mustafa kemal atatürk ün kaç kardeşi vardır / atatürk'ün kaç kardeşi vardır? - seafoodplus.info

Mustafa Kemal Atatürk Ün Kaç Kardeşi Vardır

mustafa kemal atatürk ün kaç kardeşi vardır

Bugün Pazar

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü

Bu kez yine…

Pek fazla bilinmeyen özel bir ayrıntıyı paylaşalım

Bunu yaparken de

Üç ciltten oluşan “Tek Adam” eserinin yazarı…

Şevket Süreyya Aydemir’i…

Saygıyla analım…

***

Çok az dokunulmuş bir konudur…

Hatta, bilmeyenler çoğunluktadır…

***

Geçen yıl, bugünler gibiydi…

TRT’de bir yarışma programı yayınlanıyordu…

Sorulardan biri…

“Atatürk’ün kaç kardeşi vardı?” şeklindeydi…

Yarışmacı, heyecanla…

“Üç kardeşi vardı!” dedi ve kaybetti…

Çünkü…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün beş kardeşi vardı…

Bunlardan üçü kendisinden yaşça büyük…

Türkiye’nin yakından bildiği…

Makbule Hanım ile Naciye ise ondan yaş olarak küçüktü…

***

Dönelim, bir buçuk asır öncesine…

doğumlu Zübeyde Hanım ile…

doğumlu Ali Rıza Efendi yılında evlendiler…

Bu izdivaç’tan altı çocukları oldu…

Mustafa Kemal Atatürk, ailenin dördüncü evladı olarak…

Bu dünyaya “merhaba” dedi…

Diğer kardeşlerinin…

Biri (Makbule) hariç…

Hepsi çocuk yaşta hayata veda etti…

***

O yavruların kısacık ömürlerine bakacak olursak…

Salgın hastalıkların…

yıl önce nasıl kahreden tablolar yarattığına tanık oluruz…

Üstelik…

Zübeyde Hanım ve Ali Rıza Efendi çiftinin yaşadığı yer…

Türk sınırına yakın Çayağzı bölgesiydi…

Ve orada hayatı devam ettirmek özellikle çocuklar için zordu…

Parmak kadar yavruların…

Salgın yüzünden birer birer yaşama veda etmesi…

Anaları babaları perişan ediyordu…

***

Ali Rıza ve Zübeyde çiftinin ilk çocukları Fatma’ydı…

’de doğdu…

Dört yaşında Kuşpalazı’na (Difteri) yakalandı; kurtaramadılar…

***

Ailenin ikinci evladı Ahmet, ’te dünyaya geldi…

Dokuz yaşına geldiğinde…

Ahmet de Kuşpalazı’nın kurbanı oldu…

O’nu da kurtaramadılar…

***

Ömer, Zübeyde Hanım’ın üçüncü yavrusuydu…

Ahmet’ten bir yıl sonra doğmuştu…

Ancak kadere bakın ki…

O da…

Rumeli’yi kasıp kavuran Kuşpalazı Belası’na yakalandı…

Ağabeyi Ahmet’le aynı yıl…

Henüz sekiz yaşındayken bu dünyaya veda etti…

O sırada takvimler yılını gösteriyordu ve…

Mustafa Kemal, henüz iki yaşındaydı…

***

Sonra…

Rumeli, salgından kurtuldu…

Selanik’teki evde sadece…

Anne-baba ve üç evlatları kalmıştı…

Onlar da…

’de doğan Mustafa Kemal…

yılında hayata gözlerini açan Makbule ve…

doğumlu evin en küçük yavrusu Naciye…

***

Kardeşlerin en küçüğü Naciye…

Mustafa Kemal’in Harp Okulu'nu bitirdiği yıl…

Henüz 12 yaşındayken hayata gözlerini kapadı…

Hastalığı var mıydı; bilen / yazan yok…

***

Ailenin en uzun yaşayanı Makbule Hanım oldu…

Atatürk, aramızdan ayrılıncaya kadar…

Kardeşi Makbule’yi korudu; gözetti…

Çocukken, tarlada kargaları Makbule’yle kovalayan Mustafa Kemal…

Annesi Zübeyde Hanım’ın vefatından sonra…

Tek kalan kardeşini yanına aldı…

Cumhuriyet’in ilanından sonra…

Çankaya Köşkü’nün bahçesinde kız kardeşine ev yaptırdı…

Makbule Hanım, bi’ara politikaya bile heves etti…

Sonra vazgeçti…

Gazi Paşa, O’na “Atadan” soyadını layık gördü…

Bir kez evlendi; sürdüremedi ayrıldı…

Atatürk’ün vefatından 14 yıl sonra 71 yaşında vefat etti…

Yalnız yaşıyordu…

***

Atatürk, beş kardeşini anlatırken…

Neler söylemiş o his dünyası içinde; bilir misiniz?

“Kardeşlerimin arasında en sevdiğim Naciye’ydi… Çocuk yaşının üstünde hisli, duygulu ve öğrenmeye meraklıydı… Ben Harbiye’ye giderken kitaplarımı istemişti… Annemden O’nu okutmasını rica etmiştim… Ne ablam Fatma’yı ne ağabeylerim Ahmet ve Ömer’i hatırlıyorum… Son ikisi, aynı yıl ben iki yaşamdayken ölmüşler… Naciye, annem gibi sarışın mavi gözlü, duru beyaz tenliydi… Tipik bir Yörük kızıldı… Makbule’ye hiç benzemezdi…”

***

Bitiriyoruz…

Resmi tarih kitapları Atatürk'ün kardeşlerinden hiç söz etmez…

Ulu Önder’in beş kardeşi olduğu…

O zamanların Milli Eğitim yayınlarında da yoktu…

İnsan merak ediyor…

Atatürk'ün kardeşlerinin varlığı neden onca yıl gizlenmiş?

İşte, bu konuda tek yayın yok…

Nokta…

Sonsöz: “Ailenin biçimi toplumdan topluma, kültürden kültüre farklılık gösterebilir; fakat içeri hep aynıdır: İnsan! / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…”

Atatürk&#;ün Kardeşleri; Fatma, Ahmet, Ömer, Makbule ve Naciye

ATATÜRK&#;ÜN ÇOCUKLUK ANISI: ELBİSE KAVGASI
Çocukluğumda yaşadığım anılardan biri de Makbule ile Naciye arasındaki elbise kavgasıdır. Komşu kızın üstünde yeni elbiseyi gören Makbule ile Naciye, anneme, biz de yeni elbise isteriz, dediler.
Annem: &#; Tabi olur, benim güzel çocuklarım. Ölçünüzü alır, size yeni birer elbise dikerim. Şunun şurasında bayrama ne kaldı? Bayram günü de yeni elbiselerinizle gezersiniz. &#;
Birkaç günde elbiseler hazırdı. Makbule ile Naciye yeni elbiseleriyle kıvanarak gezdiler. Bir hafta sonra kız kardeşlerim eski elbiselerine dönüş yaptılar. Annem de yeni elbiseleri yıkayıp, ütüledi ve elbise dolabına astı.
Aradan zaman geçti ve arefe gününden bir gün önce evde bir gürültüdür koptu. Naciye bayramlık elbisesini giymek istemiş, üstüne olmamış, dar gelmiş ve bir yaş büyük ablası Makbule&#;nin elbisesini giymiş. Bunun gören Makbule Naciye&#;den elbisesini çıkarmasını isteyip sesini yükseltmiş.
Araya giren annem Naciye&#;ye neden ablasının elbisesini giydiğini sordu. Bunun üzerine Naciye: &#; Ama anne, benim elbisem üstüme olmadı, çok dar geldi. Bir de ablamın elbisesini deneyeyim dedim. Tam geldi. Bayramda ben bunu giyeyim ha, ne dersin? &#; Annem daha sonra elbiseyi Makbule&#;ye giydirmeye çalıştı ama dar geldi.
Annem: &#; Tabi dar gelir. Siz büyüme çağındasınız. İki ay önce diktiğim elbisenin şimdi dar geleceğini düşünemedim. O zaman bayramda Naciye bu elbiseyi giyer, ben Makbule&#;ye iki gün içinde yeni elbise dikerim. &#;
Annem aynen öyle yaptı. İki günde elbiseyi dikti ve Makbule bayramda bu elbiseyi giydi. Beni sorarsanız annemden rica etmiştim ve beni kırmadı. Bana bayramlık alınmadı. Babamın yokluğunda zaten kıt kanaat geçiniyorduk. Annemi zor durumda bırakmak istemedim.
Öğretmenim Atatürk &#; Bilgi Yayınevi &#; Sayfa:
Bir Öğretmenin Kaleminden ATATÜRK &#; Doğan Egmont &#; Sayfa:

ATATÜRK&#;ÜN ÇOCUKLUK ANISI: BALIKLARI SUYA ATTIM
Bir gün Makbule ile Naciye&#;yi yanıma alarak çiftliğin yakınındaki gölette balık tutmaya gittim. Ben oltayla balık yakaladıkça Naciye ağladı, yalvardı, balıkları suya atmamı istedi. Naciye ağlamasın diye, balıkları suya attım ve erkenden çiftliğe döndük. Zaten hastaydı, hastalığının ilerlemesinden korkuyordum. Çiftlikte elimdeki kovanın boş olduğunu gören dayım bana şöyle dedi:
&#; Vay Mustafa , bakıyorum göletteki bütün balıkları yakalamışsın. Bu kadar balık bize çok, yarısını köye verelim. Hani balıklar, oltana yakalanmak için, atılırlardı. Hani avladığın balıkları şanslı sayardın. Giderken bir kova daha istiyordun. Sen önce bu kovayı doldur da sonra ikinci kovayı iste. &#;

Dayım konuşmasına devam edecekti fakat Makbule araya girdi:
&#; Mustafa abim, yakaladığı balıkları suya atmasaydı iki kova dolardı. &#;
Bunun üzerine dayım: &#; Nee, abin yakaladığı balıkları suya mı attı? Ama neden? &#; diye sordu.
Makbule bu soruya şöyle cevap verdi: &#; Çünkü Naciye balıklara acıdı ve her balık yakalandıktan sonra ağladı. &#;
Naciye: &#; Ben ağladım diye abim bir dolu balığı suya attı. &#; dedi.
Dayım: &#; Affet beni Mustafa.. Durup dururken haksız yere sana laf söyledim. Senin boşa konuşmayacağını anlamalıydım. Yarın ikimiz gideriz balık tutmaya. Yanımıza dört kova alırız. &#; dedi.
Dayım konuşmasını bitirince bir an Naciye ile göz göze geldik. Kardeşim yalvaran bakışlarla bana bakıyordu. 

Ertesi gün sabah kahvaltısından sonra dayım çiftlikte beni çok aradı. Bulamazdı tabi ki çünkü samanlığa saklanmıştım. Dayım, Mustafa, Mustafa, neredesin? diye bağırdıkça yanımdaki Makbule ile Naciye kıkır kıkır güldüler.

Benim Adım Atatürk &#; Puslu Yayıncılık &#; Sayfa:
Bir Öğretmenin Kaleminden ATATÜRK &#; Doğan Egmont &#; Sayfa:

ATATÜRK&#;ÜN ÇOCUKLUK ANILARI: KARANLIKTAN KORKMAM
On beş yaşlarındaydım. Manastır Askeri İdadisi&#;ne gidiyordum. (O zamanın lisesi) Yaz tatilinde dayımın çiftliğine gitmiştik. Komşunun oğlu Enver&#;le çok iyi arkadaştık. Ara sıra birlikte gezerdik. Bir gün Enver, bizim bağa gidip üzüm yiyelim, dedi. Ben de olur dedim. Annelerimizden izin alıp yola çıktık. Sağda solda fazla eğlendiğimiz için, karanlığa kaldık.
Enver: &#;İstersen dönelim. Sen şehir çocuğu olduğun için, karanlıktan korkarsın. Böyle durumlara alışık değilsin&#; dedi.
Ben karanlıktan korkmadığımı söyledim. Yola devam edelim dedim. Tarla kenarı, patika yol, ağaçlık alan derken, karanlık iyice çöktü. Yanımdaki Enver&#;i zor seçer oldum. Bir saat önce dağların kartalıyım diyen Enver, gel Mustafa dönelim, az kalmıştı ya, yarın gündüz geliriz, demeye başladı. Neyse ki sonunda bağa vardık ve birer salkım üzüm kopardık. Üzüm yiyerek çiftliğe döndük.

Öğretmenim Atatürk &#; Bilgi Yayınevi &#; Sayfa: 47

İLK ANDA CANIM SIKILMIŞTI
Bakla tarlasında yalnız başıma bekçilik yaptığım günlerden birinde öğle vakti kulübenin önündeki çardak altında uyuya kalmışım. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, annemin sesine uyandım.
Annem: ” Dayısı şuna bak, Mustafa uyuya kalmış. Makbule dün pınardan soğuk su içince hastalandı ya, Mustafa bütün gece başında bekledi. Ondan uykusunu alamadı. Neyse ki Makbule’ye ballı ıhlamur içirdim de iyileşti ” dedi.
Dayım: ” Bırak canım uyusun. Benim en sevdiğim şeydir burada uyumak. Bu öğle sıcağında karga falan uğramaz. Bir yatsam iki saatten önce top atsan uyanmam ” dedi.
Bu konuşmaları duyunca ayağa fırladım. Uykuda yakalandım diye ilk anda canım sıkılmıştı ama Makbule’nin iyileştiğini duyunca rahatladım.

Bir Öğretmenin Kaleminden ATATÜRK &#; Doğan Egmont &#; Sayfa: 18

NACİYE KAYBOLDU
Dayımın bakla tarlasına Makbule ile giderdik. Bir gün Naciye de bizimle gelmek istedi. İlk defa benden bir şey istediği için olmaz diyemedim. Annemden izin çıkınca o gün üç kardeş tarlaya gittik. Naciye eline bir sopa aldı ve kargaların ardından koşturdu durdu. Bir ara Makbule ile uzun süren bir konuşmamız oldu.
Tarlanın ortasındaki kulübenin önüne oturduk ve yemeğe başlayacaktık ki, Naciye’nin yanımızda olmadığını fark ettik. Sağa baktık, sola baktık, Naciye neredesin diye bağırdık, Naciye yok. Neden sonra Naciye çıkageldi. Meğer karga peşinde koşarken çok yorulan Naciye kulübeye girmiş ve döşeğe yatıp uyumuş. Naciye’nin ortaya çıkmasıyla birlikte rahatladık ve yemeklerimizi yedik.

BAHÇEDEKİ KUYU
Ben yedi yaşındayken, babamı kısa süren bir hastalığın ardından kaybettik. O tarihlerde kadınlar bir işte çalışamadıkları için maddi sıkıntı içine düşmüştük. Onun için evimizin yanında bulunan küçük bir eve taşındık. Ertesi gün yeni evin bahçesine teftişe çıktım. Otların arasından yürüdüm. Sağda solda dut, erik, armut ağaçları vardı. Armut ağacının ilerisinde bir kuyu olduğunu gördüm. Kuyunun yanına sokulduğumda hayretler içerisinde kaldım. Yer seviyesinde olan kuyunun üstü açıktı. Annemi durumdan haberdar ettim. Annem komşumuz Ali Usta&#;yı çağırdı. Ali Usta kuyunun üstüne tahtadan bir kapak yaptı. Kilidi taktı. Anahtarı anneme verdi. Böylece kötü bir olay yaşanmadan kuyunun üstü kapatılmış oldu.

BENİ KOMUTAN SEÇERLERDİ
Yeni evimiz küçüktü ama bahçesi büyüktü. Bu bahçede komşu çocuklarıyla askercilik oynardık. Askercilik oynarken, beni komutan seçerlerdi. Ben de karşımda hazır ola geçmiş arkadaşlara çeşitli görevler verirdim. Onlar da, emredersin komutanım deyip koşarak uzaklaşırlardı. Üç beş dakika sonra geri gelerek görevi tamamladıklarını söylerlerdi. Daha sonra onları sıraya sokar, uygun adım yürütürdüm.
Bir gün bize tahtadan tüfekler hazırlayan marangoz Celal Amca oyunumuzu seyretmiş ve anneme: &#; Zübeyde Hanım, Mustafa&#;yı askeri okula göndermelisiniz. Kendisi iyi bir komutan adayıdır. &#; demiş.

Atatürk&#;ün Çocukluğu &#; Ezgi Yayınları &#; Yayın Yılı: Aralık

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir