murat çobanoğlu sefil baykuş / Murat Çobanoğlu Sefil Baykuş indir, Murat Çobanoğlu Sefil Baykuş mp3 indir

Murat Çobanoğlu Sefil Baykuş

murat çobanoğlu sefil baykuş

GERÇEKLER IŞIĞINDA KAĞIZMANLI HIFZI VE YAYINLANMAMIŞ BİR ŞİİRİ

Sait KÜÇÜK*

Kağızmanlı Hıfzı Bibliyografyası üzerine bir deneme çalışması yapan Yard. Dr. Ali Berat Alptekin ve Esma Şimşek Hıfzı’dan bahseden kaynakların, kitapların ve makalelerin 79 olduğunu bildirirken ulaşamadıkları kaynaklarında olacağını belirtiyorlar.(1)Hıfzı bahsini eden bu kaynaklar içinde en eski tarihi taşıyan kaynak bildiğimiz gibi Prof. Dr.M. Fahrettin Kırzıoğlu’nun “Karslı Âşıklardan Kağızmanlı Hıfzı Doğuş 15(56) Şubat ,1–Dergisi’dir. Dergideki bu yazının peşinden Hıfzı’nın tanıtımını Pertev Naili Boratav, İsmail Aşıkoğlu, Nejat Birdoğan, Zerger Mahir Barenseli gibi birçok değerli kalemler ele alarak işlemiş ve günümüze kadar ulaşmıştır.
Sayın Kırzıoğlu Hıfzı hakkındaki bilgileri yılında Kağızman’a gelerek bizzat Hıfzı’nın oğlu Haşim, kızı Telli, amcasının oğlu Kerem, Kardeşinin oğlu Rahmi, kayınları Murat, Mehmet, Mevlüt, Asker, İsmail, baldızı Gülavat sağ iken edinmiştir. Hıfzı hakkındaki bilgileri en yakın akrabalarıyla birebir görüşerek kaleme almış ve yayımlamıştır.
İşbu bilgiler ışığında aydınlanan Zerger Mahir Baranseli yılında “Kağızmanlı Hıfzı “adlı bir kitap yayımlamıştır Yine Kağızmanlı Folklor uzmanı Mustafa Turan Hoca yıllarca Kağızman’da öğretmenlik yapmış, derlemelerde bulunmuştur. Bu çalışmalarına Hıfzı’yı da dâhil ederek ciddi bilgileri gerçek kaynaklardan alıp de “Kağızman ve Aşık Hıfzı” kitabını çıkarmıştır.(2)
Hıfzı hakkındaki bilgileri bu doğru kaynaklardan istifade ederek bazı yazılar yayımlayıp kendisine “Araştırmacı Yazar” payı çıkaranlar ve Kağızman’ın dışında oturarak kulaktan dolma bilgilerle kendi adını büyütmek için Hıfzı’ yı işleyip onun hayatı hakkında “doğrusunu ben bilirim “diyenler var.
Prof. seafoodplus.info Aslan’ın yaptığı gibi Hıfzı öyle Erzurum’da oturarak öğrencilerin yalan yanlış hazırladıkları tezlerle ve de yöre Âşıklarının aktardığı işitme bilgilerle yazılmaz. Hıfzı doğum yeri olan Kağızman’ın Toprakkale Mahallesi’ne uğranarak yazılır.
Hıfzı’nın aşık olup evlendiği Sona İran’dan gelip Ağrı’ya Ağrı’dan Kağızman Torakkale&#;sine yerleşmiş Cellolar (Celaliler)lakaplı, Kürt kökenli bir ailenin kızıdıseafoodplus.info ailenin Telli ,Sona,Anşa,ve Gülavat adlı dört kızının seafoodplus.info kesindir.Çünkü Sona’nın babası Hamza,Hıfzı’nın amcası falan değseafoodplus.info amcası Sail Bey’seafoodplus.info Bey’in Sona adlı kızı seafoodplus.info kızı Ziyade’seafoodplus.info hastalık denilen veremden on beş yaşında iken ölmüştüseafoodplus.info tanığı Ziyade’nin kardeşi,Hıfzı’nın amcası oğlu Sail Bey Kerem’seafoodplus.infoayken bu bilgileri vermişseafoodplus.info çok yakın bir zamanda vefat eden bir tanık var ki Hıfzı’nın küçük baldızıdıseafoodplus.info Gülavat Nene’den başkası değildir.
Paşa Hoca Yusuf Kadak’ın kaynanası Gülavat Nene, Hıfzı’nın eniştesi olduğunu, ablası Sona ile evlendiğini, Sona’nın Sail Bey’in hanımı Süsen bacı tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü, Anşa’nın ise Hıfzı ile kaçtıktan sonra yakalanıp geri getirildikten bir müddet sonra Karabağ’ da halasının oğluna kocaya verildiğini bizzat kızı Nerman Kadak’a anlatmıştır.
Hıfzı’nın eşi,15 yaşında aşık olup yılında evlendiği komşuları olan Hamza’nın kızı Sona’ dır.Nüfus kayıtlarında bile Telli ile Yaşar Özürküt,Ensar Aslan’ın verdiği bilgilere dayanarak Hıfzı’nın Sona’ ya aşık olup Anşa’yla evlendiğini seafoodplus.info bir yanlışlığı da yaparak Anşa’yı Sona’ dan büyük göseafoodplus.info Sona Anşa’dan büyüktüseafoodplus.info sonra Hıfzı ile Anşa’yı birlikte gurbete çıkarıyor. Sona’yı hastalandırıp yataklara düşürüyor. Sona vefat edince ağıtı Sona için yaktırıveriyor.(3)
Yaşar Özürküt’ün kitabı yayımlanmadan önce kendisiyle telefon görüşmesi yaptık. Elindeki bilgileri bana aktardığında “onlar yanlış bilgilerdir yayımlama “dedim. Bana Ensar Aslan’ın doğru tespit yaptığını belirtti. Doğru değil dedimse de dinlemedi.
Bir kere Hıfzı Anşa ile evlenmemiştir. Nüfus kayıtları bunun kanıtıdır bir. İki, Hıfzı Kağızman dışına çıkmamıştır. Üç, Hıfzı evli olduğu Sona için Sefil Baykuş ağıtını yakmamıştır. Bu ağıtı amcasının ince hastalıktan ölen kızı Ziyade için yazıp ailesine,yakınlarına,amcası oğlu Kerem’e kendi ifadesiyle bildirmiştir.
Hıfzı’nın Sefil Baykuş ağıtını karısı Sona için yazdığını savunan bir başka isimde Bican Veysel Yıldız. Sona bir kere Hıfzı’nın amcasının kızı değil. Hıfzı:
“Emmim kızı aç kapıyı gireyim” diyor. Sayın Yıldız buna açıklama getirerek “Biz sevdiğimize emi kızı demiyor muyuz?” ifadesinde bulunuyor. (4). Oysa hiçte öyle değil. Kim dayısının kızına emi kızı demiştir. Kim bibi kızına emi kızı diye hitap etmiştir ki yabancıya da emi kızı deyiversin?
Hıfzı’nın Sefil Baykuş’u kime yazdığı ortada. Hiç kimse lütfen ileri geri çekmesin. Sona, kızı Telli dört yaşında iken vefat etmiştir ve üç çocuk anasıdır. Yirmi-yirmi bir yaşlarındadır Sona. Oysa Ağıt:

Emmim kızı aç kapıyı gireyim
…………..
Kocaldın mı on beş yılın sonası
…………..
Ergen kıza beyaz bezler uyar mı?
…………..
Körpe maral idin dağlarımızda

Gibi mısralar da kimin için yazıldığını ispatlıyor.
Bir kere bu ağıt on beş yaşında bir ergen kız için yani bekar kız için yazıldığını şairin dilinden belgelemektedir. Yoksa ki bu mısralardan üç çocuk anası olan bir kadının ağıt ifadesi çıkarılamaz.
Çıkarmaya çalışanlar da gaflete düşmüş olur.
Emmi kızı karşı cevapta:

“Cehiz düzemedim ömrüm az idi “diyor.

Cehiz düzemediğini, evlenmeden de ömrünün bittiğini vurguluyor. Bu cevabı Ziyade’nin ağzından veriyor. Ardından:
“Yaren yoldaş beni düşlerde görsün” diyerek te eşi olmadığı için dostlarından, yoldaşlarından fatiha dileklerinde bulunuyor. Zaten ağıtın Anşa için yazıldığı hiç söylenemez. Çünkü Anşa Karabağ köyüne kocaya veriliyor. Sonra Dersim’e göçüyor. Daha sonra da hastalanarak vefat ediyor ki bu bilgileri bacısı Gülavat ve yeğeni Nerman Kadak teyit etmiştir.
“Sefil Baykuş” söylemine gelince her şeyden önce bizdeki mitolojik inançta baykuş, bağların, bahçelerin, dışında tüneyen bir kuştur. Mezarlık ise köhne mekan, virane ve ıssız bir yerdir. Hıfzı mezarlığı viraneye benzettiği için orada tüneyen amcasının kızını da ilkin viraneden yola çıkarak baykuşa, ama sefil yani sükut bir baykuşa benzetmektedir. Mezarlık bağlık bahçelik bir mekân değildir çünkü. Issız bir mekândır. Bu yerde tünese tünese baykuş tüner düşüncesiyle:
“Sefil baykuş ne gezersin bu yerde” demiştir.
Sefil benzetmesi, sessiz sükût olduğu için yapılmıştır. Zararsız baykuş, sükût baykuş, sessiz baykuş demiştir. Baykuş demek zorunludur. Çünkü gezdiği, yattığı yer ıssızlık, viraneliktir. Daha sonra selam veriyor ve şeyda bülbül diye hitap ediyor.
Lise kitaplarında Türk Dili ve Edebiyatı 1 de Hıfzı’nın ağıtına açıklamalar yapılırken “sefil” kelimesini “aşağılık” anlamında kullanılmıştır diye zikredilmiştir. Böyle bir cehalet olabilir mi? Sefil kelimesi Kağızman’da sükut, sessiz manasındadır. Toprakkale&#;de de “Sefil Ahmet”diye bir insan vardır. Bu lakap ona sessiz, sükût, zararsız insan olduğu için verilmiştir. Hıfzı’da bu manada kullanmıştır “sefil” i .(5).
Karslı Murat Çobanoğlu bir kasetinde Hıfzı’yı Kağızman Hakimliği’nde Mubaşır yapıp Kars’a gönderiyor. Dönüşü sevgilisi Nergis’in öldüğünü, Hıfzı’nın mezarının başına gidip ağıt yaktığını belirtiyor. Bir kere Murat Çobanoğlu’nun şunu iyi bilmesi gerekir ki Hıfzı’nın Nergis adında hiç sevgilisi olmamıştır. Hıfzı bir hafızdır. İmamlık yapmıştır. Kırk yıllık Karagünler’de Kağızman Rus Hükümeti emrinde olup savcısı, hâkimi gayri Müslümdür. Hıfzı gibi bir Müslüman Türk’e mubaşırlığı kim verir?
Çobanoğlu yıllarca Kağızman’a gelip gitmiş, düğünlerde derneklerde bulunmuştur. Saz çalmış muhabbet etmiştir. Ne yazık ki Hıfzı’nın hayatını öğrenememiştir. Ya duyduğu ya da uydurduğu bir hikayeyi anlatarak Hıfzı söylencesine katkıda bulunmak yerine zarar vermiştir. Kanımca her ozan geçmişi doğru kaynaklardan öğrenip yeni kuşaklara öyle aktarmalıdır. Yoksa bilgi yumağı açıldıkça arapsaçına döner, düşen içinden çıkamaz.
Hıfzı hakkındaki diğer bir yanlışta Mustafa Turan Hoca’nın kitabına aldığı “Aşıklara”adlı şiirdir. Rahmetli Nejat Birdoğan’ın Su Gazetesi’nde yayımladığı bu şiir Hıfzı adına yayımlanmıştır. Bendeki gazetede hıfzı adı çizilip Cemal Hoca adı eklenmiştir.(6). Bir kere bu şiir üslup ve bilgi olarak Hıfzı’ya uymamaktadır. Hıfzı’nın şiirleri incelendiğinde aşıkların adının geçmediği görülmektedir. Hıfzı hafız olduğu için tasavvufi konularla en çok peygamber adlarını sıralamıştır. Bir Sümmani’yi, Şenlik’i dile almaz. Belki de İlhami’yi, Erbabı’yı, Nihani’yi tanımaz bile. Fakat Cemal Hoca çevre âşıklarıyla içli dışlıdır. Ve bu şiir onun üslubu ve bilgileri dâhilindedir. Demiyor mu ki:

“Mazlum Cemal’da da var bu yaralar
O da Camuşlu’da kavruldu gitti”

Benim Bican Veysel Yıldız’dan da duyduğum kadarıyla Mustafa Turan Hoca, Cemal Hoca’nın olan bu şiiri bir hata ile Hıfzı kitabına aldığını belirtmiş ve Cemal Hoca’nın şiiri olduğunu söylemiştir.
Hıfzı’nın beni üzen bir yanı da Kağızmanlı Edebiyat Öğretmeni Metin Kaya’nın sattığı tapulu mülkü Taşkahve’nin mahzenindeki elyazma dosyaları arasından yılı çıkan 17 kıtalık “Bu Dünya” adlı yayımlanmamış bir şiiri oldu. Doğuştan şair yaradılışlı Hıfzı’nın bu şiirini Metin Kaya ’lı yıllarda ele geçiriyor. Ne yazık ki bir dergi, bir gazetede yayımlamıyor. En sonu Taşkahve’yi satıp ta Kağızman’ı terk ederken o şiiri de dosya ve kitaplarla birlikte yakılıp yırtılmaya terk seafoodplus.infoın size işte bir edebiyatçı duyarlılığı..
17 kıtalık bu şiirin bir 17 kıtalık örneği de yakın zamanlarda Mustafa Turan tarafından ele geçirilmişti. Ondaki nüsha ile bendeki nüshayı karşılaştırdık. Ondaki üç kıtanın bende, bendeki üç kıtanın onda olmadığını gördük. Ve bu kıtaları yerleştirdiğimizde bu şiirin kıta sayısının 20 olduğu ortaya çıktı.
Hıfzı’nın yayımlanmamış ve kitaplara geçmemiş 20 kıtalık “Bu Dünya” ayaklı şiirini Kağızman’ın Sesi’nin sayısında ve benim çıkardığım Aras’ın 1 nci sayısında yayımladım.(7)
Şimdi hep birlikte Hıfzı’nın bu uzun soluklu şiirini okuyarak haz alalım:

BU DÜNYA
Dinleyin ağalar tarif edeyim
Fani değimlidir yani bu dünya
Bir kapısız hane kimseler bilmez
Gün be gün artırır şanı bu dünya

Adem Havva evvel dadına yetti
Nice yüzyıl anlar ömür sarfetti
Encamı anlarda dünyadan gitti
Havva’dan ayırdı anı bu dünya

Âdem Havva buna şaşıben kaldı
Bak iki kardaşa ne fitne saldı
Habil’in muradın elinden aldı
Kabil’e ettirdi kanı bu dünya

Kabil’i mest edip attı bir taşı
O taşa rast geldi Habil’in başı
Habil koydu gitti kavim kardaşı
Ondan bilindiki fani bu dünya

Âdem Peygamber’den Nuh’a varınca
İnsanlar kaynadı misli karınca
Abadı hoş görür kendi karınca
Harap etti o mekânı bu dünya

Orda gitti insanların hayası
Nuh’a bakmadılar oldular asi
Suya gark eyledi o kadar nası
Anda oldu Nuh Tufanı bu dünya

Hep su aldı kara yerin yüzünü
Deresini tepesini düzünü
Kimisinin hak kurtardı özünü
Andan artıp oldu sani bu dünya

Bu dünyaya gelen elbette gider
Hanidir yüz yirmi dört bin peygamber
Hani Şah-ı Âlem Sahib-i Mimber
Netti o Şah-ı Cihan’ı bu dünya

İnanma dünyaya uyandır dili
Hani Hak arslanı o gerçek veli
Sahibi Zülfükar Hazreti Ali
Nitti o Şah-ı Merdan’ı bu dünya

Hani nitti nida eden Bilal’ı
Hani Peygamberin dokuz helali
Hazreti Fatıma kaşı hilali
Nitti o Mah-ı tabanı bu dünya

Bu dünyadan asla vefa ummu sen
İnanma ki kimse kala sağ esen
Hazreti Hüseyin Hazreti Hasan
Nitti ol iki civanı bu dünya

Her kimi sorarsan toprakta ara
Nicesi yüzünü vermiştir yara
Çaresiz ölüme bulmuştu çare
Acep nitti o Lokman’ı bu dünya

Bir nazar et yalancı meydana bak
Cennet yapan şeddad-ı şeytana bak
Kaftan kafa hükmeden sultana bak
Yemedi mi Süleyman’ı bu dünya

Kimi yağa bala indirmez başı
Kimisine vermez doyunca aşı
Kimisi beğenmez kutnu kumaşı
Kimine vermez keteni bu dünya

Bu dünya fanidir kalmaz selamet
Bir gün kıyametten gelir alamet
Deccal çıkar dünya olur melamet
Gösterir ahır zamanı bu dünya

İsa iner teccallarla cenk eder
Bu cihanı teccallara teng eder
Tevahu fitnesi aradan gider
Kırk yıl İsa’nın mihmanı bu dünya

İsa gidip dünya halı kalınca
Cümle âlem ayşınuşa dalınca
Emredip İsrafil suru çalınca
Dağıtır taht-ı divanı bu dünya

İsrafil bir kere surunu vurdu
Künfe yükün emri âleme erdi
Nice yüzyıl bir insanı gördü
Ne bir kuşu ne insanı bu dünya

O zamanda alam giyer hep kara
Kalmaz al üstünde bir kitap kara
Ay gün her taraftan olur kapkara
Harap görür asumanı bu dünya

Hak-taala evrakları saçanda
Herkes cihed bulup gözün açanda
HIFZI der ki biz mahşere göçende
Orda teslim eder canı bu dünya

Kaynaklar :

1-Yard. Doç.Dr. Ali Berat Alptekin-Esma Şimşek, Türk Folkloru Araştırmaları, Milli Folklor Araştırma dairesi Yayınları sayfa
seafoodplus.info Baranseli, Kağızmanlı Recep Hıfzı, Kars Özkenet Matbaası 68 seafoodplus.info Halkevi Yayını 1.
Mustafa Turan, Kağızman ve Aşık Hıfzı Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Öğretmen yazarlar Dizisi 19 Baskı Yılı sayfa
3-Yaşar Özürküt, Öyküleriyle Türküler 4 Mart Matbaacılık Sanatları İstanbul, Mayıs Kültür Bakanlığı’nın destek ve katkılarıyla.
4-Bican Veysel Yıldız, 19 Ağustos yılı İstanbul görüşmesi.
5-Türk Dili ve Edebiyatı seafoodplus.infoılâp ve Aka Kitapevleri Hakan Ofset Yeni Lise Kitapları
6-Nejat Birdoğan, Su Gazetesi Sayı 1 Mayıs Sayfa 4 Kağızman
7-Kağızman’ın Sesi, Aralık Sayı Kağızman
Aras Gazetesi, Kağızman Sayı–1

(*) Sait Küçük Kağızman doğumlu. Halk Ozanı ve Araştırmacı Yazar.

ÖLÜMÜNÜN YILINDA KAĞIZMANLI HIFZI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU BİLDİRİ ÖZETLERİ

Özet: Kars, Âşık Edebiyatı denilince akla ilk gelecek olan şehirlerden biridir. Kars, geleneğin kurallarının ve bütün icra bağlamlarının eksiksiz yaşandığı bir şehirdir. Dede Korkut'tan, Çobanoğlu’na kadar birçok güçlü ve ünlü âşık yetiştirmiştir. Bunlardan en çok bilinenleri; Zihni, Şenlik, Ceyhuni, Bahri, Kahraman, İrfani, Müdami, Kasapoğlu, Hıfzı, Cemal Hoca, Nihani, Karahanlı gibi isimler akla ilk gelen isimlerdir. Kars- Kağızman eşsiz doğa güzelliği sayesinde tarihin her döneminde farklı kültürlerin ortak noktası olmuştur. En eski çağlardan itibaren önemini koruyarak tarihin ilk yerleşimlerine ev sahipliği yapmıştır. Dolayısıyla halk edebiyatı üzerine araştırma yapmak isteyen kişilerin önceliği, bu şehre ve şehrin bulunduğu yöreye vermesi gerekir. Kağızman ilçesi de bu kültürel sürekliliğe yetiştirdiği önemli isimlerle hizmet etmiş ve hala daha etmektedir. Kağızman, başka alanlarda olduğu gibi sözlü halk kültürü geleneğinde de önemli coğrafi merkezlerden biridir. Kağızman Paleolitik Çağ’dan itibaren yerleşme görmüştür Bunda en önemli faktör hiç şüphesiz coğrafi konumdur. Kağızman, Osmanlı-Rus Harbi'nden sonra antlaşma gereğince Ruslara bırakılmıştır. Rus işgalinde Kağızman Okrug (Kaza) olarak Kars'a bağlanmış ve bölgeye Hıristiyan köylüler yerleştirilmiştir. 93 Harbi neticesinde Kağızman ve çevresinin Rus işgaline uğraması ile birlikte, bölgede Ermeni istekleri artmıştır. Kağızman ve çevresindeki Ermeniler, yabancı devletlerin de desteğiyle bölgede kurulması planlanan Ermeni Devleti’nin bir parçası olarak gördükleri Kağızman’da faaliyetlerde bulunmuşlardır. Kağızmanlı Hıfzı Hoca ise, Yüzyıl Âşık Edebiyatı’nın önemli temsilcilerinden biridir. Onu bu derece önemli kılan neden; onun kendinden önceki nesilden devraldığı edebi mirası gelecek nesillere taşıması, Yüzyıldaki Türk toplumunun yaşayışına ayna tutması, dün-bugün-yarın zincirinde önemli bir halka olması, dil ve kültüre ait değerleri yaşatmasıdır. Halk Edebiyatı, Türk Edebiyatı’nın önemli ve güçlü kollarından biridir. Âşık Edebiyatı ise geleneği, özelliği ve eğitim anlayışı bakımından bu kolun en özgün edebiyat türünü oluşturur. Âşıklar genellikle bir ustadan ders alarak yetişirler. Bununla birlikte âşıklara rüyalarında bir mükâfat diyebileceğimiz bade içirilir ve âşıklık, ilahi bir destekle pekiştirilmiş olur. Bu araştırma, Kağızmanlı Hıfzı Hoca’nın edebi anlayışını çok yönlü olarak ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda ana hatlarıyla sosyal-psikolojik bir değerlendirme yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kağızman, Âşık Edebiyatı, Âşıklık geleneği, Hıfzı Hoca, divan, eğitim, sosyal-psikolojik değerlendirme. "A general assessment on the literary opinions and some motifs in works of minstrel Hıfzı from Kağızman in terms of social psychological" Abstract: Kars is one of the first cities coming to mind when Minstrel Literature is called. Kars is an important city where all the rules and performances of the tradition are practiced in full. Kars has trained very skillfull and famous minstrels beginning from Dede Korkut to Çobanoğlu. The most known of these, Zihni, Senlik, Ceyhuni, Bahri, Kahraman, Irfani, Mudami, Kasapoglu, Hifzi, Cemal Hodja, Nihani and Karahanlı are the ones who come to mind first. Kars-Kağızman was common of a lot of cultures througouht history with its scenic beauty. It was maintain the importance from oldest history and it was to host first residential of history. Thus, the people who want to make a research on this type of folk literature have to start from Kars and around this region. Kağızman has always served this cultural continuity with its important figures of the tradition. Kağızman, like in other many fields is one of the most important places for the tradition of oral folk culture. Kağızman became a settlement up from the Paleolithic ages which can be explained with its geographical location. Kağızman was submited to Russian in accordance with agreement after Ottoman-Russian warfare in During Russian invasion, Kağızman as called Okrug (district) connected to Kars and Chri stian villagers were populated in this region. The desire of Armenian in this region rose with 93 war and occupying Kagızman by Russian seafoodplus.infoan in Kagızman made activity by the help of the other foreing seafoodplus.infon that occupyed this zone sported Armenian terrorist organization. Minstrel Cemal Hodja of Kagizman, is one of the most important envoys of 19th century Minstrel Literature. The reason which makes him this important is; his ability to hand down the legacy which he got from his predecessors to the next generation, to mirror the way of living of Turkish society in 19th century, to be an important link in the chain of yesterday, today and tomorrow and his ability to keep the values of language and culture alive. Folk Literature is one of the important and strong branches of Turkish Literature. The tradition of Minstrel Literature constitutes the most authentic genre of this branch in terms of its features and educative perception. Minstrels are usually trained by taking lessons from a master. Besides, minstrels are made to drink wine called as a reward and mistrelsy is reinforced with a divine support. The aim of this study is to ambidextrously expose the literature perception of Minstrel Hıfzı Hodja of Kagizman. In this context was made outlined a social psychological evaluation. Key Words: Kağızman, Minstrel literature, minstrel tradition, education, Hıfzi hodja, diwan, an assessment social psychologist.

Mehmet Tekbaş, 10 Haziran tarihinde Kars’ın Kağızman ilçesine bağlı Yankıpınar köyünde dünyaya gelmiştir. İran’dan Anadolu’ya göç eden Celali aşiretine mensuptur. Yankıpınar köyü, eski adıyla Kızıl Kilise olarak da bilinmektedir. Âşık Mehmet Tekbaş’ın ataları çok uzun yıllar önce Kağızman’a gelip, Yankıpınar köyüne yerleşmiştir. harbinde Ruslar’dan kaçan yerlilerin o köye sığındıkları ve o şekilde korundukları bölge halkı tarafından bilinmektedir. Âşık Mehmet Tekbaş’ın babası İbrahim Tekbaş’tır. Çevresinde sevilen, saygı duyulan biri olan İbrahim Tekbaş çok güzel bir sese sahiptir. Eskiden köy odalarında türküler söyleyip güzel hikâyeler anlatıp dinleyenleri etkilermiş. Âşığın annesi Gülsüm Hanım da Celali aşiretine mensuptur. Mehmet Tekbaş, altı çocuklu ailenin son çocuğudur (Karadağ ). Tekbaş, ilkokulu Yankıpınar İlkokulunda bitirir. Okumayı çok istemesine rağmen, köyde ortaokulun olmaması ve imkânların kısıtlılığından dolayı okula devam edemez. Akranlarıyla birlikte kuzu otlatmaya başlar. 'da, onun ve bütün köylülerin hayatını derinden etkileyecek olaylar meydana gelir. Bu olaylardan sonra Kağızman ilçe merkezine yerleşirler. Âşık, ailesiyle birlikte altı ay boyunca dayısının evinde kalmak zorunda kalır. Kırsal hayatın kendine has, sakin yaşantısından şehrin yoğun, kalabalık yaşantısına alışması biraz zaman alır. Âşık, burada dayısının komşusu olan Canan’ı görür ve onu büyük bir aşkla sever. Sevgisini içten içe taşıyan âşık bir türlü Canan’a açılamaz. Bu aşk tam yedi yıl devam eder. Âşık, Canan’a açılamama sebebini sosyal ve kültürel farklılıklara bağlıyor. Daha önce şehir merkezinin dışına çıkmayan âşık askerlik görevi için İstanbul’a gider. Acemi birliğini orada yaptıktan sonra askerliğin geri kalan kısmını Edirne’de tamamlar. Müziğe olan sevgisini, yatkınlığını orada da gösterir ve askeri bando takımında bariton çalar. 'de lokantada bulaşıkçı olarak ise başlar. İşinde sürekli yükselme gösterir ve zamanla çok iyi bir aşçı durumuna gelir. 'da Ümmühan Hanım ile evlenir. Bir kız çocukları dünyaya gelir. Âşık Mehmet şu anda ailesiyle birlikte Kağızman'da oturmaktadır. Hâlâ lokantada aşçı olarak çalışan âşık, geçimini bu şekilde sağlamaktadır (Karadağ ).

Âşık Mehmet Tekbaş, türkü söylemeye ve şiir yazmaya küçük yaşta başlar. Saz çalmayı da kendi kendine öğrenmiştir. “Kendi sazım olmadığı için mahalle muhtarının sazını ödünç aldım, dört ay içerisinde ‘Kağızman’a Ismarladım’ makamını öğrendim. Daha sonra gerisi çorap sökügü gibi geldi” diyen âşığın bu anlamda bir ustası yoktur. Âşıklığa başlamasında babasının ve sevdiği kız olan Canan’ın büyük etkisi vardır. Âşık Mehmet, saz çalmayı öğrendikten sonra o çalar babası İbrahim Tekbaş da türküler söyleyerek oğluna eşlik edermiş. Âşıklık geleneğinde yeri olan rüyada bade içme olayını Âşık Mehmet yaşamamıştır. Âşık kahvelerinde âşıkları dinleyerek yetişen Âşık Mehmet zamanla yörenin en iyi âşıklarından olan Âşık Nurhanî ile tanışarak âşıklığa ilk adımını atmıştır (Karadağ ). Âşık Mehmet’in âşıklıkta ilerlemesinde en büyük katkıyı sağlayan da ustası Âşık Nurhanî’dir. Kars yöresinde âşıklık geleneğinin uzun yıllar devamını ve çeşitliligini sağlayan en önemli unsurlardan biri usta-çırak geleneğidir. Âşık Mehmet de ustasından öğrendiklerine eklemeler yaparak âşıklığı sürdürmeye çalışmaktadır (Karadağ ). Tekbaş'a 'de şair- yazar Sait Küçük (Sadık Miskinî) tarafından Mehmet Tekbaşoğlu mahlası verilir. Âşık, mahlas alma olayını şöyle anlatır: “Kars’ın önemli âşıklarından olan Ilgar Çiftçioğlu ve Coşkun Şamiloğlu Kağızman’a gelip âşıklar gecemize katıldılar. Bizler sırayla türkülerimizi söyledik, programımız bitince bizi dinlemekte olan Sait Küçük söz alıp ‘Bundan sonra mahlasın Mehmet Tekbaşoğlu olsun ve herkes bunu böyle bilsin.’ dedi. Böylece bu mahlası almış oldum.” Âşık, şiirlerinde Mehmet, Mehmedî ve Mehmet Tekbaşoğlu mahlaslarını kullanmıştır (Karadağ ).

Âşık olmasında Kars yöresinde güçlü olan âşıklık geleneğinin etkisi olduğunu söyleyen Tekbaşoğlu, âşıklığın Şenlik kolundandır (Karadağ ). Âşık Mehmet Tekbaş 'de Murat Çobanoğlu Âşıklar Bayramı Yarışması’na Kağızmanlı Hıfzı'nın ünlü Sefil Baykuş ağıdıyla katılır. Âşık, katıldığı bu yarışmada usta malı dalında ikinciliği elde eder. Bunun dışında katıldığı çeşitli etkinliklerde dereceler elde etmiştir (Karadağ ). Âşık Mehmet, şiirlerini hece ölçüsüyle yazar. 7’li, 8’li, 11’li ve çok sınırlı olmak üzere 15’li hece ölçüsünü ve abab, cccb, dddb kafiye örgüsünü kullanır. Bu kalıplar dışında şiirleri yoktur. Bazı şiirlerinde durak bozuklukları görülür. Bütün şiirlerinde başlık kullanmıştır. Âşık şiirlerini yazarken herhangi bir sanat endişesi taşımamıştır. Şiirleri yalın, anlaşılırdır. Bütün şiirlerinde mahallî kelime ve söyleyiş biçimlerini görmek mümkündür (Karadağ ). Şiirleri genellikle dörtlüklerden kuruludur. Dörtlükler dışında olan şiirlerine de rastlamak mümkündür. Şiirlerinde anlam ve ses ahengi bakımından bir bütünlük yoktur (Karadağ ). Genellikle aşk, özlem, ayrılık, toplumsal sorunlar, tabiat, zamandan yakınma, kardeşlik, vatan sevgisi gibi konuları işlemiştir. Az da olsa dinî ve tasavvufi konulara da değinmiştir (Karadağ ). Âşığa ait herhangi bir hikâye yoktur. Kendisi, hikâye tasnif etme konusunda yeterli deneyime sahip olmadığını düşünmektedir. Âşığa ait olmayıp bildiği hikâyeler şunlardır: Sefil Baykuş, Dedenin Hikâyesi, Âşık Hasan’ın Hikâyesi, Dede Korkut Hikâyeleri, Hicr-i Gam hanesiyim, Gülperi Bedeşhan, Mahperi Afganistan, Bir Rüya Akışı, Bomba Kapsülü Patlayış, Erzurum’dan Giderim, Ferhat ile Şirin ve Arzu ile Kamber (Karadağ ).

Kaynakça

Bolçay, Ezgi (). Kars'ta Âşıklık Geleneği ve Karslı Âşık Maksut Koca'nın Hayatı, Sanatı ve Şiirleri. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.

Karadağ, Nurhan (). "Âşık Mehmet Tekbaşoğlu Hayatı Sanatı Şiirleri". Kars Âşıklarının Hayatları, Sanatları ve Şiirlerinden Örnekler. Ed. Kürşat Öncül. Kars: Kafkas Üniversitesi Türk Halkbilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. KÜRŞAT ÖNCÜL
Yayın Tarihi:
Güncelleme Tarihi:

İlişkili Maddeler

Sn.Madde Adıseafoodplus.info / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1CEMAL/CEMAL HOCA, İsmail Turand. - ö. Doğum YeriGörüntüle
2RIFKÎ, Mahmûd Rıfkîd. ? - ö. Doğum YeriGörüntüle
3NEVRUZ ALİ, Ali Nevruz Çiçekd. - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4CEMAL/CEMAL HOCA, İsmail Turand. - ö. Doğum YılıGörüntüle
5RIFKÎ, Mahmûd Rıfkîd. ? - ö. Doğum YılıGörüntüle
6NEVRUZ ALİ, Ali Nevruz Çiçekd. - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7CEMAL/CEMAL HOCA, İsmail Turand. - ö. MeslekGörüntüle
8RIFKÎ, Mahmûd Rıfkîd. ? - ö. MeslekGörüntüle
9NEVRUZ ALİ, Ali Nevruz Çiçekd. - ö. ?MeslekGörüntüle
10CEMAL/CEMAL HOCA, İsmail Turand. - ö. Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11RIFKÎ, Mahmûd Rıfkîd. ? - ö. Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12NEVRUZ ALİ, Ali Nevruz Çiçekd. - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13CEMAL/CEMAL HOCA, İsmail Turand. - ö. Madde AdıGörüntüle
14RIFKÎ, Mahmûd Rıfkîd. ? - ö. Madde AdıGörüntüle
15NEVRUZ ALİ, Ali Nevruz Çiçekd. - ö. ?Madde AdıGörüntüle

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir