my memur pöh / 8/1 polis ne demek? - seafoodplus.info

My Memur Pöh

my memur pöh

Polis Ozel Harekat Nedir Ne Is Yapar Nasil Olunur Polis Ozel Harekat Maaslari

Polis Özel Harekat, İç İşleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı özel bir birimdir. Bu birim; yüksek riskli bölgelerde çalışan ve özel eğitim alan personelden oluşmaktadır.

Polis Özel Harekat (PÖH) Nasıl Olunur?

Adayların Polis Eğitim Merkezi’nde eğitim almış olması istenmektedir. Polis Meslek Yüksek Okulu öğrencileri, eğitimlerine devam ederken özel harekat polisi olmak istediğini tercihine ekleyebilmektedir. Bunun yanı sıra mesleğine polis olarak devam edenlerin de PÖH olmak için başvuru yapma hakkı vardır. sayılı kanun hükmünde kararname ile polisler de özel hareket başvurusu yapabilmektedir.

Özel hareket polisi olarak görev yapmak isteyenlerin fiziki sınavı ve mülakat sınavını başarılı bir şekilde geçmesi gerekmektedir. Bu iki sınavdan sonra da adayın polis eğitim merkezinde eğitim alması ve bunu tamamlaması gerekmektedir. POMEM fiziki yeterlilik sınavı; sıçrama, lastikten geçme, ağırlık taşıma, takla, slalom koşusu ve engel etabından oluşmaktadır.

PÖH Olma Şartları

Polis Meslek Yüksek Okulu öğrencileri ve polislik kadrosunda çalışan kişiler PÖH olmak için başvuru yapabilmektedir. Ancak her iki grup adaydan da başvuru için bazı şartları sağlaması beklenmektedir. Bu kapsamda PÖH adaylarında aranan ilk şart yaş sınırıdır. Bu şarta göre adayların 28 yaşından gün almamış olması gerekmektedir. Adayların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması ve silah taşıma engelinin de bulunmaması gerekmektedir.

PÖH olmak isteyen adaylar evliyse hem kendinin hem de eşinin adli sicili incelenmektedir. Ayrıca adaylar başvuru sırasında herhangi bir siyasi oluşuma üye olmadığını da kanıtlamak zorundadır. Kamu hakkından yoksun olan ya da daha önce polis eğitim kurumundan atılan kimseler başvuru yapamamaktadır. Alkol ve diğer bağımlılıklar sebebiyle tedavi gören şahısların da polis özel harekat başvurusu yapma hakkı bulunmamaktadır.

PÖH başvurusu sırasında adaylardan herhangi bir KPSS baraj şartı beklenmemektedir. Ancak eğitim kriteri olarak başvuran kişinin en az lise düzeyinde eğitiminin olması istenmektedir. Adayların terhis tarihinin de başvuru tarihinden en az 3 yıl önce olması gerekmektedir.

Polis Özel Harekat olmak istiyorsanız, maaşların yanı sıra hangi şartlara sahip olmanız gerektiği de bilinmelidir. Bunlardan bir kısmı aşağıda olduğu gibi listelenebilir;

  1. Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşı olma
  2. 28 yaşında gün almamış olma
  3. Askerlik görevini tamamlamış olmak
  4. Lise ve üzeri mezuniyet durumuna sahip olma
  5. Devlet memuru olmaya engel hali olmama
  6. Yüz kızartıcı suç işlememek, bu suçlardan dava görmemek, hüküm giymemek
  7. Kamu haklarından herhangi bir sebeple mahrum olmamak
  8. Silah ve diğer teçhizatların kullanımı ile ilgili psikolojik sorunu olmama
  9. KPSS’den yeterli puanı alma

Bunun yanı sıra gerekli boy şartlarının da sağlanması gerekir.

PÖH Görevleri Nelerdir?

PÖH başvuru kadar bu görevde bulunan kişilerin ne yaptığı da önemlidir. Bunlar ana hatları ile aşağıda olduğu gibi gösterilebilir;

  1. Gerektiği durumda yabancı devlet adamlarına eskortluk yapma
  2. Görevle alakalı ekipmanları hazırlama
  3. Hücre evi, araç, bina ve uçak gibi operasyonlara katılma
  4. Terör örgütü operasyonlarına katılma
  5. Toplumsal olaylarda keskin nişancı olarak görev almak
  6. Operasyonların sonrasında, ele geçirilen kişileri ilgili birimlere teslim etme
  7. Sürekli eğitimlere katılım yapma
  8. Fiziksel kondisyonu sağlam tutma

Polis Özel Harekat bunun dışında da görevlere sahiptir. Adayların bunları da müracaat etmeden önce bilmesi şarttır.

Polis Özel Harekat Maaşları

PÖH maaşları ortalama ile Türk lirası arasında rakamlar yer almaktadır. Ancak bunlar her yıl değişkenlik gösterebilmektedir. Ayrıca kıdem, medeni hal, çocuk sayısı gibi durumlarda etkendir.

Günceleme: 04/01/

Benzer Yazılar

  • Yunus Polis Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Yunus Polis Maaşları
  • Özel Kalem Müdürü Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Özel Kalem Müdürü Maaşları
  • Memur Nedir, Ne İş Yapar? Memur Nasıl Olunur? Memur Maaşları
  • Yazılım Mühendisi Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Yazılım Mühendisi Maaşları
  • Adli Bilişim Mühendisliği Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Adli Bilişim Mühendisliği Maaşları
  • Biyoteknoloji Uzmanı Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Biyoteknoloji Uzmanı Maaşları
  • Danışman Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Danışman Maaşları
  • Çocuk Bakıcısı Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Çocuk Bakıcısı Maaşları
  • IT Yöneticisi Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? IT Yöneticisi Maaşları
  • Drone Pilotu Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Drone Pilotu Maaşları
  • Tezgahtar Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Tezgahtar Maaşları
  • Kuaför Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Kuaför Maaşları
  • Kasap Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Kasap Maaşları
  • Kaynakçı Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Kaynakçı Maaşları
  • Teknisyen Nedir, Ne İş Yapar? Teknisyen Nasıl Olunur? Teknisyen Maaşları
  • Host Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Host Maaşları
  • Hasta Bakıcı Nedir, Ne İş Yapar? Hasta Bakıcı Nasıl Olunur? Hasta Bakıcı Maaşları
  • Yedek Subay Nedir, Ne İş Yapar? Yedek Subay Nasıl Olunur? Yedek Subay Maaşları
  • Blog Yazarı Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Blog Yazarı Maaşları
  • Estetisyen Nedir, Ne İş Yapar? Estetisyen Nasıl Olunur? Estetisyen Maaşları
  • Başhemşire Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Başhemşire Maaşları
  • Ambulans Hekimi Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Ambulans Hekimi Maaşları
  • Editör Nedir, Ne İş Yapar? Editör Nasıl Olunur? Editör Maaşları
  • Huzurevi Hemşiresi Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Huzurevi Hemşiresi Maaşları
  • Kadın Doğum Uzmanı Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Kadın Doğum Uzmanı Maaşları
  • Hukuk Sekreteri Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Hukuk Sekreteri Maaşları
  • Aile Danışmanı Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Aile Danışmanı Maaşları
  • Motorlu Kurye Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Motorlu Kurye Maaşları
  • Android Geliştirici Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Android Geliştirici Maaşları
  • Ekolog Nedir, Ne İş Yapar, Nasıl Olunur? Ekolog Maaşları

Hukuk fakültesi mezunlarının polis olarak görev yapması ne sonuç doğurur?

Polis Akademisi

Kaynak, Getty Images

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Ekim ayında açılmasının ardından gündeme alacağı ilk konulardan biri, yargı reform paketi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "yargı reformu stratejisi" olarak açıkladığı ve meclis açıldığında hızlıca yasalaşması için muhalefetin de desteğinin arandığı yargı paketinde, her yıl binlerce öğrenci kabul eden hukuk fakültelerinden mezun olanların durumuyla ilgili maddeler de yer alıyor.

Uzun süredir tartışılan, 'hukuk mezunlarının nitelik olarak yetersiz kaldığı' eleştirileri karşısında, pakette, hakim, savcı ve avukat olabilmek için yeterlilik sınavına girilmesi öngörülüyor.

Yine öngörülen maddelere göre hukuk eğitimi 5 yıla çıkarılacak, hakim ve savcı yardımcılığı getirilecek, hakim ve savcılar, yardımcılar arasından seçilecek.

Peki ya sınavı geçemeyen hukuk fakültesi mezunları ne yapacak?

Onlar için de bir öneri getirildi: Polis akademilerinde eğitim alarak adli kolluk görevi yapabilirler.

Bu öneri bazı uzmanlar tarafından ilk olarak sınavları geçemeyen hukuk fakültesi mezunları için yeniden gündeme getirilse de, aslında bir süredir, "hukuk kurallarına hakim adli kolluk görevi yapacak" polislerin göreve gelmesinin olumlu etkileri üzerine tartışmalar sürüyor.

Bu öneri, pakete de "Hukuk fakültesi mezunlarının adli kollukta istihdamının önü açılacak" cümlesiyle girdi.

Hukuk fakültesi mezunları polis akademisine zaten girebiliyor

Ancak hukuk fakültesi mezunlarının emniyette görev almasının önü mevcut yasalara göre zaten açık.

Uzmanlara göre önemli olan bunun teşvik edilmesi.

Emniyet Teşkilatı'nın her derecesinde görev alabilmek için bir eğitimden geçmek gerekiyor. Her bir görevin farklı bir eğitim süreci var ancak tümü, Ankara'daki Polis Akademisi çatısı altında toplanıyor.

Yönetici yetiştiren Polis Amirleri Eğitim Merkezi Müdürlüğü'ne (PAEM) alımlarda lisans mezunu olma şartı aranıyor, ancak fakülte ya da bölüm şartı yok.

Ülkenin farklı illerindeki 32 Polis Meslek eğitim Merkezi'nde (POMEM) ise 4 yıllık bir üniversiteden mezun olanlar, 4 aylık bir eğitimin ardından aday polis memuru olarak atanıyor.

Polis Meslek Yüksek Okulları ise (PMYO) lise mezunlarının girdiği ve 2 yıllık eğitimin ardından polis memuru olarak atandığı okullar.

Üniversite mezunlarının alındığı PAEM ve POMEM'lere başvuran hukuk fakültesi mezunlarının sayısı ise yok denecek kadar az.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, yılında Resmi Gazete'de yayımlanan, Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun maddesine göre emniyet amiri ya da daha yukarıdaki meslek memurlarının (emniyet müdürleri) hukuk fakültesi ya da siyasal bilgiler fakültesi mezunu olması şartı aranıyordu.

Ancak "İhtisaslarından istifade edileceği Vekaletçe takdir edilen diğer yüksek mektep mezunları ve bu kanuna göre meslek dahilinde yüksek tahsil gördükleri kabul edilenler de bu derecelere tayin olunabilirler." ifadeleri de maddeye eklenmişti.

Bu madde 'da kaldırıldı.

Uygulama şimdilik reform paketine "önü açılacak" ifadesiyle girdi ancak bazı maddelerin meclise girmeden önce değişme olasılığı var.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, 31 Mayıs'ta Anadolu Ajansı'na verdiği röportajda kolluk amirlerinin hukuk mezunlarından seçilmesinin, soruşturmaları hızlandırabileceğini söylemişti:

"Kolluğun bir hukukçu perspektifiyle çalışacak olması çok önemli. Ceza yargılamalarında katkı sağlayacak hem de hukuk fakültesi mezunları çok geniş alanda imkanları olacak."

6 Eylül'de de yargı muhabirleriyle bir araya gelen Gül, "Adli kollukta hukuk fakültesi mezunlarının istihdamı konusunda çalışma olacak." dedi.

Hukuk fakültesi mezunlarının halihazırda emniyete girmeleri mümkün olsa da bunu neden tercih etmediğini, yargı reformuyla neyin değişeceğini ve hukuk fakültesi mezunlarının emniyet müdürlüğünde görev yapmasının olası sonuçlarını, konunun uzmanlarına sorduk.

"Sorunumuz polisin hukuku bilmemesi değil önemsememesi ve denetlenememesi"

Türkiye'deki emniyet teşkilatında, adli kolluk adı altında ayrı bir birim yok. İdari kolluk kuvvetleri, adli kolluk görevi de yapıyor.

Adli kolluk, birçok ülkede suç önleme konusunda herhangi bir görevi olmayan, hakkında suç isnadı olan kişilerin soruşturma işlemlerini yapan, ifadelerini alan, sağlık işlemlerini yürüten, savcılığa çıkaran ayrı bir birim. Ancak Türkiye'de asli olarak suç önleme görevi yapan idari kolluk, tüm bu işlemleri pratikte adli kolluk görevi görerek yerine getiriyor.

Bu durum da, savcıların adli kolluk görevi yapan polisleri denetleyememesi sonucunu doğuruyor.

Sadece adli işlere ilişkin görevi kötüye kullanma şüphesi olduğunda doğrudan soruşturma açılabiliyor.

Örneğin yetersiz fezleke hazırlandığında soruşturulamıyor ancak suç işlediği iddiasıyla yakalanmaya çalışan bir kişi vurulduğunda, doğrudan soruşturma açılabiliyor.

Ancak örneğin toplantı ya da gösteri yürüyüşü sırasında bir kişiyi vuran polis hakkında soruşturma izni olmadan soruşturma açılamıyor. Kaymakam ya da validen izin çıkana kadar savcıların kaybolma ihtimali olan delilleri toplama hakkı var ancak gözaltı yetkisi yok.

Eski Polis Akademisi Öğretim Üyesi ve güvenlik uzmanı Doçent Dr. Erkan Koca, adli ve idari kolluk ayrımının yapılması gerektiği görüşünde:

"Şu anki mevcut sistemin içerisinde aldığınız insanlar için 'bunlar adli kolluk işinde çalışacaklardır' demeniz çok kolay değil çünkü adli ve idari kolluk diye bir ayrım yasal olarak yok. Oralarda da düzenlemeler gerekir."

BBC Türkçe'nin görüşlerine başvurduğu uygulamacılar ise kolluk üzerinde savcının sahip olması gereken denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini; bu sorun çözülmeden yapılacak değişikliklerin sisteme gerçek anlamda bir olumlu katkısı olmayacağını söylüyor.

"Bizim sorunumuz polisin hukuku bilmemesi değil; önemsememesi ve denetlenememesi. Yani meselemiz çok daha derin."

Birçok Avrupa ülkesinde ve ABD'de uzun süredir uygulanan bu sistemin artılarının olduğunu ve ciddi anlamda olumsuz bir sonuç doğurmayacağını düşünen uygulamacılara göre, olumlu sonuç görebilmek için, hukuk mezunlarının görev yapacağı adli kolluğun ayrılması ve tüm sistemin denetlenebiliyor olması gerekir.

Uygulamacılar, polis alt kültürünün "hukuklu" meslektaşlarını "eğiteceği" konusunda endişeli.

"Daha çok hukuk mezununun polis olmasının olumlu etkilerinin hissedilir düzeyde olacağını sanmıyorum. Çünkü savcılar kolluğu denetleyemiyor. Bunun için enstrümanlar yok. Kolluk, idari açıdan savcıya bağlı değil. Bağlı olsa, yetersiz ya da yanlış yapılan bir işlemde siciline not işleyebilsek o zaman daha farklı olurdu. Bu da çok büyük bir dönüşüm ister."

"Yapısal reform olmadığı sürece istenen sonuç hasıl olmuyor"

Doçent Dr. Erkan Koca da, hukuk fakültesi mezunlarının adli kollukta görevlendirilmesinin olumlu etki yapması için, yapısal değişiklikler gerektiği görüşünde. 'te hazırlanan ve polise daha fazla yetki verdiği için yoğun eleştiri alan iç güvenlik paketinin de aslında ilk aşamada bu sisteme göre kurgulandığını anlatıyor.

Ancak yargıdaki reformların bütüncül ve köklü değişiklikler getirmediği sürece sonucun istenen şekilde alınamadığını söylüyor:

"Kolluk yönetimi, adli kolluk bile olsa, hukuktan ibaret bir iş değildir. Siyaset bilimi, kriminoloji, sosyoloji, hukukun mutlaka işin içinde olması gereken multi-disipliner bir iştir. 'teki kurgu tam da bütün bunları içine alan yapı ve modeldi, daha mutli-disipliner, bütün bu kökenlerden insanları çeşitlilik içerecek şekilde işin içerisine dahil eden bir modeldi. Ancak darbe girişimi, güvenlik sorunları, OHAL olayı yeniden bir güvenlikçi bakış etkisine sokunca, o paketle arzulanan şey hiçbir şekilde hasıl olmadı.

"Bu tür reformlar bütüncül, yapısal, daha köklü düşünülerek yapılmadığı takdirde istenen sonuç genellikle hasıl olamıyor. Evet, dışarıdan baktığımızda adli kolluğa sadece hukuk mezunlarını almak iyi görünüyor, çok önemli. Neden önemli? Çünkü Türkiye'de polis her zaman için iktidarla birlikte anılıyor. İktidarın güç organı, zor kullanma gücü olarak görülüyor. Aslında polis yasaların, hukukun hayata geçirilmesini sağlayan uygulayıcı esas itibarıyla."

Koca, polisin hesap verebilir olması gerektiğini, sivil gözetime "yakıcı şekilde ihtiyaç olduğunu," ancak bu şekilde halkla güven ilişkisi kurulabileceğini söylüyor.

Hukuk fakültesi mezunları neden Polis Akademisi'ni tercih etmiyor?

Türkiye'de bazı hukuk fakültelerinin kalitesinin sorgulandığını belirten Erkan Koca, bu fakültelerden çıkan ve sadece hakim, savcı ya da avukatlık sınavlarını geçemeyenlerin polislik mesleğini tercih etmesi halinde, polis teşkilatında da istenen sonucun alınamayacağını söylüyor:

"Buraya gelecek insanlar muhtemeldir ki; hukuk mezunlarının en iyileri olmayacak. Dolayısıyla bu insanların yaratabileceği bazı sıkıntılar da var. Emniyet bu insanları kendi sistemi içinde eritir ve kaybolur giderler, bu bir tarafa, bu insanlar yeterince iyi bir hukuk nosyonuna sahip olamadıklarında, legalizm denen şeye düşüyorlar. Yasaların uygulanması için gerektiğinde başvurulan zor kullanma gücünün yasacı bir anlayışla rutin bir işleyiş, polislik biçimi haline gelme riski her zaman vardır."

ABD'de "dedektif" denilen polis memurları aslında Türkiye'de adli kolluğun yaptığı işin benzerini yapıyor. Suçu araştırıyor ve ortaya çıkarıyor. Fransa'da da benzer soruşturma görevlendirmeleri için Sorbonne gibi iyi üniversitelerin hukuk fakültelerinden mezun olanlar sıklıkla başvuru yapıyor.

Türkiye'de de öngörülen değişikliklerle hukuk fakültesi, siyaset bilimi ve sosyoloji gibi bölümlerden mezun olanların polisliğe teşvik edilmesi ve polis yöneticiliğinin niteliğinin artırılması amaçlanıyor.

Bunun için "polis teşkilatını her şeyden önce saygın, iyi üniversitelerden mezun olanları çekebilecek bir yapıya büründürmeniz gerekiyor" diyen Koca, soruyor: Büründürebildik mi? Pek emin değilim…

"Hukukçuların demokratik ilke ve değerleri içselleştirmiş olan kişiler olması gerekiyor. Bu anlayışın egemen olabilmesi için de Türkiye'deki güvenlik yönetiminin mevcut anlayıştan biraz uzaklaştırılarak daha demokratik bir yere doğru dönüştürülmesi gerekiyor."

"İdari yapılanmadaki sorunlar çözülmedikçe fazla katkı sunacağını düşünmüyorum"

"Polis amirlerinin hukuk fakültesi mezunu olmalarını sağlamalıyız" diyerek tartışmaları gündeme getiren ilk isim, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu'ydu.

Mart ayında katıldığı bir etkinlikte gazetecilerin sorularını yanıtlayan Feyzioğlu, "Bir soruşturma fiiliyatta savcının emrinde yürür ama polisin hukuka saygılı olması demek 'hukuk devleti vardır' demektir. İhlâlden sonra devreye giren hakim ya da savcı ne kadar çözüm sağlayabilir? İlk andan itibaren iş hukuka uygun yürümeli. Polis amirlerinin tıpkı Amerika FBI'da, Avrupa'nın bazı ülkelerinde olduğu gibi hukuk fakültesi mezunu olmasını sağlarsak hukuk öğrenmiş değil, hukukçuluğun üstüne çok etkili polislik öğrenmiş bir emniyet teşkilatına sahip oluruz." demişti.

Bu çözümün "hukuk devletine güç vereceğini" savunan Feyzioğlu, bunun Adalet Bakanlığı'nın bir projesi olduğunu ve TBB'nin projeyi desteklediğini söyledi. Türkiye'de ihtiyacın iki katı kadar avukat olduğunu söyledi.

Öneriyi sorduğumuz Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, hukuku bilen kişilerin idari yapılanma içerisinde yer almasının önemli olduğunu, küçük de olsa pozitif katkı sağlayabileceğini ancak Türkiye'nin siciline katkı sağlaması için zihinsel devrim yaşanması gerektiği görüşünde:

"Özellikle çok fazla sorun üreten, Türkiye'de çok fazla hak ihlallerine sebep olan polis teşkilatının içerisinde hukuk mezunlarının yer alması önemli görülebilir ama burada asıl önemli olan zihinsel yaklaşım. Sadece hukuk fakültesi mezunu olması, Türkiye'deki polis teşkilatının bu konudaki siciline çok fazla katkı sunacağını düşünmüyorum. Bu zihinsel devrim yaşanmadığı sürece, avukattan da yapsanız hukuk fakültesi mezunlarından da seçseniz, siyasal bilimler mezunlarından da seçseniz çok fazla önem arz etmeyecek. Asıl önemli olan mesele devletin idari yapılanmasındaki sorunlar. Temel hak ve özgürlüklere karşı bir bariyer var, refleks var. Bu sistemde eğitimli kişiler tek başına çok fazla katkı sunamaz."

"İşi bilme meselesi cezasızlığın yaygınlaşmasına da sebep olabilir"

Aydın, idari yapılanmada, temel hak ve özgürlükler konusunda gelişme olursa, hukuk mezunlarının polis teşkilatında olmasının Türkiye'nin demokratikleşmesi sürecini hızlandıracağını söylüyor.

Sistemin işe yaraması için Aydın'ın üzerinde durduğu bir diğer mesele de, diğer isimler gibi, adli kolluğun idari kolluktan ayrılması gerekliliği. Eğer bu ayrım yapılmazsa, hukuku daha iyi bilen kişilerin cezasızlık politikasını kullanması, yarardan çok zarar da getirebilir:

"Türkiye'de ceza bağışıklığı ya da cezasızlık politikası olarak adlandırdığımız yaygın bir politika var. Sadece polisler için değil, kamu görevlilerinin karışmış olduğu durumlar da var ama tabii emniyet teşkilatı, faaliyet alanı itibariyle çok daha ön planda. Yargı karşısında, devletin diğer idari yapıları karşısında bu kadar güçlü olan ve cezasızlık politikasından faydalanan emniyet teşkilatının, hukuk fakültelerinden oluşması, -evet normalde suçla mücadele konusunda faydalı olabilir- ama "işi bilme" meselesi de bunun daha da yaygınlaşmasına yol açabilir."

Türkiye'de hukuk fakültesi mezunu ve polis sayısı ihtiyaçtan fazla mı?

Türkiye'de her yıl hukuk fakültesinden ortalama 19 bin öğrenci mezun oluyor. Hukuk fakültelerinin yaklaşık 95 bin öğrencisi var.

verilerine göre baroya kayıtlı avukat sayısı bin

'da Türkiye'deki hakim sayısı 14 bin , savcı sayısı da 6 bin

Türkiye'de bin kişiye polis düşerken bu sayı Almanya'da , İngiltere'de , Fransa'da ise

Erkan Koca, nüfusa göre kıyaslandığında Türkiye'deki polis sayısının Avrupa ülkelerinin üzerinde olmadığını ancak suça oranlandığında ihtiyacın üzerinde olduğunu söylüyor.

Ancak meselenin nitelik artırımı olduğunu, hem hakim ve savcılarda hem poliste nitelik kaybı yaşandığını söylüyor ve ekliyor: Adli sistem bütünüyle toplumun gözünde güven kaybediyor, kan kaybediyor sürekli olarak.

Cihan Aydın da çok fazla hukuk fakültesi olduğunu söylüyor ve "merdiven altı olarak tabir ettiğimiz hukuk fakültelerinin kapatılması, öncelikli talebimiz. İyi bir altyapıya sahip hukuk fakültelerinin de kontenjanları sınırlanmalı." diyor.

"Darbeden sonra süreçte 10 binden fazla hakim ve savcı alındı ki bu Türkiye ortalamasının çok üzerinde. Geçmiş dönemlerde yılda civarında en fazla hakim, savcı alınıyordu ama son yıllarda bu sayı 'e kadar çıktı. 15 Temmuz'dan bu yana en az 10 bin hakim ve savcı mesleğe alındı. Bunların mesleğe kabulleri de son derece tartışmalı, sadece mülakatla mesleğe başlayan çok fazla hakim ve savcı var. Dolayısıyla yargı kalitesinin düşmesinde bu tutumun çok önemli olduğunu düşünüyorum."

Aydın'a göre, üniversitelerdeki eğitim kalitesinin düşüklüğü de önerilen sistemin başarılı olmasının önündeki engellerden biri.

Memur olarak işe başlayan çalışan, gişede yeni gelen acemilerin profilini kontrol eder, güvenirliğine baktıktan sonra acemi "Pöh grubuna katılır, ♡ favori işaretinden grubu favoriye alır ve mottosuna -profilde yazı yazılan kısım- Pöh Acemi yazarak" kayıdını bitirir. Güvenlik ekibine katılan bir guvenlik memuru, yeni başlayan arkadaşlarının gözünden kaçanları kontrol eder ve yönelmesi gereken yere yöneltir; eğitim ya da çalışma alanına. Eğitim Birliğine katılan eğitici doğruca, acemiye şirketin kurallarını, şirket içi uyumu, çalışma tekniğini öğretir. Sorulan soruları gidererek Pöh'ü tanımasına yardımcı olur. Yüksek Rütbe'ye terfi edilen çalışan artık memurların çalışmalarını kontrol edip terfi edebilir. Terfi ederken çalışma süresinin doğruca tamamlandığına bakar. Güzelce ilerleyen çalışan artık Dış Işler Bakanı olur ve başka şirketten gelen müşterileri transfer edebilir. Transfer ederken müşterinin ceza durumunu, rozetini ve şirketin saygınlığını kontrol eder. Doğru çalışmalarının sonunda çalışan Cumhurbaşkanı ve hatta Istihbarat Yetkilisi olarak, artık şirkette saygı değer biri olur. Şirketteki düzgün karakteri olsun, düzgün ve devamlı çalışkanlığı olsun, çalışan sonunda kurucu tarafından Eş Sahip seçilebilir. Eş sahip olan bir çalışan şirkette alınabilecek rütbelerin zirvesindedir ve çoğu işi yapabilir. Düzenli olarak toplu terfi vermekle görevlendirilir. Pöh'e her katılan yeni çalışanlara eğitim verip, kuralları ve çalışmayı öğretmeyi amaçlıyoruz. Bunun için de eğitim alanlarına ve eğiticilere sahibiz. Saygı ve disiplin önemli unsurlar. Peki Pöh'te nasıl çalışılır? Çalışmaya dair bilgileri öğrenmek için çalışanlarımız eğitimden geçer ya da onlar için hazırlanan kayıtlı eğitimleri okuyabilirler. Pöh'te doğru bir şekilde çalışmak isteyen bir çalışan acemilerinden farklı olarak, bilinçli, adaletli ve disiplinli bir şekilde çalışmalıdır. Görevinin farkında olup ne alt rütbelere itmeli ne de üst rütbeleri yormalıdır. Asla kıyak geçmemeli ve herkese eşit davranarak adil olmalıdır. Ayrıca gruplaşmadan uzak durmaya özen gösterip yeni bireylere sıcak ve samimi davranmalıdır. Çalışanları rahatsız etmemeye, kavga yaratmamaya, aşağılamamaya, argo kullanmamaya ve üst rütbelere saygısızlık yapmamaya dikkat etmelidir. Çalışanlar bireysel sebeplerden çalışmalarını aksatmamalı ve çalışanları bekletmemelidir. Çalışmadan ilerlemeye çalışıp hakkını vererek çalışanların hakkına girmemelidir. Şirketin yönetimiyle ilgilenen yetkililer, haksızlık karşısında susmaz ve hakkı savunurlar. Şirket düzenini sağlamak için özen gösterirler. Çalışan her bireyin fikirlerine değer verir ve sorularına yanıt bulur. Bu adil şirketimizde çalışmamak elde değil.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir