Brezilya, Güney Amerika, Tayland, Asya ve Hindistan mutfanda yaygn bir ekilde kullanlan tapyoka niastas; içerdii vitamin ve mineraller ile glütensiz yaps sayesinde beyaz una kar iyi bir alternatiftir. Manyok kökünden elde edilen tapyoka niastas genellikle çorba, sos, turta gibi yemeklerde koyulatrc olarak kullanlr. Bunun yan sra un olarak da kullanlabilmektedir.
Bu yazmzda sizler için çok az kiinin bildii tapyoka niastasn mercek altna aldk. Bu niasta türünün faydalar, zararlar, besin deeri ve kullanld yemeklerle ilgili bilgiler verdik. Hazrsanz, sizi yazmzn devamn okumaya davet ediyoruz!
Glutensiz Un Çeitleri Listesi
Niasta ile hazrlanan tarifler için sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
Gelin tapyoka niastas faydalar neler, bir bakalm!
Düük Kalorili Besleyici Vegan: rmik ve Faydalar
Niasta Nedir? Çeitleri Nelerdir? Ne e Yarar?
Kabartma Tozu Nedir? Karbonatla Arasndaki 3 Fark
Karbonat Nedir? Nasl Kullanlr? Faydalar Nelerdir?
Yulaf Unu Faydalar, Kalori ve Besin Deeri, Kullanm
Glutensiz Pirinç Unu Faydalar, Kalori ve Besin Deeri, Kullanm
Çeşit çeşit sosların, çorbaların, keklerin ve hamur işlerinin lezzet sırrı olan mısır unu, glutensiz diyet için de uygun bir besin kaynağı olabilir mi? Gelin, bu sorunun cevabını ve çok daha fazlasını birlikte öğrenelim!
Bir gıdanın gluten içerip içermediğini anlamanın en iyi yolu, içerik listesini iyice incelemekten geçiyor. Ayrıca gıdaların glutensiz olarak etiketlenebilmeleri için uygun sertifikasyona sahip olmaları da oldukça önemli. Bunun için de ürünlerin birtakım testlerden geçerek belgelenmesi gerekiyor. Bir ürünün glutensiz olduğunu söyleyebilmek içinse, milyonda 20 parçasından daha azında gluten bulunması şart! Bu miktar, gluten intoleransı bulunan kişilerde semptomları tetikleme riskinin altında kalan sınır olarak kaydediliyor.
Çölyak hastalığı, gluten hassasiyeti ya da başka sebeplerden ötürü glutensiz bir diyet uygulamaya özen gösteriyorsanız, aklınıza her türlü besinle ilgili ‘‘Acaba gluten içeriyor mu?’’ sorusunun gelmesi elbette çok doğal! Bu soruyu sorduğunuz ürünlerden birinin mısır unu olduğunu ise tahmin etmek zor değil. Buna cevap verebilmek için de ilk önce, mısırın kendisinde gluten olup olmadığını öğrenmek gerekiyor. Çünkü mısır unu, en basit şekliyle mısırın öğütülerek toz haline getirilmesiyle elde ediliyor.
Mısır, dünya genelinde asırları aşkın süredir yetiştirilen bir tahıl ürünü. Çok sevilen tadı ve canlı sarı taneleri ile ağızları sulandıran bu bitki A, B, C ve E vitaminleri bakımından zengin içeriğiyle de ideal bir besin kaynağı! Güzel haber ise şu ki mısırın glutensiz diyetlere dâhil edilmesi mümkün. Çünkü mısır doğal haliyle gluten içermiyor!
Unutmayın; mısırın doğal haliyle glutensiz oluşu, mısır ve türevlerini içeren ürünlerin de glutensiz olacağı anlamına gelmiyor. Çünkü bu besinler, gluten ihtiva eden bazı besin maddeleri ile dolaylı temasta bulunduğunda gluten içerir duruma gelebiliyor. Bu nedenle özellikle etiketli ürünleri ya da mısır içeren yiyecekleri tüketmeden önce, neler içerdiklerini dikkatlice kontrol etmek gerekiyor. |
Mısır unu, mısır tanelerinin kurutulduktan sonra öğütülerek ince bir toz haline getirilmesi yoluyla üretiliyor. Dolayısıyla bu ürün, katkısız haliyle gluten içermiyor. Diğer unlar gibi ekmek, börek vb. hamur işlerinde ve tatlıların yapımında kullanılabildiği için mısır unu da glutenli unlara karşı iyi bir alternatif oluyor.
Mısır unu, kullanıldığı yiyeceklere mısırın o bilindik, hafif tatlı lezzetini katıyor. Ayrıca bu un ile yapılan unlu mamuller, buğday unuyla yapılanlara kıyasla daha yoğun bir tada sahip olabiliyor. Bununla birlikte, mısır unu ile yapılan ekmek ve türevleri gluten içermediği için daha kolay dağılabilen bir formda oluyor.
Mısır ekmeği genellikle mısır ununun buğday unu ile harmanlanması ile yapılıyor. Dolayısıyla her mısır ekmeğinin glutensiz olduğunu söylemek pek mümkün olmuyor. Bu nedenle, özel olarak "glutensiz" etiketli ürünleri aramak ya da mısır ekmeğini mısır unu ve diğer glutensiz unlar yardımıyla evde hazırlamak, en güvenilir tüketim şekli oluyor.
Mısır nişastası, mısırın endosperm adı verilen nişastalı merkezinden çıkartılarak üretiliyor. İnce beyaz bir toz formunda olan bu gıda, normal şartlarda gluten içermiyor. Ancak her halükarda, paketlenmiş mısır nişastası ürünlerinin içerik listesine fazlasıyla dikkat etmek gerekiyor. Bu listede herhangi bir glutenli katkı maddesi bulunmuyorsa, mısır nişastasını glutensiz tarifler için ideal bir kıvam artırıcı olarak tercih etmek mümkün.
İkisi de mısırdan elde edilse bile, mısır unu ile mısır nişastası arasında tat, yapı, kullanım alanları, besin değerleri ve üretim aşamaları bakımından bazı farklar bulunuyor. Bu farkları ise şu şekilde sıralamak mümkün:
Bütün mısır gevrekleri aynı üretim aşamalarından geçmediğinden, bazılarında gluten bulunması mümkün olabiliyor. Nitekim, farklı markalara ait mısır gevreklerinin pek çoğu birden fazla bileşen içeriyor. Örneğin mısırın işlenmesi esnasında, bazı üreticiler tarafından malt aroması kullanılabiliyor. Malt ise glutenli besinler grubuna ait tahıllardan biri olan arpadan elde edildiği için mısır gevreğini glutenli hale getiriyor. Tüm bunlar, glutensiz diyete eklenecek mısır gevreğini oldukça iyi araştırmak gerektiği anlamına geliyor.
Haşlanmış mısır, doğal haliyle glutensiz diyetlerde kendisine yer bulabiliyor. Elbette, haşlanmış mısırın da konserve halinde alındığında içeriğinin iyi okunması son derece önemli. Çünkü bazı üreticiler, mısır tanelerini tüketiciye glutenli maddelerle harmanlanmış olarak sunabiliyor. Ayrıca mısırın ham olarak alınması durumunda da glutenli başka yiyeceklerle temasta bulunmamış olmasına dikkat etmek gerekiyor.
*Bu sayfada yer alan açıklamalar, sağlık tavsiyesi ve uyarı niteliği taşımamakta olup sadece bilgi edinimi amaçlıdır. Günlük beslenmenize eklemek istediğiniz besinler hakkında öncelikle mutlaka diyetisyeninize danışmalısınız.
Kaynaklar:MD, Prof. Deniz Güney Duman tarafından onaylanmıştır
Şimdi hepinizin kafasını karıştıran ve merak ettiğiniz bir konuyu anlatıyorum. Nedir bu sürekli bahsedilen intolerans ve alerji denilen şeyler? Neler yapılmalı? Bu yazımla aklınızdaki birçok soruyu cevaplamış olabilirim umarım.
***Öncelikle gıda intoleransı ve gıda alerjisi aynı şey demek değildir
***Gıda alerjileri immün sistem yanıtıdır. Belirli yapılardaki proteinlere karsı vücudunuzun geliştirdiği immün sistem yanıtıdır. Bu proteinleri vücudunuz yabancı olarak algılar ve onlara karsı immün yanıt ile adeta savaş açar. Bazı durumlarda anafilaksi tablolarında hayatı tehdit edebilir.
***Gıda intoleransları ise daha çok sindirim sistemi sorunlarıdır. Sindirim sisteminde oluşan bir stresse bağlı olarak ya da bir enzim yapı eksikliğine bağlı olarak gelişir.
Peki, sindirim sistemindeki bu sorunlar nelerdir?
Burada ufak bir not düşmek istiyorum. Literatüre yeni yeni giren çalışmalar artık intoleranslarında birer immün sistem yanıtı olduğunu gösterecek bulgular ortaya koymaktadır ama henüz net olarak kabul görmüş değildir.
İkinci önemli notumuz ise intoleranslar uzun süre devam ettiği anda bağışıklık sistemini bağırsaklar üzerinden sürekli uyaracağından uzun vadede immün bir yanıt oluşturmaktadırlar yani basta immün bir yanıt değil iken sonradan bağışıklık sistemi de devreye girmektedir.
Gıda alerjilerinde genelde IgE yanıtı hakimdir. Ama IgE yanıtı olmayan alerji durumları da mevcuttur; Mesela çölyak hastalığı.
GIDA HİPERSENSİTİVİTESİ = GIDA İNTOLERANSI VE GIDA ALERJİLERİNİN GENEL ADI OLABİLİR
Genel olarak Ig yanıtlarına göre ayırırsak:
***Gıda alerjiler hayatı tehlike edecek şekilde karsınıza çıkabilir (anafilaksi) ama intoleranslar daha çok kronik bir zeminde yavaş yavaş etki ederler. Ve intolerans oluşumu her gecen sene git gide artmaktadır. Bunu altındaki nedenlerden birinin de gene kronik toksisite, yanlış beslenme, sedanter yaşam olduğu düşünülmektedir.
***Endüstriyel toplumlardaki insanların %20den fazlasında artık gıda intoleransları görüldüğü ortaya konmuştur. Ailede birinde alerjik hastalığı olan kişilerin ( alerjiler, astım, egzama vb. ) alerji geliştirme olasılığı %40 daha fazladır. Eğer iki aile bireyinde alerjik bir hastalık var ise bu oranın %80lere kadar çıktığı ortaya konulmaktadır.
***Yapılan bir çalışmada erişkinlerde görülen gıda alerjilerinin %45inin 18 yasından sonra çıktıyı ortaya konulmuştur. Bu da yukarıda bahsettiğimiz gibi benim nazarımda yanlış beslenme, sedanter yaşam ve kronik toksisite sonucudur.
***İşin en kötü yanlarından biri gıda intoleranslarını tespit etmek hem zordur hem de tespit etseniz bile bu intoleransın neden olduğu toksisiteyi ve alttaki sorunları, sindirim sorunlarını çözmeye odaklanmamak toplumda yapılan en büyük hatalardan biri olmaktadır.
Peki bizde intolerans olduğunu nasıl anlayacağız? Ne gibi şikâyetler oluşur intolerans ya da alerji durumunda?
***Gıda intoleransları ve gıda allerijleri benzer semptomlar verirler bu yüzden bunları ayırmak oldukça zor olabilir. Bu semptomlar;
|
***Gıda alerjilerinde ise basit durumlarda yukarıdaki semptomlar görülebilir ama ileri durumlarda yaşanan şikâyetler ise su şekildedir;
***Semptomlar gıdayı yedikten birkaç saat sonra başlayabilir ya da saati bulabilir başlaması. Hatta bazı durumlarda birkaç gün sonra bile semptom verebilir, bu yüzden de saptaması zor olmaktadır. Hatta çoğu kişi 2 gün sonra gelen şikâyetlerin bir alerji ya da intolerans tablosu olabileceğini anlayamadığı için alerjiler, intoleranslar çoğu zaman göz ardı edilmektedir.
***Alerji vakalarının %5i çok hızlı reaksiyon gösterebilir ( dk. İçin de ) ve anafilaksiye kadar giden tablo ile ölüme bile neden olabilir. Alerji vakalarının %95i ise 30 dakikadan daha geç semptomlar verir, hatta 4 günü bile bulabilir. Burada daha çok hayati tehlike oluşturmayan ama sistemi stresse sokan yanıtlar ve semptomlar oluşur.
***Kan tahlilleri ya da biofeedback testleri bize intoleranslar konusunda fikir verebilir ama çoğu testte bu bilgiler yanıltıcı olabilir, en iyi yanıtı bedeniniz bilir. Hastalarımda da bu tahlillerin bazılarını kullanıyorum (onlara maddi yük olmayacak şekilde muayene ücretine dâhil, kliniğimde kendim yapıyorum.) Ama aynı zamanda bir eliminasyon diyeti ile hastamızla beraber semtpomları yakından takip ediyoruz ve bu sayede intoleransımız olan gıdaları daha kolay tespit edebiliyoruz. Her zaman söylediğim gibi semptomlar her zaman en önemlisidir, birçok testten üstündür gözümde. Ama bu demek değildir ki testlerin hepsi anlamsız. İntoleranslar söz konusu olduğu anda eliminasyon diyetlerini ve soncularının en kötü yanı bunlarda da net bir şey anlayamama ihtimalimizin olması. Çünkü intoleranslardaki semptomlar günler içinde gelişebilir ve gözden kaçabilir. Bazen küçük fark edilmeyecek semptomlar verebilir baslarda. O yüzden testlerle eliminasyon diyetini bir müddet kombinlemek daha olumlu sonuçlar almanıza fayda verebilir.
***Eliminasyondaki mantık; intolerans olduğunu düşündüğümüz gıdaları beslenmemizden çıkarıyoruz. Belirli bir süre ( ay) bu gıdaları tüketmiyoruz ve sonrasında düşük oranda bu gıdaları yeniden beslenmemize sokarak vücudumuzun yanıtını gözlemliyoruz. Gıdaya karşı hala semptom veriyorsak (yukarıda saydığımız semptomlardan) intoleransımız var demektir. Tabi bu sürede kişinin sindirim sistemi için uygun bir beslenme düzenlenmelidir ve gerekirse supplementer destekler gerekirse başka yöntemler ile altta yatan başka sorunlar var ise çözmek doğru bir yaklaşım olacaktır. Alt kısımlarda adım adım eliminasyondan bahsedeceğiz.
Buradan sonra da size hem sık görülen gıda alerjilerinden hem de en sık görülen gıda intoleranslarından ve de bunlara karşı neler yapılabileceğinden bahsedeceğim.
Alerjiye neden olan gıdaya alerjen denmektedir. Ve en sık alerjen olarak anılan gıdalar bunlardır:
şeklindedir.
***Gıda alerjisi daha öncede belirttiğimiz gibi immün bir yanıttır ve alerjiniz olduğunu gözlemlediğiniz bir gıdayı hayatınızdan tamamen çıkarmanız gerekmektedir. Alerjiler daha çok kan testleriyle tanı koyulabilir. Sindirim sisteminizi düzeltmenize rağmen geçmeyen sorunlarınız var ise gıdalara karşı; Bu da bu gıdaya alerjiniz olduğunu düşündürebilir.
Şimdi buradan sonra daha çok gıda intoleranslarından bahsedeceğiz…
Gıda intoleransları yukarıda da bahsettiğimiz gibi immün bir yanıttan ziyade sindirim sistemindeki bozukluklarla alakalıdır.
Genel nedenlere bakarsak;
***Sürekli sizlerle paylaştığım gibi gıda intoleransları birçok hastalığın altında bulunmaktadır. Gıda intoleransları “LEAKY GUT” yani geçirgen bağırsakla oldukça bağlantılıdır. Uzun süreli gıda intoleranslarına maruz kalmak geçirgen bağırsağa neden olacak ve bu da inflamasyonun daha da büyümesine neden olacaktır. Geçirgen bağırsak ile kana gecen proteinler immün reaksiyonları uyaracaktır ve oto immün durumlar bile oluşabilir. Hatta oto immünite patogenizinde temelde bu adımlar vardır.
Bu hastalıklar bağlantısı çalışmalarla ortaya konulmuş hastalıklardır ama bütüncül bir hekim olarak kronik her hastalığın altında bir gıda intolerans tablosu bulunabilir diye düşünüp hastayı ona göre değerlendirmenin önemini vurgulamak istiyorum.
***Listede fark ettiğiniz üzere en sık gıda alerjileri yapan gıdalar ile en sık gıda intoleransları yapan gıdalar neredeyse tamamen aynı, bu yüzden de alerji mi intolerans mı saptamak için beslemenizde iyi bir detektif olmanız gerekecek. İntoleranslar sindirim sistemini ve alttaki sorunları tedavi ettikten sonra yok olabilir ama alerjiler hayatınız boyunca sizinle beraber. Yanıtınızın şiddeti azalabilir ama bu gıdaların alerji yanıtı oluşturduğunu düşünüyorsanız hayatınızdan çıkarmakta fayda var.
Bu intolerans tablolarını biraz ayrıntılı açıklamak gerekirse;
***Süt ürünlerindeki yanıt daha çok sütte görülmekle beraber süt ürünleri yani peynir, yoğurt, kefir gibi gıdalarda da görülebilir. Temel nedeni sütün içerisindeki laktoz şekerini vücutta sindiren laktaz enzimindeki sorunlardır(eksiklik, fonksiyon bozukluğu ). Dünyadaki insanların %65’inin laktozu sindirmekte sorunları olduğu düşünülmektedir. Bu ciddi bir rakamdır. Laktoz miktarı süt fermente edildikçe oldukça azalır yani peynir ve yoğurt ya da kefire dönüştükçe ama yine de tamamen yok olmaz. Ayrıca laktoz dışında süt içerisinde bulunan bazı protein yapıları da intolerans tablosu oluşturabilir ve bu protein yapıları fermente edilmek ile kaybolmazlar. Yani bazı kişiler hayatlarından sadece sütü çıkararak rahat etseler de birçok kişinin süt ürünlerinin tamamına karsı intoleransı oluşabilir. Özellikle oto immün hastalıkları bulunan tüm kişilere süt ürünlerinin her türlüsünü hayatlarından çıkarmasını önermekteyim.
***Gluten arpa buğday gibi tahıllarda bulunan bir proteindir. Gluten intoleransı karsımıza ilk çölyak hastalığı ile çıkmıştır. Çölyakta glutene karsı oto immün bir yanıt vardır. Son yıllarda artık net ortaya konuldu ki çöl yak dışında da glüten de intoleransa sebep olabilir. Hatta veriler çölyak olmayan gluten intoleransının dünyada %15’leri bulan rakamlara sahip olduğunu savunuyor. Otoimmün bir hastalığınız var ise glutenden tamamen uzak durmanızda fayda var.
***Yumurta intoleransı da toplumda sık görülmektedir ve en sık şişkinlik şikâyetleri ile karsımıza çıkar. Özellikle yumurta beyazına karsı yanıt daha yüksektir. Yumurta tüketiminin temel sorunu daha çok yumurtayı çok ve sık tüketmekle alakalıdır. Basta bir müddet kesip sonra haftada birkaç gün kullanım seklinde sokulduğunda genelde yanıt oluşturmaz.
***Maya intoleransının altında aslında vücudun aminlere karşı yanıtı vardır. Aminler bakteriler tarafından üretilen; fermantasyon ve gıdaların uzun süre beklemeleri sonucu oluşan proteinlerdir. Bunlardan biri de sizlerin de çok sık duyduğu histamindir. Histamin vücutta bağışıklık sisteminde, sinir siteminde ve sindirim sisteminde görev alan bir yapıdır. Alerjenlere karşı inflamatuar bir yanıt oluşumunda görev alır; Bu da kasıntılara, hapşırmalara neden olur. Histamin sağlıklı kişilerde yani intoleransı olmayan kişilerde kolaylıkla metabolize olur. Ama “diamin oksidaz (DAO ) ve n-metil transferaz “ eksikliğinde ve fonksiyonel bozukluğunda ki bu enzimler histamini yıkıp ortadan kaldıran enzimlerdir; histamin ortamda birikir ve intolerans yanıtlarının oluşmasına ve artmasına neden olur. Ayrıca kronik inflamasyonu tetikler. Histamin dışında mayalanma sürecinde oluşan başka yapılar da kişilerde intolerans yanıtını uyarabilir. O yüzden mayalı ürünlere oldukça dikkat etmek gereklidir ki çoğu mayalı ürün sağlıklı da olsa dikkatli yaklaşılmalıdır. Klinikte o kadar sık maya intoleransı ile karşılaşmaktayım ki, hatta gözlemlerime göre ve birçok uzman görüşe göre toplumda oldukça yoğun bir maya intoleransı olduğunu söylemeliyim.
***Soya protein yapısı nedeniyle hem alerji hem de intolerans oluşturabilir. Alerjiler genelde çocuklarda görülmektedir. Soya ürünlerine karsı benim güvenim GMO yani genetiği modifiye edilmiş ürünler olması nedeniyle çok yok. Genel olarak soya ürünleri tüketmenizi özellikle önermem.
***Çiğ kuruyemişler sıklıkla alerji ve intolerans yapabilir. Fıstık alerjisi gibi durumlar hayati tehlike bile oluşturabilir anafilaksiye neden olarak. Toplumun ortalama %1inde alerji görülmektedir. İntolerans hakkında net bir data yoktur. Ama hastalarıma da söylediğim gibi bu gıdaları tüketirken kendinizi yakından takip ediniz.
***Kabuklu deniz ürünleri alerji olarak oranları %5lere kadar çıkmaktadır. İntolerans sıklığı ile alakalı net bir data yoktur. Genelde sindirim sistemlerindeki enzimleri sorun olan hastalarda daha çok intolerans olarak karsıma çıkmaktadır. Genelde alerji tablosu değilse sindirim toparlandığında şikâyetler de geçmektedir. Ama alerji durumu hayati tehlike yaratabilir dikkatli olunuz.
***Kafein adenozin reseptörünü bloke ederek etki eden uyarıcı bir kimyasaldır. Kahvede, yeşil çayda, enerji içeceklerinde vb. bulunur. Toplumda çoğu insan kafeini belirli oranlara kadar rahatça sindirip metabolize edebilmektedir ama neredeyse toplumun yarısında ise intolerans görülmektedir. Bunun nedeninin bazı insanlarda olan kafeini metabolize etmekteki genetik bir defekt olduğu düşünülmektedir ve bazı çalışmalarla da ortaya konulmuştur. Yani kafeini sindiremiyor ya da kafeine karsı semptomlar yasıyorsanız genetik olarak kafeine intoleransınız olabilir.
***Salisiltlar bitkiler tarafından çevresel böceklere ve toksinlere karsı kendilerini korumak amaçlı üretilen bir kimyasaldır. Yani bitkiler böcekler gelip onlara zarar vermesin diye salislat üretip kendilerini koruyorlar. Salisilatlar antiinflamtuar ajanlardır ve birçok gıdada bulunabilir meyve, sebze, bal, çaylar, kahve, kuruyemişler, baharatlar gibi. Salisilatlar aynı zamanda kimyasal olarak bazı gıdalarda koruyucu olarak kullanılabilir, bazı ilaçlarda olabilir. Salisilatların yüksek oranda tüketilmesi genelde intolerans tablosuna neden olur ve salisilat içeren gıdaları hayatımızdan tamamen çıkarmak imkansızdır. Çünkü birçok bitkisel kaynakta mevcutlar. Ama yoğun oranda salisilat içeren gıdaları hayatımızdan çıkararak eliminasyon ile etkilerini gözlemleyebilir; mesela salisilat içeren ilaçlar, kahve, baharatlar, portakal, üzüm gibi.
***Foodmaps; Fermente olabilen oligosakkarit ve disakkaritlerdir, monosakkarit, poliollerdir. Bunlar karbonhidrat çeşitleridir ve vücutta bağırsaklarda çok kolay fermente olabilirler. foodmap intoleransında bağırsaklar bu karbonhidratları sindirmekte zorlanır ve sonuç olarak emilmesinde de zorluk yaşanır. Sonrasında bağırsak florasındak bakteriler bunları kolaylıkla fermente edebilirler. Bu fermentayon sonucunda da gaz ve şişkinlik oluşur karında.
Bu tarz hastalarda low foodmap diyeti yapılabilir. Yalnız bu diyetin kısa süreli yapılması önemlidir çünkü uzun vadede bu şekilde beslenme bağırsak florasını olumsuz etkilemektedir.
***Yapay früktoz içerikli gıdalar kola, meyve suları, paketli gıdalar içerisinde bulunan yapay früktoz şekerinin malabsorbsiyonu seklinde görülür. Ciddi olarak kronik hastalıklarla da bağlantılıdır. Früktoz malabsorbsiyonunda früktoz kana emilemez ve bağırsak bakterileri tarafından fermente edilir. Ve bağırsak sorunlarına neden olur.
***Aspartam bir tatlandırıcı olarak birçok paket ürünün içinde bulunmaktadır. Aspartam intoleransı bulunan kişiler ile anksiyete ve depresyon gibi hastalıklar arasında bağlantı kurulmuştur. Her şekilde beslenmenizden tamamen çıkarılması gerekir
***MSG (monosodyumglutamat) gıdalara tat vermek amaçlı ve tatlandırıcıların baharatların etkisini arttırmak amaçlı kullanılan bir kimyasaldır. Birçok hastalıkla bağlantısı vardır. İntolerans oluşturan kimyasallardan birisidir. Her şekilde beslenmeden tamamen çıkarılması gerekmektedir.
***Gıda boyaları birçok gıda boyasının insanlarda hassasiyet ve semptom oluşturduğu gösterilmiştir.
***Sülfitler birçok ilaç ve paketli gıdada koruyucu olarak kullanılan kimyasallardır. Kurutulmuş meyvelere, şaraplara kadar birçok gıdaya eklenebilir. Beklemiş peynirlerde doğal olarak kendiliğinden oluşur. Birçok kişinin sülfitlere karsı hassasiyeti bulunmaktadır. Sülfitler genel olarak solunumsal reaksiyonlar verseler de birçok intolerans semptomuna neden olabilirler.
Gıda intoleranslarını tedavi ederken temelde sindirim sisteminin genel işleyiş mekanizmasına odaklanmakta fayda var. Kronik toksisite ve stres mutlaka çözülmeli. Burada intolerans için neler yapabileceğimizden bahsedeceğiz.
1-Mide Asidini Güçlendirmeliyiz
Eğer mide asidiniz yeterli değil ise gıdalar doğru oranda sindirilemeyecektir, yeterli asit olmazsa mide pilor kapağı doğru zamanda açılmaz. Bağırsaklara gecen gıdalı karışımın asitlik oranı yeterli olmaz ise bağırsaklara da salınacak pankreatik enzimler, safra salgılanamaz ( çünkü alkali olan bu enzimlerin salgılanmasını mideden bağırsağa gecen salgının asidik olması uyarır ) Sonuç olarak bağırsak PHI bozulur, bağırsak florası bozulur, gıdalar sindirilemez ve sonuç geçirgen bağırsak ve gıda intoleansları ve immün yanıtlar! Bir mide asidi nelere neden oluyor değil mi? Sizlere sürekli tekrarlıyorum sağlıklı bir hayat için doğru şekilde mide asidi şart!
Mide asidini nasıl arttırabiliriz şeklinde bir yazım olacak ama kısaca önerilerden bahsedersek:
2-Eliminasyon Diyeti Yapmalıyız
Öncelikle sunu belirtmek istiyorum, eliminasyon diyeti hem semptomlarınızı takip etmek acısından hem de hastalığınızı takip etmek acısından yapılabilir. Yani intolerans bulguları veriyorsanız kendi kendinize adım adım bir eliminasyon diyeti yaparak sonuca ulaşabilirsiniz. Ama kronik bir hastalığınız var ise ve bunun altındaki intoleransları saptamak ve kronik inflamasyonu tedavi etmek istiyorsanız bu konuda yetkin bir doktordan yardım almalısınız. Çünkü eliminasyon sürecinde bağırsaklarda ve vücutta belirli gıdaların yarattığı stresi ortadan kaldırıp aynı anda detoksifikasyona ve inflamasyona odaklanarak tedavi oluşturulmalı ki sorunlar kökten geçebilsin.
Öncelikle şunu da belirtmek isterim sizlerde inflamasyona neden olacak gıdaların hepsi hayatınız boyunca diyetinizde olmamalı zaten!
Bunlar;
Gıda intoleransı yanıtı gözlemlemek için en iyi yöntemin eliminasyon diyeti olduğundan bahsetmiştik. Bu belki biraz uzun bir yol olabilir ama bu diyeti yaptığınıza değecek.
Adım adım nasıl yapacağız?
Bu süreçte en önemli şeyin bu intoleransların oluşmasına neden olan sindirim sistemleri sorunları, kronik toksisite sorunlarını, inflamasyonu çözmek olduğunu tekrardan hatırlatmak isterim. Bu sorunları çözmezseniz sürekli yeni intoleranslar geliştirmeniz olasıdır.
3-Gerekliyse Sindirim Sorunları Düzelene Kadar Bir Müddet Sindirim Enzimleri Kullanılabilir
Özellikle mide asidini desteklemek için BETAİN HCL, onu dışında pankreatik enzimler içeren toplu sindirim enzimleri tercih edilebilir. Bitkisel bir beslenme ile birçok enzimatik sistemin daha aktif olduğunu yıllardır çok net gözlemliyorum. Hastalarıma direk enzim başlamadan bir müddet beslenme ve bazı fitoterapik ajanlarla destek olup gerekirse enzim eklemenin daha doğru bir yol olduğunu düşünüyorum.
Sindirim enzimi seçerken proteaz ( proteinleri sindiren ) , lipaz ( yağları sindiren ) , amilaz ( karbonhidratları sindiren ) enzimler içermesine dikkat edin.
4- İntoleranslara Karşı İnflamasyon Oluşmasını Önlemek, İntolerans Yanıtı Azaltmak Ve Bağırsakları Onarmak İçin Bazı Supplementler Kullanılabilir
*Kuersetin; Bağırsaklardaki inflamasyonu azaltır. Günde mg kullanılabilir. Doğal olarak quercetin içeren gıdalar, elma, yaban mersini, ahududu, brokoli, üzüm, biber, kırmızı soğan.
*C vitamini; İnflamasyonu azaltır. Böbrek üstü bezlere ve Karaciğere destek verir. Antihistaminik olarak görev yapar. Günde mg- 3 gr arası kullanılabilir.
*B 5 vitamini; Stres ve inflamason yönetiminde önemlidir. Günde mg kullanılabilir. Adrenal sistemi düzenlemek acısından önemlidir.
*Nane yağı; Bağırsakları rahatlatır ve inflamasyonu azaltır. Nane yağı mide asidini de artmasını sağlayacak uyarılar oluşturabilir. Nane yağı içeren kapsüller oldukça faydalı olabilir.
*Keten tohumu yağı; İnflamasyonu azaltır. Günde yemek kaşığı kullanılabilir.
*Bromelain; Ananasın içinde bulunan bir enzim olan bromelain aynı zamanda kuersetin etkinliğini arttırabilir. Bromelain özellikle solunumsal semptom veren alerjilerde öne çıkmaktadır. Ananas alerjisi olan kişilerin bromelain supplementinden uzak durması gerekmektedir.
*Milk thistle; Karaciğer fonksiyonlarına yardım eder.
*L Glutamin; Bağırsak onarımında önemlidir. İnflamasyonu azaltır ve stresi azaltır. Kanser hastalarında bile bağırsakları onarmak için kullanılmıştır. Günde 5 gr kullanılabilir.
*İnülin; Prebiyotik olarak kullanılabilir yalnız inülin kendisi de hassasiyet oluşturabilir o yüzden dikkatli kullanılmasında fayda var.
*Aleo vera jel; Bağırsak florasını düzenlemede, lümeni toparlamada oldukça önemli yeri vardır. Yıllarca mucize bitki olarak anılmıştır.
*Probiyotik; Probiyotikler sorunlar başladığında kullanıldığı anda direk şikâyetleri daha da kötüleştirebilir. Şöyle düşünün; sindirim sistemi bozuk bir yapıdayken siz sağlıklı bir flora desteği yapabilir misiniz? hayır! O yüzden öncelikle sindirim sistemi arındırılmalı ve eliminasyon yapılmalıdır. Gerekli detoksifikasyon yapıldıktan sonra probiyotik başlanmalıdır.
*Omega 3; Omega 3 inflamasyon yanıtını azaltmak için kullanılabilir. En az mg EPA+DHA içermesine dikkat ediniz günlük omega 3 alımınızın. İleri kronik vakalarda bu oran mg EPA+DHA oranına çıkabilir.
*D Vitamini; D vitamini eksikliği intolerans ve alerji tablosuna yol açabilir. D vitamini değerlerini arasında tutmakta fayda var. Bunun için de güneşlenme ve gerekirse supplementasyon önemlidir.
*Kürkümin;İnflamasyonu azaltmak için kullanılabilir
*Zencefil;Mide asidini arttırmak için ve inflamsyonu azaltmak için ayrıca da zararlı patojenleri temizlemek için kullanılabilir. Zencefil çayı ya da zencefil suyu tüketilebilir.
*Çinko;Çinko eksikliği ciddi immün düşüklük yapabilir. Lenfatik kanalları etkileyebilir. İnflamasyonu arttırabilir mg çinko idealdir.
*Magnezyum; Adrenal sisteme destek olmak için ve ayrıca sinirsel uyarı için önemlidir.
*Meyan kökü; Adrenal sisteme destek olmak için oldukça önemlidir. Ayrıca inflamasyonu ve bağırsak florasındaki flora oluşumunu olumlu yönde etkilediği birçok çalışma ile gösterilmiştir.2 hafta aralıklarla cay olarak ya da tentür olarak tüketilebilir.
*B6 Vitamini; Adrenal sistemi desteklemek ve histamin yanıtında önemlidir.
*Koenzim Q10; Mitokondriyi ve adrenal yanıtı desteklemek acısından oldukça önemlidir.
*Isırgan otu; Alerji altındaki inflamasyona faydalıdır. Alerji semptomlarını da azaltabilir.
*Havuç ve salata suyu; İçindeki antiallerjenik bileşikler bileşikler intolerans ve alerji tablolarında oldukça etkilidir.
5-Kronik Enfeksiyonları Tedavi Et
Burada ise sindirim sistemi üzerine odaklanarak flora bozukluklarını tedavi etmek büyük önem taşımaktadır. Florada bozukluk oluşturacak
Burada kullanabileceğiniz ajanlar kekik yağı, Hindistan cevizi yağı, susam yağı gibi ajanlar olabilir.
6-Bağırsak Florasını Yeniden Yapılandır
gibi sorunlar sonucu bağırsak floranız bozulmaktadır. Bağırsak florandaki bakterilerin üstünlüğüne göre alerjiye yatkın da olabilirsin, alerjiden korunabilirsin de. Çağımızda çok fazla alerjik çocuk ve hasta olmasının nedenleri yukarıda saydığımız nedenlerdir.
Yapılan çalışmada bağırsak floranızdaki “Laktobacilli, Sacharomyces boulardii, Bacillus coagulans, seafoodplus.infohilus “ bakterilerinin gıda intoleranslarını azaltmakta önemli payı bulunmaktadır.
Bağırsak florasını yapılandırmak deyince hemen herkes ilk probiyotiklere sarılmaktadır. Bu doğru bir seçenek değildir. Yani ilk yapılması gereken şey değildir. Öncelikle beslenmenizi bağırsak floranıza en iyi gelen beslenme şekli olan, bol lif içeren bitkisel ağırlıklı bir beslenme olarak değiştirmekte fayda var. Bunun üzerine sayısız çalışma bulunmaktadır. Öncelikle eliminasyonu yapıp bağırsaklarımızı yıpratan gıdaları uzaklaştırdıktan sonra yeniden yapılandıracak gıdalara ağırlık vermeliyiz. Bunun için bol sebze-bol meyve, baklagiller, glütensiz tahıllar, yağlı tohumlar, belirli oranda hayvansal gıdalar tüketebilir (intoleransınızın olduğunu düşündüğünüz gıdaları tüketmiyoruz).
Bu dönemde bağırsak florasını yapılandırmak için fermente edilmiş gıdalar da kullanılabilir. Ev yapımı turşular, kefir, kombucha tüketilebilir. Yalnız tekrar dikkatinizi çekmek isterim çoğu zaman fermente edilmiş gıdalar da size intolerans oluşturabilir(mayalı gıdalar-süt ürünleri içeren gıdalar ). O yüzden kullanırken dikkatli olmanızı öneririm.
Dirençli nişasta bağırsak floranızın yapılanmasında oldukça önemlidir; peki nelerde olur? Muz ve patates evet yanlış duymadınız muz ve patates dedim! Yıllarca bu gıdalardan uzak durmanızı söylediler değil mi? yapılan birkaç çalışmada bu gıdaların bağırsak florasının yapılanmasında oldukça önemli yere sahip olduğunu gösteriyor.
Hastalarımda bu iki gıdayı kısıtlamıyor ve oldukça da kullandırıyorum; ben kendim de bu iki gıdayı bolca tüketiyorum ve bilin bakalım ne oluyor? Sağlıktan başka bir şey değil! Kan şekeri yükselmesi falan da olmuyor! (doğru zamanda doğru kombinle yemek bu işin anahtarı). Bunu ben değil bilim söylüyor! Sadece patatesin kızartması asla değil, fırınlanmış ya da haşlanmış olarak tüketmeye dikkat edin! Ve meyveleri her zaman aç karnına tüketmeye dikkat! Dirençli nişasta aynı zamanda baklagillerde de bulunmaktadır.
Bağırsak florasını yapılandırmak için aynı zamanda polisakkaritlere ihtiyacınız vardır. Bunlar için de en güzel kaynaklar soğan, kabak, aleo vera jel gibi seçeneklerdir.
En son olarak da uygun bir eliminasyon ve arınma sonrası bağırsak florası için probiyotik takviyeler düşünülebilir.
7- Adrenal Sisteme Odaklan
Alerji ya da intoleranstan bahsederken adrenal sisteme mutlaka odaklanmak gerekir. Vücudun düzgün histamin yanıtı verebilmesi ve kronik inflamasyonu çözebilmeniz için sağlıklı çalışan bir aderanal sistem olmalıdır. Adrenal sistem ile alakalı çok ayrıntılı bir yazım olacak. (ADRENAL = BÖBREK ÜSTÜ BEZ )
Vücudun stres yanıtını düzeltmek ve gerekirse supplement ve fitoterapik ajanlar kullanmak önemlidir.
8-Ruhsal Sisteme Odaklanın
Alerjileke reaksiyonlar bilinçaltının kendini koruma girişimleri olarak yer alır bütüncül yaklaşımda. Zihin bir tehdit olduğunu düşündüğünde hipotalamus ve retiküloendotelyal sistemi aktive eder ve sonuçta da antikorlar aktive olur.
Bilinçaltına yönelmek ve zihnimizi meşgul eden tehditleti keşfetmek alerjik yanıtlarda önemli olabilir. Gerekirse profesyonel bir yardım ile psikoterapi almak, homeopati bu konularda faydalı olabilir.
9-Diğer Öneriler
Sonuç Olarak;
Gıda intoleransları ve alerjileri aynı şeyler değillerdir ama birbirinden ayırmak da zordur. Tedavi kısmındaki adımları takip etmeniz size intoleranslarınızdan kurtulmak konusunda yardımcı olabilir. Ama ciddi semptomlarınız var ise ve kronik bir hastalığınız var ise profesyonel bir yardım almanızı öneririm.
Umarım yazım faydalı olmuştur.
Mutlu, huzurlu günler dilerim
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info%2Fsx
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info%2Fsx
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info#!divAbstract
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info?fr=
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
Etiketler