musa hizir kissasi / Hz. Musa Hızır Kıssası ile ilgili Ayetlerin Tasavvuf Âdâbı Çerçevesinde Yorumu Üzerine | TRDizin

Musa Hizir Kissasi

musa hizir kissasi

Mustafa Şentürk İbn Mâkûlâ, Ali b. Hibetullah b. Ebû Nasr (475/1082'den sonra);el-İkmâl fî Raf’ı’l-İrtiyâb ani'l-Mü'telif ve'l-Muhtelif fi'1-Esmâ' ve'l-Künâ, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1. bs., Beyrut, 1411/1990. İbn Manzûr, Muhammed b. Mükerrem el-İfrikî el-Mısrî (711/1311); Lisânü’l-Arab, 1. bs., Dâru Sâdır, Beyrut, ty. İbn Sa’d, Muhammed b. Sa’d b. Münî’ Ebû Abdullah el-Basrî ez-Zührî (230/844), et-Tabakâtü’l-Kübrâ, Dâru Sâdır, Beyrut, ty. İbn Teymiye, Ebu’l-Abbâs Ahmed b. Abdülhalîm el-Harrânî (728/1328); Kütüb ve Rasâil ve Fetâvâ Şeyhı’l-İslâm İbn Teymiye, thk., Abdurrahân b. Muhammed b. Kâsım el-Âsımî en-Necdî, Mektebetü İbn Teymiye, 3. bs., yy., ty. İbnü’l-Cevzî, Ebu’l-Ferec Abdurrahmân b. Ali b. Muhammed (597/1201); el-Mevzûât, thk., Tevfîk Hamedân, Dâru’l-Kütübi’l- İlmiyye, 1. bs., Beyrut, 1415/1995. _________; ed-Duafâ ve’l-Metrûkîn, thk., Abdullah el-Kâdî, Dâru’l- Kütübi’l-İlmiyye, 1. bs., Beyrut, 1406/1986. _________; el-Muntazam fî Târîhı’l-Mülûki ve’l-Ümem, Dâru Sâdır, 1. bs., Beyrut, 1358/1939. _________; Garîbü’l-Hadis, thk., Abdülmu’tî Emîn el-Kal’acî, Dâru’l- Kütübi’l-İlmiyye, 1. bs., Beyrut, 1405/1985. _________; Zâdü’l-Mesîr fî İlmi’t-Tefsîr, el-Mektebü’l-İslâmî, Beyrut, 1404/1983. İbnü’l-Cezerî, Ebu’s-Saâdât el-Mübârek b. Muhammed (606/1210); en- Nihâye fî Garîbi’l-Hadisi ve’l-Eser, thk., Tâhir Ahmed ez-Zâvî, Mahmûd Muhammed et-Tanâhî, el-Mektebetü’l-İlmiyye, Beyrut, 1399/1979. İzz b. Abdüsselâm, İzzeddin Abdülazîz b. Abdüsselâm es-Sülemî ed- Dımeşkî eş-Şâfiî (660/1261); Tefsîru’l-Kur’ân (İhtisâru’n-Nüket li’l- Mâverdî), thk., Abdullah b. İbrâhîm el-Vehbî, Dâru İbn Hazm, 1. bs., Beyrut, 1416/1996. Kaysî, Şemsüddin Muhammed b. Abdullah b. Muhammed ed-Dımeşkî [İbn Nâsıruddîn] (842/1438); Tavzîhu’l-Müştebih fî Zabtı Esmâi’r- Ruvât ve Ensâbihim ve Elkâbihim ve Künâhüm, thk., Muhammed Naîm el-Arkasûsî, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut, 1413/1993. Kurtubî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ensârî (671/1272); el- Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, Dâru’ş-Şa’b, Kahire, ty. Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Sayı 5) Hz. Musa Ve Hızır (as) Kıssası: Eleştirel Yaklaşım 197 (Musa) ‘Masum bir canı, (kısas olarak) bir can karşılığında olmaksızın mı öldürdün?! Doğrusu çok fena bir iş yaptın!’ diye atıldı” (Kehf 18/74). Saîd b. Cübeyr, Hızır’ın oynamakta olan çocuklar gördüğünü, zarîf ve temiz yüzlü bir çocuğu alarak onu yatırıp bıçakla kestiğini;81 İbn Abbas ise bu çocuğun ergenliğe ulaşmamış bir çocuk olduğunu söyler. Çocuğun İsmine Dair Gelen Rivâyetler Öldürülen çocuğun isminin Ceysûr olduğu rivâyeti gelmiştir.82 Haysûr olduğu da söylenmiştir. Bir üçüncü rivâyette ise Haysûn gelmiştir.83 Dahhâk,84 çocuğun bozgunculuk yaptığını, anne-babasının çocuktan eziyet gördüklerini ve çocuğun adının Haş-boz olduğunu söyler. Şuayb el-Hayyânî85 ise adının Hayşûr olduğunu,86 Vehb b. Münebbih de çocuğun babasının adının Milas, annesinin adının ise Rahmî olduğunu söyler.87 Rivâyetlerin Çürütülmesi Gelen rivâyetlerde, şer’î bir nassa doğrudan aykırı olmasa da, ilmin çok işine yaramayacak derecede ayrıntılar bulunmaktadır. Nassa aykırı bir yönü yoksa da, bunları kabul etmek garip olacaktır. Rivâyetlerin Hükmü Haklarında susulan (meskûtun anh) bir konu olduğu için, -itikâd hâriç- delil getirmek şartıyla, bu rivâyetleri nakletmeye engel bir durum söz konusu değildir. 81 Bkz., Taberî, el-Câmiu’l-Beyân., XV/268; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, III/95; Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, V/412. 82 Ceysûr. Başı fethalı cîm, sonrası sâkin ye ile harekeli sîn ve râ. Bu, söylendiğine göre Hızır’ın öldürdüğü çocuğun ismidir. Bkz., Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, V/428; İbn Mâkûlâ, el-İkmâl, II/377. 83 Bkz., Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, XI/36. 84 Ebu’l-Kâsım el-Horasânî Dahhâk b. Müzâhım el-Hilâlî; doğru sözlü, (ancak) çokça mürsel rivâyette bulunan ve h. 100’den sonra (105/723) vefat etmiş olan bir kimsedir. Bkz., İbn Hacer el-Askalânî, Takrîbü’t-Tehzîh, I/280; Zehebî, Mîzânü’l-İ’tidâl, III/446. 85 Hayatı üzerinde yeterince durmadım. Allahu a’lem Şuayb el-Cübbâî olabilir. 86 Bkz., Seâlibî, el-Cevâhiru’l-Hısân, VI/184. 87 Seâlibî, el-Cevâhiru’l-Hısân, VI/184. Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Sayı 5) 198

Musa ve Hızır ile ilgili ayetler

(Hatırlayın!) Hani Musa, yanındaki gence demişti ki: “İki denizin buluştuğu yere varıncaya kadar ara vermeden gidecek, (gerekirse bu yolda/uğurda) uzun zaman geçireceğim.” (18/Kehf 60)

İki denizin buluştuğu yere ulaştıklarında, balıklarını unuttular. Balık, denizde bir yol tutup gitti. (18/Kehf 61)

(İki denizin buluştuğu yeri) geçince gence demişti ki: “Yiyeceğimizi getir. Andolsun ki bu yolculuğumuzdan (sebep) pek yorulduk.” (18/Kehf 62)

(Genç) demişti ki: “Kayaya sığındığımız zaman (var ya) hatırladın mı? İşte orada balığı unuttum. Onu hatırlamamı yalnızca şeytan unutturdu. O, ilginç bir şekilde denizde yolunu tuttu ve kaçtı.” (18/Kehf 63)

Demişti ki: “Bu tam da aradığımız şey!” İkisi, izlerini takip ederek gerisin geriye döndüler. (18/Kehf 64)

(Orada) kullarımızdan bir kul buldular. Ona kendi katımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızdan bir ilim öğretmiştik. (18/Kehf 65)

Musa ona demişti ki: “Sana öğretilen doğrulardan/isabetli bilgilerden bana öğretmen için sana tabi olayım mı?” (18/Kehf 66)

Demişti ki: “Sen, benimle beraberliğe sabredemezsin!” (18/Kehf 67)

“Hem hakikatini kavrayamadığın (sana verilmemiş bilgiye) nasıl sabredeceksin ki?” (18/Kehf 68)

(Musa) demişti ki: “İnşallah beni sabreden biri olarak bulacaksın ve senin hiçbir emrine karşı gelmeyeceğim.” (18/Kehf 69)

Demişti ki: “Şayet bana tabi olursan, (ne olursa olsun) sana açıklama yapmadıkça bana hiçbir şey sorma!” (18/Kehf 70)

İkisi yola koyulmuşlardı. Nihayet bir gemiye bindiklerinde, (o) gemiyi delmişti. (Musa) demişti ki: “İçindeki ahaliyi boğmak için mi onu deldin? Andolsun ki sen, hayret edilesi bir iş yaptın.” (18/Kehf 71)

Demişti ki: “Beraberliğime/yol arkadaşlığıma sabredemeyeceğini söylememiş miydim sana?” (18/Kehf 72)

(Musa:) “Unuttuğum bir şeyden dolayı beni yargılama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma.” demişti. (18/Kehf 73)

Yola koyuldular. Nihayet bir çocukla karşılaştılar. Onu (çocuğu) öldürdü. (Musa:) “Tertemiz bir canı, (kısas gibi) bir can karşılığı olmadan mı öldürdün? Andolsun ki sen, çok çirkin bir hata işledin.” demişti. (18/Kehf 74)

Demişti ki: “Beraberliğime/yol arkadaşlığıma sabredemeyeceğini söylememiş miydim sana?” (18/Kehf 75)

(Musa:) “Bir daha bir şey soracak olursam, benimle (yol) arkadaşlığı yapma. (Yolunu ayırdığın takdirde de) seni mazur sayarım.” demişti. (18/Kehf 76)

(Tekrar) yola koyulmuş, nihayet bir belde halkına varmışlardı. Onlardan yemek istemişler (fakat halk) onları misafir etmeye yanaşmamıştı. Orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar bulmuşlardı. Onu (duvarı onarıp) düzeltmişti. (Musa:) “İsteseydin (bu hizmetin) karşılığında ücret alabilirdin.” demişti. (18/Kehf 77)

“Bu benimle senin arandaki ayrılık (zamanıdır). Sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin tevilini/hakikatini sana haber vereceğim.” demişti. (18/Kehf 78)

“Gemiye gelince, o, denizde çalışan yoksul insanlarındı. Onu kusurlu hâle getirmek istedim. (Çünkü) onların önünde (sağlam olan) her gemiye zorla el koyan bir yönetici vardı.” (18/Kehf 79)

“Çocuğa gelince, onun anne babası mümin kimselerdi. (Çocuğun sevgisinin) onları azgınlığa ve küfre sevk etmesinden çekindik.” (18/Kehf 80)

“İstedik ki Rableri onlara (ölenin yerine) daha hayırlı, temiz ve merhametlisini ihsan etsin.” (18/Kehf 81)

“Duvara gelince, o, şehirde (yaşayan) iki yetime aitti. Altında da o ikisine ait bir hazine vardı. Onların babası salih bir kimseydi. Rabbin onların yetişkinlik çağına erişip hazinelerini çıkarmalarını istedi. (Bu,) Rabbinden bir rahmettir. (Bunları) kendiliğimden yapmadım. İşte, sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin hakikati budur.” (18/Kehf 82)

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir