nar ağacı nazan bekiroğlu kitap özeti / Nar Ağacı Özeti, Konusu ve Karakterleri - Kitap Diyarı

Nar Ağacı Nazan Bekiroğlu Kitap Özeti

nar ağacı nazan bekiroğlu kitap özeti

Edebiyat severler Nazan Bekiroğlutarafından yazılan Nar Ağacı kitap özet ve yorumuna bakmaya ne dersiniz?

Nazan Bekiroğlu Nar Ağacı Kitap Özeti

Nar Ağacı” yılında Timaş Yayınlarından çıkan sayfalık bir kitap. “Nar Ağacı” kitabı edebiyat dünyasının usta ve popüler yazarlarından olan Nazan Bekiroğlu tarafından kaleme alınmış. “Nar Ağacı Özeti”ne birlikte bakalım.

Nar Ağacı Arka Kapak Yazısı

Nazan Bekiroğlu’ndan Trabzon-Tebriz-Tiflis-Batum-İstanbul hattında geçen muhteşem bir roman.
Balkan Savaşı döneminde başlayıp I. Dünya Savaşı’na uzanan bir öykü… Trabzon’dan ve Tebriz’den doğup birbirlerine doğru yol alan iki hayat; önce deli akan sonra durgunlaşan iki ırmak… Aslında çok ırmak…

Tebriz’in en büyük, en asil halı tüccarının deli fişek oğlu Settarhan ve Trabzonlu inci tanesi Zehra…
Ateşin bakışlı ateşin duruşlu; ırmağını kendi bildiğince alev ateş akıtmayı seçen bir genç kız Azam&#;
Adı ne aşk ne de dostluk olan bir duyguyla Settarhan’ın ırmağına dolanan Batumlu kitapçı Sophia&#;
Acıyla yoğrulan, yoğruldukça durulaşan, kendi varlıklarını sevdiklerinin varlığında eriten Büyükhanım ve Hacıbey…
Ve hep kendi içine doğru akan, kendi ırmağını gencecik yaşta milleti için kurutan, Trabzon’un “kırık kafiyesi” İsmail, ah İsmail…

İki büyük savaşın savurup yeniden şekillendirdiği hayatlar, muhaceret, mücadele, kader, farklı inançların aktığı ortak zemin, üç ülke ve üç sevda Nazan Bekiroğlu’nun mürekkebi aşk olan kaleminde buluştu.

Nar Ağacı hayal kadar zengin, roman kadar güzel, tarih kadar gerçek bir hikâye… İncelikle işlenmiş karakterleri, son derece zengin detayları ve dönemi anlatmadaki maharetiyle okuyanı çarpacak ve yıllarca unutulmayacak bir kitap&#;

Nazan Bekiroğlu tarafından kaleme alınan Nar Ağacı tavsiye ettiğimiz kitaplardandır.

Ders Kitabı Cevapları

Nar Ağacı - Nazan Bekiroğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar:Nazan Bekiroğlu

Editör: Seval Akbıyık

Yayın Evi: Timaş Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı:

Nar Ağacı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Nazan Bekiroğlu’ndan Trabzon-Tebriz-Tiflis-Batum-İstanbul hattında geçen muhteşem bir roman. Balkan Savaşı yıllarında başlayıp I. Dünya Savaşı’na uzanan bir öykü Trabzon’da ve Tebriz’de doğup birbirlerine doğru yol alan iki hayat; önce delice akan sonra durgunlaşan iki ırmak Aslında çok ırmak Tebriz’in en büyük, en asil halı tüccarının deli fişek oğlu Settarhan ve Trabzonlu inci tanesi Zehra

İki büyük savaşın savurup yeniden şekillendirdiği hayatlar, muhaceret, tehcir, mücadele, kader Farklı inançların aktığı ortak zemin, üç ülke ve üç sevda Nazan Bekiroğlu’nun mürekkebi aşk olan kaleminde buluştu. "Nar Ağacı" bir Doğu masalı kadar zengin, hayal kadar güzel, hayat kadar gerçek bir hikâye İncelikle işlenmiş karakterleri, zengin detayları ve dönemi anlatmadaki maharetiyle yıllarca unutulmayacak bir kitap

Nar Ağacı Alıntıları - Sözleri

  • Aşk bahane. Herkes kendini seviyor..
  • " Allah'ım " dedi, " Hiçbir şeyim olmasa bile sana şu nefes için hamdolsun."
  • “Zaman sana hiç ummadığını ve biriktirmediğini getirir”
  • Çünkü sevdim ve ben kalbiyle yaşayanlar zümresindenim.
  • "Sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim. Ben böyle çağırmasam sen öyle gelmezdin."
  • Birine altı çizili kitaplarınızı vermek yaralarınızı da emanet etmektir bir bakıma.
  • “Allah’ım” dedi, “Hiçbir şeyim olmasa bile sana şu nefes için hamdolsun.”
  • “Allah'ım” dedi, “Hiçbir şeyim olmasa bile sana şu nefes için hamdolsun.”
  • Sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim. Ben böyle çağırmasam sen öyle gelmezdin.
  • Yalnızdım ve insanları seviyordum ama yine de yalnızlığımı daha çok seviyordum.
  • "Kahraman sen olsan da, hikâye benim"
  • Böyle bir yorgunluğu ancak benzer yolları yürümüş olan anlar. Senin yorgunluğunu benim yorgunluğum, senin gördüklerini ancak benim gördüklerim siler. Gerisin geri birlikte yürürsek eğer o yollar haritadan silinip gider. Bütün işaret taşlarını iptal edebilir, bütün güzergâhları ihlâl edebiliriz. Bütün o sesleri, tatları, kokuları yok edebiliriz. İnkâr etme kalbin mucizesini, yeter ki el ver. Bir tarafımız hep kırık kalacak belki ama ihtimal bir kafiye tutturabiliriz. Bütün yorgunluklarımızı yekdiğerinde dinlendirebilir, birbirimize sığınabilir, iki ayrı ırmağın delicesinde değil bir ırmağın derininde akabiliriz. Yeniden diyebiliriz.

Nar Ağacı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Merhabalar öncelikle bugün tavsiye üzerine okumuş olduğum bir kitabın incelemesini yapmak istiyorum. Sayfa sayısı ve kurgusu sizleri yanıltmasın çok sürükleyici bir kitap.. Nazan Bekiroğlu ile tanıştığım bu kitap bana çok şey öğretti. Öğretici niteliği yüksek olan kitapları çok severim. Kitapta Tebriz'li bir tacir olan Setterhan ile Trabzon'lu Zehra'nın kavuşma hikayesini öğrenmek üzere Trabzon, Bakü, Tiflis, Batum, Tebriz, İstanbul hattında geçen uzun bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Olaylar öyle güzel akıyor ki sizde gitmiş, görmüş gibi seviyorsunuz oraları. Hikaye esrarengiz bir mektupla başlıyor. Yazara gelen bu mektup otuz yıl önce postaya verilmiş ve dedesinin ölümünün ikinci gününde ortaya çıkıyor. Farsça dilinde olan bu gizemli mektupta sadece selam ve adres var Yazarın ailesinin gerçeklerini ve sırlarını merak etmesiyle çıktığı bu yolculukta geçmişe dönerek olayların gelişimine tanık oluyor . Yaşıyor ve bizlere de yaşatıyor bütün hikayeyi.. . Kitap boyunca Zehra ve Settarhan'ın kavuşmasını sabırsızlıkla bekliyorsunuz. Balkan savaşından seafoodplus.infönya Savaşına değin olan tüm yıkımlar, felaketler, ölümün soğuk yüzü,muhacirlik, yıkılan hayaller, başlamadan biten aşklar kısacası acının her hali bir bir gözünüzün önünden geçiyor… Yazarın dilini ve üslubunu çok sevdim Nazan Bekiroğlunun okumuş olduğum ilk kitabı ama anlaşılan son olmayacak.. Sizlere de tavsiye ederim keyifli okumalar dilerim. (ʙᴜsᴇ)

" Herkes kendi kalbinin içini bilir; ben aşkın hatırıyla geldim sana Nereden başlamalı Ya Rabbim ? Hangi şehirden? (Trabzon, Tebriz, Tiflis, Batum, İstanbul) Kimden başlamalı peki ? Settarhan, Zehra, İsmail, Azam, Sofya, Büyükhanım Kalem elimde öylece kalakaldım."Hadi Emine hadi güzelim " dedim, " değilmi ki yazmaya karar verdin başla bakalım bi' yerden.. Gönlüm ilk seni seçti, Trabzon'un yiğit mert delikanlısı, on sekizini yeni doldurmuş İsmail.. Duydu ki Balkan Seferberliği ilân edildi. Alay hazırlığı başlamış Trabzon'da. Birde gönüllü taburu kuruluyor. Vatan uğruna verilecek candan kaçar mı İsmail ? Kaçmadı.. " Gitme" dediler, " Yükümlü değilsin " duymadı.. " Orada kıyamet koparken, rahat döşeğimde nasıl uyuyabilirim. " dedi. Gitti Sen gittin, hikayen benim içimden geçti de beni parçalara böldü un ufak etti. Tekrar tekrar okudum seni. Kulağımda " Arda boylarına ben kendim gittim, dalgalar vurdukça can teslim ettim." türküsü bilmem kaç tekrar dinledim de dinledim. Sonra Azam.. Ahhh Azam.. Kendi yazgısını kendi yazmış, kendine biçilen elbiseyi beğenmemiş, baş kaldırmış, boyun eğmemiş dik durmuş. Kendini ezdirmeyen kadınların en güzel hikâyelerinden birine sahip olmuş. Okurken özgüvenine hikâyene hayran kaldım ve iyi ki yüreğime değdin. Sofya, Büyükhanım, Hacıbey ve daha niceleri.. Hepsinin hikâyesi muazzamdı. Tek tek yazsam sayfalar almayacak bende bıraktıklarını. Nazan Bekiroğlu'nun üslubu, kelimeleri nakış nakış, ilmek ilmek işleyişi.. O tat o lezzet.. Aman Allah'ım hâlâ bu neydi ? Nasıl bir kitaptı ? diyorum. Yıllarca aklımdan çıkmayacak, biliyorum.. Eeeeee !! Anlattın da anlattın tatlım "Aşk" nerde " Aşk " ??? Seni yerden yere vuran bu hikâyede Aşk olmazsa olmazdı.. Olmaz olur mu ? Sona sakladım Bir kara kaşa kara göze vuruldu Settarhan. Yandı da yandıkça eridi o eridikçe ben kavruldum. O son bakış kaldı hep aklında.. Diyardan diyara savruldu, gurbet ellerde küllerini eşeledi. Son nefesine kadar çıktı mı o gözler aklından? Allah bilir.. Ne yollardan geçildi sonra ne çileler çekildi. Ne sular aktı ne dereler çağladı. Dağ dağa kavuşmazmış da insan insana kavuşurmuş ya.. Bu kavuşma içinmiş meğer bütün yaşananlar. Birbirlerinin yaralarını sarsınlarmış birbirlerine merhem olsunlarmış Zehra ve Settarhan " Sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim." dedi Settarhan.. " Ben böyle çağırmasam sen öyle gelmezdin." dedi Zehra.. İki ayrı ruhta akan ırmak birleşti aşk yüreklere aktı İyi ki aktı yoksa bu hikaye eksik kalırdı. Velhasıl eksik kalmasın hikâyeleriniz.. Demem o ki; aşkı çağırın, avaz avaz bağırın tutmayın içinizde Seven sevdiğini söylesindi. Seni seviyorumlar hiç tükenmeden durmadan söylensindi.. " Sen çağırdın ben geldim." diyenleriniz olsundu. Hiç gitmesindi. Aşk hiç bitmesindi!!! (emine)

Kitabın Yazarı Nazan Bekiroğlu Kimdir?

3 Mayıs tarihinde Trabzon'da doğdu. İlk ve orta tahsilini aynı kentte yaptıktan sonra Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (). Dört yıl lise öğretmenliği yaptı. KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü'ne öğretim görevlisi olarak girdi. (). Orhan Okay yönetiminde sürdürdüğü Halide Edib Adıvar'ın Romanlarının Teknik Açıdan Tahlili konulu doktorasını tamamladı (). Aynı bölümde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Şair Nigar Hanım konulu çalışmasıyla doçent oldu (). 'den itibaren aynı fakültede açılan Türkçe eğitimi bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmakta olan Nazan BEKİROĞLU 4 Mayıs 'de profesör olmuştur

Şehirli bir ailenin üç çocuğundan en küçüğü olan Nazan Bekiroğlu; kendi ifadesiyle 'ehl-i kalem ve kelam' bir baba ile titiz ve oldukça eğitimli bir annenin, iki de ağabeyin ikliminde epey nazlanarak, korunarak, esirgenerek büyümüştür. Çocukluğunda Türkçesi bozulur diye sokak yasaklanmış ve arkadaşları seçilmiştir, bunun için konuşurken Karadenizliliği hiç hissedilmez. Bekiroğlu, Türk Edebiyatı dergisi röportaj yazarı Belkıs İbrahimhakkıoğlu'na verdiği bilgilerle, kendini ve (birbirini andıran) hikayeleriyle şiirlerini şöyle anlatmıştır.

Doğduğu ay (3 Mayıs), ruh dünyası ve ardından şiir ve hikayelerinde hep yer almıştır. Altı yaşına kadar oturdukları, konak yavrusu denilebilecek büyük evde yaşadıkları, hikayelerinin şuur altı malzemesini hazırlamıştır; 'Çini dolap tutamakları, billur kapı kolları, vitraylardan süzülen efsunlu hava, kapı yanında açan filbahri çiçekleri, taş duvarlardan fışkıran yabani incir dalı, kocaman halının göbeğine düşen sarı ikindi güneşi, geceleri yatağa uzanan dalga sesleri ve bu seslerle karışan martı çığlıkları.' Bütün bunların izdüşümleri daha çocukluk yıllarında sanatkar ruhunu yoğuran dünyanın temelini teşkil etmişlerdir.

On dört yaşında babasının vefatıyla beraber ailenin ekonomik ve sosyal rengi değişir. Konaktan apartman dairesine geçiş yazarın içe dönük ruh yapısının teşekkülünde ve duyarlılığının şekillenmesinde etkili olmuştur. Daha sonra yüksek tahsil için aileden uzaklaşması bakışlarını dış dünyaya çevirmesini Anadolu'yu ve insanını tanıtmasını sağladı. Öğrencilik yıllarında halk edebiyatı ve Orta Asya estetiğinin peşinde idi. Bunu bir ölçüde ilk hikayelerine de yansıttı. (Hava Hanım Öldü) . Gerek sanatkar, gerekse akademik kişiliğinin gelişmesinde hocası Orhan Okay'dan teşvik ve destek gördü.

Kendi ifadesiyle, kendini asıl buluşu mezuniyet sonrası yıllara rastlar. yılında apartmandan tekrar eski, müstakil ve bahçeli bir eve taşınırlar. Böylece sanatkarımız, ruhunu harekete geçiren atmosfere yeniden kavuşur. Daha sonra bir İstanbul seyahatinde hayatına Osmanlı ve Topkapı girer ve bu saray giderek, adeta bir tutkuya dönüşür. Ama onu çeken Osmanlı'nın zaferleri ya da yenilikleri değildir. 'Saray'ı özellikle insani yanı ile yakalamaya çalışır.

Bekiroğlu, edebiyata ve özellikle şiire meraklı bir aileden geliyor. Baba ve anne şiiri duyan ve duyuran insanlar. Babası 'Hedef' adlı bir mahalli bir gazetenin sahibiydi. Basılmamış roman denemeleri ve pek çok şiirleri bulunan, tarihe ve bilhassa Osmanlı tarihine meraklı bir zattı. Bekiroğlu 'güzele ilgi duymayı' babasından öğrenmiştir. Okumayı, kendisine sevdiren babasıdır. 'İçinde Bir Sızı Var' hikayesinde kahraman da babasıdır.

Bir zamanlar Tanpınar'ın etkisinde kaldığını şu anda bu etki üzerinden attığını söyler. Hayran olduğu Dostoyevski'den insan ruhunun labirentlerini vermesi bakımından etkilenir. Oscar Wilde'ın insan ruhunun evrensel prensipler doğrultusunda ve çok sade çizgilerle hikayeler yazmasından etkilenir. Nun Masalları döneminde Oscar Wilde gibi hikayeler yazmak ister. Nun Masalları'nın sade görünümünde onun etkisinin olduğunu söyler. Mustafa Kutlu'dan teknik anlamda geleneğe yaslanması yönünden etkilenir. Sezai Karakoç'tan geleneğin dönüştürülerek bugün nasıl kullanılabileceğini öğrendiğini söyler.

Nazan Bekiroğlu Kitapları - Eserleri

  • Yusuf ile Züleyha
  • Lâ: Sonsuzluk Hecesi
  • Nar Ağacı
  • Cam Irmağı Taş Gemi
  • Cümle Kapısı
  • Mavi Lale
  • Mor Mürekkep
  • İsimle Ateş Arasında
  • Nun Masalları
  • Şair Nigâr Hanım
  • Yol Hali
  • Mimoza Sürgünü
  • Kelime Defteri
  • Karınca İzleri - Hikmet Aksoy Kitabı
  • Mücellâ
  • Halide Edib Adıvar
  • Yerli Yersiz Cümleler
  • Kehribar Geçidi (Ciltli)

Nazan Bekiroğlu Alıntıları - Sözleri

  • hayatı seyretmeye alışkındı Mücellâ (Mücellâ)
  • Ufukta bir gövdenin göründüğünü, ışığın tan üzerinde belirdiğini ümit ederek ama bir türlü görmeyerek. (Kelime Defteri)
  • Belki bir gün gelirsin. (Kehribar Geçidi (Ciltli))
  • Ne yani kıymet bilmeyenlerin elinde heba olup gitse miydi canım kitaplar ? (Kehribar Geçidi (Ciltli))
  • Eğer aşk bir kere gerçekleşmişse yapılacak en uygun şey kaderi onun ellerine teslim etmektir (Kelime Defteri)
  • " Sarsılıyor kalbim yedi yerinden, bunca sarsıntıyı ben kâzasız belâsız nasıl geçeyim? " (Yusuf ile Züleyha)
  • "Akıl ve Kalp: Aklıma yaslansam kalbim, kalbime yaslansam aklım yarı yolda bırakıyor." (Kelime Defteri)
  • "İnşirah süresine ve seccademe kapanmış ağlıyorum." Secde yerini görecek kadar aydınlık. Necip Fazıl'ın sırrı (Cümle Kapısı)
  • "Ateşe düşmeyen yanmayı nereden bilsin? Elini bıçak çizmeyen kanın rengini nasıl öğrensin?" (Yusuf ile Züleyha)
  • "Kahraman sen olsan da, hikâye benim" (Nar Ağacı)
  • İnsanlık arenalarda olmasa da gladyatör dövüştüren zihniyeti bugün hâlâ taşıyor. (Yerli Yersiz Cümleler)
  • Ya bu kadar sabırlı olmasaydım ya da bu kadar derinden kırılmasaydım. (Yerli Yersiz Cümleler)
  • Beşiği sallayan el dünyaya hükmeder. (Halide Edib Adıvar)
  • Fakat ömrünün çiçeğinden söz etmemiz gerekirse, bu mutlaka hanımelidir. En sevdiği çiçektir hanımeli, bunun birinci nedeni de kokusudur. Bu koku Nigâr Hanım'ın ruhunda yeni açılımlar yaratmaktadır. (Şair Nigâr Hanım)
  • İçine bak, imkansız bir şey olmadığını göreceksin. Kapat gözlerini gitsin. (Mor Mürekkep)
  • Şimdiye kadar bütün öğrendiklerim Hayata dair, hiçbir şeyi anlamama yetmediler. Öyleyse onları unutmalıyım. Unutmalı ve yeniden başlamalıyım. (Mor Mürekkep)
  • Bahar, bir yığın hatıranın ayrıntısında ruha dair bir hikâyedir (Mavi Lale)
  • “Ateşe düşmeyen yanmayı nereden bilsin? Elini bıçak çizmeyen kanın rengini nasıl öğrensin?” (Yusuf ile Züleyha)
  • " Allah'ım " dedi, " Hiçbir şeyim olmasa bile sana şu nefes için hamdolsun." (Nar Ağacı)
  • Fakat bütün istediği yorgun başını dinlendirebileceği müşfik bir dost omzudur. (Şair Nigâr Hanım)

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir