mide kalp gibi atıyor / midede kalp atma hissi - Doktorsitesi

Mide Kalp Gibi Atıyor

mide kalp gibi atıyor

Vücudumuzda bulunan her organın kendine ait görevleri ve bu görevlere bağlı şekilde çalışma düzenleri vardır. Bir organ başka bir organ ile benzerlik gösterdiğinde ise bu durum pek de olumlu bir nedenden dolayı ortaya çıkmayabilir. Normal şartlarda çalışmasını çok da hissetmeyeceğimiz midemiz ise bazen kalp gibi atabilir ve bunu çok net hissedebiliriz. Ancak bu durumda ilk yapılması gereken şey bir randevu alarak doktora danışmaktır çünkü midenin kalp gibi atması pek iyi bir durum değildir.

Midenin kalp gibi atması

Midenin kalp gibi atması hakkında ortaya çıkarılabilecek belirli sonuçlar vardır. Öncelikle belirtmek gerek ki bu durumu yaşayabileceğiniz birden fazla an vardır ve bu durumlarda aslında büyük bir sorun teşkil etmez fakat yine de tedbirli olmakta fayda var çünkü midenin kalp gibi atması bazı durumlarda ciddi hastalıkları habercisi olabiliyor. Midenin kalp gibi atmasının sebebi ise mideden geçen aort damarının kan basıncına anlık olarak tepki vermesidir. Kanı kalpten vücudun her bölgesine taşıyan aort damarı ise bazı zamanlarda özellikle kan basıncının artması ile kalpten taşıdığı kanın aşağıya inerken hızlanması ile karın bölgesinde bu gibi bir hisse neden olabilir. Midenin kalp gibi atması ise birden fazla durumda meydana gelebilir ve bu durumlar şöyle sıralanır:

Yemek esnasında ve sonrasında

Yemek yenildiği zaman aort damarı kalpten mide ve ince bağırsağa fazladan kan pompalar Bunun amacı yenilen besinin vücutta emilimini sağlamaktır. Pompalanan kanın midede bıraktığı his de midenin kalp gibi atmasına neden olur ve bu genellikle ciddi görülmeyen bir sorundur fakat her ihtimale karşı bu hissi yaşadıysanız tansiyon ölçümü yapmakta fayda var.

Uzanırken

Uzanırken bir anda bu hissin gelmesi ise daha sık karşılaşılan bir durumdur ve özellikle karın yağı az olan ve zayıf bireylerde meydana gelir. Herhangi bir kötü anlamı olmayan bu hissi hissetmenizin tek nedeni karın bölgenizde yağ miktarının az olması dolayısı ile bu basıncın hissini engelleyecek bir şey olmamasıdır.

Hamilelik döneminde 

Midenin kalp gibi atmasıCiddi bir sorun olabilir, dikkat edin

Anne adayı olan insanlar bazen karınlarında kalp atışları hissederler ve genellikle bunun bebeğin kalp atışı olduğu düşünülür. Aslında ne yazık bu sadece mide üzerinden geçen aort damarının atmasından kaynaklıdır. Hamilelik esnasında bu his çokça kez hissedilebilir çünkü vücut bu dönem içerisinde hem anne hem de bebek için kan pompalamaya başlar dolayısı ile kan basıncı artar ve aort damarı gibi büyük damarlardan kanın geçişi hissedilebilir. Kimi anne adaylarında bu his karın atması olarak ortaya çıkarken kimileri ise midede nabız hissi olarak yorumlar.

Mide sorunları

İrritabl bağırsak sorunu ya da gastrit gibi mide sorunları yaşayan bireyler de mide atması yaşayabilirler. Akut ve kronik gastrit gibi hastalıklar mide zarında iltihaplanma durumu olarak nitelendirilir ve genel olarak hazımsızlık, kusma, şişkinlik, geğirme ve mide bulantısı gibi şikayetler görülebilir. Bu gibi hastalıklar yaşandığında ise vücut bu bölgeye kan akışını arttırır ve midenizde kalp atışı gibi atışlar hissetmeye başlarsınız. Diğer çeşitlerinden farklı olarak bu sebep ciddi sorunların habercisi olabileceğinden randevu alarak doktorunuz ile görüşmeniz en sağlıklısı olacaktır.

Ciddi bir sorun olabilir, dikkat edin

Karın bölgesinde bulunan aort damarı normalden daha geniş bir hal alabilir ve bu duruma Abdominal Aort Anevrizması olarak nitelendirilmektedir. Bu durumda çoğunlukla karın ve sırt ağrıları meydana gelir ve kişi kalp ritmini karnında hissetmeye başlar. Çok sinsi bir hastalık olan Aort Anevrizması ise ani ölüme kadar farkında olmadan götürebilecek bir hastalıktır. Özellikle 60 yaş ve üzeri erkeklerde görülen bu hastalık ani ölüm sebepleri arasında 3. sırada yer alan ve en kısa sürede tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Ünlü bilim insanı Einstein&#;ın da aort anevrizması hastalığından öldüğü bilinenler arasında yer almaktadır. Mide atması aynı zamanda kan damarı hastalığı, yüksek tansiyon, yakın zamanda yaralanma ve genetik olarak aktarılan bir abdominal aort anevrizmasına işaret edebilir, her şekilde doktora başvurmakta ise fayda var.

Erken Teşhis Kalbinizi Kurtarır!

Kalbinizle ilgili hiçbir şikayetiniz olmasa bile hayatınızı tehlikeye sokabilecek bir kalp hastalığınız olabileceğini ya da şikayetleriniz varsa bile herhangi bir kalp rahatsızlığınız olmayabileceğini biliyor muydunuz?

Bu sorunun yanıtını Hisar Intercontinental Hospital Kardiyoloji Bölümü Uzmanlarından öğrendik.

Göğüs ağrısını ne zaman dikkate almalısınız?
Kalp hastalıklarının en önemli belirtilerinden olan göğüs ağrısı; basit bir gaz sancısından, hayati tehlikesi olan kalp krizi veya kalpten çıkan tüm vücuda kanı taşıyan aort damarındaki yırtılmaya kadar çok çeşitli nedenlerle olabilir. Ancak bu ağrı eforla oluşuyor, göğsün ortasında baskı şeklinde hissediliyor, 2 dakikadan daha uzun sürüyor ve dinlenmekle de dakika içinde geçiyorsa hekime başvurmak gerekir. Bu tür bir ağrı; göğüs duvarında iki taraflı, daha çok sol taraf olmak üzere kollara boyun ve çeneye yayılma eğilimindedir. Daha az sıklıkla sol kürek kemiği ve omuz bölgesine yayılabilir. Bazen sol koldan başlayıp göğse yayılır ya da sadece sol kolda hissedilebilir. Ancak kalp krizinde genellikle istirahat halindeyken aniden göğüste ağrı şeklinde ortaya çıkar. Ağrı genellikle endişe verici kadar şiddetli ve 20 dakikadan daha uzun sürelidir. Beraberinde bulantı, kusma, soğuk terleme, baş dönmesi, göz kararması ve nefes darlığı da olabilir.

Göğüste duyulan kalbe ait ağrıların bir kısmı kalp zarı hastalıklarıyla ilişkilidir. Bu ağrı devamlıdır. Nefes alıp vermekle, göğsün hareketleriyle artar. Genellikle ateş, nefes darlığı ve çarpıntıyla birlikte görülür. Göğüste duyulan kalp ve damarlara ait başka bir ağrı da, aort damarı yırtılmalarında görülür. Bu durumda ağrı çok şiddetlidir. Hastada ağrıyla birlikte terleme, morarma ve kan basıncında düşme, fenalık hissi, bayılma, kol ve bacaklarda morarma görülebilir. Ana akciğer damarı ve dallarının bir pıhtı sonucu tıkanmasında da göğsün ortasında şiddetli bir ağrı olur. Ağrıyla beraber öksürük, kanlı balgam, terleme, çarpıntı ve morarma vardır.

Nefes Darlığı
Nefes darlığı kondisyonu düşük, hareketsiz yaşam tarzı olan veya kilolu kişilerde hafif eforla olabildiği gibi çok çeşitli solunum sistemi hastalıklarında ve kansızlıklarda da görülebilir. Kalp hastalıklarında görülen nefes darlıkları genellikle eforla ortaya çıkar, dinlenmeyle geçer ve hasta nefes darlığını elini göğsüne koyarak lokalize edebilir. Bunun yanı sıra kalp yetmezliklerinde gece gelen ve uykudan uyandıran nefes darlıkları olabilir. Genellikle hasta uykuya daldıktan saat sonra başlar ve hasta hava açlığı ile pencereleri açar. Nefes darlığıyla birlikte öksürük de görülebilir. Hasta oturunca ya da ayağa kalkınca dakika içinde nefes darlığında tedricen azalma olur.

Çarpıntı
Çarpıntı; kalp atışlarının hızlı ya da kuvvetli rahatsızlık verecek şekilde hissedilmesidir. Normalde nabız sayısı erişkin bir insanda dakikada ’dir. Taşikardiler (kalp hızının artması), ekstrasistol denilen ek atımlar, kalp kapak yetmezliklerine bağlı kalp atım volümünde artma ve ani başlayan kalp hızının yavaşlaması (bradikardi) çarpıntıya sebep olabilir. Kalp ritm anormalliklerine bağlı çarpıntılar kansızlık, sinirlenme gibi diğer sebeplere bağlı çarpıntılara göre aniden başlar ve aniden sonlanır. İki dakikadan fazla süren, kalp hızının atım/dk’dan fazla olduğu, beraberinde baş dönmesi, göz kararması ya da bayılma şikayetlerinin olduğu çarpıntılar mutlaka tedavi edilmesi gereken ritim bozukluğuna bağlı çarpıntılardır. Çarpıntı hisseden kişide, kendisi veya bir yakını o sırada nabzı kontrol ederek dakikadaki kalp hızını ve kalp atışının düzenli olup olmadığını tespit edebilir ve bu şekilde hekime ve tedaviye yardımcı olur. Nabız, el bileğinin başparmak hizasında kolaylıkla bulunur.

Bayılma ve Halsizlik
Bayılma; sıklıkla beyin kan akımındaki azalmaya bağlı birdenbire bilinç kaybı olup yere yığılma ve kısa bir süre sonra kendine gelme halidir. Son derece ciddi bir kalp hastalığının belirtisi olabileceği gibi diğer çok sayıdaki daha az ciddi sebeplerden de kaynaklanabilir. Kalp hastalıklarına bağlı bayılmalar genellikle ani, saniye içinde gelişir ve kısa sürelidir. Kalp kapak hastalıklarında (örneğin aort darlığında özellikle eforla alakalı bayılma), kalp kası hastalıklarında (hipertrofik kardiyomiyopati), çok hızlı ve uzun süren ritim bozukluklarında, kalp hızının aniden çok yavaşlamasında, doğumsal kalp hastalıklarında bayılmalar olabilir. Kardiyovasküler sistem hastalıklarında en sık şikayetlerden birisi halsizlik ve çabuk yorulmadır. Bu durum sistemik dolaşım bozukluğu sonucu gelişen kas güçsüzlüğü yanı sıra kalp hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçlara (beta bloker, idrar söktürücü gibi) de bağlı olabilir.

Öksürük
Kalp hastalıklarında görülen öksürük genellikle kalp yetmezliğine ve/veya kalp kapak hastalıklarına bağlıdır. Hırıltılı solunum, çarpıntı ve nefes darlığı da genellikle beraberdir. Öksürük genellikle kuru, irritan ve geceleri olmaya meyillidir. Öksürükle beraber köpük şeklinde ve taze kan içeren balgam olabilir. Yine geceleri uykudan uyandıran ve kalkıp oturmakla geçen öksürük kalp yetmezliği belirtisidir.

Morarma (Siyanoz)
Siyanoz; özellikle dudaklar ve parmak uçlarının ve ağız, dilin morumsu bir renk alması durumudur. Genellikle hasta tarafından değil de yakınları tarafından fark edilir. İki tipi vardır. Santral siyanoz (dudaklarda, ağız mukozasında morarma) kanın iyi oksijenlenmediği veya kirli kanla temiz kanın kalpteki mevcut delikler aracılığıyla birbirine karıştığı doğumsal kalp hastalıklarında; periferik siyanoz (el ve ayak parmak uçlarında morarma) kalp yetmezliğinde görülebilen bir durumdur. Eğer periferik siyanoz tek taraflı bir ekstremitede görülürse lokalize arter ya da tıkanmasından şüphelenilir.

Ödem
Kalp hastalıklarına bağlı alt ekstremite ödemi simetrik ve çift taraflıdır. Hastalar hızlıca kg aldıklarında ödem belirgin olur. Ödeme parmakla baskı uygulandığında bir süre içeri çöktüğü görülür. Kalp yetmezliği ilerledikçe ödem bacakların üst kısmında, genital organlarda ve karında oluşabilir.

Diğer şikayetler
Gece sık idrar kaçırma (Noktüri) konjestif kalp yetmezliğinin sık bulgularından birisidir. Anoreksi, karın şişliği, batında sağ üst kadran ağrısı, kilo kaybı ve kaşeksi kalp yetmezliğinin ileri dönemlerinde görülebilen şikayetlerdir. Bulantı kusma akut kalp krizinde sıklıkla olur.

tarihinde güncellenmiştir.

Aritmi (Kalpte Atım Bozukluğu)

Kalbin normal elektriksel aktivitesi sinüs nodu denen bölgenin elektriksel aktivitesi sonucu olmaktadır. Kalp atımlarını düzenleyen elektriksel uyarıların düzgün çalışmaması sonucunda kalbinizin çok hızlı, çok yavaş ya da düzensiz atmasına neden olur. Bu duruma aritmi denir.

Kalp kaslarının düzenli şekilde çalışmasını sağlayan etken, bir elektrik sinyalidir. Kalpte normal olarak bu elektrik akımını doğuran belli bir odak ve onu ileten belli yollar vardır. Belli bir rota izleyerek dağılan bu düzenli akım sayesinde kalp normalde dakikada civarı düzenli kasılma yapar ve kan pompalar. Bu akımın doğuşunu veya iletilişini engelleyen her türlü etken ritim bozukluğuna neden olabilir. Bu etkenler kalbin kendisinden de kaynaklanabildiği gibi kalpte hiçbir sorun olmadığı halde dış faktörlerden de kaynaklanabilir.

Ritim bozukluğu kalbin normalden daha hızlı, daha yavaş veya düzensiz çalışması gibi şekillerde ortaya çıkabilir. Normal olarak kabul edilen dakikada olan nabız değeri 'ün çok daha üstüne çıkabilir ve/veya düzensizleşebilir.

Kalpte Ritim Bozukluğunun Belirtileri

 

  • Çarpıntı hissi
  • Göğüs kafeslerinin içinde bir şey atlıyor veya bir kuş kanat çırpıyormuş hissi,
  • Kalp atışlarında tekleme,
  • Kalbin duraklayıp tekrar çalışıyormuş hissi vermesi,
  • Nefes alamama,
  • Fenalık hissi,

Daha seyrek olarak Ritim bozukluğuna bağlı baş dönmesi, göz kararması, bayılma gibi durumlar ortaya çıkabilir. Ritim bozukluklarının tehlikeli bazı türleri, özellikle kalbin yapısal sorunlarıyla bir araya geldiğinde ani ölüm sebebi de olabilmektedir.

Nabız Atışı İçin Normal Kabul Edilen Değerler

Nabzın normal değeri istirahat halindeki bir insanda dakikada iken, bazı insanlarda sürekli 50 gibi biraz aşağıda veya gibi biraz yukarıda olması mutlaka bir hastalık veya sorun olduğu anlamına gelmemektedir. Bazı insanlar yapısal olarak böyledir ve eğer eşlik eden başka yakınmalar yoksa, bu değerler olağan değer olarak kabul edilir.

Ayrıca nabzın uykuda 40’lı değerlere inmesi gibi; heyecan ve stresle ’lü değerlerin üzerine çıkması, hatta yorucu hareketlerle civarı değerlere ulaşması da olağan olarak yorumlanır.

Düzensiz Vuruşlar (Ekstrasistol) Hastalık Belirtisi Midir?

Zaman zaman sağlıklı insanlarda da atriyum veya ventrikül gibi değişik kalp boşluklarından kaynaklanan düzensiz vuruşlar (ekstrasistol) olabilmektedir. Bu tip belirtirlerin hastalık boyutunda bir ritim bozukluğu olarak değerlendirilmemesi gerekmektedir.

Ekstrasistol denilen düzensiz vuruşlara, eğer kalp yetersizliği veya benzeri yapısal kalp sorunları eşlik etmiyorsa, genellikle herhangi bir tehlike arz etmezler ve rahatsızlık veren bir çarpıntı hissine neden olmadığı sürece tedavi gerektirmezler.

Ritim Bozukluğu Farklı Türlerde Görülebilir

Ritim bozukluğu diye tek bir hastalık yoktur. Ritim bozukluklarının onlarca farklı türü ve her türün de farklı önemi bulunmaktadır.
Ritim bozukluklarının kalpte başka hiçbir sorun olmaksızın;

  • Sadece stres,
  • Uyku bozuklukları,
  • Çay - Kahve - Alkol tüketiminin fazla olması,
  • Tiroid bezinin fazla çalışması,
  • Ciddi kansızlık,
  • Kullanılan bazı ilaçlar

gibi dış etkenlerle tetiklenen zararsız türleri olmakla birlikte, ritim bozukluğunun hayati tehlikeye neden olan türleri de bulunmaktadır.

Birçok şey aritmiye( Ritim Bozukluğu ) neden olabilir;

  • Bir anda meydana gelen bir kalp krizi,
  • Bir önceki kalp krizinden dolayı kalp dokusundaki bozukluk,
  • Kardiyomiyopati gibi kalp yapısındaki değişiklikler,
  • Koroner arter hastalığı,
  • Yüksek kan basıncı,
  • Diyabet,
  • Aşırı aktif tiroid bezi (hipertiroidi),
  • Sigara içme,
  • Çok fazla alkol veya kafein içme,
  • Uyuşturucu,
  • Stres,
  • İlaçlar,
  • Diyet takviyeleri ve bitkisel tedaviler,
  • Elektrik şoku,
  • Hava kirliliği

Ritim Bozukluğunda Yapısal Faktörler

Dış etkenlerin yanı sıra kalpte ritim bozukluğuna neden olan yapısal sorunlar da bulunmaktadır.

Kalpte, kapak, damar veya kas sorunları gibi çoğunlukla sonradan edinilen hastalıklar olabildiği gibi, ailesel geçişli yani genetik kökenli ritim sorunları da görülmektedir. Genetik geçişli ritim sorunları arasında, doğumdan itibaren var olan fakat belirti vermeyen, spor, ani stres veya heyecan durumunda ortaya çıkabilen, sibutramin içerikli zayıflama ilaç kullanımlarında, bazı allerji, mantar hastalığı ilaçları ve antibiyotiklerin kullanımı sonrasında kalp durması nedeniyle ani ölüme yol açabilen türleri bulunmaktadır.

Bu nedenle, özellikle kitlesel sorumluluk taşıyan pilotluk veya ağır vasıta şoförlüğü gibi yüksek riskli mesleklere başlayacak kişiler ile, sportif aktiviteye başlayacak gençlerin bu gözle incelemeden geçirilmeleri mutlaka gerekmektedir.

Dış faktörler olarak belirtilen çay, kahve, kola, uykusuzluk ve stres gibi tetikleyici unsurlardan kaçınmanın yeterli olmadığı hastalarda, altta yatan nedene göre doktor tarafından farklı medikal tedaviler uygulanmaktadır. Kalbin atış hızının fazla azaldığı ya da kalp kasılma sorunlarının olduğu hastalarda kalp pilleri (Pacemaker) kullanılmaktadır.

Atriyal Fibrilasyon denilen ritim bozukluğu kanın kalp içinde iyi hareket edemeyip koyulaşarak pıhtılaşmasına, bazı durumlarda da pıhtıdan kopan parçaların farklı damarları tıkamasına neden olabilmektedir. Bu risklere karşı doktor tarafından medikal tedaviye ek olarak kan sulandırıcı ilaçlar kullanılmaktadır.

Stres Ritim Bozukluğunu Tetikler

Ritim bozukluğunun asıl sebebi ne olursa olsun, stres tüm ritim sorunlarını olumsuz etkilemektedir. Stresle başa çıkma, olaylara tepki verme alışkanlıklarının değiştirmesi, zihinsel ve bedensel gevşeme teknikleri konusunda eğitimlerin alınması ve uygulanması, ritim bozukluğunun pek çok türünde olumlu sonuçlar elde edilmesini sağlamaktadır.
Stres ve olaylara abartılı tepki verme konusundaki yanlış zihinsel alışkanlıklar, çarpıntı ve ritim bozukluklarında çok önemli bir etkin olarak gözlemleniyor. Değerlendirme sırasında ritim sorununun altında psikolojik faktör de tespit edilmişse tedaviye mutlaka bu yönden de yaklaşmak gerekmektedir.

Ritim Bozukluğu Teşhisinde Hangi Yöntemler Kullanılır?

Ritim bozukluğu tek başına belli bir anlam veya tehlike ifade etmez. Bunun türü, sıklığı, kalpte buna neden olan veya eşlik eden başka bir sorun (kalbin kasları, kapakları veya damarlarında) olup olmadığı gibi noktalarla beraber değerlendirilmesi gerekir. Yaklaşım ve tedavi de ritim bozukluğunun türüne göre değişir. Özellikle şikayet esnasındaki kalp elektrosunun (EKG) çekilebiliyor olması  hastalığın teşhisi için çok öseafoodplus.infoğer tetkiklerle beraber, özellikle Ritim Holteri tanıda yardımcı olmaktadır. Ritim Holter, hastanın koluna veya kemerine takılın, saat süreyle üzerinde kalan, bu süre zarfında kalp atışlarını takip ve kayıt eden, anormalliklerin dökümünü veren bir sistemdir.
Daha seyrek olan ritim bozuklukları için Transtelefonik EKG yöntemi uygulanmaktadır. Şikayet sırasındaki kalp ritiminin tespitinde kullanılan bu yöntemle, hasta şikayet esnasındaki kalp elektrosunu bir cihazı göğsüne değdirip düğmesine basmak suretiyle çekebilir ve ilgili merkeze telefon yoluyla gönderip dökümünü sağlayabilir. Çok daha seyrek olan ritim bozukluklarının tespit edilebilmesi ve o sırada olan bir düzensizliğin saptanabilmesi için cilt altına yerleştirilen, aylarca duran ve hastanın ritimini takip eden "Event Recorder" denilen mini cihazlar da kullanılmaktadır.

Elektrofizyolojik Yöntem
Bazı ritim bozukluklarında, elektriksel düzensizliği üreten kalp içi odağı bulmak için Elektrofizyolojik uygulama yöntemine (EPS) başvurulmaktadır.
Anjiyografi işleminde olduğu gibi kasık damarlarından girilerek kalp içindeki değişik bölgelere ilerletilen elektrodlarla, tıpkı bir elektrikçinin kontrol kalemiyle tesisatı kontrol edişindeki gibi, sorunlu elektriksel odağın tespiti yapılır. Sorunlu odak tespit edilince "Ablasyon" yöntemine yani radyofrekans enerjisi veya soğuk uygulayarak bu odağı ortadan kaldırmaya sıra gelir. Bu yöntemle ritim bozukluklarının türüne göre değişen başarı oranları söz konusudur. Kalp pillerinin veya ihtiyaç olduğunda elektroşok yapmak suretiyle ritim bozukluğunu düzeltmesi için göğüste ciltaltına yerleştirilen "AICD" isimli mini cihazların kullanıldığı bazı özel ritim bozukluğu türleri de vardır.

Tanı:
Aritmilerin tanısında hastanın öyküsü oldukça önemlidir. Aritmileri ve nedenlerini teşhis etmek için yapılan testler şunlardır:
seafoodplus.infookardiyografi (EKG)
seafoodplus.info: Uzun süreli EKG kaydı
seafoodplus.info Testi
seafoodplus.infodiyografi
seafoodplus.infoak kateterizasyon
seafoodplus.infoofizyoloji çalışması (EPS)

Tedavi:
Aritminin çeşidi ve ciddiyetine bağlıdır. Tedavide öncelikle nedenin ortadan kaldırılması gereklidir. Etken tedavi edilemiyor veya mevcut ritim iletim bozukluğu hayatı tehdit ediyorsa veya belirti veriyorsa tedavi gereklidir. Burada öncelikle istirahat, sakinleştirme, bazı özel manevralar gibi saptanan soruna uygun genel tedbirlerin alınması ve bunlar yeterli olamıyorsa ilaç tedavisi veya girişimsel (Pacemaker/ ablasyon/aritmi cerrahisi gibi) tedavilerin uygulanması önerilmektedir. Kalp hastalığı olmayanlarda gözlenen ve hastada yakınmaya neden olmayan ekstra atımların ilaç ile tedavisi önerilmemektedir.

Gastroenteroloji doktorlarımızdan muayene randevusu almak için, 77 99 nolu telefondan arayabilir veya e-randevu hizmetimizden yararlanabilirsiniz.

Teşhisi zor mide hastalığı: Gastroparezi

Mide tembelliği olarak da bilinen gastroparezinin teşhisi, belirtileri diğer mide hastalıklarına benzediği için geç konulabiliyor, bu durum da hastalığın tedavi sürecini zorlaştırabiliyor. Ayrıca mide botoksu hastalığın tetiklenmesinde bir neden olarak da gösteriliyor.

Yayınlanma: - 03 Ocak Güncellenme:

Teşhisi zor mide hastalığı: Gastroparezi

İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Sait Buğdacı, gastroparezinin teşhisinde yaşanan zorlukları, tedavisinde kullanılan son yöntemleri ve hastaların dikkat etmesi gereken durumları anlattı.

İnsan vücudundaki bütün organların yüksek segmentli bir araç motoru gibi olduğunu ve sessiz bir şekilde 24 saat boyunca düzenli olarak çalıştığını söyleyen Buğdacı, kalp, mide ve ince bağırsaklarda değişen durumlara adaptasyon için hız sensörleri bulunduğunu vurguladı. Buğdacı, “Hızlardaki değişiklikler hastada çarpıntı, şişkinlik, kramp ağrıları gibi bulgularla ortaya çıkmaktadır. Kalpte sinüs nodu, mide ve ince bağırsaklardaki cajal hücreleri bu organların çalışma ritmini düzenleyen minik beyinlerdir. Mide de sayıca daha az olsa da kalp gibi ritmik çalışır, bu ritmik hareketteki azalma gastroparezidir.” diye konuştu.

BELİRTİLERİ NELER?

Gastroparezinin semptom ve bulguları hakkında bilgi veren Buğdacı, şöyle devam etti:

“Şişkinlik hissi en sık bulgudur. Mide, içeriğini 4 saatte yüzde 90 boşaltmalıdır. Önceden boşalmayan yiyeceklere yenileri ekleneceği de düşünüldüğünde yemekten hemen sonra meydana gelen şişlik varlığında gastroparezi düşünülmelidir. Karın ağrısı, reflü ve göğüs ağrısı (reflüsü olan hastalarda gastroparezi daha da kötüleşmeye neden olur), kusma, diyabet ilaçlarının etkisiz olması (mideden bağırsağa geçmemesi nedeniyle) ve kan glikoz düzensizliği, hazımsızlık ve kilo kaybı en belirgin bulgularıdır. Gastroparezideki şişkinlik, hazımsızlık, gaz ve midede ağrı gibi semptomlar, diğer mide rahatsızlıklarının tipik belirtileridir. Bu nedenle hastanın doktora başvurmasından sonra daha çok diğer mide rahatsızlıklarına yönelik tedaviler uygulanır. Bu şikayetler uzun süre devam ettiği ve verilen tedavilere cevap alınamadığı için yapılan standart rutin tetkiklerden sonra gastroparezi teşhisi konulur.”

MİDE BOTOKSU NEDEN OLABİLİR

Şeker hastalarının yüzde 30’unda gastropareziye rastlandığını ancak sağlıklı insanların da bu hastalığa yakalanabileceğini kaydeden Buğdacı, gastroparezinin kadınlarda, erkeklere göre daha sık görüldüğünü aktardı.

Gastroparezinin birçok nedeni olduğuna dikkati çeken Buğdacı, “Potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi kan mineral değişiklikleri, tiroit yetmezliği, ilaçlar (özellikle narkotik gurubu ağrı kesiciler) ve günümüzün popüler zayıflama yöntemi mide botoksu bu hastalığın önemli nedenleri arasındadır.” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Mehmet Sait Buğdacı, teknolojinin ilerlemesiyle gastroparezi tanısı için çok farklı yöntemler kullanıldığını belirterek, “Sintigrafi ve wireless motilite kapsülü ile kesin tanı konur. Sintigrafide radyonüklitle işaretli maddeler kullanılırken motilite kapsülleri; mide içindeki asit düzeyi, mide boşalma zamanı, bağırsakların çalışma düzeni gibi detaylar vermektedir. Kalp EKG’si gibi mide için de EGG (elektrogastrografi) geliştirilmiştir. EGG ile mide hareketleri 24 saat değerlendirilebilmektedir.” şeklinde konuştu.

“LİFLİ GIDALAR AZALTILMALI”

Gastroparezi hastalarının sabah iyi beslenmesi gerektiğine ve bu öğünde katı gıdalar tüketmelerinin önemine vurgu yapan Buğdacı, “Her ne kadar genel anlamda pek çok hastanın sağlıklı beslenme diyeti listesinde yer alsa da lifli gıdalar bu hasta grubunda azaltılmalıdır. Aşırı lifli beslenme bu hastalarda, midede bezoar adı verilen taşlaşmış yiyecek yumaklarına neden olabilir.” dedi.

Buğdacı, gün içinde egzersiz ve tempolu yürüyüşle mide içeriğinin kolayca ve yer çekimi etkisiyle boşalabildiğine dikkati çekerek, gastroparezi hastalarına egzersiz yapmayı ve yürümeyi önerdi.

Buğdacı, Avrupa Gastroenteroloji ve Hepatoloji Dergisinde yayınlanan bilimsel bir makalede zencefil kullanımının gastroparezi tedavisinde yararlı olduğunun tespit edildiğini dile getirerek, “Ancak genel bir prensip olarak altını çizerek belirtmek gerekirse bitkisel ilaçlar ilk basamakta ve tek başına kullanılmamalıdır. Çünkü bitkisel kürlerin çoğunda ne kadar doz, ne kadar süre kullanılması gerektiği standardize edilmemiştir. Ayrıca pek çok kez zararlı yan etkileri ile karşılaşmış biri olarak bitkisel kürlerin uzun süreli kullanımındaki yan etkilerinin bilinmediğinin altını çizmek isterim. Tedavide mide hareketini artıran metoklopramid, eritromisin, domperidon içeren ilaçlar öncelikle denenmelidir. Bu ilaçlara yanıtsız olgularda, alternatif tedavi olarak sandostatin denenebilir.” diye konuştu.

MİDE PİLİ KULLANILABİLİR

Alternatif tedavi yöntemleri hakkında da bilgi veren Buğdacı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Hassas bağırsak sendromunda kullanılan tegaserodun gastroparezide de yararlı olduğu gösterilmişse de araştırma aşamasında 10 binden fazla hastanın birkaçında kalp ve beyinle ilgili yan etkiler çıkması nedeniyle soru işaretleri oluşmuştur. Aradaki ilişki araştırılmaktadır. Mide pili; kalp pili gibi elektriksel uyarı üreterek midenin kasılmasını uyarır ve boşalmasını sağlar. Obezite tedavisinin yanı sıra mide boşalmasını uyarmak için gastroparezide geleceğin tedavileri arasındadır. Cerrahiye alternatif olarak endoskopik olarak POP (peroral piloromyotomi) yöntemi ile mide çıkışı gevşetilerek gastroparezide boşalmayan mide içeriği bağırsağa kolayca aktarılabilir. Mide duvarına yaygın olarak enjekte ederek yaptığımız botoks, tokluk hissini uyarıp içeriğin boşalmasını geciktirdiği için günümüzün popüler zayıflama yöntemleri arasındadır. Aynı mantıkla sadece mide çıkışına yapılacak botoks uygulaması da mide çıkışını sürekli açık tutar ve boşalmayı kolaylaştırır.” (AA)

AğrıAvrupadiyabetEgzersizobeziteşekerzayıflama

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir