İster popüler alışveriş caddelerindeki mağazalara isterseniz bağımsız markalara odaklanmayı tercih edin, hatta niyetiniz yalnızca genel bir fikir edinmek dahi olsa, tasarım piyasasına aşina olmanız çok önemlidir.
Okuyucularınızı bilgili olduğunuza ve tavsiyelerinizin değerli olduğuna inandırmak için moda ile ilgili blog yazarken es geçmemeniz gereken birkaç marka vardır.
Başlangıç yapmanıza yardımcı olması için size her içerik yaratıcının bilmesi gereken moda markalarıyla ilgili tanıtıcı bilgiler derledik.
Bağımsız moda konusunda kilit isimleri bilmek her zaman önemlidir, çünkü bu markalar çoğunlukla kısa bir süre içinde popüler olurlar. Kendinizi zamanının ötesinde göstermek moda konusundaki azminizi kanıtlamanın etkili bir yoludur ve bu markalar, sürdürülebilir malzemelerden toplumsal bilince sahip üretim yöntemlerine kadar geleceğin moda trendlerinde aranacak özellikler bakımından mükemmel örneklerdir.
Yunan mitolojisinden gelen adıyla bu Norwich markası olabildiğince bağımsız olmayı yansıtır. Kadın bir direktör tarafından yönetilen marka kırsal kesimden ilham alır ve İngiltere kırsalının doğal renklerini yansıtır. Silüetler yalınlık temasını sade hatlar ve kesimlerle sürdürür.
Organik pamuk ve rüya gibi renklerle öne çıkan Devon merkezli Isabel Knowles feminen ama aynı zamanda klasik parçalar yaratır. Markası çok hızlı bir şekilde popülerleşiyor, bu nedenle kesinlikle takip edilmesi gereken markalardan biri.
Doğu Londra menşeli bu marka stilde sürdürülebilirliğin etkili bir savunucusu haline gelmiştir. Baş tasarımcı Amy Ward ölü stok doğal kumaşları kullanmasıyla daha akılcı moda için takip edilmesi gereken bir örnektir.
Linen ve Tencel, piyasadaki en rahat ve sürdürülebilir kumaş markalarından iki tanesidir. RAGTRADE’in sade ve şık koleksiyonlarının temel maddesi olarak, Sammi Bennet’i ve dolayısıyla Brighton’ı da haritaya eklediler.
Denim üretimi çok büyük miktarlarda su tükettiğinden, E.L.V Denim vicdanı rahat bir şekilde denim keyfini sürmenin adresidir. Vintage denim ve yenilenmiş malzemeler yeni parçalar yaratmak için bir araya getiriliyor, böylece yeni kot pantolonunuz artık yalnızca çevre dostu olmakla kalmıyor, aynı zamanda tam anlamıyla eşsiz oluyor.
Miss Crofton’ın zarif tasarımları başka bir çağın iç çamaşırları gibi görünüyor ve öyle hissettiriyor, ancak gerçekte hepsi Londra’da bulunan bir stüdyoda sürdürülebilir malzemelerden elle üretilmektedir. Küçük ölçekli üretim metotları ile yeni kesim tekniklerini kullanan bu gelecek vaat eden marka, maksimum stille minimum atık garanti ediyor.
Ölü stok malzemelerle çalışma trendini devam ettiren Neoss London sürdürülebilir neopren ve fitilli kadife kumaşlarla öne çıkıyor. Bağımsız bir marka olmanın yanı sıra, Neoss’un arkasındaki ekip aynı zamanda inNEOSS adındaki bağımsız tasarım platformunu da yönetmektedir.
Bu marka işe küçük başladı ama şimdi Selfridges gibi mağazaların stoklarında yer alıyor. Giysilerin çevreye etkisini olabildiğince aza indirme prensibini benimseyen ELLISS, adil bir şekilde temin edilen kenevir ile bambu esaslı kumaşlar kullanmaktadır.
Her ne kadar bağımsız markalarla belirgin ortak noktaları olsa da, sokak modası genellikle başarılı olan ama keskin hatlara sahip köklerini de koruyan yerleşik markalar barındırır. Hem podyumdaki hem de sokaktaki stile hâkim olmak, modayı anlamak ve bu konuda blog yazmak açısından çok önemlidir.
Sokak stilini minimalizmle buluşturan bu Birleşik Krallık merkezli marka, Portekiz’den temin ettiği yüksek kaliteli ve sürdürülebilir malzemeleriyle ünlüdür. Sebastian Agace tarafından kurulan Alma de Ace, kelimenin tam anlamıyla birlik ruhunu temsil eder ve iki ayrı gücü bir araya getirerek eşsiz bir şey yaratır.
’de piyasaya çıkan Magnus Ronning’e ait bu sokak giyim markası, sokak modasında çok hızlı bir etki yaptı. Markanın soğuk tonlarında ve net hatlarında İskandinav etkisi açıkça öne çıkıyor. Ronning, ön sipariş aşamasında çoktan tükenmiş olan mevcut koleksiyonlarıyla hızlı bir başlangıç yapıyor.
Londra’nın en büyük vintage dükkânlarından birine ev sahipliği yapan ATIKA, ilginç olduğu kadar tarz sahibi ürünler temin etme konusunda kanıtlanmış bir üne sahip. Kendi markaları olan REMIX, bunu daha kaliteli ve sürdürülebilir şekilde yeniden yaratılmış moda ürünleri üreterek bir adım ileriye taşıyor.
Mahalle pazarında küçük bir tezgah olarak başlayıp büyüyen Lazy Oaf, cesur baskıları ve eksantrik ana hatları Londra sokak modasının temel özelliği haline getirdi. Marka artık uluslararası düzeyde tanınan bir sokak giyim markası haline gelmiş olup, dünya genelinde ’yi aşkın stokçuya sahiptir.
Androjen silüetler ve yüksek kaliteli ürünlere odaklanan bu marka, sokak giyiminin avantajlarını özel tasarımın lüksüyle birleştiriyor. A-Cold-Wall*, avangart bir çizgiye sahip klasik parçalar arayanlar için mükemmel bir seçim.
Birleşik Krallık’ın en çok tanınan sokak giyim markalarından biri olan B-Side By Walé, cesur renkleri ve grafiti tarzı grafikleriyle ünlüdür. Marka, New Era eski kreatif direktörü Walé Adeyemi tarafından kurulmuş olup, aynı tarz sahibi çizgide sportif ruhu taşımaktadır.
“6 Black” olarak okunan bu sokak giyim markası, büyük beden tişörtler ve kapüşonlu üstlerle açıkça bir hip hop etkisine sahiptir. Her ne kadar henüz ’da piyasaya çıkmışsa da, net hatları, kaliteli kumaşları ve uygun fiyat etiketleri VI BLVCK’i son derece popüler kılmayı başardı.
Kaykaycı/ressam Blondey McCoy kreasyonu olan Thames London, günlük modada kaykay kültürünün etkisini yansıtır. Bomber ceketler ile gündelik giysilerin, çizim ve baskılar için tuval görevi görmesinin yanı sıra, Fred Perry ve Damien Hirst gibi büyük isimlerle yapılan ortak işler de göze çarpıyor.
Lüks moda markaları genellikle hem moda meraklıları hem de günlük alışveriş müşterileri tarafından oldukça iyi bilinirler. Ancak, lüks markaları diğerlerinden ayıran şeyin ne olduğunu öğrenmek ve başarılarının ardında ne olduğunu görmek faydalıdır. Sonuç olarak, Galliano ile Gaultier arasındaki farkı bilmiyorsanız hiçbir moda blogu takipçisi sizi ciddiye almayacaktır.
Merhum Alexander McQueen’in ismi, Birleşik Krallık modasında herkesçe tanınan bir marka adı olarak yaşatılmaya devam ediyor. ’de faaliyete başlamış olmasına rağmen, bu lüks moda markası halen modern bir görünüme sahip ileri teknoloji moda ürünleriyle tanınmaktadır.
Bu İskoç tasarımcı Central Saint Martins’den başarıyla mezun oldu ve Harrods Tasarım Ödülü’nü kazandı. Christopher Kane, son zamanlarda Met Gala’da kırmızı halı üzerinde sıkça görülen tasarımlarıyla lüks moda sektöründe öncü bir ses olmayı sürdürüyor.
Babası gibi bir ikon olan Stella McCartney ilk olarak moda dünyasında yılında görünmeye başladı. O zamandan bu yana, bu lüks marka ve tasarımlarındaki günlük zarafet Kate Hudson ve Gwyneth Paltrow gibi ünlü isimler için öncelikli tercih sebebi olmayı sürdürüyor.
Bu çağdaş lüks marka, birçoğu baş tasarımcısı Ria tarafından yaratılan baskıların yoğun bir şekilde kullanılmasıyla tanınır. CoCo VeVe aynı zamanda sürdürülebilir modanın savunucularından olup, kurum içi üreticiler ve sınırlı üretim hacmiyle çalışır.
Kraliyet ailesinin genç üyelerinin tercih ettiği bir marka olarak son yıllarda ünlenen Temperley London yılında kuruldu. Bu marka, hafif, nefes alan kumaşlarla üretilmiş feminen ve zarif ürünleriyle tanınmaktadır.
Klasik Savile Row terzilik stilini yeniden yaratan Oswald Boateng, şık İngiliz modasının modern bir dokunuşla yeniden canlandırılmasına öncülük etmiştir. Londra’da küçük bir dükkân olarak başlayan Oswald Boateng şimdi dünya çapında bir lüks moda markasıdır.
Tasarımlarının birçoğunda dikkat çeken ikonik gökkuşağı çizgileriyle Paul Smith ’lerden beri lüks moda sektöründeki isimlerden biridir. Bir erkek giyim markası olarak öne çıksa da, ürünlerin renkleri ve dokuları koleksiyonlarına çoğunlukla cinsiyet ayrımı gözetmeyen bir hava katıyor.
Elbette hiç kimse, bir moda blogu yazarının (özellikle de yazmaya yeni başlamışsa) tüm stil konularında uzman olmasını beklemez. Ancak, gelecek vaat eden markalara ilaveten, daha köklü isimlerden bazılarını öğrenmeye çalışarak blogunuzu daha fazla özgüvenle ve bilgilendirici bir tonda yazabilirsiniz.
Bu, okuyucuların gözünden kaçmayacak ve takdirini kazanacaktır. Öyleyse ne bekliyorsunuz? Şayet kulağa ev ödevi gibi geliyorsa, o zaman bunu gündemi olan bir çevrimiçi alışveriş olarak yeniden adlandırmayı deneyebilirsiniz.
Bloggerlık son yıllarda fazlasıyla yükselişte, neden yükselişte olmasın ki? Hem gezip, hem de muhteşem giyinmek ve bunların çoğunu bedavaya yapmak! Biraz tarzı, biraz maddi gücü biraz da özgüveni olan çoğu insanın yapabileceği bir iş aslında.
En başında yapılacak ufak yatırımlar sonrasında gelebilecek muhteşem kıyafetleri ve gezileri düşünerek bu işin için can atmamak imkansız. Dünyada bu kadar çok blogger varken içlerinden bu işi hakkıyla yapanlardan gözümüze çarpanları sizler için listeledik.
Eğer siz de modaya meraklıysanız ve moda kurbanı olmak istemiyorsanız takip edebileceğiniz, duymaya alışık olduklarınızın dışında örnek alabileceğiniz bazı başarılı moda blogları huzurlarınızda.
Maja 24 yaşında Almanyada film okuyan bir genç. Günümüz markalarıyla yarattığı vintage tarzıyla oldukça ilgi çeken ve gittikçe popülerleşen bir blogger.
Ivana Julian genç ve yeni bloggerlardan. Blogunda hem gezi notlarını paylaşıyor hem de gezerken giydiklerini.
Sporda ne giyeceğinizden, tatil için olmazsa olmazlara kadar birçok detaylı öneri bulabileceğiniz çok kapsamlı bir moda blogu.
Gezi notları, alışveriş için öneriler, markaların seçilmiş ürünleri Leonie Sophienin blogunda ne ararsanız bulabilirsiniz.
Norveçli olan Tine 23 yaşında. Şık olmak isteyip aynı zamanda günlük rahatlık sağlamak için bu kızın blogunu takip etmenizi öneririz.
Mary Seng üzerine çok düşünmeden, ruh haline göre giyinmeyi seviyor. Ama en rahat kıyafetleriyle bile çok şık olmayı başarıyor.
21 yaşındaki genç blogger Rima Vaidila Los Angelesta yaşıyor. Bu blogda neyi nasıl giyeceğinize dair kayda değer tüyolar bulabilirsiniz.
Bu blogda ilham alınmış gönderiler, ipuçları ve modayla ilgili sizi çeken herşey var. Çok uçlarda olmadan tarzını yasıtmak isteyenler için ideal.
Günlük yaşamınızda modayla ilgili kafanızda oluşacak soruların cevaplarını ve merak ettiğiniz bir çok konuyu bu blogda bulabilirsiniz.
Ne çok sıradan ne de çok uçlarda Modanın merkezi New Yorkta yaşayan Lisanın renkli bloguna bir göz atabilirsiniz.
Marianonun bloguna da içinizin açılsın diye bakabilirsiniz mesela. 🙂
Moda blogu ortamı sürekli hareket halinde. Moda blogları ilk ortaya çıktığında, stil bloggerları özenti olarak görülüyor ve ana moda basını tarafından ya göz ardı ediliyor ya da küçümseniyorlardı. Bugün, başarılı bir moda blogu sahibi Moda Haftası etkinliklerini en önden izleyebiliyor, ünlü markalarla ortak işler ve kazançlı işbirlikleri yapabiliyor. Ancak bu oyuna geç kaldıysanız, farklı, sürdürülebilir bir şekilde büyüyen ve özgün bir moda blogu oluşturma konusu alengirli olabilir.
seafoodplus.info, yaklaşık 10 yıl önce kurduğum bir moda blogu. O zamandan bu yana çok fazla şey değişse de, temel aynı kaldı. Eğer kişisel stil, moda tavsiyeleri veren, giyim tarzınızı ortaya koyan bir blog kurmak istiyorsanız işte size başlamanıza yardımcı olacak adım adım bir rehber.
Bir blog sahibi olmak, çok çalışmayı ve sabırlı olmayı gerektiriyor. Ancak günlük rutininizi oturtmaya çalışmadan önce altyapınızı kurmanız ve bazı kritik kararlar vermeniz lazım. Bunları nasıl yapacağınızı öğrenmek için okumaya devam edin.
Başarısız olma şansı yüksek bir moda blogu mu kurmak istiyorsunuz? O zaman odağı olmayan bir blog oluşturun.
Kıyafetleriniz şahane, gardırobunuz da eşsiz parçalarla dolu olabilir ancak kendinizi diğerlerinden farklılaştırmadığınız sürece “bugün ne giydim” paylaşımlarınız kalabalıkta kaybolabilir.
Alışılmadık iklimi olan veya egzotik bir yerde mi yaşıyorsunuz? Bunu, blog markanızın bir parçası yapın. Üç çocuk annesi veya üniversiteden yeni mezun, iş dünyasına atılmaya hazırlanan biri misiniz? Kendinizi pozisyonlarken bu tanımlamaları kullanın.
Bir bloga isim vermek, bir markaya isim vermek gibidir; risklidir, yaratıcılık açısından zorludur ve tamamen sinir bozucudur. Blogunuza isim verirken, odaklandığınız konuya gönderme yapmaya dikkat edin. Mümkünse de sizin eşsiz olduğunuzu gösterecek bir isim seçin.
Moda blogunuz için .com uzantılı şahane bir isim bulmak için domain sorgulama aracımızı kullanabilirsiniz. Ancak kendinizi sadece .com uzantısıyla sınırlamayın. .com, en eski alan adı uzantılarından biri olduğu için dilediğiniz ismin .com’unu bulmak zor olabilir ancak endişelenmenize gerek yok çünkü çeşitli yeni alan adı uzantıları mevcut.
Moda blogu ismi seçerken neden yaratıcı olmayasınız ki? İstanbul’daysanız .ist veya .istanbul’u, yaşam tarzını ortaya koyan bir blog kuracaksanız .life’ı veya .online ve .guru gibi yeni alan adı uzantılarını tercih edebilirsiniz.
Yeni alan adı uzantıları, aynı .com gibi işliyor ancak blogunuzu daha iyi tanımlamanıza yardımcı olabiliyorlar. İyi bir alan adı bulduğunuz zaman hemen satın alın.
Seçtiğiniz blog platformu yalnızca blogunuzun nasıl göründüğünü, nasıl hissettiğini ve arka planda nasıl işlediğini etkilemeyecek. Aynı zamanda içeriklerinizi ne kadar hızlı ve basit bir şekilde hazırlayıp, paylaşabileceğiniz konusunda da etkili olacak. Tumblr prestijli bir platform ancak gerçek bir topluluk oluşturmak istiyorsanız tam aradığınız yer olmayabilir. Blogger kolay kullanılabilir ve ücretsiz ancak çok derinlere inmenize izin vermediği gibi, özelleştirme yapmak da kolay değil.
Pek çok platformu denemiş biri olarak şiddetle WordPress’i öneriyorum.
WordPress, aynı zamanda en fazla sayıda temaya sahip ve bu sayede blogunuza stilinize uygun bir görünüm kazandırabilirsiniz. (20 şahane moda blogu teması için colorlib’i ziyaret edebilirsiniz.) WordPress’in çok fazla sayıda eklentiye sahip olması sayesinde de moda blogunuzu genişletebilir, fonksiyonelliğini artırabilirsiniz.
Biliyorum, şu anda ne zaman fotoğraf çekimlerine gideceğinizi ve ücretsiz ürünleri alacağınızı merak ediyorsunuz. Söz veriyorum, yakında bunlar da olacak. Ancak önce gerçekten de arama motoru optimizasyonunun (SEO) temellerini öğrenmek ZORUNDASINIZ ki Google’ın paylaşımlarınızı gördüğünden emin olun. Diğer türlü paylaşımlarınız Google’da indekslenmez ve bu da hiçbir zaman görülmeyecekleri ve okunmayacakları anlamına gelir. Endişelenmeyin, Google’ın dilini konuşmayı öğrenmek çok zor değil; yalnızca biraz zaman alıyor. Oldukça popüler bir WordPress eklentisi olan Yoast, SEO konusunda size yardımcı olabilir.
Artık, daha kapsamlı ipuçlarına geçebiliriz.
Her gün yetenekli bloggerlar ortaya çıkıyor ancak çoğu bunu yapmaya devam edemiyor. Moda blogu kurmak, işin kolay kısmı. Ancak sürdürülebilir güce sahip bir moda blogu nasıl kurabilirsiniz? Asıl zor olan kısmı blogunuzun gelecekte de güncel, çekici, özel ve eğlenceli olmasını sağlamak. İşte en iyi uygulamalardan bazıları:
Bana “moda blogu nasıl kurulur” diye soranlara söylediğim ilk şey, bu pazarda yalnızca kıyafetlere odaklanan blogların hayatta kalmasının zor olduğu. Umuyorum ki sizin aklınızda son trendleri, alışveriş ipuçlarını, stil önerilerini ve kıyafet dışı konuları da kapsayan içerikler vardır. Durum böyleyse, blog paylaşımı fikirleri listesi tutmanız iyi olabilir. İlgi çeken bir makaleye veya yeni bir trende rastladığınızda bunları listenize yazın. Aklınıza yazacak bir şeyin gelmeyeceği zamanlar olacaktır; listeniz, bu durumda kurtarıcı görevi görebilir.
Konu listenizi oluşturduktan sonra düzenli bir paylaşım süreci de oluşturun. Moda blogu yazmaya başlamanın en iyi yollarından biri haftada en az üç kere ve ideal olarak iş günlerinde paylaşım yapmak. Dilediğiniz zaman, günlük paylaşımlar yapmaya da başlayabilirsiniz. Eğer birden fazla konuda paylaşım yapmaya karar verdiyseniz, bu konuları günlere, haftalara ve aylara dağıtan bir takvim hazırlayın. Örneğin, pazartesiler trend gününüz, çarşambalar kıyafet gününüz ve cumalar öneri gününüz olsun.
Bu, üzerinde düşünülmesine gerek kalmadan atılacak bir adım olarak görülebilir ama çok önemli bir adım olduğunu belirtmeden geçemeyiz.
Instagram, moda bloggerları için olmazsa olmazdır. Bunu önem sırasına göre Snapchat, Pinterest, Facebook ve Twitter takip ediyor.
Bu sosyal medya platformlarının hepsinde aktif olmak zorunda değilsiniz ama blogunuza ek olarak bir iki tanesini seçebilirsiniz. Sosyal medyada moda blogunuzun içeriklerini paylaşmanın yanı sıra diğer moda bloggerlarının ve markaların paylaşımlarını da beğenmeye özen gösterin. Bu sayede takipçiler edinebilir, arkadaşlıklar kurabilir ve moda blogu üzerinden para kazanmaya başlayanlara katılabilirsiniz.
Bloggerların nasıl gelir elde ettiği, piyasanın en beceriksizce saklanan sırlarından biri. Ancak yine de çok sayıda blogger bu süreçte zorlanıyor. Sizin için bu konuda da ipuçları derledik:
Blogunuz düzenli trafik almaya başladığında sizin de blogunuzdan öteye uzanma sürecinizin başlaması gerekiyor. Buna bir medya kiti oluşturarak başlayabilirsiniz. Medya kiti, blogunuzun özgeçmişidir. İçine misyonunuzu, vizyonunuzu, blogunuzla ilgili verileri, güçlü yanlarınızı belirtin; kısa bir biyografinizi, blogunuzun kısa bir tanımını, sosyal medya takipçilerinizin sayısını, blog trafik verilerinizi, reklam/sponsorlu yazılarınızın etkileşim oranlarını ve iletişim bilgilerinizi koyun. Son olarak da en az üç tane muhteşem görsel ekleyin!
Blog yazılarına alınan reklamlar eskisi gibi para kazandırmıyor ancak halen yazılarınızda, blogunuzun kenar çubuğunda veya üst bölümünde reklam göstererek her gösterim için para kazanabilirsiniz.
Google AdWords reklamları ile blogunuz üzerinden para kazanmaya başlayabilirsiniz.
Sponsorlu yazılar, genellikle birden fazla fotoğraf da kullanarak, bir markanın ürünü hakkında yorum yapmak anlamına geliyor. Marka işbirlikleri kapsamında ise ürünlerden bahsetmek ve/veya bu ürünleri giymeniz, bunu yaparken de şirketlerin fotoğraflarınızı paylaşmasına izin vermeniz, sizi davet ettikleri etkinliklere katılmanız, vs. gerekiyor.
Pazartesi günü moda blogu kurup, salı günü aniden Chanel’i arayamazsınız.
Bu yolu izlemeniz için, en az 6 ay süresince blog yazıyor ve uygun takipçi sayısına sahip olmanız gerekiyor. (Bunun anlamı: Pazartesi günü blog kurup, salı günü aniden Chanel’i aramayın.) Konunuz belliyse ve ilgi çekici bir medya kitiniz varsa sponsorluk almaya başlayabilirsiniz. Çoğu zaman da PR firmaları sizi bulup iletişime geçecektir.
Biri bana “moda blogu kurmak için neye ihtiyacım var?” diye sorduğunda onlara bunun için cesaret, yaratıcılık ve vizyona sahip olmaları gerektiğini söylüyorum. Bu, moda bloggerlığına atılmamanız gerektiği anlamına gelmiyor! Yalnızca akıllı ve sabırlı olmaya ihtiyacınız var. Bir de bu yazıda paylaştığımız ipuçlarını kullanarak kelimelerinizin ve görsellerinizin hedef kitlelere ulaştığından emin olun.
Fotoğraf Charisse Kenion, UnSplash aracılığıyla.