okuyan yeğene zekat verilir mi / Öğrenciye Zekat Verilir Mi?

Okuyan Yeğene Zekat Verilir Mi

okuyan yeğene zekat verilir mi

“Bir miktar zekâtımız var; kardeşimin çocuğu da okuyor. Kardeşe veya kardeş çocuğuna zekât verilir mi?”

Zekât, bakmakla yükümlü olduğumuz astlarımıza ve üstlerimize verilmez; fakat yanlara verilir. Yani çocuklarımıza, torunlarımıza, eşimize, anne ve babamıza, dede ve ninemize zekât veremeyiz.

Fakat bu silsilenin dışındaki yakın akrabalarımıza öncelik sırasına göre zekât verebiliriz. Zekât verirken muhtaç olan en yakınımızdan başlamamız sünnettir. Zekât verebileceğimiz silsileyi yakından uzağa doğru sıralayacak olursak: Muhtaç ve fakir olması durumunda, erkek ve kız kardeşlerimiz, kardeş çocuklarımız (yeğenlerimiz), hala, dayı, teyze ve amcalarımız veya bunların çocukları, komşularımız, iş arkadaşlarımız, mahalle ve belde sakinleri ve sâir Müslümanlar bizim vereceğimiz zekâttan öncelik sırasına göre hissedâr olabilirler.

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Zekatın kimelere verilip verilemeyeceği Ramazan ayında Müslümanlar için önemli bir soru haline geliyor.

Hanefilere göre aşağıda sayılanlara zekât ve fitre verilmez:
a) Ana, baba, büyük ana ve büyük babalara,
b) Oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklara,
c) Eşine,
d) Müslüman olmayanlara,
e) Zengine yani aslî ihtiyaçları dışında nisap miktarı mala sahip olan kişiye,
f) Babası zengin olan ergen olmamış çocuğa

Zekat verilebilenler ise hak sahibi yoksullardır. Zaruri ihtiyaçlar dışında nisab miktarı (80,18 gr. altın) mala sahip olmayanlardır.

Ayrıca Allah yolunda ilim öğrenen talebeyi takdir etmek, yardımda bulunmak için talebeye de zekat verilebilir.

"Kadim bir inanışa göre öğrencinin belden yukarısı altından dahi olsa ona zekat düşer. Fıkıhtaki talebe tanımı da bu sözü doğrular niteliktedir."

Talebe, ilmi dininin, milletinin, ülkesinin selamet davasına hizmet etmek için öğrenir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadisinde “Bir kimse ilim elde etmek için yola çıkarsa, dönünceye kadar Allah yolundadır.” (Tirmizî, İim, 2) buyuruyor. Bu ifadeye göre Allah için samimi niyetlerle ilim elde etme ve insanlara faydalı olma düşüncesiyle yapılan ilim tahsili “fî sebîlillâh” ifadesinin kapsamı içerisindedir. (bk. Mübârekfûrî, 5/, )

“Fî sebîlillâh” kavramı literatürde “Allah yolu veya Allah yolunda” anlamına gelmektedir. Bu kavramın içerdiği anlamlar hakkında dilciler, hukukçular, tefsirciler ve hadisciler olmak üzere birçok bilim adamı zaman ve şartları da göz önüne alarak çeşitli görüş ileri sürmüşlerdir. En meşhur anlamları “Allah yolunda cihad ve cihad edenler, hac, ilim taleb etmek ve Allah’ın emrettiği her türlü hayır, hidayet yolu, Allah’a yaklaştırıcı her şey ve taat (salih amel) anlamlarına gelmektedir.

Bazı âlimler bu kavramın ifade ettiği anlamın kapsamını geniş manada ele almış, bazıları ise sınırlı sayıda mana vererek anlam daraltmasına gitmişlerdir. Tevbe sûresi âyet 60’da2 zekâtın verileceği yerler zikredilirken yedinci sınıf olarak “fî sebîlillâh” kavramına anlam verenler “Allah yolunda (harcamaya), Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, Allah yoluna, Allah uğruna girişilebilecek her türlü çaba için, de zekât verilir” şeklinde tercüme etmişlerdir.

Yukarıda söz konusu ettiğimiz meziyetlere sahip bir öğrencinin de “fî sebîlillâh” ifadesinin kapsamı içerisinde bulunduğu düşünüldüğünde, zekat konusundaki kadim inanışın isnat ettiği noktalar açıkça görülür.

Ergenlik çağına girmemiş fakir öğrenciye zekat verililir mi?

Değerli kardeşimiz,

İslâm'da aile fertleri arasında mal birliği değil, mal ayrılığı esası vardır. Bir aile içinde karı, koca ve çocuklardan her birinin malı kendisine aittir. Bu itibarla aile fertlerinden karı, koca ve yetişkin aklı başında çocuklardan kimin borcu ve aslî ihtiyaçları dışında 80,18 gr. altını veya bu miktar altın değerinde parası veya kullanmadığı fazla malı ve eşyası varsa o kimse zengin sayılır. Bu miktar fazla mal varlığı olmayan kimse ise, dinen fakir sayılır.

Anne ve babaları zengin de olsa ergenlik çağındaki fakir öğrencilere, zekât verilebilir.

Büluğ çağına gelmiş malı ve mülkü bulunmayan büyük çocukları babalarının serveti ile zengin sayılamayacaklarından kendilerine zekât verilebilir ve onlar da alabilirler. 

Babaları zengin olan küçük öğrencilere ise, zekât verilmez. Çünkü ergenlik çağına gelmeyen çocuklar, babalarının zengin olmasıyla zengin sayılırlar.

Buna göre, bir kimse zekâtını, zengin bir erkeğin (büluğa ermemiş) küçük çocuğuna veremez. Çünkü bu çocuk, babasının malı ile zengin sayılır. Fakat bir kimse zekâtını, zengin bir adamın fakir ve Müslüman olan babasına veya zengin bir adamın fakir, Müslüman ve büluğa ermiş çocuğuna veya o şahsın fakir ve Müslüman bulunan zevcesine / karısına verebilir. Çünkü bunlar birer şahıs olarak tasarrufa sahiptirler, birbirlerinin serveti ile zengin sayılmazlar. (bk. Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Zekât Bölümü, paragraf)

Allah yolunda olan öğrenciler ve hizmet edenler fakir değillerse onlara da zekât verilebilir mi?

Peygamber Efendimiz (asm),

“Bir kimse ilim elde etmek için yola çıkarsa, dönünceye kadar Allah yolundadır.” (Tirmizî, İim, 2)

buyurmaktadır. Bu ifadeye göre Allah için samimi niyetlerle ilim elde etme ve insanlara faydalı olma düşüncesiyle yapılan ilim tahsili “fî sebîlillâh” ifadesinin kapsamı içerisindedir. (bk. Mübârekfûrî, 5/, )

Zekâtın sarf yerlerinden biri olarak ifade edilen “fî sebîlillah / Allah yolunda” kavramına bazı fıkıhçılar ilim tahsil edenler, bu uğurda emek harcayanlar anlamını vermişlerdir. İlme hizmet eden insanlara Allah yolunda çaba harcayanlar ve dinin ihyası için çalışanlar gözüyle bakılarak, her dönemde bu sınıf zekât kapsamına alınmıştır.

Bu konudaki ifadeler, daha çok Hanefî kaynaklarının bazılarında İmam Muhammed’e nisbet edilen bir rivayetle ifade edilmektedir. (bk. Şeybânî, Muhammed b. Hasan, es-Siyeru’l-Kebîr, Matbaa-yı Âmire, İstanbul , II,

Hanefî fakihlerinden bir kısmı ilim talep etmeyi “fî sebîlillâh” kavramı içerisinde telakki ederek, âlime ve ilim tahsil edene zekât verilebileceğini, gerekçe olarak da bunların çalışmalarını ilme hasredip kazanç imkânlarından mahrum kalmalarından dolayı olduğunu ifade etmişlerdir. (bk. Dâmâd, Mecmau’l-Enhür, İtanbul , 1/; İbn Âbidîn, 2/; Tahtâvî, Hâsiye alâ Merâgı’l-Felâ, s. ; Meydânî, el-Lubâb 1/)

Şafiî kaynaklarda ilim ile uğraşan talebenin kendi geçimini kazanması halinde ilim tahsilinden geri kalabileceği, dolayısıyla da kendisine zekât verilmesinin helal olacağı ifade edilmektedir. (Nevevî, el-Mecmû, 4/)

Dinimize göre zekât, yalnızca yoksulların eline muhtaç oldukları nesnelerin verilmesi hizmetini yapan bir yardım kurumu değildir. Ayette sayılan sekiz sarf yerinden beşi, “zekâtı toplayanlar, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlar, bir kısım borçlular, yolda kalmışlar, Allah yolunda hizmet edenler,” dir. (bk. Tevbe, 9/60)

Bu nedenle, "Allah yolunda kendini ilim öğrenmeye ve öğretmeye veren kişi zengin de olsa ona zekât verilebileceği" fıkıh kitaplarında açıkça belirtilmiştir. (bk. İbn Abidin, Reddü'l-muhtar, Zekât Verilecek Yerler Bölümü)

Kuran’ın zekât verilecek sekiz sınıfı bildirmesi, zekâtın sadece fakir ve yoksullara tahsis edilemeyeceğini, bunun dışında da mükellefler için değişik alternatifler olduğunu ifade etmesi konumuz açısından da önemlidir. (bk. Sıddîk b. Hasen, er-Ravdatü’n-Nediyye, Katar, ts., 1/; Murteza Köse, "Fî Sebîlillah” Kavramının Zekât Açısından Tahlili”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 21, Erzurum, )

İlave bilgi için tıklayınız:

Dernekler ve hayır kurumlarına zekât verilebilir mi?

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir