nazım hikmet ran haziranda ölmek zor / Haziran'da ölmek zor şiiri - Hasan Hüseyin Korkmazgil

Nazım Hikmet Ran Haziranda Ölmek Zor

nazım hikmet ran haziranda ölmek zor

Haziranda ölmek zor!

Dedesi Nazım Paşa'nın etkisiyle şiire ilgi duyan usta kalem genç yaşta yazmaya başladığı şiirleriyle uluslararası üne kavuştu.

20 Kasım 'de Selanik'te doğan 'Mehmet Nazım' edebiyat tarihinde "Nazım Hikmet" adıyla tanındı. Usta şair, Ran soyadını ise sonradan aldı.

Usta şair yaşamının ilk yıllarını ve şiire başlama hikayesini yaptığı bir açıklamada şöyle anlatmıştı:

"Ben yılında, 20 Ocak'ta Selanik'te doğdum. Dedem valiydi, şiirle ilgilenirdi. Annem ressamdı, birkaç yabancı dil bilirdi. Babam önce elçilik, daha sonra üst düzey memurluk yaptı. İlk şiirimi 13 yaşındayken yazdım. Bir yangını anlatıyordu. Ailem benim harika bir çocuk olduğuma karar vermiş ve şiir yazmamı telkin etmeye başlamıştı. 15 yaşında bahriye okuluna verdiler. Deniz subayı yapmak istiyorlardı beni. Okuduğum sınıf ikiye ayrılmıştı. Bir kısmı sporla, diğeri şiirle uğraşıyordu. Ben şairler tarafına düştüm. Okulda bize tarih ve edebiyat derslerini ünlü Türk şairi Yahya Kemal veriyordu. Kedimi anlatan bir şiir yazmıştım. Yahya Kemal, şiirimi okuduktan sonra kedimi getirmemi söyledi. Tüyleri dökülmüş, çelimsiz bir kediydi. Yahya Kemal o zaman bana 'Bu kadar allayıp pullayabildiğine göre, senden kesin şair olur.' demişti. 16 yaşındayken Yeni Mecmua'da 'Servilikler' adlı şiirim yayınlandı. Bu şiir herkes tarafından beğenilmişti. 17 yaşında artık yazdıklarım ciddi ciddi basılıyordu."

Nazım Hikmet Ran, ilkokulu Göztepe Taş Mektep'te okudu, ardından Mekteb-i Sultani'nin hazırlık sınıfına yazıldı. Ailesinin ekonomik sıkıntıya düşmesi yüzünden, bir yıl sonra okuldan alınan Ran, Nişantaşı Sultanisi'ne kaydedildi.

Serbest şiirin öncüsü oldu

Usta şair, ne yazdığını anlamasa da Batum'da gördüğü Rusça bir şiirin şeklinden etkilenerek serbest şiire ilgi duymaya başladı.

Moskova yolculuğu sırasında yazmaya başladığı "Açların Gözbebekleri" şiirinde serbest ölçüyü deneyen Ran, yazdığı bazı şiirleri 'te "Yeni Hayat" ve "Aydınlık" gibi dergilere göndererek yayımlattı.

Ran, serbest ölçüde Türk şiirinin ilk örneklerini verirken, bir makalesinde şunları kaleme almıştı:

"Kafiyeli, vezinli şiir yazılmaz diyenler de kafiyesiz, vezinsiz şiir yazılmaz diyenler de dar kafalıdır. Şiir öyle de yazılır, böyle de. Ben şimdi bütün şekillerden yararlanıyorum. Halk edebiyatı vezninde de yazıyorum, kafiyeli de yazıyorum. Tersini de yapıyorum. En sade konuşma diliyle kafiyesiz, vezinsiz şiir de yazıyorum. Sevdadan da barıştan da inkılaptan da hayattan da ölümden de sevinçten de kederden de umuttan da umutsuzluktan da söz ediyorum. İnsana has her şeyin şiirime de has olmasını istiyorum. İstiyorum ki okuyucum bende bütün duygularının ifadesini bulabilsin."

Moskova'dan 'te Türkiye'ye dönen Nazım Hikmet, Aydınlık dergisinde çalışmaya başladı. Dergide yayımlanan şiir ve yazılarından dolayı 15 yıl hapsi istenince Ran tekrar Moskova'ya gitti.

Toplumcu bir sanat anlayışını benimsedi

Şairin ilk şiir kitabı "Güneşi İçenlerin Türküsü" 'de Bakü'de yayımlandı.

Cumhuriyet'in 5. yıl dönümü münasebetiyle çıkarılan aftan yararlanmak üzere Temmuz 'de Türkiye'ye girerken yakalanan Nazım Hikmet, bir süre tutuklu kaldı.

Nazım Hikmet Ran, yazı kadrosuna katıldığı "Resimli Ay" dergisinde bir yandan şiirlerini yayımladı, bir yandan da edebiyatın yerleşmiş değerlerine karşı sert çıkışlar yaptı.

Kendisini "sosyalist şair" olarak tanımlayan Ran, sanatın amacı konusundaki tartışmada "sanat sanat için değildir" diyerek toplumcu bir anlayışı benimsediğini ifade etti.

Nazım Hikmet'in İstanbul'da 'da basılan " Satır" şiiri, edebiyat çevrelerinde geniş bir yankı uyandırdı.

Şair Ran, tam anlamıyla klasik de denilemeyecek ama biçimsel bakımdan daha az deneysel bir şiir dili geliştirdi.

Şiirleriyle ilgili açılan pek çok davada beraat eden Ran, 'e kadar "gizli örgüt kurmak" suçundan daha sonra ise "orduyu ve donanmayı isyana teşvik" suçundan tutuklandı ve 28 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum edildi.

Nazım Hikmet Ran, 'da, 17 bin mısradan oluşan "Memleketimde İnsan Manzaraları" adlı eserini yazmaya başladı.

"Uluslararası Barış Ödülü" aldı

Genel Af Yasası'ndan yararlanarak, 'de serbest kalan şaire, Dünya Barış Konseyi tarafından Picasso, Paui Rubeson, Wanda Jakubuurska ve Pablo Neruda'yla birlikte "Uluslararası Barış Ödülü" verildi.

Neruda'nın "Nazım'a sahip çıkın, biz onun yanında şair bile sayılmayız." dediği şair Ran, serbest kaldıktan sonra askerliğe alınacağını öğrenince, öldürüleceği düşüncesiyle Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği'ne gitti.

Ran, 25 Temmuz 'de Bakanlar Kurulunca Türkiye vatandaşlığından çıkarıldı. Aynı yıl şairin oğlu Mehmet dünyaya geldi.

Eserleri uluslararası barış kongrelerine katılması ve bu doğrultuda mücadele etmesi nedeniyle de birçok dile çevrilen Ran, dünyada çapında büyük bir üne ulaştı.

UNESCO tarafından "Nazım Yılı" ilan edildi

Nazım Hikmet Ran'ın doğumunun yılı dolayısıyla yılı UNESCO tarafından "Nazım Yılı" ilan edildi.

Novodeviçi Mezarlığında toprağa verilen şair, 5 Ocak tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden Türk vatandaşlığına kabul edildi.

Ran'ın "Dağların Havası" (Osmanlıca), "Güneşi İçenlerin Türküsü", " Satır", "Sesini Kaybeden Şehir", "Benerci Kendini Niçin Öldürdü?", "Taranta Babu'ya Mektuplar" isimli eserleri yaşamı sırasında, "Kurtuluş Savaşı Destanı", "Rubailer", "Memleketimden İnsan Manzaraları", "Cezaevinden Memet Fuat'a Mektuplar", "Kemal Tahir'e Mapushaneden Mektuplar", "Kuvayi Milliye", "Sevdalı Bulut", "Nazım ile Piraye", "Hikayeler", "Piraye'ye Mektuplar", "Henüz Vakit Varken Gülüm"ün de aralarında bulunduğu çok sayıda eseri ise vefatından sonra yayımlandı.

Eserleri 50'den fazla dile çevrilen şair, cezaevindeyken, İbrahim Sabri ve Mazhar Lütfi takma adlarının yanında imzasız olarak bazı şiirlerini okuyucuyla buluşturdu, 'da ise Ahmet Oğuz Saruhan adıyla "La Fontaine'den Masallar" isimli kitabını çıkarttı.

Haziranda ölmek zor: Nazım Hikmet'in 59'uncu ölüm yıldönümü

Haziranda ölmek zor: Nazım Hikmet'in 59'uncu ölüm yıldönümü

seafoodplus.info

Türk edebiyatınınn romantik şairi Nazım Hikmet Ran. Yazdıkları ve ortaya koyduğu eserlerle daima yaşayacak olan Nazım Hikmet'e yakından bakalım.

Yaşamı boyunca pek çok zorlukla karşılaşan Nazım Hİkmet, çareyi Rusya'ya kaçmakta buldu. Burada yaşayan Nazım Hikmet, Moskova'da 3 Haziran 'te hayatını kaybetti. Mezarının Türkiye'ye getirilmesi konusunda çok tartışma oldu ama nihai bir karar çıkmadı.

Ve usta şair memleketinden uzakta Rusya'da yatıyor.

Yaşadığı aşklar, ölümsüzler arasında yer aldı. Nazım Hikmet ve aşk denilince hemen herkesin aklına aynı isim gelir:

Vera

Haziranda ölmek zor: Nazım Hikmet'in 59'uncu ölüm yıldönümü

Söz ustası bir şair

15 Ocak 'de Selanik'te dünyaya gelen şair, Moskova'da uzun yıllar yaşadı ve orada son nefesini verdi.

Yaşadığı dönemde çeşitli kovuşturmalara ve yargılamalara maruz kalan Nazım Hikmet'in, devrin önde gelen yazar ve şairleriyle yaşadığı edebi polemikler, onun ne kadar usta bir söz ustası olduğunu gösteriyor.

Haziranda ölmek zor: Nazım Hikmet'in 59'uncu ölüm yıldönümü

11 yaşında şiir yazdı

İlkokul eğitimini Göztepe Taş Mektebi'nde tamamlayan Ran, ortaokula Galatasaray Lisesi'nde başladı. 'de ise Nişantaşı Lisesi'nden mezun oldu.

Çocukluk yıllarında dedesi Nazım Paşa'nın etkisiyle şiirle ilgilenmeye başlayan Nazım Hikmet, ilk şiiri Feryad-ı Vatan'ı 11 yaşında kaleme aldı.

Ünlü şair, denizciler için yazdığı 'Bir Bahriyelinin Ağzından' şiirinden etkilenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın desteğiyle 'de Heybeliada Bahriye Mektebi'ne girdi.

'da okulunu başarıyla tamamlayan Ran, Hamidiye kruvazörüne stajyer güverte subayı olarak atandı. 'de ise çeşitli nedenlere bağlı olarak orduyla ilişiği kesildi.

Haziranda ölmek zor: Nazım Hikmet'in 59'uncu ölüm yıldönümü

Oyunlar da yazdı

Oyun yazarı olarak da tanınan Nazım Hikmet'in aralarında Kafatası, Bir Ölü Evi ve Unutulan Adam, Ferhat İle Şirin'in de bulunduğu 22 tiyatro eseri, Türkiye'nin yanı sıra Rusya, Almanya, Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya gibi ülkelerde sahneleniyor.

Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı olan Nazım Hikmet'in şiirleri; Ahmet Kaya, Ruhi Su, Edip Akbayram, Fikret Kızılok, Cem Karaca, Fuat Saka, Zülfü Livaneli ve Yunan besteci Manos Loizos gibi birçok sanatçı ve müzik grubu tarafından seslendirildi.

Haziranda ölmek zor: Nazım Hikmet'in 59'uncu ölüm yıldönümü

Nazım Hikmet öldü

Ünlü şair, 3 Haziran 'te Rusya'nın başkenti Moskova'da yaşamını yitirdi. Hikmet'in mezarının, Türkiye'ye getirilme çabaları olduysa da herhangi bir sonuç alınamadı.

Ölümanmamoskovanazım hikmet

Google News ile Takip Et

&#;Ne anlar acılardan güzel Haziran?&#;

“…ne anlar acılardan güzel haziran / ne anlar güzel bahar!” diyecek kadar şairi isyan ettiren aydır Haziran… Çünkü yürekleri halk için çarpan üç büyük yazar, bu ayda düştüler toprağa: Nazım Hikmet, Orhan Kemal ve Ahmet Arif…

Haziran… Yazın habercisi, güneşin sevgilisi, toprağın bereketi, geceleri ‘leylak ve tomurcuk kokan’, ayların belki de en güzeli… Ama bu topraklarda yaşayanlar için aynı şey söylenebilir mi bilmiyorum. Bizim için Haziran’ın ilk günleri demek, bizi biz yapan üç büyük şair ve yazarımızın ardı ardına toprağa düştükleri günler demek… Haziran demek, yüreği hep halkı için atmış, onlar için yazmış, hapisler yatmış, işkenceler görmüş, sürgüne gönderilmiş üç büyük insanı anmak demek… 3 Haziran ’te Nazım Hikmet, 2 Haziran ’te Orhan Kemal ve 2 Haziran ’de Ahmet Arif’i kaybettik.
Bu ülkenin başka bir yürek işçisi Hasan Hüseyin Korkmazgil, aralarında 7 yıl olsa da, aynı günlerde ölen Nazım Hikmet ve Orhan Kemal’in ardından şöyle anlatmıştı içindeki yangını: “3 Haziran Duyuyorum ki Nâzım Hikmet ölmüş. Bir sanatçı için, böyle bir haberi soğukkanlılıkla karşılamak olanaksız! ‘Hava leylak/ve tomurcuk kokuyor/uy anam anam/haziranda ölmek zor’ dizeleri dökülüyor dudaklarımdan. () 2 Haziran Duyuyorum ki Orhan Kemal ölmüş. Yine aynı dizeler, yine kendiliğinden”

‘GÜZEL YÜZLÜ ŞAİR’ NAZIM
20 Kasım ’de Selanik’te doğan Nâzım, bir dünya şairidir ancak biz Kadıköylüler’in yüreğinde ayrı bir yeri vardır. Yıllar sonra vatandaşlığa geri alındığında nüfusa kayıtlı olduğu yer hanesine Kadıköy Feneryolu yazılan, Bahariye, Süreyya Operası deyince akla babası gelen, şiirlerinde Kadıköy'e bir selam çakmayı ihmal etmeyen büyük usta aynı zamanda Kadıköylü bir şairdir. Ama bundan çok daha önemlisi dur durak bilmez enerjisiyle yılmadan halk için çalışmış ve bu yolda ömür tüketmiş bir aydındır. Daha Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu’ya geçti ve sömürüye karşı halkla birlikte mücadele etti. Nâzım’ın ’de Rusya’ya gitmesi ve komünizmle orada tanıştıktan sonra Türkiye dönmesiyle birlikte yayımlanmaya başlanan şiir ve yazıları daima soruşturmalık oldu ve yıllarca hapis yattı. Hapisteyken bile halkı için yüreği çarpar. Bunu usul usul şiirlerine damlatır fakat Nâzım’ın şiiri ömrü boyunca yasaklıdır. Onun şiiri ancak ’te özgürlüğüne karışır. Yani öldükten ancak 2 yıl sonra… ’de bir af yasasıyla hapisten çıkan Nâzım, askere alınacağı ve öldürüleceği duyumları üzerine yurtdışına kaçar ve Türkiye vatandaşlığından çıkarılır. Bundan sonra şiirine bir gurbetlik ve vatan hasreti yerleşir. Nitekim 3 Haziran ’te sürgünde bedeni toprağa düşer. Ardından Pablo Neruda “Niçin öldün Nâzım?/Ne yaparız şimdi biz/şarkılarından yoksun?” diye haykıracaktır.

İŞÇİNİN EMEĞİ ORHAN KEMAL’İN ROMANLARINDA
Ustanın yüreği uzakta toprağın altında üşürken Anadolu’da bir başka aydın Orhan Kemal, 2 Haziran ’te düşer toprağa. Adana’da 15 Eylül ’te doğan yazar, hayatının büyük bir bölümünü yoksulluk içinde geçirdi ve eserlerinde işçileri, hamalları, çiftçileri tam bir gerçeklikle yansıttı. Düzenli bir eğitim olanağı olmamasına rağmen onun yazdıkları tecrübeleridir, onun aşina olduğu durumlardır. ’de Niğde’de askerliğini yaparken “Maksim Gorki ve Nâzım Hikmet okumak”, “Yabancı rejimler lehinde propaganda” suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırılır. ’ta Bursa Cezaevi’nde Nâzım’la tanışır ve onun toplumcu görüşlerinden etkilenir. Ki zaten onu öykü ve roman yazmaya teşvik eden de Nâzım’dır. Bir dönem hamallık, amelelik gibi işler de yapan Orhan Kemal, ’de ailesiyle İstanbul’a yerleşir. Geçimini kalemiyle kazanmaya başlayan yazar, ’de “Kardeş Payı” adlı öyküsüyle Sait Faik Hikâye Armağanı’nı alır. Yine ’da Türk Dil Kurumu ödülünü ve Saik Faik Hikâye Armağanı’nı “Önce Ekmek” adlı kitabıyla alır. Orhan Kemal, Bulgar Yazarlar Birliği’nin çağrısı üzerine gittiği Sofya’da, tedavi görmekte olduğu hastanede hayatını kaybeder.

NAMUS İŞÇİSİ AHMET ARİF
Bu iki büyük aydından yıllar sonra mertliği ve samimiyeti yürek okşayan Ahmed Arif düşecektir toprağa. Yine bir Haziran günü Yine leylak ve tomurcuk kokuları arasında. Bu büyük ozan 21 Nisan ’de Diyarbakır’da doğar. Babası Siverek’e tayin olduktan sonra burada ilköğretime başlar. Siverek onun için hayatı anlamaya başladığı bir yerdir. Ki burada öğrenir aşireti, toplumsal ilişkileri. Yine Kürtçe’nin Kurmançca ve Zazaca lehçelerini Siverek’te, Arapça’yı Harran’da öğrenir. Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe bölümünde öğrenciyken iki defa tutuklanır. Hapis günleri işkence ve açlık içinde geçer. Öyle ki bu büyük ozan çıldırma noktasına gelir. Bu yıllardaki eziyetlerine rağmen o “dağlarına bahar gelen memleketini” düşünür ya da ranza dibinde olmayacak düşlere dalar. Bazen de Çukurova’dadır onun yüreği, Cibali’de, ırgat işçileri arasında. Sömürülen acılı halkının endişesindedir. Ahmed Arif de 2 Haziran ’de hayata gözlerini yumar.
Hayatlarında sürgünün, mahpusların ve işkencelerin hiç eksik olmadığı üç yürek Nâzım sürgünlük yurdunda, Orhan yoksulluk içinde, Ahmed sessizce bir Haziran günü aramızdan ayrılıyorlar. Ve biz her yıl Haziran ayını, içimizde bir buruklukla karşılıyoruz…
Kaynak: İbrahim Genç / Radikal Gazetesi


Nazım Hikmet’i Anma Gecesi
Kadıköy Belediyesi, bu yıl da Nazım Hikmet’i unutmuyor ve Barış Manço Kültür Merkezi’nde bir anma gecesi düzenliyor. Ustanın tam ölüm yıl dönümü olan 3 Haziran’da gerçekleşecek etkinlik saat ’da Cuma Bolat’ın sunumuyla başlayacak. “Çocuklar Öldürülmesin” adlı kısa film gösteriminin ardından Orhan Karaveli, bir konuşma yapacak. Bizim Tiyatro ve Zafer Diper’in şiir-drama gösterisi sonrasında Haluk Çetin ve Muzaffer Özdemir müzik dinletisi sunacaklar. Etkinlik İ.Ü Devlet Konservatuvarı öğrencilerinin “Jokont ile Sİ-YA-YU” isimli pantomim gösterisiyle sona erecek. “Nazım Gecesi”ne tüm Kadıköylüler davetli.

Semra ÇELEBİ

Etiketler; naz&#x;m hikmet Orhan Kemal Ahmed Arif Naz&#x;m Hitmet Ran Ahmet Arif


nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir