Şiirlerin ortaya çıkışı, onu yaratan şairlerin yaşamla kurdukları ilişkiyle doğrudan ilişkilidir. Ne yaşamdan ne de onu yaratan insanın varlığından bağımsız olmayan bu eserler, aslında edebiyat metninin yaratımındaki sonsuzluğu perçinleyen, ilerleten, ayakta tutan temel düzlemlerdir. Edebiyatımızda öyle metinler vardır ki yazılma hikayeleri de en az kendileri kadar önemli ve kıymetlidir. Yaşanmışlık taşıyan ve bu yaşanmışlığın etrafında hayat bulan eserler, edebiyat tarihimizin de en kıymetli hatıraları olarak var olmaktadır.
Usta şair Özdemir Asafın ünlü Lavinia şiirinin de hüzünlü bir hikâyesi bulunuyor.
Özdemir Asaf Eserlerine Ulaşmak İçin Tıkla!
Korkunç bir sezgi gücü vardı Mevhibenin. Yüzünüze bakar bakmaz, sizi tanır, anlar, ruhunuzun en derin köşelerine kadar kavrardı. Küçücük bir bakıştan, mimikten, jestten tüm karakter haritanızı çıkarabilirdi. Özdemir Asaf bu yüzden ona Öldürmekten daha beter anlıyorsun insanı demişti. Çok keskin gözleri vardı.
Lavinia
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
Özdemir Asaf Eserlerine Ulaşmak İçin Tıkla!
Kaynak: 1
Özel İçerik
Özdemir Asaf'ın doğum günü anısına, Lavinia'nın hikâyesini bir kere daha okuyalım mı? Hem belki ilk kez okuyacaklar vardır
*
Daha önce elbet bir yerlerde çıkmıştır Lavinia’nın hikâyesi karşınıza. Biliyorsunuz dün Özdemir Asaf’ın doğum günüydü. Dünden beri Lavinia dilimde. E o zaman bugün de Lavinia’nın hikâyesiyle analım dedim. Her şiirin, her romanın bir yazılma hikâyesi var elbet. Böyle dillere pelesenk olan, çok sevilenlerin hikâyesiyse her zaman ilgimi çekmiştir. Bu konuda yalnız olmadığıma eminim. Sevdiğimiz dizelerin nasıl yazıldığını bilmek, bizi o şiire bir sarılma, şairinin hayatına bir dokunuş daha yaklaştırıyor çünkü, biliyorum.
Ne güzel diyor Asdaf:
“Sana gitme demeyeceğim, ama
Gitme Lavinia…”
Nasıl da buram buram aşk kokuyor değil mi dizeleri?
Özdemir Asaf, o dönemlerde edebiyat matinelerinin yıldız isimlerinden biri. Çocukluğundan bu yana “r” harfini telaffuz edemiyordur; ama şiir okurken muhteşem bir diksiyonu var. Bu matinelerde sona bıraktığı en değerli şiiri ise, Lavinia. Çünkü değerlisi onun ve aslında hikâyesi de derin…
Lavinia, karşılıksız bir aşkın hikâyesi…
Ben aldım fona Feridun Düzağaç’ın sesinden Lavinia’yı. Siz de alın da başlayalım bu aşk hikâyesini okumaya…
Lavinia’yı Feridun Düzağaç’tan dinlemek için tıklayınız.
Lavinia, muhteşem güzellikte zarif bir çiçek; diğer bir deyişle ölüm çiçeği. Ayrıca hayalimdeki muhteşem sevgili anlamına da geliyor. Kuşkusuz Özdemir Asaf’ı çeken yanı da bu
Edebiyata baktığımızda Lavinia, Shakespeare’in Titus Andronicus adlı oyununda Roma İmparatorluğu’nun Başkomutanı Titus’un güzelliği dillere destan kızının da adı. Onun da kaderi, zarif güzelliği ile ölmektir. Lavinia, Tamora’nın iki oğlu tarafından tecavüze uğradığında, Lavinia, babası tarafından öldürülür…
Özdemir Asaf, Lavinia’yı okul yıllarında aşık olduğu bir kız için yazar. Aşkı platoniktir. Lavinia, Asaf’ın karşılıksız aşkını anlatır. Asaf şiirini, daha sonra bir yarışmaya gönderir ve derece alır. Birinciliğe layık görülen Lavinia, nihayetinde yaşayan bir şiirdir…
Bundan sonrası için şöyle bir rivayet var: Sonuçlar açıklandığı sırada Asaf’tan, Lavinia’yı kürsüde okuması istenir. Bu teklifi geri çevirmeyen Asaf, kürsüde şiirini okurken Lavinia diye seslendiği platonik aşkı da salondaki misafirler arasındadır ve Lavinia, salonu terk eder. Kalbi bin parçaya dağılan Asaf, Lavinia’yı hapsettiği şiirinde bırakır ve ona asla duygularını açmaz…
Asaf’ın tutkulu aşkı Lavinia, Mevhibe Meziyet Beyat’tır. Asaf’ın aşkı gerçekten de karşılıksızdır. Çünkü Mevhibe’nin gönlünde ressam olan hocası Edip Hakkı Köseoğlu vardır. Hikâyenin bir yerinde bir de gazeteci İlhan Selçuk’un adı geçiyor Mevhibe için. Ancak o yıllarda Selçuk, öylesine hızlı bir hayat yaşıyordur ki, o da Mevhibe’ye göre biri değildir.
Daha pek çok hikâyenin kahramanı olan Mevhibe, sonunda oyuncu Öztürk Serengil ile evlenir. Ancak onunla da uzun soluklu bir evlilik yürütemez…
Mevhibe, göründüğü üzere çevresinde dikkat çeken, güzelliği dillere destan, ilk bakışta gözden kaçırılmayacak kadar özel bir kadınmış. Yakın dostlarından Melda Kaptana, bir yandan da Mevhibe için şöyle bir açıklama getirmiş:
“Öylesine özel ve farklı bir kadındı ki, kitap yazsanız yetmez.”
Mevhibe’ye duyulan bu ilginin sadece güzelliği için olmadığını ise şöyle dile getirmiş:
“Korkunç bir sezgi gücü vardı Mevhibe’nin. Yüzünüze bakar bakmaz, sizi tanır, anlar, ruhunuzun en derin köşelerine kadar kavrardı. Küçücük bir bakıştan, mimikten, jestten tüm karakter haritanızı çıkarabilirdi. Özdemir Asaf bu yüzden ona ‘Öldürmekten daha beter anlıyorsun insanı’ demişti. Çok keskin gözleri vardı.”
Bu açıklamaları yapan Melda Hanım, “Ben Bir Bizans Bahçesinde Büyüdüm” adını verdiği kitabının bir yerinde de Mevhibe’den şöyle bahseder:
“İlhan Selçuk"a 14 Şubat Sevgililer Günü yazısı yazdıran Lavinia ona uzaktan uzağa aşık olan Oktay Akbal"ın bir hikayesindeki Hisya"ydı aynı zamanda. Laleli"de Harikzadegan Apartmanları"nın kapısında buluşup konuşan delikanlıların Violetta"sıydı.
O sıralarda ünlü olan bir tangonun adıydı bu ve delikanlılar, Mevhibe onlara gülümseyerek geçerken ıslıkla bu melodiyi çalardı.
Mevhibe Beyat, Güzel Sanatlar Akademisi"nde okurken mimar arkadaşları ona Gilda diye seslenirdi. Rita Hayworth"un o yıllarda büyük beğeni kazanan "Gilda" filminden mülhem Kızılkahve rengi, iri dalgalı, parlak ve çok güzel saçları vardı. Adalet Cimcoz da Marilyn Monroe"ya benzettiği için onu "Marlin" diye çağırırdı. Güzelliğini hiç önemsemezdi. Zaten insan sıcaklığı, insanlara anlayarak yaklaşması ve sezgisi, güzelliğinin üstündeydi.”
Velhasıl, Özdemir Asaf ve Mevhibe Hanım hiçbir zaman bir araya gelmedi. Aşkın başlamadan güzel olduğu, platonik duyguların tadına varıldığı bir duyguydu zamanda asılı kalan. Nihayetinde Asaf’a da işte dillere dolanan bir şarkıya dönüşen şiiri, Lavinia’yı yazdırdı
Bazen karşılıksız diye iç yakan duygularımız nasıl da nicesinden değerli değil mi? O zaman kapanışı da şiirin tamamı ile yapalım. Onu okumadan olmaz…
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
*
Instagram: biyografivekitap
kitapşiirçiçek
Edebiyatımızda öyle metinler vardır ki yazılma hikayeleri çok hüzünlüdür. Bütün yaşanmışlıkları satırlarında bulunduran bu eserler, edebiyat tarihimizin en kıymetli hatıraları olarak yerini almıştır. Özdemir Asaf'ın Lavinia şiiri de böyle bir şiirdir.
Ünlü şair Özdemir Asaf'ın herkes tarafından bilinen Lavinia şiirinin de hüzünlü bir hikayesi vardır.
Lavinina, Özdemir Asaf'ın okul yıllarında karşılıksız aşık olduğu bir kıza yazdığı şiirdir.
Asaf, Lavinia şiirini yazdıktan sonra şiir yarışmalarına katılmaya karar verir ve şiirinin çok beğenilmesi ile yarışmada birinci olur.
Birinci olduğu yarışmada Özdemir Asaf'tan Lavinia şiirinin kürsüde okumasını isterler. Şiir okuduğu esnada salonda Asaf'ın aşık olduğu kızın olduğunu ve salonu terk ettiğini söylerler.
Özdemir Asaf'ın büyük bir aşk beslediği kişi Mevhibe Meziyet Beyat'tır. Mevhibe Meziyet Beyat, Özdemir Asaf'a karşı hiç bir duygu beslemez ve Asaf aşkına karşılık bulamaz. Lavinia, başkasına sevgi besler.
Kendisi de bir şair olduğu gibi aynı zamanda bir ressamdır.
Mevhibe Hanım'ın aklında aslında iki isim vardır. Biri ressam olan hocası Edip Hakkı Köseoğlu diğeri ise gazeteci İlhan Selçuk'tur.
Mevhibe Hanım bu iki düşünürken evlendiği kişi usta oyuncu Öztürk Serengil'dir fakat evlilikleri uzun sürmez ve ayrılırlar.
Özdemir Asaf ve Mevhibe Hanım hiçbir zaman bir araya gelmemiştir. O büyük aşk Özdemir Asaf'ın saf aşkıyla yazıldığı mısralarda kalmıştır.
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
- “Geleceğim bekle” dedi gitti. Ben beklemedim, oda gelmedi. Ölüm gibi bir şeydi ama kimse ölmedi…
- Tek kişilik miydi bu şehir… Sen gidince bomboş kaldı.
- Bakarken kıyamamak mı yoksa doyamamak mıdır AŞK!
- Sus be yüreğim! Ben de bilmiyorum özlediğimi. Sus da bilmesin özlendiğini.
- Sana gitme demeyeceğim, ama gitme Lavinia… Adını gizlemeyeceğim sen de bilme Lavinia…