namazda seferilik kaç gün / Seferi nedir? Seferi namazı nasıl kılınır, kaç rekattır? - Son dakika haberleri – Sözcü

Namazda Seferilik Kaç Gün

namazda seferilik kaç gün


Sual: Şafii ve Maliki'de sefer mesafesi ve müddeti ne kadardır?
CEVAP
Hanefi’de sefer mesafesi km, müddeti de 15 gündür. Giriş-çıkış günleri hariç, 15 veya daha fazla gün kalırsa mukim olur. Fakat giriş-çıkış günleri ile beraber 15 gün kalırsa seferi olur. Çünkü giriş-çıkış günleri sayılmadığı için 13 gün kalmış olur.

Maliki, Şafii ve Hanbeli'de, 80, kilometre mesafeye gidip, giriş ve çıkış günleri hariç, 4 günden az kalan seferi olur. 4 veya daha fazla gün kalan mukim olur. [Bu üç mezhepten birini taklit eden Hanefi, mesafe olarak kendi mezhebindeki mesafeye yani seafoodplus.info uyar. Seferilik süresinde ise taklit ettiği mezhebe uyması gerekir.]

Sefere çıkan kimse, sabah ezanları okunurken bir şehre girse, o gün sayılmaz.

Ezanlar okunurken o şehirden çıksa çıktığı gün de sayılmaz. 3 gün kalınca 3 sabah namazı kılar, bir girişte, bir de çıkışta sabah namazı kılınmış olur ki, hepsi 5 sabah namazı eder. Demek ki, 3 sabah namazı değil, en fazla 5 sabah namazı kılan bile seferi oluyor, mukim olmuyor. Şer'i gün, imsak vakti girince başlar.

Seferi nedir? Seferi namazı nasıl kılınır, kaç rekattır?

Ramazan ayının balamasıyla yolculuğa çıkacak vatandaşlar seferilikle ilgili araştırma yapıyor. Peki seferi nedir, kimler seferi sayılır? Seferi namazı nasıl kılınır, kaç rekattır? Seferi, kişinin herhangi bir nedenle ikamet ettiği yerden kalkıp başka bir yere gitmesi veya gitmek için yola koyulması, Arapça'da sefer veya müsaferet olarak adlandırılmakta olup, bu şekilde yola çıkmış kişiye denir. İşte seferilikle ilgili detaylar

Yayınlanma:

Seferi nedir? Seferi namazı nasıl kılınır, kaç rekattır?

Seferi nedir, kimler seferi sayılır? gibi sorular Ramazan ayının başlamasıyla merak edilmeye başlandı. Seferi, kişinin herhangi bir nedenle ikamet ettiği yerden kalkıp başka bir yere gitmesi veya gitmek için yola çıkmış kişiye de seferi veya müsafir denilir. İkamet ettiği yerden 90 km. uzağa giden seferi sayılır. Peki seferi namazı nasıl kılınır, kaç rekattır? İşte seferilikle ilgili merak edilenler…

SEFERİLİK NEDİR?

Kişinin herhangi bir nedenle ikamet ettiği yerden kalkıp başka bir yere gitmesi veya gitmek için yola koyulması, Arapça’da sefer veya müsaferet olarak adlandırılmakta olup, bu şekilde yola çıkmış kişiye de seferî veya müsafir denilir. Seferînin mukabili mukimdir ve mukim bir yerde yerleşik bulunan, yolcu olmayan kişi anlamındadır. Türkçemiz’de seferîlik veya müsaferet yerine, çoğunlukla yolculuk tabiri kullanılmaktadır. Fıkıh ve ilmihal kitaplarında seferîlik veya yolculuk sözlük anlamına yakın olmakla birlikte, ondan farklı olarak, belirli bir mesafeye gitmek anlamındadır. Yolcu olan kişiyi ilgilendiren bazı özel ruhsat hükümleri bulunduğu için seferin tanımının ve mahiyetinin iyi belirlenmesi gerekir.

SEFERİLİK MESAFESİ NASIL BELİRLENİR?

Seferîlik belirlenirken yolun yalnız gidiş mesafesi esas alınır, dönüş mesafesi hesaba dahil edilmez. Yolculuk yapan kimse süratli gider ve bu mesafeyi daha kısa sürede katederse, bu mesafe hesabına göre yine yolcu sayılır. Yolculukta üç günün esas alınması ve üç günün zaman ve mesafe olarak ifade edilmesi konusunda herhangi bir âyet ya da hadis bulunmayıp, bu ayarlama İslâm hukukçuları tarafından yapılmıştır. Onlar bu zaman ve mesafe ayarını yaparken büyük ölçüde, sahâbenin Hz. Peygamber’in uygulamasını tavsif edişlerine ve onların kendi uygulamalarına dayanmışlardır. Meselâ Hanefîler üç günlük yolculuğun seferîlik hükümlerine esas olduğunu tesbit ederken büyük ölçüde, yolcu olan kişinin üç gün üç gece mest üzerine meshedebileceğini bildiren şu hadisi esas almışlardır: “Mukim kimse tam bir gün bir gece, yolcu ise üç gün üç gece mesh eder” (Müslim, “Tahâret”, 85; Ebû Dâvûd, “Tahâret”, 60).

