Küçükbaş hayvancılığı ülkemizde oldukça önemli bir yere sahiptir. Anadolu'nun kırsal kesimlerinde çoğu ev küçükbaş hayvancılığı üzerinden hayatlarını idame ettirmeye çalışırlar. Oldukça zorlu olan bu mesleğin en güzel kısmı ise yeni doğmuş ve yavru küçükbaş hayvanlarla ilgilenmek, onları sevmektir. Oğlak da yavru küçükbaş hayvanlardan bir tanesidir.
Oğlaklar, taze ot yemeyi seven, genellikle meralarda otlatılan hayvanlardır. Oğlak ismi keçinin yavrusuna verilen isimdir. Eski Türkçe bir kelime olan oğlak ismi "oğul" kelimesi ve ona getirilen "ak" ekiyle oluşturulmuştur. Eski Türkçe olan bu kelime geçmişten günümüze neredeyse hiç değişmeden ulaşmıştır.
Keçiler hamile kaldıktan yaklaşık 23 hafta sonra oğlaklarını dünyaya getirirler. Keçiler bir hamilelikte genellikle 1 ya da 2 oğlak doğururlar. Oğlaklar ilk doğdukları zaman kıllı ve gözleri açık bir şekilde doğarlar.
6 ay sonra yetişkin olarak anılırlar. 1 yaşına geldikleri zaman oğlaklar erkek veya dişi olmaları fark etmeksizin "çebiç" olarak anılırlar. Daha da büyüdükleri zaman hem erkek hem de dişisine "keçi", yalnız erkeğine "teke" ismi verilir.
Optimum büyüme ve yüksek süt üretimi ile hayvanların sağlıklı bir yaşam sürmesi hayvanların ancak dengeli beslenmesi sonucunda sağlanabilir
Süt keçilerinin besin madde gereksinimleri farklı dönemlere göre değişmektedir. Keçiler iyi bakım beslemeye hemen olumlu yanıt verirler. Sütle besleme süresi doğumdan başlayarak artık keçi yavrusu sütü daha fazla tüketemeyinceye kadar devam eder. Bu süre 3 haftalık kısa bir dönem olabileceği gibi üretim sistemine bağlı olarak aylık bir dönemden de bahsedilmesi söz konusu olabilir.
Kolostrum İle Besleme
Kuzu ve oğlakların doğumu takiben 3–12 saat içinde doğum ağırlıklarının % ’si kadar kolostrum almaları gerekmektedir. Meme bezlerinden salgılanan ilk sekresyon olan kolostrumun yüksek düzeyde immunglobulin içermesi sebebiyle doğum sonrası kısa bir süre içerisinde yeterli miktarda alınması kuzu ve oğlakların hastalıklardan korunması ve hayatta kalmaları için çok önemlidir.
Kolostrum üretimi laktasyonun ilk 4–5 günü boyunca devam etmekte ve sonrasında memede süt sentezine geçilmektedir. Üretilen kolostrumun fazlası dondurularak saklanabilmekte ve sonrasında eritilerek kullanılabilmektedir. İmmunglobulin bakımından zengin olmasının yanı sıra yüksek miktarda vitamin A, D ve E, enerji ve protein içermektedir.
Sütle Besleme Ve Katı Gıdaya Geçiş
Kuzu ve oğlakların doğum sonrasında hayatlarının başlangıç dönemindeki temel gıdası süttür. Kuzu ve oğlaklar ırka, yetiştiriliş amaçlarına ve işletme yapısına bağlı olarak değişen sürelerde sütle veya sütün yerine geçebilen mamalarla beslenmektedirler. Süt emme döneminde farklı emzirme ve besleme metotları uygulanabilmektedir. Bu bağlamda, kuzu ve oğlaklar sütten kesilene kadar annelerinin yanında bırakılarak sütü direkt olarak memeden emmekte ya da özellikle sütçü ırk koyun ve keçi yetiştiriciliğinde veya mama ile besleme yapılan işletmelerde yavrular bir süre anneleri ile kaldıktan sonra başka bir yere alınmakta ve emzikli kovalar vasıtasıyla beslenmektedirler.
Süt emme döneminde kuzu ve oğlaklar sağlık, genel durum ve beslenme açısından günde en az 4 kez gözlemlenmelidir. Kuzu ve oğlakların süt emme dönemi boyunca annelerinin yanında kaldığı ve annelerini emdiği yetiştirme tarzında özellikle birden fazla yavrusu olan koyun ve keçilerin yavrularına yeterli miktarda süt sağlayıp sağlayamadıkları kontrol edilmelidir.
Kuzu Ve Oğlakların Sütten Kesim Sonrası Beslenmesi Ve Besi Süreci
Ülkemizde ve dünyada genel olarak kuzu veya oğlak besisi süt kuzusu- süt oğlağı besisi, entansif besi ve uzatılmış kuzu-oğlak besisi (toklu-çebiç besisi) olmak üzere 3 farklı şekilde yapılmaktadır. Yetiştirilen koyun ve keçilerin ırkı, işletme yapısı, mera kullanım imkanı, mera kalitesi, et fiyatları ve talep durumu gibi etkenler işletmenin besi süresi ve besi metoduna karar vermesinde etkili olmaktadır.
Süt kuzusu veya süt oğlağı besisi, kuzu ve oğlakların kesime kadar ya da kesimden kısa bir süre öncesine kadar sütle veya sütün yerine kullanılabilen mamalarla beslendiği bir besi şeklidir. Bu tarz bir beside kuzu ve oğlaklar değişen sürelerde süt veya mama ile beslenmenin yanı sıra 5–7 günlük yaştan itibaren başlangıç yemi de tüketmeye başlamalıdırlar. Canlı ağırlık kazancını arttırmak ve gelişimi maksimize etmek amacıyla kuzu ve oğlakların annelerinin yanında bakıldığı süreçte olabildiğince fazla süt emmeleri sağlanmalıdır ve annelerinden ayrı bakılan yavruların da sütle ad-libitum olarak beslenmesi gerekmektedir.
Entansif besi, kuzu ve oğlakların sütten kesimden sonra konsantre yem ağırlıklı rasyonlarla beslendiği ve hızlı canlı ağırlık artışının hedeflendiği bir besi yöntemidir. Entansif besi, sütten kesimle birlikte başlamakta ve 4–6 aylık yaşa kadar devam etmektedir. Kuzu ve oğlakların entansif besiye alınmadan önce süt emme döneminde mutlaka katı gıdalara alıştırılması ve bir miktar başlangıç yemi tüketmesi gerekmektedir. Kuzu ve oğlaklar sütten kesildikten sonra 1–2 hafta daha başlangıç yemi ile beslenmeli ve sonrasında besi yemine geçilmelidir. Bu amaçla, besi başlangıcında rasyondaki kaba yem oranı % 50 düzeyinde tutulmalı ve rasyona adaptasyon sürecinde kademeli olarak kaba yem oranı azaltılarak konsantre yem oranı yükseltilmelidir.
Uzatılmış kuzu-oğlak besisi (toklu-çebiç besisi), süt emme döneminden itibaren ya da sütten kesimden sonra merada otlatmaya dayalı veya mera kullanımının mümkün olmadığı şartlarda ağılda kaba yem ağırlıklı (kuru ot, saman) beslemenin yapıldığı bir besi şeklidir. Bu tarz bir beside meranın veya kaba yemin kalitesine bağlı olarak hayvanlarda besi boyunca veya genellikle besinin sonuna doğru enerji kaynağı olarak kullanılan tahıllar, çeşitli protein yemleri ve vitamin-mineral katkılarıyla takviye edilmektedir. Uzatılmış beside, besinin sonuna doğru 30–60 gün boyunca kuzu ve oğlakların konsantre yem ağırlıklı bir rasyonla beslenmesi, günlük canlı ağırlık kazancının artmasına ve daha yüksek besi sonu canlı ağırlığa ulaşılmasına sebep olmaktadır.
Ana madde: Evcil keçilerin evrimi
Keçilerin (Capra cinsi) en yakın akrabaları koyun (Ovis), türleridir. Dağ yaşamına adapte olanlar keçileri oluşturacak soya neden olurken dağ eteklerinde yaşayanlar koyunlara evrimleşmiştir.[11] Keçilerin bundan yıl önce, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, ilk kez insanlar tarafından yaban keçilerinden evcilleştirildiği kabul edilir.[12] Günümüz Keçilerinin ise İran'da ve Doğu Anadolu'da evcilleştirilmiş olanların soyundan geldiği düşünülmektedir.[13]
'e yakın farklı keçi ırkı bulunmaktadır.[9] Malta keçisi, boynuzsuz bir keçi cinsidir ve Saanen keçisi ile beraber dünyada en çok süt veren keçi cinslerindendir. Bu keçilerin yıllık laktasyonu kg civarındadır. Gerdanında memeye benzer iki uzantı mevcuttur. Beyaz ve uzun tüyleriyle dikkat çeken Keşmir ve Ankara keçisi, tiftiği çok beğenilen keçi cinslerindendir.
Türkiye'de kıl keçisi, tiftik keçisi, Kilis keçisi, Halep keçisi, Maltız keçisi ve Saanen keçisi olmak çeşit keçi ırkı vardır.[10]