Toplumun büyük bir kesiminde görülebilen ülser, tedavi edilebilen bir hastalıktır. Ülser tedavisi için uygulanan yöntemler hastalığı iyileştirme, komplikasyonları önleme ve ağrıları azaltma amacına yöneliktir. Ülser teşhisi erken konulup tedavisi hemen yapılırsa iyileşme kolayca gerçekleşebilir. Ağrıları oldukça zorlayıcı olabilen ülser hakkında öğrenmek isteyeceğiniz tüm ayrıntıları bu yazıda bulabilirsiniz.
Ülser, sindirim sistemini oluşturan yemek borusu, mide ve onikiparmak bağırsağında mide asidi ve pepsin gibi sıvıların etkisiyle oluşan aşınmalar, yani doku kayıplarıdır. Bu aşınmalar yara haline dönüşebilir. Yaralara enflamasyon adı verilir ve mideden çok onikiparmak bağırsağında oluşur. Her bünyenin mide asidi üretimi farklıdır. Bazı kişilerde çok miktarda olur ve sindirim sisteminde olumsuzlar yaşanmasına yol açabilir.
Türkiye’de ülser hastalığı kadınlardan çok erkeklerde görülür. Çoğunlukla 30-50 yaş grubunda görülen ülsere, 60 yaş civarındaki kadınlarda daha fazla rastlanır. Sindirim sistemi ülser çeşitleri iki grupta değerlendirilir:
Ülseriniz varsa gördüğünüz tedavinin yanı sıra beslenme alışkanlığınızı yeniden yapılandırmanız gerekir. Çünkü ülser beslenme alışkanlıklarıyla bağlantılı olabilmektedir. Yapacağınız diyetin yanında şu ayrıntılara da önem verebilirsiniz:
Mide ve onikiparmak ülseri tedavilerinde deneyebileceğiniz doğal yöntemler de vardır. Bu yöntemleri uygulamadan önce doktorunuzun görüşünü almanız önemlidir. İlaç tedavisi görüyorsanız doktorunuza danışmanız önem kazanır. Kullanılan bitkilerin de ilaç görevi yapacağını unutmamalısınız.
Ülser bitkisel tedavi İbrahim Saraçoğlu önerisi olan karnabahar suyu kürü şöyle yapılır:
Bu kürün dışında önerilen diğer ülser doğal tedavi yöntemleri arasında şunlar bulunur:
Ülser belirtisi çok rahatsız edici ve acı vericidir. Ülser ağrısı şiddetli olunca dayanılması zor bir duruma dönüşebilir. Ülserin en çok görülen belirtisi karnın üst kısmında oluşan yanma ve acı hissidir. Bu ağrılar öğün aralarında daha fazla görülür. Onikiparmak ülseri ağrıları ise hastayı gece uykudan uyandıracak kadar şiddetli olabilir.
Ülser belirtilerini şöyle sıralamak mümkündür:
Ülser bazı hastalarda sinsi şekilde gelişebilir. Ülser başlangıcı dönemi sıkıntıları yaşanmaz. Hiç ön belirti göstermeden mide kanaması ya da mide delinmesi gibi sorunlara yol açabilir. Ülser belirtisi genellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında yoğunlaşır. Ülser ve gastrit aynı zamanda yaşanabilen sağlık sorunları olarak hayatınızı çok zor hale getirebilir. Belirtiler baş gösterince hemen bir uzman doktora başvurmanız yararınıza olur.
Ülser midede, onikiparmak bağırsağında veya yemek borusunda oluşabilen açık yaradır. Sindirim sisteminde bakteri oluşması, yoğun sigara ya da ilaç kullanımı gibi nedenlerle mide asidi üretimi artabilir. Mide asidi ve diğer sıvıların artması ile sindirim sistemi organlarının tahriş olmasına yol açan yaralar meydana gelir.
Ülser hastalığının iki önemli nedeni vardır: NSAİİ grubu ilaçların kullanımı ve H.Pylori bakterisinin varlığı.
Mide ve onikiparmak bağırsağı ülserlerinin büyük bölümüne bakteri neden olmaktadır. Bu iki önemli nedenin yanı sıra şunlar da ülsere sebebiyet verebilir:
Ülser tedavisi hastalığın klinik, laboratuvar ve görüntüleme yöntemleriyle teşhisinden hemen sonra başlayabilir. Gastroskopi yönetimiyle ülser tespiti yapılıp hastadan biyopsi örneği alınır. Biyopsi sonucunda H.Pylori bakterisinin olup olmadığı tespit edilir.
Ülser bakteriden kaynaklı ise antibiyotik tedavisi ve mide asidini baskılayan ülser ilaçları kullanılarak tedavi yapılabilir. Kanamalı ülserlerde gastroskopi sırasında endoskopik tedavi yöntemleri ile kanama durdurulabilmektedir. Ülser ilaçları H2 reseptör blokerleri ve proton pompa inhibitörleri olarak isimlendirilen ilaçlardır. Mide asitlerini azaltmaya yarayan bu ilaçlar hastaların sıkıntılarını da minimum seviyeye indirir.
Ülser, diyet uygulamayı gerektiren bir hastalıktır. Sindirim sistemi hastalıkları için diyet yapma zorunluluğu kaçınılmazdır. Ülser ağrısı için süt içmek bile ağrıyı çoğaltan bir uygulamadır. Mide asidini artıracak tüm yiyecek ve içeceklerden uzak durmak gerekir. Ülser hastasıysanız ve ekşi, acı, soğanlı yiyecekler yediğinizde sıkıntılarınız artıyorsa onlardan uzak duracak bir beslenme alışkanlığı geliştirmelisiniz.
Ülser hastalarının kendilerini gözlemleyip midelerine dokunan yiyecekleri bırakıp dokunmayanları tüketecekleri bir beslenme düzeni oluşturmaları önemlidir. Tedaviyi düzenleyecek doktorun diyet önerilerini de takip ederek hastalığın olumsuz yanlarından daha kolay kurtulabilirsiniz.
Sigara içmek ve alkol tüketmek ülser tedavisini engelleyen etkenler arasında öncelikli sırada yer alır. Düzenli alkol tüketimi yüzeysel mukoza direncini bozduğu için ülser ve gastrit gibi hastalıkların tedavisini geriletmektedir. Akut ülser tedavisinde alkol alımı kesinlikle önerilmez. Ülser diyeti yaparken şunlara da dikkat edebilirsiniz:
Detaylı bilgi için:
Ülser Diyeti Listesi, Sağlıklı Beslenme İpuçları
İlginizi çekebilir:
Mide Ağrısına Ne İyi Gelir? Evde Doğal Çözümler, Uzman Tavsiyeleri
Mide Yanmasına Neler İyi Gelir?
Mide Bulantısına Ne İyi Gelir?
60 yaşından sonra ise kadınlarda görülme sıklığı daha fazla. Mide asidi üretimi kimilerinde fazla miktarda olmakla birlikte, kimilerinde de az görülür. Tedavi edilmeyen gastrit, ilerleyerek yaraya dönüşebilir. Onikiparmak bağırsak ülseri (duodenum) görülme sıklığı, mide ülserine oranla daha fazladır.
Ülser, midenin iç yüzeyinde ve onikiparmak bağırsağında oluşan aşınma sonucu meydana gelen yaradır. Mideyi asitlerden ve sindirim sıvılarından koruyan mukus, zarar görüp, işlevini yerine getiremez hale geldiğinde yara ortaya çıkar.
Peptik ülser: Bu yara türü, midede ve onikiparmak bağırsağında görülür. Midede görülen peptik ülsere, mide ülseri adı verilir. Bu yaranın sebebi, çoğunlukla helicobacter pylori adındaki bakteridir. Tedavisi zor ve uzun sürer.
Geçmiş dönemlerde ülserin nedenleri arasında stres, beslenme şekli yer alırken, günümüzde yara oluşumunda tek başına bu sebeplerin yeterli olmadığı söylenir. Sigara, alkol ve kahve tüketimi de ülserin oluşmasında, tedavinin uzamasında ve nüksetmesinde oldukça etkin bir rol oynar.
Bu yaranın oluşumunda en büyük sebep helicobacter pylori bakterisidir. Kişide pek fazla belirti göstermez. Yaralara ve beraberinde pek çok sindirim sisteminde probleme neden olan helicobacter pylori, çok sık görülmese de mide kanserine de neden olabilir. Bu bakteri bulaşıcıdır. Kirli yiyecekler ve dışkı bulaşmış sular yoluyla bulaşır. Tükürük, kusma ve dışkı ile doğrudan temas yoluyla kişiye buluşma ihtimali çok yüksektir. Bu bakterinin tanısı; kan testleri, nefes testleri ve dışkı testleriyle konulur.
Bu ilaç türleri, steroid içermeyen iltihap giderici ağrı kesicilerdir. Aspirin ve ibuprofen ilaçlar da bu ilaç türüne dahildir. NSAİİ ilaçlar uzun süre kullanıldığında sindirim sisteminde bozulmalara sebep olarak, yara oluşumuna sebep olurlar ya da var olan yaranın durumunu daha da kötüleştirirler.
Alkol ve kahve tüketiminin fazla olması, özellikle sigara içen kişilerde ülser oluşumunu tetikleyici rol oynar. Mide asidini baskılayıcı ilaçlar kullanılması, hastalığın semptomlarını azaltır ancak tek başına etkili değildir. Beraberinde alkol, kahve ve sigara kullanımına da son vermek gerekir. Sigara içmek yaranın iyileşmesini geciktirir. Kahve kullanımında ise kafeinli ya da kafeinsiz fark etmez, her türlü kahve tüketimine son vermek tedavi açısından önemlidir.
Ciddi bir hastalık yaşanması, kaza veya yaşanan duygusal stres, bu hastalığın oluşmasında etkendir. Stres genel olarak çoğu hastalığın altında yatan temel nedendir. Mide asidinin fazla salgılanmasında psikolojik stres oldukça etkilidir. Stres ve baharatlı yiyecekler tüketilmesi var olan yaranın kötüleşmesine sebep olur. Düzensiz beslenme, yağlı yiyecekler, bazı bakliyat çeşitleri, kola gibi asitli içecekler de yara oluşumunda risk faktörüdür.
Karın bölgesinde rahatsızlık hissi, ağrı oluşumu ve bulantı genel belirtilerdir. Kişiden kişiye ve yaranın türüne göre değişiklik gösterir. Mide ülseri ve onikiparmak bağırsak ülserinde belirtiler farlılık gösterir.
En önemli belirtisi karnın üst kısmında oluşan ağrıdır. Birkaç dakika ya da saatlerce sürebilir. Uykudan uyandıracak derecede şiddetli bir ağrıyla karşılaşılabilir. Yenilen yiyeceklerin türü ağrı oluşumunda en büyük etkenlerdendir.
Mide ülserinde az miktarda yemek yense bile, yemekten sonra ağrı oluşmaya başlar. Bir anda tıka basa yemek yenmiş gibi bir his oluşur. Nefes alınamayacak kadar şişkinlik ve tokluk hissi yaşanır.
Yemek yedikten sonra akabinde hıçkırık oluşur ve önlenemeyen geğirmeler ile devam eder. Bir süre sonra da gaz meydana gelir ve bağırsaklarda sürekli bir hareketlilik olur. Hazımsızlık hissi de görülebilir.
Ülserin hastaların sindirim sisteminde yarattığı tahribat, iştahsızlık ve sonucunda kilo kaybına yol açabilir. Mide bulantısı ve kusma görülebilir. Daha çok sabahları görülen bu belirtiler yaranın varlığının bir gösterir.
Bu hastalığın, mide zarını ve onikiparmak bağırsağı duvarını aşındırdığında görülen ilk belirti, kan kusmaktır. Mide kanaması ya da mide delinmesinde de bu belirtiler görülebilir. Bu semptomların yanında, koyu renkli ve kahve telvesi gibi dışkı ile karşılaşılması da acil durum olduğunun göstergesidir. Vakit kaybetmeden bir hekime başvurulması gerekir.
Onikiparmak bağırsak ülseri belirtileri;
Açlık ağrıları: Onikiparmak bağırsağı yaralarında, mide yaralarında görülen ağrının tersine, tokken değil açken ağrı oluşur. Yemek yedikten kısa bir süre sonra ise ağrı azalmaya başlar. Genellikle bahar aylarında ve mevsim geçişlerinde semptomlarda artış gözlenir. Ağrı devamlı sırta vurur ve hastayı gece uykusundan uyandıracak derecede şiddetlidir. Bu durum, ilerlemiş onikiparmak bağırsağı yaralarında görülür. Ağrıyı azaltmak için hafif yiyecekler ve süt tercih edilebilir. Genellikle 30-50 yaş arası erkeklerde görülür. Bu tür yarada iştahsızlık görülmez. Tersine ağrı oluşumunun önüne geçmek için sürekli yemek yenmesi kilo alımına neden olur. Hızlı yemek yemek, sindirimi zorlaştıracağından, ağrıyı da artırır.
Yanma: Karnın üst kısmında kramp şeklinde ağrıların yanında, midede yanma oluşabilir. Tok olunsa bile şişkinlik hissi ve hazımsızlık görülebilir.
Bu hastalığının tanısı konulurken, hastanın şikayetleri göz önünde bulundurulur. Semptomların şiddeti de önemli bir faktördür. Hastanın tıbbi öyküsü ve genetik yapısı incelenir. Helicobacter pylori, kan testleri, nefes testleri ve dışkı testleriyle saptanabilir. Nefes testinde hasta berrak bir sıvı içer, sonra bir torba içine üfler. Eğer hastada helicobacter pylori mevcutsa, nefes örneğinde çok fazla karbondioksit tespit edilir. Ülser tanısı için yapılan diğer testler:
Baryum X-ray: Mide ve ince bağırsakların, yoğun baryum içeren bir sıvı içirildikten sonra, x-ray cihazından geçirilerek gözlenmesi ve tanısının konmasıdır.
Endoskopi: İnce ve ışıklı bir hortum, yemek borusundan geçirilerek, mideye ulaştırılır. Ucunda bulunan kamera sayesinde midenin içi incelenir. Mide dokularına bakılarak ülserin varlığı tespit edilir. Endoskopi çok kısa süren ve acısız bir işlemdir. Anestezi altında yapılması gerekmez, lokal anestezi ile yapılabilir. Hasta işlemden sonra normal yaşamına devam edebilir. Hastanın durumuna ve isteğine göre anestezi altında yapılması da mümkündür.
Endoskopik biyopsi: Endoskopide yapılan işlemlerden farklı olarak, gerekli görüldüğü takdirde, midenin içine ulaşıldığında, mide dokusundan parça alınarak incelenmesi için laboratuvara gönderilir.
Bu tedavi, yaranın türüne göre farklılık gösterir. Ülser tedavisi uzun yıllar alabilir. Belli bir zaman sonra tekrar edebilir. Hastalığın tamamen geçmesi için yapılan tedavinin yanında çok iyi bir bakım gerekir. Beslenme diyeti uygulanmalı ve stresten uzak durulması gerekir.
Yaranın oluşum nedeni helicobacter pylori ise antibiyotik tedavisi yapılması uygun olacaktır. Yaranın durumuna göre yapılacak tedavi değişiklik gösterir.
Bu tedavi sonucunda yaşanılan semptomlardan kurtulunabilir ve yarada gerileme görülebilir. Ancak düzelme olduğu düşünülse de doktor önerisi dışında, ilacı bırakmak doğru olmaz. Tedaviye devam edilmesi gereken durumlar olabilir. İlaçlı yara tedavisinin görülebilecek bazı etkileri ise şu şekildedir:
Bu yan etkiler kısa bir süre sonra kaybolur. Eğer rahatsızlık verecek derecede etkililerse, hekime başvurmak gerekir.
Ameliyat tedavisi, çok ilerlemiş durumdaki yaralar ve yarada komplikasyon gelişmesi durumlarında uygulanır. Aşağıdaki sebeplerle ameliyat tedavisi uygulanır:
Ameliyatla yapılan işlemler:
Bu hastalık, bitkisel tedavi yöntemlerine cevap veren bir hastalıktır. Bu sebeple alternatif tıp alanında, yaranın iyileşmesine fayda sağlayan pek çok bitkisel yöntem bulunur.
Bu yiyeceklerin yanı sıra, K vitamini içeren gıdalar da yara tedavisi için oldukça etkilidir. K vitamini, hem açık yaraların kanamasına engel olur, hem de yara olan bölgenin hızla iyileşmesini sağlar. Ülserin tedavi süresini kısaltır. Ispanak, lahana, soya, avokado, kuşkonmaz, çavdar unu, yonca ve aspir yağı, K vitamini açısından zengin besinlerdir. Tüketilmesi yara olan dokunun hızla iyileşmesine yardımcı olur.
Kimi besinler şişkinliği artırarak gaz yapar. Kuru fasulye, mercimek, bakla, bezelye gibi baklagiller, gaz yapıcı etkileriyle şişkinlik yaparak mide ağrılarına sebep olur. Ayrıca, kabak, karnıbahar, turp, soğan, salatalık, brokoli, şalgam, tam tahıllı ekmek, mayalı yiyecekler, yoğurt, süt, portakal suyu ve gazlı içecekler de şişkinliğe sebep olur. Mideyi ve sindirim sistemini rahatlatan probiyotikli yoğurt tüketilebilir. Hızlı yemek yemek, sakız çiğnemek, içeceklerin pipet ile içilmesi, hatta yemek yerken konuşmak bile hava yutma olasılığını artırıp, şişkinlik yapabileceği için bu aktivitelerden kaçınmak gerekir. Yağlı yemeklerden, özellikle kızartma türü yemeklerden uzak durulmalı, sindirimi kolay yiyecekler tercih edilmelidir. İçerisinde bulunan yağ ve kafeinden dolayı çikolata yemek de mide asidini artırır. Yeşil çay, muz, matula çayı, elma sirkesi, zeytinyağı, damla sakızı, lifli gıdalar mideye iyi gelen besinlerdir. Az az, sık sık yemek yiyerek, küçük lokmalar alarak, sindirimin kolaylaşması sağlanır. Çok sıcak ve çok soğuk besinler yerine ılık yiyecekler tercih edilmeli, ayakta ve hızlı yemekten kaçınılmalıdır. Gece yatmadan önce yemek yemek, mideyi yorarak gece boyu çalışmasına ve sindirimi gerçekleştirmede zorlanmasına neden olur. Yatmadan en az 3 saat önce yemek yenmiş olması daha uygundur. Yemek yiyip yatmak, mide asidinin yemek borusuna çıkmasına ve sonucunda yemek borusunda hasara neden olur.
Yara tedavisi zahmetli bir süreçtir. Tedaviyi aksatmamak ve yaşam kalitesini artırmak önemli rol oynar. “Ülser öldürür mü?” sorusu bu hastalıktan muzdarip kişileri korkutan bir sorudur. Ancak bu hastalık ölümcül değildir. Fakat tedavi edilmezse ve verilen tedaviye uyulmazsa kansere dönüşme ihtimali de söz konusudur.
ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ
İncebağırsağın 25 santimetre kadar olan ilk bölümüne onikiparmak bağırsağı denir. C harfi görünümündedir. Onikiparmak bağırsağında meydana gelen ülsere tıp dilinde duodenum ülseri denir.
Tedavi eidlmeyen gastrit, fazla asit, sinir bozukluğu, düzensiz hayat, gürültü, fazla miktarda sigara, çay, kahve ve alkol kullanmak, safra kesesi veya karaciğer yetersizliği, kalp hastalıkları, hormon dengesizliği, dengeli bir şekilde beslenememe, çok sıcak veya çok soğuk yiyecekler, haddinden fazla et, hamur işleri veya baharatlı yiyecekler ve bazı ilaçlar; onikiparmak bağırsağında ülserin meydana gelmesine yardımcı olur.
Hasta, mide ekşimesi ve ağzına ekşi su gelmesinden şikayet eder. Ayrıca dili paslı, rengi solgundur, baş dönmesi ve fazla terleme de görülür. Midesinin üstüne basılınca, ağrı hisseder. Yemeklerden sonra da göğse doğru yayılan bir ağrı belirir.
Bu belirtiler, ilk bahar ve sonbahar aylarında daha da artar. Tedavi için yapılacak ilk iş, hastalığı doğuran nedenleri ortadan kaldırmak, yemekleri az, fakat sık sık yemek, istirahat etmek ve üzüntüden uzak yaşamaya gayret etmektir.
1.Tarif
150 Gr. Nöbet şekeri
150 gr Zerdeçal
100 gr Damla sakızı
Öğütülür gece yatmadan ve öğle vakti yemeklerden 1 saat önce bir tatlı kaşığı az sıvı ile yutulur.
Tarif.2
Kantaron yağlı kudret narı
Çörek otu yağı
Dönüşümlü olarak günde birer çorba kaşığı yutulur.