Pusulayı şaşırmak deyimin anlamı
* Ne yapacağını bilemez duruma düşmek.
* Doğru tutum ve davranıştan ayrılmak.
* Yönünü kaybetmek.
* Güç bir duruma düşerek ne yapacağını bilemez olmak.
Örnek: İyice pusulayı şaşırmadan uyarmalıyız onu.
Örnek 2: Aramızda bir profesör, bir de doçent vardı, hepimiz çoktan pusulayı şaşırmıştık. (B. R. Eyuboğlu)
Feleğini şaşırmak deyiminin anlamı
Ummadığı bir durumda kalmak, şaşkınlık içine düşmek.
Örnek: Bela öyle bir yerden gelir ki, feleğini şaşırır insan.
Örnek 2: Sana öyle bir cevap veririm, feleğini şaşırırsın.
Örnek 3: İkiz beklerken, beşiz çocuğu olan adam feleğini şaşırdı.
Tebdili şaşmak deyimin anlamı
Ne yapacağını bilememek, telaşa kapılmak.
Örnek: Haydar’ın kılıcını görenin tebdili şaşar. (Y. Kemal)
Endazeyi şaşırmak deyimin anlamı
Ne yapacağına karar verememek, eli ayağı dolaşmak.
Örnek: Biri bu konuda damarına basınca endazeyi şaşırıyor, kendine hükmedemiyordu. (N. Araz)
Beşer şaşar deyimin anlamı
İnsan her zaman yanılabilir anlamında kullanılan bir söz.
Aklını şaşırmak deyiminin anlamı
Yerinde olmayan bir iş yapmak, yersiz düşünmek
Şaşırıp kalmak deyiminin anlamı
çok şaşırmak, büyük bir şaşkınlığa düşmek.
Örnek: Beni ilk defa dersler dışında konuşup gülerken görüyor, şaşırıp kalıyorlardı. (A. Kutlu)
Örnek 2: Onun böyle konuşmasına şaşırıp kaldım.
Örnek 3: Bu zamansız ziyarete şaşırıp kaldık ve çok sevindik.
Örnek 4: Kime ne diyeceğim, ben şaşırdım kaldım.
Hangi peygambere kulluk edeceğini şaşırmak deyiminin anlamı
Kimin sözünü yerine getireceğini bilemeyerek şaşkınlık içinde kalmak.
Örnek: Senin dayın da hangi peygambere kulluk edeceğini şaşırmış yani, türlü laflar.
Örnek 2: Sizin yüzünüzden, hangi peygambere kulluk edeceğimizi şaşırdık.
Yolunu şaşırmak deyiminin anlamı
Doğru yoldan ayrılıp yanlış bir yola sapmak.
Örnek: Yollar ıssızdı, el ayak çekilmişti, sokaklarda yolu şaşırdım. (Halikarnas Balıkçısı)
Örnek 2: Arkadaşına uyunca yolunu şaşırdı.
Lafını şaşırmak deyiminin anlamı
Ne diyeceğini bilememek, şaşırarak başka şeyler söylemek.
Örnek: Lafını şaşırıp, saçmalamaya başlayınca çok komik duruma düştü.
Örnek 2: Beni görünce lafını şaşırdın, hiç beklemiyordun galiba!
Ağzı açık kalmak deyiminin anlamı
Çok şaşırmak, şaşakalmak.
Örnek: Başımı kaldırıp yukarı bakınca şaşkınlıktan ağzım açık kalıyor. (A. Ümit)
Örnek 2: Hayvanat bahçesine girip hayvanları görünce, çocukların ağzı açık kaldı.
Örnek 3: Onca sene sonra arkadaşını karşısından görünce, ağzı açık kaldı.
Örnek 4: Pilotların gösterisini izleyenlerin ağzı açık kaldı.
Örnek 5: Ünlü şarkıcıyı makyajsız görenlerin ağzı açık kaldı.
Neye uğradığını şaşırmak deyimi anlamı
Ansızın üzücü, sıkıcı, neşeli, güzel veya hoş bir durumla karşılaşmak.
Örnek: Martı gibi, şiirli duygu dolu bir oyunla karşılaşınca neye uğradığını şaşırır. (N. Cumalı)
Aklı başından gitmek deyiminin anlamı
* Çok sevinçten veya çok korkudan ne yapacağını şaşırmak.
* Bilincini yitirmek, bayılmak.
Örnek: El âlemin çocuklarının tek evladını paraladıklarını düşündükçe aklı başından gidiyordu. (E. Şafak)
Örnek 2: Hasta önce inledi, sarardı, sonra aklı başından gitti.
Zihni bulanmak deyiminin anlamı
Sağlıklı düşünemez olmak, olaylar arasındaki bağlantıyı kaybetmek, ne yapacağını şaşırmak.
Örnek: Bir anda zihnim bulandı, saçmalamaktan korkup konuşmayı yarıda kestim.
Örnek 2: Senin zihnin bulanmış, bu konuyu sonra sakin kafayla konuşalım.
Sudan çıkmış balığa dönmek deyiminin anlamı
Herhangi bir sebeple ne yapacağını bilememek, çok şaşırmak.
Örnek: Yaşama adım attılar mı sudan çıkmış balığa dönerler. Ya yetenekleri değerlendirilmezse bu yeni çevrede? Ya saygı görmezlerse? (T. Uyar)
Ne olduğunu bilememek deyiminin anlamı
* Şaşırmak, aklı başından gitmek.
* Durumu anlayamamak, aklı başından gitmek, şaşırmak, olanları fark edememek.
Örnek: Bir karışıklıktır gitti, ne olduğunu bilemeden iş tamam dediler.
Küçük dilini yutmak deyiminin anlamı
Çok şaşmak, hayrete düşmek, donakalmak, hiçbir şey söyleyemez hâle gelmek.
Örnek: Kadıncağız beni bu hâlde görünce az kalsın küçük dilini yutacaktı. (Y. K. Karaosmanoğlu)
Örnek 2: e o dostum, küçük dilini mi yuttun?
Kanı donmak deyiminin anlamı
Çok şaşırmak, şaşkınlıktan donakalmak.
Örnek: Anlattıklarını işitince kanım dondu, inanamadım.
Örnek 2: Hırsızla karşı karşıya kalınca kanım dondu, ne yapacağımı bilemedim.
Örnek 3: Olayı hatırladıkça hala kanım donuyor.
Örnek 4: Yaşananları dinleyince insanın kanı donuyor.
Garibine gitmek deyiminin anlamı
Yadırgamak, şaşırmak.
Örnek: Frankfurt caddelerinde en çok garibime giden insan, dilencisi olmuştur. (A. Haşim)
Eşekten düşmüş karpuza dönmek deyiminin anlamı
* Çok şaşırmak, donup kalmak.
* Kötü bir duruma düşmek.
Örnek: Doğum günü hediyelerini görüce, eşekten düşmüş karpuza döndü.
Örnek 2: Seçimi kaybedince, eşekten düşmüş karpuza döndü.
Örnek 3: Bunlar ezberlerindeki mânileri söylerler, dağarcıklarında mâni kalmayınca da eşekten düşmüş karpuza dönerler. (S. Birsel)
Eli ayağına dolaşmak deyiminin anlamı
Şaşırmak, telaşlanmak.
Örnek: Hastasını muayene ederken başında bulundular mı, hele söz söylediler mi eli ayağı dolaşır, ya kalbi bulamaz ya nabzı şaşırır. (A. İlhan) Örnek 2: Şaşkınlıktan eli ayağına dolaşarak pencerelere koştu ve orada gördüğü manzara karşısında donakaldı. (E. Şafak)
Sinirleri altüst olmak deyiminin anlamı
Sinirleri bozulmak, sinirlenip ne yapacağını şaşırmak.
Bir hoş olmak deyiminin anlamı
* Şaşırmak.
* Hüzünlenmek.
Hayretten donakalmak deyiminin anlamı
Çok şaşırmak, inanamamak.
Örnek: İngilizceyi anadili gibi konuşunca hayretten donakaldık.
Örnek 2: Yaptığı resimleri gördüğümde hayretten donakaldım.
Hayretler içinde kalmak deyiminin anlamı
Şaşakalmak, şaşırmak.
Örnek: Konuşmasını dinlerken açıkçası hayretler içinde kaldım.
Örnek 2: Ben temizlik yapmaya başlayınca, annem hayretler içinde kalmış bana bakıyor.
Örnek 3: İşin evveliyatını bilmeyen ırgatlar bu tariften bir şey anlayamamış, hayrette kalmışlardı. (H. Taner)
Hayrete düşmek deyiminin anlamı
Şaşakalmak, şaşırmak.
Örnek : Sunucunun sözleri karşısında hepimiz hayrete düştük.
Örnek 2: Tüm gösteriyi hayrete düşmüş bir şekilde izledik.
Örnek 3: Vaktiyle Göksel bile bu soğukkanlılığım karşısında hayrete düşmüştü. (N. Hikmet)
Gözlerine inanamamak deyiminin anlamı
Hiç umulmayan, hiç beklenmeyen bir şeyin görülmesi karşısında şaşırmak.
Başı dönmek deyiminin anlamı
* İnsana, eşyanın dönmesi, ayağının altından yerin çekilmesi vb. bir duygu gelmek.
* Sıkıntı yaratan bir durum karşısında bunalmak. * Görkemli bir şey karşısında şaşırmak.
* Para veya makam sebebiyle şaşırıp şımarmak.
Örnek: Cümle kapısının önüne geldiği zaman başının dönmeye başladığını hissetti. (P. Safa)
Atasözleri ve deyimler çou zaman kaynan gerçek bir durumdan alan ancak bunu gerçek d bir ekilde ifade eden sözlerdir. Birleik fiiller ise ifade etmeyi kolaylatran sözlerdir ve deyimlerde de kullanlrlar. Atasözleri, deyimler ve birleik fiiller hayatn her alannda kullanlan ve ifade yeteneini arttran sözlerdir. Bu sözlerden biri olan Neye uradn bilememek (veya anlamamak veya armak), TDK sözlükte ne anlama gelir? Neye uradn bilememek (veya anlamamak veya armak) TDK sözlük anlam ve örnek cümleler…
Neye uradn bilememek (veya anlamamak veya armak) TDK sözlük anlam u ekildedir:
"Mart gibi, iirli, duygu dolu bir oyunla karlanca neye uradn arr." - Necati Cumal
ANASAYFAYA DÖNMEK ÇN TIKLAYINIZ
Neye uğradığını şaşırmak deyiminin anlamı ve açıklaması nedir, neye uğradığını şaşırmak ile ilgili örnek cümleleri yazımızın devamından okuyabilirsiniz.
Beklenmedik bir durumla karşılaşıp hiçbir şey yapamamak, şaşırıp kalmak anlamına gelmektedir.
Düşman neye uğradığına şaşırmıştı deyiminin anlamı; beklenmedik bir olayla karşılaşmak ve bunun sonucunda şoka uğramak, ne yapacağını bilememektir. Buradaki deyim; neye uğradığına şaşırmak deyimidir.
👏
👎
😍
▼ SIRADAKİ HABER ▼
a. 1. Serbest elektronların etkisiyle oluşan olayları inceleyen bilim dalı: “İnsanlar Ay'a gitti. Sinema/TV. 1. Elektrik olaylarını, elektronların devinimlerinden oluşmuş sayarak inceleyen, özellikle bunların işleyime uygulanışıyla uğraşan fizik dalı.
Para, akçe. 2. Kullanılması hemen mümkün olan para, peşin para, likit. Elde tutulan ve ödemelerde anında kullanılabilen para.
akçe ne demek? Küçük gümüş para. Ak akçe kara gün içindir. Money.
> Nakite diye yazılır. Bazı kelimeler okunduğu gibi yazılmayabilir.
(-i) (na'kletmek) 1. Nakil işini yapmak, bir yerden başka bir yere geçirmek, iletmek: “İkisi de koluna girerek hastayı otomobile naklettiler.” -P.
Doğrulanmış Cevap. nakletmek olacaktır. Birleşik tir. teşekkür butonuna basarsanız sevinirim.
Kuşaktan kuşağa, kuşaklar boyunca anlamına gelir. Bu kelime genellikle nesilden nesle şeklinde yanlış yazılmaktadır. Doğru kullanımı nesilden nesile şeklinde olmalıdır.
dolambaç, -cı a. 1. Dolanarak giden, dönerek uzanan yolun kıvrıntısı: Bu yolun dolambaçları çoktur. 2. anat. İç kulak.
Bu kelime çoğunlukla orda şeklinde yanlış telaffuz edilmektedir. Doğru kullanımı orada şeklinde olmalıdır.
Yazarı: “hiçbir şeyle ilgilenmez, sorumsuz, kaygısız” anlamında kullanılan bir söz anlamına gelir. Bu kelime genellikle umrunda şeklinde yanlış yazılmaktadır. Doğru kullanımı umurunda şeklinde olmalıdır.
Umur (i. ) ( ﺍﻣﻮﺭ ) i. (Ar. emr “iş”in çoğul şekli umūr ) İşler: “Umûr-ı devlet.” “Umûr-ı hâriciyye.” “Umûr-ı dâhiliyye.” Her umûrun Hazret-i Hak hayra tevfîk eyleyip / Mesned-i devlette dâim ola tâ rûz-i kıyam (Fıtnat Hanım).
deyiminin anlamı, açıklaması ve örnek cümleleri: Beni hiç ilgilendirmez, hiç aldırış etmem, anlamında söylenir.
Bu kelime genellikle Umrunda şeklinde yanlış yazılıyor. Doğru kullanımı Umurunda şeklinde olmalıdır.
"Umurunda bile olmamak" deyiminin anlamı, bireyin herhangi bir durum karşısında tepkisiz kalması, durumun sonuçlarının onu ilgilendirmediğini düşünmesi şeklinde verilebilir.
Neye uğradığını şaşırmak deyiminin anlamı ve açıklaması Beklenmedik bir durumla karşılaşıp hiçbir şey yapamamak, şaşırıp kalmak. "Ocak birden alev alınca neye uğradığını şaşırdı." "Köpek birden havlamaya başlayınca neye uğradığımı şaşırdım."
deyiminin anlamı, açıklaması ve örnek cümleleri: Kalabalık hâlde sokakta olmak. "Sokaklara dökülen insanlar, olayları protesto etti."
deyiminin anlamı, açıklaması ve örnek cümleleri: Gece bitip gündüz başlamak. "Yattığında gün ağarıyordu." "Gün ağarmadan ordu hücuma geçmişti."
Şafak Türkçe "tan" kelimesinin Arapça karşılığı (İngilizce: Dawn), gün doğumundan önce görülen alacakaranlığın (gün ağarması) başlangıç aşamasıdır. Bu vakitte güneş ışınları zayıftır, güneş henüz doğmamıştır ve ufkun altındadır. Şafak, güneş ışınlarının ufukta belirdiği zaman anlamına gelen gün doğumundan farklıdır.
deyiminin anlamı, açıklaması ve örnek cümleleri: Silah kullanabilmek. "Eli silah tutan her kişiyi cepheye yolladılar." "Kasabayı savunacak, eli silah tutan adam bulmakta zorlanıyorduk."
deyiminin anlamı, açıklaması ve örnek cümleleri: Endişelenmek, tasalanmak, kaygılanmak. "Sınava bir gün kalması öğrencilere endişe veriyordu."
Bu yazımızda sizlere Ne Pahasına Olursa Olsun deyiminin anlamını açıklıyor ve örnek cümle içinde kullanımını gösteriyoruz. ➡Ne Pahasına Olursa Olsun deyiminin anlamı:Her türlü sıkıntı ve tehlikeyi göze alarak, ne kadar büyük fedakârlık isterse istesin.
a. 1. Düşünce: “Hiç olmazsa kızının okuma masraflarını çıkarmak endişesiyle yukarıdaki odalardan birini kiraya vermeyi düşünmüşlerdi.” -K. Tasa, kaygı: “Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu.” -İ.
deyiminin anlamı, açıklaması ve örnek cümleleri: Bir işi yapabilmek için elinden geleni yapmak.