müsadere nedir / Müsadere Nedir? Müsadere Ne Demek

Müsadere Nedir

müsadere nedir

M&#;sadere Ne Demek? M&#;sadere Nedir? M&#;sadere Tdk Kelime Anlamı

Haberin Devamı

Arapça kökenli bir kelime olarak öne çıkan müsadere, uzun yıllardır Türkçede yer alan bir sözcüktür. Bazı kelimelerle okuma ve yazım noktasında benzerlik gösterdiği için karıştırılabilir.

Müsadere Ne Demek?

 Müsadere kelimesinin Türkçe karşılığı ‘el koyma’ anlamına gelmektedir. Bu durum daha çok zorla herhangi bir duruma ya da mala el koyma anlamı olarak öne çıkıyor. Özellikle Osmanlı döneminde kullanılan bir terim olarak değerlendirilmektedir.

Müsadere Nedir?

 Müsadere Osmanlı döneminde haksız kazanç sağlamış kişilerin tespit edildiğinde mal varlığına el konması anlamına gelmektedir. Bu durum zorla yapılmaktadır ve kanun üzerinden o dönem gerçekleştirilmektedir. Günümüzde de aynı şekilde el koymak anlamı ile farklı cümleler de kullanılabiliyor.

Haberin Devamı

Müsadere TDK Kelime Anlamı

 Müsadere kelimesi Arapçadan gelmekte ve Osmanlı döneminde bir kanun olarak öne çıkmaktadır. Türkçe dil kurumu açısından bakıldığında müsadere kelimesi ‘el koymak’ anlamına gelmektedir. Herhangi bir durum veya olgu karşısında zorla mala ya da farklı unsurlara el koymak olarak dile getirilebilir. Gündelik yaşam içerisinde pek fazla kullanılmasa bile edebi metinlerde ya da yazılı kaynaklarda çok sık karşılaşmak mümkün. Bu kelime ile karşılaştığınız zaman el koymak anlamı taşıdığını çıkarabilirsiniz.

Mükyen Hukuk">

Öncelikle tanımından başlamak gerekirse herhangi bir suçtan sonra ortaya çıkan bazı kazançlara devlet tarafından el konulması müsadere olarak tanımlanır. Burada belirtmek gerekir ki söz konusu suça göre müsadere çeşidi değişir. Diğer bir ifade ile ise müsadereyi kişilerin haksız yere elde ettikleri malların devlete aktarılması şeklinde açıklayabiliriz. Buna göre; bir suçun işlenmesinin ardından bazı kazanç ve eşyaların mülkiyeti mahkeme tarafından devlete aktarılabilir.

Gerçek ya da tüzel kişilerin tüm mal varlığının devlete aktarılması genel müsadere olarak tanımlanır. Burada önemle vurgulamak gerekir ki belirlenmiş olan kanunlar çerçevesinde genel müsadere işleminin yapılması yasaklanmıştır, buna göre herhangi bir şahsın tüm varlığına el koymak mümkün değildir. Öte yandan özel müsaade şeklinde yapılan hukuksal işlemlerde malvarlığının işlenen suçtan elde edilen bir gelir olması gerekir çünkü söz konusu suç ile alakalı olmayan para ve eşya gibi değerlerle müsadere yapılmaz.

Müsadere uygulamasında temel amaç memuriyetin üst mertebelerinde olan kişilerin görevlerini maddi menfaat elde etmek için kötüye kullanmalarının önüne geçmektir. Buna göre müsadere uygulaması ile görevlerinden elde ettikleri maaşları ya da devletin belirlediği ödenekleri dışında kazanç elde etmeyi imkansızlaştırmak amaçlanır.

Hukuki alanda uygulanan farklı müsadere çeşitleri mevcuttur. Söz konusu bu müsadere çeşitlerinin uygulanması için yetkili mahkemeler tarafından karar alınması gerekir. Hukuka uygun olarak yapılacak müsaderelerde ceza kanunundaki maddeler çerçevesinde belirlenmiş olan şartlar mevcuttur. Türk Ceza Kanunu ve Maddelerinde müsadere ile ilgili düzenlemeler yer alır ve ilgili kanun maddelerine aşağıda yer verilmiştir.

Türk Ceza Kanunu Madde 54

  1. İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir. (Ek cümle: 24/11//11 md.) Eşyanın üzerinde iyiniyetli üçüncü kişiler lehine tesis edilmiş sınırlı ayni hakkın bulunması hâlinde müsadere kararı, bu hak saklı kalmak şartıyla verilir.
  2. Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkansız kılınması halinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir.
  3. Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.
  4. Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.
  5. Bir şeyin sadece bazı kısımlarının müsaderesi gerektiğinde, tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı ise, sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.
  6. Birden fazla kişinin paydaş olduğu eşya ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişinin payının müsaderesine hükmolunur.

Türk Ceza Kanunu Madde 55

  1. Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir.
  2. Müsadere konusu eşya veya maddi menfaatlere el konulamadığı veya bunların merciine teslim edilmediği hallerde, bunların karşılığını oluşturan değerlerin müsaderesine hükmedilir.
  3. (Ek: 26/6/ – /2 md.) Bu madde kapsamına giren eşyanın müsadere edilebilmesi için, eşyayı sonradan iktisap eden kişinin 22/11/ tarihli ve sayılı Türk Medenî Kanununun iyi niyetin korunmasına ilişkin hükümlerinden yararlanamıyor olması gerekir.

Müsadere Çeşitleri Nelerdir?

Hukuk alanında gerçekleştirilen işlemlerden biri olan müsadere bazı suçlar sonucunda farklı kazançların devlet kurumlarına aktarılması şeklinde yapılır. Müsadere çeşitleri aşağıda sıralanmıştır;

Yukarıda yer verdiğimiz Türk Ceza Kanunu Maddesinde yer alan düzenlemede eşya müsaderesi ile ilgili ayrıntılara yer verilmiştir. Buna göre; işlenen suçla ilgili olan eşyaların devlet kurumlarına aktarılması mümkündür. Öte yandan para ve kazanç müsaderesi ise suçla ilgili ya da söz konusu suç neticesinde ortaya çıkan para kaynağının mülkiyetinin devlete aktarılması şeklinde tanımlanır. Para müsaderesi ile ilgili düzenleme ise yine yukarıda yer alan Türk Ceza Kanunu maddesinde yer alır. Kabahatlerde müsadere yönteminde ise herhangi bir kabahatin konusu olan eşyanın mülkiyeti devlete geçirilir. Öte yandan yine vakıf, şirket ve dernek gibi farklı tüzel kişilere de çeşitli sebepler kaynaklı olarak müsadere işlemi yapılabilir.

Müsadere neredeyse bütün hukuk sistemlerinde eski devirlerden beri uygulama alanı bulmuş bir müeyyide türüdür. İşlenen bir suçtan dolayı kişinin bir şey üzerindeki mülkiyetinin kamuya geçirilmesi hali müsadere kurumunun en yalın tanımıdır. Mülkiyet hakkına etkisi nedeniyle kanuni ölçülerle sınırlandırılması gereken müsadere kurumu Türk Ceza Kanunu'nun Maddesinde uygulama alanı bulmuştur. Ayrıca kanunda kazanç ve eşya müsaderesi olmak üzere ikili bir ayrıma gidilmiştir.

Yukarıda belirttiğimiz gibi müsadere kurumunun mülkiyet hakkına olan etkileri bu kurumun kanuni ölçülerle sınırlandırılmasını gerektirmiştir. Bu sınırlamalar şunlardır; 

1- Müsadere edilecek eşya iyi niyetli 3. Kişilere ait olmamalıdır. 

Türk Ceza Kanunu'nun maddesi "İyi niyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir." Şeklindedir. Yani eşyanın iyi niyetli 3. Kişiye ait olması durumunda müsadere kararı verilemeyecektir. Bu yasak, eşyanın suçta kullanılması durumunu da kapsamaktadır. Yani iyi niyetli 3. Kişiye ait eşya suçta kullanılmış olsa dahi müsadere edilemez. 

Örneğin C şahsının, A şahsına ait ruhsatlı tabancayı kullanmak suretiyle, B şahsına karşı işlediği bir suçta müsadere hakkında A’nın iyi niyeti gözetilerek karar verilecektir. A’nın iyi niyetli olması durumunda tabancası tarafına iade edilecektir. A’nın iyi niyetini ise tabancanın kendisinden ne şekilde alındığı, işlenecek suçla ilgili bilgisinin olup olmadığı, tabancasının muhafazası için gerekli özeni gösterip göstermediği gibi kıstasların araştırılması ile açığa çıkaracaktır. 

Yargıtayın, "Sanıkların aracı eşya taşımak amacıyla emanet olarak aldıklarına ve araç sahibi malen sorumlunun da aşamalarda aracı sanıklara emanet olarak verdiğini sigara taşıyacaklarından haberdar olmadığı yönündeki beyanları birlikte değerlendirildiğinde aracın suçta kullanılacağını bilmeyen araç sahibinin iyi niyetli üçüncü kişi olduğu gözetilerek aracın iadesi yerine müsaderesine karar verilmesi hatalıdır." Şeklindeki kararı örneğimizi somutlaştırmaktadır. 

Yine Yargıtayın, "Suçta kullanılan nakil aracının oto kiralama işi yapmakta olan şirketten kiralanmış olmasına, ilgili nakil aracının ise ruhsat sahibinin araçta sigara taşınacağından haberdar olduğuna dair delil elde edilememesine göre, araçların iyiniyetli üçüncü kişilere ait olduğu gözetilerek müsadere koşulları bulunmayan nakil araçlarının sahibine iadesi yerine müsaderesine karar verilmesi gerekir." Şeklinde bir kararı da mevcuttur. Burada önemle belirtilmesi gereken husus, iyi niyetli 3. kişiye ait eşyanın başlı başına suç oluşturmamasıdır. Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşyanın, eylem suç oluşturmasa dahi her halde müsaderesine hükmolunur. Örneğin ruhsatsız tabanca bulundurmak başlı başına bir suç olarak tanımlanmıştır. Tabanca başkasına ait olsa dahi müsadere edilecektir. 

2- Ancak kasten işlenen suçlarda müsadere mümkündür. 

Taksirle işlenen suçlar bakımından müsadere kararı verilemez. Bir eşya ancak kasten işlenebilen bir suçta kullanılmışsa müsadere edilebilir. 

3- Müsadere kurumu uygulanırken orantılılık ilkesine riayet edilmelidir

AİHM'in süreklilik arz eden kararlarında kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin olması gerektiğini vurgulanmıştır. Nitekim TCK'nun 54/3. maddesindeki "Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir." Şeklindeki düzenlemesi AİHM kararlarıyla paralellik göstermektedir.

Yine Yargıtay bir kararında "suçta kullanılan ve müsaderesi talep olunan nakil aracının ruhsat sahibi olan şahsın dosya kapsamında iyi niyetli kayıt maliki olmadığına dair somut bir delil olmadığı gibi nakil aracının hacmi ve değeri ile ele geçen kaçak eşya miktarı ve değeri birlikte değerlendirildiğinde nakil aracının müsaderesine hükmolunmasının Sayılı TCK'nu 54/3 maddesi uyarınca hakkaniyete de aykırı olacağı cihetle nakil aracının kayıt malikine iadesi yerine yazılı şekilde müsaderesine hükmolunması; isabetsizdir."  ifadeleriyle müsadere kararının orantılılık ilkesi çerçevesinde verilebileceğini vurgulamıştır.

4- Müsadere kararının verilebilmesi için suç ile müsadere ilişkisinin kurulabilmesi gerekmektedir. 

Bu şartın dayanağını TCK’nun 54/4. Maddesinin "Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir." şeklindeki hükmü oluşturur. İlgili maddeye göre; 

- Suçun işlenmesinde doğrudan kullanılan eşya müsadere edilebilir. 

- Suçun işlenmesine tahsis edilen eşya müsadere edilebilir. 

- Suçtan elde edilen eşya müsadere edilebilir.Şayet bir eşya suçun işlenilmesinde doğrudan kullanılmamışsa, suçtan elde edilmemişse ya da suçun işlenilmesine tahsis edilmemişse o eşya hakkında müsadere kararı verilemeyecektir.

Kazanç müsaderesi TCK'nun Maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre; 

- Suçun işlenmesi ile elde edilen maddi menfaatler, 

- Suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler, 

- Bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançlar. Müsadere edilebilir. 

Şayet müsadere konusu eşyaya el konulamamışsa bunların değerine karşılık gelen değerler müsadere seafoodplus.info eşya müsaderesinde olduğu gibi kazanç müsaderesinde de 3. Kişinin iyi niyeti korunacaktır.

CMK'nun Maddesinde düzenlenen HAGB kurumu belli şartların oluşması halinde verilen hükmün yine belirli sürelerde sonuç doğurmaması anlamına gelmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile henüz ortada verilmiş bir hüküm yoktur. Hüküm askıdadır. Bu kararla birlikte verilen müsadere kararı da bu hükme bağlı olduğundan askıda bir karardır. Hüküm açıklanıncaya kadar hukuki sonuç doğurma yeteneği bulunmamaktadır. 

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun konuya ilişkin "Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması nedeniyle hükmün henüz hukuken varlık kazanmaması ve beş yıllık denetim süresi göz önünde bulundurulduğununda, hak kayıplarına neden olunmasının önüne geçilebilmesi amacıyla, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen durumlarda, TCK'nun 54/4. maddesinde belirtilen üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşyalar hariç olmak üzere, müsadereye konu eşyanın denetim süresi içerisinde ve gerektiğinde belirlenecek şartlar dahilinde yediemin sıfatıyla sanığa teslimine karar verilip verilemeyeceği hususu da ayrıca yerel mahkemelerce değerlendirilmelidir." Şeklinde kararı mevcuttur. 

Yine yargıtay 4. Ceza dairesi bir kararında "açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması sebebiyle hükmün henüz hukuken varlık kazanmaması ve beş yıllık denetim süresi göz önünde bulundurulduğunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte verilen müsadere kararı da bu hükme bağlı olduğundan askıda bir karardır ve hüküm açıklanıncaya kadar hukuki sonuç doğurma yeteneği bulunmamaktadır." Demekle müsadere kurumunun uygulanabilmesi için denetim süresinin beklenmesi gerektiğine hükmetmiştir.

Yukarıda müsadere kararının verilebilmesi için belirlenen kanuni ölçüleri sıralamış bulunmaktayız. Bu ölçülerden biri de müsadere kararının verilebilmesi için eşyanın suçla ilişkilendirilmesidir. Oysa zorunluluk halinde ortada mahkumiyet gerektirecek bir suç bulunmayacağından müsadere kararı verilemeyecektir. 

Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun tarih / E. ve / K. Numaralı kararı ''Sanık muhtarın kasaba içinde rastladığı bir kavgaya yatıştırmak ve çıkması beklenen ağır olayları önlemek için polisi çağırmak amacıyla ve yalnız bu zorunlulukla tabancasını çıkarıp havaya ateş ettiği anlaşılmasına göre beraatine karar verilmesi yasaya uygundur.'' şeklindedir.

Müsadere kararlarına karşı istinaf kanun yolu açıktır. Fakat mahkemece HAGB kararının verilmiş olduğu durumlarda ortada açıklanmış bir hüküm bulunmadığından istinaf incelemesi yapılamayacaktır. Böyle durumlarda karara karşı itiraz kanun yoluna başvurulabilir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir