mustafa kemal atatürk ün biyografisi kısaca / Mustafa Kemal Atatьrk'ьn Biyografisi

Mustafa Kemal Atatürk Ün Biyografisi Kısaca

mustafa kemal atatürk ün biyografisi kısaca

Son Güncellenme:

Her ne kadar Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatını sayfalarca yazmak gerekse bile, kısaca hayat hikâyesinden bahsetmek mümkün. Atatürk'ün nerede doğdu ve neler yaptığı ile beraber anne ve babası, yaptıkları gibi pek çok bilgiye sahip olabilirsiniz.

Mustafa Kemal Atatürk Kimdir?

yılında Selanik'te doğan Mustafa Kemal Atatürk’ün babası Ali Rıza efendidir. Annesi ise Zübeyde hanımdır. İlkokul eğitimini mahalle mektebi ile Şemsi Efendi’de gerçekleştiren Atatürk, Selanik Mülkiye rüştiyesi ve Selanik Askeri Rüştiyesi ortaokul eğitiminin ardından Lise eğitimini Selanik askeri idadisinde tamamlamıştır. Daha sonra harp okulu ve harp akademisinde üniversite eğitimini tamamlayarak askerlik hayatına başlamıştır. Askeri Rüştiye okuluna devam ederken matematik öğretmeninin ona Kemal adını vermesi ile beraber, o andan itibaren ismi Mustafa Kemal olarak kalmıştır.

Özellikle Çanakkale'de kazandığı zafer ile I. Dünya Savaşı'nın seyrini değiştiren Mustafa Kemal Atatürk, bu savaş ile beraber tüm dünya tarafından tanınmasıyla tarihe geçmiştir. I. Dünya Savaşı'nın ardından Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanmasıyla vatan topraklarının paylaşılacağını gören Atatürk, 19 Mayıs 'da Samsun'a çıkarak milli mücadelenin ilk ateşini yakmıştır. Ardından Amasya, Sivas ve Erzurum kongreleri ile beraber Anadolu’nun pek çok farklı yerinde ordunun toplanmasına liderlik etmiş ve ülkeyi mücadele için hazır hale getirmiştir.

Kısaca Atatürk'ün Hayatı

23 Nisan tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasına olanak tanıyan Mustafa Kemal Atatürk, ülkenin birçok farklı cephesindeki mücadele için Başkomutanlık etmiştir. 5 Ağustos 'de meclis tarafından Başkomutanlık verilen Atatürk, Sakarya Savaşı'nın kazanılmasındaki eşsiz başarısı ile beraber, Gazilik unvanı ve mareşallik rütbesiyle şereflendirilmiştir.

Büyük Taarruz ile beraber Anadolu topraklarının yeniden kazanılmasını sağlayan Mustafa Kemal Atatürk, 29 Ekim tarihinde Cumhuriyeti ilan etti. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı olması ile beraber, senesinde Gazi Mustafa Kemal'e soy isim olarak ‘Atatürk’ layık görüldü. Arkasında pek çok eser, kitap, devrim ile kocaman bir ülke bırakan Atatürk, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük liderlerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Aynı zamanda pek çok sözü ile de tarihte yer alır.

‘’Beni görmek demek yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.’’

‘’Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.’’

‘’Beni Türk doktorlarına emanet edin.’’

‘’Geldikleri gibi giderler.’’

Mustafa Kemal Atat&#;rk - Atat&#;rk'&#;n hayatı, ilkeleri, inkılapları, s&#;zleri, şiirleri ve fotoğrafları (resimleri)

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Haziran 17,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Mustafa Kemal Atatürk içeriğimiz içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı yer almaktadır. Hayatı hakkında yer alan bilgiler içerisinde Atatürk'ün annesi, babası ve kardeşleri olmak üzere aile bilgisi, doğum yeri ve tarihi, çocukluk dönemi ve gençliği, eğitim hayatı ve gittiği okullar, katıldığı cepheler ve savaşlar, Samsun'a çıkışı ve Ankara'ya gelişi olmak üzere anıları da yer almaktadır. Yine içeriğimizde Atatürk'ün ilkeleri ve inkılâpları açıklamaları ile yer almaktadır. Yine Atatürk için hazırlanan bu içerikte Atatürk sözleri, şiirleri ve resimleri (fotoğrafları) bulunmaktadır.

2/31Mustafa Kemal Atatürkün Hayatı
3/31Atatürk Ne Zaman Doğdu Atatürk’ün Doğum Tarihi
4/31Atatürk’ün Annesi Kimdir
5/31Atatürk’ün Babası Kimdir
6/31Atatürk’ün Kardeşleri
7/31Atatürkün çocukluk dönemi ve anıları
8/31Atatürkün eğitim hayatı - Atatürkün Gittiği Okullar
9/31Atatürk’ün Gençliği
10/31Atatürk hangi yılda, kaç yaşında ve nerede vefat etti Atatürkün ölüm tarihi
11/31Atatürkün doğduğu ev nerede
12/31Atatürk’ün Anıları
13/31Atatürk’ün Samsun’a Çıkışı
14/31Atatürk’ün Ankara’ya Gelişi
15/31Atatürk’ün Katıldığı Savaşlar
16/31Atatürk’ün Savaştığı Cepheler
17/31Atatürk’ün Silah Arkadaşları ve İsimleri
18/31Atatürk’ün Kişisel Özellikleri
19/31Atatürkün gözleri hangi renkti
20/31Atatürk kaç dil biliyordu
21/31Atatürk’ün Kişilik Özellikleri
22/31Atatürk’ün İlkeleri ve Açıklamaları
23/31Atatürk’ün İnkılapları ve Açıklamaları
24/31Atatürk’ün Sözleri ve Anlamları
25/31Atatürk’ün Müziğe Verdiği Önem
26/31Atatürk’ün Türk Dili Üzerine Yaptığı Çalışmalar
27/31Atatürk’ün Yazdığı Kitaplar
28/31Atatürkün en sevdiği türküler ve şarkılar
29/31Atatürk imzası
30/31Atatürk şiirleri - Atatürk ile ilgili en güzel şiirler
31/31Atatürk şarkıları - Atatürk için söylenen en güzel şarkılar ve sözleri

Mustafa Kemal ATATÜRK

19 Mayıs ’de Selanik’te doğdu. Vakıf İdaresinde Katiplik, Gümrük memurluğu ve sonra kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi’nin oğludur. İlk ve orta öğrenimini Selanik Şemsi Efendi İptidai Mektebi, Askeri Rüştiye ve Manastır Askeri İdadisinde tamamladıktan sonra 13 Mart ’da Harbiye mektebine girdi. 10 Şubat ’de Piyade Teğmen rütbesiyle mezun olarak Erkanı Harbiye (Kurmay) sınıfına ayrıldı. Erkanı Harbiye Mektebinde öğrenimde iken 10 Şubat ’te Üsteğmenliğe yükseltildi. 11 Ocak ’te Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun olarak staj için Şam’daki 5. Ordu emrine verildi. 

Süvari alayında görevlendirildi. Şam’da bulunduğu sürede arkadaşları Kurmay Yüzbaşı Müfit (Özdeş), Lütfü, Dr. Mahmut ve Mustafa (Cantekin) ile "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"ni kurdu. Geçici görevle Selanik’te bulunduğu sırada Cemiyetin Selanik’te açılan şubesi sonradan gizli "İttihat ve Terakki Cemiyeti" ile birleşti. 20 Haziran ’de Kıdemli Yüzbaşı olarak 13 Ekim ’de Selanik’teki 3. Ordu emrine atandı. Bu dönemde ordunun politika ile ilgisini kesmesi gerektiğini savunarak orduda yaptırdığı tatbikatlar, verdiği konferanslarla dikkati çekti. 

22 Haziran ’de Rumeli Şark Demiryolları Müfettişliğine getirildi. 13 Ocak ’da Ordu Redif Tümeni, kısa bir süre sonra da Selanik Tümeni Kurmayında görev aldı. 

31 Mart (13 Nisan ) ayaklanmasını bastırmak için İstanbul’a gelen "Hareket Ordusu"nun 1. Kademesinde Kurmay Başkanlığı yaptı. 5 Kasım ’da 3. Ordu Karagahındaki eski görevine döndü. 6 Eylül ’da Subay Talimgahı Komutanı iken Fransa Ordusunun yaptığı Picardi manevralarını izlemekle görevlendirildi. 15 Ocak ’de 5. Kolordu Kurmayına atandı. Kıdemli Yüzbaşı rütbesinde olmasına rağmen Alay Komutanlığına getirildi. 13 Eylül ’de Genelkurmay’da görevli iken 27 Kasım ’de Binbaşılığa yükseltildi. İtalya ile savaşta Derne Bölgesindeki kuvvetlerin komutanı olarak düşman saldırılarını durdurdu. Bingazi muharebelerinde gösterdiği yararlık üzerine iki yıl kıdem zammı ve nişan ile ödüllendirildi. 

24 Ekim ’de İstanbul’a dönüşünde süregelen Balkan Savaşında aktif bir görev istemesi ile sonradan "Balayir Kolordusu" olarak anılan "Akdeniz Boğazı Mürettep Kuvvetler Komutanlığı" Harekat Şubesi Müdürü ve bir süre sonra da Kurmay Başkanı olarak görevlendirildi. Savaşın son aşamasında Edirne’nin geri alınması ve savaşın daha az kayıpla sona erdirilmesinde etkili oldu. 

27 ekim ’de Sofya Askeri Ataşeliğine atandı. 11 Ocak ’te Belgrad ve Çetine (Karadağ) Askeri Ataşelikleri de ek görev olarak verildi. Bu arada Fransa Cumhurbaşkanı tarafından Lejyondonör nişanı "Chevalier" rütbesiyle ödüllendirildi. 1 Mart ’te Yarbay oldu. 

1. Dünya Savaşının başlaması üzerine orduda bir görev verilmesi konusundaki ısrarlı isteği ile 20 Ocak ’te Gelibolu’daki Tümen Komutanlığına atandı. Kuruluş aşamasında olan tümenin teşkilatını tamamlayarak o sırada Kabatepe &#; Arıburun arasına çıkan ANZAK Kolordusu birliklerinin saldırılarını durdurdu ve geri çekilmelerini sağladı. Bu başarısından dolayı 1 Haziran ’te Albaylığa yükseltilerek 8 Ağustos’ta Anafartalar Grup Komutanlığına getirildi. Conkbayırı Muharebelerinde bir düşman mermisinin saçtığı misket kalbinin üzerine isabet etti ise de saatini parçalayarak hayatı kurtuldu. Çanakkale Muharebelerindeki başarısı ile Kamuoyunda "Anafartalar Kahramanı" olarak anıldığı gibi çeşitli Türk ve yabancı nişan ve savaş madalyaları aldı ve 16 Mart &#;dan geçerli olarak iki yıl kıdem zammı verildi. 

10 Aralık ’te rahatsızlığı nedeni ile hava değişimi alarak Anafartalar Grup Komutanlığından ayrıldı. 27 Ocak ’da Karargahı Edirne’de olan ve 25 Kasım ’te Diyarbakır’a nakledilen Kolordunun Komutanı olarak görevlendirildi. Birlikleri ile yönettiği Bitlis muharebelerinde Ruslara ağır kayıplar verdiği gibi 4. Rus Kolordosunu çekilmek zorunda bıraktı. Bu bölgedeki muharebelerde gösterdiği yararlılık üzerine yeniden Türk ve yabancı nişan ve madalyalarla ödüllendirildiği gibi bir yıl daha kıdem zammı alarak 1 Nisan ’da Mirliva (Tümgeneral) &#;lığa yükseltildi. 25 Kasım ’da bir süre izinle ayrılan 2. Ordu Komutanına vekalet etti. 7 Mart ’de bu göreve asil olarak atandı. 11 Mart’ta İngilizlerin Bağdat’ı ele geçirmeleri üzerine Bağdat’ı geri almak üzere teşkil edilen "Yıldırım Orduları Grubu" içinde yer alacak 7. Ordu Komutanı olarak görev yapması uygun görülmekle 5 Temmuz ’de bu göreve getirildi. Ancak uygulanacak plan ve hedef konusunda Başkomutanlık ile ayrılığa düştü. 11 Ekim ’de izin alarak İstanbul’a gitti. 

20 Aralık &#;de, Veliaht Vahdettin&#;in Almanya gezisinde refakatinde bulunarak savaşı sevk ve idare eden Alman Komutanları ile tanıştı. Almanya dönüşünden sonra 13 Mayıs ’de tedavi için Avusturya’ya gitti. Karlsbad Kaplıcalarında dinlendiği sırada Padişah Vahdettin tarafından İstanbul&#;a çağrılarak 11 Ağustos ’de ikinci kez 7. Ordu komutanlığına atandı. Süregelen muharebelerde 19 Eylül&#;de başlayan İngiliz saldırısında 8. Ordunun bozguna uğraması karşısında ordusunu Şeria Nehri&#;nin doğusuna geçirerek Şam yönüne çekmeyi başardı. Bu başarasından 23 Eylül ’de Padişah tarafından "Fahri Yaverlik" ünvanı verildi. 

30 Ekim &#;de Mondros Mütarekesinin imzalanması ile savaşın sona ermesi üzerine 7. Ordu Komutanlığı uhdesinde olarak Yıldırım Ordular Grup Komutanlığını Liman Von Sanders Paşa’dan devraldı. Mütarekeye rağmen aldığı önlemlerle ordunun ayakta durmasını sağladı. 7 Kasım ’de Ordular Grubu ve 7. Ordunun Padişah tarafından lağvedildiği ve kendisinin de Harbiye Nezareti emrine verildiği bildirilmekle 10 Kasım’da Adana’dan ayrılarak 13 Kasım’da İstanbul’ geldi. İstanbul’da kaldığı altı ay süre içinde başta Padişah ve devlet erkanı olmak üzere çeşitli kesimden aydınlar ve gazetecilerle yaptığı konuşmalarda yurdun içindeki koşullar ve kurtuluş üzerinde fikir alışverişi yaptığı gibi asker ve sivil yakın çalışma arkadaşlarına geleceğe dönük düşüncelerini anlattı, kararlar aldı. İstanbul’daki direniş hareketlerini teşvik etti, destekledi. Güvendiği Ali Fuat Paşa, Kazım Karabekir Paşa gibi Komutanların yurdun önemli bölgelerine Kolordu Komutanı olarak atanmalarını sağladı. Başlatacağı kurtuluş hareketi için ortam hazırladı. 

Bu faaliyetlerden ürken Sadrazam Ferit Paşa tarafından İstanbul’dan uzaklaştırılması kararı alınması üzerine 29 Nisan ’da Harbiye Nazırı Şakir Paşa tarafından çağrılarak, "Türklerin Rumlara yaptığı baskıyı yerinde incelemek ve önlemek üzere Karadeniz Bölgesine müfettiş olarak gönderilmesi" kararlaştırıldığını bildirdi. 9. Ordu Kıtaatı Müfettişliğine atanması hakkındaki karar 30 Nisan’da Vahdettin tarafından onandı. Ayrıca kendisi tarafından yapılacak tebligatı, emri altında bulunacak olan vilayet mülki memurlarının icra etmelerinin ilgililere bildirilmesi önerildi. 6 Mayıs’ta, görev ve yetkilerini belirten yazılı talimatı alarak 15 Mayıs’ta Karargahı ile birlikte Bandırma vapuruyla İstanbul’dan ayrıldı. 

19 Mayıs ’da Samsun’da karaya çıkarak Müfettişlik görevine başladı. 20 Mayıs’ta Sadrazam Damat Ferit Paşa’ya bir telgraf çekerek İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalini protesto etti ve "ne millet ve ne de ordu mevcudiyetine karşı yapılan bu haksız tecavüzü kabul etmeyecektir" diyerek ulusal kurtuluş mücadelesinin ilk işaretini verdi. 25 Mayıs’ta karargahını geçici olarak Samsun’dan Havza’ya nakletti. İzmir, Manisa ve Aydın’ın işgali üzerine valiler, bağımsız mutasarrıflar ve komutanlardan vatanın bütünlüğünün korunması için işgallerin etkili bir şekilde protesto edilmesini istedi. 12 Haziran’da karagahı ile birlikte Havza’dan Amasya’ya geldi. 15 Haziran’da "9. Ordu Kıtaatı Müfettişliği" ünvanı "3 üncü Ordu Müfettişliği"ne dönüştürüldü. 21/22 Haziran’da "Amasya Genelgesi" olarak anılan ve Amasya’ya gelen Ali Fuat Paşa (CEBESOY), Rauf Bey (ORBAY) ve Refet Bey (BELE) nin de imza ettiği tamimi Anadolu’da ki mülki ve askeri makamlara gönderdi. Genelgede "Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." denilerek Sivas’ta toplanacak milli bir kongre için her livadan seçilecek üç temsilcinin gönderilmesi istenmekte idi. Bu davranışı üzerine 23 Haziran’da Vükela Meclisince görevinden azledildi ve bu şekilde hiçbir resmi sıfatı kalmamış olduğundan emirlerinin dinlenilmemesi Dahiliye Nezareti tarafından Valiliklere bildirildi. 

26 Haziran ’da Amasya’dan ayrılarak Tokat-Sivas-Erzincan’dan geçmek suretiyle 3 Temmuz’da Erzurum’a geldi. 9 Temmuzda Padişaha resmi görevi ile birlikte askerlikten ayrıldığını bildirdi. Orduya, vilayetlere millete hitaben kaleme aldığı genelge ile "Bundan sonra mukaddez milli gayemiz için her türlü fedakarlıkla çalışmak üzere sine-i millette bir ferd-i mücahit suretiyle bulunmakta olduğunu" ilan etti. 10 Temmuz’da yapılan çağrıyı kabul ederek "Vilayeti Şarkiye Müdafaayı Hukuku Milliye Cemiyeti"nin Erzurum Şubesi başkanlığını üstlendi. 23 Temmuz’da toplanan "Erzurum Kongresi" ne başkan seçildi. Kongre, çalışmalarını 7 Ağustos’ta tamamlayarak "Vatanın ulusal sınırlar içinde bir bütün olduğu, hükümet dağılırsa milletin hep birlikte düşmana karşı koyacağı, himaye ve esaret kabul etmeyeceği" yolundaki kararlarını 10 maddelik bir bildiri halinde yayınlandı ve ayrıca yönetimi ele alacak bir "Heyeti Temsiliye" seçti. 9 Ağustos’ta Padişah iradesiyle askerlikten çıkarılması, haiz olduğu nişanların geri alınması ve fahri yaverlik rütbesinin kaldırılması kararlaştırıldı. 
29 Ağustos ’da Erzurum’dan ayrılarak Sivas’a geldi. 4 Eylül’de, yurdun çeşitli yerlerinden gelen temsilcilerin katılmalarıyla Sivas Kongresini açtı ve başkanlığa seçildi. Kongrede, Şarki Anadolu Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Nizamnamasinde bazı değişiklikler yapılarak adı "Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti" olarak değiştirildi. Bu şekilde çeşitli adlar altındaki direniş örgütleri birleştirildi. İç ve dış çeşitli konular görüşülüp tartışılarak milli Mücadelenin ilkeleri saptandı. 11 Eylüldeki son toplantıda, alınan kararları içeren "Umumi Kongre Beyannamesi" kabul edildi ve "Heyeti Temsiliye" seçimi yapıldı. 

13 Ekim ’da yurdun hemen her yöresinde kurulan Müdafaayı Hukuk Teşkilatına bir genelge göndererek "Milli mevcudiyetimizi dost ve düşman nazarında ızhar ve ishat eden teşkilatın nizamname gereğince birbirleri ve merkezle sıkı bağlar kurması milli ve vatani bir görev olduğunu" bildirdi. 

20 Ekim ’da Heyeti Temsiliye Üyeleri Rauf, Kara Vasıf ve Bekir Sami Bey’lerle Amasya’ya gelerek İstanbul’dan gelen Bahriye Nazırı Salih Paşa ile görüştü. 22 Ekim’de sona eren görüşmeler sonucu beş protokol imzalandı ise de sonraki gelişmeler beklenen sonucu vermedi. 

7 Kasım ’da Osmanlı Mebusan Meclisinin son dönemi için yapılan seçimlerde Erzurum’dan milletvekili seçildi ise de hastalığı nedeni ile hareketine imkan olmadığını bildirerek katılmadı. Bu konudaki telgrafı 23 Şubat birleşiminde okundu ve izinli sayıldı. Gerçekte, bu meclisin nasıl olsa dağıtılacağını düşünerek Başkan seçilmesini istemiş, bu sıfatla Meclisi Anadolu’da bir yerde toplamayı düşünmüştü. 16 Kasım’da Heyeti Temsiliye, bazı komutanların da katıldığı toplantısında ordunun ihtiyaçları, savaşın yönetimi Meclisin toplanması ve genel durumu görüşerek önemli kararlar aldı. Heyeti Temsiliye Üyelerinden bir kısmı ile 19 Aralık’ta Sivas’tan ayrılarak 27 Aralık&#;ta Ankara’ya geldi ve törenle karşılandı. Heyeti Temsiliye Merkezinin bundan böyle Ankara olduğu bir genelge ile ilgili yerlere bildirildi. 

29 Aralık ’da, hakkındaki 9 Ağustos tarihli Heyeti Vükela Kararı, askerlikten istifa etmiş olduğunun kabulü ile nişan ve madalyalarının geri verilmesi şeklinde değiştirildi ve karar 4 Şubat ’de Padişah tarafından onandı. 

Mebusan Meclisine katılmak üzere İstanbul’a giden bir kısım milletvekilleri ile temastan önce hazırladığı ve kendilerine telkin ettiği "Misakı Milli", 28 Ocak ’de Mebusan Meclisi tarafından kabul edildi. Bu Misak, Kurtuluş mücadelesinin temel ilkelerinden biri oldu. 

16 Mart ’de İtilaf Devletlerinin İstanbul’u işgali nedeniyle yabancı devlet tamsilcilerine, Dışişleri Bakanlıklarına ve Mebusan Meclislerine birer telgraf göndererek işgali protesto etti ve ayrıca millete hitaben yayımladığı bildiri ile bu işgal sonucu Türk milletinin medeni kabiliyetinin hayat ve bağımsızlık hakkının ve geleceğinin savunmasına davet edildiğini belirtti. 

19 Mart ’de, millet işlerini yönetmek ve denetlemek üzere Ankara’da olağanüstü yetkiye sahip bir Meclisin toplanması için acele seçim yapılmasını Valiler, bağımsız mutasarrıflar ve komutanlara bildirdi. Bu Meclise vilayet ve livalardan seçilecek milletvekillerinin yanında kapatılan Mebusan Meclisi son dönem üyelerinden geleceklerin de katılması kararlaştırıldı. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan ’de bir konuşması ile açıldı. 24 Nisan’daki birleşimde, mütarekeden Meclisin açıldığı güne kadar geçen iç ve dış olayları özetleyen bir konuşma yaptı. Devlet görevi ve sorumluluğunun Heyeti Temsiliye’den alınması ve Meclisin memleketin geleceğine el koymasını isteyerek hükümet teşkili için bir de önerge verdi. Aynı gün yapılan seçimde TBMM Başkanı oldu. 2 Mayıs ’de kabul edilen Kanuna göre 3 Mayıs’ta Meclise seçilen İcra Vekilleri Heyetinin 5 Mayıs’taki ilk toplantısına başkanlık etti. 11 Mayıs’ta İstanbul 1. Örfi Divanı Harbi tarafından "Kuvayi Milliye unvanı altında çıkardıkları fitne ve fesadın ve Kanunu Esasi hilafında ahaliden cebren para toplamak ve askere almak, hilafında hareket edenlere işkence ve ezaya ve tahrib-i bilada cür’et eylemek suretiyle emniyeti dahiliyeyi ihlal eyleyenlerin mürettip ve müşevviklerinden olduğu" iddiasıyla Ali Fuat Paşa (CEBESOY) nın dahil olduğu (6) kişi arasında idam cezasına mahkum edildi. Bu hüküm, ele geçtiğinde tekrar yargılamak üzere 24 Mayıs’ta Padişah tarafından onandı. 

TBMM’nin çalışmaya başladığı dönemde süregelen ve yenileri ortaya çıkan iç ayaklanmaların yanında Batı Anadolu topraklarında ilerleyen Yunanlılar ve Antep Cephesinde Fransızlara karşı türlü imkansızlıklar içinde Devlet, Hükümet ve Meclis Başkanı olarak etkili önlemler alıp, ordunun düzenli bir hale gelmesini sağladı. Bu şekilde 11 Ocak ve 11 Nisan ’de I. ve II. İnönü Zaferleri ile Yunan saldırısı durduruldu ve geri çekilmesi gerçekleştirildi. Bu arada 13 Eylül ’de Meclise sunduğu "Halkçılık Programı"nın incelenmesi için özel bir komisyon kuruldu. Sonuçta bu program ilk Anayasanın ilkelerini oluşturdu ve 20 Ocak ’de 85 sayılı "Teşkilatı Esasiye Kanunu" olarak kabul edildi. 

İstanbul Hükümetinde yer alan Asker Nazırların yaklaşımı ile Ankara Hükümeti ile yeni bir temas süreci aranması nedeniyle 4 Aralık ’de Bilecik’te Ahmet İzzet ve Salih Paşa’ların içinde bulunduğu İstanbul Heyeti ile ikinci kez bir görüşme yaptı. Ancak anlaşma olmadı. 

10 Mayıs ’de TBMM içinde Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Grubunu kurdu, ertesi günü yapılan seçimde Başkanlığa seçildi. 

10 Temmuz ’de yeniden başlayan ve iki hafta devam eden Yunan saldırısında önemli kayıplara uğranılması TBMM’de ve kamuoyunda ciddi tepkilere neden omasına rağmen, vakit kazanmak için izlenmekte olan stratejik savunma planını uygulamayı sürdürdü. 5 Ağustos ’de "Ordunun maddi ve manevi kuvvetini azami surette tezyit ve sevk ve idaresini bir kat daha tarsin hususunda TBMM’nin buna müteallik selahiyetini Meclis namına, fiilen istimale mezun" olarak sayılı Kanunla Başkomutan seçildi. 7 ve 8 Ağusto’ta yayımladığı 10 "Tekalifi Milliye" emirleri ile savaşan ordunun ihtiyaçlarını sağlama yoluna gitti. 

13 Ağustos’ta başlayan Sakarya muharebesi "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terkolunamaz&#;" emri ile 22 gün ve gece devam eden muharebeler sonunda Sakarya Zaferi gerçekleşti. 19 Eylül ’de TBMM sayılı Kanunla "Gazi" unvanı ve "Müşir" (Mareşal) rütbesi verdi. Bu zaferi 20 Ekim ’de Fransa ile yapılan ve güney sınırlarımızı güvenceye alan "Ankara Andlaşması" izledi. Daha önce 2 Aralık ’deki "Gümrü" ve 16 Mart ’de "Moskova" Andlaşmaları ile Doğu cephesindeki savaşlar sona erdirilmişti. 

Üç ay süre ile sınırlı olan Başkomutanlık Kanunu, , ve sayılı Kanunlarla üçer ay daha uzatıldı. 20 Temmuz ’de sayılı Kanunla da süresiz olarak Başkomutanlığa memur edildi. Bir yıl süren hazırlık döneminden sonra 26 Ağustos ’de Afyon Cephesinde Büyük Taarruzu başlattı. Dört gün devam eden muharebeler sonunda 30 Ağustos’taki bizzat yönettiği Başkomutan (Dumlupınar) meydan muharebesi ile Yunan ordusu sarılarak imha edildi. "Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir. İleri" komutası ile düşman İzmir istikametinde takip edilerek 9 Eylülde İzmir’e girildi. 10 Eylül’de İzmir Hemşehriliğine seçildi. 11 Ekim ’de imzalanan Mudanya mütarekesi ile yıllardır süregelen savaş sona erdi. 

Sadrazam Tevfik Paşa’nın yakında toplanacak Barış Konferansına Babıali ve Ankara heyetlerinin bir arada katılmasının uygun olacağını bildiren telgrafları, 30 Ekim ’de başkanlığında toplanan TBMM’de okunarak açılan görüşmede Sadrazamın, oğlu ile şahsına gönderdiği 17 Eylül tarihli mektuba "Teşkilatı Esasiye Kanunu ile şekil ve mahiyeti taayyün eden Türkiye Devletinin tarihi teessüsünden beri Türkiye mukadderatına vazıülyed ve bundan mesul yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti olduğu, cihanca malum ve hadisatı fiiliye ve muamelatı siyasiye ile müeyyet bulunmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının ihraz eylediği muzafferiyeti katiyenin neticesi tabiiyesi olmak üzere vukuu kabil olan konferansta Türkiye yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından temsil olunur&#;" şeklinde cevap verdiğini ifade etti. Bu mektuptan ayrı olarak, Sadrazamın TBMM Başkanlığına gönderdiği aynı konuyu içeren telgrafının okunmasından sonra söz alan milletvekilleri, ifade ettiği cevap doğrultusunda konuşma yapmalarını müteakip, Başkan olarak verilen önergeleri oya koydu ve Rıza Nur Bey (Sinop) ve 80 arkadaşının "Osmanlı İmparatorluğuna son verilip Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin onun yerine geçtiğine, Teşkilatı Esasiye Kanunu ile egemenlik hakkı millette olduğundan İstanbul’daki Padişahlığın yok sayıldığına İstanbul’da meşru bir hükümet tanınmadığına ve Hilafet Makamının esir bulunduğu Yabancılar elinden kurtaılmasına" dair önerisi ad okunarak (2) red, (2) çekimser oya karşı () oyla kabul edildi. Ayrıca Barış Konferansına temsilci gönderilmesi konusunda telgraf yazanlarla mensup olduğu heyet Padişah haklarında kanuni işlem yapılmasına karar verildi. 1/2 Kasım ’de verilen sayılı kararla da, TBMM’nin egemenlik hakkının gerçek temsilcisi olduğu, Misakı Milli sınırları içinde TBMM Hükümetinden başka bir hükümet şekli tanımadığı, Türkiye halkının kişi egemenliğine dayanan İstanbul Hükümetini 16 Mart ’den itibaren ve sonsuza dek tarihe intikal etmiş saydığını ilan etti. 4 Kasım’da Tevfik Paşa kabinesi görevden çekildi. İstanbul’un idaresine el konuldu. 18 Kasım’da Vahdettin’den hilafet alınarak Halifeliğe Abdülmecit Efendi seçildi. 

22 Kasım ’de Lozan’da çalışmalarına başlayan Lozan Barış Konferansı arada bir kesinti ile devam ederek 24 Temmuz ’te Bağımsız Türkiye Devletinin tanınması ile sona erdi. Bu arada 17 Şubat ’te İzmir’de toplanan "İktisat Kongresi"ni bir konuşma ile açtı. Konumasında. "Siyasi ve Askeri başarılar ne kadar büyük olursa olsunlar iktisadi başarılarla taçlandırılmazlarsa kazanılan zaferlerin sürekli olmayacağını, az zamanda söneceğini" vurguladı. TBMM, 1 Nisan ’de seçimin yenilenmesine karar vererek 16 Nisan’da çalışmalarını sona erdirdi. 

II. Dönem için yapılan seçimlerde yeniden Ankara Milletvekili oldu. TBMM 11 Ağustos&#;ta çalışmalarına başlaması ile 13 Ağustos’ta yapılan seçimde tekrar başkanlığa seçildi. Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Grubunun bir partiye dönüştürülmesi konusunda 9 Ağustos&#;ta başlayan çalışmalar sonucunda "Halk Fırkası" kuruldu. 11 Eylül&#;de Genel Başkanı oldu. 2 Ekim&#;de İstanbul’daki İtilaf Devletleri askerlerinin ayrılmaları ile 6 Ekim&#;de Türk Birlikleri İstanbul’ girdi. 13 Ekim ’te TBMM’ce kabul edilen (27) sayılı kararla Ankara’nın Türkiye Devletinin merkezi olması kabul edildi. 

27 Ekim ’te İcra Vekilleri Heyeti Reisi Ali Fethi Bey’in görevinden istifası bir hükümet bunalımına yol açmakla 28 Ekim akşamı Çankaya Köşküne çağırdığı arkadaşlarına "Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz" dedi. Aynı gece İsmet Paşa ile birlikte hazırladıkları Teşkilatı Esasiye Kanunu değişikliği 29 Ekimde Halk Fırkası Genel Kurulunda kabul edilerek TBMM’ne gönderildi. Kanun teklifi ivedi görüşülerek () sayı ile kanunlaştı ve Cumhuriyet ilan edildi. Gizli oyla yapılan seçimde mevcut () üyenin oy birliği ile Cumhurbaşkanı oldu. 

19 Kasımda, Halk Fırkası Genel Başkanlığı ile fiilen uğraşmaya bugünkü görevi el vermediğinden İsmet Paşa’yı Vekil olarak atadı. 21 Kasımda TBMM’nce asker ve sivil (25) kişi arasında kırmızı-yeşil şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesi kararlaştırıldı. 

1 Mart ’te TBMM’nin II nci Dönem İkinci Toplantı yılını açış konuşmasında "İslam Dinini, asırlardan beri alışılageldiği şekilde bir siyaset aracı olmaktan uzaklaştırmak ve yüceltmek gerek olduğu"na işaret etti. Bu direktifin ışığı altında hazırlanan ve TBMM’nce kabul olunan 3 Mart tarih ve , ve saylı kanunlarla Şer’iye Vekaleti kaldırılarak Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Bütün öğretim ve eğitim kurumları ve medreseler Maarif Vekaletine bağlandı. Hilafet kaldırılarak Osmanlı Hanedanı üyeleri yurt dışına çıkarıldı. 8 Nisanda sayılı Kanunla Şer’iye Mahkemeleri kaldırıldı. 

20 Nisan ’te Cumhuriyetin yeni Anayasası kabul edildi. 26 Ağustos’ta Türkiye İş Bankası&#;nı kurdurdu. Eylül arası Hamidiye Kruvazörü ile yaptığı Karadeniz gezisi sonunda 20 Eylül’de Hamidiye’den ayrılırken Şeref Defterine yazdığı "Hudutların mühim ve büyük kısmı deniz olan Türk Devletinin donanması da mühim ve büyük olmak gerekir. O zaman Türk Cumhuriyeti daha müsterih ve emin olacaktır. Mükemmel ve kadir bir Türk Donanmasına malik olmak gayedir." yazıları ile Cumhuriyet Donanmasının kuruluşunu başlattı. 29 Aralık ’te sayılı Kanunla "Bahriye Vekaleti" kuruldu. 

10 Kasım ’te Halk Fırkası "Cumhuriyet Halk Fırkası" adını aldı. 16 Şubat ’te, 29 Ocak ’te evlenmiş olduğu Latife (Uşakizade) Hanımdan ayrıldı. 23 Ağustos&#;ta ilk kez başında bir panama şapkası olduğu halde otomobille Ankara’dan hareketle Çankırı’ya uğrayarak Kastomonu’ya geldi. 25 Ağustosta İnebolu’ya geçerek Türkocağında, Türk Milletinin medeni kıyafeti içinde şapkanın yer alması lüzumuna işaret etti. 30 Kasım tarih ve sayılı Kanunla Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Kapatılması ve Türbedarlıklar ile bir takım ünvanların kaldırılması kararlaştırıldı. Bu arada 15 Eylül &#;te, Ankara Hukuk Mektebi Öğretim Kurulu, kendisine "Öğretim Kurulu Fahri Başkanlığı"nı tevcih etti. 26 Aralık ’te ve sayılı kanunlarla, günün 24 saate taksimi miladi tarihi esas alan uluslararası takvim kabul edilerek batıya dönük yeni bir aşama kaydedildi. 

17 Şubat ’da Medeni Kanun, 1 Martta Türk Ceza Kanunu, 3 Martta Hakimler Kanunu, 22 Nisanda Borçlar Kanunu, 29 Mayısta Türk Ticaret Kanunu kabul edilerek adalet reformunda önemli ileri adımlar atıldı. 

14 Haziran da İzmir’de kendisine hazırlanan bir suikast girişimi meydana çıkarıldı. Eski Rize Mebusu Ziya Hurşit ve arkadaşlarının düzenlediği ve kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasına mensup milletvekilleri ve paşaların da katıldıkları iddia edilen girişimde sanık görülenlerin tutuklanarak İzmir’e gelen Ankara İstiklal Mahkemesinde yapılan yargılanmaları sonunda suçlu görülen (13) kişi, 13 Temmuz&#;da idama mahkum edildi. Bir kısım sanıklar da Ankara’da yargılanarak (4) ü 26 Ağustos&#;ta idam cezasına hüküm giydi. 

26 Haziran ’de yeni seçim kararı alan TBMM, bu tarihte çalışmalarına son verdi. III. Dönem için Eylül ’de yapılan seçimde tekrar Ankara milletvekili oldu. 15 Ekim’de toplanan CHP II. Büyük kongresinde toplam (36) saat (33) dakika süren Büyük Nutku’nu 20 Ekim’de tamamladı. 1 Kasımda III. Dönem çalışmalarına başlayan TBMM’nce ikinci kez Cumhurbaşkanlığına seçildi. 

TBMM, 10 Nisan ’de yaptığı bir Anayasa değişikliği ile Teşkilatı Esasiye Kanunun 2. maddesindeki "Türkiye Devletinin dini, din-i İslamdır." fıkrası ile, Maddesindeki "ahkamı Şer’iyenin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yürütüleceğini belirleyen cümleyi kaldırdı ve ayrıca Cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin yemin metinleri de değiştirilerek namus üzerine and içilmesi kabul olundu." 

20 Mayıs ’de Türkiye’ye resmi bir ziyaret yapan Afganistan Kralı Amanuallah Han ve eşi ile beraber oldu. Aynı gün TBMM, sayılı kanun olarak Ulusklararası rakamların kullanılması zorunluluğunu kabul etti. 9/10 Ağustosta İstanbul Sarayburnu Parkında CHP İstanbul Teşkilatı tarafından düzenlenen açık hava toplantısında yeni Türk Harfleri hakkında halkı aydınlatıcı bir konuşma yaparak "Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulundurarak, anlaşılmayan ve anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak mecburiyetindeyiz" dedi. 25 Ağustosta Dolmabahçe Sarayında huzurlarında toplanan konferansta yeni Türk Harfleri konuşuldu. Katıldığı bu tartışmalı konferans 29 Ağustosta da devam etti. 1 Kasım ’de III. Dönemin 2. toplantı yılının ilk gününde "Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki" hakkındaki Kanun TBMM’ce kabul edilerek harf devrimi gerçekleştirildi. TBMM, milletin bu konudaki şükran anısı olarak kendisine altın levha üzerinde kabartma bir alfabe sunulmasını kararlaştırdı. 8 kasımda, Millet Mektepleri Genel Başkanlığı ve Başöğretmenliği önerisini kabul etti. 

23 Nisan ’da 23 Nisan gününün "Çocuk Bayramı" olarak kutlanması kabul edilerek, gece, Ankara Palasta verilen çocuk balosunu onurlandırdı. 

3 Nisan ’da yerel seçimlerde kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan sayılı Belediye Kanunu, TBMM’de kabul edildi. 27 Nisan’da Ankara’da toplanan Türkocakları VI. Kurultayında Türk tarihi ve medeniyetini bilimsel olarak incelemek üzere "Türk Tarihi Tetkik Heyeti" oluşturuldu. 9 Ağustosta Paris Büyükelçiliğinden istifa ederek yeni bir siyasi Parti kurmak istediğini bildiren Ali Fethi Bey’e yazdığı mektupta "Laik Cumhuriyet esaslarına dayanan yeni bir partinin faaliyete geçerek millet işlerini serbestçe tartışmasını cumhuriyetin esaslarından saydığını" bildirdi. 12 Ağustosta "Serbest Cumhuriyet Fırkası" kuruldu. 25 Eylülde ömür boyu Cumhurbaşkanlığı önerildiği şayialarının basında yer alması üzerine gazetecilere "siz ve kamuoyu bilmelisiniz ki bu yoldaki öneriler hoşuma gitmemiştir ve gitmez" dedi. 23 Aralıkta Menemen’de meydana gelen gericilik olayında yedek subay öğretmen Kubilay’ın şehit edilmesi üzerine 28 Aralık’ta orduya gönderildiği başsağlığı mektubunda "Büyük Ordunun Kahraman Genç Subayı ve Cumhuriyetin mefküreci muallimi heyetinin kıymetli uzvu Kubilay’ın temiz kanı ile Cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olduğunu" bildirdi. 

3 Mart ’de CHP Meclis Grup Başkanlığına, milletvekili seçiminin yenilenmesi uygun olacağını bildirmesi üzerine 5 Mart&#;ta TBMM’nde bu şekilde karar alındı. 24 Nisan ’de yapılan IV. Dönem genel seçimlerinde tekrar Ankara’dan milletvekili olarak 4 Mayıstaki olağanüstü toplantıda yeniden Cumhurbaşkanlığına seçildi. 

2 Temmuz ’de I. Türk Tarih Kongresi, huzurları ile Ankara’da toplandı. 12 Temmuzda "Türk Dili Tetkik Cemiyeti" kuruldu. 26 Eylülde I. Türk Dili Kurultayı başkanlığında Dolmabahçe Sarayında çalışmalarına başladı. Zaman zaman toplantılara başkanlık ederek arı dil akımını ilgi ile izledi. 26 Eylül tarihi de yılından itibaren dil bayramı olarak kutlandı. 

1 Şubat ’de, Bursa’da ezan ve kamet’in Türkçe okunuşuna karşı gerici bir hareketin baş göstermesi üzerine 6 Şubatta Anadolu Ajansına verdiği demeçte "Olaya özellikle dikkatimizi çevirmemizin nedeni, dini siyaset ve herhangi bir tahrike vesile etmeğe asla müsamaha etmeyeceğimizin bir daha anlaşılmasıdır. Meselenin mahiyeti esasen din değil, dildir. Kesin olarak bilinmelidir ki Türk milletinin milli dili ve milli benliği bütün hayatında hakim ve esas kalacaktır" dedi. 7 Şubattan itibaren İstanbul’daki bütün camilerde ezan ve kamet Türkçe okunmaya başlandı. 

29 Ekim ’te Cumhuriyetin Yıldönümü münasebetiyle "Ne Mutlu Türküm Diyene !" sözcüğü ile biten ünlü söylevi ile Türk milletine seslendi. 4 Kasım’da Selanik’te doğduğu eve Yunan Hükümeti bir anı levhası koydu. 

16 Haziran ’te Türkiye’ye resmi bir ziyaret yapan İran Şahı Rıza Pehlevi’yi karşıladı ve 2 Temmuz&#;a kadar zaman zaman birlikte oldu. 

21 Haziran&#;da TBMM’nde "Soyadı Kanunu" kabul edildi. İsmet Paşa ve arkadaşları tarafından verilen önerge 24 Kasımda sayılı Kanun olarak kabul edilerek ATATÜRK soyadını aldı. Ertesi günü de İsmet Paşa’ya İNÖNÜ soyadını verdi. Ayrıca milli mücadele ve sonrasında birlikte çalıştığı arkadaşlarını verdiği soyadları ile onurlandırdı. 26 Kasım&#;da "Efendi, Bey, Paşa gibi Unvan ve Lakapların Kaldırıldığına dair" sayılı Kanun kabul edildi. 3 Aralık&#;ta da "Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair" sayılı Kanunla din adamlarının mabet ve ayinler dışında dini kıyafetlerini giymeleri yasaklandı. 

5 Aralıkta Teşkilatı Esasiye Kanunun ve maddeleri değiştirilmek suretiyle Türk kadınlarına milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı. 

8 Şubat ’te yapılan V. Dönem milletvekilleri genel seçimlerinde yeniden Ankara milletvekili oldu. 1 Martta çalışmalarına başlayan TBMM’nce dördüncü kez Cumhurbaşkanlığına seçildi. 

9 Mayısta CHP IV. Büyük Kurultayını açış konuşmasında "Uçurum kenarında yıkık bir ülke&#; türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar yıllarca süren savaş&#; ondan sonra içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler&#;" İşte Türk genel devriminin bir kısa ifadesi diyerek gerçekleştirilen büyük işlerin özet bir dökümünü yaptı. 27 Mayısta kabul eidlen sayılı Kanunla ulusal bayram ve genel tatil günleri yeniden saptandı ve hafta tatili, Cumartesi günü saat ’te başlamak üzere Pazar günü oldu. 

Ekimde, Suriye’de bulunan Çerkez Edhem ve Kardeşi Reşit’in hazırlattığı anlaşılan bir suikast girişimi meydana çıkarıldı. Girişim ile ilgili görülen Urfa Milletvekili Ali Saip URSAVAŞ’ın da dahil bulunduğu sekiz sanığın 4 Ocak ’da Ankara Ağır Ceza Mahkemesinde başlayan yargılanmaları 17 Şubat&#;ta delil yetersizliğinden beraat kararı ile sonuçlandı. Olayın 21 Ekimde öğrenilmesi halkın büyük tepkisine yol açtı. Yurdun her tarafında kınama toplantıları yapıldı. 

20 Temmuz ’da Boğazların Türk Hükümeti&#;nin egemenliğini belgeleyen "Montreux Andlaşması" nın imzalanması münasebetiyle 31 Temmuz&#;da TBMM minnet ve teşekkürlerinin kendisine iletilmesini kararlaştırdı. 

4 Eylül&#;de İstanbul’a özel olarak bir ziyaret yapan İngiltere Kralı VIII. Edward’ı karşıladı. Birlikte 6 Eylül&#;de Moda’da yapılan deniz yarışlarını izledi. 

27 Ocak ’de, Milletler Cemiyeti tarafından Hatay’ın bağımsızlığı kabul edilmesi üzere TBMM, 29 Ocakta aldığı bir kararla, insanlık yolunda milli bir davayı neticeye yaklaştırmaya yönelik gayretlerinden dolayı kendisine teşekkür etti. 

5 Şubatta sayılı Kanunla yapılan bir Anayasa değişikliği ile CHP’nin altı ok ilkesi Anayasa metnine alınarak Türkiye Devletinin Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve İnkılapçı olduğu vurgulandı. 

12 Şubatta Selanik Belediyesi aldığı bir kararla, doğduğu evi sahibinden satın alarak emrine tahsis etti. 

11 Haziran ’de Trabzon’da bulunduğu sırada Başbakan İnönü’ye bir telgraf çekerek "Bütün çiftlikleri ve mallarını millete bağışladığını" bildirdi. 

1 Kasım ’de TBMM’nin V. Dönem 3. toplantı yılında son kez yaptığı açış konuşmasında. "Biz Türk Milletinin hadimiyiz&#; Kuvvet birdir ve milletindir." diyerek ulusal egemenliğe inancını bir kez daha belirtti. 

30 Mart ’de, rahatsızlığı nedeniyle Fransa’dan çağrılan Prof. Dr. Fissenger tarafından muayenesi sonucuna dair ilk resmi rapor yayımlandı. Rapora ait resmi tebliğde "Sıhhatde endişe verici bir durum olmadığı, ancak ay kadar dinlenmesi önerildiği" belirtildi. 26 Mayısta Ankara’dan son kez ayrılarak İstanbul’a geldi ve çalışmalarını Dolmabahçe Sarayında sürdürdü. 

19 Haziran&#;da İstanbul’da SAVARONA yatında Romanya Kralı Karl’ı kabul ederek bir süre görüştü. 

5 Eylülde el yazısı ile düzenlediği vasiyetnamesini Dolmabahçe Sarayına çağrılan İstanbul 6. Noterine verdi. 

26/27 Eylül gecesi Saray’da hafif bir koma geçirdi. 16 Ekimde ağır bir komaya girdi. 17 Ekimde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği tebliğinde "Karaciğer hastalığı normal seyrini takip ederken 16 Ekim günü birden bire umumi bir zaaf ile birlikte hazmi bir asabi araz göstermeğe başladığı" bildirildi. Hastalığın seyrine dair tebliğ yayımı 22 Ekime kadar devam etti ve her gün sabah ve akşam iki tebliğ yayımlandı. 22 Ekim&#;de konsültasyon sonucu yayımlanan son tebliğde "Hastalık normal seyrine avdet etmiştir. Günlük tebliğ neşrine lüzum kalmamıştır." denildi. 

29 Ekimde Cumhuriyetin yıl dönümü münasebetiyle Orduya bir mesaj yayımladı. 1 Kasımda TBMM’nde V inci Dönemin IV. toplantı yılı açış konuşması Başbakan Celal Bayar tarafından okundu. 

8 Kasımda ikinci kez ağır komaya girdi. Yayımlanan tebliğde "Bugün saat ’da hastalık birdenbire normal seyrinden çıkarak şiddetlenmiş ve sıhhi vaziyetleri yeniden ciddiyet kazanmış olduğu" belirtildi. Ağır koma hali 9 Kasımda da devam etti. 

10 Kasım günü saat ’te Dolmabahçe Sarayında öldü. Bu kayıp Türk milletini mateme boğduğu gibi bütün dünyada geniş yankılar uyandırdı. Türk Bayrağına sarılı tabutu Sarayın tören salonunda katafalka konularak sekiz gün halkın saygı geçişine açık tutuldu. 

19 Kasımda top arabasına konulan tabut törenle Sarayburnu&#;na getirildi. Zafer Gemisi ile İstanbul Limanını dolduran ve tören için gelen yabancı savaş gemilerinin arasından geçirilerek Yavuz Gemisi&#;ne götürüldü. 

20 Kasım sabahı saat ’da başta Cumhurbaşkanı İsmet İnönü olmak üzere bütün devlet büyükleri ve halk tarafından törenle karşılandı. Trenden alınarak top arabasına konulan tabut törenle karşılandı. Trenden alınarak top arabasına konulan tabut törenle TBMM’ne getirildi ve hazırlanan katafalk’a yerleştirildi. Türk Silahlı Kuvvetleri ve dost devletler tarafından gönderilen tören birliklerinin saygı geçişinden sonra; halkın saygı geçişi 24 saat devam etti. 

21 Kasımda Tabut katafalk’tan alınarak devlet töreni ile geçici kabir olarak seçilen Etnografya Müzesinde mermer bir lahdin üzerine konuldu. 

10 Kasım ’te devlet töreni ile Anıtkabir’e götürülerek toprağa verildi. 

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve Türk milletinin Atası olan ATATÜRK, gençlik yıllarından itibaren kafasında oluşmaya başlayan ileri düşünceleri kısa zamanda hayata geçirmeyi başaran müstesna bir lider ve devlet adamı olmanın ötesinde ortaya koyduğu ilkeler, yıllar geçtikçe geçerliliği daha da değerlenen ve takdir kazanan üstün bir fikir adamıdır. Özellikle son yıllarda uzun süre arkasından gidilen ideojilerin çökmesi yanında, ilkelerinin bugün de dimdik ayakta kalması, iyiye, doğruya ve güzele giden bir yolda evrensel büyüklüğünün yeni bir kanıtıdır.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir