Ölümün sözlük anlamı bir canlının hayatının tam ve kesin bir şekilde sona ermesi demektir. Kolay bir şey değildir. Sevdiklerinizi bırakıp gitmek, yapacağınız işleri bitirememek ve bilinmeyene doğru bir yolculuğa çıkmak.
Ölüme Yakın Olmak Ne Demektir?
Kimi zaman bir hafta, kimi zaman birkaç gün hatta son saatler, ölümün yaklaştığını gösteren bazı belirtiler vardır. Bu belirtilerin ne olduğunu bilerek, sevdiğiniz kişilerle vedalaşabilirsiniz. Ölmeden önce yapmanız gereken bir şey varsa yapabilir ve huzur içerisinde bu yolculuğa çıkabilirsiniz.
Belirtilerin sadece bir tanesi ya da birkaç tanesi ölümün yaklaştığını göstermez. Kendinizde ya da çevrenizde birinde hemen hemen hepsini gözlemlemiş olmanız gerekmektedir. Bunu fark ettiğinizde ise ölümünün yaklaştığı gerçeğini anlamak ve kabullenmek zorundasınız.
Ölümün Yaklaştığının Belirtileri Nelerdir?
Bir canlı, bir insan ölmeye başladığında bazı belirtiler görülür. Bu belirtiler;
İştah Kaybı: Enerji büyük oranda düşer ve günlük görevleri yerine getirme isteği azalır. Enerjiye ihtiyaç olmadığı düşüncesi ile yiyecekler ve içecekler daha az gerekli görülür. İnsan, en sevdiği yiyeceklerden dahi bir anda soğur. Son günlerde iyice yemekten ve içmekten kesilir, hızlı bir şekilde kilo vermeye başlar.
Uykuya Düşkünlük: Aslında uykuya düşkünlük değil de daha fazla yatkın olmak diyebiliriz. Kişi normalden daha fazla uyumaya başlar. Ölüm yaklaştıkça vücudun metabolizması düşer.
Asosyallik: Ölüme yaklaşan bir kişi kendi içerisine kapanmaya başlar. İnsanlarla görüşmek ve onlarla vakit geçirmekten kaçınır. Kendiyle baş başa kalmak ve bazı şeyleri düşünmek ister.
Hayati Belirtilerde Değişiklik: Nabız yavaşlar ve bir süre sonra sanki yokmuş gibi kaybolur. Solunum değişiklikleri baş gösterir. Kalp atışları düzensizleşir ve tespit edilebilmesi zorlaşır. Kişinin tansiyonu devamlı olarak düşerken, böbrekler ise bir süre sonra çalışmayı tamamen bırakır. Ölüme yaklaşan kişinin idrarı artık kahve tonunda ya da pas renginde gelir.
Tuvalet Alışkanlıkları: Ölüme yaklaşan bir kişi yemekten ve içmekten kesildiği için bağırsak hareketlerinde de bir azalma olacağı bellidir. Bu yüzden neredeyse günde bir defa tuvalete giderler.
Kasların Zayıflaması: Ölüme yaklaşan kişilerin, önceden rahatlıkla kaldırdığı bir eşyayı kaldıramadığını ya da en ufak eşyaları bile eline aldıklarında düşürdükleri gözlemlenir. Artık kaslarını kontrol etmekte güçlendiği gibi kaslarda zayıflamaya başlar. Bardakta su içmek gibi basit şeyleri bile yapamaz hale gelir.
Vücut Isısında Düşüş: Ölüme yaklaşan kişinin vücut ısısında düşüş gözlemlenir. Özellikle elleri ve ayakları sanki hiç kan yokmuşçasına soğur. Zaten hiç kan yokmuş gibi kan dolaşımı azalır. Kan dolaşımı iç organlara daha fazla odaklanır ve bu yüzden ellerine, bacaklarına ve ayaklarına daha az kan gider. Vücut hayati organları ayakta tutabilmek ister.
Deride Solukluk: Vücudundan kanı çekilen kişinin cildinde soluk bir renk olması muhtemeldir. Ölüme yaklaşan kişinin saçlarındaki ve gözlerindeki parlaklık solar. Cildi, derisi artık bembeyaz ya da beyaza yakın sarı tonlarındadır. Diğer yandan deride mor ve mavi renklerde lekeler görülmesi de olağandır.
Kafa Karışıklığı: Ölüme yaklaşan kişinin beyni hala aktiftir. Fakat pek çok kaz kafası karışabilir. Tutarsız davranışlar sergilemesi muhtemeldir. Etrafında olup biteni kavrayamadığı gibi geçmişi de unutmaya başlar. Kimi zaman halüsinasyonlar ya da çarpık vizyonlar görmesi muhtemeldir.
Artan Ağrılar: Vücudunun farklı bölgelerinde ağrılar meydana gelir. Bu ağrıların aslında var olmadığı ve kişinin sadece bunu hissediyormuş gibi olduğu söylenmektedir. Artık son yakındır…
Daha belirgin olan belirtiler, vefat etmeden bir ila iki hafta öncesinde ortaya çıkar. Bu noktada uzmanlar "kişi kendini sürekli yorgun ve bitkin hissedebilir, o kadar çok halsiz olabilir ki yatağından çıkamaz" derken uyku düzeninde bir değişiklik yaşayabileceklerini söylediler.
Bu noktada ayrıca kişinin iştahında azalma ve çok az sıvı tüketme eğilimi gösterebileceği bildirildi.
Diğer belirtiler arasında, daha yüksek düzeyde ağrının yanı sıra kan basıncında, solunumda ve kalp atış hızında bir değişiklikler gözlemlenebileceği belirtildi.
Zihinsel değişiklikler, kafa karışıklığını veya kişinin bir çeşit sersemlemiş gibi görünmesini ve halüsinasyonları da bu buldular arasında yer alabilir.
Her insanda süreç farklı olsa da, palyatif bakım uzmanları, semptomları ne olursa olsun sevilen birinin yanında olmanın önemli olduğunun altını çiziyor.
İngiltere'nin en büyük yaşam sonu yardım kuruluşu Marie Curie, kişinin kendisiyle konuştuğunda veya onlara dokunduğunda yanıt vermeyebileceğini, ancak yine de sizi hissedebileceğini veya duyabileceğini ve varlığınızla rahatlayabileceğini söylüyor.
Kurumunun tavsiyeleri, veda etmek için doğru zamanın ne zaman olduğu konusunda da yakınlarının endişelenmesine gerek olmadığını içeriyordu.
Ölüm kavramı yüzyıllardan beri, insanı düşünmeye yöneltmiş, tarihler boyunca tüm kültürlerde insanlar arasında bir esrar, saygıyla karışık korku yaratmıştır. Kimileri için ölüm bir kayıp değil, sonraki yaşama bir başlangıç ve sevdikleriyle tekrar buluşma fırsatıdır. Kimileri için ise mutlak yokluştur. İnsan olarak hepimiz, ölümün; hayatın kaçınılmaz parçası olduğunu kabul etmekteyiz. Bilinmeyen durum ise; kendi ölümümüzün ne zaman ve nasıl olacağıdır. Bu sebeple birçok kişi kendi ölümü değil, başkalarına dair olanı düşünür. Çünkü insan, hastalıksızken sonsuza dek yaşayacakmış gibi geleceği planlayarak yaşamına yön verir.
AMERİKAN TIP BİRLİĞİNE GÖRE ÖLÜM;
Dolaşım ve solunum işlevlerinin dönüşümsüz durması, kalp ve beyin işlevlerinin geri dönüşümsüz olarak son bulmasıdır. Bireyde ölümün gerçekleştiğinin göstergeleri ise bilincin tam ve sürekli kaybı, dıştan gelen tüm uyaranların algılanmasında ve yanıtlanmasında kayıp, reflekslerin kaybı, solunumun geri dönüşsüz biçimde durması olarak kabul edilmektedir.
ÖLÜMÜ YAKLAŞMIŞ OLAN İNSANIN VÜCUDUNDA NELER GÖRÜLÜR?
Ölmek üzere olan kişi genellikle burnundan değil ağızından nefes alıp verir ve bu nedenle ağzı çok kurur. Eğer kişi yutabiliyorsa, kaşıkla yudum yudum su verilebilir. Kültürümüzde ölmek üzere olan kişiye zemzem içirilmesi bu bağlamda faydalı bir uygulamadır. Eğer yutmakta güçlük çekiyorsa, pamuklu bir bez ıslatılarak emmesi de rahatlamasını sağlayacaktır.
Refleks kaybına bağlı olarak dil geriye doğru çekilebilir, dilin nefes alıp vermeyi engellememesi için kişinin başı biraz yukarıda ve yan olarak yatırılabilir.
Kişinin bu dönemde gözleri de etkilenir, göz kapaklarının uzun süre açık kalması nedeniyle gözlerde kuruluk oluşabilir. Bunu önlemek için sık sık serum suyu ya da doktor tarafından önerilen göz kuruluğunu önleyici damla veya göz merhemleri sürülmelidir.
Son dönemlerini geçiren kişilerde kan akımı yavaşladığı için kişinin cildi, özellikle el ve ayakları soğuktur. Hastanın üzerinin ince bir örtü ile örtülmesi rahatlatıcı olabilir. Bu dönem uzun sürerse yatak yarası açılma riski yüksektir, bu nedenle kişinin üzerine yattığı yerlerdeki deri ara ara incelenmeli, nemlendirilmeli ve yatış pozisyonu zaman zaman değiştirilerek, kişi diğer tarafı üzerine yatacak şekilde çevrilmelidir.
Ölümü yaklaşan bir kişi huzursuz olabilir ve yatağında sürekli olarak dönebilir. Kişinin düşmesini önlemek oldukça önemlidir, bu açıdan kişinin başında sürekli birinin olması faydalı olabilir. Odanın ışıklandırılması ne çok fazla ne de çok az olmalı, sessiz bir ortam sağlanmalı ve kişinin yanında normal ses tonuyla konuşulmalıdır. Hastanın duyması istenmeyen konular dışarıda konuşulmalı, kişinin yanında ağlanmamalıdır. Unutulmamalıdır ki işitme duyusu insanın en son kaybettiği duyudur, yani son ana kadar hasta bilinçsiz gibi görünse de sizi duyacaktır. Bu nedenle hastanın yanında bir yakınının olması, onu sakinleştirecek şekilde konuşması, güzel şeyler söylemesi hastayı rahatlatacaktır. Kültürümüzde hasta başında Kuran okunması da bu açıdan faydalı uygulamalardandır.
PEKİ ÖLÜM GERÇEKLEŞTİKTEN SONRA İLK ANLARDA İNSAN VÜCUDUNDA NELER OLUYOR?
Livor Mortis (livor; maviye yakın renk, mortis; ölüm demektir) yani; kişinin öldükten sonra vücudunun morarması olayıdır. Ve özellikle ilk 12 saatte meydan gelinir. Sağlık çalışanları vücuttaki bu renk değişim duruna göre kişinin yaklaşık ölüm saatini belirler.
Rigor mortis (rigor; sertlik-katılık, mortis; ölüm demektir) yani; kişinin öldükten sonra vücudunun sertleşmesi-katılaşması olayıdır. Vücut kaslarındaki biyokimyasal değişimlerden dolayı ölümü takip eden 48 saatte gerçekleşir.
Ölüm sırasında dışkı yada idrar yapılması görülebilir. Bu durumun sebebi; Vücuttaki enerji kaynağı olan ATPnin ölümle birlikte, kalan tüm depoları kullanması sonucu dışkının bırakılma ve tutulma eylemini gerçekleştiren sfinker kasının boşalmasıdır.
Kalbin atmayı bırakmasıyla, vücutta (özellikle açık tenli bireylerde) soluk bir renk meydana gelir. Bunun nedeni; kalp vücuda artık kan pompalamayı bırakmıştır. Bununla birlikte gözler göz çukurlarına doğru kayar, kulak ve şakak bölgelerinde uçuk renkler meydana gelir. Öyleki; kişinin yüzündeki bu değişim tıp literatüründe Hipokrat Yüzü olarak bilinmektedir.
Kaynakça:
Karadakovan A., Aslan F. Dahili Hastalıklarda Bakım. Akademisyen Tıp
Yazar: Lale Aydin