Yazar:Orhan Veli Kanık
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN:
Sayfa Sayısı:
Baskı
Garip akımıyla Türk şiirine yepyeni bir soluk getiren, Türk şiirinin “zincirkıran”ı, Orhan Veli, “Bütün Şiirleri” ile Yapı Kredi Yayınları’nda. “Bütün Şiirleri”, Orhan Veli’nin Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi ve Karşı adlı şiir kitaplarındaki şiirlerin yanı sıra, kitaplarına girmeyen ve sağlığında yayımlamadığı şiirlerinden oluşuyor. Daha önce birçok kez basılan Bütün Şiirleri, Memet Fuat tarafından bir kez daha gözden geçirilmiş ve tüm basım hataları giderilmiştir.
Orhan Veli şiirinde çocuksu masumiyeti,denizi,İstanbul’u,karidesi,ıstakozu, bir tutam yalnızlığı ve insanın bu yalnızlıktan beslenip yaşama ve insana daha güçlü sarılışını görüyor insan. O hiçbir akıma tam anlamıyla oturmayacak derecede çizgisiz bir şair. Denizden,balıklardan ve martılardan aldığı ilhamı insan dimağına o kadar tatlı nakşeder ki insan yalnızlığıyla yeniden kendi düşsel dünyasını yaratır. Bu yaratım o kadar can alıcıdır ki yaşamın devinimini birey iliklerine kadar hisseder. Yeniden çocukluğunuza dönmek için Orhan Veli sizi bekliyor,bir kitapçı kadar yakın. eskiler alıyorum alıp yıldız yapıyorum musiki ruhun gıdasıdır musikiye bayılıyorum şiir yazıyorum şiir yazıp eskiler alıyorum eskiler verip musikiler alıyorum bir de rakı şişesinde balık olsam (Hayata Gülümse)
Bir Garip Orhan Veli: Bir garip Orhan Veli Evet Orhan Veli türk edebiyatında kesinlikle okunması gereken en önemli şairlerden biri. Garip akımının kurucularından olan Orhan Veli, bilindiği üzere toplumcu anlayışı savunmuş, sade ve yalın üslubu takınmış bir şair. Ben onu ilk olarak "Anlatamıyorum" ve "Kitabe-i Seng-i Mezar" şiirleri ile tanımıştım. "Anlatamıyorum" şiiri belki de en meşhur şiiri. Ama yine de benim için yeri ayrı. Bu şiirini ilk duyduğumda işte benim şiirim demiş, ezberlemiştim. Bu şiir duygularıma tercüman, yalnızlığın haykırışıydı. "Kitabe-i Seng-i Mezar" ise belki de Orhan Veli'nin toplum için sanat anlayışının en ön plana çıktığı eserlerinden. İlk okuduğumda hayran kalmıştım. Edebiyatta küçük insan modeline işte bu şiirinde yer veriyor Orhan Veli. Sıradan bir insan olan Süleyman Efendi'yi şiirine konu ediyor. O kadar içten, o kadar gerçekçi bir şiir. Orhan Veli gerçekten önemli bir değer. Bu kadar mı? Hayır. Bunlar sadece ufak örnekler. Bu kitapta yaşamı boyunca yayımladığı yayımlamadığı, yeni, eski biçimli bütün şiirleri yer alıyor. Birbirinden güzel ve değerli birçok şiir. Orhan Veli'yi okuyalım. O bizden biri. Bir Garip Orhan Veli. Bu arada küçük bir bilgi de vermek istiyorum. Çoğunuz bilmiyor olabilir. Bu Garip akımında "Garip" sözcüğünün kimsesiz, zavallı anlamında değil de, alışılmamış yönleri bulunan, tuhaf anlamında koyulduğunu biliyor muydunuz? Evet ilk okunuşta aklımıza birince anlam geliyor. Ama doğrusu buymuş. Bilgi sonsuzdur. Elimizden geldiğince öğrenelim, bilelim, okuyalım. Farklılıklar her zaman güzeldir. Farklılıklara açık olalım. Orhan Veli gibi Keyifli okumalar. (Sanal Kitaplığım)
"te doğdum, te konuştum, Hâlâ konuşuyorum.." Orhan Veli'nin şiirleri ile sık sık karşılaşmama rağmen okuma ile ilgili kararı Vusala ile bir yorumda konuştuktan sonra aldım. İyi ki okudum. Şiir kitaplarına karşı düşüncelerimi ve yaklaşımımı bir önceki kitap incelemelerinde belirttiğim için tekrara yer vermeyeceğim. Burada sadece Orhan Veli ve kitabının bana yaşattığı duygulardan bahsedilecek. Bazı şiirler vardır, bir çırpıda okunur ve "vaay" dedirterek devamını kendisi getirir. Bazı kitaplar ise vardır, (örneğin bu kitap gibi) sadece ara vererek okunmalı; her satırda bile.. 3 satırdan ibâret bazı şiirlerini görünce "aa acaba neden bu kadar kısa" dedim ve yalnız okuduğum zaman şiirin gücünün uzun ya da kısa olmasında değil, anlattığı düşüncede saklı olduğunu hatırladım. Anladığım kadarıyla bu, yazar tarafından yazılıp baskılanan kitaplardan değil. Sadece ölümü sonrası geriye kalan yazıları bir araya getirilmiş. Hatta bir şiirinden sonra parantez içerisinde diş fırçasına sarılı kağıttan bulunduğunu, bazı sözlerin okunamaz halde olduğu yazıyordu.. Böyle olunca da doğal olarak bazı tereddütler ortaya çıkacaktı. Mesela elyazma olarak buldukları bir şiirin, şairin arkadaşları tarafından biraz daha farklı kelimelere sahip olduğu söyleniyordu. Bu ikili düşüncelerin her birine yer verilmiş olması hoşuma gitti. Ya da bir yazı iki yerden karşılarına çıkmışsa, kitabı derleyenler her ikisini kaydetmişler. Misal: "Cep delik, cepken delik Yen delik, kaftan delik Don delik, mintan delik Kevgir misin be kardeşlik!" (Yeni Dergi, 1 Mart ) "Cep delik, cepken delik. Kol delik, mintan delik. Yen delik, kaftan delik. Kevgir misin be kardeşlik!" (Yeditepe, 1 ) Birinci şiirin ismi "Delikli şiir" yazıldığı halde, ikincisi için "Kevgir" yazıyor. En ünlü bildiğimiz ve hemen hemen herkesin duymuş yahut okumuş olduğu "İstanbulu dinliyorum gözlerim kapalı" şiirini bu kitapta gördüğümde hem şaşırdım hem mutlu oldum. Çünkü sevdiğim söz, cümle, ya da şiirleri aklıma tutmam ne kadar iyi olsa da nadiren yazarlarını hatırlarım ve bu şiirin de kim tarafından yazıldığı aklımda değildi. Evet, Orhan Veli, İstanbul şairi! İstanbul'u o kadar büyük sevgi ve hayranlıkla tanımlıyor ki, ileride muhakkak gitmek, görmek istediğim yerlerden bir tanesi oldu. Bunlar dışında kitapta şu an bildiğimiz bazı şarkıların sözleri de yazıyordu ve tabii ki bunların yazarı da Orhan Veli imiş.. Bana katkısı olan her kitabı severim. Bunu da beğendim. Şiirden anlayanlara ve onu sevenlere önerebileceğim kitap. Keyifli okumalar dilerim! (Rûhe)
Orhan Veli Kanık - Bütün Şiirleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bütün Şiirleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Orhan Veli Kanık (d. 13 Nisan , İstanbul - ö Kasım , İstanbul), daha çok Orhan Veli olarak bilinen Türk şair. Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Kanık, Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı. Şair 36 yıllık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında birçok eser sığdırdı.
Yeni bir zevk ortaya çıkarabilmek için eski olan her şeyden uzak duran Orhan Veli, hece ve aruz ölçülerini kullanmayı reddetti. Kafiyeyi ilkel; mecaz, teşbih, mübalağa gibi edebi sanatları gereksiz bulduğunu açıkladı. "Geçmiş edebiyatların öğrettiği her şeyi, bütün geleneği atmak" amacıyla yola çıkan Kanık'ın bu arzusu şiirinde kullanabileceği teknik olanakları azaltsa da şair, ele aldığı konular, bahsettiği kişiler ve kullandığı sözcüklerle kendine yeni alanlar oluşturdu. Yalın bir anlatımı benimseyerek şiir dilini konuşma diline yaklaştırdı. yılında, arkadaşlarıyla birlikte çıkardıkları Garip adlı şiir kitabında bu fikirlerinin örnekleri olan şiirleri yayınlandı ve Garip akımının doğmasına sebep oldu. Bu akım özellikle yılları arasında Cumhuriyet dönemi şiirinde büyük etki bıraktı. Garip şiiri hem yıkıcı hem de yapıcı özelliği ile Türk şiirinde bir mihenk taşı kabul edilir.
Kanık, şiire getirdiği bu yenilikler yüzünden önceleri büyük ölçüde yadırgandı, çok sert eleştiriler aldı ve küçümsendi. Geleneklerin dışına çıkan eserleri, önce şaşkınlık ve yadırgama, daha sonra eğlenme ve aşağılamayla karşılansa da hep ilgi uyandırdı. Bu ilgi ise kısa zamanda şaire duyulan anlayış, sevgi ve hayranlığın artmasına yol açtı. Sait Faik Abasıyanık da Orhan Veli'nin bu yönüne dikkat çekerek onu "üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkâr, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi hem kötü şöhrete ermiş bir şair" olarak tanımladı.
Her ne kadar Garip döneminde yazdığı şiirleriyle öne çıksa da Orhan Veli "tek tür" şiirler yazmaktan kaçınmıştı. Durmadan arayan, kendini yenileyen, kısa yaşamı boyunca uzun bir şiir serüveni yaşayan Kanık'ın edebiyat hayatı farklı aşamalardan oluşmaktadır. Oktay Rifat bu durumu "Orhan Fransız şairlerinin birkaç nesillik şiir macerasını kısacık ömründe yaşadı. Türk şiiri onun kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle atbaşı geldi." ve "Birkaç neslin belki arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi o birkaç yılın içinde tamamladı." sözleriyle açıkladı.
© Tüm Hakları Saklıdır.
Sitedeki içerikler izinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. seafoodplus.info ile bir bağlantı kurulamaz, site sorumlu değildir.
Kitap Adı :
Bütün Şiirleri
Yayınevi:
Yapı Kredi Yayınları
Ankara'da belediye'nin açtığı bir çukura düşerek rahatsızlanan, ardından yanlış teşhis ve tedayiyle hayatını kaybeden Orhan Veli Kanık, yılında İstanbul'da başlayan hayat hikayesini şöyle anlatıyor:
" yılında doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak saldım. 13'te Oktay Rıfat'ı, 16'da Melih Cevdet'i tanıdım. 17 yaşında bara gittim. 18'de rakıya başladım. 19'dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25'imde başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok aşık oldum. Hiç evlenmedim." İşte Orhan Veli'nin hayatına dair önemli noktalar
Orhan Veli Kanık, yılında İstanbul’un Beykoz semtinde Fatma Nigar Hanım ve Mehmet Veli Bey'in çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.
Sokaktaki insanların dilini şiire taşımış olan Orhan Veli Kanık, eğitim hayatına Akaretler İlkokulu’nda başlamıştır. Üniversite eğitimini yarım bırakmış ve yılında Ankara’da PTT Umum Müdürlüğü Telgraf İşleri ReisliğiMuamelât'ta memur olarak çalışmaya başlamıştır. İçkiye düşkün olan şair hayatı boyunca düzenli bir çalışma hayatının içerisine girememiştir.
Orhan Veli Kanık, şiire getirdiği yenilikler nedeniyle başlarda büyük ölçüde yadırganmış ve çok sert eleştirilere maruz kalmış bir şairdir. Alışılmışın dışındaki eserleri ile önce yadırganmış sonra da eğlenme ve aşağılamaya maruz kalmıştır. Yaşadığı dönemde büyük bir üne sahip olan nadir şairlerden Orhan Veli Kanık, tüm olumsuz tepkilerin yanı sıra büyük bir sevgi ve hayranlıkla da karşılaşmıştır.
Orhan Veli Kanık, yılında Abidin Dino, Alaeddin Hakgüder ile birlikte sadece bir sayı yayımlanabilen "Küllük" isimli bir dergi çıkarmıştır. Bu dergi bir sayı çıksa da Orhan Veli Kanık'ın ilk sayıda yayımladığı "Tahattur" şiiri yapımı "Vesikalı Yarim" filmine ilham kaynağı olmuştur. Orhan Veli Kanık'ın yayımlanmış bir romanı olmasa da yazmaya başladığı bir roman olduğu bilinmektedir. Kitabın adı "Dünyalarının Dışında"dır fakat şair vefatına kadar kitabı tamamlayamamıştır. Şair Orhan Veli Kanık, 14 Kasım tarihinde ise İstanbul’da vefat etmiştir.
Yaşamı boyunca düzene ve alışagelmişliğe savaş açan ünlü şair, bu tutumunu aşk hayatında da göstermiştir. Hayatını boyunca hiç evlenmeyen Orhan Veli'nin en ünlü şiirlerinden biri hatta öldüğünde cebinde bulunan son şiiri, ''Aşk Resmi Geçidi'' şairin aşk hayatını özetler niteliktedir. Hayatına giren tüm kadınlara dair duygularını bu şiirde kaleme alan ünlü şairin bu eserini bir vapurda tanıştığı öğretmen Nahid Hanım'a ithaf edildiği iddia ediliyor.
Orhan Veli, yılı 10 Kasım'da bir haftalığına geldiği Ankara'da belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve başından hafifçe yaralandı. İki gün sonra İstanbul'a döndü. 14 Kasım günü bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçiren şair hastaneye kaldırıldı. Beyinde damar çatlaması yüzünden başlayan rahatsızlığın sebebi doktor tarafından anlaşılamadı ve Kanık'a alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi uygulandı ancak beyin kanaması geçirdiği sonradan anlaşıldı. Aynı akşam sekizde komaya giren şair gece 'de komadan çıkamayarak Cerrahpaşa Hastanesi'nde hayata veda etti.
Lisedeki edebiyat hocası Ahmet Hamdi Tanpınar, Kanık'ı hastanede ziyaret etme fırsatı buldu ve bu olayı şöyle anlattı:
''Daha orta mektebin birinci sınıfında talebem olan Orhan'ı Cerrahpaşa Hastanesi'nde son defa oksijen çadırının altında yarı çıplak, güçlükle nefes alır ve o kadar güzel hayallerin yakaladığı dünyamızı yalnız akı görünen gözlerinden boşanırken gördüğüm günü hiçbir zaman unutamam. Şiirimize tatlı anlaşmazlığı ve lezzeti getiren zeka, kendisi olmaktan çıkmıştı.''
Sarıyer’deki Aşiyan Mezarlığı’na defnedilen Kanık’ın mezarının yapımı için ünlü şair Sabahattin Eyüboğlu öncülüğünde bir kampanya başlatıldı. Sanatçıların, okurların destek verdiği kampanyayla mezar için para toplandı. Destek verenlerin listesi Varlık Dergisi’nde yayımlanıyor, okullarda bunun için para toplanıyordu. Sonrasında Abidin Dino mezarı tasarladı. Yapı, pembe granitten, Nevzat Kemal tarafından inşa edildi. Kitabeye Orhan Veli’nin adını ise usta kalem Emin Barın yazdı. Ünlü şairin mezarı yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından restore edildi.
İşte ünlü şairin rahatsızlandığı sırada üstünde bulunan ceketin cebinden 'bir diş fırçasının sarılı olduğu kâğıda' yazılmış halde bulunan Aşk Resmi Geçidi şiiri:
Aşk Resmi Geçidi
Birincisi o incecik, o dal gibi kız,
Şimdi galiba bir tüccar karısı.
Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir.
Ama yine de görmeyi çok isterim,
Kolay mı? İlk göz ağrısı
İkincisi Münevver Abla, benden büyük
Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları
Gülmekten katılırdı, okudukça.
Bense bugünmüş gibi utanırım
O mektupları hatırladıkça.
çıkar
dururduk mahallede
halde
yan yana yazılırdı duvarlara
yangın yerlerinde.
Dördüncüsü azgın bir kadın,
Açık saçık şeyler anlatırdı bana.
Bir gün de önümde soyunuverdi
Yıllar geçti aradan, unutamadım,
Kaç defa rüyama girdi.
Beşinciyi geçip altıncıya geldim.
Onun adı da Nurinnisa.
Ah güzelim
Ah esmerim
Ah
Canımın içi Nurinnisa.
Yedincisi, Aliye, kibar bir kadın.
Ama ben pek varamadım tadına.
Bütün kibar kadınlar gibi
Küpe fiyatına, kürk fiyatına.
Sekizinci de o bokun soyu.
Elin karısında namus ara,
Kendinde arandı mı küplere bin.
Üstelik
Yalanın düzenin bini bir para.
Ayten\'di dokuzuncunun adı.
İş başında şunun bunun esiri,
Ama bardan çıktı mı,
Kiminle isterse onunla yatar.
Onuncusu akıllı çıktı
Bıraktı gitti beni.
Ama haksız da değildi hani.
Sevişmek zenginlerin harcıymış
İşsizlerin harcıymış.
İki gönül bir olunca
Samanlik seyranmış ama,
İki çıplak da, olsa olsa,
Bir hamama yakışırmış.
İşine bağlı bir kadındı on birinci,
Hoş, olmasın da ne yapsın,
Bir zalimin yanında gündelikçi.
leksandra
Geceleri odama gelir,
Sabahlara kadar kalır.
Konyak içer sarhoş olur,
Sabahı da işbaşı yapardı şafakla.
Gelelim sonuncuya.
Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar.
Sade kadın değil, insan.
Ne kibarlık budalası,
Ne malda mülkte gözü var.
Hür olsak der,
Eşit olsak der.
İnsanları sevmesini bilir
Yaşamayı sevdiği kadar.
Orhan Veli KanıkŞiirAşk resmi geçidi
Bu özeti biraz genişletelim Veli Kanık ile Fatma Nigar Hanım'ın oğlu olan Orhan Veli, 13 Nisan tarihinde, Beykoz'da, Yalıköy İshakağa Yokuşu'nda, 9 numarada doğdu. Çocukluğu İstanbul'da geçti. İlk öğrenimini Galatasaray'da yaptı. Babasının işi nedeniyle, öğrenimine Ankara Erkek Lisesi'nde devam etti. Edebiyat çalışmalarına ilkokulda başlayan Orhan Veli, ortaokul 7'nci sınıfta Oktay Rıfat'ı, yıl sonra da Melih Cevdet'i tanıdı. Sonraları Türk şiirine büyük yenilikler getirecek Garip akımının yaratıcıları böyle bir araya geldiler. O tarihten sonra üç arkadaş sürekli edebiyatla ilgilenip şiirler yazdılar, çeşitli sanat sorunları üzerine birlikte düşündüler, tartıştılar. O yıllarda öğretmeni Ahmet Hamdi Tanpınar'dan da büyük destek ve yakınlık gören Orhan Veli, liseyi bitirdikten sonra birkaç sene İstanbul Üniversitesi'nde felsefe okudu. Bitiremeden, 'da Ankara'ya döndü. Çeşitli memuriyetlerde çalıştı. arasında askerliğini yapan Orhan Veli, terhis olduktan sonra MEB tercüme bürosunda çalıştı. Ancak şairlikle memuriyetin bağdaşamayacağını anlayınca, şairliği tercih ederek istifa etti.
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Orhan Veli'nin ilk şiirleri, Varlık Dergisi'nde yayınlandı. Derginin Aralık sayısında şöyle bir açıklama yer almıştı: "Varlık'ın şiir kadrosu, yeni ve kuvvetli, genç imzalarla zenginleşmektedir. Aşağıda şiirlerini okuyacağınız Orhan Veli, şimdiye kadar yazılarını neşretmemiş olmasına rağmen olgun bir sanat sahibidir."
Ey hatırası içimde yemin kadar büyük,
Ey bahçesinin hoş günlere açık kapısı
Hala rüyalarıma giren ilk göz ağrısı,
Çocuk alınlarda duyulan sıcak öpücük.
Edebiyat dünyasına Fransız şairlerini okuyarak ve onların etkisinde kalarak giren Orhan Veli'nin ilk şiirlerinde, duygusal ve ferdi bir tutumu vardı. Gerçeklerden çok düşler ağır basıyordu. Geçmişe özlem, doğa sevgisi, umutsuzluk temalarını işledi.
Ey sevgi dalımda ilk çiçek açan tomurcuk,
Kanımın akışını yenileştiren damar,
Gül rengi ışıkları sevda dolu akşamlar
İçime yeni bir fecir gibi dolan çocuk.
Bu şiirlerden sonra Orhan Veli'nin ilk yeni şiirleri yayınlanmaya başladı. Geleneksel şiirle, yerleşmiş kalıplarla, şairanelikle bağlarını koparan, yürekten çok kafaya seslenen, ince bir alayla bezenen bu şiirler; Orhan Veli'nin daha sonra Oktay Rifat ve Melih Cevdet ile çıkarağı 'Garip' adlı kitapta toplanacak olan, şaşırtıcı şiirlerin ilk örnekleriydi.
Öteki dünyada, akşam vakitleri,
Fabrikamızın paydos saatinde
Bizi evlerimize götürecek olan yol
Böyle yokuş değilse eğer
Ölüm hiç de fena bir şey değil.
***
Montör Sabri ile
Daima geceleyin
Ve daima sokakta
Ve daima sarhoş konuşuyoruz.
O her seferinde,
«Eve geç kaldım» diyor.
Ve her seferinde
Kolunda iki okka ekmek.
Orhan Veli'nin ilk şiir kitabı olan 'Garip', aynı zamanda bir akımın da adı oldu. Birinci basımı yılında gerçekleşen Garip'in önsözünde, Orhan Veli'nin şiir hakkındaki düşünceleri yer alır. Bu önsöze göre Orhan Veli vezniyle, kafiyesiyle, kitaplardan öğrenilmiş çeşitli sanatlarıyla, bütün geleneğin getirdiği kalıplardan kurtulmayı ilke ediniyor; ve şiirin azınlığa değil, çoğunluğa yönelmesini savunuyordu. 'Kitabe-i Seng-i Mezar' adlı şiir, bu düşüncenin en güzel örneklerinden biri:
Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allah'ın adını,
Günahkâr da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendi’ye.
'Kitabe-i Seng-i Mezar', Orhan Veli'nin yeni şiir anlayışının bütün özelliklerini taşıyor. Vezinsiz, kafiyesiz, edebi sanatlara yer vermeyen, duyguya değil, kafaya hitap eden ve azınlığın değil, çoğunluğun zevkine seslenmek isteyen bu şiir, edebiyat çevrelerinde geniş yankılara yol açtı, eleştirilere hedef oldu. Özellikle, "Yazık oldu Süleyman Efendi’ye" mısrası dillerden düşmedi. O günleri yaşayan Melih Cevdet, olayı şöyle özetledi: "Bir mısranın kavuşabileceği en mutlu durum."
Tüm bu yeniliklere rağmen, Garip akımı bir olumsuzluğu da beraberinde getirdi. Orhan Veli'nin bütün edebi sanatlardan vazgeçmesi, şiirin teknik imkanlarını daralttı. Bu nedenle Orhan Veli, teorideki sert tutumuna rağmen gelenekle bağını tamamen kesemedi ve giderek ondan yararlanmaya başladı. Şairin yılında basılan ikinci şiir kitabı 'Vazgeçemediğim' bu değişimin bazı örneklerine de yer verir ve Garip'ten az da olsa ayrılmasına yol açar. Kitabın en önemli özelliği, halk şiirinin dil ve deyişine özenilmesidir.
Handan,hamamdan geçtik
Gün ışığındaki hissemize razıydık
Saadetinden geçtik
Ümidine razıydık
Hiçbirini bulamadık
Kendimize hüzünler icadettik
Avunamadık
Yoksa biz
Biz bu dünyadan değil miydik?
Orhan Veli'nin 'da basılan 'Destan Gibi' adlı kitabı, 'Vazgeçemediğim'deki Garip'ten ayrılmaya yönelik şiirlerin devamıdır. Bu kitapta Orhan Veli, halk şiirinden yararlanır. Artık ilk yeni dönemindeki şiirleri beğenmemektedir. Sait Faik'in "Şimdi o şiirleri beğenir misiniz?" sorusunu şöyle cevaplandırır: "Şimdi onları beğenmiyorum. Şekil bakımından zayıf buluyorum. Şiirin bir de ustalık denen şeye dayandığını, o zaman bilmiyormuşuz demek. Bugün bu şiirlerden ayrıldık. Halk edebiyatından istifade ediyoruz. Ama bir hamle yapabilmek için, eskilikten silkinebilmek için, o şiirleri de yazmak lazımdı." Orhan Veli bu kitapla, bazı eleştirilere hedef oldu. Başlangıçtan beri kendisini destekleyen Nurullah Ataç bile, düşünceyle değil duyguyla yazıldığı için 'Destan Gibi'yi beğenmedi ve Orhan Veli'yi geleneğe yönelmekle suçladı.
Alışamıyacak mıyım,
Unutamıyacak mıyım?
Güneşten sonra yattım,
Güneşten önce kalktım;
Pencereden dışarıya şöyle bir baktım:
Ufuk, yeşil yeşil, ağarıyordu.
Sevgilim, dedim,
Dördüncü uykudadır şimdi;
Galata Köprüsü açılmak üzeredir;
Kül rengi sulara
Kirli bir gün ışığı dökülecektir.
Çatanalar, mavnalar, kayıklar,
Limanda sıra bekleyen gemilerin arasında
İnsanlar hayat mücadelesinde
Orhan Veli, yılında yayınlanan 'Yenisi' adlı kitabında, halk şiirinden vazgeçti. Bu kitaptaki şiirler biçim olarak Garip'teki şiirleri andırıyordu ama daha olgun örneklerdi. Duygu ve toplum sorunları ağırlık kazanmıştı. Şiirde gündelik yaşayışa ve sokaktaki insana daha çok yer verilirken; 'tek insan'ın halinden, 'insanların hali'ne yöneliş dikkat çekiyordu.
Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin,
Sandık odalarında;
Senin de dükkanın öyle kokar işte.
Ablamı tanımazsın,
Hürriyette gelin olacaktı, yaşasaydı;
Bu teller onun telleri,
Bu dudak onun dudağı işte.
Ya bu camlardaki kadınlar?
Bu mavi mavi,
Bu yeşil fistanlı
Geceleri de ayakta mı dururlar böyle?
Ya şu pembezar gömlek?
Onun da bir hikayesi yok mu?
Kapalı çarşı diyip te geçme;
Kapalı Çarşı
Kapalı kutu.
'da yayınlanan 'Karşı', Orhan Veli'nin son şiir kitabıydı. Bu kitapta şairin duygu ve doğa şiirlerinin en gelişmiş örnekleri yer alıyor. Yaşama sevinci, insan ve doğa sevgisi, bu şiirlerin ortak konusu.
Gün doğmadan,
Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
İçinde bir iş görmenin saadeti,
Gideceksin;
Gideceksin ırıpların çalkantısında.
Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;
Sevineceksin.
Ağları silkeledikçe
Deniz gelecek eline pul pul;
Ruhları sustuğu vakit martıların,
Kayalıklardaki mezarlarında,
Birden,
Bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
Bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi?
Gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı?
Heeeey!
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekliyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere.
Orhan Veli, doğduğu büyüdüğü yer olan ve çok sevdiği İstanbul'u daşiirlerine konu edindi. Bu şiirler tekrarlar ve ses uyumlarından yararlanan; kafadan çok yüreğe seslenen şiirlerdi.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Birşey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.
Gerin, bedenim, gerin;
Doğan güne karşı.
Duyur, duyurabilirsen,
Elinin kolunun gücünü,
Ele güne karşı.
Bak! Dünya renkler içinde!
Bu güzel dünya içinde
Sevin sevinebilirsen,
İnsanlığın haline karşı.
Durmadan işleyen saatlerde
Dişli dişliye karşı,
Dişlilerin arasında,
Güçsüz güçlüye karşı.
Herkes bir şeye karşı.
Küçük hanım, yatağında, uykuda,
Rüyalarına karşı.
Gerin bedenim, gerin,
Doğan güne karşı
Orhan Veli'nin edebiyatımıza katkısı, yalnızca yayınladığı 5 şiir kitabı ile bu kitaplarda yer almayan şiirleri değil. Düz yazılarının yanı sıra, Fransız şairlerinden, La Fontaine'den, Hayyam'dan, Mevlana'dan çeviriler yapan, Nasrettin Hoca hikayelerini şiirleştiren Orhan Veli'nin en önemli çalışmalarından biri, 1 Ocak 'da yayınlamaya başladığı Yaprak Dergisi. Bu dergi, şairin ölümüne kadar, 28 sayı çıktı. Ölümünden sonra arkadaşları dergiyi son kez Orhan Veli için 'Son Yaprak' adıyla çıkardılar.
Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.
Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.
Orhan Veli'nin ölümü de, bu şiirindeki gibi 'birdenbire' oldu. 10 Kasım gecesi, Ankara'da kaza geçirdi. Karanlık bir sokakta yürürken çukura düştü. İki gün sonra İstanbul'a geldi. 14 Kasım'da arkadaşlarıyla yemek yerken rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Doktor 'alkol zehirlenmesi' tedavisi uyguladı ancak asıl hastalığı, beyin kanamasıydı. Akşam komaya girdi, gece saat 'de, Cerrahpaşa Hastanesi'nde hayata gözlerini yumdu. Henüz 36 yaşındaydı Hastane deposuna gönderilen elbisesinin cebinde, diş fırçasını sardığı kağıttan çıkan son şiiri, 'Aşk Resmigeçiti' adını taşıyordu.
Gelelim sonuncuya.
Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar.
Sade kadın değil, insan.
Ne kibarlık budalası,
Ne malda mülkte gözü var.
Hür olsak der,
Eşit olsak der.
İnsanları sevmesini de bilir
Yaşamayı sevdiği kadar.
Orhan Veli'nin ölüm haberi, 15 Kasım günü sanat çevrelerinde duyuldu ve derin üzüntü yarattı. Aynı gün gazete ve dergiler ölüm haberini yurda, dünyaya duyurdular. Orhan Veli'nin cenazesi, 17 Kasım'da Rumelihisarı Mezarlığı'na götürüldü ve büyük şair orada yeniden türküsünü söylemeye başladı.
İstanbul'da Boğaziçi'nde
Bir garip Orhan Veli'yim
Veli'nin oğluyum
Târifsiz kederler içindeyim.
Urumeli hisarına oturmuşum
Oturmuş da bir türkü tutturmuşum
İstanbul'un mermer taşları
Başıma da konuyor martı kuşları
Gözlerimden boşanır hicrân yaşları
Edâlım, Senin yüzünden bu hâlim
İstanbul'un orta yeri sinema
Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama
El konuşur, sevişirmiş, bana ne
Sevdâlım, boynuna vebâlim
İstanbul'da, Boğaziçi'ndeyim
Bir garip Orhan Veli
Veli'nin oğlu tarifsiz kederler içindeyim
TRT Arşiv, Ölümünün Yılında Orhan Veli belgeselinden alınmıştır.