öğretmenler günü şiirleri antoloji / Gregory Corso’nun Altın Vuruşu - 2

Öğretmenler Günü Şiirleri Antoloji

öğretmenler günü şiirleri antoloji

Kanlı Sel

Kanlı Sel Kısa Özet

Dönemsel ve sosyal yaşam olarak günümüzden uzak olan geçmişi, tozlu raflardan indirip vitrinde sunarken, ete kemiğe büründürülen karakterler, karakterlerin kişilik özellikleri, konuşturulan dil, yazarın anlatım şekli  Neredeyse döneme ve yöreye ait bir kaynak izlenimi yaratıyor. Eserin, titiz ve detaylı bir çalışma sonucu ortaya çıktığı her bir satırda kendini hissettiriyor.  Yazar, bir Cuma günü yaşanan felaketin gölgesine, Anadolu insanının yüzyıllardır yaşadığı geçmişi, koskoca bir tarihi ustalıkla sığdırmayı başarıyor. Kanlı Sel; aşkın, sevginin, dayanışmanın yanı sıra, çaresizliğin, yoksulluğun, geleneksel inançlar ile insanı kıskaca alan geleneklerin iç içe geçtiği bir Anadolu köyünde, beklenmedik bir zamanda kanlı sele kurban giden Dündar ve Canpolat kardeşlerin hikâyesi. 

Feyzi Halıcı

&#;ğretmen

Feyzi Halıcı

Bir yolun başındasın, en güzel, en ideal
Bu kutsal yolculuğa ne olur beni de al

O ki bir öğrenciyim henüz yedi yaşında
Bir elimde tebeşir, kara tahta başında

Yüreğimde bilime karşı candan bir uyum
..

Devamını Oku
Seyyit Nezir

&#;ocuk Ve &#;ğretmen

Seyyit Nezir

Ayrılıyor işte kasabadan
elinde bavul, gönlünde dinmez bir yara
Hep acıyacak parmakları, gözleri yaşarıcak
tozlu fotoğraflara
Hele bir tanesi, yüzü çıban içindeki çocuğun
hayatının en büyük iyiliğini
tandır ekmeğini verirkenki yüzü
..

Devamını Oku
Talip Apaydın

Sevgili &#;ğretmenim

Talip Apaydın

SELAHATTİN ÖĞRETMEN

Kırık köyünün büyük beyaz okuluna,
Pencerelerden bir baktım,
Selahattin öğretmenin sesi geliyordu.
Öğrenciler taş kesilmiş dinliyordu.
Neler diyordu, o duvarlar biliyordu.
..

Devamını Oku
Adnan Deniz

&#;ğretmen Olmak

Adnan Deniz

Öğretmen olmak öncelikle bu mesleği severek kabullenmek, Fedakâr olmak, öğrencilerin bütün dertleriyle dertlenmeye hazır olmak, Öğretmen olmak, giyim kuşamı, söz ve davranışlarıyla topluma örnek olmak demektir.
Öğretmen olmak, vicdanı bütün olmak ve yaptığı bütün işleri tam anlamıyla içine sinerek ve dosdoğru bir şekilde yerine getirmek demektir.
Öğretmen olmak, değer vermek ve yeni değerler oluşturmaktır. Gözünüzün içine tertemiz duygularla bakan öğrencilerin geleceğini aydınlatmak için olanca gayretlerle çalışmak, öğrencinin mutluluğunu, gelişimini gözleyebilmek ve onların başarılarını görebilmek ve paylaşabilmektir.
Öğretmen olmak, Öğrencilerini kendi çocukları gibi görebilmek ve onların acılarıyla hüzünlenmek, onların sevinçleriyle sevinebilmek demektir. Öğretmen olmak, önyargıdan uzak olmak, öğrencileri yaşadıkları çevre, toplum ve aile ortamına göre değerlendirebilmektir.
Öğretmen olmak, Çok geniş ve tertemiz bir yüreğe sahip olmak ve “kaybedilecek, feda edilebilecek bir tane bile ferdin olmayacağına “can-ı yürekten inanabilmektir.
Öğretmen olmak, herhangi bir öğrencini belli bir mevkide gördüğün zaman yüreğinin pır pır atması, emek verdiğin eserinin belli bir noktaya gelmesinden mutlu olmak, okuyamayan, bir köşede keşke diyerek iç çeken öğrencilerini gördüğünde kahırlanmak, elinden geldiğince onlara yol göstermek ve her yerde öğretmen olduğunu ortaya koyabilmektir.
Öğretmen olmak bütün zorluklara rağmen, yeniden dünyaya gelsem yine öğretmen olurdum diyebilmek, mesleğine âşık, Öğrenciler için birer ışık olabilecek gücü her zaman kendisinde hissedebilmektir.
..

Devamını Oku
Mehmet Kıyak

Yirmi D&#;rt Kasımların Anlamı V

Mehmet Kıyak

24 Kasım, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettikleri tarihtir. Bu bakımdan 24 Kasım, Atatürk’ün doğumunun yıldönümü olan yılından bu yana “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır.
Tüm saygıdeğer öğretmenlerin “Öğretmenler Günü” kutlu olsun!

Öğretmenin eğitimdeki misyonu düşünüldüğünde tabii ki 24 Kasımların anlamı çok büyüktüseafoodplus.info bu gün24 Kasımlar, Devletimiz için, Milletimiz için, veli, öğrenci ve öğretmen için ne anlam ifade etmektedir? Aslında hepsi için de aynı anlamı ifade etmesi gereken bu gün, ne yazık ki aynı anlamı ifade etmemekte! Yani söylemde öğretmene hepsi aynı değeri verirken, eylemde hiç de öyle olmadığı görülmekte… Söylemde toplumun en önünde yer aldığı ifade edilen öğretmen, bu gün gerçekten toplumun önünde midir?

İşte bu söylem ve eylem farklılığı bu kutlamaların inandırıcılığını ortadan kaldırmakta, öğretmenin 24 Kasımları buruk kutlamasına neden olmaktadır. Öğretmen için en inandırıcı değer, öğrencinin öğretmenine verdiği değerdir. Çünkü onların sevgisi, saygısı çok samimi ve çok sıcaktır. Bunun dışındakiler genel olarak söylemden öteye gitmemektedir. 24 Kasımlarda göklere çıkarılan öğretmen daha sonra unutulmakta, kendi dertleriyle baş başa kalmakta… Öyle ki kimi zaman okullarda kendi hazırladığı programla kendi gününü kutlamakta…

..

Devamını Oku
Mustafa Erol

İğne Kendimize &#;ğretmen Kimdir?

Mustafa Erol

Sadece eğitimin değil, tüm yaşamın ana kaynağı sevgi ve saygıdıseafoodplus.infode sevgi ve saygı tohumları olmayan bir insanın eğitimci olması mümkün değildir.Öğretmen okulunu veya eğitim fakültesini bitirmek suretiyle öğretmenlik mesleğini yapmakta olması eğitimci olduğunu göstermez ki….
Evet,öğretmen ile eğitimci arsında dağlar kadar fark vardıseafoodplus.info eğitimci öğretmendir ama maalesef her öğretmen eğitimci değildir.
Öğretmen,öğrencilerine bilgi aktarır.Eğitimcilik özelliği olan öğretmen ise aktardığı bilgilerin davranış şekline dönüşüp dönüşmediği ile seafoodplus.infoe bütün öğretmenlerin eğitimci özelliği taşımaları yegane seafoodplus.info toplumların kurtulması da buna bağlıdır.
Eğitimci özelliği taşıyan öğretmenlerimizi kısaca ve ana hatlarıyla şu şekilde özetlemek istiyorum:
ÖĞRETMEN;
adı öğretmen olan, ama asıl işi öğretmenlikten önce eğitimcilik olan,masum yavruların emanetçisidir…
ÖĞRETMEN;
..

Devamını Oku
Tahsin Ko&#;

&#;ğretmen!

Tahsin Ko&#;

Cahillere, candır canandır; Öğretmen
Güldür, yapraktır, çınardır; Öğretmen
Bilgidir azimdir, hünerdir; Öğretmen
Öğretmensiz asla olunmaz!

Dimağlarımızın bilgisidir; Öğretmen
Kültürümüzün görgüsüdür; Öğretmen
..

Devamını Oku
Adem Uysal

Yaşar &#;ğretmen

Adem Uysal

Eğitip öğretmek onun görevi
Geceyi gündüze katar öğretmen
Okuludur onun ikinci evi
Nöbette okulda yatar öğretmen

Karanlık yok olur gittiği yerde
Çevresine ışık saçar öğretmen
..

Devamını Oku
Mehmet Kıyak

&#;ğretmenler G&#;n&#;

Mehmet Kıyak

Yirmi Dört Kasımların Anlamı ve Önemi

24 Kasım, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettikleri tarihtir. Bu bakımdan 24 Kasım, Atatürk’ün doğumunun yıldönümü olan yılından bu yana “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır.
Tüm saygıdeğer öğretmenlerin “Öğretmenler Günü” kutlu olsun!

Öğretmenin eğitimdeki misyonu düşünüldüğünde tabii ki 24 Kasımların anlamı çok büyüktür. Ancak bu gün 24 Kasımlar, devletimiz için, milletimiz için, veli, öğrenci ve öğretmen için ne anlam ifade etmektedir? Aslında hepsi için de aynı anlamı ifade etmesi gereken bu gün, ne yazık ki aynı anlamı ifade etmemekte! Yani söylemde öğretmene hepsi aynı değeri verirken, eylemde hiç de öyle olmadığı görülmekte… Söylemde toplumun en önünde yer aldığı ifade edilen öğretmen, bu gün gerçekten toplumun önünde midir?

..

Devamını Oku
Turan Şakalar

&#;ğretmen

Turan Şakalar

Öğretmen
Tebessüm ondadır hoşgörü onda
Gönül bahçemizin gülü öğretmen…
Emeği var fert fert yetmiş milyonda
Millî sevdamızın dili öğretmen…
Ayşe Fatma Ali Veli Öğretmen…

..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

Y G&#;nl&#;kleri

Ahmet Kemal


Tayinimle ilgili işlemleri yapıyorum. Havalar çok sıcak. Bazen esmiyor değil. Onu Allah’ın lütfu olarak görüyor seviniyoruz. Elimde şişe suyu içerek geziyor. Haksız bir tayin bu. Fen Lisesine tayinim bundan 3,5 sene önce bir tuhaf tesadüf sonucu gerçekleşti.
Geçmişi de anlatmalı mıyım bilmiyorum. O zaman Yahya Kaptan Lisesindeydim. Oraya da İmam Hatip Lisesinden atanmıştım. İHL kadromuz usulsüz atama yüzünden Danıştay kararıyla iptal edilmişti. Buna da sebep bakanlığın yönetmeliğe aykırı atama yapmasıydı. Daha sonra yönetmeliği değiştirdiler ama bizi kapsamadı. Çünkü biz zaten Anadolu kadrosunda olduğumuz için başvurma imkânımız yoktu. Atamamız iptal edildiği halde göreve devam ediyorduk. Bakanlık hatasını kabul etmiyor görevimizi aynı kadroda sürdürüyorduk. Ne oldu da sonradan karara uymayı kabul etti bakanlık bilmiyoruz.
Olan bize oldu. Bir gün ansızın Milli Eğitim müdürü tercih yapmamızı emretti. Ben de başa Yahya Kaptan Lisesini tercih ettim.1,5 yıl sürdü buradaki görevim. Bir gün yine aniden Okul müdürü ‘size tayin hakkı verildi’ dedi. Ve Fen Lisesi maceram böyle başladı.
Ama orada da kalamadık. Daha tayinimizin birinci döneminin sonunda norm fazlası olmak varmış. Bu süper zekâlılar okulunda ilk şoku böyle yaşadık. Bir öğretmen ihtiyacı olduğu halde iki öğretmen tayin etmişlerdi. Ne oldu nasıl oldu anlayamadım. Nasıl bir entrika döndü bilmiyorum. Ben gittiğimde 3 branşdaşım vardı ben dördüncü oldum. 4 yıllık bu okulda her yıl öğrenci alınıyordu kişilik 4 sınıf var her dereceden. Etti mi sana Her sınıfta 5 er saat dersten Kişi başına düşen ders saati İki öğretmen müdür yardımcısı oldu kısa zaman sonra. Onlar 6 şar saatten 12 saat ders aldılar geriye 68 saat ders kaldı. Onları iki öğretmen bölüştük er saatten 60 saat derse girdik kalanı da fazladan idareci olan branşdaşlarımız aldılar. Bir öğretmen ihtiyacı doğdu. Ama baktık ki 2 göndermişler büyüklerimiz. Bir bildikleri vardır dedik boyun eğdik. Keşke eğmeseydin olduysa ondan sonra oldu yıl 16’şar saatten 3 öğretmen dersleri bölüştük bunun böyle gitmeyeceği aşikârdı,
Bir öğretmen norm fazlası olacaktı. Turgay bey kıdemi benden eksik öğretmen olarak hep kendini norm fazlası sayıyordu. Norm fazlası kadrolarının ihtiyaç olan okullara gönderme emri gelmişti. Turgay beyi çağırdılar o doğru bakın norm fazlası ben değilim diye söylemiş. O bunu nereden biliyordu. Kıdemimin fazla olduğu halde puanımın düşük olduğunu nereden biliyordu. Bundan hep şüphelendim. O yıl benim tayinim yapılmadı. Çünkü ben tercih yapmadım. Fen lisesi öğretmeni ancak sosyal bilimler lisesine tayin edilebiliyordu. Ben de ona razı olarak ya da burada kalırım diye tercih yapmadım. O yıl böyle idare ettik. 16 saat dersi haftanın beş gününe yaydılar. O yıl müdür yardımcısı Fatma Hanım tayinini aldırdı. Turgay bey de kendi isteğiyle Sosyal Bilimler Lisesine öğretmen olarak, içimizden biri daha müdür yardımcısı olarak görevlendirildi. Yine 30’ar saat derse girmeye başladık.
Ama gel gör ki bir sonraki yıl çok istekle öteki okula giden adam geri döndü. Her dönem norm tayinleri için yazı çıkar ben imzalar oldum. Hatta bir kezinde yeni müdür beni vermek istemediğini söyleyerek Milli Eğitim’den talep etti. Ama bu yıl’ geldi çattı en son ölmek ne bir yemiş ne bir çiçek’.
..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

A A Denemeleri 31 Eğitimde

Ahmet Kemal

Eğitim üzerine yazılar:


EĞİTİMDE ÖĞRETMEN FAKTÖRÜ

Eğitim zorlu süreçtir. Öğretmen bu süreçte en etkili eleman. Ancak bu etki olumlu da olabiliyor, olumsuz da. Tüm imkanlara rağmen eğer öğretmen unsuru eksikse, yani mesleğinde donanım yoksunluğu yaşıyorsa eğitim aksayacaktır.
Bu süreç zorlu bir süreçtir evet. Öğretmen mesleğinde yeterli, araştırma ve öğrenmeye açık, okuma alışkanlığı olan bir tip ise ne ala. Aksi halde durum vahimdir. Eğitimin bu en önemli elemanı eğitim için bir engeldir. Tek başına bütün yapılan masraflara, sağlanan bütün imkanlara rağmen eğitim amacına ulaşamayacak, tam aksine yanlış ve aksi istikamete gidecek, yapılmak istenen her şey akamete uğrayacaktır.
..

Devamını Oku
Reyhan Kocak Luttman

Cocuklarin Dilegi

Reyhan Kocak Luttman

Ogretmen isterim, anne gibi sevgi dolu.
Ogretmen isterim, baba gibi bana destek.
Ogretmen isterim, beni anlayacak.
Ogretmen isterim,derdime care bulacak.

Ogretmen isterim, beni topluma katacak.
Ogretmen isterim, beni egitip buyutecek.
..

Devamını Oku

&#;ĞRETMENLER G&#;N&#; ŞİİRLERİ

&#;mit Yaşar Oğuzcan

Bir G&#;n&#; Yaşamak

&#;mit Yaşar Oğuzcan

Dün kopan bir yapraktı, düşen kuru bir daldı
Bu günden güzel değil bulacağın yarında
Aç ellerini bak! Yanan avuçlarında
Dün gitmiş, yarın yok, bize bir bu gün kaldı

Bir bu gün kaldı bize birlikte yaşanacak
Bir bu gün öyle güzel ve dopdolu, özlemli
..

Devamını Oku
Nevzat &#;elik

Anneler G&#;n&#;

Nevzat &#;elik

yeşildir artık yüreğinde kara bulut
bugün anneler günü annem beni unut

evde acılar koynuna yangelip yatmış
inadına giyin sen de mayısa batmış
yürü sokakta çocukların düşü aksın
yürü ki saksıda çiçekler sana baksın
..

Devamını Oku
Ozan Arif

&#;ifte Bayram

Ozan Arif

Çok şükür Allah`ım ne mutlu bize!
Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay
Müjde yere, müjde göğe, denize,
Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay

Mazilerden koşuyoruz biz bu gün,
Atilere taşıyoruz biz bu gün,
..

Devamını Oku

Gregory Corso’nun Altın Vuruşu - 2

Dövülmü&#; Ku&#;a&#;&#;n en dövülmü&#;, ayn&#; zamanda en lirik &#;airlerinden biri olarak nitelendirdi&#;im ve y&#;llar önce girdi&#;im ar&#;ivlerinden henüz ç&#;kamad&#;&#;&#;m 'Gregory Corso’nun The Golden Dot: Last Poems –' (Alt&#;n Nokta: Son &#;iirler –) kitab&#;n&#;n Raymond Foye editörlü&#;ünde yay&#;na haz&#;rland&#;&#;&#;n&#; Foye’nin kaleme ald&#;&#;&#; muhte&#;em bir yaz&#; sayesinde ö&#;renince ya&#;ad&#;&#;&#;m heyecan&#; ve sevinci anlatamam. Hem Corso’nun son &#;iirlerinin nihayet gün yüzüne ç&#;kaca&#;&#;n&#;n müjdesini vermek hem de onu yak&#;ndan tan&#;m&#;&#;, sadece onun de&#;il ku&#;a&#;&#;n di&#;er birçok &#;air ve sanatç&#;s&#;n&#;n da ar&#;ivlerine canla ba&#;la sahip ç&#;km&#;&#;, tan&#;d&#;&#;&#;m en nev-i &#;ahs&#;na münhas&#;r insanlardan Foye’nin gözü ve ruhuyla Corso’nun dünyas&#;na geni&#; bir kap&#; aralamak ad&#;na ilk bölümünü geçen yaz&#;mda payla&#;t&#;&#;&#;m bu makalenin ikinci bölümünü payla&#;&#;yorum.

Gregory Corso, New York’un yerlisiydi —Bleecker ve MacDougal soka&#;&#;n&#;n kesi&#;ti&#;i kö&#;ede bir evde do&#;du. Birileri “Dövülmü&#; Ku&#;ak &#;airleri ve yazarlar&#; Greenwich Village’de tak&#;l&#;yor” dedi&#;inde g&#;c&#;k olur, &#;u yan&#;t&#; verirdi: “Tak&#;lm&#;yorum, orada do&#;dum ben.” Village’deki kafe ve restoranlar&#;n müdavimleri aras&#;nda gangsterler de vard&#; ve o aralar organize suç kültürüne dahil olmamak kolay i&#; de&#;ildi. Corso önce küçük h&#;rs&#;zl&#;klarla ba&#;lad&#;, sonra kendi çetesinin eleba&#;&#; oldu. On yedi ya&#;&#;ndayken, New York'un Dannemora olarak bilinen korkunç Clinton Hapishanesi'nde üç y&#;l hapis cezas&#; ald&#;. Her zamanki biricikli&#;iyle, o hapishaneye giren ve ç&#;kan en genç mahkûm oldu&#;unu s&#;k s&#;k söylerdi.

Corso'nun, ölümünden iki y&#;l önce Dannemora Hapishanesi'ni (hep bu ad&#; kullan&#;rd&#;) ziyareti s&#;ras&#;nda çekilmi&#;, mahkûmlarla &#;iir üzerine konu&#;malar&#;n&#; da içeren harikulade bir film var. Corso bu filmde, hapishaneye girdi&#;i ilk gün k&#;demli mahkûmlardan birinin kendisine &#;u nasihati verdi&#;ini anlat&#;yor: “Zamana mahpus olma, b&#;rak zaman sana hizmet etsin.” Hapishane kütüphanesinde çok az kitap bulunuyordu ancak iyi seçilmi&#; kitaplard&#; bunlar: K&#;salt&#;lm&#;&#; Oxford &#;ngilizce Sözlü&#;ü, &#;ncil, Britannica Ansiklopedisi (on birinci bask&#;), Bulfinch Mitolojisi, Homer Watt ve James Munn’&#;n haz&#;rlad&#;&#;&#; &#;ngiliz ve Amerikan Edebiyat&#;nda Fikirler ve Biçimler ba&#;l&#;kl&#; y&#;l&#;nda bas&#;lm&#;&#; antoloji. The Golden Dot’&#;n el yazmas&#; tasla&#;&#;nda Corso’nun bu antolojiye yapt&#;&#;&#; referans&#; gördükten sonra, bir kopyas&#;n&#; birkaç dolar ödeyip internetten sipari&#; ettim. Büyüleyici bir seçki. Corso’nun Beowulf, Sir Gawain ve Ye&#;il &#;övalye gibi erken dönem destanlar&#;na, ayr&#;ca “The Twa Sisters” ve “Sir Patrick Spens” gibi Britanya Adalar&#; baladlar&#;na olan tutkusu hakk&#;nda çok &#;ey aç&#;kl&#;yor. Corso’nun tüm eserlerinde okuryazarl&#;&#;a ve yaz&#;l&#; gelene&#;e kar&#;&#; duydu&#;u sa&#;l&#;kl&#; bir güvensizlik vard&#;r —zaten her ikisini de kendi mesle&#;inin yeni icatlar&#; olarak görür. Eski ça&#;lardan kalma hikâyeler ve inançlar onun as&#;l rehberleriydi ve her zaman en sevdi&#;i yazar&#;n Anonim (Anonymous) oldu&#;unu söylerdi. Sanskrit ve Akad destanlar&#;n&#;, M&#;s&#;r Hanedanl&#;&#;&#;n&#;n vakayinamelerini, eski Yunan mitlerini severdi. Corso’nun tarih anlay&#;&#;&#; e&#;zamanl&#;yd&#;: Fikirler, olaylar ve konular kafas&#;n&#;n içinde bir saatin di&#;lileri gibi birbirine geçmi&#; durumdayd&#;.

Corso’yla ilk kez y&#;l&#;n&#;n Nisan ay&#;nda, Massachusetts'teki Salem State College'da, Ginsberg ve Peter Orlovsky ile birlikte özel konuk olarak ça&#;r&#;ld&#;klar&#; Jack Kerouac sempozyumunda tan&#;&#;t&#;m. Okul yöneticileri aras&#;nda bir müddet devam eden müzakereden sonra, Lowell Lisesi'ndeki en ba&#;ar&#;l&#; &#;ngilizce s&#;n&#;f&#;n&#;n bu sempozyuma kat&#;lmas&#;na izin verildi. Lise üçüncü s&#;n&#;ftayd&#;m o zaman, ancak Kerouac okuyan tek ö&#;renci oldu&#;um için onlara e&#;lik etmeme izin verildi. Dövülmü&#; Ku&#;ak üzerine birçok tart&#;&#;ma ya&#;ansa da, Lowell Lisesi'ndeki ö&#;retmen ve müdürlerin birço&#;u Kerouac'&#; tan&#;yordu —birço&#;u onunla ayn&#; okula gitmi&#;ti; ki&#;isel olarak da çok sevilen biriydi. Bu sempozyum, gerçek bir New Englandl&#; olan &#;ngilizce e&#;itmenimiz Rita Sullivan'&#;n fikriydi —New Englandl&#; olmak, aç&#;k fikirlili&#;i d&#;&#;lamayan bir &#;eydir. &#;airin hayat&#; ve eserlerinin birbirinden çok farkl&#; iki &#;ey oldu&#;unun herkesin çabucak fark&#;na varmas&#;yla biten bu hafta sonu &#;a&#;&#;rt&#;c&#; bir ke&#;ifti. &#;çki, sigara, küfür ve tart&#;&#;malar g&#;rla gidiyordu ve Corso neredeyse &#;eytan&#;n vücut bulmu&#; hali gibi görünüyordu. Bütün bunlar bugün olsa, zavall&#; Rita Sullivan i&#;inden kovulur ve hayat&#; boyunca bir daha asla e&#;itimci olarak i&#; bulamazd&#; —Orpheus kültüyle her etkiye aç&#;k bir genci tan&#;&#;t&#;rmak ad&#;na bugünün ödülü de öyle.

O hafta sonu Corso, üstünde kadife tak&#;m elbise ve elinde gümü&#; konyak &#;i&#;esiyle herkese sata&#;&#;yordu: Ginsberg, akademisyenler, Kerouac ya da en az&#;ndan Kerouac efsanesi nasibini alm&#;&#;t&#; bu durumdan. (Salem'in ünlü cad&#;lar&#; sayg&#; duydu&#;u tek grup gibi görünüyordu.) Ancak sonra ola&#;anüstü bir &#;ey ya&#;and&#;: Kapan&#;&#; etkinli&#;i ak&#;am düzenlenen bir &#;iir okumas&#;yla gerçekle&#;ti. Corso’nun yaratt&#;&#;&#; tüm dü&#;manl&#;&#;&#; al&#;p aniden kutupla&#;t&#;rd&#;&#;&#;n&#; gördüm. (Daha sonra Nina Simone ve Miles Davis gibi sanatç&#;lar&#;n da ayn&#; &#;eyi yapt&#;&#;&#;n&#; görecektim.) Ginsberg ve Orlovsky'nin doksan dakikal&#;k &#;iir ve Budist ilahiler okumas&#;ndan sonra, Corso ana sahneye ç&#;kt&#; ve hâlâ en iyi &#;iiri oldu&#;unu dü&#;ündü&#;üm “Elegiac Feelings American” (John L. Kerouac'&#;n Sevgili Hat&#;ras&#; için)’&#; okudu. Corso herkesi büyülerken salona aniden derin bir sessizlik çöktü; &#;iir derin, anlaml&#; ve korkunç güzeldi. Okuman&#;n sonunda, hem Corso hem de aralar&#;nda Kerouac ailesinin birçok ferdinin de oldu&#;u seyircilerin ço&#;u a&#;l&#;yordu. O sahneye kimin a&#;&#;rl&#;&#;&#;n&#; koydu&#;unu söylemeye bile gerek yoktu.

O andan sonra Corso’yu daha yak&#;ndan tan&#;maya azmetmi&#;tim. Bu kolay bir i&#; de&#;ildi çünkü onu bulman&#;n zorlu&#;u bir yana, bulu&#;tu&#;unuzda da genellikle pek yüz vermezdi. Dört y&#;l sonra kendimi San Francisco’daki North Beach’de onunla ayn&#; mahallede ya&#;arken buldum. Ara ara konu&#;uyorduk. Bir gün plak çalar&#;m&#;n olup olmad&#;&#;&#;n&#; sordu, ben de var dedim. Ertesi sabah elinde kapa&#;&#; kaybolmu&#; bir plakla ara sokaktan benim pencereye do&#;ru ba&#;&#;r&#;yordu. Plakta Yehudi Menuhin’in bir Bartok keman sonat&#;. Yukar&#; ç&#;kt&#;, pla&#;&#; koyduk, sükunetle kendinden geçti. Müzik nas&#;l dinlenir üzerine harika bir dersti bu. O ak&#;am, yar&#;m düzine &#;airin bir araya geldi&#;i bir ak&#;am yeme&#;ine kat&#;ld&#;. Ak&#;am boyunca oturdu&#;u masay&#; bir de&#;il iki kez tepetaklak devirdi: H&#;rs&#;n&#; ba&#;kalar&#;ndan ç&#;karmak konusunda üstüne yoktu.

Y&#;llar boyunca Gregory ile tak&#;lman&#;n en sevdi&#;im yanlar&#;ndan biri, onun hayranlar&#;yla nas&#;l ba&#;a ç&#;kt&#;&#;&#;n&#; görmekti. Çok hayran&#; vard&#;. Gregory hep ayn&#; göründü&#;ü için hayranlar&#; onu s&#;k s&#;k sokakta durdururdu. Ruh haline ba&#;l&#; olarak bazen ho&#;sohbetti, fakat daha çok aç&#;kça küçümseyen veya düpedüz agresif bir tavr&#; vard&#;. Hayranlar&#;n&#; yaltakl&#;kla ve özentilikle suçlard&#; —onlar&#; çekti&#;i eziyetin kayna&#;&#; olarak görüyordu. Birisi içtenlikle, “Gregory bey, eserlerinizin y&#;llard&#;r benim için ne kadar önemli oldu&#;unu belirtmek isterim” deyince o da “Kendi sorunlar&#;mla seni rahats&#;z m&#; ediyorum?” diye k&#;saca yan&#;tlard&#;. Di&#;er zamanlarda daha pratikti: “Aman, ne harika! 5 dolar veriver o zaman!” Corso’nun ‘Evlilik’ &#;iirini dü&#;ünlerinde okuduklar&#;n&#; söylemek ad&#;na yan&#;na gelenlerin say&#;s&#;n&#; tahmin bile edemezsiniz —zaman&#;m&#;za özgü bir dü&#;ün kasidesi varsa o da budur. (Bu &#;iir say&#;s&#;z antolojiye dahil edilmi&#;tir; Gregory bir keresinde bana ‘Evlilik’ &#;iirinden tahminen bin dolardan fazla kazanc&#; olabilece&#;ini söylemi&#;ti, ‘Bir &#;iir için hiç de fena de&#;il’ diye ekleyerek.) ‘Bir sokak kö&#;esinde hiçbir &#;ey yapmadan durmak kudretli bir i&#;tir’ dizesini de kaç ki&#;inin ona ezberden okudu&#;unu görmü&#; olmak çok daha &#;a&#;&#;rt&#;c&#;yd&#;. 'te yazd&#;&#;&#; bu dize Dövülmü&#; Ku&#;a&#;&#;n öz be öz bir &#;ekilde otoriteye meydan okumas&#;n&#; temsil ediyordu. Ve Gregory'nin s&#;k s&#;k söyledi&#;i gibi, muhte&#;em bir dize bütün bir &#;iir kitab&#;na bedeldir.

&#;ster evde tek ba&#;&#;na ya da bir kafede otursun, ister bir barda bilardo oynuyor olsun, Gregory’nin kafas&#;nda bir dizeyi ya da imgeyi evirip çevirmedi&#;i, &#;iirin sesini, tonlamas&#;n&#; veya iç mant&#;&#;&#;n&#; sorgulamad&#;&#;&#;, yani &#;iirsiz geçen tek bir an&#; asla olmazd&#;. Kendine bu kadar okkal&#; sorular&#; bu denli insafs&#;zca soran ba&#;ka birini tan&#;m&#;yorum. Ne zaman masada herhangi bir ilmi konu aç&#;lsa, hepsine a&#;inayd&#;. Bir ikindi vakti oturdu&#;umuz bir barda aniden yumru&#;unu masaya vurdu ve “Hepsi o lanet ku&#;u yüzünden oldu!” diye ba&#;&#;rd&#; —bunu söylerken Truva Sava&#;&#;’na geri döndü&#;ünü biliyordum. Corso’ya göre antik ça&#;lar&#;n mühim konular&#; mazide de&#;il, ça&#;da&#; &#;iir ve resmin içinde ya&#;&#;yordu.

'de son kitab&#; üzerinde çal&#;&#;&#;rken hayat&#;n&#; sarsan haberler ald&#; —altm&#;&#; yedi ya&#;&#;ndayd&#; o y&#;l. Bir belgesel yap&#;mc&#;s&#; Corso’nun seksen ya&#;&#;ndaki annesini bulmu&#;tu. Kendisine söylendi&#;i gibi, do&#;umundan hemen sonra annesi &#;talya'ya dönmemi&#;ti. Nehrin öbür yakas&#;ndaki Trenton, New Jersey’e kaçm&#;&#;, orada kendine yeni bir aile kurmu&#;tu. Anne ve o&#;ulun yeniden bir araya geli&#;i filme al&#;nd&#;ktan birkaç gün sonra, beraber yapt&#;klar&#; ilk gezi Atlantic City’deki bir kumarhaneye oldu —bu gezi anasoylu ba&#;&#; kurmak ad&#;na ku&#;ku götürmez bir kan&#;t olu&#;turuyor gibiydi. Ancak &#;aka bir yana, ilk ba&#;ta keyifli olsa da, bu birle&#;me ona ac&#; veren terk edilmi&#;lik duygusuna yeniden maruz kalmas&#;na sebep oldu. Corso birkaç y&#;l sonra bana, yönetmenin bu konuyu ona hiç açmam&#;&#; olmas&#;n&#; diledi&#;ini söyledi. “Altm&#;&#; yedi y&#;l annesiz ya&#;ad&#;m —geçen bunca zaman &#;imdi nas&#;l telafi edilebilir?” dedi. Bu s&#;rada babas&#; da ölüm dö&#;e&#;indeydi. Corso, tüm hayat&#; boyunca bu adamdan nefret etmi&#; ve ayr&#;ca korkmu&#; olsa da, ölmeden onu görmek ad&#;na çaba sarf edip ziyaretine gitti. Alzheimer hastal&#;&#;&#;n&#;n babas&#;n&#; nazik ve iyi kalpli bir ruha dönü&#;türdü&#;ünü böyle ö&#;rendi. Y&#;llardan sonra bu ilk kar&#;&#;la&#;ma ba&#;ta çok dokunakl&#;yd&#;, ancak ac&#; ve utanç verici bir &#;ekilde sona erdi: Ayr&#;l&#;rken babas&#; ona Dominic diye seslendi. Hayat art&#;k her gün birbirini izleyen sersemletici olaylar gibi görünüyordu ona. Anne babas&#;yla ya&#;ad&#;klar&#;n&#; ve di&#;er hat&#;r&#; say&#;l&#;r olaylar&#; The Golden Dot’la kay&#;t alt&#;na ald&#;.

Bu y&#;llardaki olumlu geli&#;melerden biri, ba&#;ar&#;l&#; bir Japon görsel sanatç&#; olan Hiro Yamagata’n&#;n Corso’ya kol kanat germesi oldu. Yamagata’n&#;n yollad&#;&#;&#; ayl&#;k cep harçl&#;&#;&#; sayesinde, Corso Greenwich Avenue’deki Rare Book Room (Nadir Kitaplar Odas&#;)’un sahipleri olan Roger ve Irvyne Richards’&#;n ona verdi&#;i daireden ç&#;k&#;p hemen yan taraf&#;nda yeni bo&#;alan ba&#;ka bir daireye ta&#;&#;nd&#; —Birkaç y&#;l önce bu çift, Corso’nun gece sokakta yatt&#;&#;&#;n&#; duyup onu evlerine alm&#;&#;t&#;. Böylece Corso uzun zaman sonra ilk kez kendine ait bir ya&#;am alan&#;na sahip oldu. Bu durum hiç &#;üphesiz daha iyi çal&#;&#;mas&#;na vesile oldu. Onun ziyaretine gidenler, yerin genellikle &#;arap, kahve, kan ve kimbilir ba&#;ka nelerle üstü lekelenmi&#; ve daktiloda yaz&#;lm&#;&#; &#;iirlerle kapl&#; oldu&#;unu hat&#;rlayacakt&#;r. Bu ev onun sanat çal&#;&#;malar&#;na yeniden ba&#;lamas&#;na ve cüzi de olsa bir gelir kayna&#;&#; elde etmesine de vesile oldu. Büyüleyici bir tarza ve derin bir sanat tarihi bilgisine sahip yetenekli bir ressamd&#; Corso. Bu dönemde ona düzenli olarak Poe, Whitman, Dickinson, Burroughs ve Bob Kaufman'&#;n portrelerini sipari&#; ettim. Ayr&#;ca ilk kez 'da Milano'da Ettore Sottsass taraf&#;ndan bas&#;lan ve antik M&#;s&#;r'a adad&#;&#;&#; &#;iir olan “The Geometric Poem”in el boyamas&#; bir bask&#;s&#;n&#; da sipari&#; ettim. Ziyaretçilerini ve hayranlar&#;n&#; a&#;&#;rlad&#;&#;&#;, sükunetin hâkim oldu&#;u bir ev ortam&#; vard&#;. Tek s&#;k&#;nt&#;s&#; uyu&#;turucuydu. 'lerden beri ba&#;&#;ml&#; oldu&#;u eroini metadonla dönü&#;ümlü olarak kullanmaya ba&#;lam&#;&#;t&#;. Bir keresinde bana uyu&#;turucudan kafay&#; bulmayal&#; neredeyse yirmi y&#;l geçti&#;ini söyledi, ancak yine de bu al&#;&#;kanl&#;&#;&#;n&#; sürdürdü. Damarlar&#; art&#;k çökmü&#; ve iki kolunu da kaybetmek üzereydi. Geçirdi&#;i enfeksiyonlar yüzünden evinin yak&#;n&#;ndaki St. Luke's Hastanesine gidip geliyordu —Bu durumunu birkaç &#;iirinde anlat&#;r ve eroinden her zaman “pis hem&#;ire” diye söz eder.

Corso, s&#;k s&#;k gözden geçirdi&#;i için bir &#;iire y&#;llar&#;n&#; harcard&#; ve onun gözünde bir &#;iir birçok bak&#;mdan asla bitmezdi. Onu günlerce, haftalarca misafir eden arkada&#;lar&#;, o gittikten sonra kapsaml&#; bir &#;ekilde de&#;i&#;tirip düzenlendi&#;i kitaplar&#;n&#; bulacaklard&#; kendi kütüphanelerinde. Özellikle son y&#;llar&#;ndaki &#;iir okumalar&#; genellikle &#;iirleri üzerine tefsirlerden olu&#;uyordu; her zaman kendisiyle veya &#;iirle sürekli kavga eden bir hali vard&#; —kendisi ve &#;iiri ayn&#; &#;eydi zaten. Ama sona do&#;ru yakla&#;t&#;kça, bu bitmek bilmeyen revizyonlar&#;n i&#;e yaramayaca&#;&#;n&#; anlam&#;&#; gibi görünüyor ki birdenbire bize külliyat&#;ndaki en nadir eserleri b&#;rakt&#;: ba&#;tan sona tek bir dü&#;ünce ve ilham ak&#;&#;&#;yla ayn&#; anda yaz&#;lm&#;&#; &#;iirler. Bunu Corso’nun &#;iirlerini yazd&#;&#;&#; günü ve hatta bazen tam saatini (her zaman gecenin ortas&#;nda) belirtmi&#; olmas&#;ndan anl&#;yoruz. Bunlara “hat&#;ra defteri &#;iirleri” ad&#;n&#; verdi ancak hiçbirinden tam olarak emin de&#;ildi. Bana göre bunlar, kariyerinin mihenk ta&#;lar&#; ve bir &#;air olarak ola&#;anüstü yetilerini en fazla gösteren &#;iirlerdir. Bu &#;iirleri okumak, onun zihnine tamamen girmek ve yarat&#;c&#; eylemin ta kendisine tan&#;k olmakt&#;r. Bu son &#;iirlerde gece yar&#;s&#; yanan mumun ba&#;&#;na tekrar dönerek kendine ve yaln&#;z okura yazm&#;&#;t&#;r. &#;iirlerin eri&#;ti&#;i samimiyet düzeyi muhte&#;em, etkisi ise uhrevi.

The Golden Dot’&#;n bir di&#;er özelli&#;i de, Corso’nun çok az say&#;da &#;iire ba&#;l&#;k atm&#;&#; olmas&#; —neredeyse iki yüz &#;iirden san&#;r&#;m sadece yar&#;m düzinesinin ad&#; var. Niye böyle oldu&#;unu bilmiyorum, ba&#;l&#;klar&#;n bariz bir &#;ekilde gereksiz olmas&#; d&#;&#;&#;nda. Bu &#;iirlerin edebi “ürünler” veya “nesneler” de&#;il, onun yerine adland&#;r&#;lamayan bir tür ta&#;ma veya bo&#;alma oldu&#;u duygusuyla ba&#; ba&#;a kal&#;yor insan. Ayn&#; zamanda Corso bu çal&#;&#;man&#;n “destesi kar&#;lan bir &#;iir”, yani rastgele, hiyerar&#;ik olmayan bir konfigürasyon veya daha gizemli bir yerden bak&#;l&#;rsa, tarot kartlar&#; ya da I Ching gibi bir kehanet yöntemi olarak görülmesi iste&#;ini elyazmas&#; nüshan&#;n ilk sayfas&#;nda belirtir. Böyle bir kitap daha önce yaz&#;lm&#;&#; olabilir, ama ben henüz bir benzerini görmedim.

Bu son &#;iirlerde öldürülecek birçok ejderhadan en tehlikelisi kibirdi. Corso, kariyerinin ba&#;&#;nda “Ya&#;l&#; erkek &#;airlerden nefret ediyorum” diye yazm&#;&#;t&#;. Pete Townshend'in “Umar&#;m ya&#;lanmadan ölürüm” sözü gibi, bu onun ba&#;kalar&#;na unutturmak için ya&#;ayaca&#;&#; bir dizeydi. Corso son y&#;llar&#;nda küstahl&#;&#;&#;n&#; (çok küstaht&#;) inanc&#;n ve gerçek bilginin önünde bir engel olarak görüyordu. &#;iirin gençlerin i&#;i oldu&#;u &#;eklindeki tutumundan kurtulmas&#; gerekiyordu çünkü art&#;k o da ya&#;l&#; bir adamd&#; ve elinde &#;iirden ba&#;ka bir &#;eyi kalmam&#;&#;t&#;. &#;iirin her ya&#;a hitap etti&#;ini vurgulamaya ba&#;lamas&#; bundand&#;. The Golden Dot, ya&#;l&#;l&#;&#;&#; ve güçten dü&#;meyi radikal bir &#;ekilde kabullenmeyi ö&#;reten bir kitapt&#;r. Ve Corso'nun sözcük tasarrufu, sözcükleri aktar&#;&#;&#; cidden ba&#; döndürücüdür: Neyi kullanaca&#;&#;n&#; ve neyi ç&#;karaca&#;&#;n&#; tam&#; tam&#;na bilir. Rüya ve mit, ki Orfik benli&#;inin en canl&#; oldu&#;u yerlerdi, onu tamamen ele geçirmi&#;ti.

Okur, bu kitap yirmi y&#;l önce tamamland&#;&#;&#; halde neden &#;imdi yay&#;mlan&#;yor diye sorabilir. &#;airin ölümünden sonra ya&#;ad&#;&#;&#; ev bo&#;alt&#;l&#;rken el yazmas&#; nüshalar bir kâ&#;&#;t torbaya kondu. Corso vasiyetinde telif haklar&#;n&#;, son y&#;llar&#;nda ona gösterdikleri sad&#;k destekleri ad&#;na dostlar&#; Roger ve Irvyne Richards'a b&#;rakt&#;. New York'un nadir kitap dünyas&#;nda efsanevi bir figür olan Roger Richards, 18 Aral&#;k 'de yetmi&#;inci do&#;um gününde evinde vefat etti. &#;ki y&#;ldan k&#;sa bir süre içinde Irvyne hayattaki en yak&#;n iki dostunu kaybetmi&#;ti ve gitgide daha münzevi bir hayat&#; benimsemeye ba&#;lam&#;&#;t&#;. Nüshalar&#;n bir kopyas&#;na ula&#;may&#; umarak defalarca aramama ra&#;men onu ikna edemedim. Kitab&#; kendisinin düzenlemek istedi&#;ini söyledi —ki bunun asla gerçekle&#;meyece&#;ini biliyordum. Irvyne sigara tiryakisiydi; y&#;llarca ya&#;ad&#;&#;&#; evin ve onunla birlikte el yazmas&#; nüshalar&#;n yanaca&#;&#; korkusuyla ya&#;ad&#;m. Sonunda telefonlar&#;ma yan&#;t vermeyi b&#;rakt&#;. Özgün eser onun elinde kald&#;; art&#;k var olmayan bir hayat&#;n t&#;ls&#;m&#;yd&#; bu kitap ve Irvyne d&#;&#; dünyaya kar&#;&#; onu korumaya alm&#;&#;t&#;. Eylül 'de vefat etti&#;ini ö&#;rendi&#;imde üvey k&#;z&#; Hillary'yi arad&#;m. K&#;sa süre sonra nüshalar elime ula&#;t&#;. Y&#;llar boyunca Corso'nun arkada&#;lar&#; aras&#;nda bu kitab&#;n sayfalar&#; kopyalan&#;p da&#;&#;t&#;lm&#;&#; olsa da, bunlar bölük pörçük k&#;s&#;mlard&#; sadece. Editoryal zorluklar&#; yok de&#;ildi ancak elimde tuttu&#;um yazar&#;n&#;n niyetleri aç&#;kça görülen, titizlikle &#;ekillendirilmi&#; bir son el yazmas&#; nüshayd&#;. &#;airin hayat boyu dostu, editörü ve çevirmeni olan George Scrivani ile yapt&#;&#;&#;m&#;z bir yak&#;n çal&#;&#;man&#;n ard&#;ndan kitap, büyük bir kariyerin nihai bölümü olarak New Directions taraf&#;ndan yak&#;nda yay&#;mlanacak.

Raymond Foye: Yazar, yay&#;nc&#; ve küratör. Woodstock, New York’ta ya&#;&#;yor. City Lights’dan ç&#;kan The Collected Poems of Bob Kaufman kitab&#;n&#;n editörü olarak y&#;l&#;nda American Book Award from the Before Columbus Foundation ödülüne lay&#;k görüldü. The Brooklyn Rail dergisinde dan&#;&#;man editör olarak çal&#;&#;&#;yor.

Man&#;et foto&#;raf: Raymond Foye / San Francisco,


Öykü Tekten Kimdir?

Yazar, çevirmen, editör ve arşivci. New York ve Granada’da iki kedisiyle yaşıyor. Pinsapo Press ve Collective’in kurucuları arasında. Ayrıca Lost & Found: The CUNY Poetics Document Initiative’nde arşivci ve editör olarak çalışıyor.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir