Test
Kişilik Testleri
Novaco Öfke Ölçeğine Göre Senin Sinirlenme Hızın Ne?
Sen ne kadar çabuk sinirleniyorsun?
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Yayınlanma: 22 Haziran
Sebepsiz yere sinirlenip hemen her şeye parlıyor musunuz? Peki çok çabuk yorulup, sık sık tatlı yeme ihtiyacı mı duyuyorsunuz? Bütün bunların nedeni kan şekerinizin düşüklüğü olabilir…
Yemek sonrası yaşadığınız halsizlik, enerji düşüklüğü, yorgunluk, baş dönmesi, tatlı yeme isteği kan şekeri düşüklüğüyle ilgilidir. Bu durum iş veriminizi düşürdüğü gibi, sizi öfkeli, sabırsız ve kızgın yapar. Kan şekerinizi ölçtürmeniz gerekebilir…
Aşağıdaki belirtilerden hangilerinin sizde olduğunu kontrol edin:
1- Gün içinde acıkma ataklarınız oluyor mu?
2- Şekerli gıdaları tüketmek için fazla istek duyuyor musunuz?
3- Genellikle öğleden sonra başınızda ağrı oluyor mu?
4- Sabaha karşı uyanıyor musunuz ve sonrasında uyumanız zor oluyor mu?
5- Devamlı bir yorgunluk haliniz mevcut mu?
6- Öğle yemeği yedikten sonra şiddetli tatlı ya da kahve krizleriniz oluyor mu?
7- Zaman zaman yoğun baş dönmeleri yaşıyor musunuz?
8- Yemek vaktiniz geçtiğinde sinirli oluyor musunuz?
9- Yemek yediğinizde sakinleşiyor ancak belli bir süre sonra halsizleşiyor musunuz?
Yemek vaktiniz geciktiğinde elleriniz ayaklarınız boşalıyor ve terlemeye başlıyor musunuz?
Gün boyu uyuklama ya da uyku haliniz var mı?
Bu soruların çoğuna evet cevabı veriyorsanız kan şekeri düşüklüğünüz olabilir. O nedenle en yakın sağlık kuruluşuna giderek öncellikle şikayetiniz olan konuları hekiminize aktarmanız gerek. Daha sonra da hekiminizin yönlendirmesi sonucunda tedavinize başlamalısınız.
Kan şekeri düşüklüğünün başlıca nedeni sağlıksız beslenmedir. Yani fazla karbonhidratlı rafine ürün bakımından yoğun, aşırı kafein içeren, uzun açlık aralıklarının olduğu bir beslenme şeklidir. Ailede şeker hastalığının olması, fazla kilolu olmak, düzensiz bir beslenme meyli içinde olmak, egzersiz yapmamak, tek besin grubuna bağlı beslenmek de önemli etkiler arasındadır. Kan şekeri düşüklüğü genellikle iki saatte bir kendini yoğun olarak hissettir.
Kuşluk diye adlandırdığımız ve saatleri arasında bu hastalar daha sinirli, hafif baş ağrısından yakınan, yorgun ve yemek düşünür durumda olurlar. Bu durumu düzeltmek için yapılan en büyük hata yanlış yiyeceklere saldırmak ve kendinizi bir kısır döngünün içine atmaktır. Hemen hemen dinlediğim bütün hipoglisemi öykülerinde ilk tüketilmek istenilen yiyecek çikolata, kek, pasta, kurabiye ve bisküvidir. Bu yiyecekler başlangıçta hipoglisemik kişiyi çok mutlu etse ve açlığını giderse de, kısa bir süre sonra açlık tatlı isteğiyle tekrar geri döner ve alınan yanlış besimler enerji yerine yağ olarak vücudumuzda depolanır.
Hipoglisemik reaksiyonları yaşamamak için aşağıdaki şekilde beslenmeniz gerekir:
1-Asla öğün atlanmamalıdır. Üç ana, dört ara öğün mutlaka ikişer saat arayla yenmelidir. Ana öğünlerden sabah kahvaltısının çok geç olması hipoglisemik bir birey için bütün günün halsiz, sağlıksız ve biraz da sinirli geçmesine neden olabilir.
2- Hipoglisemik kişilerin besin çizelgeleri, proteinden zengin, glisemik indeksi düşük besinlerden oluşturulmalıdır.
3- Beslenme programında, tam tahıllı ekmek, sebze, glisemik indeksi düşük meyvelere dayalı bir çizelge yer almalıdır.
4- Meyve asla öğün olarak tek başına yenmemelidir. Ara öğünde yenilen meyvenin yanına mutlaka hem kalsiyum desteği hem de şekeri dengelemesi açısından yarım çay bardağı diyet süt, bir çay bardağı diyet ayran, yarım çay bardağı yoğurt yenmelidir veya meyvenin yanında adet diyet bisküvi veya beş adet tuzsuz badem olabilir.
5- Su çok önemli bir temizleyici ve dengeleyici olduğu için mutlaka günde bardak arasında içilmelidir. Gazlı ve şekerli içecekler tüketilmemelidir.
6- Yatmadan önce bir su bardağı diyet kefir veya diyet süt içimeli.
Çabuk sinirleniyorum cümlesini hemen hemen her seansta bir şekilde duyarız. Gelen danışanlar bunun altında yatan sebepleri oldukça merak eder. Hatta pek çoğu ancak sebebini bilmiyorum diyerek cümleyi tamamlar.
Çabuk sinirleniyorum cümlesi aslında öfkemi kontrol edemiyorum demektir. Bu noktada öfke nedir sorusunu kendimize sorarız. Öfke, temel bir duygudur. Ancak öfke sağlıklı bir şekilde ifade edilmediği problemlere neden olur. Hepimiz farklı zamanlarda farklı derecede öfke duygusu yaşarız.
Kontrol edemediğimiz noktalar sıklaşırsa çabuk sinirleniyorum , sebebini bilmiyorum cümlesi bizim kurtarıcımız olur. Eğer ki bu tür yoğun öfke patlamaları yaşıyorsanız mutlaka psikolojik destek alın. Çünkü altında yatan sebeplerin neler olduğunuz konuşmadan bilemeyiz.
İnstagram sayfamızı takip ederek bize destek olmayı unutmayın. 🙂
Neden çabuk sinirleniyorum sorusunun yanıtını hepimiz merak ederiz. Öfke duygusu pek çok değişkeni içinde barındırır. Bu yüzden altında yatan sebebi bulmamız gerekir. Bu nedenle öfke , buzdağının görünen kısmıdır. Altında yatan değersizlik, mutsuzluk, çekingenlik gibi pek çok farklı duygu ve geçmiş yaşantı yer alır. Yaşamımızda da bazı tetikleyiciler öfke patlamasına ve çabuk sinirlenmemize neden olur.
Bu yazımızda hayatımızda var temel bir duygu olan öfkenin bizi nasıl ele geçirdiğini konuşacağız.
İnsanların çabuk sinirlenmesi, günlük hayatta yaygın bir durumdur. Sinirlenme, birçok faktörden kaynaklanabilir ve insanlar arasında farklılık gösterebilir. Ancak, sinirlenmenin altında yatan nedenleri anlamak ve buna nasıl başa çıkılacağını öğrenmek, daha sağlıklı ilişkiler ve duygusal denge için önemlidir. Bu makalede, insanların neden çabuk sinirlendiğini anlayacak ve sinirlilikle başa çıkma yollarını keşfedeceğiz.
Çabuk sinirlenme durumunun beyin yapısıyla direkt olarak ilişkisi vardır. Korteks , kişinin entelektüel becerilerinin yer aldığı temel bölümdür. Mantık ve yargı kısmı direkt olarak burayla ilgilidir. Diğer yandan kontrol merkezi olarak da bilinir. Limbik sistem ise beynimizin duygusal merkezidir.
Limbik sistem bazı durumlarda savaş ya da kaç tepkisi verir. Böylece kendimizi korumaya alırız. Eğer ki öfkelendiğimizi fark ediyorsak korteksten önce limbik sistemin çalıştığını da bilmemiz gerekir.
Şöyle düşünün, biriyle tartışıyorsunuz. Size sözel ya da fiziksel olarak saldıracağını fark ettiğiniz anda siz saldırmaya başlarsınız. Çünkü beyniniz size kendinizi korumanız gerektiğini söyler. Bu tür durumlarda savaş ya da kaç tepkisi devreye girer. Bu tür durumlarda öfke bizi bazen pişmanlığa da iter.
Çabuk sinirlenmek farklı nedenlerle ortaya çıkar. Bu nedenlerden bazıları görünen düzeydedir. Örneğin birinin bize haksızlık etmesi, suçlanmak gibi. Diğer nedenler ise derinde yatan çözülmemiş duygular ve geçmiş yaşantılardır.
Öncelikle sizi öfkelendiren durumu düşünün. Bu durumun geçmiş yaşantılarınızla bağlantısını biraz irdeleyin. Bir anda bu sonuca varmanız zor olacaktır. Bu yüzden kendinize biraz zaman verin. Öfke durumlarını not alın ve kendinize neden çabuk sinirleniyorum sorusunu sorun.
Geçmişte şiddetli şekilde istismara ya da ihmale maruz kalmak bazen öfke duygusunu ortaya çıkarır. Diğer yandan aile yaşantınızda problem çözme becerisi size öğretilmediyse çabuk sinirleneceğinizi unutmayın.
Öfkenizi ya da duygunuzu kontrol etmekte zorlanıyorsanız online psikolog ve psikolojik danışmanlardan online terapi desteği alın. Böylece derinde yatan diğer yaşantıları ortaya çıkarmış olursunuz.
Herkes öfkesini ve sinirini farklı biçimde gösterir. Ancak bizim en çok şahit olduğumuz ses tonu ve fiziksel saldırı şeklinde ortaya çıkar. Bazı durumlarda kişi sessiz kalarak öfkelenir. Hatta sakin atın çiftesi pek olur sözü de bize bunu hatırlatır. Bu yüzden öfkenin ne şekilde ne şiddette ortaya çıkacağını bilemeyiz.
Stres ve kaygı durumlarında genelde ne yapacağımızı bilemeyiz. Üstüne üstlük bu tür şeyler bir de canımızı sıkıyorsa genelde öfkeye başvururuz. Çünkü karşı taraftaki öfkemizden korkabilir. Özellikle kronik stres ve kaygı duygusu öfkeyi daha fazla tetikler.
Çocuk, genç ya da yetişkin öfkeyi bir şekilde öğrenir. Geçmiş yaşantısında bu duyguyu nasıl ifade ettiğinizi düşünün. Aynı babam gibi ya da annem gibi öfkeleniyorum cümlelerini de sık sık duyarız. Bu yüzden belki de ebeveynlerimizle olan ilişkimizi incelememiz gerekir. Eğer ki duyguları sağlıklı şekilde ifade edersek öfkelenmemize de gerek kalmaz.
Özellikle terapi sürecinde de çabuk sinirleniyorum ne yapmalıyım sorusunu duyarız. Danışan bizden bir cevap ya da tavsiye bekler. Ancak üzgünüm ki böyle bir beklenti sizi de hayal kırıklığına uğratır. Çünkü sizi öfkelendiren alt sebepler biriciktir. Çünkü öfke doğal bir duygudur. Bu yüzden çocuklukta kendini kabul ve duyguları ifade etme kavramları üzerine öğrendiklerinizi konuşmamız gerekir.
Bazı aile yaşantılarında ebeveynlere karşı yoğun öfke duygusu ortaya çıkar. Çünkü seansa gelen kişi çocukluk yaşantısında görülmediğini, sevilmediğini düşünür. Bu duygular yetişkinlik yaşantısında da karşısına çıkar. Bu nedenle anlaşılmayan duyguların sağlıksız öfke patlamalarına döndüğünü unutmamalıyız.
Geçmişte travmatik yaşantı yaşadıysanız bu yaşantı duygularınız üstünde etkili olabilir. Bu nedenle alanında uzman psikolog ya da psikolojik danışmanlardan seans almak sizin duygunuzu daha kolay anlamanıza yardım eder.
Terapi sürecinde sizin öfkenizi nasıl yöneteceğinizi konuşuruz. Bu nedenle hangi durumların sizi çok saldırgan hale getirdiğini bilmemiz gerekir. Unutmayın, bazı durumlarda öfke ile ilgili ilaçlı tedavi desteği gerekir. Bu yüzden psikolog ya da psikolojik danışman uygun gördüğü anlarda sizi psikiyatriste yönlendirir.
Diğer yandan öfkenin normal bir duygu olduğu, sağlıklı şekilde nasıl ortaya koyulacağı konuşulur. Terapi sürecine başladığınızda öfkeniz bir anda ortadan kalkmaz. Nasıl ki çabuk sinirlenmeyi bir anda öğrenmediyseniz bir anda da bu durumdan kurtulamazsınız.
Unutmayın ki terapi bir süreçtir. Bu bireysel yolculukta çoğu şey size bağlıdır. Eğer ki terapide ne kadar fazla kendinizi ifade ederseniz kaygınızı tetikleyen temel konuları da bu şekilde daha kolay fark edersiniz.
Çabuk öfkeleniyorum nasıl önlerim sorusunu sık sık seanslarda duyuyoruz. Maalesef ki bu konuda hiçbir uzmanın elinde sihirli bir değnek yok. Bu nedenle öfkenin altında yatan nedenleri belirlemek gerekir. Örneğin karantina döneminde ev kadınlarının sorumluluklarının artması daha fazla öfkelenmelerine neden olmuştur.
Bu durumda karantinanın kalkması, öfkenin de azalmasına katkı sağlar. Diğer yandan kız çocuklarının öfkesini daha çabuk kontrol edebildiği ifade edilir. Bu durum ise erkeklerin, kızlara karşın daha anlayışla karşılanmasını bize anımsatır. Çünkü erkek sinirlenebilir, kadın sinirlenemez. Bu tür ataerkil toplumlarda öfke kontrolü için altta yatan temel nedenler daha iyi analiz edilmelidir.
Sitemizde alanında uzman online psikolog ve psikolojik danışmanlardan online terapi alabilirsiniz. Konuyla ilgili ana sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.