Karın ağrısının, bazıları çok ciddi olabilen birçok nedeni vardır. Karın ağrısı hissi, karın bölgenizdeki hergangi bir organdan veya sindirim sisteminizin dışında bir kaynaktan geliyor olabilir. Karın ağrınızın sebebi açıklanamıyorsa, ağrı sürekli devam ediyorsa veya çok şiddetli ise tıbbi yardım alın.
Karın ağrısı, karın bölgesinin herhangi bir yerinde – kaburgalarınız ve pelvisiniz arasında – oluşabilen rahatsızlıktır. Karın ağrısını genellikle “mide ağrısı” ile karıştırılır, ancak ağrı karnınızdaki başka organlardan da geliyor olabilir.
Karnınız aşağıdaki organlara ev sahipliği yapar:
Yukarıdaki organların hepsi sindirim sisteminizdeki organlardır, ancak ağrı karın duvarınızdan ya da karnınızdaki deri, kaslardan da kaynaklanabilir. Ve bazen karnınızda hissettiğiniz ağrı göğsünüz, pelvisiniz veya sırtınız gibi başka bir yerden geliyor olabilir.
Karın ağrısı birçok farklı şekilde oluşabilir ve birçok anlama gelebilir.
Yaşadığınız karın ağrısı aşağıdaki tipte olabilir:
Sonuç olarak, karın ağrısı, yalnızca sizin tanımlayabileceğiniz öznel bir semptomdur.
Hemen hemen herkes hayatının bir noktasında karın ağrısı yaşamaktadır. Çoğu zaman, karın ağrısı ciddi değildir ve kendi kendine iyileşir. Bununla birlikte, karın ağrısı ciddi bir hastalık belirtisi veya hatta acil bir durum olabilir. Karın ağrısı, acil servis ziyaretlerinin %5'inden sorumludur.
Karnınız birçok organa ev sahipliği yaptığı için, doktorunuz ağrıyı hissettiğiniz net olarak keşfederek ağrınızın türünü belirlemek isteyebilir. Doktorlar genellikle karnınızı dört bölüm şeklinde inceler. Ağrınızın aşağıdaki bölgelerden hangisinde olduğu önem taşır:
Karın ağrısının yeri, tek faktör olmasa da karın ağrınızın tedavisi için önemli bir ipucudur. Hangi organların karın ağrısına neden olduğunu gösterebilir. Örneğin, karnın sağ üst kısmındaki ağrı, karaciğerinizde veya safra kesenizde bir sorun olduğunu gösterebilir.
Bununla birlikte, doktorunuz karın ağrınızın nasıl hissettirdiği, ne sıklıkta bu ağrıyı yaşadığınız ve karın ağrısının ne kadar şiddetli olduğu hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyecektir. Bu bilgiler doktorunuza ne tür bir problemle karşı karşıya olabileceğinize dair ek ipuçları verecektir.
Karın ağrısının birçok nedeni vardır. Karın ağrısı sindirim, yaralanma, enfeksiyon veya hastalık ile ilgili olabilir. İçerideki bir organdan veya karın duvarınızdaki kaslardan, deriden kaynaklanabilir. Veya yakınlardaki başka bir yerden yayılmış olabilir.
Doktorunuz, karın ağrısının nedenini belirlemek için ağrınız hakkında size ayrıntılı sorular soracaktır. Ağrının ne kadar kötü hissettirdiği, her zaman ağrının nedeninin ciddi olduğunu göstermez. Bazı yaygın, geçici koşullarda karın ağrısı yoğun olabilir ve yaşamı tehdit eden bazı koşullarda ise ağrı hafif hissedilebilir.
Karın ağrısının çoğu nedeni geçicidir ve ciddi değildir. Sindirim, menstrüasyon veya bir virüs enfeksiyonu sonucunda karın ağrınız oluşmuş olabilir. Örneğin:
Yemekten sonra oluşan karın ağrısı şunlardan kaynaklanabilir:
Organlarınızdaki tahriş veya enfeksiyon geçici iltihaplanmaya neden olabilir, örneğin:
Adet dönemlerin, aşağıdaki sebepler nedeniyle ara sıra ağrı yaşayabilirsiniz:
Bazen karın ağrısı, tedavi gerektirecek ciddi bir tıbbi duruma işaret eder. Karnın farklı bölgelerindeki ağrı, farklı organların tutulduğunu gösterebilir. Örneğin:
Sağ üst karnınız karaciğerinize, safra kesesine ve safra kanallarına ev sahipliği yapar. Sağ böbreğiniz de bu bölgede bulunur. İnce ve kalın bağırsağınızın ilk bölümleri de buradan geçer.
Sağ üst karın ağrısı büyük olasılıkla karaciğer hastalığı veya safra kesesi hastalığı ile ilişkilidir, örneğin:
Ayrıca oniki parmak bağırsağınızda, yükselen kolonda veya sağ böbreğinizde aşağıdaki gibi lokalize bir sorun olabilir:
Sol üst karnınız midenize, pankreasınıza ve dalağınıza ev sahipliği yapar. Sol böbreğiniz karın boşluğunuzun arkasında, kalbiniz ve sol akciğeriniz ise hemen üstündedir.
Sol üst karın ağrısı şu anlamlara gelebilir:
Ağrı göğsünüzden kaynaklanıyorsa, aşağıdakiler sebep olabilir:
Alt karnınız ince bağırsağınızın ve kalın bağırsağınızın büyük bir kısmını içerir. Buradaki ağrının büyük olasılıkla gastrointestinal hastalıklarla ilişkili olması muhtemeldir. Alt karın ağrısı ayrıca üreterleriniz, yumurtalıklarınız veya rahminiz ile de ilgili olabilir.
Karın bölgesiyle ilişkili alt karın ağrısının nedenleri şunlardır:
Pelvik organlardan kaynaklanan alt karın ağrısı şunlardan kaynaklanabilir:
Özellikle sol alt karnınızda olan ağrı, çoğunlukla kolonun divertikülozu ve divertiküliti ile ilişkilidir. Divertikül (bağırsak duvarında küçük çıkıntılar) kolonunuz boyunca oluşabilir, ancak genellikle sol alt kısımda gelişirler.
Özellikle sağ alt karnınızda olan karın ağrısı, apandisit ile ilgili olabilir. Sağ alt karın ağrısının nedeni apandisit veya daha nadiren apendiks kanseri olabilir.
Karın ağrısının diğer genel nedenleri şunlardır:
Akut karın ağrısı genellikle birkaç saat ila birkaç gün içinde düzelir. Kronik karın ağrısı ise aralıklı (epizodik) olabilir, yani gelip gidebilir. Bu tür ağrı haftalar, aylar, hatta yıllar boyunca mevcut olabilir. Bazı kronik durumlar, zamanla giderek kötüleşen progresif (ilerleyici) ağrıya neden olur.
Akut karın ağrısına neden olan çeşitli durumlara genellikle diğer semptomlar eşlik eder. Akut karın ağrısının nedenleri, herhangi bir tedavi olmaksızın çözülen küçük durumlardan ciddi tıbbi acil durumlara kadar değişebilir, bu nedenlerden bazıları:
Kronik karın ağrısının spesifik nedenini belirlemek genellikle zordur. Semptomlar hafif ila şiddetli arasında değişebilir, ağrı gelip gidebilir, ancak zamanla kötüleşmesi şart değildir. Kronik karın ağrısına neden olabilecek durumlar şunlardır:
Zamanla sürekli kötüleşen ve genellikle diğer semptomların eşlik ettiği karın ağrısı genellikle ciddidir. Progresif karın ağrısının nedenleri şunlardır:
Karın ağrısı ile ilişkili daha ciddi durumlardan bazıları şunlardır:
Doktorunuz size ağrınız hakkında ayrıntılı sorular soracaktır. Şunları bilmek isteyeceklerdir:
Cevaplarınızdan, doktorunuz acil tedaviye ihtiyacınız olup olmadığını belirlemeye çalışacaktır. Bazen doktorunuz ağrınızın geçici olduğunu ve ciddi olmadığını hemen söyleyebilir. Bazen daha ciddi bir durumdan şüphelenebilirler ve bazı testler yapmak isteyebilirler. Ağrınız azalabilir veya daha fazla araştırma için geri dönmeniz gerekebilir.
Karın ağrısının çok çeşitli nedenleri ve tedavileri vardır. Safra taşı veya apandisit gibi bazı durumlar ameliyat gerektirebilir. Ülserler veya enfeksiyonlar gibi diğer durumlar ise ilaçla hafifletilebilir. Ve bazen, karın ağrısı geçene kadar bir mide gribi veya böbrek taşı nöbeti atlatmanız gerekebilir.
Karın ağrınıza neyin sebep olduğunu bilmediğiniz durumlarda, özellikle karın ağrınız kendi kendine geçmiyorsa, nedeni keşfetmek önemlidir. Hafif vakaların bile ciddi nedenleri olabileceğini unutmayın. Ancak, karın ağrınızın sindirimle ilgili bir problemden kaynaklı olduğu konusunda bir fikriniz varsa, kendinizi aşağıdakilerle tedavi ederek başlayabilirsiniz:
Karın ağrınızın nedeni açıklanamıyorsa, ağrı kalıcıysa, şiddetliyse veya hamileyseniz daima doktorunuza görünün.
Ayrıca, karın ağrınıza aşağıdaki belirtilerden herhangi biri eşlik ediyorsa doktorunuza görünün:
Karın ağrısına o kadar çok şey neden olabilir ki, bu ağrıyı zaman zaman hepimizin yaşaması kaçınılmazdır. Gaz ve hazımsızlık, adet krampları ve hatta gıda zehirlenmesi, grip gibi yaygın nedenler anında fark edilebilir. Diğer nedenler ise daha gizemli olabilir. Bazı durumlarda karın ağrısı, şüphelenilmeyen veya ciddi bir durumun işaretidir.
Doktorunuz, özellikle nedenini açıklayamıyorsa, karın ağrınızla daha fazla ilgilenecektir. Karın ağrısının yaygın nedenlerin tedavisi genellikle kolaydır ve durumunuzun teşhis edilmesi rahatlama bulmanıza yardımcı olabilir. Karın ağrınız hiç hafiflemiyorsa, sürekli tekrarlıyorsa veya kötüleşiyorsa mutlaka doktorunuza görünün.
Nefes yaşam demektir. Bu yüzden her şeyden önce insan doğru nefes alıp vermeyi öğrenmelidir. Bebek doğduğunda ilk yaptığı şey nefes almaktır.
Yeni doğmuş bebek izlendiğinde karnını şişirerek nefes aldığı görülmektedir. Bu, en doğru ve doğal solunumdur. Zamanla bu doğru solunum bozulmakta, insan ağızdan nefes alıp vermeye başlamakta, solunum sırasında akciğerlerini tam olarak kullanmamakta ve nefesin doğal biyoritmini bozmaktadır. Bu tür yetersiz solunum sırasında akciğerlerin yalnızca orta kısmı çalışmakta, kan damarları daralmakta, dolaşım yavaşlamakta, kana daha az oksijen geçmekte, beden ve beyin yeterince oksijen almamaktadır. Oksijen açlığı sempatik sinir sistemini germektedir. Bu yüzden kalp atışları hızlanmakta ve düzensizleşmektedir.
Birey unutkan, şaşkın, tedirgin, korku dolu, endişeli, gergin ve alıngan olmaktadır. Böylece beden yorgun, cansız ve bitkin düşmekte ve hastalıklara karşı direnci azalmaktadır. Yeni doğmuş bir bebek içgüdüsel olarak doğru solumaktadır. O, doğal refleks sayesinde doğru solumayı bilmekte ve solunum eğitimine gereksinim duymamaktadır. Bebek büyüyüp gelişince yaşam ortamı da değişmekte ve birey bu doğal nefesi unutmaktadır. Özellikle büyük kentlerdeki stresli ve gergin yaşam koşulları doğal solunumu bozmaktadır. Buna büyük kentlerdeki kirli hava da eklenince insan devamlı olarak solunum rahatsızlıklarından ıstırap çekmektedir. Sağlıksız koşullarda organizmanın hastalıklara direncini arttırmak için insan yeniden doğru solumayı öğrenmek zorundadır.
Birçok insanın nefes alışverişi yüzeysel ve çabuk olduğu için akciğerleri tam olarak çalışmamaktadır. Yüzeysel solunum yüzünden beden hücreli yeterli miktarda oksijen almamakta ve akciğerler solunum sırasında ortaya çıkan toksinlerden tam şekilde kurtulamamaktadır. Böyle bir solunum esnasında diyafram hareketsiz kaldığı için böbrekler, bağırsaklar, tüm sindirim ve boşaltım sistemi pasifleşmektedir. Bu yüzden kalp gerilmekte ve yıpranmaktadır. Yanlış ve yetersiz solunum, sinir sistemini ve kalbi olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Bu da birçok hastalığın oluşumuna yol açmaktadır.
Bu nedenle Yoga sisteminin Pranayama basamağında doğru solunum eğitimi verilmekte, böylelikle bireyin doğru nefes uygulamalarını öğrenmesi sağlanmaktadır. Solunumun en önemli kuralı; nefes burundan alınıp verilmelidir. Bedendeki her organın kendine özgü fonksiyonları vardır. Burun nefes, ağız ise yemek için kullanılmalıdır. Burundan yemek yemediğimiz için ağızdan da nefes almamalıyız. Burun kanalları havayı süzer, temizler, nemlendirir ve havanın ısı derecesini ayarlar.
Burun nefesi doğal olarak solunumu yavaşlatmakta, havadan maksimum miktarda oksijen ve enerjisi alınabilmesi için akciğerlere yeterli zaman tanımaktadır. Bedendeki oksijen ile karbondioksitin doğru oranı kan damarlarını genişletmekte ve dolaşımı kolaylaştırmaktadır. Bunun dışında, burun kanallarında göğüs kafesinin genişlemesini sağlayan sinir uçları bulunmaktadır. Burun deliklerinden giren hava bu sinir uçlarını tahrik ederek göğüs kafesinin genişlemesine yardım eder. Akciğerleri tam kapasite çalıştırmak için birey her şeyden önce karın, göğüs ve omuz nefes tekniklerini öğrenmelidir. Böylece birey akciğerlerin alt, orta ve üst kısmını iyice çalıştırarak geliştirmektedir. Karın nefesi sırasında diyaframın hareketi göğsün boşluk ebatını büyütmektedir. Göğüs ve omuz nefesi sırasında ise göğüs kafesi genişlemekte, kaburgalar esnemekte ve kaburgalar arası kaslar güçlenmektedir. Sonra tam nefes tekniği uygulayarak birey akciğerlerini tam kapasite çalıştırmaktadır. Böylece beden maksimum miktarda oksijen almakta ve maksimum miktarda karbondioksit atmaktadır.
Tam nefes tekniği karın, göğüs ve omuz nefesi tekniklerinin sırasıyla uygulanmasıdır. Karın Nefesi: Karın nefesi uygulandığı zaman nefesi kontrol etmek için eller kaburga kafesinin bitiminde karnın üzerine koyulur. Nefes alırken karın şişirilir, diyafram iner ve hava akciğerlerin alt kısmına alınır. Böylece akciğerlerin alt kısmı hava ile dolar. Nefes verirken karın içeri çekilir, diyafram kalkar ve akciğerlerin alt kısmı tamamen boşalır. Karın nefesi sırasında diyaframın inip kalkması mide arkası sinir şebekesi üzerinde masaj etkisi yaparak sempatik sinirlerin gevşemesini sağlar. Bu teknik uygulandığında diyaframın hareketi kalbin çalışmasına mekanik bir yardımda bulunmaktadır. Bu yüzden, Yoga sisteminde diyaframa ”ikinci kalp” denir.
Göğüs Nefesi: Göğüs nefesi uygulanırken eller kontrol amacıyla göğsün üzerine yerleştirilir. Nefes alarak akciğerlerin orta kısmı hava ile doldurulur ve göğüs kafesi şişirilir. Nefes vererek göğüs kafesi indirilir ve akciğerlerin orta kısmı boşaltılır. Göğüs nefesi göğsü genişletir, akciğerleri güçlendirir, alveolleri canlandırır ve göğüs kafesindeki ahenkli basma-boşaltma işlemi kalbin pompalanmasına yardım eder.
Omuz Nefesi: Omuz nefesi esnasında eller kontrol için omuzların üzerine konulur. Nefes alırken akciğerlerin üst kısmı doldurulur ve omuzlar kaldırılır. Nefes verirken omuzlar indirilir ve akciğerlerin üst kısmı boşaltılır. Omuz nefesi akciğerlerin üst kısmını aktif bir şekilde çalıştırarak bu bölgede toplanmış olan toksinlerin atılmasını sağlar.
Tam Nefes: Bu tekniklerin ardından birey tam nefes tekniğini uygulayarak akciğerlerini tam kapasite çalıştırmayı öğrenmelidir. Böylece beden maksimum miktarda oksijen alabilir ve maksimum miktarda karbondioksit atabilir. Tam nefes tekniği karın, göğüs ve omuz nefesi tekniklerinin sırayla art arda yapılmasıdır. Bu nefes biçimi diyaframı harekete geçirdiği için derin, sağlıklı ve doğru nefestir. Tam nefes esnasında birey nefes alışverişlerini dinlemelidir. Yoga sistemine göre, solunum insanın ‘iç sesidir.’
Birey nefesini ehlileştirmeli ve sükut içinde tanımaya başlamalıdır. Güçlü heyecanlarda insanı kaplayan ve baskısı altına alan nefestir. İnsan onu kontrolü altına alarak kendine daha hakim olabilir.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi Akif Manaf’ın ‘Yoga Nedir? Ne Değildir’ kitabından alıntıdır.
Nefes Alırken Ağrının Nedenleri
Burada nefes alırken ağrı olmasının temel nedenleri bulunuyor. Okuyun ve sorununuzun ne olduğunu öğrenin.
1) Yaralanma
2)Akciğer Zarı İltihabı
3) Zatürre
4)Bronşit
5)Akciğerlerde Kan Pıhtıları
6)Kalp Zarı İltihabı
7) Nefes Alırken Ağrının Diğer Nedenleri
Aşağıdaki durumlar ağrılı solunuma neden olabilir.
Ne Zaman Profesyonel Yardım İstenmelidir?
Eğer ağrılı solunumla birlikte aşağıdaki semptomlardan herhangi birini yaşarsanız olası bir tıbbi krizle karşı karşıyasınız demektir. Bu durumda hemen tıbbi yardım almanız gerekmektedir.
Nefes Alırken Ağrı: Teşhisi
Ağrılı solunumun birçok sebebi vardır, sorunun kaynağını bulmak için genellikle doktor tarafından tam bir değerlendirme gerekir. Doktorunuz ailenizin akciğer durumları ile geçmişini, spesifik semptomlarınızı ve eğer varsa ağrıyı daha iyi ya da daha kötü yapan şeyleri bilmek isteyecektir. Örneğin zatürre olan insanların yatarken değil otururken kolay nefes alması yaygındır.
Doktorunuz sizden birkaç test isteyebilir. Bunlar enfeksiyona bakmak için kan ve idrar testleri, kalp aktivitesini ölçmek için EKG, göğüs röntgeni, BT (bilgisayarlı tomografi) taraması ya da görüntüleme testidir. Eğer doktorunuz ağrının sebebini bulamazsa belirli bir teşhis konulması için sizi bir akciğer uzmanına sevk edecektir.
Nefes Alırken Ağrı: Tedavisi
Altta Yatan Nedenin Bulunması:
Tedavi tabi ki tanı ve nedenlere bağlıdır. Antibiyotikler zatürre, akciğer zarı iltihabı (Plörezi)ve bronşit gibi enfeksiyonlar için en yaygın tedavi yöntemidir. Astım ve KOAH ise ilaçları ve solunum tedavilerini içeren uzun bir tedavi süresine sahiptir.
Tıp dilinde dispne olarak bilinen nefes darlığı, hastanın yeteri kadar nefes alamama hissine deniyor. Bu hisse; göğüste sıkışma, boğulma veya panik hissi eşlik edebilir. Bu şikayet her zaman olmayabilir, zaman zaman oluşabilir. Bazen de bu şikayet giderek kötüleşen bir tablo oluşturabilir. Nefes darlığı pek çok hastalığın belirtisi olarak görülebiliyor. Bu nedenle yeteri kadar nefes alamadığınızı hissediyorsanız mutlaka altında yatan sebebin araştırılması gerekiyor. Başta akciğer olmak üzere kalp, sindirim, böbrek hastalıklarının yanı sıra alerji ve aşırı kilo gibi faktörler nefes darlığı hissedilmesine yol açabiliyor. Bu yüzden nedenleri de çok geniş kapsamda değerlendiriliyor. Kişi akciğere ait bir patolojiden dolayı yeteri kadar nefes alamadığı gibi, aslında yeteri kadar nefes almasına karşın nefes darlığı hissi de yaşayabiliyor. Dolayısıyla nefes darlığının sebepleri genellikle akciğere ait nedenler ve akciğer dışı nedenler olarak gruplandırılıyor.
Astım: Akciğerin nefes alma yani yeteri kadar havayı içine alma kapasitesi azalabiliyor. Buna neden olan birçok hastalık bulunuyor. Ancak bunlardan en yaygın görüleni astımdır. Astım hastalığında hastaların hava yollarında sıklıkla aşırı hassasiyete bağlı kasılmalar ve daralmalar görülüyor. Bu kanaldan yeteri kadar hava, gereken zamanda geçemediği için hasta nefes darlığı hissediyor. Bazı astımlı kişilerde ise egzersiz yapınca bir atak oluşabiliyor. Astımlı hastaların alerji yapan etkenlerden uzak durması, özellikle bahar aylarında kıyafetlerini her gün değiştirmesi önem taşıyor.
KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı): Akciğerin yapısını bozan KOAH, akciğere yeterli havanın girmesini engelliyor. KOAH’a eşlik eden amfizemden ötürü akciğerlere hava girse bile havanın içindeki oksijen kan damarlarına yeteri kadar taşınamıyor. Dolayısıyla kişi oksijensiz kalıyor ve nefes darlığı hissediyor. KOAH’da oluşan nefes darlığı eforla birlikte artabiliyor. Akciğer ekspansiyonunu yani akciğerin açılabilmesini azaltan hastalıklarda, sıklıkla bu çeşit nefes darlığı olabiliyor. Günümüzde KOAH’ın artmasındaki neden sigara içimindeki artıştır. KOAH varsa mutlaka sigaranın bırakılması gerekiyor. Hava olayları da KOAH hastalarının semptomları üzerine etkili olabiliyor. Dağ havasında oksijen basıncı düşük olduğu için temiz hava ihtiyacını deniz kenarında gidermek daha sağlıklı olabiliyor. KOAH ve amfizem hastalarının metreden yüksek yerlerde yaşamaları önerilmiyor.
Bronşit ve Amfizem: Sigaranın yanı sıra endüstrileşme, çevre kirliliği, fabrikada çalışma, akciğerin yapısını bozan partiküllere maruz kalma gibi nedenler de nefes darlığı yaratıyor. KOAH aslında temelde iki hastalığı barındırıyor: Kronik bronşit ve Amfizem. Bronşit kronik olduğu için geri dönüşümü olmayan bir hastalık olarak biliniyor. Sigaranın bırakılmasıyla birlikte şikayetler düzeliyor. Bazı fonksiyonlar geri dönmese de hastanın hayatını sorunsuz bir şekilde devam ettirmesi daha kolay oluyor. Amfizem ise akciğerin yapısının bozulmasıyla beraber aşırı hava birikimini akciğerde gösteriyor ve kısmen tedavi edilebiliyor.
Akciğer Kanseri: Nefes darlığının en ciddi nedenleri arasında yer alıyor. Hatta bu nefes darlıkları hastayı boğacak seviyede olabiliyor.
Zatürre ve Akciğerde Su Toplanması: Eski deyimiyle zatülcenp olan akciğer zarının iltihabı ve akciğerin içinde oksijenin geçişini azaltan zatürreler nefes darlığı şikayeti yaratabiliyor.
Bunların dışında pulmoner emboli gibi akciğer damarlarıyla ilgili kan damaları bozukluklarında kişide nefes darlığı şikayeti olabiliyor. Histoplazmoz veya tüberküloz gibi akciğerleri ve solunum yollarını etkileyen enfeksiyonlar da bu sorunu yaratabilir.
Akciğer dışında kalp kaynaklı nefes darlığı çok fazla görülüyor. Bunun nedenleri şöyle sıralanıyor:
Kalp Krizi: Göğüste sıkışma ve nefes darlığı kalp krizinin belirtilerinden biri olarak meydana gelir.
Kalp Yetmezliği: İleri yaşlardaki hasta grupları en çok kalp yetmezliği şikayetiyle doktora başvuruyorlar. Bir kişide kalp yetmezliği olduğu zaman kalp büyüyor, kalp kasının kuvveti azalıyor ve kan yeterince pompalanamıyor. Akciğerlerden yeterince kan dönüşü olmaması, iyi atılamayan kan nedeniyle akciğerlerde sıvı birikimi oluşuyor. Akciğer ödem yapıyor, bu da kişiyi solunum yetmezliğine ve solunum cihazına bağlanmaya götürebiliyor. Özellikle sırt üstü yatamama kalp yetmezliğinin çok önemli bir belirtisi olarak kabul ediliyor. Çünkü sırt üstü yatarken nefes darlığı kalbe binen yük arttığı için daha fazla yaşanıyor. Hatta bu durumun çok ileri safhalarında kişiler yatarak değil, yalnızca oturarak uyuyabiliyor.
Kalp Büyümesi: Hastalarda kalp büyümesinde nefes darlığı olabiliyor.
Kalp Kapak Hastalıkları: Kalp kapak hastalıkları doğuştan olabileceği gibi sonradan romatizmaya ya da ileriki yaşlarda kapakların kireçlenmesine bağlı olarak da gelişebiliyor. Bu da yine nefes darlığı yaratabiliyor.
Damar Tıkanıklığı: Damar tıkandığı zaman kalp kasını besleyen damarın iyi çalışmaması nedeniyle o bölgeye yeterince kan gidemez. Kan akışı iyi olmadığında o kalp kası, aynı kalp büyümesindeki gibi zayıflıyor ve kişi kolayca tıkanabiliyor. Kalp damarlarında problem olduğu zaman özellikle yaşlı hastalarda göğüs ağrısı yerine nefes darlığı şikayetleri olabiliyor. Yani nefes darlığı damar tıkanıklığını da işaret edebiliyor.
Kalp Çarpıntısı: Çarpıntı olduğu zaman nefes darlığı oluşuyor. Bunun nedeni ise; kalp çok hızlı çarptığı için fazla oksijene ihtiyaç duyuyor ve hızlı çalıştığında vücudun ihtiyacı olan kanı dolaştırabilmek için nabız hızlı yükselip, daha fazla nefes almak istiyor. Kapakta darlık oluşuyor veya kapak açılmıyor ya da bir taraftan diğer tarafa kaçak oluyor. Kalbin bir bölgesinden diğer bölgesine kan kaçıyor. Temelde de kalp kası iyi çalışmadığı zaman akciğerde su toplanıyor. Özellikle ritim bozukluğu varsa o çarpıntının etkisiyle nefes darlığı ortaya çıkabiliyor.
Özellikle ani başlayan nefes darlığı sorununda mutlaka acil tıbbi yardım alınmalıdır. Kronikleşen nefes darlığı şikayetlerinde ise Göğüs Hastalıkları uzmanına gidilmelidir. Sorunun kalpten kaynaklı olması durumunda devreye Kardiyoloji uzmanı girer.
Kalp hastalıklarıyla göğüs hastalıklarının ayrımını hasta yapamaz. Özellikle KOAH hastalarının nefes darlığıyla kalp yetmezliği hastalarının göğüs ağrısı birbirine karışabiliyor, bazen de ikisi birlikte olabiliyor. Çünkü KOAH çok fazla ilerlediğinde kalp yetmezliğine yol açabiliyor. Akciğerlerde çok fazla sıvı olduğu zaman hava yollarına baskı yapabiliyor. Nefes darlığı tanısı için solunum fonksiyon testi, akciğer röntgeni, tomografi, elektrokardiyografi, ekokardiyografi gibi birçok görüntüleme yönteminin yanı sıra kan tetkikleri de yapılabiliyor.
Nefes darlığı, psikojenik dispnenin tipik bir belirtisidir. Anksiyete yaşayan hastalar daha çok nefes almak istiyor ancak alamıyor. Kişiler nefesinin yetmediğini düşünüyor. Bu tablo heyecan, sınav stresi, başaramama hissi, üzüntü gibi durumlarla ortaya çıkıyor. Panik atak nefes darlığı yaşanmasında büyük bir etkendir. Kişi atak geçirirken nefessiz kaldığını hisseder. Psikolojik nefes darlığı için Psikiyatri doktoruna bilgi vermek gerekiyor.
Nefes darlıkları akciğer, kalp ve psikolojik kaynaklı olmasının yanı sıra başka hastalıklardan da kaynaklanabiliyor. Bu nedenler şöyle sıralanabilir:
Nefes darlığı şikayetinin hangi nedenden kaynaklandığının bilinmesi önemli. Çoğunlukla astım, zatürre, KOAH ve psikolojik nedenlerle gelişen nefes darlığından teşhis edildikten sonra tedavi uzman doktor tarafından verilir. Nefes darlığı ciddi hastalıkların belirtisi olabildiği için önemsenmeli ve şikayet durumunda acilen doktora gidilmelidir. Şunları uygulayabilirsiniz:
*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.