Daha sonra bu üç günlük yol veya on sekiz saatlik yolculuk asrımızda değişik ince hesaplarla kilometreye çevrilmiştir. Bu çevirmenin de asıl sebebi, çağımızda hızlı ulaşım araçlarının ortaya çıkması sonucu, üç günlük süre ölçütünü uygulamanın neredeyse imkânsız hale gelmiş olmasıdır. Bu hesaplara göre, kişinin yolcu sayılacağı ve yolculuk ruhsatlarından istifade edeceği mesafe, küçük bazı farklılıklarla km. arasında tesbit edilmiştir. Ancak her iki ölçüyü yani zaman veya mesafeyi esas almanın ayrı ayrı problemleri vardır.

Mesafe esas alındığında, son derece hızlı ve konforlu vasıtaların ortaya çıkması sebebiyle, bu 90 kilometrelik yolun oldukça meşakkatsiz ve çok kısa bir süre içerisinde katedilebilmesidir. Zamanın esas alınması durumunda ise yine birçok problem ortaya çıkmakta, gelecek birkaç yıl içinde seferîlik ruhsatları diye bir şey kalmayacağı, hatta zamanın esas alınması halinde bugün bile seferîlik hükümlerinden istifade edilemeyeceği ileri sürülmektedir.

Bununla birlikte çağdaş İslâm bilginleri, bu ikisinden mesafe ölçüsünün daha objektif veya uygulanabilir olduğu kanaatindedirler. Hanefîler dışındaki çoğunluğa göre, namazların kısaltılmasını mubah kılan yolculuk, ortalama iki günlük yolculuk veya ağır yükle ve yaya olarak iki konaklık mesafedir. Seferîlik meselesinin üzerinde durulması, doğru bir tanımının yapılmaya çalışılması, bu durum için tanınmış bazı ruhsat ve kolaylıklardan istifade edilebilmesine yöneliktir. Başka bir ifadeyle, seferin ne olduğu sağlıklı bir şekilde ortaya konulmalı ki, seferî değilken seferîlik hükümlerinden istifa edilmiş olmasın veya seferî olunduğu halde sefer ruhsatlarından mahrum kalınarak gereksiz yere sıkıntı çekilmesin.

SEFERİ NAMAZI NASIL KILINIR, KAÇ REKATTIR?

Seferi olduğunuz durumlarda 4 rekatlık farz namazlar, 2 rekat kılınır. Sünnetlerin tamamı kılınır, müsait olunmazsa sünnetler terk edilebilir.

Seferi iken misafir olan imama, mukim olan (misafir olmayan) kişi uyduğunda, 4 rekatlı namazlarda imam 2 rekatı kıldırdıktan sonra sağına soluna selam verir. “Ben misafirim, mukim olanlar namazını tamamlasın” der. Mukim olanlar, imam ikinci selamı verince “Allâh-ü Ekber” diyerek kalkar, aynen imamın arkasındaymış gibi kıyamda, kıraat etmeden (okumadan), Fatiha Suresi okuyacak kadar bekler. Rükû ve secdelerini yapar. İkinci rekata kalkar, yine Fatiha sûresi okuyacak kadar bekleyip rükû ve secdelerini yapar. Ettahiyyatü, Salli, Barik ve Rabbena dularını okur , selam vererek namazı bitirir. (Namaz Hocası)

ArapçaistifaRamazan

YOLCU NAMAZI

Arama:     

YOLCUYLA İLGİLİ DİĞER HÜKÜMLER &#;&#; NAMAZIN ŞART VE CÜZLERİNİ FAZLA VE EKSİK YAPMAK

Yolcunun, öğlen, ikindi ve yatsı namazlarını, sekiz şart altında kısaltarak ikişer rekât kılması gerekir:

1.
Şart: Yol, sekiz şer'î fersahtan [Takriben 44 km.] az olmamalıdır.

Gidiş dönüşü sekiz fersah olan bir kimse, ister gidişi dört fersahtan az olsun ister gelişi veya olmasın, namazını seferî yani kısaltarak kılmalıdır. Buna göre, gidiş üç fersah, dönüş beş fersah veya tersine olursa, seferi olarak (=kısaltarak) iki rekât kılmalıdır.

Gidiş dönüşü sekiz fersah olan bir yolda, aynı gün veya gece dönse dahi namaz seferî (=kısaltılarak) kılınmalıdır. Ama bu durumda ihtiyat ederek tam olarak da kılması daha iyidir.

Yol, sekiz fersahtan biraz az olur veya gidilen yolun sekiz fersah olup olmadığı bilinmezse, namaz seferî (=kısaltılarak) kılınamaz. Yolun sekiz fersah olup olmadığından şüphe edilirse araştırma yapmaya gerek yoktur, namaz da tam kılınmalıdır.

Yolun sekiz fersah olduğunu adil bir şahit veya güvenilir biri söyler ve sözüne güven hâsıl olursa, namaz seferi kılınmalıdır.

Yolun sekiz fersah olduğundan emin olan kimse, namazı seferî kıldıktan sonra yolun sekiz fersahtan az olduğunu anlarsa, namazı dört rekât olarak iade etmesi, vakit geçtiği takdirde ise kaza etmesi gerekir.

Yolun sekiz fersah olmadığından emin olan veya sekiz fersah olup olmadığında şüphesi olan kimse, yoldayken yolun sekiz fersah olduğunu anlarsa, az miktarda yolu kalsa da, namazı seferî kılmalıdır. Namazı tam kılmışsa yeniden seferi kılmalıdır. Vakit geçmişse kaza etmesine gerek yoktur.

Uzaklığı dört fersahtan az olan iki yer arasında birkaç defa gidilip gelinirse, toplamı sekiz fersah olsa da namaz yine de tam kılınmalıdır.

Gidilecek yerin iki yolu olur da birisi sekiz fersahtan az, diğeri sekiz fersah veya daha fazla olursa, eğer sekiz fersahlık yoldan gidilirse, namaz seferî kılınmalıdır. Eğer sekiz fersahtan az olan yoldan gidilirse, namaz tam kılınmalıdır.

Sekiz fersahın başlangıcı yolcunun, orayı geçtikten sonra yolcu sayıldığı yerden hesaplanmalıdır. Genellikle orası şehrin sonudur. Çok büyük şehirlerde mahallenin sonunun sayılması mümkündür. Bitişi ise şehrin sonudur.

2.
Şart: Yolculuğun ilk başından, sekiz fersahın gidilmesi kastedilmelidir. Yani sekiz fersah gidileceği bilinmelidir. Öyleyse sekiz fersahtan az olan bir yere yolculuğa çıkılır ve oraya yetiştikten sonra, kat edilen yol ile birlikte sekiz fersaha ulaşacak başka bir yere gitmek kastedilirse, yolculuğun ilk başından sekiz fersahın gidilmesi kastedilmediğinden dolayı, namaz tam kılınmalıdır. Fakat oradan sekiz fersah daha gitmek istenilir veya dönme mesafesiyle birlikte sekiz fersah olacak kadar bir mesafe giderse namazını seferi kılmalıdır.

Yolunun ne kadar olacağını bilmeyen meselâ, kaybolan bir şeyi aramak için yolculuk yapan ve buluncaya kadar ne kadar yol gideceğini bilmeyen bir kimse, namazı tam kılmalıdır. Fakat dönüşte, vatanına veya on gün ikamet edeceği bir yere sekiz fersah veya daha fazla yol varsa, namazı seferî kılmalıdır. Yine giderken dönüşüyle birlikte sekiz fersah olacak bir mesafe gitmeyi niyet ederse yine namazını seferi kılmalıdır.

Yolcu ancak sekiz fersahlık bir yola gideceğine karar verdiği takdirde, namazı seferî kılmalıdır. Dolayısıyla, bir kimse şehirden ayrılıp, meselâ arkadaş bulduğu takdirde sekiz fersahlık yolculuğa çıkmayı kastederse, arkadaş bulabileceğine güveniyorsa, namazı seferî kılmalıdır. Eğer güvenmiyorsa, tam kılmalıdır.

Sekiz fersahlık yola gitmeyi kasteden bir kimse, her gün azıcık bir yol kat etse de terehhus haddine (açıklaması meselede gelecektir) ulaşırsa namazını seferi kılmalıdır. Ama her gün az bir miktar giderse farz ihtiyat gereği namazını hem tam hem de seferi olarak kılmalıdır.

Yolculukta başkasının emrinde olan örneğin kadın, çocuk, hizmetçi veya mahkûm, sekiz fersah gideceğini bilirse, namazı seferî kılmalıdır. Aksi taktirde namazını tam kılmalıdır. Sormak daha iyi olmakla beraber farz değildir.

Yolculukta başkasının emrinde olan bir kimse, dört fersaha varmadan ondan ayrılacağını ve yolculuğa devam etmeyeceğini bilir veya zannederse, namazı tam kılmalıdır.

Yolculukta başkasının emrinde olan bir kimse, dört fersaha varmadan ondan ayrılıp yolculuk etmeyeceğini bilmezse, namazı tam kılmalıdır. Emin olursa namazını seferi kılmalıdır.

3.
Şart: Mesafe katedilinceye kadar yolculuk kastından dönülmemelidir. Eğer dört fersaha ulaşılmadan yolculuk kastından dönülür veya tereddüde düşülürse, dönülecek miktarla beraber sekiz fersahtan az olursa namaz tam kılınmalıdır.

Dönülen miktarla beraber sekiz fersah olacak kadar bir yol katettikten sonra yolculuktan vazgeçilir ve orada kalmaya veya oradan on gün sonra dönmeye karar verilir ya da dönme ve kalma hususunda tereddüde düşülürse, namaz tam kılınmalıdır.

Dönülen miktarla beraber sekiz fersah olacak kadar bir yol katettikten sonra yolculuktan vazgeçilip geri dönmeye karar verilirse, on günden az orada kalmaya karar verilse dahi, namaz seferî kılınmalıdır.

Sekiz fersahlık bir yere gitmek için hareket edilir; ancak bir miktar gidildikten sonra başka bir yere gidilmek istenirse, ilk hareket edilen yerle sonra gidilmek istenen yerin mesafesi sekiz fersah olursa, namaz seferî kılınmalıdır.

Sekiz fersaha ulaşılmadan geri kalan miktarın gidilip gidilmemesinde tereddüde düşülür ve tereddütlüyken yol katedilmez; ancak sonradan, kalan miktarın gidilmesine karar verilirse, yolculuğun sonuna kadar namazın seferî kılınması gerekir.

Sekiz fersaha ulaşılmadan, yolun geri kalan miktarının gidilip gidilmemesinde tereddüde düşülür ve tereddütlüyken bir miktar yol katedilir ancak sonradan, sekiz fersah daha gidilmeye veya dönüşüyle birlikte sekiz fersah olacak yere gidilmeye karar verilirse, yolculuğun sonuna kadar namazın seferî kılınması gerekir.

Sekiz fersaha ulaşılmadan önce, yolun geri kalan miktarının gidilip gidilmemesinde tereddüde düşülür ve tereddütlü hâlde bir miktar yol katedilir ve sonradan geri kalan miktarın gidilmesine karar verilirse, tereddüt halinde katedilen mesafe hariç, gidiş dönüş sekiz fersahtan az olursa namaz tam kılınmalıdır. Sekiz fersahtan az olmazsa seferi kılınmalıdır.

4.
Şart: Sekiz fersaha ulaşılmadan vatandan geçmek ve orada duraklamak ya da bir yerde on gün veya daha fazla ikamet etmek istenilmemelidir. O hâlde sekiz fersaha ulaşmadan vatanından geçip orada duraklayan veya on gün bir yerde kalmayı kasteden kimsenin namazı tam kılması gerekir. Ama duraklamadan vatandan geçen, farz ihtiyat gereği namazını hem tam kılmalıdır, hem de seferi.

Sekiz fersaha ulaşmadan vatanından geçip geçmeyeceğini veya bir yerde on gün kalıp kalmayacağını bilmeyen kimse, namazı tam kılmalıdır.

Sekiz fersaha ulaşmadan vatanından geçmek ve orada duraklamak veya bir yerde on gün kalmak isteyen ve yine bir yerde on gün kalacağından veya vatanından geçeceğinden şüphesi olan bir kimse, eğer bir yerde on gün kalmaktan veya vatanına uğramaktan vazgeçerse, yine de namazı tam kılmalıdır. Fakat geri kalan mesafe dönüş mesafesiyle birlikte sekiz fersah olsa namazı seferi kılmalıdır.

5.
Şart: Yolculuk, haram amaçlı olmamalıdır. Eğer hırsızlık gibi haram bir iş için yolculuğa çıkılırsa, namaz tam kılınmalıdır. Yine örneğin ölümüne veya bir azasının azalmasına yol açacak zararlı bir yolculuğa çıkmak veya kadının kocasından izinsiz olarak, farz olmayan bir yolculuğa çıkması gibi yolculuklarda namaz tam kılınmalıdır. Fakat kadın, hac gibi farz olan bir yolculuğa çıkarsa, namazı seferî kılmalıdır.

Vacip olmayıp, anne ve babanın eziyet çekmesine sebep olan bir yolculuk haramdır. İnsan böyle bir yolculukta namazı tam kılmalı ve orucu da tutmalıdır.

Yolculuğu bizzat haram nitelikli ve yine haram amaçlı olmayan bir kimse, yolculukta günah işlese meselâ, gıybet etse veya içki içse de, namazı seferî kılmalıdır.

Özellikle farz olan bir işi terk etmek için yolculuğa çıkan bir kimse, başka bir amacı olsun veya olmasın, namazı tam kılmalıdır. Bu yüzden borçlu olup borcunu verebilecek durumda olan bir kimse, alacaklı borcunu istiyor olması ve bunun da yolculuk sırasında vermesi mümkün değilse, borçtan kaçmak için yolculuk ediyorsa, namazı tam kılmalıdır. Ancak başka bir şey için yolculuğa çıkılırsa, yolculuk esnasında vacip bir ameli terk de etse namazını seferi kılmalıdır.

Yolculuk esnasında üzerine binilen hayvan veya başka bir binek, gasp edilmiş olursa, sahibinden kaçmak için olursa veya gasp edilmiş zeminde yolculuk ederse namazını tam kılmalıdır.

Zalimle yolculuk yapan kimse, bu işe mecbur olmaz ve bu yolculuğuyla zalimin zulmüne yardımcı oluyorsa, namazı tam kılmalıdır. Ancak mecbur olur veya bir mazlumu kurtarmak amacıyla zalimle yolculuk yapıyorsa, namazı seferîdir.

Ferahlamak ve gezmek amacıyla yapılan yolcu-luk, haram değildir ve namaz seferî olarak kılınmalıdır.

Neşe ve eğlence amacıyla ava gidilirse, haram olmamakla birlikte, giderken namaz tam olarak kılınmalı, dönülürken ise yeteri mesafeye ulaşmışsa veya av için değilse namaz seferi kılınmalıdır. Geçimi sağlamak için ava gidilirse namaz seferidir. Aynı şekilde ticaret ve varlığı çoğaltmak amacıyla ava gidilirse, hüküm aynıdır. Elbette bu durumda namazın hem seferî ve hem de tam kılınması müstehap ihtiyat gereğidir.

Günah amaçlı yolculuğa çıkan kimse, geri dönerken, sadece dönüş mesafesi sekiz fersah olursa namazı seferi kılmalıdır. Müstehap ihtiyat gereği tövbe etmemişse, dönüşte namazı hem tam kılmalı hem de seferi.

Yolculuğu günah olan bir kimse, yolda günah yapmak fikrinden vazgeçerse, ister geri kalan yol sekiz fersah olsun veya gidiş dönüş sekiz fersah olsun veya olmasın, namazı seferi kılmalıdır.

Günah iş için yola çıkmayan birisi, yolda iken kalan mesafeyi günah işlemek amacıyla gitmeyi kastetse, namazı tam kılmalıdır; ama o ana kadar seferî olarak kılınan namazlar sahihtir.

6.
Şart: Yolcu, sahrada sefer edip kendileri ve hayvanları için nerede yiyecek ve su bulurlarsa oraya yerleşen, bir müddet sonra başka bir yere giden ve evleri kendileriyle birlikte olan göçebelerden olmamalıdır. Buna göre, göçebeler bu yolculuklarında namazları tam kılmalıdırlar.

Göçebe olan bir kimse, konaklama yeri veya hayvanlara otlak bulmak için yolculuk yapar ve evi kendisiyle birliktedir, denilecek şekilde ev eşyasını ve malzemeleri kendisiyle götürürse namazı tam kılmalıdır. Aksi halde yolculuğu sekiz fersah olursa, namazı seferi kılmalıdır.

Göçebe olan kimse, ziyaret, hac veya ticaret ve benzeri için yolculuk yapar ve evi kendisiyle beraberdir, denilecek şekilde olmazsa namazını seferî kılmalıdır. Ama evi kendisiyle beraberdir, denilecek şekilde olursa namazı tam kılmalıdır.

7.
Şart: Mesleği yolculuk olmamalıdır. Buna göre şoför, gemici, postacı, çoban ve çok yolculuk yapan kimse, işine bağlı olmasa da örneğin, haftanın üç günü gezi ve eğlence için olsa dahi bu gibi kişiler namazı tam kılmalıdırlar.

Mesleği yolculuk olan kimse, (53)ziyaret ve hac gibi başka bir iş için yolculuk yaparsa, namazı seferî kılmalıdır. Ama haftanın üç günü yolculuk yapan kimse gibi, çok yolculuk yapıyor denilirse seferi kılmalıdır. Fakat arabasını ziyaretçi götürmek için kiraya verip kendisi de bu arada hem şoförlük ve hem ziyaret yapan şoför, namazı tam kılmalıdır.

Hacıları Mekke'ye götürmek için yolculuk yapan kimsenin mesleği yolculuk olursa, namazını tam kılmalıdır. Ama mesleği yolculuk olmaz ve sadece hac aylarında yolcu taşımak için yolculuk yapan kimse, müddeti bir iki hafta gibi az olursa namazı seferi kılmalıdır. Ama üç ay gibi uzun olursa namazını tam kılmalıdır. Çok yolculuk eden sayılıp sayılmadığı konusunda şüphesi olan kimse, farz ihtiyat gereği namazlarını hem tam hem de seferi olarak kılmalıdır.

Şoför ve benzeri isimlerin doğru olabilmesi için, şoförlük mesleğini sürdürme kararının olması gerekir. İstirahat müddeti de normal şoförlerin istirahat zamanından uzun olmamalıdır. Şu halde haftada bir gün yolculuğa çıkan kimseye şoför denilmez. Çok sefer eden unvanına gelince; ayda en azından on gün en az bir defa yolculuk yapmalı; iki üç yolculukla da olsa en azından on gün yolculukta kalmalı, şu şartla ki, bir yılda altı ay bunu devam ettirme niyeti olmalıdır veya birkaç yılda üç ay olmalıdır. Bu surette bütün yolculuklarda tekrarı olmasa da namazı tam kılmalıdır. Elbette ilk ay hem tam, hem de seferi olarak kılmalıdır. Bir ayda sekiz veya dokuz gün yolculuk eden kimse, farz ihtiyat gereği hem tam, hem de seferi olarak kılmalıdır. Bundan daha az olursa namazları seferi olarak kılmalıdır.

Yılın bir kısmında mesleği yolculuk olan bir kimse örneğin otomobilini sadece yaz veya kış için kira ile çalışmaya çıkaran şoför, işiyle uğraştığı yolculukta namazı tam kılmalıdır. İhtiyat gereği hem seferî, hem tam kılması ise, müstehaptır.

Devamlı şehre iki üç fersahlık bir yola gidip gelen şoför ve seyyar satıcı bir seferinde sekiz fersahlık yol katederse, namazı seferî kılmalıdır.

Mesleği yolculuk olan bir kimse vatanında -kastederek veya kastetmeyerek- on gün veya daha fazla kaldıktan sonra, çıktığı ilk yolculukta namazı tam kılmalıdır. Vatanı olmayan başka bir yerde de, kastederek veya etmeyerek on gün kalırsa hüküm aynıdır. Arabasını kiraya veren şoför ve yük taşıyan hayvanları süren kimsenin durumu bu şekilde olursa, ihtiyat gereği on günden sonra çıktığı ilk yolculukta namazlarını hem tam olarak, hem de seferi kılması müstehaptır.

Mesleği yolculuk olan bir kimsenin namazını tam kılmasın için üç kere yolculuk etmesi şart değildir. Şoför be benzeri unvanları aldıktan sonra ilk yolculuğu da olsa namazını tam kılmalıdır.

Şoför ve yük hayvanlarını süren kimse gibi mesleği yolculuk olan kimseler, normalden daha fazla yolculuk etmeleri yorgunluk ve zorluğa neden olursa, namazlarını seferi kılmalıdırlar.

Kendine bir vatan seçmeden şehirlerde seyahat eden bir kimse, namazı tam kılmalıdır.

Mesleği yolculuk olmayan bir kimse meselâ, bir şehir veya köyde bulunan malını taşımak için peş peşe yolculuk yaparsa, namazı seferî kılmalıdır. Ama meselede ölçüsü açıklanan, çok yolculuk eden kimselerden sayılırsa hüküm değişir.

Önce oturduğu yerden vazgeçip kendine yeni bir vatan edinmek isteyen kimse, eğer mesleği yolculuk olmazsa veya evi sırtında ünvanını taşımazsa (göçebeler gibi) yolculuk sırasında namazı seferî kılmalıdır.

8.
Şart: Vatanından hareket ediyorsa ruhsat haddine ulaşmalıdır. Ama vatanı olmayan bir yerden hareket eden kimse için ruhsat sınırı yoktur. İkamet ettiği yerden hareket ettikten sonra namazı seferidir.

Ruhsat miktarı şehir halkının hatta şehrin dışında ve etrafından yaşayanların göremeyecekleri yerdir. Bunun alameti de onun şehir halkını görememesidir.

Vatanına dönen yolcu, vatanına girmedikçe namazı seferi kılmalıdır. Aynı şekilde bir yerde on gün ikamet etmek isteyen yolcu, oraya ulaşmadıkça namazı seferi kılmalıdır.

Eğer şehir yüksek bir yerde olup halkı uzaktan görülebiliyorsa veya çukurda olup azıcık uzaklaşıldığında görülmüyorsa, böyle bir şehirden yolculuğa çıkan kimse, zemini düz olduğu takdirde görülmemesi için katedilmesi gereken mesafe miktarı uzaklaştığında, namazı seferî kılmalıdır. Yine yolun yüksekliği veya alçaklığı normalden fazla olursa, normali gözetmek ve ölçü almak gerekir.

Gemi ve trenle yolculuk eden kimse ruhsat haddine ulaşmadan tamam niyetiyle namazını kılmaya başlar, fakat üçüncü rekâtın rükûsundan önce ruhsat haddine ulaşırsa, namazı seferi kılmalıdır.

Bir önceki meseledeki farzda olduğu gibi üçüncü rekâtın rükûsundan sonra ruhsat miktarına ulaşırsa, yeniden seferi olarak namazını kılmalıdır. Birinci namazı yerine getirmesi ve tamamlaması gerekli değildir.

Ruhsat haddine ulaştığına emin olarak namazı seferi kılar ve daha sonra namaz anında ruhsat haddine ulaşılmadığı anlaşılırsa namaz yeniden kılınmalıdır. Bu durumda ruhsat haddine ulaşılmamışsa tam kılınmalı, ruhsat haddinden geçmişse seferi kılınmalıdır. Vakti geçmişse, namazın kazaya kalma anında vazife ne idiyse ona uygun olarak kılınmalıdır.

Göz normal değilse, orta dereceli bir gözün şehir ehlini göremeyeceği bir yerde namaz seferi kılınmalıdır.

Ruhsat haddine ulaşılıp ulaşılmadığından şüphe edilen bir yerde, namaz tam kılınmalıdır.

Yolculuğu sırasında vatanından geçen bir kimse, orada duraklarsa namazı tam kılmalıdır. Duraklamazsa farz ihtiyat gereği namazlarını hem tam, hem de seferi olarak kılmalıdır.

Yolculuğu sırasında vatanına uğrayan bir kimse, orada bulunduğu müddetçe namazı tam kılmalıdır. Fakat oradan sekiz fersahlık veya gidip döneceği dört fersahlık yola gitmek istiyorsa, ruhsat haddine ulaşınca, namazı seferî kılmalıdır.

İster orada dünyaya gelmiş ve anne ve babasının vatanı olsun, ister kendisi orayı ikâmet etmek ve yaşamak için seçmiş olsun, insanın kendi yaşantısı ve ikâmeti için seçtiği yer onun vatanıdır.

Bir kimse asıl vatanı olmayan bir yerde az bir müddet kalıp sonra başka bir yere gitmek isterse, orası onun vatanı sayılmaz.

İnsanın yaşantısı için seçtiği yer; her zaman kalmayı niyet etmese de, halk ona orada yolcu demiyorlarsa, yani geçici olarak on gün veya daha fazla başka bir yerde yaşarsa, yine de birinci olanı onun asıl yaşam yeri olarak derlerse, orası onun için vatan hükmündedir.

Bir kimse iki yerde hayatını sürdürüyorsa, meselâ, altı ay bir şehirde ve altı ay da başka bir şehirde kalıyorsa, her ikisi de onun vatanıdır. Eğer ikiden fazla yeri kendisi için ikâmet yeri olarak seçmişse, hepsi vatanı sayılır.

Bazı fakihler şöyle demişlerdir: Bir yerde evi olan ve altı ay devamlı ikamet niyetiyle orada kalan, o mülk onun olduğu müddetçe orası vatanı hükmündedir. Ne zaman yolu araya düşerse namazı tam kılmalıdır. Elbette bu hüküm kesin değildir.

Önceden asıl vatanı olduğu hâlde sonradan vazgeçtiği bir yere vardığında, kendisi için yeni bir vatan seçmese de, namazı tam kılmamalıdır.

Bir yerde on gün peş peşe kalmayı kasteden veya istemediği hâlde on gün kalacağını bilen bir yolcu, orada namazı tam kılmalıdır.

Bir yerde on gün ikamet kastı olan kimsenin birinci günün gecesini veya on birinci günün gecesini orada kalmayı kastetmesi gerekmez. Birinci günün sabah ezanından onuncu gün güneş batıncaya kadar kalmayı kastederse, namazı tam kılmalıdır. Aynı şekilde örneğin birinci günün öğlen vaktinden on birinci günün öğlen vaktine kadar kalmayı kastetse, namazı tam kılmalıdır.

On gün bir yerde kalmayı kasteden kimse, ancak on günün hepsini aynı yerde kalmak istediği takdirde, namazı tam kılmalıdır. Buna göre eğer iki şehirde meselâ, İstanbul ve Ankara’da veya İstanbul ve on gün kalmak isterse, namazı seferî kılmalıdır.

Bir yerde on gün ikamet kastı olan bir yolcu, on gün içerisinde çevreyi dolaşmaya çıkacağını ilk baştan kastetmişse, örf açısından başka bir yer hesap edilmesine rağmen uzaklığı dört fersahtan az ise ve ikamet yerinde "on gün ikamet etti" denilmesine zarar vermeyeceği miktarda gidilirse, namazı tam kılmalıdır. Aksi talde namazı tam kılmalıdır. Örneğin ilk baştan bir günün tamamında veya bir akşam boyunca oradan çıkmayı niyet ederse bu ikamet niyetiyle çelişir ve namazı seferi kılmalıdır. Ama niyeti günün yarısında çıkmak ve sonra dönmek olursa, dönüşü geceye rastlasa da namazı tam kılmalıdır. Fakat ikamet yerinden bu şekilde çıkması fazla olur ve örf açısından iki veya daha fazla yerde ikamet ediyor denilirse hüküm değişir.

Bir yerde on gün ikamet etmeye karar vermemiş bir yolcu meselâ, eğer "arkadaşım gelirse veya güzel bir ev bulursam on gün kalırım" diye kastederse, namazı seferî kılmalıdır.

Bir yerde on gün kalmaya karar veren bir kimse, orada kalmasına engel çıkacağına ihtimal verir ve halkın itina ettiği bir ihtimal olursa, namazı seferi kılmalıdır.

Ayın sonuna on gün veya daha fazla kaldığını bilen bir kimse, ayın sonuna kadar bir yerde kalmaya karar verirse, namazı tam kılmalıdır. Eğer ayın sonuna kaç gün kaldığını bilmez ve ayın sonuna kadar bir yerde kalmaya karar verirse, kastettiği gün ile ayın sonu arasındaki günler on gün veya daha fazla olsa da, namazı seferîdir.

Bir yerde on gün kalmaya karar veren bir yolcu, eğer dört rekâtlı bir namaz kılmadan kararından döner veya kalıp kalmayacağında tereddüde düşerse, namazı seferî kıl-malıdır. Ama dört rekâtlı bir namaz kıldıktan sonra kararından döner veya tereddüde düşerse, orada kaldığı müddetçe namazı tam kılmalıdır.

Bir yerde on gün kalmaya karar veren bir yolcu, oruç tutar ve öğlenden sonra orada kalmaktan vazgeçerse, eğer dört rekâtlı bir namaz kılmışsa orada kaldığı müddetçe orucu sahihtir ve namazları tam kılmalıdır. Ama dört rekâtlık bir namaz kılmamışsa, farz ihtiyat gereği orucunu tamamlamalı ve kaza etmelidir. Namazları ise seferi kılmalıdır. Sonraki günlerde oruç da tutamaz.

On gün bir yerde kalmaya karar veren bir yolcu, kararından vazgeçtikten sonra, kalmaktan vazgeçmesinin dört rekâtlı bir namaz kıldıktan önce mi yoksa sonra mı olduğunda şüphe ederse, namazları seferî kılmalıdır.

Eğer yolcu, seferî kılmak niyetiyle namaza başlar ve namazdayken on gün veya daha fazla kalmaya karar verirse, namazı dört rekât olarak tamamlamalıdır.

On gün bir yerde kalmaya karar veren bir yolcu, dört rekâtlı bir namazı kılarken kararından vazgeçerse, üçüncü rekâta başlamamışsa, namazı iki rekât olarak bitirmeli ve diğer namazları da seferî olarak kılmalıdır. Aynı şekilde üçüncü rekâta başlamışsa, rükûya gitmemişse oturmalı ve namazı seferi olarak tamamlamalıdır. Eğer rükûya gitmişse namazı bozabilir veya tamamlayabilir. Fakat namazı yeniden seferi olarak kılmalıdır.

On gün kalmaya karar veren bir yolcu, ikamet ettiği yerde on günden fazla kalırsa, yolculuğa çıkıncaya kadar namazı tam kılmalıdır. İkinci bir defa on gün ikameti kastetmesi gerekmez.

On gün bir yerde kalmaya karar veren bir yolcu, farz orucu tutmalıdır; müstehap oruç da tutabilir. Öğlen, ikindi ve yatsı namazlarının sünnetlerini de kılabilir.

On gün bir yerde kalmaya karar veren bir yolcu, dört rekâtlı bir namaz kıldıktan veya on gün kaldıktan sonra -tam bir namaz kılmasa dahi- dört fersahtan az bir mesafeye gidip döndükten sonra birinci yerinde on gün ya da daha az kalmak isterse, gidip dönünceye kadar ve döndükten sonra namazı tam kılmalıdır. Fakat ikamet yerine dönmesi yol güzergâhında olduğundan dolayı olur, mesafe de şer’i olarak yeterli olursa, gidip döndüğü esnada ve kaldığı yerde namazını seferi kılmalıdır.

On gün bir yerde kalmaya karar veren yolcu, dört rekâtlı bir namazı kıldıktan sonra, sekiz fersahtan az olan bir mesafeye gitmek ve orada on gün kalmak isterse, giderken ve on gün kalmak istediği yerde namazlarını tam kılmalıdır. Ama gideceği yer sekiz fersah veya daha çok olursa, giderken namazlarını seferi kılmalı, on gün kalmak istemiyorsa, orada kaldığı günler de namazını seferi kılmalıdır.

Bir yerde on gün ikamet etmeyi kasteder ve dört rekâtlı bir namazı eda olarak kıldıktan sonra dört fersahtan az bir yere gitmek isterse; birinci yerine dönüp dönmeyeceğinde şüphede ise veya tamamen oraya döneceğinin farkında değilse veya dönmek ister fakat on gün kalıp kalmayacağını bilmezse, ya da on gün orada kalarak yola çıkacağının farkında değilse; giderken orada kaldığı müddet zarfında ve dönerken namazlarını tam kılmalıdır.

Arkadaşlarının on gün kalacağını zannederek bir yerde on gün kalmayı niyet eder ve eda olarak dört rekâtlık bir namaz kıldıktan sonra onların on gün kalmayı niyet etmediklerini anlarsa, kendisi de kalma konusunda fikrini değiştirse de, orada olduğu müddetçe namazlarını tam kılmalıdır.

Bir yolcu otuz gün bir yerde kalır ve bu otuz günün tümünde gitmek ve kalmakta tereddütlü olsa, otuz gün dolduktan sonra çok az bir müddet bile kalsa, namazı tam kılmalıdır.

Dokuz gün veya daha az bir müddet bir yerde ikamet etmeyi kasteden yolcu, dokuz gün veya daha az orada kaldıktan sonra, ikinci kez dokuz gün veya daha az kalmayı kasteder ve öylece durum otuz güne varıncaya kadar devam ederse, otuz birinci günden itibaren namazı tam kılmalıdır.

Otuz gün tereddütlü olan bir yolcu, otuz günün hepsini bir yerde kaldığı takdirde, namazı tam kılmalıdır. Ama otuz günün bir miktarını bir yerde ve bir miktarını da başka bir yerde geçirirse, otuz günden sonra da namazını seferî kılmalıdır.

YOLCUYLA İLGİLİ DİĞER HÜKÜMLER &#;&#; NAMAZIN ŞART VE CÜZLERİNİ FAZLA VE EKSİK YAPMAK
Son Güncellenme:

Namaz İslam dininin şartlarından biri olan önemli bir ibadettir. Müslümanlıkta Allah'a karşı teslimiyetin en önemli göstergelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Gün içinde belirlenmiş zamanlarda 5 kez olmak şartıyla abdest alınarak yapılan bir ibadettir.

Seferi Namazı Nasıl Kılınır?

Yüce İslam dininin şartlarından biri olan namaz günün bazı vakitlerinde 5 kez olarak yerine getirilmektedir. Namaz ibadeti yolculuk durumunda kılınma şeklinde değişiklikler yapılarak kolaylaştırılmaktadır.

Yolculuk koşullarının zorlayıcı etkisi nedeniyle yolculuklarda seferi namazı kılınmaktadır. Seferi namazı Hanefi ve Şafii mezhebine göre farklılık göstermektedir. Hanefi mezhebinde 4 rekat olan namazlar iki rekat olarak kılınabilmektedir. Şafii mezhebinde ise seferi namazında da 4 rekat ise 4 rekat olarak kılınmalıdır. Namazların sünnetleri ise tam olarak kılınmalıdır. Şartlar müsait değilse sünnetler kılınmayabilir.

Seferi olma şartları nelerdir?

Yüce dinimizde zorlukla beraber kolaylıklar vardır ayeti kerimesinde olduğu gibi namaz zor olan yol halinde kolaylaştırılmıştır. Seferi olma durumu da bu kolaylaştırma hallerinden biridir. Fakat bir kimsenin seferi sayılabilmesi için bazı şartlar taşıması gerekmektedir. Seferi olma şartlarını taşıyanlar namazlarını seferi namazına uygun şekilde eda edebilmektedir.

Merak edilen seferi sayılma koşulları ise öncelikle gidilecek yerin uzaklığına bağlı olmaktadır. Ayrıca gidilen mesafe sonrası orada kalma zamanı da seferi olma durumunu etkilemektedir. İkamet bölgesinden en az 90 km. uzaklığa gitmek seferi sayılmanın ilk koşuludur. Gidilen bölgede 15 günden az kalmak gereklidir. 15 günden daha uzun zaman o bölgede kalınacaksa misafirlik durumu ortadan kalkmış olur.

Yolculuk Namazı Nasıl Kılınır?

Yolculuk namazı seferi şartları taşınıyorsa seferi namazına uygun şekilde kılınabilmektedir. Günümüzde yolculuklar daha rahat hale gelse de seferi sayılma şartları geçerli olan durumlarda seferi namazı kılınabilir. Seferi durumlarda 4 rekat olan farzlar 2 rekat kılınmaktadır. Namaz sünnetleri müsait durum yoksa kılınmayabilir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir