okun ucundan şiiri oku / Edebiyat Okulu: Mensur Şiir

Okun Ucundan Şiiri Oku

okun ucundan şiiri oku

MENSUR ŞİİR

Mensur Şiir Nedir, Açıklaması, Örnekleri, Özellikleri, Maddeler Halinde

  • Duygu, düşünce ve hayalleri.şiir gibi incelikli bir sanatla anlatan fakat ölçüye ve uyağa bağlanmayan, cümlelerden oluşmuş kısa nesirlere mensur şiir denir.
  • Mensur şiirlerde, seci, asonans, aliterasyon, tekrir gibi söz sanatlarına başvurulabilir.
  • Dil bakımından rahatlıkla hissedilebilen bir ritim, âhenk ve şiir atmosferine sahiptir.
  • Mensur şiirler yapı bakımından düz yazıya, dil ve anlatım bakımından şiire benzer.
  • Mensur şiirlerde şiirdeki gibi sınırlayıcı kurallar olmadığı için sanatçı duygularını daha rahat ifade edebilir.
  • Divan edebiyatının secili, süslü nesri ile mensur şiirler arasında &#; sanatlı, süslü olması, secilere,
  • aliterasyonlara vb. başvurulması bakımından &#; benzerlik vardır.
  • &#;Mensur şiirler&#;, tıpkı &#;şiirler&#; gibi ahenge, söyleyişe, sanatlı anlatıma önem verilen metinlerdir.
  • &#;Mensur şiirler&#;, &#;şiirler&#; gibi dizelerle yazılmaz, cümlelerle yazılır. Bunun dışında &#;mensur şiirler&#;, &#;şiirler&#;den farklı olarak bir ölçüyle yazılmaz.
  • Fransa&#;da doğmuş olan mensur şiir, Türk edebiyatında Tanzimat&#;ın ikinci döneminden itibaren kullanılmaya başlanmış; ancak asıl kimliğini Servet-i Fünun sanatçılarının kaleminde bulmuştur.
  • &#;Mensur şiir&#; adı, &#;da Halit Ziya&#;nın Hizmet gazetesin­de yazdığı ve daha sonra &#;Mensur Şiirler&#; başlığıyla topla­dığı örneklerle karşımıza çıkmaktadır.
  • Halit Ziya Uşaklıgil&#;in yanında Mehmet Rauf (Siyah İnciler) ve Yakup Kadri (Erenlerin Bağından, Okun Ucundan) başarılı mensur şiirler yazmışlardır.

ÖRNEK

BENİM OLSAYDIN

Benim olsan, ah bu mümkün olsaydı&#; Seni uzak, uzak, bu insanlardan pek uzak bir yere götürürdüm; öyle bir yere gö­türürdüm ki orada yalnız tabiatla kalırdık. Denizle, sema ile, sahra ile kalırdık&#; Sade ikimiz kalırdık.

Sade ikimiz, unutmuş, unutulmuş, her türlü kayıttan âzâde iki mevcut gibi yaşardık. Benim olsaydın felâketlerine, merâret- lerine, âfetlerine tahammül için kuvvet bulur, hayatın sebebini anlardım; benim olsaydın hayatı severdim.

(Mehmet Rauf, Siyah inciler)

Ders Kitabı Cevapları

Mensur Şiir

  • Şiir ile düz yazı arasındaki ara tür.
  • Şairane bir üslupla yazılan düz yazı.
  • Mensur şiir, biçim olarak düz yazıdır.
  • Alt alta dizilmiş ölçülü ve uyaklıdizelerden meydana gelmese de içerik, üslup ve ahenk olarak şiire yakındır.
  • Yoğun ve süslü bir üsluba sahip kısa metinlerdir.
  • Düz yazıdaki ses benzerliği olarak bilinen secinin yanı sıra şairane benzetmeler ile duygu yüklü ifadeler içerir.
  • Batıda &#;ye kadar "şairâne nesir" olarak anılan mensur şiir (poem en prose) adı ilk kez sembolist şair Baudelaire'in Küçük Mensur Şiirler isimli eserinde kullanılmıştır.
Türk Edebiyatında Mensur Şiir
  • Türk edebiyatında Recaizade Mahmut Ekrem&#;in "Her mevzûn ve mukaffâ lakırdı şiir olmak lazım gelmez, her şiir mevzûn ve mukaffâ bulunmak iktizâ etmediği gibi." (Her ölçülü ve kafiyeli söz, şiir olmadığı gibi her şiirde ölçü ve kafiye olması da gerekmez.) yargısı nesrin şiire, şiirin de nesre yaklaşmasında önemli bir hareket noktası olur.
  • Bu tür, Türk edebiyatında özellikle Servetifünun edebiyatında rağbet görmüştür.
  • Edebiyatımızda "mensur şiir" adını ilk kez kullanan Halit Ziya Uşaklıgil'dir.
  • Halit Ziya bu türdeki örneklerini "Mensur Şiirler" adıyla yayımlamıştır.
  • Mehmet Rauf'un "Siyah İnciler" adlı eseri bu türün bu dönemde yazılmış diğer önemli bir eseridir.
  • Edebiyat dünyasına Fecriati ile adım atan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, II. Meşrutiyet yıllarında çeşitli dergilerde yayımlanan mensur şiirlerini "Erenlerin Bağından" ve "Okun Ucundan" adlarıyla yayımlamıştır.
  • Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında bu türün öne çıkan ismi ise Arif Nihat Asya'dır. "Bayrak Şairi" olarak tanınan Arif Nihat, mensur şiirlerini "Yastığımın Rüyası" ve "Âyetler" adlı kitaplarda toplamıştır.
Mensur Şiir Örnekleri
Örnek 1
Benim olsan, ah bu mümkün olsaydı&#; Seni uzak, uzak, bu insanlardan pek uzak bir yere götürürdüm; öyle bir yere götürürdüm ki orada yalnız tabiatla kalırdık. Denizle, sema ile, sahra ile kalırdık&#; Sâde ikimiz kalırdık&#; Orada, yalnız ormanda yapraklarla inleyen mütehevvir rüzgârın, uzaklarda dalgalarla döğünen medhûş denizin, gökte şimşekleriyle gürleyen haşin yıldırımın sesiyle kalırdık&#; Sâde ikimiz kalırdık. Sâde ikimiz, unutmuş, unutulmuş, her türlü kayıttan âzâde / iki mevcûd gibi yaşardık. Benim olsaydın felâketlerine, merâretlerine, âfetlerine tahammül için kuvvet bulur, hayâtın sebebini anlardım; benim olsaydın hayâtı severdim. (Mehmet Rauf)
Örnek 2
Yıllar yârlardan, yârlar yıllardan vefasız. Kara baht bir kasırga gibi. Bu ne baş döndürücü iş? Geceler günleri günler geceleri kovalıyor; cefalar cefaları kolluyor. Saçlarımızda aklar akları, alnımızda çizgiler çizgileri doğuruyor. Tevekkül güç, isyan vahim, felek hiç rahmetmeyecek mi? Heyhat; aziz dost, onu döndüren kara bahtın kasırgası&#;(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
İlgili Sayfalar
Yararlanılan Kaynak
  • Türk Edebiyatında Mensur Şiir Literatürü, Cafer Gariper

Kahire’de dünyaya gelmiştir. Manisa çevresinde yaşayan dedelerinin şeceresi yüzyıla kadar dayanır. yılında Manisa’nın Yaya köyünde vefat eden Kara Mehmet Çavuş’un dört oğlundan biri olan Kara Osman Ağa kendisinden sonra gelenlere adını vermiştir. Yakup Kadri, ’te Manisa’yı işgal eden Kavalalı İbrahim Paşa’ya yakınlık gösteren ve daha sonra hizmetinin karşılığı olarak Mısır’da onun konağına yerleşen Karaosmanzadelerden Abdulkadir Bey ile aynı konak mensuplarından İkbal Hanım'ın oğludur. Ailenin ’te Manisa’ya dönmesi ile Yakup Kadri burada Çaybaşı Fevziye Mektebi’nde () ve İzmir İdadisi’nde () bir süre öğrenim görmüş ancak babasının vefatı üzerine mezun olmadan annesiyle birlikte Mısır’a dönmüş, İskenderiye’de Fransız Frerler Mektebi'nde ve İsviçre Lisesi’nde okuyarak orta öğrenimini tamamlamıştır.

Yakup Kadri, Mısır’da Fransız okuluna devam ettiği süre içinde Batı literatürünü tanıma fırsatı bulmuştur. Daha sonra Fransız şair ve yazarlarını, özellikle Paule Bourget, Flaubert, Guy de Maupassant ve A. Daudet’yi okumuştur. Bu sırada Montesquie’nün “L’Esprit des Lois”ını çevirmeye teşebbüs etmiş; Gustave Le Bone’u, Marx Nordau’yu inceleme fırsatını bulmuştur.

Mısır’da, eğitimine devam ettiği süreçte Neuchatelli Henri Lamon adında birinden yazın dersleri aldığı ve böylece Daudet, Zola ve Goncourt kardeşleri tanıdığı, Maupassant ile İbsen’i de bu yıllarda okuduğu bilinmektedir. Ayrıca Jön Türklerle ilişkileri devam eden Yakup Kadri, Miralay İsmail Hakkı Bey, Mithat Paşa’nın kızının oğlu Kemal Mithat Bey, Ali Kemal, Ahmet Saip, Abdullah Cevdet, İsmail Gaspıralı, Sami Paşazade Sezai ile orada tanışmıştır. Jön Türklerin etkisiyle geliştirdiği siyasal fikirleri, mevcut yönetim karşıtlığına dönüşmüştür. Şerafettin Mağmumi’nin Kahire’de yayımladığı Türk adlı dergide, Fransızcadan bazı çevirileri yayımlanmıştır. Bu dönemde Mısır Prensi Mehmet Ali Paşa ölünce, yılında annesi ve ablasıyla birlikte İstanbul’a dönen Yakup Kadri, yükseköğrenimini yapmak üzere Hukuk Fakültesi’ne yazılmış ve üç yıl burada öğrenim yapmışsa da diploma alamadan ayrılmıştır.

İstanbul’da Refik Halit, Faik Ali (Ozansoy), Müfit Ratib ile tanışan Yakup Kadri, o sıralarda Mülkiye Mektebi’nde öğrenci olan İzmir Lisesi’nden tanıdığı Şahabettin Süleyman ile Fransa’daki benzerleri gibi bir topluluk kurmak istemişler ve aralarına Celal Sahir’i de alarak Faik Ali’nin onursal başkanlığı altında Fecr-i Âti edebi topluluğunu kurmuşlardır. Karaosmanoğlu, Şehabeddin Süleyman’la birlikte çıkardıkları Ümit dergisinde birkaç hikâye ve makale, Resimli Kitap’ta da şair İbsen’in “Les Revenantes”ına nazire olmak üzere yazdığı “Nirvana” isimli bir sahnelik tiyatro eseriyle fiilen edebiyat alanına ve basın hayatına girmiştir.

Paris’ten dönen Yahya Kemal ile birlikte edebiyatta, “Nev-Yunanilik” adını verdikleri yeni bir yaklaşım geliştirmek için uğraşmışlar ancak çabaları ilgi görmemiştir. Yunan ve Latin kaynakları dışında Doğu mitolojisine de ilgi duyan Yakup Kadri bu ilgisi nedeniyle Çamlıca’daki Kısıklı Bektaşi tekkesine devam etmiş ve gözlemlerinden yola çıkarak Nur Baba romanını yazmış ama karşılaşacağı tepkilerden çekinmesi ve İsviçre’ye gidecek olması nedeniyle romanını o dönemde kitap olarak yayımlamamıştır.

yıllarında İsviçre’de tüberküloz tedavisi gören Yakup Kadri, İstanbul’a döndüğünde İkdam gazetesi yazarı olarak milli mücadeleyi destekleyen yazılar kaleme almıştır. Daha sonra Ergenekon adlı kitabında toplayacağı bu yazılar vesilesiyle ’de Ankara Hükümeti’nin çağrısı üzerine Anadolu’ya geçmiştir. Savaştan sonra Tetkik-i Mezalim Heyeti’nde görevli olarak Kütahya, Simav, Gediz, Eskişehir ve Sakarya civarında bulunmuştur. Mardin () ve Manisa () milletvekiliği yaptığı dönemde Hakimiyet-i Milliye, Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerinde edebî ve siyasî yazılar kaleme almıştır.

'de Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir, Burhan Asaf Belge ve İsmail Hüsrev Tökin ile birlikte kurduğu ve imtiyaz sahipliğini yaptığı Kadro dergisi Kemalist devrimleri yanlış yorumladığı ve temel ilkelerinden saptırılmak istendiği için kapatılmıştır. Böylece Yakup Kadri ’ün sonlarından itibaren Tiran (), Prag (), Lahey (), Bern (), Tahran (), tekrar Bern () elçilik görevlilerinde bulundu. ’te emekli olarak Türkiye’ye döndü ve 27 Mayıs ihtilalinden sonra kurucu meclis üyesi ve Cumhuriyet Halk Partisi Manisa milletvekili () oldu. ’de Atatürk ilkelerinden uzaklaştığını ileri sürerek partisinden ayrıldı. Son resmi vazifesi Anadolu Ajansı Yönetim kurulu Başkanlığıdır. 13 Aralık ’te Ankara'da vefat eden Yakup Kadri, İstanbul Beşiktaş’ta Yahya Efendi mezarlığına defnedilmiştir.

Yazı hayatına eleştiri yazılarıyla başlayan Yakup Kadri'nin ismi Çığır, Dergâh, Genç Kalemler, Güzel Sanatlar Mecmuası, Hayat, İçtihad, İnci, Jale, Meydan, Muhit, Musavver Muhit, Musavver Eşref, Musavver Hale, Peyam-ı Edebi, Nevsal-i Milli, Resimli İstanbul, Rübab, Servet-i Fünun, Şebab, Şiir ve Tefekkür, Tercüman, Tercüman-ı Hakikat, Türk Yurdu, Varlık, Yeni İstanbul, Yeni Mecmua, Yeni Nesil gibi gazete ve dergilerde görünür. Yayımlanan ilk kalem tecrübesi, “Nirvana” adlı piyesidir. Daha sonra, Celal Sahir Erozan’ın isteği üzerine Muhit’te yayımladığı “On Temmuz” yazısı ve “Veda” adlı piyesle devam etmiş ve Servet-i Fünûn mecmuasında yazmaya başlamıştır. Bir grup arkadaşı ile oluşturdukları Fecr-i Âti edebi topluluğu döneminde ferdiyetçi bir sanat yaklaşımı benimseyen Yakup Kadri, Fecr-i Âti’nin sözcüsü olmuş, Servet-i Fünun yazarları ile tartışmalar yaşamıştır yılında arkadaşı Şahabettin Süleyman’ın kaleme aldığı Çıkmaz Sokak adlı eseri, M. Rauf’a karşı savunan yazılar yazmıştır. Nazım Hikmet’le eski-yeni tartışmasına girmesi üzerine de Nazım Hikmet, Yakup Kadri’ye bir hicviye yazarak polemiğe katılmış ve bu hicviye Resimli Ay’da yayımlanmıştır.

Bir süre Yahya Kemal’le birlikte Nevyunanilik olarak adlandırılan, Eski Yunan ve Latin klasiklerinden yararlanmayı ve böylece orijinalliğe ve millîliğe ulaşabilmeyi hedefleyen bir sanat anlayışı geliştirmeye çalışan Yakup Kadri, çok tepki almış, mizahî hicivlere konu olmuştur. Yazarın I. Dünya Savaşı ve Balkan Savaşları’nın etkisiyle sanata bakışının değiştiği ve toplumsal konulara ilgi göstermeye başladığı görülür. Yakup Kadri’nin sanat hayatının ikinci devri olarak nitelenebilecek bu dönemde İkdam’da Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen yazılar ve Millî Mücadele ruhunu işlediği hikâyelerini Millî Savaş Hikâyeleri adı altında yayımladığı görülür. Atatürk tarafından Ankara’ya çağrılan ve çeşitli görevlerle Eskişehir, Kütahya gibi illere giden yazarın Anadolu’yu yakından gözleme fırsatı yakaladığı söylenebilir. Kurtuluş Savaşı deneyimlerini anlattığı makalelerini ise Ergenekon adlı kitapta biraraya getiren Yakup Kadri Ankara’ya, İnebolu-Kastamonu-Ilgaz-Çankırı hattında devam eden yolculuğunu, “Ankara Yolunda”, “Ilgaz’ın Eteğinde” ve “Kastamonu” başlıklı yazılarında anlatmıştır. Bunlar sırasıyla İkdam gazetesinin 4, 6 ve 9 Temmuz tarihli sayılarında yayımlanmıştır (Akman, 32).

Yakup Kadri, eserlerinde aristokrat bir tutum sergilediği ve Türk edebiyatını küçümsediği yönünde eleştiriler almıştır. Onun bu özelliği ile ilgili olarak Halide Edip, Yakup Kadri için yazdığı “Edebiyatımızın Son Simaları” adlı tarihli yazısında onu “İsviçre’ye kapanmadan evvelki Yakup Kadri, ayakları toprak üstünde, fakat başı göklerde bir insan” olarak niteler (Yücel, ). Tanpınar ise onu “realiteye ancak bir fikrin arasından bakan, insanı ancak bir idealle tamamladığı zaman kabul eden” bir yazar olarak kabul eder (Tanpınar, ).

Yakup Kadri milletvekilliği süresince Kadro dergisinde edebî ve siyasî yazılar kaleme almıştır. Kadro, kendisini; ihtiyaç duyulan inkılap matbuatının tek temsilcisi olarak gören iddialı tavrı, keskin üslubu, geçmişe saldırması, ortaya attığı görüşlerin niteliği ve yayıncıların Marksist geçmişleri nedeniyle tepki çekmiştir (Demirci, 49). Berna Moran, “Yakup Kadri’nin, geleneklerine ve İslam ideolojisine bağlı Anadolu eşrâfı ve köylüsünün devrimleri benimsememiş olmasından dolayı onları aşağı ve her şeyden önce tutuculuğun ve gericiliğin kaynağı olarak gördüğünü" belirtir. Yine ona göre, "Yakup Kadri’nin ve başında bulunduğu Kadro dergisinin amacı; devleti, Kurtuluş Savaşı’nın anlamını kavramış ve devrimin bilincine varmış bir aydın grubun, “inkılapçı” bir kadronun yönetmesi gerektiğidir. Böylece otoriter bir yönetimle devrimler sürdürülecek, derinleştirilecek ve yeni bir ulus meydana getirilecektir” (Moran, ). Daha sonra Kadro dergisi Kemalist devrimleri yanlış yorumladığı ve temel ilkelerin saptırılmak istendiği iddialarından dolayı kapatılmıştır.

Hikâyeleri:

Niyazi Akı, Yakup Kadri’nin hikâyelerini “cehaletin getirdiği baskıları işleyen; harbin yarattığı Anadolu’daki feci sahneleri anlatan; aşk, saadet, dostluk gibi ferdi konuları işleyen hikâyeler” olarak gruplandırır. (Akı, 90) İlk dönem hikâyelerinde Edebiyat-ı Cedide'ye özgü bir yaklaşım içindedir. Daha sonra Maupassant etkisiyle toplumun kusurlarını, insanların ruhsal problemlerini realist biçimde aktarmaya başlar. Şerif Aktaş'a göre o, başarılı ruh tahlilleri, şahıs tasvirleri, anlatma tekniği açısından Daudet' yi hatırlatır. (Aktaş, 57) Bir Serencam ve Rahmet'teki hikâyeler Edebiyat-ı Cedîde zevkini ve anlayışını yansıtır. Sanatın ”şahsî ve muhterem” olduğuna inanan yazar, bu hikâyelerde ferdî ve ailevi konuları işler. Sanat anlayışında köklü bir değişime yol açan siyasî ve sosyal problemler ikinci dönemdeki hikâyelerinin konularını da değiştirir. Yakup Kadri, Milli Mücadele yıllarında düşman mezaliminden canlı sahneler taşıyan Milli Savaş Hikâyelerinde toplum meselelerine yönelir.

Romanları:

arasında dokuz romanı yayımlanmış olan Yakup Kadri'nin bu eserlerinin belirgin özelliği Tanzimat’tan çok partili döneme kadar yaklaşık yüz yıllık bir döneme odaklanmasıdır. Bir Sürgün () romanında Avrupa hayranı Jön Türkler'in Avrupa'daki macerasını Doktor Hikmet eksenli bir dram şeklinde anlatır, kahraman ile yazar arasındaki bazı benzerliklerden dolayı eserin otobiyografik olduğu ileri sürülmüştür.

Hep O Şarkı’da (), Sultan Abdülmecid'in onuncu cülus şenliğinde doğan başkahraman Münire, ll. Abdülhamid devrinin yirminci yılını yaşamaktadır. Batılılaşma'nın doğurduğu yozlaşmanın başlangıcı olan bu yıllarda geçen bir yasak aşkın hikayesi gibi görünen eserde sosyal plandaki çöküş anlatılmaktadır.

Batılılaşma'nın toplumsal yapının çeşitli katmanlarında yaptığı tahribat, nesil çatışması üzerinden Kiralık Konak'ta () dramatize edilmiştir. “Konak”, geleneği ve tarihî arka planı olan bir yaşayış tarzının mekânı olarak temsilî bir değere sahiptir. Konak çevresinde geleneksel bir değer kazanmış yaşam tarzının yeni nesil tarafından reddedilişi anlatılmıştır. Cihangir'deki "konak" ile Şişli’deki "apartman dairesi" bağlamında temsil edilen sorunsal, nihayetinde iki ayrı medeniyet anlayışı karşısında iki ayrı neslin çatışmasıdır.

Mütareke yılları İstanbul'unu anlatan Sodom ve Gomore () Kiralık Konak'ın devamı görünümündedir. Batılılaşma ile başlayan yozlaşma, Kiralık Konak'ta hızlanmış, Sodom ve Gomore'de ise toplumu yok oluşa sürüklemiştir. Yazar bu ismi niçin seçtiğini romanın başında, "Sodom ve Gomore, Lut ve İbrahim devrinde Filistin diyarının türlü ahlak bozukluklarıyla Tanrı'nın gazabına uğramış iki büyük şehridir. ( ) İşte istanbul düşman işgali altında iken romanın yazarına böyle görünmüştü." cümleleriyle açıklamıştır. Nitekim roman kahramanları yalnızca bedensel hazlar için yaşayan, milliyet hissinden uzak kişilikleriyle alafranga züppelikten, düşmanla iş birlikçiliğe dönüşen Batı hayranlığının mağdurları olarak olumsuzlanırlar.

Nur Baba () ve Hüküm Gecesi () romanlarında yazar, aynı yıkımı müesseselerden hareketle ortaya koymaya çalışır. Nur Baba, Osmanlı askeri sisteminin temelinde önemli rolü olan Bektaşi tekkelerinin asli fonksiyonundan uzaklaşmasını; Hüküm Gecesi, demokratik teamülleri gelişmemiş parlamenter sistemin yozlaştırılmasını konu edinir. Nur Baba'daki Bektaşi tekkesi artık eskisi gibi ilahi aşkla ruh terbiyesi veren bir müessese değil cismanî aşk ve şehvet merkezidir. Hüküm Gecesi'nde ise siyasi iradeyi ele geçiren İttihat ve Terakki'nin despotizmi eleştirilmiş, karşısındaki Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın da benzer bir dokudan oluştuğu vurgulanmıştır.

Osmanlı toplumundaki değişimleri, şehir hayatı çerçevesinde Milli Mücadele yıllarına kadar getiren romancı Yaban'da () mekan olarak köyü seçmiş ve aydın-halk anlaşmazlığına temas etmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi yılı roman ödülünde ikincilik kazanan Yaban, millet icin ölüm-kalım savaşı anlamı taşıyan Milli Mücadele sürecinde köylüyü şuursuz, hatta aleyhtar gösterir ve toplumun her tabakasında köklü bir değişimin kaçınılmaz olduğu mesajını verir. Yakup Kadri, Yaban’ı yazdığı sıralarda "halk için halka rağmen inkılap" isteyen Kadro hareketinin önemli isimlerindendi. Yaban'daki köy geçmişin son kırıntısıdır. Romanın sonunda köyün bütün sefaletiyle geriye çekilmesi, buna karşılık Ankara’dan gelen sesin gittikçe güçlenmesi Yakup Kadri'nin beklediği devrimlerin sembolü gibi görünmektedir.

Ankara () romanı, Milli Mücadele'yi başarmış, yeni bir toplum meydana getirecek olan aydın kadronun bireysel çıkar ilişkilerinden dolayı içine düştüğü çelişkileri hikaye eder. Şapka kanunundan çok partili hayata kadarki zaman diliminin romanı olan Panorama (I-ll, ll) ise, Cumhuriyet yıllarında yapılan inkılapların kökleşemediği teziyle sosyal ve siyasi hayattaki tezatları işlemektedir.

Tanpınar'ın Yakup Kadri romanlarına ilişkin "sosyal kronik" nitelemesi doğrultusunda bir değerlendirme yapılmasının bir takım çekinceler taşıdığı da ileri sürülmektedir. (Baş, ). Kemal Karpat da Yakup Kadri'yi "sosyal çevre ile gereği gibi" sağlıklı bir bağ kuramamış bir yazar olarak değerlendirmektedir. (Karpat )

Mensur Şiirleri:

Edebiyat-ı Cedîde döneminde başlayan mensur şiir türünün XX. yüzyıldaki en önemli temsilcisi olan Yakup Kadri, çağrışım dünyası zengin kalem tecrübelerini Erenlerin Bağından (İstanbul ) ve Okun Ucundan (İstanbul ) adlı kitaplarında toplamıştır. Kaderci, rind, isyankar ve bedbin bir ruhun ifadeleri ahenkli bir Türkçe ile dile getirilmiş bu metinlerde Tevrat, İncil, Kur'an, kısas-ı enbiya, Yunan mitolojisi, Fransız sembolist ve parnasyenlerinden etkiler görülür. (Polat, )

Yakup Kadri’nin mensur şiirleri iki döneme ayrılabilir. İlk devrede oldukça bireysel, ikinci devrede ise topluma daha yakındır, denilebilir. İlk devrede toplumsal konulara karşı olumsuz bir tavır sergilediği ve bireyselliği öne çıkardığı “Yıldızların Bikesliği” adlı mensur şiirlerinde ayrılığı işlemiştir. Musıkî endişesinin görüldüğü "Badıbanım Bir Mendil Oldu" ile "Eylül"de ise aşkın ve hatıraların ölümü konusunu ele almıştır. "Bahara Dair Bir Hitâbe"de sembolistlere özgü egzotik eğilimlere, "İstimdad"da renklerle mücerret fikirlerin aranması problemi görülmektedir. Nevyunanilik etkisinde yazdığı mensur şiirleri ise "Siyah Saçlı Yabancı" ile "Berrak Gözlü Genç Kızın Sözleri"dir. İkinci devredeki “Erenlerin Bağından”, “Okun Ucundan” adlı mensur şiirlerinde ise halk edebiyatıyla yakından ilgilendiğini, Yunus Emre’yi, Karacaoğlan’ı severek okuduğunu ve dili onlar gibi kullanmaya çalıştığı görülür.

Anıları:

Yakup Kadri anılarını tarihe şahitlik edecek bir kalem yerine günlük hayatın ayrıntılarında gizli olanı yakalamaya çalışan bir romancı tavrı ile yazmıştır. Hayatının çeşitli dönemlerini anlattığı beş anı kitabı bulunmaktadır: Çocukluk ve aile çevresini, Mısır ve Manisa’da geçen günlerini anlattığı eseri Anamın Kitabı, gençlik yılları ve edebî çevresi ile ilgili hatıralarını anlattığı eseri Gençlik ve Edebiyat Hatıraları'dır. Olayların değil edebî şahsiyetlerin odakta bulunduğu eserde yakından tanışma tarihlerine göre sıraya koyarak Mehmed Rauf, Şehabeddin Süleyman, Refik Halit Karay, Ahmed Haşim, Yahya Kemal , Süleyman Nazif, Abdülhak Şinasi , Abdülhak Hamid , Tevfik Fikret ve Halide Edip'i anlatırken ll. Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e kadarki edebî ve fikri yönelişlerin de panoramasını çizmiştir. Kurtuluş Savaşı yıllarında İkdam gazetesi çevresindeki faaliyetleri ve Ankara'da yaptığı çalışmalarını anlattığı eseri Vatan Yolunda, Milli Mücadele hatıralarıdır. İkdam'daki başyazılarıyla Milli Mücadele'yi destekleyen bir gazeteci olarak Mustafa Kemal'in yakınında bulunan yazar bu döneme ait hatıralarında onu merkeze almıştır. Politikada 45 Yıl'ın odağı ise İsmet İnönü'dür. Burada, Cumhuriyet'in kuruluşundan 'e kadarki dönemin siyasî olay ve şahsiyetleri hakkında politik hırs ve oyunları anlamakta güçlük çeken bir romancının değerlendirmeleri yer alır. Diplomatlık anılarını yazdığı eseri Zoraki Diplomat'tır. Yakup Kadri, bu yılları “Bu, benim için tam manasıyla bir sürgündü. Vücudum gurbette, gönlüm gurbette, yirmi yıl, kendime benzer kişilerden uzak, diyar diyar dolaşacaktım.” şeklinde değerlendirir (Karaosmanoğlu, 62).

İki perdelik Nirvana ve Veda’da İbsen etkisi görülmektedir. Dört perdelik bir piyes olan Sağanak'ta eski-yeni mücadelesi işlenmiştir. Son tiyatro eseri üç perdelik Mağara ise aşk temalıdır.

Alp Dağlarından ve Miss Chalfrin'in Albümünden adlı eserinin birinci kısmında bir Türk gözüyle Batı, ikinci kısmında Batılı gözüyle Doğu'nun kabaca bir tablosu çizilmeye çalışılmıştır. Mektup tarzında kaleme alınan bu eserde yazarın Batılılaşma meselesi ele alınmıştır. Günümüzde de güncelliğini muhafaza eden konuyu yazar, önce Alp Dağları’na seyahatlerinden yola çıkarak garba bakan bir şarklı olarak anlatır; ardından Türkiye’ye öğretmenlik için gelmiş bir İngiliz’in mektupları olarak meseleye “şarka bakan garplı” olarak yaklaşır. Yazarın deyimiyle eser, “iç örgüleri itibariyle bir sikkenin yüzü ve tersi gibi” birbirini tamamlayan yazılardan oluşmaktadır. Yakup Kadri’nin Ahmet Haşim ve Atatürk monografileri de mevcuttur.

AKI, Niyazi, Yakup Kadri Karaosmanoğlu(İnsan- Fikir- Eser- Üslup), İstanbul,

AKMAN, Eyüp, "Yakup Kadri Karaosmanoğlu Üzerine Bazı Düşünceler Ve Unutulan Bir Makalesi: Kastamonu", Sosyal Bilimler, C. 3, S.2,

AKTAŞ, Şerif, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ankara:KTB Yayınları,

BAŞ, seafoodplus.info, “Yakup Kadri’nin Romanlarını “Sosyal Kronik” Olarak Okumak Mümkün Müdür?”, TURKISH STUDIES - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume 8/1 Winter , s (http: //seafoodplus.info)

DEMİRCİ, Fatih, "Kadro Hareketi ve Kadrocular", Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 15 Ağustos

GÖZE, Ergun. Peyami Safa Nazım Hikmet Kavgası, İstanbul: Selçuk Yayınları,

KARAOSMANOĞLU, Yakup Kadri, Kadro, S. 14,

KARAOSMANOĞLU, Yakup Kadri, Zoraki Diplomat, İstanbul: İletişim Yayınları,

KARPAT Kemal, Osmanlıdan Günümüze Edebiyat ve Toplum, İstanbul: Timaş Yayınları,

MORAN, Berna, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış, İstanbul: İletişim Yayınları,

OĞUZKAN, seafoodplus.info, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, İstanbul: Varlık Yay.,

OKAY Orhan, AKTAŞ Şerif, Büyük Türk Klasikleri, C, Ötüken Neşriyat,

POLAT, Hikmet Nazım, "Karaosmanoğlu,Yakup Kadri ", Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C, İstanbul:

TANPINAR, Ahmet Hamdi, Edebiyat Üzerine Makaleler (Haz. Zeynep Kerman), İstanbul: Dergah Yayınları,

YÜCEL, Hasan Âli, Edebiyat Tarihimizden, İstanbul: İletişim Yayınları,

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. MÜNİRE KEVSER BAŞ
Yayın Tarihi:
Güncelleme Tarihi:

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Nirvana- / -Tiyatro
Veda- / -Tiyatro
Bir SerencamKütüphane-i İslâm ve Askerî / İstanbulHikâye
Kiralık KonakEvkaf İslâmiye Matbaası / İstanbulRoman
Nur BabaAkşam Matbaası / İstanbulRoman
İzmir\'den Bursa\'yaAkşam Matbaası / İstanbulHikâye
Erenlerin Bağındanİkbal Kütüphanesi Orhaniye Matbaası / İstanbulMensur Şiir
RahmetOrhaniye Matbaası / İstanbulHikâye
Kadınlık ve KadınlarımızOrhaniye Matbaası / İstanbulDiğer
Hüküm GecesiMilliyet Matbaası / İstanbulRoman
Sodom ve GomoreHamid Matbaası / İstanbulRoman
Seçme YazılarDil Encümeni / İstanbulDiğer
Sağanak- / -Tiyatro
ErgenekonHamid Matbaası / İstanbulDiğer
YabanAhmet Halit Kütüphanesi / İstanbulRoman
AnkaraHakimiyet-i Milliye Matbaası / İstanbulRoman
Mağara- / -Tiyatro
Ahmet HaşimHakimiyet-i Milliye Matbaası / İstanbulBiyografi
Bir SürgünUlus Basımevi / AnkaraRoman
Alp Dağlarından ve Miss Chalfrin\'in AlbümündenRemzi Kitabevi / İstanbulDeneme
AtatürkRemzi Kitabevi Yayınları / İstanbulBiyografi
Milli Savaş HikâyeleriVarlık Yayınları / İstanbulHikâye
Panorama 1Remzi Kitabevi Yayınları / İstanbulRoman
Panorama 2Remzi Kitabevi Yayınları / İstanbulRoman
Hep O ŞarkıVarlık Yayınları / İstanbulRoman
Anamın KitabıVarlık Yayınları / İstanbulHatıra
Vatan YolundaSelek Yayınları / İstanbulHatıra
Zoraki DiplomatBilgi Yayınevi Yayınları / İstanbulHatıra
Politikada 45 YılBilgi Yayınevi Yayınları / İstanbulHatıra
Gençlik ve Edebiyat HatıralarıBilgi Yayınevi Yayınları / İstanbulHatıra

İlişkili Maddeler

Sn.Madde Adıseafoodplus.info / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Prenses Kadriye Hüseyind. 10 Ocak - ö. Doğum YeriGörüntüle
2GÜLPERÎ HANIMd. ? - ö. yy.Doğum YeriGörüntüle
3EZHERÎ, Abdülmüte'âl Ezherî Efendi, Mısırlıd. ? - ö. Doğum YeriGörüntüle
4Hamza Hekimzade Niyazid. 6 Mart - ö. 18 Mart Doğum YılıGörüntüle
5Zeki Mesut Alsand. 15 Mayıs - ö. 24 Eylül Doğum YılıGörüntüle
6Burhan Felekd. 11 Mayıs - ö. 4 Kasım Doğum YılıGörüntüle
7Mehmet Müzekkâ Halidovd. - ö. Ölüm YılıGörüntüle
8YUNİS İBRAHİMOVd. - ö. Ölüm YılıGörüntüle
9AĞCAKIZ, Ağcakız Kerbelayı Dadaşkızı İmanovad. - ö. Ölüm YılıGörüntüle
10Erkan Tunçd. 10 Nisan - ö. ?MeslekGörüntüle
11AYDIN BABA, Aydın Karasüleymanoğlud. - ö. MeslekGörüntüle
12Naşide Gökbudakd. - ö. ?MeslekGörüntüle
13Nurettin Sevind. 19 Mayıs - ö. 17 Eylül Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Belkıs Sami Boyard. - ö. 14 Mayıs Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Ebubekir Hazım Tepeyrand. - ö. 5 Haziran Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Hüseyin Kazım Kadrid. - ö. 17 Ocak Madde AdıGörüntüle
17KADRÎ, Alid. - ö. Madde AdıGörüntüle
18KADRÎ, Abdülkâdir, Şeyhülislâm Abdülkâdir Efendid. - ö. ?Madde AdıGörüntüle

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir