midye niye haram / Midye Haram Mı? Diyanet'e Göre Midye Yemek Günah Mı, Caiz Mi, Hükmü Ne? - Yaşam Haberleri

Midye Niye Haram

midye niye haram

Hanefilerin, midyenin haramlığı noktasındaki kanıtı nedir?

Değerli kardeşimiz,

Bir mezhepte helal kabul edildiği halde, diğer bir mezhepte haram sayılan pek çok şey vardır. Her birinin de ayet ve/veya hadislerden delilleri vardır. Mesela;

- Şafii mezhebinde veli olmadan nikah kıyılamaz, yani bu fiil haramdır, halbuki Hanefî mezhebinde bu caizdir.

- Hanefî mezhebinde Vitir namazını kılmamak günahtır, Şafii’de ise -sünnet olduğu için- bazen kılmamak mekruh bile değildir.

- Eli kadına değen bir Şafii’nin o abdestle namaz kılması haramdır, caiz değildir. Hanefî mezhebinde ise -kerahetsiz- caizdir.

Asıl konuya gelecek olursak;

Alimlerin ekseriyeti deniz hayvanlarının helâl olduğu görüşündedirler. Ancak karada yaşayan ve yenmesi haram olan insan, domuz, köpek, ayı gibi hayvanların ismini taşıyan deniz hayvanlarında ihtilâf etmişler; bazıları bunların helâl olmadığını ifade etmişlerdir. İmam Mâlik'e göre yalnızca deniz domuzu mekruhtur. Bazı müçtehitler kurbağa ve timsahı, bazıları da yılanı istisna etmişlerdir.

Delilleri:

“Deniz avı ve deniz yiyeceği size helâl kılındı.”(Maide, 5/97)

“Denizin suyu temizdir ve temizleyicidir, ölüsü de helaldir.” (Neylu’l-Evtar, 8/)

“Allah Âdemoğulları için denizdeki ürünleri boğazladı (yani boğazlamaya gerek olmadan yenmeleri helaldir).” (Neylu’l-Evtar, 8/)

Cumhur için, daha başka sahih hadisler de vardır. (bk. V. Zhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 3/)

Özetle, Hanefilerin dışındaki üç mezhebe / alimlerin cumhuruna göre deniz / su ürünlerinin hepsi helaldir.

Hanefîlere göre ise deniz hayvanlarından yalnızca -bütün nevileriyle- balık helâldir. Bu hayvanın boğazlanması gerekmez. Kendiliğinden ölen yenmez. Dalga, taş, havasızlık, avlanma gibi sebeplerle öleni yenir. Diğer deniz hayvanları ya iğrenç oldukları veya balık olmadıkları halde boğazlanmadıkları için yenmez.

Hanefî mezhebine göre, balık dışındaki bütün deniz / su ürünlerinin yenilmesi haramdır.

Delilleri:

“Kendiliğinden ölen hayvanlar size haram kılındı.”(Maide, 5/3),

“Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İncil’de vasıfları yazılı o ümmî Peygambere tâbi olurlar. O Peygamber ki kendilerine meşrû şeyleri emreder, kötülükleri yasaklar, kendilerine güzel ve hoş şeyleri mübah, murdar şeyleri ise haram kılar.”(A'raf, 7/)

mealindeki ayetlerdir.

Onlara göre, balık dışındaki diğer deniz hayvanları tiksinti duyulan, murdar şeylerdir. Onların ölüsü yenmez.

Buna göre, Hanefîler Maide 3. ayette geçen “meyte” lafzını mutlak şe­kilde yorumlamışlar, ayrıca balık dışındaki türleri “habâis” (iğrenç şeyler) kapsamında kabul etmişlerdir.
İslam'da helal ve haram hükümlerin konulması “menfaatin celbi ve mazarratın defi (yararın sağlanması ve zararın önlenmesi) ilkesine dayanır. Kuran’da temiz ve yararlı olan şeyler için “tayyibât”, pis ve sağlığa zararlı gıdalar için “habâis” ifadesi kullanılır.

Nitekim, şu ayetlerde bunu görmekteyiz:

“De ki: Pis olan şeyle, temiz olan eşit değildir. Pis olanın çokluğu hoşuna gitse de bu böyledir.”(Maide, 5/)

“Ey Peygamberler! Temiz olan şeylerden yiyiniz.”(Müminûn, 23/51)

O peygamber, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar.” (A'râf, 7/)

Kuran'da yiyecekler konusunda haramlıkla ilgili açıklamaların ortak noktası ise, insanın tabiatı itibariyle "tayyibât" (iyi ve temiz) görülemeyecek nitelikteki "habâis"(temiz görülmeyen ve iğrenilen) şeylerin yenmemesi gereğidir.

Burada geçen "habais"ten olma vasfı insan için zararlı olabilecek şeyleri içine aldığı gibi tabiatı gereği insanın iğrendiği tüm hayvanları da kapsayabilir. İslam alimleri yılan, fare, kaplumbağa, köstebek, kirpi, solucan, sinek gibi hayvanların bu gruba girdiğini ifade etmektedirler.

İşte Hanefi mezhebi, midye, kalamar, yengeç, istakoz, ahtapot vb. deniz ürünlerini bu kategoride değerlendirdiği için bu hayvanların etlerinin yenilmesini caiz görmemektedir.

İçtihat ile kulluk

Kulluk yalnız Allah'a olacaktır ve bu da O'nun kulundan ne istediğini; yani kulunun nasıl davranmasını, neye nasıl inanmasını, neyi nasıl yapmasını dilediğini bilmeye bağlıdır. 

Kur'an ve hadisler “Allah'a ve Resulüne itaat ve onların bildirdiklerine ittiba (uygun davranma) üzerinde ısrarla duruyor ve bunlarsız kulluğun olmayacağını” kesin olarak ifade ediyor.

Şu halde kulluk: Bilmek, itaat ve ittiba ile gerçekleşiyor.

Allah Teâlâ peygamber göndererek kulundan ne istediğini bildirmediği takdirde kul, ne yaparsa yapsın ona itaatsizlik etmemiş (mesela haram yememiş), bu sebeple de cezayı hak etmemiş oluyor.

Allah, peygamber gönderip kulundan ne istediğini bildirdiğinde, eğer belli bir konuda belli (açık ve kesin) bir bilgi gelmiş ise bunu, açıklandığı gibi yapmadıkça kulluk gerçekleşmez. Şarap, faiz, zina, domuz, yalan, iftira; cana, mala, namusa tecavüz haramdır; namaz, oruç, hac, zekat, gerektiğinde cihad farzdır; bu haramlar ve farzlarla ilgili açıklamalar (vahiy, âyetler ve hadisler) açık ve kesindir. İşte bu ve benzeri konularda itaat (kulluk) ancak açıklanana, bildirilene uygun davranmakla gerçekleşir.

Son din İslam'dır, insanlık var oldukça Allah'a kulluk bu dinin bildirdiklerine uymakla olacaktır. İnsan, eşya ve ilişkiler mahiyet veya nitelik bakımından durmadan değişiyor; Hz. Peygamber (asm)'in yaşadığı zamanda bulunmayan birçok nesne, ilişki biçimi, araç, âdet ve âlet ortaya çıkıyor. Eğer vahiy, hem geldiği zamanda hem de bütün zamanlarda olacak ve bulunacaklar için açıklamalar yapsaydı evler dolusu kutsal kitap ve hadisler olması gerekirdi. Ayrıca o günün muhataplarının hayatlarında bulunmayan şeylerden bahsetmek abes olurdu. Bu sebeple Allah Teâlâ o gün yaşayanlar ile daha sonra gelecek olanlar için zorunlu olanları açıkladı, geri kalanları ise 'açıkladıklarına bakarak bulup uygulamalarını' kullarına bıraktı.

İşte bu “açıkladıklarına bakarak bulup uygulama”nın adına içtihat denir. 

İçtihat kul/beşer işidir; o bakacak, anlayacak, düşünecek ve söylenmişten söylenmemişin bilgisine ulaşacak. Bu işte hatanın veya ihtilafın (farklı anlama, sonuç çıkarma, çözmenin) kaçınılmaz olduğu -insanın mahiyeti ve nitelikleri bakımından- kaçınılmazdır.

Buna rağmen Allah, “açıklamadıklarımı da açıkladıklarıma bakarak doğru (ben açıklasaydım nasıl açıklar idiysem öyle) bulun, aksi halde bana itaatsizlik etmiş olursunuz” deseydi kullarına “imkansızı teklif” etmiş olurdu. O imkansızı teklif etmeyeceğini de bildirmiştir.

Şu halde içtihatlık alanda itaat, kulun çabası sonunda ulaştığı zan ve kanaate göre davranmasıyla gerçekleşecektir. Bu zan ve kanaate göre haram bildiğinden uzak duracak, helal bildiğine yaklaşacak, farz ve vacip bildiğini yerine getirecektir.

İçtihat yapamayacak olanlar da yapanlara danışarak, onlardan fetva alarak itaat edeceklerdir. 

Yasak olan, vahyi göz önüne almadan (açıklananlara bakmadan) kendi aklı ve arzusuna göre hüküm çıkarıp uygulamaktır. Usulünce içtihat yapıldığında ise sonuç hatalı olsa da (mesela Peygamberimiz hayatta olsaydı da bu sonuç ona arz edildiğinde hatalı bulsaydı) yine de kul üzerine düşeni yapmış ve bir ecir (ahiret için değerli karşılık) almış olacaktır. İsabet etmiş olması halinde ise ecri artacaktır.

Bu ecir meselesinin de hikmeti, müçtehidi olanca gücünü sarf etmeye teşviktir.

İlave bilgi için tıklayınız:

- “Denizin suyu temiz, içindekiler helaldir.” hadisini nasıl anlamalıyız
- Mezhepler Dosyası - Birinci Bölüm.
- Mezhepler Dosyası - İkinci Bölüm.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

İşte yanıtlar! Midye dolma haram mı? Kalamar haram mı? Karides yemek caiz mi?

Midye adet olur mu? sorusu merak ediliyordu. Midye dolma, kalamar ve karides gibi deniz mahsüllerinin tüketimi hakkında birbirinden farklı görüşler vardır. Birçok insan bu tatları severken birçok insan ise karides, midye ve kalamarın tadını beğenmediği gibi dinen haram olduğuna dair görüşler belirtiyor. Peki ama midye dolma, kalamar, karides yemek haram mı, caiz mi?

Haber devam ediyorHaberin devamı
Haber devam ediyorHaberin devamı

Midye, kalamar ve karides yemenin haram olduğu yönünde görüşler vardır. Diyanet'e göre; midye dolma yemek haram mı, kalamar tüketmek haram mı, karides yemek caiz mi? sorularının yanıtları haberimizde

Midye dolma haram mı?

Diyanet, Kur'an'da Maide Suresi'nde denizden elde edilen yiyeceklerin helal olduğunun ifade edildiğini bildirdi. Ancak İslamiyet'te Hanefi mezhebinde midye, kalamar, yengeç, ıstakoz, karides gibi deniz canlılarını yemenin helal olmadığını aktardı.

Sıradaki haberSıradaki haber
Sıradaki haberSıradaki haber

midyenin yenilmesi neden sakıncalıdır ?

  • mehmet tarım

    Bilenler varsa cevabını merak ediyorum

    9 yıl 5 ay önce2
  • BUKET COSKUN

    Benim bildiğim civa var. Hatta gurme Vedat Milor ellerinin titremesinin, fazla deniz ürünleri yemekten ötürü olduğunu açıklamıştı.

    9 yıl 5 ay önce0
  • elos (ELVAN CETINKAYA)

    Denizin icindeki kimyasallarin midyenin yapisinda biriktiyi icin ben zaten hic yemedim

    9 yıl 5 ay önce2
  • nursen eskinova

    bende dinen sakıncalı biliyorum şöyle deniliyor balığa benzemeyen bir şeyi yemek haramdır deniliyor

    9 yıl 5 ay önce3
  • sinem tekin

    midye, istiridye, karides gibi deniz hayvanları Şâfiî, Mâlikî ve Hanbeli mezheplerine göre yenebilirken, Hanefî mezhebine göre yenilmemektedir. Hanefî mezhebinin haram saymasının sebebi, bu çeşit hayvanları gerek görünüş, gerekse yenen kısımları itibariyle hoş olmaması, çirkin ve pis sayılmasıdır

    9 yıl 5 ay önce1
  • mehmet tarım

    Sinem hanım saydıklarınızın genel olarak yenilmeme sebebi Bu canlıların kanlarının olmamasidir,hanifi mesebine göre kansiz hayvanları yemek mekruhtur,yani ne haram nede helaldir,ama midyenin yenilmemesinin ayrı bir sebebi var daha onceden duymustum fakat suan aklımda değil ben bunun cevabını arıyorum

    9 yıl 5 ay önce0
  • Şule Bulut Akpınar

    Midye ahtapot karides balik harici deniz urunu biz asla yemeyiz hanefi mezhebinde yenmedigini ben hic bilmiyodum yeni burdan ogrendim mezhebim icime islemis haberim yok iyki hic yememisim haberim olmadan gunaha gircekmism :)))))

    9 yıl 5 ay önce0
  • mehmet tarım

    Şule hanım haram değil ama helâlde değil,sonuçta Allah&#;ın yarattığı canlılar.

    9 yıl 5 ay önce1
  • Elif Enyüce

    Hanefi mezhebine gore balik seklinde olmayan butun deniz canlilari mekruhtur.

    9 yıl 5 ay önce4
  • İlknur Aytekin

    Midye denizin dibinde kayalarda yaşar. Aslında midyenin görevi, denizlerdeki pislikleri temizlemektir. Biz de onları denizin dibinden toplar, bir çok işlemden geçirir ve afiyetle yeriz. İşte zararımız da burada başlıyor. Midye, yaratılışından ötürü denizin içinde bulunan ağır metalleri kendi içine çekiyor ve bir nevi kayaları ve denizi de bu şekilde temizliyor. Ve eğer siz çok fazla midye tüketirseniz midyenin içinde bulunan civa ve kurşun gibi ağır metaller zamanla sağlığınızı bozmaya başlıyor.

    Özellikle civa bu maddeler arasında en tehlikeli olanı. Çünkü vücudumuz civayı dışarı atamıyor. Civa kolaylıkla beyine yerleşiyor ve zamanla da nörolojik bozukluklara neden oluyor. Sinir sistemini etkilediği için zamanla hafızada bozulma, his kaybı, işitme kaybı, konuşma bozukluğu ve sinir bozukluklarına neden oluyor. Bunun yanında kurşun da yine önce sinir sistemini etkiliyor. Hafıza kaybı, konsantrasyon bozuklukları, el ve ayak bileklerlerinde güçsüzlük karşılaşılabilecek başlıca etkilerden.

    Dini açıdan da Hanefi mezhebine göre mekruh arkadaşlar

    9 yıl 5 ay önce14
  • Kerime KÖKSAL

    yemiyorum, hala yaşıyorum.:D:D

    9 yıl 5 ay önce1
  • Profil fotoğrafı

    İlknur hanımın cevabına katılıyorum.açıklamaları çok net ve doğseafoodplus.infoşekkürler .

    9 yıl 4 ay önce0
  • Pastacanavari

    denizin içindeki kimyasalların midyenin yapısında biriktiği için ve dinen haram olduğu için.

    9 yıl 4 ay önce0
  • Profil fotoğrafı

    Ben sakincali olduğunu düşünmüyorum yedim de hatta. Enfes bi tadı var. Yedikten sonra öğrendim ki günahmis. Çünkü bayanlar adet gören tek canlı midyeymis ve dinen yenilmesi günahmis. .

    9 yıl 4 ay önce0
  • Arzu

    Fatma hanım o bir efsaneymiş&#;

    Peki, midyenin adet olma efsanesi neye dayanır?
    Midyeler, mevsimin değişik zamanlarında, kabuklarının içindeki yapılarının rengi değişikliğe uğrar. Kimi zaman saydam, kimi zaman pembe, kahverengi, turuncu olabilir. Özellikle, üreme döneminde, dişi midyeler pembe-turuncu, erkek midyeler beyaz olan üreme hücrelerini suya saldıklarında, bunu gören insanlar midyenin adet olduğunu düşünmüş olabilirler. Sonra da dilden dile yayıla gelen bir şehir efsanesine dönüşmüştür. Sorgulamak da kimsenin aklına gelmemiştir. Oysa bu midyelerin döllenmesi senede iki kez, bahar mevsimlerinde meydana gelir.
    Midyenin döllenme mevsiminde et verimi düşüktür. Çünkü midye, enerjisinin çoğunu, döllenme hücresi üretmek ve sonra da ikinci döllenmeye hazırlanmakla geçirir. Bu zamanlarda, midyelerin etleri normal zamanlardan çok daha düşüktür.
    Alıntı&#;

    9 yıl 4 ay önce1
  • Arzu

    Midye konusunda şu linki okumanızı tavsiye ederim..

    seafoodplus.info

    9 yıl 4 ay önce0
  • Profil fotoğrafı

    Valla bilmem ben adet görüyormu görmüyor mu. Sadece öyle olduğunu duydum. Araştırma yapmadim. Dinen yenilmez deniyorsa yenilmez. Benim felsefem bu;-)

    9 yıl 4 ay önce3
  • Onur Yildiz

    neden dini acıdan yaklaşılmış konuya bilmiyorum ama bence lezzetli bir ürün herşeyin fazlası zarar , ben ter taraftan bakıp denildigi gibi agır metalleri iceriyor ama vücüdumuzun karbonik yapılı olduğu için metallere de ihtiyac var gidip de her gün midye tüketilmesi gerekiyor demiyorum ayda 1 2 defa nın bir sakıncası oalcagını düşünmüyorum..

    9 yıl 2 ay önce1
  • cigdem yazici

    Bende midye yedim ve bi midye sewer olarak onu yiyememek uzuyo bni acikcasi

    9 yıl 2 ay önce0
  • Profil fotoğrafı

    Şu yüzyılda hala şu mezhep bu mezhep yazmanız ve insanları mesheplere ayrıştırmanız bana hiç hoş gelmedi.
    Türkiyenin araplaştırıldığının çok net bir resmi bu yorumlardır.

    7 yıl 3 ay önce1
  • nest...

    batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir