Miyom, rahmin düz kaslarından gelişen çapları 1 ile 15 cm arasında değişen iyi huylu tümördür. Miyom ayrıca leimyom, fibroid, fibroma, fibrom, leiomyoma olarak adlandırılmakta. Kadınların 30–40 yaşlarında yaklaşık yarısında miyom vardır ve bu kadınların dörtte üçü de kendisinde miyom olduğundan haberi yoktur. Sıklıkla başka bir sebepten dolayı pelvik ultrason yapılırken tespit edilirler. Östrojen miyomun büyümesine neden olur. Bu yüzden menopoza kadar büyüyen miyomların büyümesi menopoz sonrası azalır ve durur.
Çoğunlukla şikayet oluşturmazlar ve tedavi gerektirmezler. Ancak miyomların yaklaşık % 20’sinde ciddi şikayetler olur. Semptomlar tek veya birden fazla olabilir. Semptomlar miyomun sayısına yerine ve büyüklüğüne göre değişir.
Miyomları büyüklük, içerik, yerleşim yeri gibi çok çeşitli kriterlere göre sınıflandırma yapılabilir. En sık kullanıla yerleşim yerine göre olandır.
Submukozal Miyom: Rahmin iç yüzeyine yani endometrium tabakasına doğru büyüyen miyomlardır. En az görülen tiplerden olmasına rağmen en çok şikayet oluşturan gruptur. Bu tip miyomlarda kanama fazla olur. Kanama hem miktar olarak artar hem de süre olarak uzar.
İntramural Miyom: Rahmin orta kısmında kas tabakasının içinde olur. En sık görülen tiptir. Submukozal miyoma göre daha az olmakla birlikte kanamada artış olabilir. Büyüklüğe göre rahimde büyümeye bağlı olarak karın içinde dolgunluk hissi, sık idrara çıkma şikayetleri yapabilir.
Subseröz Miyomlar: Rahmin dışına doğru büyüyen miyomlar. Kanama sorunu oluşturmazlar. Fazla büyüklüğe ulaşınca sık idrara çıkma, kabızlık, karın içinde şişkinlik, karın ve belde ağrı gibi birçok şikayete neden olabilirler.
Vajene Doğmuş Miyom: Bir çeşit submüköz miyom olup servikal veya endometrial bölgeden köken alıp rahim ağzından dışarı çıkan miyomlardır.
Saplı Miyom: Rahmin dış yüzeyine ince bir sap ile tutunup oluşan miyomlar. Bu grup miyom subseröz miyom grubuna dahil olabilir.
Paraziter Miyom: Rahim ile direk bağlantısı olmadan rahim komşu bölgelerinde gelişen miyomlar. Muhtemelen adet kanamasının tüplerden geçerek karın içi boşluğuna dökülürken beraberindeki götürdüğü rahim hücrelerinden köken alan myomlar.
Miyomlar genellikle şikayet yapmadıkları için çoğunlukla herhangi bir sebepten dolayı yapılan abdominal ultrason ile tanısı konur. Düzenli jinekolojik muayene yapıldığında miyomlar küçük boyutlar da bile tanısı konur.
Miyom tanısında ultrason ve MRI kullanılır. CT rahim ve yumurtalıkları değerlendirmede sağlıklı olmadığı için miyom tanısında kullanılmaz. Transvajinal ultrason rahim içindeki miyomları daha iyi gösterirken abdominal ultrason subseröz miyomların tanısında daha iyidir.
MRI rahim ve yumurtalıkların görüntülenmesinde en iyi yöntemdir. Eğer ultrasonda şüphe varsa miyom, adenomyozis ve kanserler arasında ayırıcı tanıda en iyi yöntem MRI incelemesidir.
Ultrason ekonomik, zararsız, yapılması kolay ve miyom tanısında oldukça hassas. Sadece ultrason miyom ile adenomyozis ile ayırıcı tanısı yapılmasında yeterli olmayabilir.
Miyomlar rahmin kas dokusunu oluşturan myometrium hücrelerinin anormal büyümesi ile oluşur. Miyomların oluşmasında genetik faktörlerin etkin olduğu düşünülmektedir. Daha önce miyom nedeniyle sadece myomektomi yapılan kişilerde de yeniden miyom gelişebilir.
Yaş; en sık yaşlarında görülür, menopoz sonrası düşer
Aile Hikayesi; ailesinde miyom olanlarda 2 kat daha fazladır
Irk; siyah ırkta beyazlara göre daha fazla
Obezite; miyom oluşumu östrojen hormonunun daha fazla olması nedeniyle kat daha fazla
Beslenme; vejeteryanlarda daha az görülür.
Rahimde 2 tip kanser oluşur. Rahmin iç dokusundan yani endometriumdan gelişen endometrial kanser ve rahmin kas ve bağ dokusundan gelişen sarkom.
Endometrial kanser rahim kanserlerinin %95’ini oluşturur, özellikle menepoz ve sonrasındaki kadınlarda görülür. Sık bulgulardan biri menopoz sonrası kanama görülmesidir.
Sarkomlar daha genç kadınlarda daha sık görülür ve tipik bir bulgusu yoktur. En iyi ayırıcı tanı MRI ile konur.
Miyomların kesinlikle bu 2 tip kanser ile bağlantıları yoktur. Endometrium kanseri endometrial hücrelerden köken alır. Sarkomlar kas ve bağ dokusundan köken alır.
Miyom tedavisi miyomların yeri, büyüklüğü, oluşturduğu şikayet, sonrasında gebelik isteği olup olmamasına göre değişiklik gösterir. Genel olarak miyom tedavisi yöntemlerini sıralarsak:
Histerektomi rahmin tamamen alınmasıdır. Beraberinde her iki tüp ve yumurtalıklarda alınabilir. Bu tedavi çoğunlukla çok fazla sayıda miyomu olup menopozda bir daha çocuk isteği olmayan hastalarda yapılır.
Myomektomide miyomlar tek tek çıkarılarak rahim, tüp ve yumurtalıklar korunur. Bu şekilde gebelik isteği varsa ameliyat sonrası 6 ay geçince gebe kalınabilir.
Laparaskopik histerektomi ve myomektomi uygun hastalarda miyom tedavisi için tercih edilen tedavi yöntemidir.
Histereskopik myomektomi submüköz myomlarda tercih ettiğimiz tedavi yöntemidir. Bu yolla yapılan myomektomide myom 3 cm küçük ve kitlesinin en az %50 si endometrium içine doğru olması istenir.
Uygun miyomlarda kateter damardan girilerek miyomu besleyen damara kadar ulaşınca bu damar girişi embolize edilerek (tıkanarak) miyomun beslenmesi engellenir ve buna bağlı olarak miyom küçülür ve şikayetler ortadan kalkar.
Tıbbı tedavi yani ilaç kullanımı çok nadir yapılır. İlaç ile miyomların bir süreliğine küçülmesine ve varsa ağrının azalmasına yardımcı olabilir. Bu da daha kolay ameliyat yapmamıza yardımcı olur. Şu an ameliyatın yerini tutacak ilaç tedavisi yoktur.
Etiketler:adet ağrısıadet kanamalarıerken doğumfibroidfibromfibromagebelik kayıplarıhuylu tümörilişkide ağrıkabızlıkkarında şişlikkısırlıkleiomyomamiyommiyom çeşitlerimyommyoma uteripelvik ağrıpelvik ultrasonsık idrara çıkma
Miyom (leiomiyoma veya fibroid), kadınlarda rahimde gözlenen iyi huylu, kas yumağı şeklindeki kitledir. Bazen tümör olarak ifade edilse de, miyomlar kanser değildir ve rahim kaslarının anormal büyümesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Miyomlar genellikle herhangi bir şikâyete neden olmasa da, belirtiler ortaya çıktığında ameliyat ile alınmaları gerekir.
Üreme çağındaki her kadından birinde, 40 yaş üzerinde ise her 2 kadından birinde gözlenir (en sık yaş arasında gözlenmektedir). Ergenlik öncesi görülmez ve genç kızlarda nadirdir. Menopoz döneminden sonra geriler ve hatta kaybolabilir.
Miyom görülme riski, gebelik ve doğum sayısı ile azalır. Bu nedenle, hiç doğum yapmayan kadınlarda daha sık izlenir.
Östrojen hormonu, miyom oluşumunda veya gelişimde suçlanmaktadır. Bu nedenle, östrojen düzeyi yüksek olan kadınlarda, şişman (obez) ve kilolu hastalarda daha fazla miyom gözlenir.
Ayrıca, miyomlarda ailesel bir yatkınlık da izlenmektedir. Bununla birlikte, doğum kontrol haplarının miyom gelişimi üzerine etkisi yoktur.
Miyomlar, rahmin içinde kalabileceği gibi, rahmin iç boşluğuna (submuköz miyom) veya dışına doğru (subseröz miyom) büyüyebilir. Nadiren rahim iç boşluğuna doğru büyüyen bir miyom, rahim ağzından, vajina içine kadar ilerleyebilir. Çok daha nadir olarak rahim dışına doğru büyüyen bir miyom, rahimden kopup, karın içindeki diğer organlara tutunabilir.
Miyomlar kadınlarda oldukça sık karşılaşılan kitleler olmakla birlikte pek çok kadında herhangi bir şikâyete neden olmazlar. Bunun nedeni çoğunlukla miyomların küçük boyutlarda olmalarıdır. Ayrıca miyomların rahimde nerede yerleştiği de şikayetlere neden olup olmamaları konusunda önemlidir. Rahim iç boşluğuna doğru gelişim gösteren miyomlara bağlı olarak şikayetlerin ortaya çıkma olasılığı daha fazladır.
Miyomlara bağlı olarak en sık gözlenen şikayetler:
Miyomlar hamilelikte genellikle belirti vermez veya bir şikâyete neden olmazlar. Ancak hamilelikte miyoma bağlı en sık şikâyet ağrıdır ve hamilelerin %10’u ağrı nedeniyle tedavi alırlar veya hastaneye yatmaları gerekir. Ağrının nedeni miyom boyutlarında artış ve miyom dejenerasyonudur (miyom içeriğinde bozulma).
Miyomlara bağlı olarak hamilelikte meydana gelebilecek diğer sorunlar arasında:
Miyomlar zaman içinde büyüyebilir ve belirti vermeye başlayabilir. Özellikle yumurtalık hormonlarının etkisiyle bu büyüme hızı 45 yaşına kadar daha fazladır, 45 yaşından sonra ise büyüme hızı azalmaktadır. Ergenlik öncesi veya menopoz sonrasında miyom büyümesi beklenmez ancak özellikle menopoz sonrasında miyomlar büyüme gösterirse dikkatle takip edilmeli veya çıkarılmalıdır. Doğum kontrol haplarının miyom büyümesi üzerine etkisi yoktur. Bununla birlikte, menopozda alınan hormon tedavisinin miyom büyümesi üzerine etkisi olabileceği bilinmektedir. Miyomlar ayrıca hamilelik sürecinde de büyüyebilirler ve büyüme hızı hamileliğin erken dönemlerinde en fazladır.
Rahim normalden büyük ve yapısı bozulmuş ise miyom akla gelmelidir. Muayenede miyomlar genellikle rahim içinde sert kitleler şeklinde belirlenir. Tanı ise genellikle ultrason ile doğrulanır.
Miyomu olmasına karşın, herhangi bir şikâyeti olmayan kadınlarda tedaviye gerek yoktur. Ancak şikayetlerin olması durumunda tıbbi veya cerrahi tedaviler planlanabilir. Ancak tıbbi tedaviler ortaya çıkan şikayetleri gidermeye yönelik olarak uygulanmaktadır. Miyomları ortadan kaldıran bir ilaç/tıbbi tedavi yoktur.
Miyomlarda kullanılan tıbbi tedaviler:
Miyomlar için cerrahi tedavide 2 yöntem kullanılır:
Miyomektomi işlemi çocuk sahibi olmak isteyen veya rahmin alınmasını istemeyen hastalar için uygundur. Miyomektomi sonrası rahim alınmadığından hastaların çocuk sahibi olma şansı vardır ancak miyomektomi sonrasında hastalarda tekrar yeni miyomların ortaya çıkma şansı da bulunmaktadır. Miyomektomi yapılan hastaların %’inde ilerleyen dönemlerde miyom nedeniyle ikinci bir ameliyata ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle, miyomektomi çocuk sahibi olmak istemeyen hastalar için uygun bir yaklaşım olmayabilir.
Miyomektomi işleminde, miyomun yerine bağlı olarak değişmekle birlikte, rahim açılarak miyomların yeri belirlenir ve rahmin kas tabakasından ayrılarak çıkarılır. Bu işlem açık cerrahi yöntem ile yapılabileceği gibi, kapalı (laparoskopi ve robotik) olarak da yapılabilir. Rahim iç boşluğuna doğru büyüyen miyomlar ise histeroskopi adı verilen bir yöntem ile çıkarılabilmektedir. Bu işlemde rahim ağzından girilen bir kamera ve yardımcı sistemler aracılığı ile rahim iç boşluğuna doğru gelişim gösteren miyom belirlenir ve özel elektrikli bıçaklar yardımıyla kesilerek çıkarılır.
Histerektomi rahmin alınması işlemine verilen isimdir. Miyom tedavisinde kesin çözüm olarak değerlendirilir. Açık veya kapalı ameliyat ile gerçekleştirilebilir. Açık cerrahide karından veya vajina içinden rahim çıkarılabileceği gibi, kapalı yöntem ile laparoskopik veya robotik cerrahi kullanılarak rahim alınabilmektedir. Rahim ile birlikte tüplerin de alınması günümüzde yaygın olarak uygulanmaktadır. Son yıllarda bazı araştırmalar yumurtalık kanserine tüplerde ortaya çıkan bazı değişimlerin neden olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle tüplerin de rahim ile birlikte alınmasının yumurtalık kanseri riskini azaltacağı düşünülmektedir.
Miyom tedavisinde kullanılan diğer yöntemler arasında endometrial ablasyon olarak bilinen ve rahim iç dokusunun tahrip edilmesi olarak da ifade edebileceğimiz bir cerrahi yöntem bulunmaktadır.
Ameliyatsız miyom tedavisinde başlıca iki yöntem vardır. Rahim damarlarının özel tıkaçlar ile tıkanması (uterin arter embolizasyonu) ve manyetik rezonans kılavuzluğunda miyomların tahrip edilmesi en sık uygulanan ameliyatsız miyom tedavi yöntemleridir.
Etiketler: adet düzensizliğiendoskopifibroidhisterektomihisteroskopihormonal spiralkısırlıklaparoskopimiyommyom
İçindekiler
Miyomlar toplumda her dört kadından bir tanesini yaşamının bir döneminde etkileyen, rahim dokusundan kaynaklanan iyi huylu kitlelerdir. Kadınlarda en fazla görülen sorunlardan biridir. Bu oluşumların ortaya çıkmasında genetik yatkınlığın önemi vardır. Genellikle birden fala miyom bir arada olur. Miyomların büyümesinde östrojen hormonunun etkili olması nedeniyle, üreme döneminde ve gebelik gibi dönemlerde büyüdükleri gözlenir. Menopoz dönemine giren kadınlarda ise, hormon ilacı kullanılmıyorsa, miyomlarda küçülme gözlenir.
Miyomlar rahim dışına büyüme gösterebilir, rahim duvarı içinde kalabilir ya da rahmin içine yani rahim iç boşluğunda büyüme gösterebilir. Miyomlar yerleşim yerine ve büyüklüğüne göre yakınmalara neden olabilir.
Miyomlar sıkça görülmesine rağmen, genellikle bunların büyüme yapıp yapmadığı hakkında düzenli bir şekilde takip yapılır. Kalan kısmı için ameliyat gerekir. Miyomlar kadınların günlük yaşamını etkileyecek derecede şikâyetlere neden oluyorsa, ameliyatla alınması gerekir.
Düzensiz kanaması olan hastaya yapılan jinekolojik muayenede, miyom tespit edilir ve bunların kanama düzensizliği nedeni olduğu tespit edilirse, ameliyatla çıkarılmasına karar verilir. Daha çok rahim iç tabakasına yakın olan submüköz miyomlar, adetlerin uzun sürmesine, ara kanamalara, lekelenme tarzı kanamalara neden olabilir. Rahim kasına gömülü olan intramural miyomlar ise, adetlerin uzun sürmesine sebep olurken, subseröz miyomlar genellikle kanama bozukluğuna sebep olmazlar.
Büyük boyda olan miyomlar rahme komşu olan idrar yolları ya da bağırsaklara bası yaparak işlevlerini olumsuz etkileyebilir. İdrar torbasına bası yapanlar sıkça idrara çıkma, idrar yapamama ya da idrar tutamama gibi yakınmalara neden olabilir. Nadiren böbreklerin işlevlerini kalıcı şekilde bozabilirler. Bağırsaklara yapılan bası sonucunda, dışkılama olumsuz olarak etkilenebilir. Bu durumda miyomların ameliyatla çıkarılması gerekir.
Rahimde takip edilen miyomların büyük boyutlara ulaşması ya da hızlı büyüme göstermesi halinde, kötü huylu olmaları ihtimaline karşı ameliyatla çıkarılır. Bunların patolojik incelemesi yapılarak, tanı konur.
Jinekolojik değerlendirmede pelvik ağrının miyomlardan kaynaklandığı belirlenirse, ameliyatla alınmaları tercih edilir. Özellikle çevre dokularda olan sinir uçlarına ya da organlara bası yapması rahatsızlık veren ağrılara neden olması durumunda, miyomların alınması gerekir. Bunlar adet sancısı gibi ya da adet döngüsünde her gün meydana gelebilir. Miyomlarda olan dejenerasyonda ağrıya neden olabilir. Bazen miyomların hızlı büyümesiyle, bazen de küçük miyomlarda bu etki görülebilir. Bunun ortaya çıkması miyomun beslendiği damarın nispi yetersizliğine bağlı gelişir. Rahim ağzına yakın olan miyomlar da bazen vücut tarafından dışarıya atılmak istenir. Bu durumda rahimde kasılmalarla birlikte, şiddetli ağrılar olmaya başlar.
Miyomlar nadiren de olsa, gebe kalamamaya neden olabilir. Özellikle submüköz yerleşimde olan miyomlarda, tekrarlayan düşükler, erken doğum, plasentanın erken ayrılması gibi sorunlar görülebilir. Gebelik döneminde östrojen hormonunun artması nedeniyle, zararsız olan miyomlar bile riskli bir şekilde büyüme gösterebilir ve çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle miyomların gebelikten önce ameliyatla alınması gerekebilir.
Rahim gebelikte bebeği barındırmak dışında herhangi bir işleve sahip değildir. Bu yüzden miyom tedavisinde, çocuk yapma düşüncesi olmayan hastalarda sadece miyomların değil, rahmin tamamen alınması gündeme gelebilir. Bu kadınlar açısından, ileri zamanlarda rahim kanseri ve rahim ağzı kanserinden korunmayı sağlayacaktır. Rahmin alınması kadınların menopoza girmesine neden olmaz. Menopoz yumurtalıkların işlevini durdurmasıyla yaşanan bir dönemdir. Kadının rahmi alındığında, yumurtalıkları yerinde kalırsa adet kanaması kesilse de, menopoz yaşı gelinceye kadar yumurtalıklardan hormon salgılanmaya devam edecektir.
Miyomların hangi yöntemle çıkarılacağı büyüklükleri ve rahim içindeki konumuyla belirlenir. Rahimde submüköz yerleşim gösteren miyomlar histeroskopi yöntemiyle rahim içine vajinadan girilerek çıkarılabilir. Sayıca çok olan, rahmin içine gömülü ya da rahmin dışına büyüme gösteren miyomlar genellikle karın açılarak yani açık ameliyatla alınabilir. Bazı durumlarda bu işlem laparoskopik yolla yapılabilir. Miyomlar çoğunlukla kapsül denilen dış kılıfla sağlam dokudan belirli sınırlara ayrılan kitlelerdir. Ameliyatta rahim dokusuna yapılacak kesiden girilerek, dış kılıflarıyla birlikte çıkarılabilirler. Günümüzde yaygın olarak kullanılmaya başlayan embolizasyon, rahim tedavisinde başarılı sonuçlar alınmasına neden olmaktadır.
Gebelikte östrojen hormonunun artmasıyla, var olan miyomun büyümesi ya da yeni miyom oluşumlarının meydana gelmesi mümkündür. Bu yüzden sezaryen yapılırken, miyomlara rastlamak mümkündür. Rahim içinde gömülü olan miyomlarda, bunlara ulaşabilmek için rahim kasına kesi yapılması gebelikte ciddi kanamalara sebep olabilir. Bu yüzden yüzeysel yerleşimli ya da küçük sapla rahme bağlı olan miyomlar dışında, sezaryen sırasında miyom çıkarılması tavsiye edilmez. Gebelikten sonra miyomların küçülme eğilimi göstermesi nedeniyle, sezaryende miyom çıkarılması gereksizdir.
Bu ameliyatlar genellikle genel anesteziyle yapılır. Bu açıdan anesteziye bağlı riskler ortaya çıkabilir. Bu açıdan ön değerlendirme ve deneyimli bir doktor tarafından uygulanacak ameliyatta, anestezi riskleri azaltılabilir. Ameliyat sırasında az sayıda ve küçük olan miyomlarda fazla kanama olmazken, çok sayıda miyomun çıkarılması halinde, her miyoma ayrı bir kesi yapıldığından, hastada fazla kanama görülebilir. Hızlı bir şekilde çıkarılan miyomlarda, kesi sayısının az olması halinde ve hasta için önceden ihtiyaç olabilecek birkaç ünite kanın hazır tutulması halinde, kanama riskleri azaltılmış olur.
Karın bölgesinden yapılan jinekolojik ameliyatların hepsinde, genital organlarda yapışıklık riski meydana gelebilir. Bu olumsuzluk yumurtalık ve tüplerin çevresinde olduğunda, kadında gebe kalamama ya da zor gebe kalma gibi bir soruna neden olabilir. Yapışıklık oluşma riskinin azaltılması için, ameliyatın kısa sürede tamamlanması ve ameliyatta yapışıklığın azaltabilecek laparoskopik yöntem kullanılması gerekir. Ancak yapışıklık riski tamamen düşürülemez.
Ameliyatta çok sayıdaki büyük miyomların çıkarılması ya da miyomların rahim ağzı gibi zor alanlarda olması gibi durumlarda, rahmin alınması gerekebilir.
Miyomların çıkarılması sırasında tercih edilen yöntemde, ameliyatın risklerini etkileyen bir unsurdur. Bunun için hastanın durumuna göre uygun bir yöntem kullanıldığında, riskler azaltılabilir.
Miyom çıkarılması sırasında rahim iç tabakasının bozulması halinde, ileride oluşacak gebelik durumunda, hastanın doğumunu sezaryenle yapması gerekebilir. Çünkü rahim kasına yapılan kesilerin yırtılma olasılığı bulunmaktadır. Özellikle submüköz miyomların çıkarılmasında, bu sorun genellikle yaşanır.
Miyomların oluşması genellikle genetik özelliklerle ilgilidir. Miyomların alınmasında rahmin çıkarılmadığı durumlarda, tekrar miyom oluşumu meydana gelebilir. Nadir olarak, ameliyatta kitlelerin tamamen çıkarılmaması halinde, miyomların yeniden oluşması söz konusu olur.
Miyomlar östrojen hormonunun etkisiyle büyüme gösteren kitlelerdir. Tedavide kullanılan ilaçlar vücutta östrojen hormonunun salgısını durdurmaktadır. Bu etkiyle miyomlar küçülme gösterir. İlaç tedavisinin kesilmesinden sonra, miyomlarda yeniden büyüme meydana gelir. Miyom tedavisinde ilaçların kullanımı sadece büyük boydaki miyomların çıkarılmasından önce, miyomların küçülmesini sağlayarak, ameliyatın riskini azaltmak için tercih edilir. Bunun dışında sadece hastayı geçici olarak rahatlatmak için kullanılabilir.
Miyomların bu şekilde tedavi edilmesi sırasında, hastalara lokal anestezi uygulanır. Hastanın kasığından ince bir kataterle girilerek, rahimde miyomların beslenmesini sağlayan atardamara ulaşılır. Damarların içerisine tıkayıcı özellikleri olan bazı tanecikler verilir. Bu şekilde tıkanan damar, miyomları besleyemeyeceği için, miyomlarda doku ölümü meydana gelir. Miyomların gittikçe küçülmesiyle birlikte, hastanın miyom kaynaklı olan yakınmaları ortadan kalkar. Bu tedavi sırasında rahimdeki diğer dokular başka damarlardan beslendiğinden, bu işlemden zarar görmezler. Bu yöntem son yıllarda, miyom tedavisinde açık ya da laparoskopik ameliyatlara göre daha fazla kullanılmaktadır. Yapılan işlemde kesi yapılmadığından, hastaların gündelik yaşamına daha hızlı dönmesinden miyom tedavisinde tercih edilir hale gelmiştir. Uygun hastalarda kullanıldığından, başarı oranı yükselmektedir. Tedavi için kullanılan histerektomi tekniğine göre rahmin korunmasını sağlayan, miyomektomi tekniğine göre sadece bir miyom üzerinde değil, rahimdeki tüm miyomlarda etkili olmaktadır.
Bu teknikle miyomların tedavi edilmesi halinde, hastaların genel anestezi almasına gerek kalmaz. Kasık bölgesinin lokal olarak uyuşturulması yeterli olur. Hastalarda kan kaybına neden olmaz, herhangi bir kesi yapılmasına da gerek kalmaz. Kasıktan açılan 2 mm lik bir delikten işlem yapılır. Miyom tedavisinde kullanılan histeroskopi ve Miyomektomiyle kıyaslandığında, komplikasyonlarının daha az olduğu görülebilir. Embolizasyon miyom tedavisinde kadının doğurganlık özelliklerini koruyan bir yöntemdir. Hem rahimdeki tüm miyomlar aynı anda tedavi edilebilir, hem de rahmin ve yumurtalıkların alınması söz konusu olmaz. Bu nedenle miyom embolizasyonu uygun hastalarda tercih edilmektedir.
İstanbulda myom/yumurtalık kisti/over kisti tanı ve tedavisi için Prof. Dr. Ateş KARATEKE ile iletişime geçebilirsiniz.
Dilerseniz Hemen nolu Telefonumuzu Arayarak Bilgi ve Randevu Alabilirsiniz.
Dilerseniz Buraya Tıklayarak İletişim Sayfamızdan Bizlere Mesajlarınızı İletebilirsiniz.
Site içeriği bilgilendirme amaçlıdır, Tanı ve tedavi için lütfen doktorunuza başvurunuz.
Prof. Dr. Ateş Karateke