Notre Dame De Sion Mezunu Ünlüler
Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya Türkiye’nin en köklü liselerinden Notre Dame de Sion Fransız Lisesi, bugüne dek çok sayıda bilim insanı, sanatçı ve diplomat yetiştiren yıllık bir kurum. Son 17 yıldır bu eğitim kurumunun başında Yann de Lansalut vardı. Kırk yılı aşkın eğitim kariyerinin yaklaşık yarısını Notre Dame de Sion Lisesi’nde geçiren Lansalut’yu özellikle odağına aldığı kültür-sanat etkinlikleriyle okulu, duvarlarının dışına taşıyan istisnai girişimleriyle tanıdık. Bu ay itibarıyla görevini tamamlayan Lansalut’yla bir eğitimci ve yönetici olarak Notre Dame de Sion’da geçirdiği 17 yılı ve okula bıraktığı mirası konuştuk.
Notre Dame de Sion Lisesi’nde 17 yıllık müdürlük görevinize yön veren ilkeyi nasıl tanımlarsınız?
Notre-Dame de Sion’daki eğitim; yabancı kültürleri ve yeni teknolojileri klasik hümanizmle uyumlu hâle getiren bir bilgi külliyatı sunmayı ilke edinir. Bunun için gençleri hem ana dillerinde hem de Fransızca gibi yabancı bir dilde eğiterek muhakeme edebilen ve harekete geçebilen kültürlü bireyler hâline getirmeyi amaçlarız. Bu da, programların içeriğinin tanımını ve dengelenmesini gerektiren akılcı bir temel bilgi seçiminden geçer. Okul, gençleri dünya ve yarın için yetiştirmek üzere vardır. Diğer yandan dünyanın okulu işgal etmesine izin vermemelisiniz. Dolayısıyla bu iş hem uyum hem de her an hassasiyet ister; çünkü zamana ayak uydurmak gerekse de trendlerin heyecanına gerekli mesafeyi korumak için kendine düşünecek zaman tanımak ve bazen de okulu zamanın tersine konumlandırmak icap edebilir. Bu yüzden eleştirel bir bakış açısı geliştirerek ve davranışlarımızı düzenleyecek değerler etrafında düşünme alanları açarak gençleri bugün karşı karşıya olduğumuz sorunlar konusunda aydınlatabilmek önceliğimiz oldu.
Bu süreçte başta okul içindeki yıllık şapeli konser ve tiyatro salonuna dönüştürerek dışarıya açmak olmak üzere sayısız girişiminiz oldu. Bunların öğrenciler üzerindeki etkisine dair neler söylersiniz?
Genç bir insanın kişiliksiz bir mekânda gelişmesi her zaman zordur. Bu bilinçle Notre-Dame de Sion’daki öğrenci ve öğretmenlerin gösterişli bir lüks içinde olmadan, güzel, kimlik taşıyan, işlevsel ve nitelikli, parçası olmaktan zevk duyacakları bir ortamda yaşayabilmelerini sağladım. Bu, mekânınıza kabul ettiğiniz kişiye temel bir saygıdır. Mekânın niteliği, orada sunulanları, yaşanmışlıkları ve yaşam şeklini etkileyecektir. Nitelikli donanımlarla spor etkinliklerini teşvik etmek, büyük yorumcuları davet ederek kurumun kalbine soluksuz klasik müzik getirmek, yüksek düzeyde ve çok dilli sergiler düzenlemek, edebiyat ödülleri dağıtmak, Uluslararası Piyano Yarışması düzenlemek… Genç ve yetişkinleri böyle bir kültürel potada yaşatmak, Notre-Dame de Sion’daki eğitimin esas idealidir.
17 yılın sonunda sizce okula nasıl bir miras bıraktınız?
Her şeyden önce Notre-Dame de Sion gibi bir okulun değiştirilmeyeceğini akılda tutmak gerekir. Bunun yerine kendinizi kurum geçmişini yeniden okumak ve anlamak, kurucuların çizgisini takip etmek ve böylelikle tüm temelleri canlı ve güncel tutmaya odaklanmak zorunda hissediyorsunuz. İmkânlarım ölçüsünde sade bir şekilde bir yandan dışarıya açılmaya diğer yandan öğrencileri karşılama koşullarını daha uygun ve keyifli hale getirmeye çalışarak bütün bunlara özen gösterdim. Notre-Dame de Sion, eğitimin herkesin eseri olduğu, bu sürecin güven ilişkileri ve tüm takım arkadaşları arasındaki sıkı bir iş birliği üzerinden şekillendiği düşünülen bir yerdir. Gençler ve yetişkinler olarak her birimizi büyüten ve bizleri inşa eden birbirini tamamlama ilkesi ve farklılıklara saygı bu süreçte esastır.
Notre Dame de Sion deneyimi, bir eğitmen ve yönetici olarak size neler öğretti?
Türkiye’de geçirdiğim bu yılların bilançosundan edinimim, her şeyden önce insanlarla var olma, yaşama ve onlarla hareket etme biçimidir. Türkiye’de, bir kardeşlik ortamı içinde ve gençliğin hizmetinde, kendini bu çeşitliliğin aktarıcısı olarak hissetmek ne mutluluk verici bir şey. Bunun vazgeçilmez bir dinleme gücü, sabır, ihtiyat, çok fazla ısrar ve ulaşılabilirlik gerektirdiği doğrudur. Bunu başarmak için iyilik ve anlayış, işletme diplomalarından daha önemlidir. Bunun farkına varmak uzun sürmüyor. Okulumuzun bir barış limanı, başkalarına ve Türkiye’nin geleneklerine saygılı, açık görüşlü bir eğitim mabedi olarak kaldığını belirtmek gerekir. Bu nedenle, eğitim tutkusunu, gençlerin ve öğretmenlerin hayatında var olmanın sevincini içinde barındıran mutlu bir müdür olduğumu ve böyle kaldığımı söyleyebilirim.