyler de&#;il bunlar, anl&#;yoruz ki; bir hukuk ara&#;t&#;rma görevlisinin, uçakta es kaza önüne oturan CHP milletvekili Sezgin Tanr&#;kulu’na bo&#;ma teliyle sald&#;rma fantezisinin ve bu fanteziyi kamuya ilan etme cüretinin alt&#;nda yatan &#;eyle, mezarl&#;ktaki sald&#;rganlar&#;n motivasyon ve cüretlerinin alt&#;nda yatan &#;ey ayn&#;d&#;r: &#;ktidar&#; elde tutman&#;n ve peki&#;tirmenin tekni&#;i olarak kullan&#;lan kutupla&#;t&#;r&#;c&#;, ayr&#;&#;t&#;r&#;c&#;, &#;eytanla&#;t&#;r&#;c&#; yöntem ve söylemlerin meyvesi toplanmaktad&#;r. “Dindar nesil” formülüyle dile getirilen hedefe ula&#;mak için uygulanan politikalara mündemiç &#;iddet, mezarl&#;ktan hava limanlar&#;na kadar her yerde cinai ruhlar olarak tecelli ediyor.

Arka koltuktaki hukuk hocas&#;ndan Tanr&#;kulu'na 'bo&#;ma teli' tehdidi!Arka koltuktaki hukuk hocas&#;ndan Tanr&#;kulu'na 'bo&#;ma teli' tehdidi!

Ba&#;bakan Binali Y&#;ld&#;r&#;m’&#;n, sald&#;r&#;dan iki gün sonra gelen aç&#;klamas&#;, devlet yetkililerinin o ana kadarki aç&#;klamalar&#;ndan ciddi biçimde farkl&#; duruyor: Binali Y&#;ld&#;r&#;m, medeniyet, kültür filan demeden, “isteyen istedi&#;i yerde ya&#;ar ve vefat&#; halinde istedi&#;i yerde defnedilir” diyor. Anla&#;&#;lan, hükümet/devlet kanad&#; içinde mezar sald&#;r&#;s&#;n&#;n yol açt&#;&#;&#; huzursuzlu&#;un ve ürpertinin “kültür, medeniyet” vurgular&#;yla giderilemeyece&#;i, ayr&#;mc&#;l&#;&#;&#;n aç&#;k ilan&#; olan ba&#;sa&#;l&#;&#;&#; ve rahmet dileme eksikli&#;inin göze batt&#;&#;&#;n&#; alg&#;layan bir ak&#;l da var; Y&#;ld&#;r&#;m’&#;n sözleri zaten e&#;it yurtta&#;l&#;k kabulü halinde söylenebilecek sözler. Y&#;ld&#;r&#;m’&#;n konu&#;mas&#;, di&#;er devlet yetkililerinin konu&#;malar&#;ndaki tuhafl&#;&#;&#; da daha görünür k&#;l&#;yor. Binali Y&#;ld&#;r&#;m’&#;n sözlerinin, bir krizi a&#;maya yönelik geçici bir taktik ifade de&#;il de, demokratik bir gere&#;in kabulü olarak alg&#;lay&#;p umutlansak safdillik mi etmi&#; oluruz? Olsun, hiç de&#;ilse o konu&#;ma sayesinde di&#;erlerinin gidi&#; yolunun ucundaki karanl&#;k daha iyi görünür oluyor.

Cenaze meselesi toprak meselesidir: Kürt, Alevi, Ermeni “bu topraklar”a ait midir de&#;il midir? “Bu topraklar” Kürt, Alevi ve Ermeni’ye ait midir de&#;il midir? Bir daha cevap verilmi&#;tir: Hay&#;r! “Kültür” ve “medeniyet”imizin ho&#;luklar&#;ndan yararlanabilirler, yararlanamazlarsa üzülürüz, ama ait de&#;illerdir!

Cenaze meselesi toprak meselesidir. Hatun Tu&#;luk, “bu topraklar”&#;n e&#;it ve özgür yurtta&#;&#; olsayd&#;, ailesinin kök salmas&#;n&#; istedi&#;i Ankara’da istiratgâh&#;nda olurdu &#;imdi. Zaten öyle olsa k&#;z&#; Aysel Tu&#;luk jandarma e&#;li&#;inde orada olmaz, k&#;z&#;n&#;n siyasi yolda&#;&#;, partisinin e&#; genel ba&#;kanlar&#; cezaevinde olmazd&#;. Defnin gerçekle&#;memesinin sorumlulu&#;unu ta&#;&#;yan hükümet, cezaevi prosedürlerini kendi hatalar&#;n&#; telafi için yeniden yorumlar, Aysel Tu&#;luk’un annesini Dersim topraklar&#;na kendi elleriyle saklamas&#;nda bir sak&#;nca görmezlerdi.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir