EMANET: Aslında insanın emin (güvenilir ve itimad edilen kimse olması) yani kendisine maddi veya manevi her hangi bir şeyin gönül rahatlığı ile korkusuz bir şekilde teslim edilebilir ve istendiği zaman eksiksiz alınabilir bir şekilde bulunması anlamına masdar ve kısaca masdar olduğu gibi insanın emin olma durumuna, gerek Allah ve gerek insanlar tarafından herhangi bir şekilde bırakılmış olan şeye de ismi meful (edilgen ortaç) mânâsına gelen masdarın ismi olmuştur ki, burada emanet bu mânâyadır. Ve bunların sahiplerine verilmesi ile insanlığın, Allah'ın bir emaneti olan şeref ve namus emanetinin korunması emredilmiştir. "Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara sunduk; onu yüklenmekten kaçındılar, onun sorumluluğundan korktular; onu insan yüklendi; (bununa beraber onun hakkını tam yerine getirmedi) çünkü o, çok zâlim, çok cahildir." (Ahzab, 33/72), yüce âyeti gereğince insan, Allah Teâlâ'nın emanetini taşıyan bir emini, bir vekili olmayı üstüne alan yegane yaratıkdır ki, bu sayede diğer yaratıklar üzerinde hüküm ve tasarruf etmeye güç yetirebilir. Bu sayededir ki, insanlar da birbirinden emin olarak birbirlerine karşılıklı olarak ve sıra ile birçok hakları ve emaneti bırakırlar. İşte insanlar, gerek Allah'a ve gerek kullara karşı emanetle ilgili bu şereflerini ne kadar güzel korurlar ve emaneti ne derece yerli yerine koyabilirlerse o oranla değer ve iyiliklerini artırmış bulunurlar ve bu şekilde Allah'ın devamlı gölgesine (himayesine) girerler ve halk arasında açıktan ve gizli olarak etkili bir hakimiyet şerefini elde etmiş olurlar. "Ey Davud! Biz seni yeryüzünde (senden öncekilerin yerine) hükümdar yaptık. İnsanlar arasında adaletle hükmet, keyfine uyma, sonra seni Allah'ın yolundan saptırır" (Sâd, 38/26) buyurulmuştur. Sırf emanet, aslında hiçbir şeyle telafi edilebilecek değildir. Emanetlerin bir garantisi varsa, o da hainlik veya hainlik şüphesi ile emanetin yüce onurunun kırılması veya kaybedilmesi ve emniyet ile vekilliğin garantisinin düşmanlığa dönüşmesidir. Bunun için eminliği kötüye kullananlar Allah'a ve kullarına karşı başkalarının hakkını gasbedenler ve eşkiyalar gibi itibardan düşerler ve dış görünüşe göre olmasa bile, içten kalblerde düşmanlıkla mahkum olurlar. Güvenilir olmakla hakimiyetin bu önemli ilişkisine dayanan bu âyette, emaneti sahibine vermek ile adaletle hükmetmek ayrı ayrı olarak emredilmiş ve güvenilir olma emri, hükmetme emrinden önce zikredilmiştir. Bundan dolayı insanın Rabbine ve kendine ve halka karşı olmak üzere üç çeşit güvenilirlik muamelesi vardır. İlk önce Rabbine karşı emanete riayet etmesi Allah'ın hükümlerinin ve kanunlarının tatbikatı yani vazife meselesi ile ilgilidir ki, bütün uzuvların vazifelerini içine alır. İbnü Mesud hazretleri demiştir ki: "Emanet her şeyde lazımdır. Abdestte, cünüplükte, namazda, zekatta, oruçta vs. de." İbnü Ömer hazretleri de demiştir ki: "Allah insanın tenasül uzvunu yarattı ve buyurdu ki, 'Bu bir emanettir, senin yanında sakladım, bundan dolayı bunu muhafaza et. Ancak hakkıyla (helâl yerde) kullanılması hariç." İşte bütün organların da böyle birer emanet olan vazifeleri vardır. Kendine karşı din ve dünya emanetinde, kendine en faydalı ve en uygun olanı seçmesi, öfke ve şehvet veya cahillik ile sonunda zararlı olan şeyleri yapmamasıdır. Halka karşı, hakların emanetini gözetmek, alış verişte aldatmamak, zarar veren olmamaktır ki idarecilerin halka adaleti, âlimlerin halkı batıl taassuba sevketmeyip dünya ve ahirette faydalı olan amellere ve doğru inançlara sevketmesi, halkın da onlara karşı hainlik yapmaktan sakınması, aynı şekilde kocanın karısına, karının kocasına karşı sadakatla (doğrulukla) ırzlarını ve çocuklarının soylarını korumaları ve çocukların terbiyesine dikkat etmeleri bunların içindedir.
Bu şekilde ister Allah'a ait haklarda ve ister insan hakları, başka bir ifade ile ister genel haklar ve ister özel haklardan insanların emanet zimmetleri ile ilgili fiilî veya sözlü veya inançla ilgili, maddî veya manevî, malî ve malî olmayan hakların hepsini kapsadığı gibi hitabının hükmü de bütün mükellefleri kapsar. Özel haklarla ilgili ve emniyetle bırakılan emanet ve diğer şeyler, emanetlerden olduğu gibi, kamu işlerine ve haklarına ait olan yönler, makamlar, velayet (valilik), imamlık ve hüküm sürmek, nasihat ve fetva vermek de emanetlerdendir. Bir de kelimesi sahip ve ehliyetli mânâlarını kapsadığı için bu emir, verilmiş olan emanetlerin sahibine geri vermek ve ulaştırmaktan başka, emanet edilecek şeylerin de ehline ve hak etmiş olanlara emanet ve havale edilmesi mânâsını da ifade eder. Ve bu mânâ kamu hakkından olan emanetlerde önem arzeder ve ancak o itibarla emredilmiş bir vazife olur. Öyle olmakla beraber bu da Allah'a ait haklardan olan emanetleri sahibine vermek ve ona ulaştırmak demektir. Nitekim bu âyetin iş başında bulunan kimseler hakkında indiği de rivâyet edilmiştir.
Âyetin indirilmesinin sebebi hakkında meşhur olan rivâyet şudur: Mekke'nin fethi günü Resulullah Mekke'ye girdiği zaman Kâbe'nin anahtar taşıyıcısı olan Osman b. Talha b. Abdüddar kapıyı kilitlemiş, anahtarını Resulullah'a (s.a.v.) teslim etmekten kaçınmış, "Allah'ın elçisi olduğunu bilseydim engel olmazdım." demiş. Derhal Hz. Ali de Osman'ı tutmuş, kolunu bükmüş anahtarı alıp Kâbe'nin kapısını açmış ve Resulullah (s.a.v.) Kâbe'ye girip iki rekat namaz kılmış idi. Çıktığı zaman, amcası Hz. Abbas anahtarın kendine verilmesini ve eskiden sorumluluğunda bulunan Zemzem sakalığı (hacılara su dağıtma vazifesi) ile beraber sedanetin (yani Kâbe kapıcılığının) birleştirilmesini istedi. Bunun üzerine bu âyet indirildi. Bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.v.) anahtarları Osman'a geri vermesini ve ona teslim etmesini ve kendisinden özür dilemesini Hz. Ali'ye emretti. Hz. Ali de anahtarları götürüp özür dileyince Osman: "Beni zorladın, bana eziyet verdin, sonra geldin (hatanı) düzeltmeye çalışıyorsun." dedi. Hz. Ali de: "Senin hakkında Allah Teâlâ Kur'ân indirdi." deyip âyeti okudu. Bunun üzerine Osman, diye şehadet getirerek hemen müslüman oldu.
Kabe kapıcılığının (anahtarının taşınması görevinin) ebedî olarak Osman'ın zürriyetinde kalması hakkında bir de vahiy geldi. Sonra Osman Mekke'den hicret edip anahtarı biraderi Şeybe'ye verdi ki bugün de Kâbe'nin anahtarı Şeybe'nin torunlarındadır. Şüphe yok ki sebebin özel olması, hükmün genel olmasına engel değildir. Aksine bu sebep "emanetlerin" pek genel kapsamlı olduğunu gösterir. Bakınız, Allah size ne güzel öğüt veriyor! Emaneti sahibine vermek, adaletle hükmetmek, bunlar ne güzel şeylerdir. Ve sizin için ne kadar faydalıdır. Her zaman (mutlaka) bu emirleri tutmalı, hainlik ve zulümden sakınmalı. Çünkü "Allah her şeyi işiten ve görendir." Bundan dolayı hükümlerinizi işitir, emanet hakkında yaptıklarınızı görür.
Bu şekilde idarecilere ve hakimlere, işin başında bulunan herkese genel olarak veya özel bir şekilde emanetleri sahiplerine vermek ve adalet ile hükmetmek ve memleketi idare etmek emredildikten sonra, şimdi de diğer iman ehline bunları yapan idarecilere itaat etmeyi ve fakat kayıtsız bir şekilde değil, Allah ve Peygambere itaat etme içinde şu genel hitabı ile emrediyor.
|
|
۞ إِنَّ ٱللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤَدُّوا۟ ٱلْأَمَٰنَٰتِ إِلَىٰٓ أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُم بَيْنَ ٱلنَّاسِ أَن تَحْكُمُوا۟ بِٱلْعَدْلِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ نِعِمَّا يَعِظُكُم بِهِۦٓ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ سَمِيعًۢا بَصِيرًا
İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli), innallâhe niımmâ yeızukum bih(bihî), innallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).
Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
Mekke döneminde indirilmi olan Necm suresinin sadece Ayetinin Medine’de indirildiine inanlr. Kuran- Kerim’de srada yer alan bu sureden önce Tur suresi ve sonra Kamer suresi vardr. Cüz 27’de yer alan Necm suresi, toplam 62 ayetten oluur. Surenin ad, ilk ayette geçen ve yldz anlam olan en-Necm kelimesinden gelmitir. Secde ayeti bulunan bu surede dinin temel konularna deinilir. ayet ise çok önemlidir. Ksa bir ayet olan Necm suresi ayeti ezberlemek de oldukça kolaydr.
Necm suresi ayet okunuu pek çok kiinin merak ettii konulardan biridir. Ksa bir ayet olan bu ayetin Türkçe ve Arapça okunular skça aratrlmaktadr. Necm suresi ayet Arapça okunuu u ekildedir:
Arapça okunuu örendikten sonra Türkçe okunuu da merak edilmektedir. Necm suresi ayet Türkçe okunuu ise u ekildedir:
Kuran- Kerim okuyanlarn ve bu alanda aratrma yapanlarn büyük önem verdii Necm suresi ayet, anlam olarak çok önemlidir. Necm suresi 58 ayet Türkçesi örenilerek bu ayetin ne anlama geldii hakknda bilgi edinilebilir. Necm suresi ayet anlam aadaki gibidir:
Necm suresi ayet meal olarak örenildikten sonra bu ayetin tefsiri merak edilir. Çünkü bu ayetin Türkçesine bakldnda, Kuran- Kerim’de yer alan önemli ayetlerden biri olduu görülebilir. Necm suresi Ayet tefsiri aadaki gibidir:
Bunca nimet, hatrlatma ve uyarya ramen Allah’n birliini ve âhiret hayatnn varln tartma konusu yapma küstahln gösteren, Kur’an’n verdii bilgi ve çarlar karsnda akl ve iz‘an harekete geçirmek yerine gaflet içinde oyalanmaktan haz alanlar eletirilmektedir. Buna ramen âyette ksa ve etkileyici bir ifadeyle herkes Allah’a kulluk etmeye ve O’na olan saygsn belli etmeye çarlmakta, böylece sûre asl mesajn tekrar edilmesiyle bitirilmektedir.
âyeti “Bu, önceki uyarlar gibi bir uyardr” eklinde de çevirmek mümkündür. Burada Hz. Muhammed’in, Kur’an- Kerîm’in, önceki toplumlar hakknda verilen haberlerin veya müteakip âyette yer alan kyamet uyarsnn kastedildii yönünde yorumlar yaplmtr. âyette kyametin her an biraz daha yaklat uyars yapldktan sonra âyette onu Allah’tan baka aça çkaracak veya onun zamann ve nasl olacan bilecek yahut onu engelleyebilecek kimse bulunmad bildirilmektedir (evkânî, V, ; Elmall, VII, ). Âlimlerin çounluuna göre son âyette secde etmek gerekir. (Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: )
Necm suresi 58 ayet fazileti ve srlar arasnda en önemlilerden biri kiinin ruhsal skntdan kurtulmasn salamasdr. Bu ayetin faziletleri u ekilde sralanabilir:
Necm suresinin ayetinin faziletlerinin gerçeklemesi için kaç defa okunmas gerektii merak edilir. Bu ayet-i kerimeyi 70 bin ya da bin defa okuyan kimseler, Allah’n birçok lütfuna nail olur. Birkaç gün içinde bu hatmi tamamlayan kii, sonraki günler de en az defa ayeti okumaya devam etmelidir. Ayet-i kerimeyi okumadan önce elbiselerin ve mekann temiz olmas gerekir. Necm suresi ayet fazileti kaç defa okunmal sorusunun yant bu ekildedir.
Necm suresi ayet çok faziletli bir ayeti- kerimedir. Bu yüzden çeitli durumlarda okunmas gerektii söylenir. Ruh skntsndan, hastalktan ve felçten kurtulmak için bu surenin bu ayetinin okunmas tavsiye edilir. Borçlardan en ksa zamanda kurtulmak ve hakkn alnmas için de Necm suresi ayet okunabilir. Ayrca hapisten, isizlikten ve bekarlktan kurtulmak için de etkili olduu söylenir.
ANASAYFAYA DÖNMEK ÇN TIKLAYINIZ